29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 HAZ RAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA 17 Mardin Yaz Okulu Mardin Çocuk Dostları Mektup,Dr. Bülent İlik’ten adına geliyor. 2009’da başladıkları, gidiyoruz. Öğrenci sayımız 750 olacak. Üç yeni ve yoksul mahallede ilk kez çalışmaya başlayacağız. Zor olacak. Heyecanlıyız. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz. Geniş bir alan taraması ve hane ziyareti yapacağız. Birlikte oynayacağımız tiyatroya hazırlanıyoruz. Müzik ve spor da olacak. Ankara’dan gelecek öğretim üyelerimizle üç ayrı mahallede büyük kadın konferansları yapacağız. Çocuklar yine oynayacak, öğrenecek ve gezecekler.” İlik, desteğe gereksinim duyduklarını da yazmış: “Kırtasiye, pastel boya, fon kartonları, resim kâğıtları, el işi kâğıtları, boncuk, yün, kukla gereçleri, kullanılabilir oyuncak, politik içeriği ve kaygısı öne çıkmamış çocuk kitapları, şiddet öğesi taşımayan oyuncak kullanılmış sağlam da olabilir, temizlik malzemesi, sıvı sabun, tuvalet kâğıdı, peçete, diş fırçası ve macunu, olursa ve bulursanız ana sınıflarımız için klima... Mardin Yaz Okulu şartıyla geçen yıl olduğu gibi Kadın ve Sosyal Hizmetler Vakfı’na nakit bağışı da yapabilirsiniz. Geçen yıl çocuk bandosunu böyle kurduk. Bu yıl sanat ve sporda mutlaka yeni adımlar atacağız. Farklı sese, sunuya gereksinmemiz var. akordeon ve tulum çalacak birilerini de arıyoruz. Havuz yine olacak. 610 yaş için kızerkek şort, mayo, şapka, kolluk, simit vb. de gereksinmemiz var. (Koli göndermek için: Özlem AVUKA 13 Mart Mahallesi Vali Ozan Caddesi Fuat Yağcı Camii Karşısı Kurtay Apartmanı Kat:1 No:2 Yenişehir /Mardin)” Mardin Yaz Okulu’nu düzenleyenler diyor ki: “Karanlığa küfretmek yerine bir ışık da siz yakın.” Nasılsınız? Günaydın değerli okurlarımız! Nasılsınız? İyi olun, iyi... Yıllardır, belki de yaşamımız boyunca böyle sabahlara çok uyandık. Bilimi ilim anlayan, şıh bildiğine inanan, “hocaefendi” dediğinin peşinden sürüklenen, mutluluğu öbür dünyadan bekleyen, boyun eğmiş, dün ile bugün arasındaki ayrımı algılayamayan, yüzyıllar öncesine itilmiş, orada takılıp kalmış, sadakaya minnet duyan, kulluğu özgürlük sayan, acı ağaç kadar aşısız bir halk düşünün... Öbür yanda; o halkın tepesine postu sermiş duygu kemiricisi, geri kafalı, ileri çıkarcı, ağzı kalabalık, aklı tenha, egemene pısırık kethüda, mazluma zalim bey, içten pazarlıklı, başı devletli, kaşı gözü fıldır fıldır bir takım... Bu halk; kanla beslenen, dünyaya tepe aşağı asılıp bakan, aydınlıktan hiç hoşlanmayan yarasaya “şeytan kuşu” der de, şeytanını görmez, kuş sanır. Hep böyle mi olur? Olmaz. Şeytan, artık ayrıntının gölgesinde gizlenemez olunca kuşluktan çıkar elbet. Dileriz, bir gün onu da görürüz... 2010’da yeniledikleri Mardin Yaz Okulu’nun üçüncüsünü temmuz ayında yapacaklarını duyuruyor: “İki yılda sessiz sedasız çok ama çok yol alındı. Birinci yıl ‘Her Evde Bir Hayat Var’ diye başladık. Geçen yıl ana temamız ‘Oynuyoruz, Öğreniyoruz’ oldu. Kentin yaşamına da dokunmaya başladık. Çalışma yaptığımız mahallede iki ayrı toplum merkezi açıldı. Kadınlarımıza yönelik çok sayıda kurs açıldı. Belediye altyapı çalışmalarına başladı. Kanalizasyon bitme noktasında. Yol sürüyor. Okul bitti. İlk öğrenciler bu yıl o okulda eğitim gördüler.” Gelelim bu yıl neler olacağına: “Yaz okuluna öğrencilere gıda desteği ve kısmi etkinlik desteğini valilik aracılığıyla GAP Kadın ve Çocuk Derneği SODES Projesi ile sağlayacak. Biz yine gönüllü olarak Başkent’ten 35, Ankara Üniversitesi’nden gönüllüstajyer 10 öğrenci ile 26 Haziran’dan başlayarak temmuzun sonuna kadar Siyasetsiz Bir Gün Bu yazıyı pazar günü (dün) öğleden sonra Moda’da falezlerin üzerine kurulmuş Teras Cafe’de yazıyorum. Güneşin arada bir kaybolduğu puslu bir hava var. Sol yöne baktığımda önde tarihsel Moda İskelesi’ni, onun ardında da Sivri ve Yassı adaları görüyorum. Eski yıllarda belediyeler sokaklardan topladıkları başıboş köpekleri götürüp Sivriada’ya bırakırlar, aç kalan hayvancağızlar birbirlerini parçalarlardı. Yassıada ise 27 Mayıs 1960 sonrasında tutuklanıp yargılanan Demokrat Partili hükümet üyelerine, milletvekilleri ve yöneticilerine ev sahipliği yapmış, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan burada idam edilmişlerdi. Gözlerimi kaçırıyorum. O adaların solunda Kınalıada ile birlikte Prens Adaları dizisi başlıyor; Burgaz, Heybeliada, Büyükada ve Sedef Adası. Eski zamanın ada vapurları canlanıyor belleğimde. Yaz aylarında içki servisi yapılırdı o vapurlarda. Karaköy’den Büyükada’ya güvertede oturup beyaz peynirkavun eşliğinde bir kadeh rakı içmenin keyfine doyum olmazdı. O zamanlar bugünkünden daha az Müslüman mıydık, ne? Şimdi deniz kıyısında bira içen gençler “ahlak zabıtası” tarafından tekme tokat kovalanıyor. İçki deyince… Bugün seçim günü ya, Türkiye genelinde içki yasağı var. İktidar anlaşılan topluma bu konuda hiç güvenemiyor, insanlar bir şeyler içerlerse birbirlerinin kafalarını gözünü patlatırlar diye düşünüyor. Böyle bir uygulama hiçbir uygar ülkede yok, bizim yöneticiler herhalde uygar ülkelerin insanları da uygar, dolayısıyla özdenetimli olurlar kanısındalar. Bizim “uygar” olmadığımızın dolaylı yoldan da olsa resmen kabulü anlamına gelmiyor mu bu yasak? Moda Koyu bomboş; baktıkça insanın içini hüzün kaplıyor. Geçmiş yıllarda bu koy, hele böyle tatil günlerinde sandallar, yelkenliler, motorlarla dolu, cıvıl cıvıl olurdu. İnsanlar artık denizi sevmiyorlar; denizi sevmek, yalnızca manzarasını seyretmek, güney kıyılarında yüzmek değil çünkü. Denizi seven denizle yaşar. Denizle yaşayan insan sayısı artık o kadar az ki. İstanbul’un kıyılarını “deniz sevmez”, “dağlı” belediye başkanları bu duruma getirdi. Moda’dan Fenerbahçe Burnu’na, koca koyda tek bir kayıkhane, bir karışlık kumsal kalmadı. Bırakmadılar. Kayıkhaneler denizi kayalarla, betonla sınırlayıp da kayıkhaneler kapanınca, koyda sandal kiralayacak ya da sandal bırakacak yer kalmadı. Bebek yaşlarda, annesinin elinde kumsalda yürümeyen, ayakları deniz tarafından yalanmayan çocuklar denizi sevebilirler mi? Denizle, dalgaların sesi dinlenerek, suya dokunarak, ıslanarak tanışılır, sevilir. Tam karşımda Kalamış Marina var; mendirekle, koruma betonlarıyla sarılmış bir “canlı tekneler mezarlığı”. Denize açılmayı bekleyen tekneler arasında milyonlarca lira değerinde olanlar var; kimisi yıllardır denize çıkmamış. Sahipleri arada bir dostlarıyla gelip güvertelerinde içki içip puro tüttürüyorlar. Bunlar bana Boğaz kıyısındaki lokantalarda sırtları denize dönük oturup kebap yiyen tuhaf yaratıkları anımsatıyor. Sevgili okurlar, siz bu yazıyı okuduğunuzda seçim sonuçları belli olmuş olacak. Her toplum layık olduğu yöneticileri seçer. Bu güzel ülkenin insanları kendilerine kimleri layık görmüş, birlikte göreceğiz. Bakan A.Ş Bakanların yanına özel sektörden bakan yardımcıları gelecekmiş. Kamu kuruluşları bitti, sıra geldi bakanları özelleştirmeye... Kılıçdaroğlu’nun, CHP lideri Kemal 2006’da TBMM’ye Açıklama dönemin AKP’li Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, Bereket Vakfı kurucuları arasında yer aldığını Uğur Mumcu’nun “Rabıta” kitabına gönderme yaparak dile getirmiştik. Bereket Vakfı bir açıklama göndermiş. Açıklamada özetle deniyor ki: “... bir şirketin özelleştirilmesi vesile edilerek konu ile hiçbir ilgisi bulunmadığı halde onlarca yıl önce yazılmış bir kitap bahane kılınarak vakfımızın verdiği, Türk Telekom’un özelleştirilmesini ve o özelleştirme sırasında şimdi Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi olan Abdullah Tivnikli’nin konumunu sorgulayan soru önergesi ile ilgili bir yazımızda; Tivnikli ile kurucu isimlerine yer verilmiştir. Vakfımızla hiçbir ilgisi bulunmayan bir haberde yıllardır yönetimde görevi olmayan bir üyesinin ismi nedeniyle, vakfımızın kurucu isimleri sayılarak, adına bu kabil bir haberde yer verilmesi, okuyucuda hatalı algılamalara yol açabilecek bir durum teşkil etmektedir.” K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr ‘Nüfus Planlaması’ Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) yeni milletvekilleri ile yeni yasama dönemine başlayacaktır. Türkiye, yeni vekillerden oluşan Meclis’in sorunlara eğilmesini ve çözüme kavuşturmasını beklemektedir. Bugün “işsizlik” Türkiye’nin en önemli sorunu konumundadır. İşsizlik dengesiz nüfus artışının büyük baskısı altındadır. “İşsizler ordusu”, nüfus artışı ile doğru orantılı” olarak büyümektedir. 1960’lı yıllarda üzerinde yoğun çalışmalar yapılan “Nüfus Planlaması” gerçekleşebilseydi, günümüz Türkiyesi’nin yeri, dünya devletleri arasında ön sıralarda olurdu. “Plan değil ilan isteriz” sloganları ile seçimleri kazananlar, Türkiye’yi bugünkü sorunlarla baş başa bırakmıştır. “Herkese iki anahtar vereceğiz” söylemleri ve vaatleriyle en yüksek mevkilere ulaşan ekonomistler, iki anahtarı olan vatandaşların elindeki iki anahtardan birine de el koymuştur. Sayısal veriler, dünya nüfusunun giderek arttığı ve tehlikeli boyutlara hızla yaklaştığını göstermektedir. Türkiye de, hızlı nüfus artışı olan ülkelerin ön sıralarındadır. Görüşümüze göre dünyanın en önemli sorunlarının başında, “aşırı doğurganlığın” neden olduğu işsizlik ve ona bağılı olarak “yoksulluk” gelmektedir. 2001 ile 2008 arasında geçen 8 yıl içinde Türkiye’de, 10 milyon 15 bin doğum, 1 milyon 550 bin ölüm olayı gerçekleşmiş. Bu veriler Türkiye nüfusunun 8 yıl içinde toplam 8 milyon 465 bin, yılda ortalama olarak da 1 milyon 60 bin kişi arttığını kanıtlamaktadır. Nüfus artışının, Türkiye’nin sağlıklı bir büyüme içinde olmadığının göstergesi olduğu OECD raporunda vurgulanmaktadır. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki dengesiz nüfus artışının, “sorunların adresi” olduğu kanısındayız. Geri kalmış ve gelişmemiş ülkelerin, “nüfus büyüme hızı” o ülkelerdeki sorunların kaynağını oluşturmaktadır. . Bugün dünya ülkelerinin büyük bir bölümü “nüfus patlaması” ile gelen sorunlarla boğuşmaktadır. Bu sorunların en başında kuşkusuz “işsizlik” ve ona bağlı olan yoksulluk gelmektedir. “İşsizlik dalgası” her geçen gün nüfus artışına bağlı olarak büyümektedir. Bu sorunun bize göre çözümü ise zaman yitirmeden yapılacak “nüfus planlaması”dır. Aşağıya aldığımız sayısal verilerin, dünyanın ve Türkiye’nin sağlıklı bir büyüme içinde olmadığını gösterdiği görüşündeyiz. Dünya Nüfusu Türkiye Nüfusu HARB SEM H POROY BULMACA HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K fhakancelik@mynet.com Yıl 1802 1927 1961 1971 1987 1999 2010 Artış Nüfus 1 Milyar 2 Milyar 3 Milyar 4 Milyar 5 Milyar 6 Milyar 7 Milyar 6 Milyar Yıl 1927 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 Nüfus 13.648,000 16.158,000 17.820,000 18.790,000 20.947,000 24.064,000 27.754,000 31.391,000 Yıl 1970 1975 1980 1985 1990 2000 2010 Artış Nüfus 35.605,00 40.347,00 44.736,00 50.664,00 56.473,00 60.890,00 73.723,00 60.075,00 1/ “Sultan gü 1 vercini” de denilen bir güver 2 cin cinsi. 2/ Si 3 per, hendek... 4 Dört Halife’nin 5 sonuncusu... Çemberin çev 6 resinin çapına 7 oranını göste 8 ren sayı. 3/ “Kısamah 9 mut, kurtluca” gibi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 adlar da verilen, halk 1 O B E Z O F O B İ hekimliğinde iştah 2 B E Z E A V A R açıcı ve mide ağrıla 3 A T İ N A A L O rını giderici olarak 4 N A Z İ İ N kullanılan otsu bitki. 5E Ş E N T İ N İ 4/ “Aysberg” de deAM İ D nilen, lahana görü 6 L İ 7 İ R İ A L A R A nümlü bir tür marul... 8Z A D E A H A R En küçük sosyolojik birim. 5/ Litvanya’nın 9 A N E M O F O B İ para birimi... Bir meyve. 6/ Gemilerde ya da rıhtımlarda ağır yükleri kaldırmakta kullanılan araç. 7/ Boru sesi... Temel, esas. 8/ Eskiden çocuklar okula başlarken yapılan tören. 9/ Geçimsizlik, anlaşmazlık... Uçurum. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Tahtalı” da denilen bir güvercin cinsi... İşyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı. 2/ Ürün elde etme etkinliği... Bir nota. 3/ Saatte binlerce baskı yapabilen basım makinesi. 4/ Arnavut mutfağına özgü, süt ve yumurta ile yapılan bir tatlı. 5/ Karışık renkli... Kenar süsü... “Saçlarıma düştü / Sana ad bulamadım” (Şarkı). 6/ Kocaeli Yarımadası’nın en uzun akarsuyu... Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir. 7/ İdare lambası. 8/ Bez parçalarından dokunan basit kilim... Avuç içi. 9/ İskambildeki karo rengine verilen bir başka ad... Şarkı, türkü. SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear