23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 AĞUSTOS 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 talya da 45 milyar Avro’luk ‘özveri’ paketiyle kemer sıkacak talya’nın ikinci bir Yunanistan olmaması için vergi ve emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi önlemler alındı. Önlemler arasında uzun tatillerin kaldırılması da var. Ülke, Bağımsızlık Bayramı, 1 Mayıs gibi günleri kutlamayabilecek. ASLI KAYABAL İTALYA İtalya’da önceki akşam toplanan bakanlar kurulu, Berlusconi hükümetinin Ekonomi Bakanı Giulio Tremonti’nin krize önlem gerekçesiyle hazırladığı “ekonomik manevra” paketini onayladı. İtalya’nın Avrupa’da ikinci bir Yunanistan durumuna düşmemesi için AB’nin uyarısı dikkate alınarak hazırlanan ve medyada “özveri paketi” olarak tanımlanan paket, vergi arttırımının yanı sıra kamu ve özel sektörde toplam 45 milyar Avro tutarındaki bütçe kesintisi içeriyor. Başbakan Berlusconi “Yüreğim kan ağlıyor ama başka çaremiz yoktu” yorumu yap tı, Bakan Tremonti “Gerekliydi” dedi. Bakanlıklar için devletin ayırdığı bütçelerde 2012’de 6 milyar Avro, 2013’de ise 2.5 milyon Avro kesintiye gidilecek. Yıllık kazancı 90 bin Avro’nun üzerinde olan parlamenterlerin ücretlerinde yüzde 10, 150 bin Avro üzerinde kazananlarda ise yüzde 20 düzeyinde kesinti yapılacak. Belediyeler, yerel yönetimler için ayrılan bütçeler de 2012’de 6 milyar Avro, 2013’de 3.5 milyar Avro kesinti planlandı. Kamuda emeklilik tazminatları da iki yıl gecikmeyle ödeneck. Hafta sonuna denk geldiği için birleştirilen, “köprü tatil”ler olarak anılan dinlencelere nokta konuluyor. İtalya’nın faşizmden kurtuluşunun yıldönümü olarak kutlanan 25 Nisan Bağımsızlık Bayramı, 1 Mayıs ve Cumhuriyet Bayramı da hafta sonuna denk gelmeleri durumunda kutlanmama tehlikesi ile karşı karşıya. Kadınlar, 2015’den itibaren emekliye 65 yaşında ayrılabilecek. Konut, taşıt gibi pek çok alanda vergi arttırılırken özelleştirmenin de önü açılıyor. İçme suyu dışında kalan enerji kaynakları, eğitim, kısmen sağlık da özelleştirilecek. Muhalefet partileri ve sendikalar, kesintilerin ekonomik gelir düzeyi daha yüksek kesimlerden yapılmasını isteyerek paketi eleştirdiler. Sendikalar, kesintilerin toplumun alt ve orta düzey ekonomik gelir gruplarını güç durumda bırakacağına vurgu yaptı. Sözde Demokrasi “Demokrasi” söylemi altında insanların kandırılmasına karşıyım. Kanımca dünyada tam demokrasi diye nitelendirebileceğimiz yönetim tarzı ile yönetilen ülke de yok. Günümüzde demokrasi, kapitalizmin siyasal açıdan meşrulaştırılması söylemi olarak görülüyor. Kuşkusuz demokratik olarak nitelendirilen ülkeler arasında tekdüze bir uygulama, tipik, standart bir demokrasi anlayışı yok; ülkeler arasındaki farklılığı insan kaynağının niteliği belirliyor. Bazı ülkelerde uygulama insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü açılarından gerçek demokratik düzene yaklaşırken, birçok ülkede demokrasi sözde, bir özenti, bir söylem, bir illüzyon olarak kalıyor. Türkiye’nin 1950 yılında Demokrat Parti’nin 14 Mayıs seçimini kazanması ile demokratik düzen dönemine girdiği söylenir. 1950 yılında lise 10’uncu sınıf öğrencisiydim. 1950 sonrasını, öğrenci, bürokrat, öğretim görevlisi, zaman zaman da özel sektör çalışanı olarak yaşadım, gözlemlemeye çalıştım. Bugün anlatılanlar olayları yaşamamış olanların yorumları, yaşanan gerçekleri çarpıtıyor; yansıtmıyor. Yakın bir geçmiş bu denli çarpıtılıyorsa insan, tarihin geçerliliği konusunda ciddi kuşkulara kapılıyor. Altmış yılı aşkın sürede Türkiye’de demokratik bir düzen kurulamamış, demokrasi bir söylem olarak kalmıştır. Kınanan askeri vesayet dönemlerini bir yana bırakacak olursak, Türkiye’de tek adam yönetimleri dönemleri yaşanmıştır. Demokrat Parti döneminin tek adamı rahmetli Adnan Menderes, Adalet Partisi döneminin tek adamı Sayın Süleyman Demirel, ANAP döneminin tek adamı rahmetli Turgut Özal, yaşadığımız AKP döneminin tek adamı da sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ülkeyi sözü edilen partiler değil, kişiler yönetmiş, genelde son sözü söylemiştir. Günümüzde adına ileri demokrasi de desek, ülkeyi sayın RTE yönetmektedir. Demokratik düzene biraz yaklaşıldığı dönemler ise ekonomik istikrarın bozulduğu dönemler olarak eleştirilen koalisyon dönemleri olmuştur. Niçin demokrasi kisvesi altında tek adam keyfi yönetimi var ülkemizde? Ülkemizin ortamı, koşulları, değer yargıları, davranış biçimleri, demokratik düzenden çok, tek adam yönetimine yatkın. Türkiye’de siyasal haklar, halk mücadelesi sonucu ya da ekonomik yapı değişikliği sonucu elde edilmemiş; üst yönetimin tercihi, iradesi doğrultusunda belki de dış dinamiklerle çok partili düzene geçilmiştir. Halkımızın önemli bir bölümü henüz vatandaşlık bilincine ulaşamamıştır. Demokratik bir düzenin gerektirdiği değer yargılarının önemli bir bölümünden yoksundur. Her ekonomik ve siyasal düzenin kendine özgü bir davranış biçimi, değer yargı sistemi vardır. Kuşkusuz “her toplum layık olduğu hükümetle yönetilir” toplumsal gerçeğine gözlemler, deneyimler sonucu varılmıştır. Ülkemizde medya ve bürokrasi, tek adam yönetimine yatkındır. Medyayı gözlemliyoruz, bilgi, yaratıcılık, beceriden daha çok kişiler iktidara yakın olarak, yalakalık yapmakla yerlerini koruyor, ilerliyor, en azından tutunuyorlar. Tek adama yakın olmak, ilerlemek için daha emin, zahmetsiz, nitelik istemeyen yol olarak görülüyor. Bürokraside liyakat şeklen temel ölçüdür. Kişiler daha çok, tarikat, cemaat, siyasal parti, iç ve dış çıkar odaklarının, derneklerin desteği ve/veya tek adam onayı ile belli önemli orunları, özür dilerim kapmaktadırlar. Kişi, niteliği ve liyakatı ile belli orunlara gelmediğinde, kendini, o orunlara getiren, sıfatları kazandıran kişi ya da kişilere borçlu hissediyor. Onlar için önemli olan, yasalar, hukuk, topluma sorumluluk, kişilik, saygınlık değil; iktidarın, iktidarı temsil eden gücün, kişinin buyrukları, telkinleri, yol göstermeleridir. Hukukun üstünlüğü, keyfi yönetimin önlenmesi, kamu gelir ve harcamaların kurallara bağlanması, yazılı metinlerle sağlanamıyor. Vatandaş bilinci, vatandaş direnci, vatandaş tepkisi, kişilikli, nitelikli medya, bürokrasi gerektiriyor. Kuşkusuz bu tür davranışların maliyeti tek adama yaltaklanmaya kıyasla daha yüksek oluyor. Türkiye’de gerçek demokrasi düzeninin oluşması daha uzun süre bir ütopya, bir özlem olarak kalacak. Sözde, ileri demokrasi ile avunulacak, avutulacağız. Batık Yunanistan’ın işletmecileri, yüzlerini güldüren binlerce Türk turiste müteşekkir kalıyor ‘Efharisto poli’ komşu Ekonomik darboğaz içindeki Yunanistan, Türkiye’den giden turistler sayesinde ayakta kalabiliyor. THY, son iki ay içinde 3 bin Türk taşırken Selanik’e gelen iki gemiden biri, burada para harcamaya giden Türk turistleri taşıyor. Turizmci ‘efharisto poli komşu (çok teşekkürler)” diyerek memnuniyetini ifade ediyor. MURAT LEM ADALAR LG MERKEZ Yunanistan turizm ve seyahat acentaları yetkilileri ile liman ve otelciler birliği yetkililerine göre İstanköy Adası’ndan sonra Türklerin en çok ilgi gösterdiği adalar arasında Simi, Leros, Marathi ve Arkii adaları bulunuyor. Ayrıca eğlence sektörünün merkezi durumundaki Mikonos’a da binlerce Türk’ün geldiği belirtiliyor. Yine yetkililere göre 2010 yılında yapılan anlaşmadan yararlanan yeşil pasaport sahibi 800 bin Türk’ün önemli bölümü son iki aydan bu yana sınıra yakın Dedeağaç, Gümülcine, Kavala, Selanik gibi şehirlerin yanında, adalara da büyük ilgi gösteriyorlar. Yunanlı esnaflar ise memnuniyetlerini “Efharisto poli (çok teşekkürler) komşu” şeklinde dile getiriyorlar. Yunanistan liman yetkililerinin yakın adalara vize almadan gelip ziyaret etmek isteyen Türk teknelerini uzaklaştırması ise adalar esnafı tarafından tepkiyle karşılanıyor. 12 adalara lüks yatlarla, yelkenli ve şişme botların yanında kısa süreli deniz turları ile gelen Türk turistlerin su gibi para harcamaları, en düşük bahşişin 100 Avro gibi rakamı bulması, bölgede büyük memnunlukla karşılanıyor. Basın organlarına göre birkaç yıl öncesine kadar Türk turistlerin adalara gelip ziyaret etmeleri bir lükstü. Aynı çevrelere göre Türkler için bugün artık bu baraj aşıldı ve şimdi binlerce Türk en kısa tatilde bile adalara gelerek gönüllerince eğlenmekteler. ATİNA THY Selanik’e iki ayda 3 bin Türk taşıdı. Yine Selanik’e gelen iki gemiden biri Türkleri taşıyor. İstanköy Otelciler Birliği Başkanı, tüm odaların Türkler tarafından doldurulduğunu, ayrıca her gün ortalama iki bin Türk’ün adayı ziyaret ettiğini açıkladı. Otel, motel ve alışveriş merkezleri ile restoran ve tavernacılar birlikleri yetkilileri, zengin turist sıralamasında Türklerin üst sıraya yerleştiğini belirtip “Su gibi para harcıyorlar, en düşük bahşiş 100 Avro bırakıyorlar, ‘efharisto poli (çok teşekkürler), komşu” diyerek memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Yunanistan’a giden Türkler’in en çok ilgi gösterdiği kentlerin arasında Mikonos yer alıyor. Oteller dopdolu Türkiye ile Yunanistan arasında Yorgo Papandreu ile İsmail Cem döneminde başlatılan yumuşama süreci ivme kazanarak devam ediyor. Yorgo Papandreu başbakanlığında görevde olan PASOK hükümetinin Türklere yönelik vize işlemlerinde eskiye nazaran da olum lu tutum takınması ile Türk turistler Yunanistan’a akın etmeye başladılar. Yaklaşık 1.5 yıl önce ekonomik krize girerek batma noktasına gelen Yunanistan’da sıfır endüstriyel verilere karşın turizm alanındaki rakamlarda yüzde yirmiye varan artışta Türk turistlerin önemli rol oynadığının ortaya çıkması, komşuda büyük memnunlukla karşılandı. Yılın ilk altı ayı dikkate alındı ğında ülkenin ikinci büyük kenti Selanik başta olmak üzere Atina ve adalara gelen Türklerin sayısında patlama olduğu belirtiliyor. THY buraya iki ayda 3 bin Türk taşırken bu yıl giden her iki gemiden biri Türk turistleri taşıdı. Selanik ve Ege’de yakın adalar Türklerin ilgi merkezi. İstanköy de başı çekiyor. Adanın Otelciler Birliği Başkanı Minas Hacımihail, adada otellerin dolduğunu ifade ederken “Türk lerden çok memnunuz. Adamıza günübirlik de olsa her gün ortalama iki bin Türk geliyor. Ayrıca çoğu kendi tekneleri ile adamıza gelen yüzlerce Türk ise önemli miktarda döviz bırakıyorlar. Bu önemli bir rakam ve gelenlerin hemen tamamı paralı Türkler, tavernalar, alışveriş merkezlerine büyük ilgi gösteren Türkler adamız ekonomisine önemli katkı sağlıyorlar” diyor. TV’ye de telif istendi, otelciler isyan etti Ekonomi Servisi Uzun süren müzik telifi tartışmalarının ardından şimdi de konaklama merkezlerinden oda başına TV yayın telifi alınması sektörde büyük tepkiyle karşılandı. Onlarca değişik kuruma, kullanmadıkları yayınlar için para ödemekten dert yanan turizmciler tepkili. TurizmGüncel’in haberine göre, değerlendirmeler özetle şöyle: TÜROFED Başkan Yardımcısı Seçim Aydın: Biz turizmi krizden korumaya çalıştıkça ek maliyetler getiriyorlar. TV yayınları için telif talebi son derece çağ dışı. Çalışmalarımız sürüyor. TUROB Başkan Yardımcısı Müberra Eresin: Odalar özel alan. Odalar için TV telifi ödenmesini doğru bulmuyoruz. ETİK Başkanı Mehmet İşler: Biz otelciler olarak eser sahiplerine telif ödemekten rahatsız değiliz. Bizim rahatsız olduğumuz konu, telif meselesinin artık çığırından çıkması. Otelciler artık teliflerle başa çıkamaz duruma geldi. GETOB Başkanı İlhan Açıkgöz: Turistler Urfa FM’i mi dinliyor? Turist sadece izlediği yayına para veriyor, biz niye onlara para veriyoruz? AKTOB Başkan Yardımcısı Cenk Bayaz: Telif toplayan kurumlar mitoz bölünmeyle çoğalıyorlar... Bu sorunun tek çözümü, tüm teliflerin belediyeler tarafından toplanarak, hak eden eser sahiplerine adaletli bir şekilde dağıtılmasıdır. Yaklaşık 30 tane kuruluşa para veriyoruz. ş’ten 1.4 milyar TL kâr Yılın ilk 6 ayında 1 milyar 476 milyon TL net kâr elde eden Türkiye ş Bankası’nın aktif büyüklüğü 147 milyar 891 milyon TL’ye ulaştı. Ekonomi Servisi The Banker tarafından yayımlanan “Dünyanın En Büyük 1000 Bankası” listesinde ilk 100 içindeki tek Türk bankası olan İş Bankası, yılın ilk yarısında elde ettiği sonuçlarla Türkiye’nin en büyük özel bankası olma unvanını korudu. 90 milyar TL’lik mevduat ve 77 milyar TL’ye ulaşan kredi hacmine sahip bankanın özkaynakları ise yıl sonuna göre yüzde 5.9’luk artışla 18 milyar TL seviyesine çıktı. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, sektörün en çok kredi veren bankası olma unvanını sürdüren İş Bankası’nın ticari kredilerinin yüzde 21.3, tüketici kredilerinin ise yüzde 17.4 oranında büyüdüğünü belirterek, “Banka, güçlü mali bünyesinin verdiği imkân çerçevesinde bu dönemde de takibe intikal eden kredilere yüzde 100 karşılık ayırdı. Kredi hacmindeki gelişimini seçici ve ihtiyatlı yaklaşımı yanında alınan ekonomik tedbirleri de gözeterek sürdürecek olan banka, önümüzdeki dönemde de reel sektörün en büyük destekçilerinden biri olacak. Bankanın mevduatta da yüzde 2.0’lık artış sağlayarak bu hacmi 90 milyar TL’ye çıkardığına da dikkat çeken Bali, “Daralan marjlar ve rekabet koşulları yanında ekonomiyi bir miktar soğutmaya dönük tedbirlerin etkilerinin daha da hissedileceği önümüzdeki dönemde, İş Bankası sektördeki ağırlığına uygun bir şekilde ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaya devam edecek” dedi. Adnan Bali Finansbank krediyi yüzde 14 arttırdı Ömer Aras Finansbank’ın 2011 yılı ilk altı aylık net faaliyet kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39 artarak 477 milyon TL oldu. Toplam kredilerini yüzde 14 oranında artıran ve bilançosunun yüzde 67’sini kredilere tahsis eden banka, şube sayısını da 512’ye çıkardı. Ekonomi Servisi Geçen yılın aynı dönemine göre kârını yüzde 39 arttırarak 477 milyon TL’ye çıkaran Finansbank’ın özkaynakları da yüzde 4’lük artış ile 5.4 milyar TL’ye ulaştı. Toplam kredileri yüzde 14 artarak 29.6 milyar TL’ye ulaşan bankanın, toplam aktifleri yüzde 16 artışla 44.0 milyar TL’ye, müşteri mevduatı ise yüzde 16 artış ile 27.4 milyar TL’ye çıktı. İlk yarı sonuçlarını değerlendiren Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, Finansbank’ın, 2011 yılında da kaynaklarını büyük ölçüde kurumsal ve bireysel müşterilerinin ihtiyaçlarına tahsis ettiğini anlatarak, “Toplam aktiflerin yüzde 67’sine ulaşan kredi hacmi bu müşterilere sağlanan desteği gösteriyor” dedi. Aras ayrıca, Finansbank’ın mayıs ayında 5 yıl vadeli, 500 milyon ABD Doları tutarında tahvil ihraç ederek, yurtdışında uzun vadeli tahvil ihracı gerçekleştiren ilk 5 bankadan biri olduğunu belirtti. FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, prensip anlaşması sağladıkları bir Alman firma ile Entegre Fındık İşleme Tesisi (EFİT) AŞ’yi yeniden dizayn edip ürünleri sertifikalandırarak yurt dışındaki pazara sunacaklarını söyledi. C MY B C MY B ‘ ‘ FA Z GEL R 5.3 M LYAR TL Kredi hacmindeki büyümeye paralel olarak kredilerden alınan faizler kaleminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 9.3 oranında artış sağlayan ş Bankası’nın toplam faiz geliri yüzde 3.3 oranında artarak 5 milyar 31 milyon TL, net faiz geliri ise 2 milyar 195 milyon TL oldu. Bu dönemde, komisyonlu işlemler ve diğer gelirler yanında iştiraklerden elde edilen temettü gelirleri de bankanın sonuç rakamlarına katkı sağladı. GÜNÜN İÇİNDEN Toprak Center satılıyor Beşiktaş’taki iki büyük bloktan oluşan Toprak Center binasının satışı için gazetelere ilan veren Halis Toprak, ihaleyi 15 Eylül’de gerçekleştirecek. Bina daha önce TMSF tarafından iki kez satışa çıkarılmış, Toprak Grubu açtığı davalar sonrasında Danıştay satış kararının yürütmesini durdurmuştu. Turkcell Global’i alıyor Turkcell Grup, Yıldız Holding’in telekom sektöründe faaliyet gösteren şirketi Global İletişim A.Ş. hisselerinin tamamını devralıyor. Şirket değeri, 17.5 milyon lira olarak belirlendi. Hisselerin devralınmasıyla birlikte Turkcell bünyesindeki veri merkezlerinin büyüklüğü 6 bin metrekareden, 8 bin metrekareye çıkacak, veri depolama alanı büyüyecek. Fiskobirlik’e Alman ortak
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear