23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 ‘Trakya Çevre Düzeni Planı’ sonrası yapılan uygulamalarla tarım toprakları ve sektörü el değiştiriyor Çiftçiyi tasfiye ediyorlar stanbul Adliyesi taşınıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Adliyesi’nin, 25 Temmuz Pazartesi günü Çağlayan’da yapılan İstanbul Adalet Sarayı’na tümüyle taşınmış olacağı bildirildi. Taşınma işlemine, Beşiktaş’ta bulunan özel yetkili mahkemeler dahil olmayacak. ÖZLEM GÜVEML HEPAR kapanmıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Haziran genel seçimlerinin ardından “partinin kapatılması” gündemiyle kurultayını toplayan Hak ve Eşitlik Partisi’nde (HEPAR), “partinin iç yapısının yeniden düzenlenerek siyasi mücadeleye devam edilmesi” kararı alındı. Minik liderler kolları sıvadı Şişli Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen ve ilköğretim okulları öğrencilerinin katıldığı “7. Etap Liderler Kampı” Kumburgaz Artemis Marin Princess Otel’de başladı. Kamp çalışmalarına katılan Şişli Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül, “Mutlaka hedefiniz olacak. Bu hedefe kilitleneceksiniz, başaracaksınız” diyerek kamp öğrencilerine seslendi. Üçer günlük dönemler halinde kampa katılacak öğrencilerin çalışmalarını izleyen Sarıgül, yaptığı konuşmada, “Burada çocuklarımızın geleceğini planlıyoruz” dedi. Liderler Kampı’nın koordinatörü Şişli Belediyesi Özel Kalem Müdürü Abdülkadir Sezgin de bugüne kadar ilçedeki 62 bin çocuğu kampa aldıklarını belirterek hedeflerinin bu sayıyı 100 bine çıkartmak olduğunu kaydetti. Bilecik’te deprem BİLECİK (Cumhuriyet) Bilecik’te merkez üssü Bozüyük ilçesi olan 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Saat 19.09’da meydana gelen deprem, bazı binalarda hasara yol açtı. 2009’da kabul edilen Trakya Çevre Düzeni Planı sonrasında bölgede özellikle Arap kökenli işadamlarının tarım çiftlikleri modelleri adı altında tanıtımlar yapmaya başladığı, özel şahıslar tarafından büyük çapta tarım arazileri alımı gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şube Başkanı Cemal Polat, planda oluşturulan Tarımsal Alt Bölge (TAB) ve Tarımsal Organize Bölgeleri (TOB) ile çiftçinin topraklarının elinden alınacağını, Trakya çiftçisinin zaman içinde tamamen tasfiye olacağını söyledi. Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın İstanbul için hazırlanan planlara uymadığı gerekçesiyle 2006’da iptal edilmesinin ardından hazırlanan yeni Trakya planıyla birlikte bölgedeki tarım sektörü el değiştirmeye başladı. Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şube Başkanı Cemal Polat, el değiştirme sürecinin plan kapsamında özellikle Hazine arazileri ve meraların yoğunlaştığı bölgelerde 35 adet TAB ve TOB alanı belirlenmesiyle başladığını anlattı. Planlamaya geçilmesiyle birlikte çoğunlukla Arap kökenli işadamlarının tarım çiftlikleri modelleri adı altında tanıtımlara başladığını dile getiren Polat, “Bu tanıtımlara göre bölgedeki çiftçilerin arazileri kiralanarak çiftçiler burada onlara bağlı üretim yapacak, ülkemiz yasalarından bağımsız bir şekilde uluslararası ve özel yasalarla hareket edecekler. Yani çiftçiler borçlandırılarak zaman içerisinde tarım arazileri ellerinden alınacak, bir nevi marabalık sistemi devreye sokulacak” dedi. Polat, zaten Trakya’da son yıllarda özel bankalardan aldığı kredileri ödeyemeyen çiftçilerin borçlandırıldığını, tarım arazilerinin birçoğunun bankaların ellerine geçtiğini ifade ederek bu sürecin de devam ettiğini belirtti. Yaratılan TAB, TOB alanlarında entegre tesisler kurularak ürünlerin, paketleme ve ambalajı yapıldıktan sonra yurtdışına satılmasının planlandığını anlatan Polat, “Sonuçta Trakya çiftçisi dışa bağımlı olan bu yapının yanında tamamen tasfiye edilecek” uyarısında bulundu. Plan sonrası Trakya’da özel şahıslar tarafından büyük çapta tarım arazileri alımı yapıldığı iddiasını ortaya atan Polat, “Alımların çoğu yabancı şirketlerin paravan şirket ve şahısları tarafından gerçekleştiriliyor” dedi. Polat TOB’ların tarıma dayalı sanayi alanları olarak tanımlandığını anımsatarak “Trakya’da un, nişasta, bira, şarapçılık, yağ, yem gibi tarıma dayalı fabrikalar ihtiyacın üzerinde hatta birçoğu atıl durumda. Bu durumda TOB alanları oluşturulmak istenmesi oldukça düşündürücü” diye konuştu. Futbol Oyunu! Sömürü düzeni var oldukça insanlık kirlilikten arınmayacak. Bakmayın kurallar diziniyle çekidüzen verilme niyetlerine, daha aşağılardaki haksızlığı hukuksuzluğu giderme çabalarına. Bütün olumsuzlukları sistemin kendisi üretiyor. Egemenlerin dünyası kirli bir düzenin üstünde oturuyor. Alın 21. yüzyılda bile on binlerce insanı yok eden savaşları, alın dünyanın güç merkezlerinde dönen dolapları, alın çokuluslu şirketlerin tezgâhlarını... İstenildiği kadar haklar ve özgürlüklerden söz etsinler, o zirvelerde insanın değeri beş para etmez. Bırakın tek bir bireyi, toplumun, bazı halkların, ulusların bile anlamı yoktur kendi çıkarları için. Ortaya bir top atılır, herkes oyalanır... Son günlerde futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz ya... Adı üstünde oyun bu ve oyunda dağıtılan farklı farklı roller... Baş aktörler, iyi ve kötü rollerde yardımcı oyuncular, figüranlar, ışıkçılar, sesçiler, makyajcılar, senaristler, yapımcılar ve yönetmenler... Sahnede ardı ardına filmler... Dünya şampiyonalarının bile hangi ülkede yapılacağına karar verenlerle ilgili yolsuzlukları anımsayın. İngiliz parlamenter Damian Collins, 2022 Dünya Kupası’nın Katar’da yapılması lehinde oy kullanan FIFA’nın iki yürütme kurulu üyesinin 1.5 milyon dolar rüşvet aldıklarını öne sürmedi mi? FIFA Başkanı Sepp Blatter’in koltuğu rüşvet iddialarıyla sallanmadı mı? Surinam Futbol Federasyonu Başkanı Louis Giskus, kendilerine, içinde 40 bin dolar bulunan bir zarf hediye edildiğini söyleyince, Asya Futbol Konfederasyonu’nun eski başkanı Muhammed bin Hammam FIFA Başkanlığı adaylığından çekilmedi mi? Milyar dolarların döndüğü bir dünya, kirlilikten arınmış olabilir mi? Arada bir, İtalya, Almanya gibi ülkelerde şike yapanlar, yolsuzluğa bulaşanlar mahkemelerde mahkum ediliyor. Ancak sorunun, salt ortaya çıkan, aydınlatılan olaylarla sınırlı kaldığını kim söyleyebilir? Türk futbolunda ikinci dalga şike operasyonuyla yatıp kalkıyoruz. Yoksullar, işsizler, ezilenler, isyan etmedikleri kendi gerçeklerine aldırmayıp, taraftarı olduğu kulübün “çıkarlarını” canla başla savunuyor. Aynı insanların iddia kuyruklarında, hiç ulaşamayacakları parıltılı bir dünya düşü kurduklarını da anımsamakta yarar var... Hızla yıpranan, erozyona uğrayan, hatta yok edilen toplumsal değerler şike operasyonunda bir kez daha su yüzüne çıkıyor. Savlar önemli ancak bugün geldiğimiz noktada birçokları başarı ve şampiyonluk için her yolu geçerli sayıyorsa, güç ve güçlü kutsanıyorsa, bu yaklaşım taraftarlar arasında da destek görüyorsa, daha vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Asıl sorun, bu anlayıştır. Anımsayın, geçmişte Süleyman Seba, “Şaibeli şampiyonluklardansa şerefli ikincilikleri tercih ederim” deyince alay konusu edilmişti. Hatta bazı spor yazarları Seba’nın devrinin dinozorlar gibi bittiğini söylemişlerdi utanmadan... Ayrıca bugün temiz futbol talep edenlerden bazıları, o dönem, şerefli ikinciliklere burun kıvırıyordu... Temiz futbol beklentileri yerindedir ancak bataklık kurutulmadan sivrisinekleri öldürmekle sonuç alınamaz. Amaç salt birilerine haddini bildirmekse, güç odaklarının el değiştirmesi hedefleniyorsa ya da ülkedeki başka gerçeklerin üstü örtülüyorsa nafile. Bu arada son yıllarda ülkeyi sarsan operasyon ve soruşturmalardaki hukuksuzlukları, yasa ve hak ihlallerini göremeyen, hatta “usul hatalarını” onaylayan, zanlıları peşinen suçlu ilan eden bazı yazarların, iş futbola ve taraftarlığa gelince, polisin tutumunu eleştirmesini, soruşturmada hak ihlalleri yapıldığını söylemesini de tarihe not düşelim. Hukuk, herkese lazım oluyor... Araziler bankaya Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Sanki Yine Bir Şeyler Dönüyor, Sıra Futbola Geliyor… Fenerbahçe’nin başına gelenleri analiz etmeden önce, ülkenin genel gidişatını hatırlamakta yarar var, aksi takdirde, senaryonun görkemini göz ardı etmiş oluruz! Bildiğiniz gibi kendini Adalete ve Kalkınmaya teslim etmiş olan ülkemizde, bu nurlu doğrultuda her alanda yeni yapılanmaya gidildi. Üniversitelerimiz, yargımız, anayasamız, ordumuz, medyamız, her biri bu yeni dönemden nasibini aldı. Türkiye maşallah gül gibi gelişiyor. Tabii bizim gibi bazı münasebetsizler bu “ileri demokrasi” hukuk anlayışını her zaman anlayamıyor. Mesela sanki o ünlü balkon konuşmasının verdiği “demokrasi ve helalleşmehoşgörü” sözleri güvenilmezdi. “Nitekim” ülke o günden sonra yine meşhur kriz furyalarına yeminden başlayarak karga tulumba atıldı. Ya da sanki 2 Temmuz’da Sivas’ta 18 sene önce katledilen yakınlarını her yıl olduğu gibi anmak isteyenlere “hapis tehditli yasak” getirilerek ülkede gerginlik bile bile tırmandırılıyor. Sanki Milli Eğitim Bakanlığı’na Ömer Dinçer getirilerek laik eğitime “game’s over” mesajı verilmiş oluyor… sİşte böyle bir “sürekli krizden beslenen” ortamda sıra spora geldi. “Fenerbahçe operasyonu” ilginçtir, aynen “Ergenekon” tarzında paketlenmiş. Medyanın baş kılavuzluğu altındaki gelişmelerde, iktidarsever gazeteler en önde. Toplu baskınlar ve polislerce başından bastırılarak (pes!) arabalara itilen yöneticiler, başkanlar, yüreği kanayan gol kralları… Hedef: Atatürk’ün kulübü olmakla övünen, “Fenerbahçe Cumhuriyeti” ve Aziz Yıldırım. Sanki onun karizması, “tek güç” olmayı kafasına koymuş birilerine dert!.. Böylece yeşil sahalarda gezinenlerin kafasına bile “Hay Allah, biz siyasete de bulaşmıyorduk, ama yarın sıra bize gelir mi” sorusu girivermiş. Milyonlarca taraftara da “Sizler önce iktidarın varlığına müsamaha ettiği kullarısınız!” gerçeği hatırlatılmış oluyor! Sanki yasanın çıkış tarihi, tam bir sipariş. Sezon ortasında oyun kuralları değişemeyeceğine göre, 14 Nisan kanunu, nasıl 201011 sezonunun son ayına uygulanabilir, bu soruyu ciddi olarak soran avukat yok. Yani maçın 85. dakikasında o ligi altüst edebilecek kanun devreye sokulmuş! Bu arada dosyada “silahlı örgüt”ten söz ediliyor, gerekçeyi anlayan yok! Sanki sırf özel yetkili mahkeme ve savcıları devreye sokabilmek için eklenmiş! Bak şu tesadüfe ki, Başbakan’ın işaretiyle, TFF Başkanlığı’na zaten kimsenin itiraz etmeyeceği klas bir insan, Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar getirilmiş. Sanki böylece Yıldırım sonrası diye bir şey gündeme gelirse, akla ilk gelen isim elenmiş. Aynı hamleyle, sanki Fenerbahçe hakkında “korkunç” bir karar alınırsa, işi bitirme sorumluluğu yine bir Fenerliye verilmiş olmuş! Aziz Bey, askerle yakın ve NATO ihalelerine giriyor diye midir bilinmez, AKP vekili Ş. Tayyar, operasyon başlar başlamaz, “İyi oldu böylece Ergenekon’un finans kökenlerine inilebilir” gibisinden bir yörüngeyi duyuruvermiş. Aynen, Ergenekon’da olduğu gibi, polis heyecanla “yadsınamaz olduğunu” da duyurmayı ihmal etmediği delilleri basına servis edivermiş. Yargısız infaz başlamış ve medya sayfalarında henüz ortada iddianame bile yokken Fener şimdiden “kanaat” hükmüyle (!) küme düşürülmüş ve Avrupa liginden atılmış! Fenerbahçe’nin başına ise sanki iktidar yanlısı, M. Ülker veya bir başka işadamının getirileceği, düşen hisselerin piyasadan toplandığı konuşulmaya başlanmış! Bu arada yargı, davanın tüm süreçlerinden sonra ne karar alır, Fenerbahçe’ye telafisi mümkün olmayan zararlar verilirse, bedeli kim öder, bunlar belirsiz! Fenerbahçe davasında gösterilen özen müthiş… Deniz Fener’i davasında 2.5 yıl sonra gözaltına alınanlar, LYS ve ÖSS yolsuzluklarında kabak gibi ortada duran ama görülemeyen deliller tarzından, laf olsun diye bir dosya oluşturulmamış. Bu olay sanki “İleri Demokrasi”(!) isteyenler için ağızlarından kaçırdıkları gibi tam bir taze Ergenekon! Bu arada bazı ağır faturalar mevzubahis: Mesela Aziz Bey’in artık tutuklanmasıyla cezaevinde yaşayacağı stresle, sağlığını yaşamsal noktalara kadar tehdit edecek günlerin önümüzde oluşu… Ama planı yürütenler için sanki bunlar önemsiz! Fenerbahçesiz bir ligin ekonomisi ne olur? Digiturk taahhütlerini nasıl yerine getirir? Böyle bir koca deprem olursa, sanki herkes yıkıntının altında kalacak gibi. Futbol ekonomisi yüzde 40 küçülebilir… Bir ciddi riski de TFFUEFA ilişkileri taşıyor. Siyasetin futbola karışmaması konusunda şike kadar hassas olan UEFA, Türkiye’de iktidarın iki elinin de futbolun yakasına yapıştığını öğrenince sanki işler iyice karışabilir! Önümüzdeki günler çoook beklenmedik satranç hamlesine gebe… HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com BULMACA OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K fhakancelik@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 F E R F O R J E 2A D A N A U R U 3N A L Ç A MO R 4Z L A A B L A 5 İ T İ L A O T 6N E A R A O D 7 B A Ğ F İ Y U 8S E L A T İ N M İ MA YUKARIDAN AŞAĞIYA: 9 İ R O N İ 1/ Bir yazarın bütün yapıtlarını içeren dizi. 2/ Sulak yer... “Kandamlası, keklikgözü” gibi adlar da verilen, kırmızı ya da sarı renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. 3/ Demet durumundaki çiçekleri hekimlikte kullanılan ve meyvesi zeytine benzeyen bir bitki... Bir nota. 4/ Afrika’nın güney ucundaki burnun adı... “Bir bulamadım gün akşam oldu” (Kul Himmet). 5/ Küçük yapılı bir kanguru cinsi. 6/ Tavır, davranış... Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. 7/ Yalvarma... Dudak boyası. 8/ İnce saç örgüsü... Bir nota. 9/ Kekeme ya da dilsiz kimse... Üçlü ya da dörtlü gruplar halinde birbirinin içine geçebilecek biçimde yapılmış sehpa takımı. 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Yabani sarmısak. 1 2/ Bir meyve... Altın ve gümüş işle 2 meli bir tür ipek ku 3 maş. 3/ Söylenti. 4/ 4 Mızrapla çalınan, gövdesi uttan kü 5 çük bir çalgı... Ar 6 navutluk’un plaka 7 imi. 5/ Düşünce... Tadı güzel, lezzetli. 8 6/ Yatkınlık, alış 9 kanlık, yeti... İlgi eki. 7/ İki tarla arasında sınır çizgisi olarak kullanılan ekilmemiş bölüm... Gereğinden çok yemek yiyen. 8/ Hamsigillerden bir balık... Kimliği belirlenemeyen uzay cisimlerine verilen ad. 9/ Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü... Gizli görevli. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear