14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2012 CUMARTESİ 16 Bizim Devrimimiz Tekkecilerin Gözü Aydın Fırat Kozok’un haberine göre; AKP’liler, tekke ve zaviyelerin kurulması için CHP’ye öneri götürmüşler. Bu öneri en çok, CHP’li olmayıp CHP’den milletvekili yapılan Bülent Kuşoğlu ile Hüseyin Aygün’ü sevindirecektir. Bülent Kuşoğlu, Zaman gazetesinde 24 Nisan 2011 günü yayımlanan açıklamasında “Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları. Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Ve bunlar aynı zamanda Türk ve İslam kültürünün belirli yerlere aktarılmasını misyon edinen yerlerdi. Tekke ve zaviyelerin olmamasının topluma olumsuz etkileri oldu” demişti. Hüseyin Aygün de, TBMM’ye ilettiği bir önergede “dergâh ve tekkelere Cumhuriyet döneminde, 13 Aralık 1925 tarih ve Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile el konulduğundan, söz konusu dergâh ve tekkelerin atıl durumda olduğundan, kapısına kilit vurulduğundan” yakınmıştı. Tekke ve dergâhların açılması konusunda gösterdikleri büyük çaba başarıya ulaşmış gözüküyor. Her ikisinin de gözü aydın olsun! Bizim devrimimiz, ilktir ve örnektir. Bezirgân sömürgeciliğe karşı yürütülen bağımsızlıkçı kurtuluşu; beyliği, ağalığı, sultanlığı yıkan çağdaş, toplumcu bir halk yönetimini simgeler. Ezilen uluslara yol, yöntem gösterdiği için de yeryüzü ağalarının, beylerinin hiç hoşuna gitmez. O yüzden; Henze’sinden tutun, Fuller’ine tüm casuslar; yobaz kukumavlardan tutun emperyalizme kul köle olmuş vaizlere değin tüm işbirlikçiler Türk devrimini sürekli kötülediler, yerden yere vurdular. O yüzden, kimliği 1923 devrimi ile özdeşleşmiş Atatürk’ün adını ve anısını aşağılamak, yıpratmak, yok etmek için seksen takla attılar. O yüzden, Türk devriminin yarattığı önderleri kalleş pusularda tek tek öldürüldüler. Türk devriminden öylesine korkuyorlar ki, şimdi onu belleklerden silmek için üniversitelerde ders olmaktan bile çıkarıyorlar. Güçleri yetmeyecek, beceremeyecekler. İçimizdeki bağımsızlık ateşi kor olmuş, yanıyor. Söndüremezler... Sevilla’da Yağmur Güzeldir Benim Tatlı MeleğimMy Fair Lady müzikalinin şarkılarından biri “İspanya’da Yağmur” başlığını taşır. Başkahramanımız Prof. Higgins’in, genç Eliza’ya ağır Cockney aksanını düzeltsin diye öğrettiği bu şarkıyı İspanyollar kendi dillerine “Sevilla’da yağmur güzeldir” diye çevirmişler. Yağmurlu Sevilla’dan selamlar! Uluslararası bir iletişim kongresi için bulunduğum bu kentte tarih boyunca kültürlerin üst üste birbirini izlemesinin oluşturduğu zenginliği izliyorum. Ünlü Sevilla katedralinin saat kulesi bile Arap etkisinde. Endülüs İspanyası’nın özel tarihi kuşkusuz Araplarla aynı dini paylaşan Türkler için apayrı bir merak konusu, ama bu yazıda o derinliklerde dolaşacak kadar bol yerimiz yok. Bugüne dönersek İspanya’nın 4’üncü büyük kenti olan Sevilla’da İspanya’nın ünlü iletişimcilerinden Jose Manuel Guardo’yu dinleme fırsatım oldu. İletişimde internetin önemine dikkat çekiyor Guardo ve diyor ki, “Eskiden iletişime hâkim olanlar, eğilimleri belirleyenler elitlerdi. Piramidin altında elitler vardı. Güç ilişkilerini belirleyen onlardı. Bugün ise piramit tersine döndü!” Elitler yine piramidin altında, ama bu kez sivri ucunda, çünkü piramit tepetaklak duruyor!.. Bunu yapan da internet... ??? İspanyol iletişimcinin sunumundan yola çıkarak bazı sorular sordum. İnternet elit kuramını da tersine mi çeviriyor? Elitlerin rolü azalırken halkın gerçek istekleri öne çıkıyor. Markalar internette oluşup, orada yıkılıyor. Bu sadece ürünler için geçerli bir saptama değil. İnternet siyasetçileri de isterse vezir, isterse rezil ediyor. Bu noktada durup sorulması gereken bir soru var: İnternet çoğulculuğu beslerken elitizmi yok ediyor. Fakat demokrasiyi güçlendiriyor mu? Liderlik halkın peşinden gitmek midir? Halka yol göstermek mi? Siyasette internetin “peşinden koşarak” liderlik olur mu? Örneğim şu bizim idamı geri getirme tartışmasına bakalım. Başbakan Erdoğan, halkın ölüm cezasının geri gelmesini istediğini söylemedi mi? İsteyenlerin oranı yüzde 84’müş... BBP’lilere göre bu oran yüzde 92. Mademki halk böyle istiyor, getirin geri o zaman idam cezasını!.. Bu noktada siyasette liderlik nedir, internetteki çoğulculuk nedir, elit nedir gibi sorulara takılıyoruz. Son 10 yıldır Türkiye’nin ekonomik ve siyasal elitleri artık Batılı referans sistemleriyle hareket eden bir grup değil. Güç ilişkilerini yönetenler farklılaştı. Siyaseti planlama sürecinde etkisi olanların referans sistemi değişti. Sermayenin el değiştirmesi paralelinde yeni elitlerin kendi düşüncelerini destekleyecek kurumsal sistemleri oluşturmasını getirdi. Bunu artık din ekseni güçlü yeni elitler yapıyor. Yeni elitlerin referans sisteminde ölüm cezasının yeri var mı, yok mu? Elitlerin tepesinde olduğu piramidi internetin tersine çevirdiğini unutmadan, birlikte göreceğiz. ??? Hava yağmurlu. Sevilla’da yağmur güzel olmasına güzel de insanı memleket havasından uzaklaştırmaya yetmiyor... Karar Üstünde güneş doğmayan imparatorluğun üst düzey bir yöneticisinden, bizim taşeronlara dolaylı iletilen bir mesajın içeriğini öğrendik. Aşağı yukarı şöyleymiş: “Libya’da biz yapacağımızı yaptık. Suriye’deki sorunun giderilmesi işini de Türkiye’ye havale etme kararı verdik.” Vurgu çok önemli: “Kararı verdik.” Stratejik Villa kanı Çankaya’da Dışişleri Ba için ayrılmış bir “Dışişleri Konutu” vardır. Ancak konutu epeydir Dışişleri Bakanı kullanamaz. Çünkü Abdullah Gül ve eşi, her nedense Çankaya da Köşkü’nde değil de, ora otururlar. Dışişleri Bakanı Ahmet t, Davutoğlu için de, devle özel bir kişiden Kayserili nişadamı Ahmet Hattat’ta Gaziosmanpaşa Kırlangıç Sokak’ta 15 Temmuz ıştır. 2009’da bir villa kiralam a ayd , kira en en öd Villa için 39 bin liradır. Kod farkı ile birlikte 7 kattan oluşan havuzlu villada, yabancı ır. ad konuklar da ağırlanmakt Ayrıca, korumalar için de yer villanın yakınında ayrı bir kiralanmıştır. 29 il özel idaresi, 1591 belde belediyesi ve yaklaşık 17 bin köyün hukuksal varlığını sona erdiren; belediyeleri, Recep Tayyip Erdoğan’ın beylikleri haline getirmeyi hedefleyen tasarı ters teper mi? CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, tasarının öngördüğü yeni uygulamalardan AKP’nin siyasal bir fayda umduğu, ancak evdeki hesabın çarşıya uymayacağı kanısında: “Tasarı; Eskişehir’de, Antalya’da avantaj sağlıyorlar gibi gözüküyor ama bu süreç AKP’nin zararına işleyecektir. Örneğin 2009 seçimlerinde aynı mantıkla Kadıköy’den Ataşehir’i böldüler, Bornova’dan Yeni Dinamik Bayraklı’yı, Konak’tan Karabağlar’ı böldülerdi. Bunların tümünü yine biz kazandık. Şimdi de örneğin Antakya Belediyesi’nin Akdeniz, Armutlu, Elektrik ve Sümerler mahallelerini, 20 kilometre ötedeki Defne’ye bağlıyorlar. Bir anlamda etnik bölücülük de yapıyorlar. Bundan bir sonuç elde edemeyecekleri kesin. Geçen hafta İzmir’deydik. Belediyelerdeki 10 açılış, 10 ayrı mitinge dönüştü. Türkiye’de bir yeni toplumsal dinamiğe girildi.” Turgut Özal da, bu tür oyunlar sayesinde kendinden çok emindi. Sonra ne oldu? Üstünden buldozer geçmiş gibi oldu! Halk, dersini verdi. İşte bu villa, Dışişleri le Bakanlığı bütçesi nedeniy da un Meclis komisyon t gündeme geldi. Muhalefe a nd ası kaf milletvekillerinin oluşan soru işaretlerini özetlersek: i “Ankara’da ‘temsil’ özelliğ a bin k ço bir olan devlete ait yılda varken neden o bina? 2 e, ğin ece en 1 milyon lira öd ın sat ut kon bir neden ık alınmıyor? Korumalara ayl lira 0 55 bin 7 ası harcam tutan bir konut kiralamak r? hangi mevzuata dayanıyo ya nka Ça , Cumhurbaşkanı â Köşkü dururken neden hâl nu tu’ Dışişleri Konu kullanıyor?” ı bir Bugüne değin karşılığın rı ula sor bu n aya lam bu türlü yanıtlamak “stratejik derinlik” istiyor galiba. Amerika Seçimi Dünyanın da Kaderi SADIK ÇELİK Dünyanın en büyük yönetici gücü olarak ABD’nin başına geçecek ismin seçilmesi, haliyle tüm dünyayı ilgilendirdi. Çünkü küreselliğin miraslarından biri yalıtılmışlığın ortadan kalkmasıdır ve artık toplumlar kendi yazgılarını diğerlerinin yazgısından bağımsız yaşayamıyor. Küresel dünyanın siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarındaki kaderi Amerikan halkının oylarından geçiyor. Zira Amerikan Başkanı’nın kim olduğu ve izlediği yönetim anlayışı dünyanın diğer ucunda sokakta yürüyen vatandaşın işini de, kazancını da, kaderini de tayin edebilecek güçte. Başkan olan ismin aldığı kararlar, ABD’nin, politikalarına yön verdiği ülkelerde yaşayan halkı, örneğin 10 bin kilometre ötedeki Anadolu insanını Amerikan halkından çok daha yoğun bir biçimde etkilemektedir. Hepimiz, ABD’nin biraz da olsa değişen politikaları sayesinde artık doğrudan olmasa bile dolaylı olarak yön verdiği bir dünyada yaşıyoruz. ABD seçimlerine gösterilen yoğun ilgi işte bundandı; seçimlerin ucunun doğudan batıya, kuzeyden güneye herkese dokunacağı gerçeğinden… Obama ikinci defa zafer kazandı. Dünya bir nefes aldı. Çünkü Romney’nin tedirginlik verici, maceraperest politikalarına karşı 2008’de Amerika’nın ilk siyahi başkanı olarak göreve gelen Obama’nın, son 4 yılda umulduğu kadar başarılı olmasa da, kendisine dair beslenen umudu, iyimserliği, inandırıcılığını belli bir oranda kaybetmiş olsa da, daha sakin, mantıklı ve tanıdık politikaları güven veriyordu. Ve ABD’nin değişen politikaları gibi toplumu da artık savaşlara doğrudan müdahil olmak istemiyordu. Biraz da savaşsız bir 4 yıl için, bir kez daha Obama dediler. Ancak Obama’nın seçimi kıl payıyla kazanması Amerika’da toplumsal kutuplaşmanın vardığı noktayı gözler önüne sermesi açısından da etkileyiciydi. Halk karşısında birbiriyle kıyasıya yarışan iki siyasi görüş arasında Cumhuriyetçi, muhafazakâr Romney’nin şahinliği, Amerikan toplumunun daha da fazla kutuplaşmasına, bölünmesine yol açacak gibi görünüyordu. Buna karşın Barack Obama, demokrat yapısı, eşitsizliğe karşı tavrı, ilerici, aydın, saygı verici, azınlıklardan, kadınlardan, eşcinsellerden yana duruşu sayesinde bir kez daha seçildi. Amerikan halkı durgun ve fakat güvenli suları tercih etti. Zaferin ardından Obama ve yenilginin ardından Romney, Türk toplumu için o son derece imrendirici konuşmalarını yaptılar. Romney insanı siyasetin üstünde tuttuğunu, ne olursa olsun Amerikan halkına inandığını ve dualarının artık başkan için olduğunu söyledi. Şaşkınlıkla dinledik. Obama ise Amerika’nın sorunlarının tek başlarına karar verip çözebilecekleri sorunlar olmadığını söyledi ve ortak çözümler arayacakları mesajını verdi. “Amerika’yı farklı kılan, dünyada en fazla çeşitliliğe sahip milleti bir arada tutabilmesidir” dedi. İki liderin konuşmalarının içinden ne bahtsızlık geçti ne de bedevilik. aksim’deki Asıl Mesele Binlerce metrekare alanın yayalaştırılması. Tünel bağlantıları inşa edilerek meydanın otomobilden arındırılması. Gezi Parkı’nın yok edilmesi, yerine alışveriş merkezinin gelmesi. Topçu Kışlası. Ve sanki milli sporumuzmuş gibi ortasına buz pisti yapma planı. Yapılması planlanan bu soğuk piste rağmen Taksim’in daha “sevecen ve sıcak” bir merkez haline getirilme çalışması… Hadi, bunların hiçbirinin farklı gayeler, çıkar arayışları olmaksızın planlandığına ikna olduk, projeyle ilgili aklımıza takılan tüm soruları bir kenara koyduk diyelim. Ama zaten asıl mesele bu değil. Mesele, bu kadar anlamlı, hatta belki de ülkenin en önemli, en tarihi meydanının bu derece tek baş, tek görüş ile tepeden aşağıya değiştirilmeye kalkışılması. Meydanın betonlaştırılması ile, ilk kazmaların yazın başında değil de kışa girerken vurulması ile, çalışmalar sırasında bölgede oluşacağı besbelli olan trafik kilitlenmesi ile ve genel anlamda projenin kendisiyle ilgili gelen farklı fikirlerin, uzman isimlerden ve meydanın gerçek sahibi olan halktan gelen yorum ve görüşlerin “gafil görüşleri” olarak addedilip hiçbirinin ciddiye alınmaması. Düzenlemenin dikte edilmesi. Asıl mesele tam olarak bu. 29 Ekim’in ardından, bu kez 10 Kasım’da yaşanan Anıtkabir krizi, izne tabi çelenk koyma tartışmaları ve Atatürk’ün hatırlanmasını engelleme çabaları arasında Ulu Önder’i bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz. sadik.celik.gorus@gmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr T ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ At arabası ve fayton 1 da sürücü 2 nün oturdu 3 ğu yer. 2/ Kesilmiş ek 4 şi sütten ya 5 pılan bir tür 6 rakı... Gü 7 neydoğu Anadolu’da, 8 daha çok ka 9 dınların çeşitli yer1 2 3 4 5 6 7 8 9 lerine yaptırdıkları bir tür dövme. 3/ Fi 1 P İ R A N H A N İ K İ listin’in plaka imi... 2 E L İ Z A Eski dilde su... Eski 3 R E M C U D A M A R A Mısır inanışında in 4 İ T İ N A A R san ruhu. 4/ İlkel bir 5 F İ N İ K E İ Z V E F A silah... İp cambazla 6 E A Ş İ N A rının dengeyi sağla 7 R A K A mak için kullandık 8 İ K A M E T 9 A L İ N A Z İ K ları uzun sırık. 5/ Dolambaçlı, eğri büğrü, çapraşık. 6/ Bilgili insanlara yakışır biçimde. 7/ Bir kişinin ya da toplumun yaşamındaki yüce bir olayı anmak üzere yazılan lirik şiir türü... Dayanaksız söz. 8/ Bozma, kırma, çözme... Kuran’da bir sure. 9/ Üstüne konulan bir şeyi taşıyan nesne... Güzel sanat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri taneli bir kiraz cinsi. 2/ Bir cins bezelye... Ganj Irmağı’nda kullanılan bir kayık. 3/ Bir cins güvercin... Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 4/ Y.K. Beyatlı’nın hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Bir burç adı. 5/ Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı. 6/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. 7/ “Suya düşeni yakmaz” (Karacaoğlan)... Mekke’ye yalnız hac amacıyla giden kimse. 8/ Bir sözleşmeyi yok sayma... “Kadınlar” anlamında eski sözcük. 9/ Kural.. Utanç duyma.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear