23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 KASIM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ECEVİT ANILDI Eski Başbakan Bülent Ecevit, ölümünün 6. yılında mezarı başında anıldı. Devlet Mezarlığı’ndaki anma töreninde, aralarında DSP Genel Başkanı Masum Türker, eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ve eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün de bulunduğu partililer, mezara karanfil bıraktı. Türker, Ecevit’in uluslararası ilişkilerde her zaman Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruduğunu belirtti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı başkanlığındaki bir heyet de Ecevit’i kabri başında andı. CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, genel başkan yardımcıları Gökhan Günaydın ve Bülent Tezcan ile çok sayıda partili de anmaya katıldı. Efsanenin Ölümünün 6’ncı Yılında Başlığı İzmir Konak Belediyesi’nde düzenlenecek olan Ecevit’i anma töreni için Başkan Hakan Tartan’ın cep telefonuma düşen çağrı mesajından aldım. Dün eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in ölümünün 6’ncı yıldönümüydü. CHP’nin resmi organı günlük Ulus gazetesinde dış haberler sorumlusu olarak çalışırken, olağanüstü İngilizcesi ile İsmet İnönü’nün de dikkatini çektiği için onun yabancı büyükelçilerle görüşmelerinin çevirmeni olarak genç yaşında siyasete atılan Ecevit, 1957’de Ankara milletvekili seçildi. 1963’te de İnönü’nün başkanlığında kurulan CHPAPYTP hükümetinin Çalışma Bakanı oldu. Çalışma yaşamımız onun bakanlığı döneminde toplusözleşme, sendika, grev ve lokavt gibi işçi ve işveren hayatında olmazsa olmaz öğelerle tanıştı. 1961 Anayasası’nın bu doğrultuda günlük yaşamımıza getirdiği güvencelerin titiz ve gönüllü uygulayıcısı olarak kısa sürede emeğin, alın terinin Batı ülkelerinde kavga ve kan ile alınmasından ürken sermaye çevrelerine, emekçiye insan gibi yaşama güvencesi verilirse ülkede sosyal barışın sürekli olarak yaşayabileceği gösterildi. Dönemin tek işçi konfederasyonu olan Türkİş bugünkü gibi lümpen yöneticilerin eline geçmemişti. Sanayi kesiminin büyük bölümü devletin patronluğundaydı. Yeraltı kaynaklarının da koruyucu işletmeciliğini yapan devletin emekçileri gözeten politikası, Batı’nın vahşi kapitalizmini uygulamayı düşünen kimi işverenlerin iştahlarını tıkamış; toplumsal barış üretimin artmasında öncü örnek olmuştu. Bu açılım, o zamana kadar özellikle Güney Anadolu’da toprak ağalarının yönetiminde egemen olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin sola açılmasına destek sağladı. Partinin 17’nci kurultayı İlk Hedefler Beyannamesi’ni kabul ederek Türk politikasında 1961 Anayasası’nın yapılmasına ışık tuttu. Ankara Milletvekili ve Çalışma Bakanı Ecevit, o kurultayın Ana Davalar Komisyonu’nda başkanlık yapıyordu. İstanbul delegesi olarak da ben komisyonun sözcülüğünü üstlenmiştim. Bülent Bey’le sıcak ilişkilerimiz o sırada başladı. Beyannamede emek, grev, toplusözleşme gibi kavramlara yer verildi. 1965 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak TBMM’ye katıldığım zaman CHP’nin o seçimlerde beklenen başarıyı gösteremeyişinin kabahatini Ortanın Solu sloganını kullanmasına bağlayanlar, gerçek sorumlunun partinin gösterdiği adaylar arasında 27 Mayısçı emekli subayların olması nedeni ile yapıştırılan askerci ve darbeci olarak algılanmasında aramıyorlardı. Ecevit 18’inci kurultayda partinin genel sekreteri olarak makus talihi değiştirmek için önemli adımlar attı. CHP, artık çalışanların, dar gelirlilerin, üreticilerin sorunlarının bekçiliğini üstlenmekle kalmamış, her sabah toplanan merkez yönetim kurulu, ülke gündemini etkileyecek programlar belirleyerek köy, kent ve kasaba demeden Anadolu’yu harman ediyordu. Üstündeki ölü toprağı nadaslanmış, yapılan çalışmaların verdiği filizler giderek kök salan ağaçlara dönmüştü. Statükonun yılmaz bekçisi Adalet Partisi de merhum Alpaslan Türkeş’in liderliğindeki MHP de bu değişimi baltalamak için dış kaynakların beslediği Türk Gladyosu ile işbirliği halindeydiler. O işbirliği kasaba kasaba ülkeyi gezen Ecevit’e yer yer taşlı, sopalı hatta kurşunlu katil müsveddelerinin hücumlarını sahneletiyordu. Birincisi Gerede’de bir mitingde, ikincisi ABD’de bir gezi sırasında, üçüncüsü de İzmir dönüşü üç kez suikast girişimini atlatırken, bu girişimlerden üçüncüsünde İzmir Çiğli Havaalanı’nda beraberindeki yakın arkadaşı Mehmet İsvan’a isabet eden kurşun, İsvan’ı sakat bıraktı. O zaman anlaşıldı ki, kullanılan silah sadece Özel Harp Dairesi envanterinde bulunan Kanas tipi bir araçtır! Bir dördüncü girişimin ihbarını dönemin Başbakanı Demirel resmen duyurmuş, CHP’nin Taksim mitinginde kendisine alandaki Opera Oteli’nden ateş edileceği bildirilmişti. Toplantıdan vazgeçmek yerine olayı İstanbullularla radyodan paylaşan CHP lideri, eşi ile alanda olacağını söylemiş ve bir milyon yurttaş onu dinlemek için alana akmıştı. Bu anlattıklarım CHP’nin üçüncü genel başkanının mücadele azminin birer örneğidir. 12 Mart darbesinde İnönü ile ters düşme bahasına sivil itaatsizlik yöntemini seçen tek siyaset adamı o oldu. Benzer bir karşı koymayı TBMM’yi kapatan Evren cuntasını protesto için yaptı. Genel başkanlıktan ayrıldı. Dün onu anmak amacıyla İstanbul’da CHP’li Ataşehir Belediyesi’nin yaptığı bir parka adının verilmesi ve ünlü kasketiyle yapılmış anıtının açılması töreninde CHP’nin Sayın Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bulunması, bugünkü kuşaklara “Ne Ezen Ne Ezilen / İnsanca Hakça Bir Düzen” sözünün banisini Avrupalı Sosyal Demokratların da hayranlıkla tanıdıklarını söylemesi, benim gibi eski bir yol arkadaşını heyecanlandırdı. Mutlu etti. Cumhuriyet Halk Partisi Baykal’ın silmeye çalıştığı değerlere sahip çıkarak özüne dönüyordu. Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bir garip hak ihlali daha üretildi Göz teması suç oldu Görüş saatinde bile tecrit en Semiha Eyilik. Size SEMİHA EYİLİK Sincan Kadın Kadın Kapalı Hapishanesi Kapalı Hapishanesi’nden yazıyorum. 7 ay F3 SincanAnkara dır Ankara polisinin bir komplosu sonucu tutukluyum. Kısa tutukluluğun uygulandığı, ileri demokrasinin yaşandığı ülkemde davamız açılmadı. Ne zaman açılacağını da bilmiyorum. Size F Tipi Hapishanesi’nde yaşadığım hak gaspını dile getirmek istiyorum. Gazetenizin de bildiği gibi buralar üç kişilik hücrelerin olduğu, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan 24 saat tecritin uygulandığı hapishaneler. Beni, bizi en iyi sizler anlarsınız. Buralarda insanları sesinden tanırsınız, yüzünden değil. Üç haftadır tecrit içinde tecrit yaşamaktayız. Ben üç kişilik ve üç arkadaşla bir hücrede kalıyorum. Üç haftadır da ailem ile yaptığım kapalı ve açık görüşte arkadaşımın ailesinin bana selam vermesi ve benim ailemin de arkadaşıma selam vermesi dolayısıyla idare tarafından ortam gerilmektedir. Son olarak ailem beni ziyarete gelmişti. Yanımda kalan arkadaşımın ailesi de gelmiş. Her zaman bizi hücreden beraber çıkaran gardiyanlar bu defa sadece senin görüşçün var diyerek hücreden tek başıma çıkardılar. Her zamanki görüş yerimize değil de farklı bir yere götürdüler. Eşim gelmişti. Yanımda kalan arkadaşımın neden getirilmediğini sordu. Ben de onun ziyaretçisi gelmemiş dedim. Eşim de, “Olur mu beraber geldik” dedi. Ben o zaman anladımki bize aynı yerde görüş yapmak yasaklanmış. Yani tecrit içinde tecrit uygulaması yapılıyor. Bir selamın bile fazla görüldüğü bu hak gasbını, keyfi uygulamayı dışarıya sizin aracılığınızla duyurmak istedim. Buralar, biz siyasi tutsakların, sesini dışarı duyurmasını engellemek için yapılmış hücrelerdir. Hücreden görüşe götürülen bir tutsağın ayrıca görüş saatinde tecrit edilmesi hangi insani duyguyla açıklanabilir? Sesime ses verip bu soruyu benim yerime bir de sizin soracağınızı düşünüyorum. HÜLYA KESKİN B Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi bir garip hak ihlaline daha sahne oldu ve “göz teması ile kurumun güvenliğini bozmak” gibi yeni bir suç türü üretildi. Cezaevindeki hücre kapılarında bulunan mazgallar dahi “iletişim kurularak kurumun asayiş ve güvenliğinin bozulduğu” gerekçesiyle, dışarıdan A4 kâğıt yapıştırılarak kapatıldı. Tutuklu ve hükümlüler ise bu uygulamanın kaldırılması için Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık bu istemi reddetti, kararında, cezaevi idaresinin söz konusu uygulamasının yasalara ve yönetmeliklere uygun olduğunu, usulsüz bir işlemin yapılmadığını belirtti. Hayata Dönüş Operasyonu sırasında Ümraniye Cezaevi’nde bulunan, “Faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek”, “yaralama”, “kamu malına zarar verme” ve “cezaevi idaresine karşı silahlı isyan” iddialarıyla ilgili yargılanan 399 tutuklu ve hükümlü arasında yer alan İnan Gök, Tekirdağ 2 No’lu F Tip Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Hükümlü Gök tarafından gönderilen mektupta, Tekirdağ Cezaevi’nin insan hakları ihlalleri konusunda ilk sıralarda yer alan cezaevleri arasında bulunduğunu vurguladı. Gök söz konusu cezaevinde bulunan hücre kapılarındaki mazgal pencerelerinin dahi kapatıldığını belirtti. “Hücre kapılarındaki el kadar pencereler dahi kâğıt yapıştırılarak kapatıldı” ifadesinin yer aldığı mektupta, konu ile ilgili savcılığına suç duyurusu dilekçesi sunulduğu anlatıldı. Mektupta, cezaevi yönetiminin hücre kapısındaki “küçücük bir pencereye” dahi tahammül edememesinin mantıklı bir açıklamasının olmayacağına dikkat çekildi. Mektupta, “Savcılıktan öyle bir cevap geldi ki, evlere şenlik. Bizi süper kahramanlar sanıyorlarmış. Gelen cevapta, ‘önlerinden geçtikleri odalarda bulunan zah’. Göz temasıyla güvenlik mi bozulur?” ifadeleri kullanıldı. Savcılık kararı hükümlü ve tutuklular ile mazgal pencereleri vasıtasıyla göz temaslarına girme ve daha da ileri giderek çeşitli işaretleşmeler ile kurumu asayiş ve güvenliğini bozmaya yönelik farklı iletişim yöntemlerine başvurmaya çalıştıkları gözlemlendiğinden’ deniliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu kapıların önünden geçenlerle içerdeki kişiler arasında bir, iki saniye ya göz teması olur, ya olmaz. Böyle bir durumda nasıl kurum güvenliği sarsılabilir? Bu resmen bir hak ihlalidir. Söz konusu uygulama tam bir ‘kara mi Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın cevabında ise 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa’nın 34 maddesi gereği, “hükümlerin bazı haller dışında diğer hükümlü ve kurum görevlileri ile temasta bulunamayacağı” ve yasalar gereği “örgüt veya çıkar amaçlı örgüt suçları ile terör suçlarının yasalarda sayılan haller dışında bir araya gelmelerine izin verilemediği” anlatıldı. Kararda, “Kurumda üçlü odaların bulunduğu koridorlarda aynı suç gruplarına mensup hükümlü ve tutukluların odalarından çıkarılarak götürülmeleri veya odalarına getirilmeleri esnasında, önlerinden geçtikleri odalarda bulunan hükümlü ve tutuklular ile mazgallı pencereler vasıtasıyla göz temasına girme ve daha da ileri giderek çeşitli işaretleşmelerle kurum asayiş ve güvenliğini bozmaya yönelik farklı iletişim yöntemlerine başvurmaya çalıştıkları gözlemlendiği ve mazgalların dışarıdan gerektiğinde açılabilecek şekilde A4 kâğıtla kapatılması yoluna gidildiği” anımsatıldı. Söz konusu uygulama ve idari işlemlerin “yasa, mevzuat ve yönetmelikler çerçevesinde yapıldığının” savulduğu kararda, konu ile ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Uçaklar PKK kamplarını vurdu DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kışı geçirmek üzere Irak sınırını geçen PKK’li bir terörist grubunun insansız hava aracı Heronlar tarafından tespit edilmesinin ardından, Diyarbakır’da bulunan 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nda bulunan Pars olarak bilinen 181 ve Atmaca olarak bilinen 182’nci filoya bağlı 8 F16 savaş uçağı havalandı. Savaş uçakları örgütün Kandil, Zap ve Hakurk kamplarını vurdu. Önceki gece saat 00.45 sıralarında başlayan hava harekâtı yaklaşık 2 saat sürdü. Operasyon top atışları ile desteklenirken Cudi Dağı’ndaki operasyonda 5 PKK’li öldürüldü. Üniversiteler karıştı ANTAKYA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Antakya’nın Serinyol beldesindeki Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Alahan Kampusu’nda ülkücü ve Kürt öğrenciler arasında bir süredir devam eden gerginlik önceki gece kavgaya dönüştü. İnönü Sitesi’nin önündeki olayda gruplar dağılmayınca polis ve jandarma ekipleri biber gazıyla müdahale etti. Ara sokaklara kaçan öğrenciler, daha sonra tekrar toplanarak birbirlerine taş ve sopalarla saldırdı. Olaylarda 12 öğrenci gözaltına alındı. İstanbul’da ise Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu Atatürk Eğitim Fakültesi’nde Ali Sarı isimli bir Kürt öğrenci fakültenin içinde ülkücü bir grubun bıçaklı, sopalı saldırısına uğradı. Ülkücüler tarafından darp edilen ve vücudunun çeşitli yerlerine bıçak darbeleri alan Sarı yaralandı. Sarı Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Yurtseverler Anıtkabir yolunda ATO VE SES, 2 HEKİM HAKKINDA AÇILAN SORUŞTURMAYI PROTESTO ETTİ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu üyeleri, İzmir’den 100 otobüsle Ankara’ya, Ata’nın huzuruna çıkmaya hazırlanıyor. 10 Kasım için Anıtkabir’e gitmek isteyenler TGB’ye 0551 218 28 28, Cumhuriyet Kadınları Derneği’ne 0505 890 67 72 numaralı telefonlardan, Karşıyaka’dan gelmek isteyenler Latife Hanım Grubu’na 0537 307 91 93’den, Eğitimİş’e de 0505 484 29 79’dan ulaşabilecek. ‘Doktorlar tehdit edildi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olaylarında yaralanan polislere acil serviste müdahale etmedikleri gerekçesiyle iki sağlık çalışanı hakkında soruşturma açılmasını protesto etti. ATO Başkanı Özden Şener yaralı güvenlik güçlerinin aciliyet sıralamasına uygun biçimde muayeneye alındığını, ancak sağlık çalışanlarının tehdit ve ağır hakaretlere maruz kaldıklarını açıkladı. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinde toplanan ATO üyeleri adına açıklama yapan Şener, sivil polislerin, Sağlık Bakanlığı bürokratlarının ve başhekim Nurullah Zengin’in duruma müdahale ettiğini ve acil servis çalışmalarını aksattığını belirtti. Şener, sağlık çalışanlarının tehdit ve ağır hakaretlere maruz kaldıklarını dile getirdi. Başhekim Zengin ise olayın kişisel bir olay olduğunu söyledi. Baydemir’e inceleme DİYARBAKIR (Cumuhuriyet) BDP’nin geçen cumartesi günü açlık grevlerine dikkat çekmek için düzenlediği eylemde BDP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, polislere “Allah belanızı versin” diye bağırmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bu sözleri nedeniyle Baydemir hakkında inceleme başlattı. Şemdinli’de kepenkler açılmadı Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde önceki gece saat 23.00 sıralarında polis otosunun geçtiği sırada meydana gelen ve 11 yaşındaki Faris Demircan’ın yaşamını yitirdiği bombalı saldırının boyutları havanın aydınlanmasıyla ortaya çıktı. Bombanın etkisiyle yolda devasa bir çukur oluşurken gerginliğin sürdüğü ilçede dün kepenkler açılmadı. 26 kişi yaralanırken durumu ağır olan iki yaralı Van’a sevk edildi. Delil toplayan polis, MOBESE kameralarını inceliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear