23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 TÜRKEV’in 29’uncu Tarihi Türk Evleri Haftası mayıs ayında Kırklareli’nde yapıldı Trakya’da bir umut: Kırklareli Seçim öncesi kamuoyuna yeterince yansıyamayan önemli etkinliklerden biri de Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği’nin (TÜRKEV) Kırklareli’nde düzenlediği 29’uncu Tarihi Türk Evleri Haftası’ydı. “Trakya’da Bir Umut: Kırklareli” başlığıyla gerçekleştirilen hafta, 9 Mayıs’ta İstanbul’daki açılış oturumlarıyla başladı, izleyen günlerde Kırklareli’de sürerek 15 Mayıs’ta aynı başlıklı bir bildirgeyle sona erdi. TÜRKEV’i, 1976’da tarihi evlerimizin koruyucu meleği Perihan Balcı kurdu; 1978’de AuropaNostra üyeliğine kabul edildi; 1979’da da Bakanlar Kurulu’nca “kamu yararına dernek” sayıldı. Dernek 1984’te restore ettiği Hamamizade Dede Efendi Evi’ndeki etkinliklerin yanı sıra, her yıl farklı bir kentimizde gerçekleştirilen Türk Evleri Haftaları’yla da koruma bilincinin yurt düzeyinde gelişmesine önemli katkılarda bulunuyor. Perihan Hanım’ın isteğiyle 2005 yılında TÜRKEV Başkanlığı’nı üstlenen mimar Prof. Dr. Cengiz Eruzun, 29’uncu haftanın Tutku, Büyü, Ustalık Gecesi... Tanrım, bu gece bitmesin, bu gece bitmesin, bu gece hiç bitmesin... Konserin sonunda Johann Strauss’un o coşkulu valsi, Aspendos’un binlerce yıllık taşlarını adeta birer kuştüyü yastığa dönüştürdüğünde, bedenim ve ruhum dans ede ede gökyüzüne, yıldızların arasına yükseldiğinde, kendi kendime bunları mırıldanıyordum... İyi ki buradayım... İyi ki yaşıyorum... Önceki akşam Aspendos Antik Tiyatro’daki konserden söz ediyorum. Yeryüzünün en muhteşem, en usta, en yetkin, en saygın orkestralarından biri: 167 yıllık, Viyana Filarmoni Orkestrası... Zubin Mehta yönetiyor, Daniel Barenboim solist olarak katılıyor... Çağdaş dünyanın en yetkin iki ustası... Bu iki dev ismi ve bu muhteşem orkestrayı, benim ülkemde, olağanüstü bir atmosferde bir araya getirmek, ilk günden beri doğumuna ve gelişimine tanıklık ettiğim Aspendos 18. Uluslararası Opera ve Bale Festivali’ne nasip oldu! Gerçekleştirenleri kutluyorum. Yalnız biz ölümlü dinleyicilere değil, o iki büyük ustaya da unutulmaz bir armağan verdiler! Her iki Maestro’da Aspendos’un büyüsünden nasıl etkilendiklerini anlata anlata bitiremeyeceklerdi. Aspendos’un o büyülü havasını okurlarım bilir, çok anlattım! Bu kez o büyüye mükemmellik eklenmişti. Önce dev orkestra, sonra Zubin Mehta, çok büyük alkış arasında yerini aldı. Baget kalktı. Büyük sessizlik... Ve müzik. Stravinski Üç Bölümlü Senfoni... Orkestraya ve Mehta’nın ellerine takılmış giderken düşünmeden edemiyorum: Bir süre önce “Türk Beşleri” üzerine ahkâm kesenler “Sıkıysa ıslıkla çalın Adnan Saygun’u” gibi dehşet verici bir “ölçüt” getirmişlerdi hani... İçimden “Sıkıysa Stravinski’yi ıslıkla çalın” demek geliyordu... Ama demedim elbet... Sonra Beethoven 3. Piyano Konçertosu... Barenboim piyanonun başında... Ve... Olamaz bir mucize bu! Sanki bu eseri ilk kez dinliyor gibiydim. Her nota bilinçaltına yerleşiyor. Barenboim, kendine bir dünya kuruyor ve o dünyanın içine sizi alıyor! Bir girdap gibi! O girdaba bir kez kapıldınız mı, çıkamıyorsunuz, kopamıyorsunuz, uzaklaşamıyorsunuz! O ana, o saniyeye, o notaya, o notanın rengine kenetleniyorsunuz! Sadece çok usta bir icracı değil. Adeta bir düşünür, bir filozof. Kendinizi ona teslim etmek dışında yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Barenboim sizi almış yüceltiyor, yüceltiyor, yüceltiyor... Bugüne dek her Aspendos festivalinde bir ya da daha çok eser konser, opera, bale izledim. Ama bunca sessizliği, bunca yoğun sessizliği ilk kez duydum. Sanki on bin kişi nefesini tutmuş dinliyordu. Sessizlik öyle yoğundu ki, elle tutulabilir, gözle görülebilirdi. Ve Richard Strauss’un “Don Kişot”u . Bu eserde de çellosunda Franz Bartolomey, tüm izleyiciyi alıp bulutların üzerine çıkardı... Dinmeyen alkışlara Johann Strauss’un güzelim valsiyle verilen yanıt ... Ve tutku, büyü, ustalık dolu, rüya gibi bir gece daha sona erdi... Konser gecesi söylediğimi, şimdi yazının sonunda sizlere de söyleyebilirim. Bu programa itiraz ettim. Hem Stravinski, hem Richard Strauss’un eserleri, zor eserlerdi. Bence 10 bin kişilik açık hava konseri için doğru bir seçim değildi. (Çellist Franz Bartolomey’i dinleyince düşüncemi değiştirir gibi olduysam da...) Gelin görün ki, Aspendos konserinden bir akşam önce (23 değil bir gece önce!) bu orkestra, bu şef, bu solist, Monaco’da konser veriyor. Bu programı sunuyor. (Olağandan çok daha uzun bir program)... Üç saat uyku zar zor uyuyup geliyorlar. Prova falan yok. Doğru sahneye... Yani başka bir program düşünmeye, hazırlamaya, sunmaya zaman yok. Ya bu ya hiç... Bu, benim öğrendiğim gerekçe... Bir de Rengim Gökmen’in açıklamasını sunayım. Zubin Mehta bu programda ısrar etmiş: Duygusal nedenlerle... Bundan tam 50 yıl önce Viyana Filarmoni Orkestrası’nı ilk yönettiğinde (1961) program buymuş! Hep politikacılar dayatacak değil ya! Bu da Maestro’nun dayatması! Bu yıl 75’inci yaşını kutlayan Zubin Mehta’nın arzusu karşısında boynumuz kıldan ince! Konseri naklen yayımlayan Habertürk’e sonsuz teşekkürler. Yerim bitti... Devamı yarına... İstanbul oturumlarının yapıldığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı “Tophanei Amire”deki açılış konuşmasında dedi ki; “Zenginliğimizin farkında değiliz. Umuyoruz ki ülkenin yeni yönetim döneminde kültürel mirasımıza bağlılık fazla önemsenecek..” Seçim kampanyasının “çılgın oy projeleri” arasında kültürle ilgili hiçbir önerinin bulunmaması Eruzun’un bu dileğiyle çelişse bile, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun sözleri yüreklere su serpiyordu: “Kentleri mizin geçmişini yok etmeden çağdaşlaşmak, öz kimliğimizle gelişmenin önkoşuludur. Bunun için asıl görev yerel sorumlulara düşüyor. Tüm imar uygulamalarında öncelikle tarihi dokularımızı gözetmek ulusa ve insanlığa karşı temel borcumuzdur.” 1Kırklareli etkinliğinin afişi. 2Eski Kırklareli evleri, Balkanlar’ın kültürel temsilcileri... 3Kent merkezindeki Hızır Bey Hamamı ve Camisi 14. yüzyılın tanıkları... Bildirge ne diyor? Peki, bu nasıl olmalı; imar ve kentleşme uygulamalarında tarihten gelen kimlik değer Akbank Sanat’taki sergi, yaklaşık 250 sanatçının işlerini bir araya getiriyor ‘Günümüz Sanatçıları’ 30. yılında NAZLI PEKTAŞ Resim Heykel Müzeleri Derneği’nin düzenlediği “Günümüz Sanatçıları 30. Yıl” sergisi önceki gün Akbank Sanat’ta açıldı. 25 Haziran’da sona erecek sergi, bugüne kadar “Günümüz Sanatçıları Sergileri”ne katılan yaklaşık 250 sanatçının 30. yıl için ürettikleri 12x12 cm. boyutundaki eserlerini bir araya getiriyor. Günümüz Sanatçıları Sergi leri, her yıl farklı bir seçici kurul, son yıllarda da küratöryal bir seçki ile 30 yıldır güncel sanatta öne çıkmış isimlerin bir araya geldiği, görünürlüklerinin arttığı ve çağdaş sanatın izlerinin okunduğu en uzun soluklu sergi olması ile dikkat çekici bir özellik taşıyor. 1970’lerdeki “Açıkhava Sergileri” ve “İstanbul Sanat BayramıYeni Eğilimler Ser gisi” gibi etkinliklerle başlayıp resim ve heykelin yanında farklı disiplinlerde sanat üretimlerini de destekleyerek yola devam eden sergilerin önümüzdeki ay 30’uncusu düzenlenecekken hemen öncesinde gerçekleştirilen bu “kutlama” sergisi tanıklık ettiği çağdaş sanatımızın izlerini, bu alanda emek sarf edenleri izleyici ile buluşturuyor. Sergi, orta kuşak ve öncesinin Güngür Güner, Koray Ariş, Ergin İnan, Seyhun Topuz, Seyma Reisoğlu, Nalan Danabaş, Sevil Saygı, Tayfun Erdoğmuş, Hakan Onur, Rüçhan Şahinoğlu gibi önemli temsilcileriyle birlikte genç kuşağın Güler Aşık, Cemile Kaptan, Deniz Üster gibi güçlü temsilcileri yan yana getiriyor. 2000’li yıllardan beri Akbank sponsorluğunda küratörlü bir yapıya dönüşerek yola devam eden sergi, iyi niyetli bir çabanın ürünü olsa da hem serginin yerleştirme biçimi hem de süresi fazlaca aceleye gelmiş hissi uyandırıyor. Oysa, onca sanatçı ve onların izleri, yürünen yol, gelinen nokta ve en önemlisi kuşaklar arası ilişkinin ve farkın belirginleştiği bu önemli sergi mekânsal ve zamansal olarak çok daha iyi çözümlenebilirdi. Marie Therese Walter’ın resmedildiği “Jeune fille endormie” (Uyuyan genç kız) tablosu. Picasso’nun sevgilileri Christie’s’in de kalbini çaldı Kültür Servisi Londra Christie’s Müzayede Evi’nin önceki gün gerçekleştirdiği “Empresyonizm ve Modern Sanat Gece Müzayedesi”nde, dünyaca ünlü ressam Pablo Picasso’nun, üç sevgilisini resmettiği tabloları müzayedenin en yüksek fiyata satılan eserleri oldu. Müzayedenin en pahalı eseri, 1939 tarihli Dora Maar’ın resmedildiği tablo oldu. Eser, 18 milyon sterline (yaklaşık 47.5 milyon lira) satıldı. İkinci en yüksek fiyat ise Picasso’nun 1935 tarihli, sevgilisi MarieTherese Walter’ı resmettiği “Jeune fille endormie” (Uyuyan genç kız) tablosu oldu. 13.5 milyon sterline (yaklaşık 36 milyon lira) satılan tablo, geçen aylarda kimliği açıklanmayan bir kişi tarafından Sydney Üniversitesi’ne bağışlanmıştı. Françoise Gilot’nun resmedildiği “Buste de Françoise” (Françoise’nın Büstü) adlı tablo ise müzayedenin en pahalı üçüncü tablosu oldu. 1940’lı yıllarda Picasso’nun sevgilisi olan ve Picasso’dan iki çocuğu bulunan Gilot’nun tablosu 10.7 milyon sterline (yaklaşık 29 milyon lira) satıldı. lerimizi yaşatabilmek için izlenmesi gereken temel politikalar nasıl belirlenmeli? Yanıtı Kırklareli Bildirgesi’nde veriliyor; yeter ki ülke yönetimini üstlenenler; yerel yöneticilerimiz; halkımız ve tüm ilgililer, bu vurgulamaları önemseyen bir kültür politikasının yaşamsal değerini kabul ederek, imar ve kalkınma politikalarında temel alınmasını sağlasınlar... İşte, Kırklareli Üniversitesi Konferans Salonu’nda dile getirilenlerle kaleme alınan “Trakya’da Bir Umut: Kırklareli”nden bir özet: 1 Geleneklerine bağlı toplumumuzun kültür ve doğal varlıklarını korumak, yaşatmak ve geliştirmek esastır. Bu amaçla: A Ekonomideki emlak rantı egemenliğine son verilmelidir. Kent topraklarının yalnızca rant amaçlı kullanımını hedefleyen imar düzenini etkisiz kılacak bir kimlikli kentleşme reformuna acil ihtiyaç vardır. B Toplumun sosyal güvencesi sağlanmalıdır. Ülkemizde sosyal güvenceden yoksun bırakılan toplum, mülk sahipliğini yegâne gelecek güvencesi olarak gördüğünden, kültür mirası eski evlerin apartmanlara dönüştürülmesi, bugünkü kişiliksiz kentsel çevreleri yaratmış ve koruma bilincinin gelişmesini olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle halkın geleceğinin emlak sahipliliği ile değil, sosyal devlet anlayışıyla güvenceye alınması, mimari mirasın korunması açısından önem kazanmaktadır. 2 Kentsel korumada kamu kurumları kadar toplum da sorumludur. Bunun başarılabilmesi için: A Kentteki duyarlı kesimler örgütlenmelidir. Yanlış uygulamalara sivil uyarı ve eleştiri özgürlüklerini değerlendirirken doğru uygulamalarda sorumluluk üstlenmeleri, sonuç alıcı başarıları yatacaktır. B Kültürel ve doğal varlıkların yaşatılması yerel sorumluluk olduğu kadar ulusal ve evrensel bir yükümlülüktür. Bu nedenle üniversitelerimizin de sivil inisiyatif çalışmalarına katılım ve desteklerinin sağlanacağı bir ortamın güçlendirilmesi hedeflenmelidir. 3 Korumada yapıların restorasyonuyla yetinilmemeli, geçmişten gelen kimlikli kentsel mekânların ve toplumsal ilişkilerdeki insaniliğin de yaşatılması desteklenmelidir. Bu amaçla; A Kentin geleneksel çarşı, pazar ve arastaları kimlikli yaşamın sürdürülmesi için korunmalıdır. Kent insanlarının hemşerilik ilişkilerini yozlaştıran, esnafımızı ekonomik dar boğaza sokan süpermarket ve alışveriş merkezlerinin kent dışına çıkarılması gerekmektedir. B Tarihi çarşıların yanı sıra yeni yerleşmeler için de geleneksel dokular örnek alınarak, “site” yerine “mahalle” kültürü içinde tasarlanacak mekânlarla, insanların birbirleriyle ve esnafla buluşacakları alışveriş mekânları oluşturulmalıdır. Bildirgenin tümünü okumak isteyenler TÜRKEV’in internet sitesinden yararlanabilirler. Mükemmellik dorukta Programa itirazım var Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) www.yekuv.org yekuv@yekuv.org Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear