25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA 17 ‘Tövbe bi daha’ yanıtı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin “Haydi bir daha” isimli reklam filmine, CHP’den “Tövbe bi daha” sözleriyle yanıt geldi. CHP Sosyal Medya grubu, AKP’nin “Haydi bi daha” başlıklı reklam şarkısını, “Tövbe bi daha” ismiyle yeniden yorumladı. Grup, “Aynı Yoldan geçmişiz biz” sözlerini “Aynı coptan yemişiz biz”, “Aynı sudan içmişiz biz” sözlerini “Aynı derdi çekmişiz biz” diye değiştirdi. CHP İstanbul 2. bölge milletvekili adayı Sedef Küçük yoğun bir çalışma içinde ‘12 Haziran dönüm noktası’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul 2. bölge milletvekili adayı Sedef Küçük, CHP’deki yeni değişimin yurttaşlar tarafından olumlu karşılandığına dikkat çekerek “halkımız, CHP’nin hem köklü hem de modern anlayışına güven duyuyor. O yüzden 12 Haziran seçimleri Türk tarihinde bir dönüm noktası. Bu seçimleri farklı kılan CHP’nin sunduğu yeni vizyon, gösterdiği muazzam performans ile kendine ve millete olan inancıdır” dedi. Eşi İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük’ün aile şirketi Elit Çikolata’nın yönetiminde çalıştığı sırada siyasete atılmak için işinden ayrılan Sedef Küçük, 1 yıldır da Gürsel Tekin’in başkanlığını yaptığı, partinin halkın ihtiyaçlarına yönelik çeşitli eğitim ve hizmetler üreterek ihtiyaç sahiplerinin yerinde hizmet almasını sağlamak amacıyla başlattığı, gönüllülük esasına dayanan sosyal bir oluşum olan Cumhuriyet Halk Evleri’nde görev aldı. Milletvekili aday listesinde beşinci sırada yer alan Küçük, seçim çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürdüklerini belirterek “Çok muhafazakâr mahallelere de giriyoruz. Kürt yurttaşlarımızla da konuşuyoruz. Her kesimden, her gruptan yurttaşımızdan CHP’ye büyük bir ilgi var. Kendini yenileyen CHP için halkımızın da adeta yeni bir sayfa açtığını, sahiplenmeye ve kucaklamaya hazır olduğunu görüyorum. CHP İstanbul mitingi de bunun somut bir göstergesiydi. Özel kolaylıklar sağlanmamasına karşın yurtaşlarımızın ilgisi yoğundu” diye konuştu. Yurttaşların CHP’deki yeni deCHP’deki değişi ğişimi olumlu karmin yurttaşlar tara şıladığına dikkat çefından olumlu karşı ken Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü: landığına dikkat çe “ H a l k ı m ı z , ken Küçük, “Bu se CHP’nin Cumhuriyetimizle özdeşçimleri farklı kılan CHP’nin sunduğu ye leşmiş, köklü, sağduyulu kimliğine ni vizyondur” dedi. eklediği değişime açık anlayışıyla daha da güçlü hale geldiğine inanıyor. Proje üreten güçlü bir CHP ile siyasi yaşamımızda önemli bir boşluğun dolacağına, siyasi yapımızın adeta dengeye geleceğine inanıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu faktörü de çok önemli. Kendisi halkın sorunlarına sahip çıkan, yolsuzlukla sonuna kadar mücadele eden, Türkiye’nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına hâkim, parti içi demokrasiyi öne çıkaran, içimizden biri duygusunu uyandıran, demokratik, laik, çağdaş bir hukuk devleti değerlerine sahip çıkan bir lider.” Resim ile Vicdan Seçime yalnızca üç gün kaldı... Ve canım hiç yazı yazmak istemiyor!.. Söylenecek her şeyi binlerce kez söyledik... Yazılacak ne varsa tükettik... Gelin, bugün bir resim yapalım, kocaman bir resim olsun... Bizi anlatsın, bize yapılanları... Acıyı, azabı, çaresizliği bir de öfkeyi anlatsın... Tırnaklarını avucuna adeta bir çivi gibi çakan, haykırmamak için dudaklarını ısıran anneyi anlatsın örneğin... Tutuklu babasını gördüğü televizyonu kucaklamaya çalışan minnacık kız çocuğunu da... Pazarın sonunu bekleyip kimseye görünmemeye çalışarak kenara atılmış çürükleri toplayan işsiz babayı da anlatsın, biber gazının akıl almaz acısını dindirmek için bol asitli limonu gözüne sıkmaya çalışan gencecik üniversiteliyi de... Ama nefreti de anlatsın.. Zorbalığı, baskıyı, alçaklığı, ahlaksızlığı bir de ruhların nasıl kiralandığını, nasıl satın alındığını anlatsın... Acının, ölümün karşısında kararmış benliklerin nasıl tatmin olduğunu, nasıl çirkinleştiğini, nasıl küçüldüğünü de... Bir de direnenleri, boyun eğmeyenleri anlatsın bu resim... “Çıkarın cüppelerinizi, bu büyük suça ortak olmayın” diye haykıran önderi anlatsın mesela... Kurşun kalemle zulmün güncesini tutan gazeteciyi de anlatsın, polis copunun, polis gazının önüne dikilip “Hakkımı alana dek buradayım” çığlığını yükselten işçiyi de... Öyle bir resim olsun ki, bir aynaya benzesin mesela... ‘Tayyip Blues’a beraat İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla yargılanan 16 amatör tiyatrocu üniversite öğrencisi beraat etti. 1112 Temmuz 2010’da Çatalca Belediyesi tarafından düzenlenen Erguvan Şenlikleri’nde sahne alan Beyoğlu Kumpanya, “Tayyip Blues” adını verdikleri şarkıyı söylemiş, şarkı sözlerinin arasında yer alan “İşportacısın Tayyip” bölümü nedeniyle dava açılmıştı. AKP önünde eylem İstanbul Haber Servisi Halk Cephesi üyeleri, son 6 ay içerisinde çeşitli kurumlara yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 100’ü aşkın kişinin serbest bırakılması istemiyle AKP Şişli İlçe Binası önünde oturma eylemi yaptı. Yapılan açıklamada, Gülsuyu, Sarıgazi, 1 Mayıs Mahallesi, Okmeydanı, Gazi Mahallesi ve Çayan Mahallesi’ndeki operasyonda gözaltına alınanların suçlarını bilmediği belirtildi. ‘Değişime ihtiyaç var’ Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) stanbul 2. bölge milletvekili adayı Kenan Malkoç, listede çok gerilerde bulunmasına karşın mahalle mahalle gezerek CHP’nin projelerini, yurttaşlara en ince ayrıntılarıyla anlatıyor. şadamı ve eski bürokrat Kenan Malkoç, Türkiye’nin artık bir değişime ihtiyacı olduğuna da dikkat çekti. Malkoç, “Eyüp, Fatih, Ayazağa gibi pek çok semtteki yurttaş bu AKP zihniyetinin bitmesi, son bulması gerektiğini söylüyor. Çalışmalarımızı, CHP’nin iktidara gelmesi isteğini, coşkusunu insanlarla görerek, aldığımız hazla yürütüyoruz” dedi. Seçime Üç Gün Kaldı... PER HAN ERGUN K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr Üç gün sonra oylarımızı bekleyen seçim sandıklarına merhaba diyeceğiz. Bunu hatırlatırken, seçim güvenliği noktasında birçok endişe taşıdığımı da belirtmeliyim. Sandıklara atılan oyların tüm yurtta güvenli, eşit koşullarda amacına ulaşacağına 2007 seçimlerinde yaşananlardan sonra pek de inanasım gelmiyor. Bu durumda en iyisi sandık görevlilerinin, tüm muhalif partilerin görevlilerince seçimin başından sayımın sonuna, mazbatanın yazılıp onaylandıktan sonra torbaların bağlanıp mühürlenmesine dek işlemleri izlemeleri, sonuçları ilçe merkezlerine ulaştırmalarından sonra görevlerini bırakmalarıdır. Konuyu bilenlerce, hatırlatmalarım yadsınsa da geçmişte yaşananlar bunu zorunlu kılıyor... Bir de bu önerilerin yurdun bazı çevrelerinde geçerli olmadığını da bilerek, özellikle başta ana muhalefet olmak üzere, tüm seçime giren partilerin konuyu ciddiye almalarıyla geleceğin daha sağlam temellere oturtulacağına inanıyorum. Memleketin genel görüntüsüne bakıldığında; ekonomik ve toplumsal eşitlikten yoksun halkımızın bunalım içinde olduğu, sıklıkla gözlenen trajik olaylarla kanıtlanıyor. En büyük sorunumuz olan işsizlik ve yoksulluk aile kurumunun sarsılıp yıkılmasına, büyüklerin karamsarlığına eşdeğerde gençlerimizin, hatta yükseköğrenimlilerin bile gelecek umudundan yoksun kalmalarına çare bulunması, iktidara sahip olmak isteyenlerce içtenlikle ele alınmalı. Bunların çıtası yükselirken soygunculuk, cinayet, hatta giderek intiharlar ve daha birçok dramatik olay da çoğalıyor. Şaşakaldığım bir konu da mitinglerde, tatil günlerinin dışında iş saatlerinde yapılan mitinglerde, siyasilerin meydanlara toplanan kalabalıklardan memnuniyetleri!.. Oysa bu yığınlar, memlekette işsiz, güçsüz, boş gezenlerin üzüntü veren görüntüsü değil mi? Daha birçok tanımla genişletilebilecek bu önemli konuyu şöyle bir sorgulayalım: Bugün kişi hak ve özgürlüklerine önem verip saygı duyan var mı? Halkımızın yaşamında refah sağlandı mı? Hukuka, doğalında, adalete güven kaldı mı? İşsizlik, yoksulluk, açlık giderildi mi? Eğitim, ilköğretimden yüksekokullara kadar Cumhuriyetimizin ilkelerindeki tanımla sosyal demokrasiye dayanılarak toplumun tüm katmanlarına ulaştırıldı mı? Oy isteyenlerin söylemlerinde bu konulara genişçe yer verilmesini beklerken çokça, başta Sayın Başbakan olmak üzere, liderlerin birbirleriyle üzüntü verici, bıktırıp usandırıcı dalaşmalarını izlemek zorunda bırakılıyoruz. Özetlemeye çalıştığım bu haklardan yoksunlukları seçmenlerin, kıyıcığından da olsa bilerek, sağduyuyla o çok kıymetli oylarını sandık aracılığıyla TBMM’ye göndermeleridir. Bir dileğim de bu seçimle 1923’te kurulan tüm kurumları yıpratılmış Atatürk’ün sosyal, demokratik cumhuriyetinin yeniden oluşturulmasıdır. Şu anda içimden Âşık Mahzuni Şerif’in, toplumla birlikte “Sarı saçlım, mavi gözlüm bir daha gel Samsun’dan” türküsünü haykırmak geliyor!.. Atamızın can dostu İnönü Meydan Savaşları’nın unutulmaz kahramanı milli şef İsmet Paşa’nın ortanca çocuğu, ışıklar içinde yattığına inandığım fizik bilimcisi SHP Genel Başkanı Prof. Erdal İnönü üç gün önce 06 Haziran günü doğmuştu. O mutlu günü anımsarken Cumhuriyet kadınlarının siyasette etkili olmaları için bir grup arkadaşla, Batı ülkelerinde olduğu gibi kadın kotasının sağlanması dileğiyle, oluşturduğum dosyayı kendisine verdiğimde, “Bu kota katayı da nereden çıkardın” demekle birlikte, kısa süre sonra olağanüstü kurultayda kadınlarımıza partinin tüm bölümlerinde yüzde 25 kota hakkını onaylatarak parti tüzüğüne aldırtmış, böylece kadınlarımıza siyaset yolunu açtırmıştı... Bizi anlatsın yani, hepimizi... Sol üst kısmında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın adını dahi anmak istemediği emekli öğretmen Metin Lokumcu olsun, hani ölümüne saniyeler kala, Robocop’la karşı karşıya geldiği andaki haliyle... Hemen arkasında dövülen, sürüklenen, işkencelerden geçen Hopalı gençler olsun... Bir adım ötede de aynı zatın “Kız mı, kadın mı belli değil” dediği, Dilşad Akşat olsun... Hani elinde bayrakla polis panzerinin üstüne çıkan, ardından özel takip sonrası bir ara sokakta kıstırılıp kalça kemiği un ufak edilen genç kız... Hemen altında, hapishanede kafası duvarlara vurularak öldürülen Engin Çeber ile “Ergenekon’un kasası” suçlamasıyla hapishanede kanser edilen, son günlerine dek salıverilmeyen, cenazesi parası olmadığı için belediye tarafından kaldırılan Kuddusi Okkır olsun mesela.. Sonra, “Parasız eğitim istiyoruz” pankartı açtıkları için 16 aydır hapiste olan çocuklar, haklarını istedikleri için analarından emdikleri süt burunlarından getirilen TEKEL işçileri, Cumhuriyet Mitinglerine katıldıkları için “terörist” ilan edilen milyonlar da olsun bu resimde.. Bir de kahramanlar olsun... Zindanlara doldurulan, başı dik, tek kişilik hücrelerde bile bir milim geri adım atmayan o yiğit insanlar aydınlık, pırıl pırıl yüzleriyle resmin tam merkezinde yer alsın... Resmin sağ tarafında ise onlar olsun... 12 Eylül’ü 12 soruda çözen becerikli savcıyla, “Sayın Cumhurbaşkanım” diye sorguladığı Kenan Evren olsun öncelikle... Bir de onunla birlikte nikâh şahitliği yapan, önünde saygıyla eğilen Başbakan... Evren’i Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırlayan kişi de olsun tabii... Eski adalet bakanları, onların “özel yetkili” bürokratları, devletin 710 kurumunu “babalar gibi satan”, maliye bakanları, Deniz Feneri’nin mümtaz şahsiyetleri, hükümetin valileri, muktedire alkış tutan yanaşmalar, hepsi ama hepsi mutlaka olsun... Ve resimdeki herkes göz göze baksın... Resim eksik olabilir, ama mutlaka tamamlanacaktır... Sandığa bu resimle gidin... Oyunuzu atmadan önce son bir kez bakın... Sonra vicdanınız ne diyorsa onu yapın... Bir Yurtsevere Mektup (111) Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Sevgili kardeşim Balbay, bir dönemin sonuna geldik, eşikteyiz... Yukarıda anlattığım büyük resmi tamamlayacak olan sizlersiniz, bizleriz... Göreviniz, görevimiz, bu büyük resmin karanlık yüzüne aydınlığın hâkim olmasını sağlamaktır. Ve bunu yapacak birikime de, güce de, özveriye de sahipsiniz, sahibiz... Tüm yurtseverler görev başına dönüp güneşli günlere doğru yürümedikçe bir tarafımızı eksik hissedeceğiz, ama sonunda onu da başaracağız... Seni ve tüm kahramanları sevgi ve özlemle kucaklıyorum, kardeşim... BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ İstanbul’un Ha 1 liç kıyısında, Sokollu Mehmed Pa 2 şa’nın Mimar Si 3 nan’a yaptırdığı 4 caminin adı. 2/ “Avizeağacı” da 5 denilen ve süs bit 6 kisi olarak kulla 7 nılan, odunsu gövdeli ve uzun yap 8 raklı bir ağaççık... 9 Tombul bir fındık 1 2 3 4 5 6 7 8 9 türü. 3/ Belirti, iz... Şarkı, türkü. 4/ Büyük söz 1 K A Z A S K E R lük. Yiğit, kahraman. 5/ 2 E F İ J İ T A V İlave... İki yapı gereci 3 T L AMB A D A arasında kalan aralık; 4 H A İ N AMO K derz. 6/ Antalya ilinde, 5 Ü Ç S Ü L İ N E Likya bölgesinin en 6 D AM MON T önemli liman kenti... Bir 7 A L AM İ T S A renk. 7/ Sahip... Gemi Y O T A R İ omurgası. 8/ Güven. 9/ 8 9Ş A İ R J E S T Süs için yapılmış giysi kıvrımı... “Melâli anlamayan nesle değiliz” (Ahmet Haşim). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İstanbul’un Cibali semtinde, Mimar Sinan’ın eseri olan bir hamamın adı. 2/ Argoda gizli yere verilen ad... Soylu. 3/ Başarısızlık, sonuçsuzluk... Boru sesi. 4/ Beyaz iş işlemekte kullanılan bir tür parlak pamuk ipliği. 5/ Notada durak işareti... Eski bir Hint tanrısı. 6/ Ağız mukozasında oluşan ve “pamukçuk” da denilen yüzeysel yara... Toplanan süprüntüleri alıp atmakta kullanılan saplı kap. 7/ İtalya’nın en uzun akarsuyu... Altın elementinin simgesi... İtici neden, güdü. 8/ “Çobanpüskülü” de denilen, diken yapraklı bir ağaççık. 9/ Atların ayaklarında görülen ve rahat yürümelerini engelleyen bir hastalık. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear