14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 AĞUSTOS 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR ‘Balıkçı’nın Kızı’ evine döndü Kültür Servisi 1917 yılında Almanlar tarafından çalınan, Fransız ressam Jules Breton’a (18271906) ait bir tablo yaklaşık yüzyıl sonra Fransa’nın tanınmış müzelerinden Chatreuse de Douai Müzesi’ne iade edildi. 1876 tarihli “Balıkçı’nın Kızı” adlı tablo 1917 yılında aynı müzeden çalınmış ve 2000 yılına kadar izine rastlanamamıştı. “Balıkçı’nın Kızı” bu tarihte esrarengiz bir Alman koleksiyoncu tarafından piyasaya sürülmüş, New York, Beverly Hills, Zürih ve Köln’de sergilenmiş, hatta satışa çıkarılmıştı. Douai Müzesi’nin başlattığı hukuki savaş sonucunda, tablonun sahibi NY Daphne Alazraki Galerisi eseri hiçbir karşılık beklemeden Fransız müzesine iade etmeye karar verdi. 15 UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin oybirliğiyle aldığı kararı ne zaman kutlayacağız? ‘Dünya Mirası’ Selimiye 1 2 Tarih, 27 Haziran 2011... Türkiye 12 Haziran genel seçimlerinin sonuçlarıyla meşgulken, Anadolu Ajansı bir haber geçti: “UNESCO Edirne’deki Selimiye Camisi’ni Dünya Mirası listesine ekledi.” Paris’te toplanan UNESCO Dünya Mirası Komitesi, Edirne Selimiye Cami ve Külliyesi’nin, “Dünya Mirası Listesi”ne girmesi için gerekli bütün özelliklere sahip olduğunu; “korunma”sı için de tüm önlemlerin alındığını belirtmişti. Türkiye 10’uncu kez dünya miras listesine girerken, dünyadan da 5 yeni bölge daha ekleniyordu... Aynı günlerdeki gazete arşivlerine baktım. Bu “uluslararası başarı”mız ya arka sayfalarda ya da kısa haber sütunlarında “sıradan”mış gibi yer aldı. Buna karşın İstanbul’da Haliç üzerine kurulacak “metro köprüsü”yle ilgili yine UNESCO’nun adeta “bıktım sizden, ne yaparsanız yapın” gibilerden raporu, büyük manşetlerle verilmiş; hatta TV’lerde özel program konusu olmuştu. Neredeyse sekiz sütuna manşetlerin altında deniyordu ki; “UNESCO projeyi onayladı; İstanbul’un Dünya Mirası listesinden çıkartılması ertelendi.” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın şu anlama gelen sözlerini de günlerce okuduk, dinledik; “Sınıfı geçtik, İstanbul’u korumak için her şeyi yaptığımızı UNESCO’ya kabul ettirdik.” Böylece Türkiye’yi İstanbul’dan ibaret sanan sözde ulusal basınımız sayesinde, ülkede herkes Topbaş’a “aferin” derken, Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin Selimiye Ayın kitabı ‘Gâvur Mahallesi’ Kültür Servisi Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi, tek ciltte TürkçeErmeniceKürtçe olarak yayımlanan, Mıgırdiç Margosyan’nın “Gâvur Mahallesi”ni ayın kitabı seçti. PEN, Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan kitabın seçilme gerekçisini “Bu kitap kültür çeşitliliği ile zengin olan toplumumuzda herkesi daha derin bir anlayışa davet etmekte ve barış içinde gelişmemiz yönünde önemli bir katkı sağlamakta” sözleriyle açıkladı. PEN, temmuzda da Aziz Tunç’un “Maraş Kıyımı”nı ayın kitabı seçmişti. K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R ile kazanılan “ulusal gurur” hakkındaki şu sözleri sadece “yerel basın”da yer alabildi: “Edirne Belediyesi 6 yıldır Selimiye’nin UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmesi için büyük çaba sarf ediyor. Bu gurur listesine iki eseriyle birlikte giren ender illerden biri Edirne. Kırkpınar Yağlı Güreşleri de dünyanın en önemli ve tarihsel spor geleneklerinden biri..” Selimiye’nin artık “dünyanın” mirası olduğunu belirten Sedefçi, önceki yıl düzenledikleri “Selimiye ve Çevresi Kentsel Tasarım Proje Yarışması”na da değinerek özetle diyordu ki; “Ödül alan projelerimizi, UNESCO’nun görüşlerini de alarak gerçekleştireceğiz.” İstanbul’daki Metro Köprüsü için de mimarlarımızın hünerlerini gösterecekleri bir yarışma düzenlenemez miydi? Böylece UNESCO’ya tek bir projeyle yalvar yakar olmak ye 1Sinanın 90 yaşında yarratığı zarafet 2Koca Sinan ustalığının en güzel eseri olduğunu söylemişti 3Selimiye ve çevresi kentsel tasarım proje yarışması da başarıda etkili oldu rine, Edirne’nin yaptığı gibi ulusal mimarlık birikimlerimiz gösterilemez miydi? 90 yaşın ustalığı Selimiye Camisi’nin Dünya Mirası sayılmasıyla, Başbakan’ın “ustalık dönemimiz başlıyor” demesi “eşzamanlı”... Çünkü Başbakan bu sözünde Sinan’dan esinlendi. Selimiye için de Koca Mimar “ustalığımın en iyi eseri” demişti.. Buna rağmen UNESCO’nun ülkemize bu armağanı hakkında ne Başbakan’dan, ne Cumhurbaşkanı’ndan, ne de temsilcilerinden şöyle yüksek sesle gür bir “teşekkür”ü hâlâ duy(a)madık. Oysa 2’nci Selim bu eseri Sinan’dan istediğinde, büyük ustamız tam 90 yaşındaydı. Yapımına 1568’de başlanmış, ancak tamamlanması 2’nci Selim’in ölümünden sonra, 1575’te gerçekleşmişti. UNESCO Komitesinin “oybirliği” ile aldığı karardaki gerekçede de Sinan’ın ilerlemiş yaşıyla gerçekleştirdiği bu eserdeki mimari zarafet, anıtsal nitelikler ve kent le bütünleşen oranların mükemmelliği de vardı. UNESCO’nun 1972 tarihli “Dünya Doğal ve Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi”ne göre başlattığı ve dünyada “evrensel seçkin değer ölçütleri”ne uyan varlıkların “Dünya Mirası” sayılmasını öngören “insanlık mirası” listesi, her ülke için yüksek düzeyde bir prestij ve gurur belgesi... Bu nedenle tüm ülkeler, önemsedikleri eserlerinin bu listede yer alabilmesi için inanılmaz çaba içindeler... UNESCO komitesini ikna edebilmek için akla ne gelirse esirgemiyorlar. Başardıklarında ise adeta bayram yapıyor ve dünyaya övünçle duyuruyorlar. Türkiye ise bayram yapmasa bile, Selimiye ile aynı listeye 10’uncu yapıtını kazandırmış oluyor. Bunda Edirnelilerin 6 yıllık çabaları ne kadar etkili ise Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nin (ICOMOS) desteği ve olumlu görüşlerinin de payı çok büyük. Aynı ICOMOS’un Türkiye Milli Komisyonu’nca İstanbul’da süregelen “tarih tahribatı”na yönelik uyarılarının, ilgilileri hemen hiç etkilemediğini de ekleyelim.. Diğer 9 dünya mirasımız olan İstanbul’un Tarihi Alanları (Suriçi), Safranbolu, Hitit Başkenti Hattuşaş, Nemrut Dağı, XanthosLetoon antik kentleri, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Troya, PamukkaleHierapolis ve Kapadokya’nın yaşatma ve koruma çabalarında ne durumda olduğumuz ise bir başka yazının konusu... Edirne’yi yürekten ve candan kutluyoruz. Darısı yine yıllardır UNESCO gündemine alınmayı bekleyen Mardin, Ahlat, Cumalıkızık, Diyarbakır Surları, Afrodisias, Harran, Efes, Sümela, Antakya, Bergama ve diğer onur kaynaklarımızın başına... Uluslararası gurur 18. ULUSLARARASI ALTIN KOZA F LM FEST VAL SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA 18. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde, “Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması” ve “Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması” ön eleme değerlendirme sonuçları belli oldu. 1725 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek festival kapsamında gerçekleşecek, Akdeniz ülkelerindeki kısa filmcilerin katıldığı yarışmaya Portekiz, İspanya, Fransa, İtalya, Malta, Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Yunanistan, KKTC, Suriye, 2 bölüm 120 kısa film Lübnan, İsrail, Ürdün, Filistin, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve ülkemizden 526 çalışmanın başvurduğu belirtildi. Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nın “kurmaca”, “belgesel”, “canlandırma” ve “deneysel” dallarında başvurusu yapılan filmlerden 86’sı yarışmaya hak kazandı. Güzel sanatlarla iletişim fakültelerinin sinematelevizyon bölümlerine devam eden lisans öğrencilerinin katılabildiği Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’na ise bu yıl, çeşitli üniversitelerden başvuran 160 eser arasından 34’ü yarışmaya hak kazandı. Kültür Servisi Amerikal rock yıldızı Jimi Hendrix’in ı öldüğü gece giydiği ceket, açı arttırmayla satışa sunuluyo k r. 25 bin sterlinden (yaklaşık 73 bin TL) satışa sunulması beklen en ceket, Ted Owen tarafından annesinin evinde, eski bir valizin içinde bulundu. He ndrix, ceketini bir davette unutm uş, davetten sonra kız arkadaşın ın Notting Hill’deki evine ger i dönen Hendrix aynı gece uykusunda ölü bulunmuştu . Jimi Hendrix’in ceketi satılıyor 1 1 5A u s1 7 E y 5A u s1 7 E y C MY B C MY B l l
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear