25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 TEMMUZ 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA 15 arasında insan türünün Canlılarmemelilerden tek diğer üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir. Ve insanoğlu tüm memeliler gibi beyni sayesinde hissedebildiğini bal gibi bilir. Ama nedense, düşünsel duygusallığına başka bir sakatatı kaynak gösterir: Yüreğini. Âşık olunca yüreğine ok saplanır. Karşılık bulursa sevdiğinin yüreğiyle birlikte çarpar yüreği. İki gönül bir olursa samanlık seyran olur hatta. Ayrılık yüreğini parçalar. Zaten keder de kalbini kırar. Üzülünce kanar. Sevinince coşar. Cesursa yüreklidir, korkaksa yüreksiz. Kahramanların yüreği mangal gibidir. Oysa duyarsızdır manda gibi yürekler. Başkalarına yardım eden, iyi yüreklerdir. Kötülük, kötü yüreklerin işlevi. Bazen yüreğiyle bile düşündüğü olur kişinin. Acaba niçin böyle soyut işlevler yüklemiştir insanoğlu, zaten işi başından aşkın yüreğine? Sanırım karaciğer, heyecanlandığımızda pıt pıt etmediği için! Yürekten konuşurken karaciğer nereden çıktı demeyin, çünkü insanoğlu bugün “dudaktan kalbe” pompaladığı tüm duyguları, ilk çağlarda karaciğere depolardı. Anımsayın: Prometheus’un karaciğerini deşerek yer kartal, kalbini değil. Çünkü Prometheus’un insanlığa değin düşünceleri, duyguları, haksızlığa isyanı, dolayısıyla ilkeleri, coşkusu ve cesareti yüreğinde değil, karaciğerindedir. Batı kültüründe duyguları önce karaciğer temsil ederdi. Ortaçağdan öteye yürek, karaciğerin yerini aldı. Doğu ile Batı kültürlerinin su geçirmez olmadıklarını, insanca duyguların evrenselliğini iyi anlatan bir örnektir ciğerden yüreğe Ulusal sindirim sisteminin savunması böyle çökertildi, mikroplar da gelip rahatça yerleştiler. Cumhuriyet devrimlerine kin kusanların, devrimleri savunanlara kan kusturduğu işte bu Türkiye’de, dün TBMM’de yemin eden CHP’liler acaba siyasal onuru hangi, vicdanı hangi sakatata yüklediler? Tutuklu milletvekilleri için yürekleri sızlıyor, ciğerleri yanıyordu da mı ant boykotuna girdiler, “Tüm milletvekillerinin TBMM’de olması gerektiğine inanıyoruz” lafıyla yağ bağladı, su serpildi sakatatlarına ki kuzu kuzu döndüler sözden? “Siyaset kurumu için sorunların gündeme getirileceği, tartışılacağı, değerlendirileceği ve çözüm bulunacağı yegâne ortam TBMM’dir” deyince oh (ya da ant) çekip ağıla döndüklerine göre, artık geçen dönem muhalefette hangi performansı gösterdilerse yineleyebilir, hangi anti demokratik yasamayı, uygulamayı, hangi hak, hukuk ve adalet kıyımını nasıl önledilerse aynısını yaparlar: Heyt be dedirten nutuklar atarlar, kokart takarlar, tutuklu arkadaşlarının resmini takarlar ceket yakalarına, vampirleri sarmısak başı, hilafetçileri de Atatürk rozetiyle kovup savarlar, icabında. Gerçi savuşturup savunacak pek bir şey kalmadı, ama… CHP yer aldığı için muhalefet var diye meşruiyet kazanan bu TBMM, artık kimbilir ne ileri demokrasiler yazar! Vicdanı leşkere bağlayıp milletvekili koltuğuna oturunca rahatlayan bir muhalefetin ilkeli, kararlı ve cesur duruşunu temsil eden sakatatın adını, varın siz koyun. “Cesaretime kulak verd im, sesi soluğu çıkmayınca ben de susup karışmadım.” JULES RENARD Vicdan Sakat ama Sakatat Rahat Kriz Çözüldü mü? ünkü gazete haberiydi: Bursa’da açtığı “Dergâh” tezgâhına gelenlere erkekkadın ayrımı yapmaksızın ve cennet vaadiyle cinsel istismarda bulunan 47 yaşındaki Uğur K., tecavüz sonrası psikolojisi bozulan bazı mağdurların şikâyeti üzerine tutuklanmış. Şikâyetçilerin, yürek imanıyla girdikleri dergâhtan başka bir sakatatın acısıyla çıkmaları çok anlaşılır bir mağduriyet. Oysa evli ve 2 çocuk babası Uğur K., “Kadınerkek hiçbir müridimle zorla cinsel ilişkiye girmedim. Zikir esnasında cezbolan sır odama gelir. Kucağıma oturur. İlişkiye girmezsem yanmaya başlar, gücü kalmaz ve delirir” diyor. Zatın cennet fikrini neresinde taşıyıp zikir cezbini hangi sakatata oturttuğuna bakılırsa, bence mağdurlar ucuz kurtulmuş sayılır. Allah korumuş, ya gözlerine geleydi… D Fotoğraf: AL AR F ERSOY taşınan duygusallık. Prometheus efsanesi Antik Yunan mitolojisine ait olmasına karşın, en azından Kuzey Yarıküre’deki tüm dillerde, ciğerden yüreğe geçiş eşzamanlı yapılmıştır. Eski zamanlarda iki ciğer bir olunca samanlık seyran olur muydu bilmem, ama karaciğerin duygusal iktidar döneminden kalan izler vardır, dilimize: “Ah ciğerimin köşesi,” der Çingene, uzaktan sesi yankılanan sevdiceğine. Can ciğer olur birbirini seven arkadaşlar. Korkaklar ciğersizdir. Cesurlar, ciğerini söker alçakların. Soysuzların ciğeri beş para etmez. İnsan türü memeliler, ciğerde başlayıp yürekte süren yoğunlukların dışında da sakatatla ifade ettikleri düşüncelere düşkündürler. Kimi düşüncelerin “aşağılık” tanımını hak etmesi, elbette insan vücudunun aşağı bölümündeki sakatata yakıştırılmasıyla ilişkilidir. İlkeli ve yurtsever aydınlar, hukukun katli pahasına tutuklanıp ülkenin bağışıklık sistemini çökertmek amacıyla uyduruk davalarda yargılanırken, birileri boşuna “Türkiye bağırsaklarını temizliyor!” demedi, herhalde. ‘ G ’ AKP ve CHP heyetleri ortak bir metin üzerinde anlaşıp parti liderlerinin de onayları alındıktan sonra kamuoyunda “yemin krizi” olarak anılan CHP’li milletvekillerinin TBMM’de yemin etmemeleri “olayı” sonlandı. Üzerinde anlaşmaya varılan “mutabakat metni” özetle şöyle: “Sorunların çözüm yeri Meclis’tir. Tüm yasalar özgürlükleri genişletici şekilde yorumlanmalı. Anayasa dahil tüm mevzuatın, hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi dikkate alınarak özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Sonuç olarak Meclis’in açılışından bugüne kadar yasama faaliyetlerine katılmamış olan milletvekillerinin yemin ederek Meclis çalışmalarına iştirak etmelerini ve katkı sağlamalarını arzu ediyoruz.” Mazeret bildiren ya da bildirmeyen dokuz milletvekili dışındaki CHP milletvekilleri yemin ederek yasama görevine başladı. Görüldüğü gibi bu metinde, “yemin direnişine” neden olan tutuklu milletvekillerinin durumlarına ilişkin bir görüş ya da bir vaat yer almıyor. CHP’liler, AKP ile varılan “uzlaşmanın” tutuklu milletvekillerinin bugüne kadar tüm tahliye istemlerini geri çeviren yargıçları olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorlar. “Kriz” böyle mi çözülmüş oluyor? Öte yandan Başbakan’ın davranışlarında hiçbir değişiklik yok, tam tersine ‘hükümet programı’na ilişkin tartışmalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde 10 ay mahkumiyet almasına neden olan şiiri okuyor. “Benim durumumu içerdeki tutuklu milletvekillerinizin durumlarıyla karşılaştıramazsınız,” diyor CHP grubuna. Bu arada AKP milletvekilleri ayağa fırlıyorlar, liderlerini çılgınca alkışlıyorlar. “Mutabakat” metninin imzalanması üzerinden beş saat bile geçmemiş! Liderlerini alkışlayan AKP’liler, liderlerinin Türk Ceza Yasası’nın o zamanki 312/2. maddesine göre, “Halkı dini argümanlar kullanarak kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan mahkum olduğunu bilmiyor olabilirler mi? Sanmıyorum. Genel seçimlerin üzerinden bir ay geçti, bu sürede siyasal alanda yaşananlar hiç iç açıcı değil. Oldukça çalkantılı bir dönem var önümüzde. BDP’nin tavrı ne olacak? Bilinmiyor. TBMM yaz tatili sonrası anayasa değişikliği çalışmalarına başlayacak. Partiler arası itişkakışın hız kesmeden sürdüğü bir ortamda bir “toplumsal uzlaşma belgesi” olan yeni anayasa nasıl hazırlanacak? İnsan ister istemez karamsarlığa kapılıyor. Başbakan dilediği kadar “ileri demokrasiden” söz etsin, antidemokratik, yozlaşmış bir düzen içinde debelenip duruyoruz. Değerli dostlar, önümüzdeki günlerde katarakt ameliyatı olacağım. Yazılarım zorunlu olarak bir süre aksayacak. Yeniden buluşana kadar esenlikle, sevgiyle kalın. K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK N O K T A S I behicak@yahoo.com.tr Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOK Deneyimi! Yeni hükümetin “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” için diyorlar ki; “…çok şükür, nihayet çevreyi gözeten bir şehircilik başlıyor.” Bu yorum, eski TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar Bakan olmasaydı belki geçerliydi; ancak belli ki Başbakan’ın “başarılı” bulduğu TOKİ uygulamalarına bakıldığında “çevreye duyarsız” şehirciliğin bu kez “bakanlık” himayesine alındığı söylenebilir. Tabii Bayraktar yeni koltuğuna yerleşirken “TOKİ projelerinde hatalıydık, doğayı ve kentsel değerleri hiçe sayan uygulamalara artık son verilecek” demezse... marifet(!) sayıyor... Şimdi yeni bakanlığın yapması gereken ilk düzenleme, işte bu “çevre ve şehircilikle çelişen” planlama yetkilerini kaldırmak; TOKİ’nin de kentin genel imar düzenine uymasını sağlamak değil midir? Bir yapılaşmanın, kentin doğal ve kültürel kimliğine uymasının ikinci koşulu da yerleşim düzeni, mimari karakter ve peyzaj ile siluet açısından çevresine saygılı olmasının sağlanmasıdır. TOKİ uygulamalarının bu temel yapılaşma kuralına hiç uymadan, silueti parçalayan ve mimari uyumsuzluğu doruğa nce ‘planlama’ çıkaran sonuçlar Peki, bugüne kadarki, yaratmasının temel nedeni tümü tartışma konusu olan de bu kurala önem TOKİ uygulamaları çevreye vermemesidir. ve şehirlere “imar Yasal gücünü, ayrıcalıklı darbesi”ni nasıl indiriyordu? imar yetkisinden alan bu Sorunun yanıtı, aynı uygunsuzluğa son vermek zamanda yeni bakanlığa için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na düşen görev, özellikle doğal ve kültürel kimlik alanlarında o bölgeler için öngörülmüş Tarım arazisinde ‘şehircilik’!.. koruma kurallarına uymayı, TOKİ düşen ivedi görevlerin için de zorunlu kılacak bir esasını da oluşturuyor. düzenlemeyi hemen Yerleşmelerin çevreye gündeme getirmektir. saygılı, doğayı ve kültürü Bir doğal alan ya da gözeten, kentsel değerleri kentsel bölge “SİT” olmasa kollayan bir şehircilik örneği bile, aynı yöredeki çevre ve olabilmesinin birinci koşulu, şehircilik ilişkisini çevreden aynı değerlere bağlı yana kuracak projeler “planlama”dır. Ancak, geliştirmek, TOKİ için örnek planlamanın, bu sonucu “kamu sorumluluğu” yaratabilmesi için, parsel ya olmalıdır. da proje ölçeğinde değil, İşte bütün bu koşulları kentsel ölçekte “bütüncül” içeren kentleşme sorumlulukla düzenlenmesi politikasını gerekir. sahiplenebilecek Çevre ve TOKİ ise özel yasalarla Şehircilik Bakanlığı “hayırlı” tanınan ayrıcalıklı imar olabilir. yetkileriyle, hemen tüm Sözün kısası, önceki yıl yerleşim kararlarını “kentin Bayındırlık ve İskân genel imar planları”nı Bakanlığı’nca düzenlenen gözetmeden, sadece kendi “Kentleşme Şurası”nın uygulama alanına, ranta sonuçlarını savunacak bir dönük yapılaşma kuralları bakanlık bekliyoruz... ama, getirerek belirliyor. Böyle aynı şurada sorgulanan olunca da tarım TOKİ uygulamaları bu arazilerinde, yeşil alanlarda; kez bakanlık desteğine dahası kentlerin korunması kavuşursa, ülkede ne gereken eski dokularının çevre kalır ne de tam ortasında, devasa şehircilik... bloklarını yükseltmeyi ‘Uyumlu’ yapılaşma Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Ö BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com 1/ Marmara 1 Denizi’nde turistik bir ada. 2 2/ Sanat ve bi 3 lim yapıtları 4 nın sergilendi5 ği yer... Din işlerini devlet iş 6 lerine karıştır 7 mayan. 3/ Rüt 8 besiz asker... Keskin kokulu 9 bir bitki. 4/ Büyük 1 2 3 4 5 6 7 8 9 makamdaki kimse 1 K ÖMÜ R E N T leri hoş sözlerle, fık 2 Ü Z ÜM D İ B A ra ve öykülerle eğ 3 L R İ V A Y E T lendiren kimse... 4 L A V T A A L Püskürtü. 5/ “Sü5 İ D E L E Z İ Z sen” de denilen bir süs bitkisi... Boru 6 Y O R D A M K İ sesi. 6/ Bir işi yaptı 7 A N O B U R G U F O rabilme gücü... Do 8 T İ R S İ 9 S E T A J A N ğu Anadolu’da bir dağ ve geçit. 7/ İskambillerle oynanan bir tür oyun... Halkın sadakalarıyla geçinen gezici Katolik tarikatların üyelerine verilen ad. 8/ Başlangıcı olmayan, öncesiz... Karışık renkli. 9/ 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atom bombası atan ABD uçağının adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Balıkesir ilinde bir kaplıca. 2/ Batı Karadeniz Bölgesi’nde, bir bölümü “ulusal park” kapsamına alınan dağ sırası... İnce talaş. 3/ Belirti... Koni biçiminde tepe. 4/ İslam inancına göre, ölüleri mezarında sorguya çekecek olan iki melekten biri... Uluslararası Çalışma Örgütü’nün simgesi. 5/ İnsan beyni... İsrail’in plaka imi. 6/ Başlangıçta yer alan... Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş. 7/ İnanmış, aklı yatmış... Avrupa’da bir başkent. 8/ İpliklerin boyanmak istenmeyen bölümlerinin sarılarak boyaya batırılması yoluyla uygulanan boyama tekniği... Bir göz rengi. 9/ İlkel bir silah... Renkli cam parçalarından oluşan pencere süslemesi ya da resim. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear