Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 EKİM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bugünlerde sık sık kendimi bir bataklıkta yüzerken yakalıyorum; çırpına çırpına yüzüyorum ve ne yazık ki çevrede herhangi bir deniz feneri yok. “Neden bu duygu peşimi bırakmıyor?” diye uzun uzun düşünürken bataklığın hepimizi kuşatan bir duygu atmosferi olduğuna karar verdim. Bu bataklık nasıl oluştu? Kendi kendime şöyle dedim: “Çünkü hiçbirimiz, gerçek olanı konuşmuyoruz, hepimiz bataklığa epeyce bir pislik boşalttık.” Şöyle durumlar aklıma geliyor: Neden hiçbir asker, mahkemelerde şunları söylemedi? “Evet, bizim işi gücü bırakıp ülkeyi yönetme sevdasına kapıldığımız doğrudur. Elimizdeki gücün sürekli olacağını düşündük. Evet, darbe planları kurduk. Gazetelere baskı uyguladık, insanları fişledik. Bu sevdaya öyle bir kapıldık ki ordunun temel ihtiyaçlarını unuttuk. Askerlerin botlarını iyi parlatıp parlatmaması ana işimiz oldu. Oysaki dünya değişiyordu, orduların karakterleri değişiyordu. Teknoloji ilerliyordu. Bunları hiç hesaba katmadık. O köhnemiş karakolları bile değiştiremedik. Oysa elimizde sonsuz bir güç ve hesabını vermediğimiz bir para vardı. Bunları göremediğimiz için suçluyuz.” Neden hiç kimse buna cesaret edemedi? Sonuçta beraat edeceklerini mi umdular? Öyle olsa gerek, aynı aymazlığa devam ediyorlar. Yaptıkları, düşündükleri hiçbir şeyin arkasında durmadılar! Ya Meclis komisyonuna çağrılan gazete sahipleri ve genel yayın müdürleri! Artık hiçbir şeyi gizleyemezsiniz. Örneğin, bir zamanlar askerlerin bir numaralı genel yayın müdürüydü Ertuğrul Özkök. Komisyonda ne dedi: “Dolduruşa geldik!” Yahu insanda biraz utanma olur. Sen koskoca bir gazetenin koskoca bir genel yayın müdürüsün, dolduruşa mı geldin? Neden şu ömrünün son deminde açıkça söyleyemiyorsun? “Korktuk, gazetenin ilişkileri açısından böyle yapmamız gerekiyordu.” Sayende Türkiye’nin bir numaralı gazetesi en az güvenilir gazete olmaya doğru yol aldı. Övünebilirsin! Ahmet Kaya’yı linç etmek için gerekli her şeyi hazırladınız. Ne demişti sadece: “Kürtçe bir kaset çıkaracağım.” Onu linç ettiniz, yurtdışında vatan hasretiyle yanan yüreği dayanamadı. Peki, siz ne daha padişah polis tarafından gaddarca dövülüyor. Yeter bu ikiyüzlülük, bataklık artık taşıyor ve usul usul kentlerin sokaklarını doldurmaya başladı. Sokaklar, cennetin anahtarlarını satan din tacirlerinden, küçük kızlara tecavüz eden ve iki rekât namaz kılıp kızın karnını doyurduğunda da Tanrı katında günahsız sayılanlardan geçilmiyor. Sokaklar, hiçbir ihtiyaçları olmadığı halde reklamlardan sersemlemiş bir halde 12 ay taksitle pırlanta yüzük almaya koşanlardan geçilmiyor. Sokaklar, evli, mutlu ve iki çocuklu; bir de köpekli ailelerden geçilmiyor. Hiç kimse aynaya bakmaya gerek görmüyor. Kocalarının sözünden çıkmayan, bunu pek bir marifetmiş gibi göğüslerini gere gere anlatan kadınlardan geçilmiyor. Hele koca bir de eve çok para getiriyorsa... Ne olmuş? Tabii ki onun sözü geçer. Sokaklar, sabahın dördünde bir köşede uyuşturucunun etkisiyle uyuyan genç kızlardan, genç erkeklerden geçilmiyor. Ve tüm bunları düzeltmek için okullara peygamberin hayatını zorunlu ders olarak koymak yetmiyor. Bizim usuldan bu bataklıktan kurtulma yollarını bulmamız gerekiyor, bazıları bataklıkta boğulacaklar ama şimdi tam sırası beni çok etkileyen bir filmden söz edeceğim. Daha önceleri de ettim. Bir Norveç filmiydi ve beş ayrı yönetmen tarafından hayata geçirilmişti. Her yönetmen, ülkesindeki partileri anlatan birer film çekmişlerdi. Ben, Komünist Parti’yi anlatan son filmi anlatacağım. Yaşlı komünistler, her yıl olduğu gibi o yıl da 1 Mayıs’ta toplanıp hem anılarını tazelemek hem de birlikte olmak için bir dağ yürüyüşü düzenlerler. İçlerinden bir ikisi ölmüştür. Enternasyonal’i söyleyerek yola koyulurlar. Birden bir bataklıktan imdat sesi gelir; yakına geldiklerinde görürler ki çok genç ve güzel bir kız bataklıkta usul usul batıyor. Hemen karar verirler, el ele tutuşarak kızın yanına varırlar ve kızı bataklıktan kurtarırlar. Kız onlara el sallayıp uzaklaşırken görürler ki usul usul bataklığa saplanıyorlar. Yolu yok ölecekler ve el ele tutuşup Enternasyonal’i söyleyerek usulca bataklığa gömülürler. Ne demiştik? Bataklık da kurur bazılarının ölümü pahasına... 7 Bataklıkta Yüzerken… yaptınız? Mezarının başına gidip günah çıkardınız. Bataklığa ne çok pislik attın ey vatandaş! Neymiş, Suriye’de Esad’a karşı savaşanlar “özgürlük savaşçılarıymış”. Başbakanımız onları böyle görüyor, aynı Başkanımız kendi dağlarında savaşanlar için “gerilla” sözcüğünü kullananları vatan haini ilan ediyor. Özgürlükler açısından baktığınızda onlar da özgürlük savaşçısı, terörist değil! Gene Başbakan ve cümle AKP’liler, demokrasi sözcüğünü ağızlarından düşürmüyorlar, sonunda bu sözcüğün de içi boşaldı tıpkı aşk sözcüğü gibi ve bu demokrasinin ağızlardan düşmediği ülkede, bir yığın seçilmiş, ne olduklarını bilmedikleri davalardan içeride yatıyor. Hak istemek için ağzını açanlar, anında ya biber gazıyla ya da padişahtan Savaşlara Hayır! Haber kanallarımız, Suriye sınırındaki karşılıklı top atışlarını canlı yayında bir futbol karşılaşmasını anlatır gibi veriyorlar. Öylece, güney komşumuzdan gelecek tehditler karşısında ne kadar hazırlıklı olduğumuzu dünya âleme göstermek istediğimizi kanıtlıyoruz. Bu salvolara misliyle cevap verdiğimizi anlatmak isteyen Erdoğan, “Esed yönetimi aklını başına alsın!” diyor ve ekliyor: “Sen her an gerekirse savaş edecek gibi hazır olmak zorundasın. Hazır değilsen zaten devlet değilsin.” “Esed yönetimi aklını başına alsın” diyen Başbakan’a yürekten katılmamak mümkün değil. Ama bir şartla. Savaş isteyen her çılgının aklını başına alması gerektiğini her yerde savunarak! Şam, kırk asırlık Türk yurdunun, kendi okullarında bir Suriye Arap Cemhariyesi vilayeti olduğu yalanını anlattırıyor. Suriye’ye giden yabancı turistlere devletin tanıtma ofislerinde sahte haritalar veriliyor. Bunları bile bile iki ülke ilişkilerini yayımlanan resmi açıklamalarda ortak Bakanlar Kurulları toplama kararlarından söz ederek anlatmak isteyen süreci, Dışişleri Bakanlığı’nın arşivlerinden yok etmek olası değil. Bu sıcak dostluk ortamının birden gök gürlemelerine, dolu yağışını haber veren fırtınaya dönüşünü kendi insanımıza da dış ülkelere de anlatmak kolay değil. Bu yüzden Ankara’da çalınan savaş tamtamlarına karşı, tüm ülkede insanların alanlara çıkarak tek ağızdan “Savaş istemiyoruz” diye haykırışları, iktidarı uyarmak isteyen barışseverler tarafından sürdürülüyor. Böyle bir savaşın kendi sınırlarımızı, bağımsızlığımızı korumak için değil, El Kaide’yi Suriye’de iktidara getirmek için yapılacağını bilen halk yığınlarının içinde seçmenlerin, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni oyları ile destekleyenlerin de bulunduğu bir gerçektir. Erdoğan’ın bu gerçeği görmediği, giderek tonu artan meydan okumalarından anlaşılıyor. Başbakan’ın görmesi gereken bir başka gerçek de bölgemizde aynı konuda adım adım yerleştirilmek istenen mezhep çatışmasının bize sıçratılmak istenmesidir. Esad ne kadar Nusayri Alevisi ise Erdoğan da İslamda başka mezheplere nefes alma hakkı tanımayacak kadar müfrit bir Sünnidir. Cumhuriyetle birlikte yetişen kuşaklar, nüfus cüzdanlarının sahibini adeta sorgulamak için konulmuş bulunan “Mezhebi” hanesinde neyin, niçin yazılı olduğunu ancak yıllar sonra fark etti. O fark ediş, Sünniler ile Alevilerin arasına sokulmak istenilen nifak tohumlarının 1970’li yıllarda Kahramanmaraş, Çorum gibi kentlerimizdeki yer yer çatışmalarla su yüzüne çıktı. Arkasında yabancı mihrakların olduğu ve Gladio’nun darbe planlarının gereği olarak körüklendiğini anlamak, çok partili demokrasimiz için de ölüme sürüklenen günahsız halkımız için de çok ağır bedeller ödememize neden oldu. Geçmişten ibret alınacaksa eğer, bugün komşu ülkelerdeki başkaldırı olaylarına taraf olmamak gerektiğini, çantasında sınır dışına asker göndermek için TBMM’den savaş tezkeresi kararı çıkarmış olan iktidara nasıl anlatacağız? TBMM’de kabul edilen tezkerenin ardından verilen alarm kapsamında atılacak adımlar belirlendi 5 aşamalı Suriye planı EMİNE KAPLAN ANKARA Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin TBMM’de kabul edilmesinin ardından bölgenin güvenliğine yönelik olarak 5 aşamalı plan üzerinde duruluyor. Buna göre, bölgeye yönelik verilen alarm kapsamında birlikler güçlendirildi, gelişmelere göre ek yığınaklar yapılacak. Suriye’den sınır köylerine top ateşi yapılması durumunda misliyle yanıt verilmeye devam edilecek. Suriye’nin planlı ve kasıtlı bir saldırı düzenlemesi durumunda Türk savaş uçakları, belirlenen hedefleri vuracak. Karadan asker gönderilmesi ise son seçenek olarak değerlendiriyor. Mülteci sayısının 110120 binlere kadar sıkıntı yaratmayacağı değerlendirmesi yapılırken kısa sürede 200 binlere ulaşması tehlikesinin yaşanması durumunda ek önlemler ve seçenekler gündeme gelecek. Tezkerenin ardından Suriye’den gelecek olası tehditlere karşı değerlendirilen önlemler şöyle: Ek yığınak: Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin TBMM’de kabul edilmesinin ardından askeri önlemler alındı. Ancak gelişmelere göre ek önlem kapsamında yeni intikaller ve yığınaklar yapılabilecek. Çok hızlı olmasa da mutedil şekilde yığınak olacak. Planlı saldırıda Türk jetleri vurur: Tezkerenin geçmesinin ardından Suriye yönetiminin daha temkinli hareket ettiği, tez Komutanlar bölgeye gitti Hatay’ın Hacıpaşa beldesine 24 saat içerisinde 3 havan topunun düşmesi üzerine Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, 2. Ordu bölgesi olan Adana’ya gitti. Özel, Adana’nın ardından İskenderun’a geçti. Askeri helikopterle İskenderun 39. Piyade Tugay Komutanlığı’na inen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’e, Kara Kuvvetleri Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu da eşlik etti. Sınır bölgesinde havadan inceleme yaptığı kaydedilen Özel, bir saat brifing aldıktan sonra orduevine geçti. Komutanlar orduevinde geç saatlere kadar görüştü. Mülteci sayısı artarsa: “Mülteci sayısı 100 bini geçerse tampon bölge gerekir” açıklamalarına karşın mülteci sayısının 110120 binleri bulmasının sıkıntı yaratmayacağı, 100 binden 23 günde 200 binlere çıkması gibi bir gelişme yaşanması durumunda ek önlemlerin ve seçeneklerin gündeme gelebileceğine işaret ediliyor. Sınırdaki kontrolsüz geçişler: Ağırlıklı olarak Akçakale bölgesinde olmak üzere sınırda TSK’nin sorumlu olduğu bölgede geçişlere izin verilmediğine dikkat çekilirken bu bölgenin zaten mayınlı olması nedeniyle geçişin mümkün olmadığına işaret ediliyor. Misliyle karşılık verilecek kerenin olumlu yansımalarının olduğu değerlendiriliyor. Ancak planlı ve kasıtlı bir şekilde Suriye’den füze ya da top mermisi şeklinde ve doğrudan hedef alarak yoğun bir saldırı olursa o zaman Hava Kuvvetleri devreye girecek. Türk jetleri, belirlenen hedefleri vuracak. Karadan asker son seçenek: Gelişmelere göre karadan asker son seçenek ola rak değerlendiriliyor. Ancak Suriye tarafından yoğun bir saldırı olması durumunda BM ya da NATO’nun devreye girmesinin beklendiği, bu durumda karadan asker gönderilmesinin gündeme geleceği belirtiliyor. Karadan geçişle ilgili olarak “Orası çok zor bir bölge, askerin girmesi bugünkü durumdan daha çıkmaz bir durum yaratabilir” değerlendirmesi yapılıyor. Güvenlik birimlerinde bugüne kadar Suriye’den Türk köylerine hesaplama hatası ya da acemilikten kaynaklanan nedenlerle top mermilerinin düştüğü kanısı hakim. Bu durumun devam etmesi durumunda misliyle karşılık vermeye devam edilecek. Suriyeli muhaliflerin Türkiye’yi Suriye’ye çekmek için provakasyon yapmış olabileceği iddiasıyla ilgili olarak “Muhalifler de Türkiye’nin müdahil olmasını istemiyorlar. Zaten Suriye toprağından ateş açıldığı zaman muhalif mi atmış, ABD mi, İsrail mi atmış farketmez, ateş edilen nokta despit edilir ve vurulur. Mühim olan Suriye’den açılmasıdır” değerlendirmesi yapılıyor. SURİYE SINIRINDAKİ GERİLİM 25 savaş uçağı Diyarbakır’da DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Suriye ile süren gerilimin artması, yurtiçi ve yurtdışındaki terör operasyonları nedeniyle Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı 8. Ana Jet Üssü’ne diğer üslerden 25 adet F16 uçağı gönderildi. Dün öğlen saatlerinden itibaren çok sayıda F16 savaş uçağı Diyarbakır’daki askeri üsse indi. Bu arada Diyarbakır’da bulunan Pars ve Atmaca filolarına bağlı F16 savaş uçakları da gün boyunca eğitim uçuşu yaptı. Suriyeli Kürtlerden oluşan konsey, muhaliflerin olayları ülke dışına taşımak istediğini söyledi ‘Kaosu yaymak istiyorlar’ MAHMUT ORAL Gül: Gereken neyse yaparız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de en kötü senaryoların şu anda gerçekleştiğini, yaşananların Türkiye’yi de etkilediğini belirterek “Böyle bir süreçte, hükümetimiz, Genelkurmay Başkanlığımız ile devamlı istişare içindeyiz. Ne gerekiyorsa onlar da gördüğünüz gibi anında yapılıyor zaten. Bundan sonra da yapılmaya devam edecek” dedi.Gül, Estonya Büyükelçisi Miko Haljas’ı kabulü öncesinde gazetecilerin Suriye ile ilgili sorularını yanıtladı. Suriye halkının acı çektiğini, orada yaşananların Türkiye’yi de etkilediğini dile getiren Gül, şöyle konuştu: “Kaybettiğimiz vatandaşlarımız var. Dolayısıyla böyle bir süreçte, hükümetimiz, Genelkurmay Başkanlığı’mız ile devamlı istişare içindeyiz. Ne gerekiyorsa onlar da gördüğünüz gibi anında yapılıyor zaten. Bundan sonra da yapılmaya devam edecek. Suriye’deki bu durumun böyle devam etmesi beklenemez, kesinlikle beklenemez. Dolayısıyla önünde sonunda bir değişiklik, geçiş olacaktır. Ama bütün arzumuz şu: Daha çok kan dökülmeden ve Suriye kendi kendini daha çok harabeye çevirmeden bunun olması ve uluslararası camianın da burada gayet etkin şekilde davranması şarttır diye düşünüyorum.” PKK kampları vuruldu DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı 8. Ana Jet Üssü’nden kalkan F16’lar, PKK’nin Kuzey Irak’ta bulunan kamplarını bombaladı. Yetkililer, Kandil, Zap, Hakurk, Metina, Haftanin, Hinera ve Sideka bölgelerindeki kamplarını olarak bombaladığını söyledi. Öte yandan Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Derecik beldesinde bulunan 2. Hudut Sınır Taburu’na havanlı saldırı düzenlendi. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı.Mardin’in Kızıltepe İlçesi’ndeki Sıtkı Türkoğlu İlköğretim Okulu önceki gece yakıldı. DİYARBAKIR Suriye Kürtlerinin bir araya gelerek oluşturdukları Kürt Yüksek Konseyi (KYK) üyeleri ilk kez Diyarbakır’ı ziyaret etti. KYK Sözcüsü Ehmed Süleyman, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine karşı olduklarını, Türkiye’ye ilişkin ciddi beklentileri olduğunu söyledi. Süleyman, Suriye’den Türkiye’ye atılan toplarla ilgili “Muhalifler olayları Suriye’nin dışına taşımak istiyorlar. Amaç Suriye’de kaotik bir ortam yaratmak” dedi. KYK Sözcüsü Ehmed Süleyman ve beraberindeki heyet, Diyarbakır’da ilk olarak DTK’yi ziyaret etti. Türkiye’nin Suriye’de çeşitli haklar elde eden Kürtlere saygı duy ması gerektiğini belirten Süleyman, bu çerçevede Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesine karşı olduklarını belirtti. KYK üyeleri daha sonra BDP Diyarbakır Başkanlığı’nı ziyaret etti. KYK Sözcüsü Ehmed Süleyman, geliş amaçlarının Suriye’deki Kürtlerin durumunu Türkiye’deki dostlarına anlatmak olduğunu belirterek “Türkiye’nin çözüme katkı sunmasını bekliyoruz” diye konuştu. Türkiye’ye Suriye tarafından atıldığı iddia edilen top mermileriyle ilgili sorulara Süleyman, “Esad yaptığı açıklamasında ‘Ben atmadım’ dedi. Muhalifler yaptı demek istemiyorum, ancak muhalifler olayları Suriye’nin dışına taşımak istiyorlar. Amaç Suriye’de kaotik bir ortam yaratmak” dedi. Türkiye savaşa çekiliyor Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’nın TMO bahçesine düşen top mermisiyle ilgili YouTube’da yayımlanan bir video kafaları karıştırdı. Mermi düşmeden önce çekilmeye başlayan görüntüler mermi düştüğünde sona eriyor. Suriye Ordusu, bu mermilerin muhaliflerin oluşturduğu Özgür Suriye Ordusu tarafından Türkiye’yi savaşa çekmek için atıldığını iddia etti. Yabancı basın, Suriye sınırında giderek artan gerilimi ve Ankara’nın politikalarını değerlendirdi ‘Türkiye yanlışlarının tutuklusu’ Dış Haberler Servisi Guardian gazetesindeki bir makalede, Suriye’nin Türkiye için potansiyel bir Vietnam olabileceği savunuldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk el Şara’nın geçici bir hükümete liderlik yapabileceği yönündeki açıklamalarına dikkat çekilen yazıda, Türkiye tarafından bir alternatif olarak zikredilmenin, El Şara’yı Esad nezdinde sevimli kılmasının beklenmeyeceği savunuldu. Yazıda, ABD’li akademisyen Joshua Landis’in şu görüşlerine yer verildi: “Türkiye, ulusal onur ile ulusal çıkarlar arasında sıkıştı. Ulusal onur, Erdoğan’ın sertlik ve kararlılık gösteren ve Suriyelilerin, sınır ötesine yönelik yeni eylemlerden sakınmalarını sağlamak için gözdağı veren biçimde cevap vermesini gerektiriyordu. Ulusal çıkar ise Suriye’nin dışında kalmaktır. Suriye, Türkiye için potansiyel bir Vietnam’dır. Türkiye’yi yutabilir ve Erdoğan’a çok pahalıya mal olabilir.” Alman Tageszeitung’da yayımlanan bir makalede “Davutoğlu’nun başlattığı Türkiye’nin dış politikada da etkili olması gerektiği düşüncesi, Suriye’de patlak vermek üzere” denildi. Gazete, Erdoğan’ın “Suriye’de de işlerin çarçabuk hal olacağını sanmasıyla yanıldığını” yazdı. Merkez sağda olan Frankfurter Algemeine gazetesinde yer alan yazıda ise “Türkiye’nin sınırlarında olup bitenlerin trajik bir kaza olarak nitelenemeyeceğini, ancak bu durumun bir savaşa neden olmaması gerektiği” belirtildi. Merkez soldaki Süddeutsche Zeitung’ta yer alan yazıda ise kimsenin Türkiye’nin ne yapmak istediğini tam olarak anlayamadığı ifade edildi. Türkiye’nin kartlarını net olarak açıklamadığını anlatan yazı, ateşle oynandığının ve özellikle TBMM’den geçen tezkerenin yarattığı kritik durumun altını çizildi. Die Welt gazetesinde, Suriyeli muhaliflerin Türkiye’yi savaşa itmeye çalıştığı, ancak NATO’nun ve Avrupa’nın böyle bir savaşın parçası olmak istemediği kaydedildi. “Suriye’nin güçlü bir Türk ordusu karşısında ciddi kimyasal ve biyolojik silahlarını kullanmak durumunda kalabileceğini ve bununla da kimsenin baş etmesinin mümkün olmadığını” anlatan gazete, “Türkiye’nin kendi yanlışlarının tutuklusu” olduğunu vurguladı. 1 Suriyeli Mardin’de cinayetten tutuklandı MARDİN (AA) Mardin Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, İstasyon Mahallesi İl Özel İdare Kavşağı’nda 2 araç sürücüsü arasında yol verme yüzünden başlayan tartışma, bıçaklı kavgaya dönüştü. Kavgada yaralanan R.K’nin kaldırıldığı hastanede müdahalelere rağmen kurtarılamadığı belirtildi. Açıklamada, olayla ilgili olarak gözaltına alınan 5 Suriyeliden S.A’nın tutuklandığı, 4 kişinin ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı kaydedildi. C MY B C MY B