25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 AĞUSTOS 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA 13 Rezillik içinde yaşıyor, karın tokluğuna çalışıyoruz diyen geçici işçiler toprak reformu istiyor Bir ağa 10 köyü yiyor MEHMET MENEKŞE Taşeron Olmanın Utancı!.. Padişahımız, efendimiz buyurdu: Sabrımızın sonuna geldik!.. Hangi konuda? Suriye tabii!.. Hangi Suriye mi? Daha üç ay öncesine dek ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yaptığımız, karşılıklı eşli ziyaretlerde “first lady”lerin nal gibi fotoğraflarını basıp, “hangisi daha şık” diye papatya falları açtığımız, vizeleri kaldırdığımız, “kardeşimmm” naraları atıp, kardeş şehirler ilan ettiğimiz, pek sevgili dostumuz Suriye canım!.. İşte bu “sevgili dostumuz”la ilgili artık “sabrının tükendiğini” söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, sert tepkiler üzerine gerekçesini de şöyle açıkladı: Suriye’de, akrabalık ilişkilerimizin de olduğu birçok kardeşimiz var. Orası aynı zamanda bizim eski bakiyemiz olan bir toprak. Onun için orayı içişlerimiz olarak görebiliriz. Bu kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumak için ne gerekiyorsa yapacağız... Şimdiii, bu söyleme verilecek çok yanıt olduğu, “özrü kabahatinden büyük” özdeyişine “cuk” oturduğu gerçeğini bi tarafa bırakıp, şu “eski bakiye” meselesine bakalım: Madem, “Osmanlı” rüyalarımız depreşti, madem Suriye eski bakiyemiz bir toprak, madem orayı “iç işlerimiz” olarak görebiliriz; Irak “eski bakiyemiz” değil miydi? Orada akrabalık ilişkilerimiz olan kardeşlerimiz yok muydu? İki milyona yakın Müslüman kardeşimiz çatır çatır katledilirken, tecavüze uğrarken, yerinden, yurdundan zorla koparılırken, bırakın bakiyeyi filan, yalnızca “günahtır, yazıktır” şeklinde olsun, son Osmanlı padişahının niçin çıtı bile çıkmadı?!.. Suriyeliler “öz” kardeş de, Iraklılar “üvey” kardeş mi?!.. Geçiniz!.. AMASYA Her yıl on binlerce topraksız Güneydoğulu geçici işçi, yılın 810 ayı tarım işçisi olarak çalışmak için yollara düşüyor. Derme çatma çadırlarda, suyun, tuvaletin olmadığı koşullarda neredeyse karın tokluğuna çalışan işçilerin çocukları okula gidemiyor. Tarım işçileri “Toprak açılımı istiyoruz” dediler. bir mühendis Gaziantep Üniversitesi ElektrikElektronik Mühendisliği’nde okuyan Ali Gözkıran da soğan tarlasında günde 20 TL’ye çalışarak hem okul parasını kazanıyor hem de ailesine yardım ediyor. 11 kardeşten yalnızca kendisinin okuduğunu ve tüm ailenin kendisini okutmak için çalıştığını anlatan Gözkıran, üniversite okuma şansı elde eden üç beş gençten biri olduğunu söyledi. Gözkıran, “Ailem yirmi yıldır bu olumsuz koşullarda göçebe yaşıyor. Su yok, tuvalet yok, yirmi yıldır bu ilkel koşullarda, derme çatma çadırlarda yaşıyorlar. Hangi hükümet geldiyse göreve durumumuzda bir gelişme de değişme de olmadı. Bu insanlar için bir şeyler yapılsın. Gençler için okuma imkânları yaratılsın. Bizler acilen toprak reformu bekliyoruz. Mayınlar temizlenecek, topraklar bize verilecek diye umuyoruz ama bir bakıyoruz ki srail’e ya da başka bir yere verilecek. Okuyunca da dertler bitmiyor. Harç parasıdır, barınma sorunudur; burs çıkmıyor” dedi. Soğan tarlasında Çocuklarımı okutamıyorum Şanlıurfa Siverek doğumlu Abdullah Çoban toprak reformu istediğini belirterek “Ekmek davasından dolayı çocuklarımı okutamıyorum. Çocuklarımız üçe, dörde kadar okuduktan sonra okulu terk ediyor. Çoluk çocuk her yıl yedi sekiz ay dışarıdayız. Siverekte her bir köy yirmi bin dönüm. On köyü, yirmi köyü olan ağalar var. Şanlıurfa Siverek’te her bir ağa on köyü yiyor” dedi. Sineklerin içinde yaşam Şanlıurfalı Hüseyin Çiftsever, çok zor şartlar altında yaşadıklarını ifade ederek “Urfa’dan Amasya’ya gelmişiz, hepimiz rezil olmuşuz. Çadırda yaşıyoruz, sineklerin içinde, sıcakta, rezillik içinde yaşıyoruz. Günlüğümüz 20 lira. Bütün topraklar ağaların elindedir. Her ağanın beş on köyü var. Bize iş yok, sahip çıkan yok. Çocuklarımızı okutamıyoruz. Karınlarını doyuramıyoruz. Bin iki yüz kilometre yol gelmişiz. Yeşil kart verilen fakirlere maaş da bağlansın” diye konuştu. Karne sevincimiz bile yok Aileleri ile birlikte çalışmak için eğitimlerini yarıda kesen çocuklar, en çok karne alamamaktan, yaşıtları gibi gezip eğlenememekten şikâyetçi. lköğretim beşinci sınıf öğrencisi Zeynep Güzel, “Okullarımızı bırakıp buralara geliyoruz. Karne sevinci yaşamıyoruz, hep içimizde kalıyor. Okula gittiğimiz zaman da defter, kalem bulamıyoruz. Babamız, annemiz bizi çok doyuramıyor” dedi. 8. sınıf öğrencisi Halil Geleç ise “2 ay okula gidiyorum, daha sonra hep dışarıdayım. Şimdi bu okulda ben nasıl başarılı olayım. Başbakan öğrenci için üç ayda bir elli lira veriyor. Elli lira ile ben üç ayda ne yapayım?” dedi. yi ki Doğdun Balbay! PER HAN ERGUN K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr 8 Ağustos 1960 günü Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Güney beldesinde 51 yıl önce doğmuşsun. Güzel İzmir’imde gazetecilik tahsil ederek kısmen de olsa oralılarca hemşeri sayılmışsın. Bu kutlu doğum gününde sevenlerin ve okurlarınla birlikte yanında olmak en büyük dileğimdi. Olmadı, çünkü doğduğum kent İzmir’in yakınındaki en şirin yörelerden Bodrum’un Ortakent beldesinde konuktum. Doğum gününü kutlarken, özgürlüğüne kavuşarak iki yavrun, eşin, annen, baban, yakınların ve sevenlerinle daha uzun yıllar mutlu sağlıklı yaşamanı dilerim. Türk basınında; tüm Atatürk Cumhuriyetini ve yurdunu sevenlerce gözbebeği oldun. Kanlı katillerce canına kastedilerek öldürülen Uğur Mumcu’nun süregelen acısına Cumhuriyet gazetesinin köşesindeki yerinde, yumuşaklığı yanında akla dayanan gerçekçi yazılarınla gönüllerde taht kurdun. Yaradan, o rahmetler içinde yattıkça sana uzun ömürler versin. Kalemin hep elinde olsun. Dünyada faşizmin engelleyemediği söz ve yazı özgürlüğünü hep sürdürdün. Silivri Zulümhanesi’nde, tahtlarını kimseye vermek istemeyenlerce 2.5 yıldır tutuklu bırakılsan da bizlere seslendin. Köşen engellenmek istense de tarihimizde AKP iktidarınca oluşturulmuş Silivri Zulümhanesi’nin 3 kitabını bile yazdın. Kitaplıklarımıza koydurdun. Sağ ol var ol, beynin ve ellerin dert görmesin. Duruşmalarda çoğunluğu kapsayan gazeteci yazarlar, aralıksız “suçumuz ne?” diye hâlâ açıklama bekliyor. Sevgili Balbay’ı da tutukladıkları gün, diğerleri gibi gazetesinin Ankara şubesindeki ve evindeki tüm belgelerine el konulduğu halde hâlâ suç unsurları aydınlatılamıyor. Bu nedenle Balbay’la birlikte öteki gazeteciyazarların da 13. Ağır Ceza Başkanı Köksal Şengün’ün tutukluluğa karşıoyla salıverilmelerini istemesine karşın, karşıt iki hâkimin oyuyla bu zulüm sürdürülüyor. Öyle ki Sayın Şengün’ün başkanlıktan alınıp Bolu’ya rütbe tenziliyle sürülmesinde de bu tavrın etkin olduğu düşünülüyor. Daha önceki yazılarımda da değinmiştim, tekrar hatırlatayım. “Anayasanın 83. maddesinin 2. fıkrasında; zanlı ve tutuklu, hatta hükümlü, seçimle milletvekili olanların, seçimden evvel veya sonra suç kapsamında faaliyetleri olsa da içerde tutulamazlar” der. Buna bir de halen suçları kanıtlanmadığındanmasumiyet karinesi eklenirse görünen durum en büyük suç sayılır. Sevgili Balbay; sizlere... seçilmiş 8 milletvekiline ne denli haksızlık yapılırsa yapılsın kamu vicdanında bu uygulamaların tepkisi giderek mayalanarak kabarıyor. Hak yakın sürede kesinlikle yerini bulacaktır. CHP milletvekillerinin Meclis yeminine tepkilerini gidermek için Sayın Başbakan ile Sayın Kılıçdaroğlu, anlaşmaya varabilmek amacı ile bir araya geldiklerinde imzalanan protokolü Başbakan ve ilgili bakanlar yerine getirmedi. Bu nedenle CHP AİHM’ye gitme kararı aldı. Konunun oraya gönderilmesi istenmezdi, ama zorunlu olarak taşınacak. Bir süre daha sabrederek özgür günlerinizi bekleyeceğiz. Bu en büyük inancımdır. Geçiniz, çünkü işin aslı bu martavallar değil!.. İşin aslı “taşeron” olmak!.. Oynanan oyun o kadar açık ki; İngiltere Dışişleri Bakanı Hague’in, “Suriye’ye bir askeri müdahalenin hiç de uzak bir ihtimal olmadığını” söylemesinin hemen ardından, ülkenin “ağır sağcı” gazetelerinden The Daily Telegraph çenesini tutamadı ve aynen şöyle yazdı: Türkiye, askeri yeteneği, ulusal güvenlik çıkarları ve elverişli coğrafi konumu ile Suriye’ye müdahale edebilecek tek ülkedir!.. Cingöz gazetenin buram buram “yağcılık” kokan cafcaflı sözlerini bi tarafa bırakın, geriye ne kalıyor? Taşeronluk tabii!.. İçeriye dönelim: Dincisi, liberali, eski solcu döneği, ruhunu kiraya vermiş tetikçisi, önlerine konulmuş “senaryo” çerçevesinde, yüzde 70’i gayet mutlu halkımızı, sayılı günler kalmış “savaşa” motive etmek için cansiperane çalışıyor!.. Beşşar Esad’ın canavarlığı, kendi halkını nasıl da katlettiği haberleri yemeyince, Suriye’nin Ortadoğu’da ne biçim yalnız kaldığı haberleri pompalanmaya başladı.. Ürdün ve Lübnan’da halk sokaklardaymış, Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn büyükelçilerini geri çekmiş!.. Saydıkları ülkelere bakın; ABD’nin yeminli taşeronları!.. Geçen hafta, Galiçya’dan başlayıp, Kore’den bugüne uzanarak anlattığım “Türk askerinin piyon olarak kullanılması” meselesi bizzat Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten zevat tarafından itiraf edilmiştir ne yazık ki.. Emperyalizme karşı müthiş bir kurtuluş savaşı vererek mazlumların tarihine ilk büyük yengiyi yazma onuruna ulaşan cumhuriyetin ordusu, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi, yeni Galiçyalara sürülme utancına bulaşmak üzeredir.. Biz tarihe not düşüyoruz: Bu ülkenin aydınlık milyonları böylesine büyük bir utanca asla ortak olmayacaktır… Buluşma Çağrısı Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Şayet tümünü bilseydim, hepsinin ismini bu sütuna tek tek yazacaktım. Cumhuriyet’te yer alan; Emine Ülker Tarhan, Oktay Ekşi, İzzet Çetin, Faruk Loğoğlu, Umut Oran, Muharrem İnce, Tolga Çandar, İsa Gök ve Süheyl Batum’un nezdinde Silivri Mahkemesi’ne giderek yurtseverlere omuz veren 43 CHP milletvekiline bu ülkenin aydınlık insanları adına teşekkür ediyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum.. Sevgili Balbay, sevgili Tuncay, ikinizin de doğum gününü yarın duruşmada, uzaktan bağırarak da olsa kutlayacağım. Tüm dostlarla orada buluşmak üzere, hepinizi sevgi ve özlemle kucaklıyorum.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com ‘Bir çocuk daha okusun diye’ 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212.274 15 02 0212.213 74 02Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org • yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi: 00158007287986476 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Acil durumlarda 1 bir kol ya da bacağın ana atardamarı 2 nı sıkıştırmak ve ka 3 namaları durdurmak 4 için kullanılan alet. 2/ Kuyruksokumu 5 kemiği... Söylev. 3/ 6 Tanrı’nın birinin su7 çunu bağışlaması... Renyum elementi 8 nin simgesi. 4/ Hint 9 sanatında sıkça be1 2 3 4 5 6 7 8 9 timlenen, timsah, yunus ve fil karışımı efsanevi su 1 Ç A M Y U V A A canavarı. 5/ Nâzım Hik 2 A L A L A R A N met’in bir oyunu... Nu 3 M İ T U R S A maranın kısa yazılışı. 6/ 4 B A L A S A G U N Büyük pulluk... Tahıl, ke 5 UĞU R GÖ D E pek ve keten tohumu karı6R A İ ME C E şımından oluşan at yemi. 7/ A K İ L E Ü Mısır’ın plaka imi... Çin 7 N 8U L V A N K Ö R gene. 8/ Mersin’in Silifke V A T K A N E ilçesinde antik bir kent... 9 Ankara’da kurulu bir haber ajansı. 9/ Baş çoban... Birbirinin aynı olan iki şeyden her biri... Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok edilen kavim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Basketbolda, topu elde tutarak üç adımda potaya yönelme kuralı. 2/ Küçük bedenli bir yengeç cinsi... Bektaşi edebiyatında tarikatın yollarını, adap ve erkânını anlatmak için yazılmış şiirlere verilen ad. 3/ Yağmur... Bir nota. 4/ Üzerine iplik, tel gibi şeyler sarılan silindir. 5/ Argoda çok çalışan öğrenciye verilen ad... Japon lirik dramı. 6/ Saka kuşu... Bir çeşit börülce. 7/ Bir gıda maddesi... “akşamlar bir gibi biterdi” (Attilâ İlhan). 8/ Sınır nişanı... Bir masal kuşu. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Hayat arkadaşı... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear