01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y 24 26 23 24 27 28 29 21 23 23 23 22 26 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y B Y Y P PB PB B Y Y Y 24 25 22 29 31 31 30 32 27 29 20 20 17 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki B Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid B Viyana PB 18 25 23 17 19 19 20 22 25 23 26 31 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y Y PB PB Y Y PB Y Y B PB 23 20 23 26 22 23 35 32 29 31 27 35 30 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Kuzey ve İç Ege, Doğu Akdeniz, Batı Akdeniz’in iç kesimleri İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Malatya ve Adıyaman çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Marmara, Orta Karadeniz’in iç kesimleri Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Bolu, Adana ve Artvin çevrelerinde lokal olması bekleniyor. 12 HAZ RAN 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada değiştirenler sağdan sola, soldan sağa çark ediveriyorlar. Bugün siyaset yazmak yasak ama siyaset dışı fıkralar yazmak serbest! Örneğin diyelim ve… Kaset mağduru MHP’li Deniz Bölükbaşı’nın babası ünlü politikacı Osman Bölükbaşı, genel başkanı olduğu Millet Partisi ile 195060 arasında Adnan Menderes’e ve Demokrat Parti’ye karşı büyük siyasal savaşım verdi. DP, muhalif milletvekillerini kimi zaman şantajla, kimi zaman maddi olanaklar sağlayarak partilerinden ayrılmalarını sağlardı. Bölükbaşı’nın çok güvendiği arkadaşları MP’den ayrılınca Bölükbaşı’na sordular: “Sayın Bölükbaşı, milletvekillerinin parti değiştirmelerine ne diyorsunuz?” MP lideri hiç düşünmeden “hain” dedi... Bir süre sonra başka partilerden kendi partisine geçenler olunca aynı soruyla karşılaştı ve şu yanıtı verdi: “Onlar mı? Hainlere dayanamayıp bana geldiler!” Tarım Bakanı Faik Öztrak, seçim bölgesi köylerinden birini ziyaret etmiş, halkı hükümetin tarım politikaları hakkında aydınlatıyordu. Makineleşen tarımın yararlarına giriş olarak söze başladı. “Eski yöntemler iyi sonuç vermez. Örneğin bu mevsim, şu ağaçtan bir kilo armut alacağınızı zannetmem” dedi. Orada bulunan Cumhuriyet’in Ankara muhabiri (o zaman temsilcilik yoktu) Mekki Sait Esen de, “Ben de zannetmem” dedi. Bakan sordu: “Neden?” “Bu ağaç armut ağacı değil de ondan!” Hakkında çok dedikodu yapılan bir politikacıydı. Bir gün ciddiyeti suratına maske gibi takmış, ağır adımlarla içeri girerken sordular: “Niçin kaşlarını çatıyor böyle?” Akbaba mizah dergisinin sahibi, yazarı Yusuf Ziya Ortaç fısıldadı: “Namuslu desinler diye.” Ortaç’tan anlamlı bir başka fıkra: Bir yaz akşamı. Atatürk Büyükada’ya gelmişti. Anadolu Kulübü’nde hemen sofra kuruldu ve davetli konuklar birer birer Cumhurbaşkanı’nı selamlayarak yerlerine oturdular. İçki ve sohbet başlamıştı. Ciddi sorunlar zaman zaman tatlı bir nükte ile hafifletiliyordu. Ahmet Ağaoğlu’nun imalı bir sözünü Atatürk bir soruyla yanıtladı: “Sen Cumhurbaşkanı olsan ne yaparsın?” Birden bu soru bütün konukları yoklayan bir anket oluverdi. “Sen, siz, zatıâliniz?” Yanından ayrılmayan yaveri Salih Bozok: “Beni seçecek enayi yoktur Paşam” dedi. İbrahim Alâeddin: “Derhal istifa ederim, efendim” dedi. Sıra Yusuf Ziya Ortaç’a gelmişti. Atatürk, kadehten bir yudum içip sordu: “Ya siz, Cumhurbaşkanı olsanız ne yaparsınız?” Akbabacı: “Sizi Cumhurbaşkanı yaparım Paşam” dedi. Lokantada yemek yiyorlardı. Karşı masadaki Fenerbahçe’nin o tarihlerde ünlü sağ açığı yakışıklı Fikret’le Cumhuriyet’in sahiplerinden yazar Doğan Nadi selamlaştılar. Yazar Mithat Cemal sordu: “Kim bu?” “Fikret!” “Rubabı Şikeşte’yi yazan (ünlü şair Tevfik) Fikret mi?” “Hayır! Rubabı Şikeşte’yi okumayan Fikret!” İngiltere’ye İkinci Dünya Savaşı’nda büyük hizmetleri geçen Winston Churchill, tiyatro oyuncusu ve alkolik olan damadından dertliydi ama bu kusurunu damadının yüzüne karşı söylemiyordu. Bir gün damadı: “Sizce en büyük devlet adamı kimdir” diye sorunca Churchill hemen, “Mussolini” dedi. Yalnız damadı değil, oradakiler de şaşırmışlardı bu yanıta. “Şaka ediyorsunuz” dediler. Churchill: “Hayır, çok ciddiyim” dedi: “Çünkü içimizde damadını öldürebilmek cesaretini yalnız Mussolini göstermiştir.” Bir romanını satın alan kitapçı Peyami Safa’ya sordu: “Üstat, benim bir gözüm camdandır, biliyordunuz değil mi?” Peyami Safa, “Evet biliyorum”. “Ama hangisi camdır, onu biliyor musun?” “Hayır!” “E, bilin bakalım”. Peyami Safa derhal işaret etti: “Şu!” “Nereden anladınız?” “ Daha şefkatli, daha insaflı bakıyor!” Seçim; hayırlara vesile olur inşallahhhh! Bugün seçim günü. Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün yönünü gösterdiği, onun ölümünden sonra da İsmet İnönü’nün özveri içinde hayata geçirdiği çok partili demokratik siyasette 60 yılı aşan bir deneyime sahip. İnişli çıkışlı bu yolculukta gelinen noktada, ülke yönetiminin demokratik seçimler sonucu el değiştirmesi ilkesi toplumun tüm kesimleri tarafından genel kabul görmekte. Libya, Mısır, Yemen, Tunus, Bahreyn ve şimdi de yanı başımızdaki Suriye’de yaşanan trajediler ise bugün bazı kesimlerce eleştirilen Cumhuriyetin kurucu kadrosunun aslında ne kadar uzun erimli düşündüğünü bir kez daha görmemize fırsat sağlıyor. BM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF de neredeyse Türk demokrasisiyle yaşıt bir uluslararası kuruluş. UNICEF’in 60. yılı için düzenlenen etkinliklerde, ‘iki Cumhuriyet kızı’ Türkan Şoray ve Gülsin Onay gösterdikleri duyarlılıkla çok büyük takdir topladı. 27 Mayıs’ta düzenlenen UNICEF balosuna katılan Sandık ve Cumhuriyet Kızları sinema sanatçımız Türkan Şoray, çocuklar yararına düzenlenen müzayedeye kendi çizdiği bir resmi armağan etti. Şoray’ın ‘Şevkat’ isimli resminin açık arttırma sonucu satışından dünya çocukları için 55 bin lira yardım elde edildi. Böylece, gecede toplanan 99 bin liralık yardımın, yarıdan fazlasını Türkan Şoray tek başına sağlamış oldu. Şoray gibi ‘UNICEF iyi niyet elçisi’ olarak çocuklara yardım misyonu üstlenen bir başka isim de Gülsin Onay. Dünya çapında üne sahip piyanistimiz Onay da geçen hafta hiçbir maddi karşılık beklemeksizin çocuklar yararına konser verdi. Konserin bilet satış gelirleri de yine UNICEF’in çocuklar yararına projelerine aktarılacak. Türkan Şoray, Eyüp’te bir memur çocuğu olarak dünyaya geldi. Ortaokul sıralarında sinemaya gönül verdi. Ünü Türkiye sınırlarını çoktan aştı. Dünyanın en fazla film çeviren kadın oyuncuları arasında sayılıyor. Yurtiçinde ve yurtdışında kazandığı sayısız ödülü var. Türk halkının gönlüne ‘sultan’ sıfatıyla taht kurmuş durumda. Gülsin Onay müzisyen anne babanın çocuğu. Üç buçuk yaşında piyanoya başladı. Altı yaşında ilk konserini verdi. İsmet İnönü döneminde çıkarılan Üstün Yetenekli Çocuklar Kanunu kapsamında Fransa’da devlet tarafından okutuldu. Yarışmalarda kazandığı başarılarla dünya çapında ün sahibi oldu, 64 ülkede konserler verdi. Dünya sanat çevrelerince Chopin ve Rachmaninof’u en iyi yorumlayan piyanistlerin başında sayılıyor. Şoray da Onay da halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bu ülkeden çıktı. Neden Suriye, Mısır, Bahreyn, Tunus ya da Libya’dan değil de Türkiye’den derseniz... Sırrı Cumhuriyet’tir. Her ikisi de Cumhuriyet kızı. Bu sandık gününde, Cumhuriyeti kuran kadrolara sadece ülkemizi demokrasiye kavuşturdukları için değil, Anadolu’dan Türkan Şoray ve Gülsin Onay gibi yüzlerce, binlerce Cumhuriyet kızının yetişmesine imkân sağladıkları için de bir kez daha minnet duyuyoruz. MÜFTÜLÜKTEK YOLSUZLUK Dürüstlüğünün ödülü kovulmak oldu ÖMER ŞAN RİZE Rize Müftülüğü’nün Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) tarafından afetzedeler için gönderdiği yardımları paylaştığını ortaya çıkaran müftülük görevlisi H.T.’nin gazetemizde yayımlanan haberin ardından Rize Müftüsü İlyas Serenli tarafından küfürler edilerek işten çıkarıldığı iddia edildi. H.T. şikâyetçi oldu. Rize Müftüsü Serenli’nin, afetzedelere gönderilecek yardım için müftülük çalışanlarının çocukları ve yakınlarından oluşan bir listeyi DİTİB’e gönderildiğini ortaya çıkmıştı. Yardımları ‘sehven’ paylaşmışlar Yardım listesinde kızının adı bulunan dönemin Rize müftüsü ve şu andaki Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Zeki Sayar, “Söz konusu 20 kişi içerisinde birkaç tane müftülük çalışanının yakını var zaten. Söz konusu yazı daha önceki formatlara uygun olarak değiştirilmeden sehven o şekilde gönderilmiş” dedi. Dönemin Rize Müftü Yardımcısı Dursun Ali Coşkun ise “Kızım o dönemde üniversite öğrencisiydi. Kendisi bunları halletmiş olabilir” diye konuştu. Listede bir yakınının ismi olduğu ileri sürülen RÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Sandıkçı da listede yakını olmadığını, olayın ortaya çıkmasının ardından kendisinin Rize Valiliği ve müftülüğüne soruşturma açılması için başvurduğunu söyledi. Sandıkçı, önceki gün dekanlık görevinden istifa etti. Sandıkçı, “Üniversitemizin yeni rektörünü seçtikten sonra yeni kadroların oluşmasına imkân tanımak gerekiyordu ” dedi. Kızını ölüm orucunda yitiren Harman’ın örgüt propagandası yaptığı öne sürüldü Kızının resmini taşıdığı için 5 yıl hapsi isteniyor LHAN TAŞCI Valilik ve müftülük sustu Konu hakkında başvurduğumuz Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu’nun izinli olduğu ifade edildi. Valilik ve müftülük ise olaylarla ilgili bir soruşturma başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin açıklama yapmadı. ANKARA Uygulamaları nedeniyle eleştirilerin hedefi haline gelen ve kaldırılmaları gerektiği dillendirilen özel yetkili savcılık yine tartışılacak bir karara imza attı. Malatya Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği, Dünya Kadınlar Günü’nde, ölüm orucunda ölen kızının fotoğrafını taşıyan 57 yaşındaki Hatice Harman hakkında “yasadışı örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Davanın iddianamesinde, sanıkların taşıdıkları bazı fotoğraflarla örgüt propagandası yaptıkları iddia edilirken sanıklar arasında yer alan ve kızının fotoğrafını taşıyan Hatice Harman için şu suçlama yöneltildi: “Şüpheli Hatice Harman’ın DHKPC terör örgütü mensubu olan ve Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda başlattığı ölüm orucu sebebiyle cezası 6 ay ertelenen ve tedavisi için Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırılan ancak tedaviyi kabul etmemesi sebebiyle 16 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybeden ve örgüt tarafından devrim şehidi ilan edilen kızı Feride Harman’ın resminin (fotoğraf) bulunduğu afişi yürüyüş boyunca ve basın açıklaması sırasında taşıdığı, resmin altında ‘Halk Cepheli Kadınlar’ ibaresinin bulunduğu tespit edilmiştir.” Avluların Sessizliğinde Baştarafı Arka Sayfada Her akşamüstü koşarak odaya gidip pencerenin önündeki sandalyeye oturuyor ve onu bekliyordum ve o tam vaktinde gelip güneşin önünde duruyordu. Günler neşe içinde, tasasız geçiyordu. Ama bir gün her şey birdenbire değişti. Yaşadığım evin bulunduğu mahallede önce bir feryat duyuldu, ardından bir kadın sesi, o güne kadar duyduğum tüm seslerden farklı bir sesle, uzun ve anlaşılmaz bir ağıt söylemeye başladı. Biz çocuklar evin avlusunda birbirimizi suluyorduk, birden ölesiye korkup soluğu evin büyüğü Makber Hanım’ın odasında aldık. Makber Hanım sedirde oturuyordu. Beyaz yemenisinin çevrelediği güzel yüzü solgundu, bizleri görünce yanına çağırdı, hepimize teker teker sarıldı, korkumuzu gidermeye çalıştı. Ama ses durmuyordu, o zaman ben bütün cesaretimi toplayıp ne olduğunu sordum. Ve Makber Hanım anlatmaya başladı: Bir adam vardı. Bölgenin ve belki de dünyanın en güzel Arap atlarını yetiştirmekle ün salmıştı. İşte bu adamın gönlü bizim bulunduğumuz evden üç ev ötedeki evde yaşayan dünyalar güzeli bir Esma kıza düşmüştü. Ama Esma kız sözlüydü ve babası onu asla bir at yetiştiricisine vermek istemiyordu. Arap atlarıyla ünlü adam, bu nedenle her gün tam günbatımında gelip benim odamdan göründüğü gibi kızın odasından da görünen yerde duruyor ve güneşe bakıp kıza sevdiğini söylüyordu. İşte böyle zamanlardan birinde kızın babası sinsi bir tuzak kurup Arap atları yetiştiren adamı tam güneşin battığı yerde beklemiş, ondan sonra da bir el ateş edip adamı öldürmüştü. Adamın Arap atı, adamı sürükleyerek getirip kızın evinin kapısına koymuş ve orada beklemeye başlamıştı. Sonra kız önce atı, sonra ölen adamı görmüş ve işte ağıda başlamıştı. Bitmek bilmeyen bir ağıda. Bunları duyunca hemen odama koşup pencereden bakmıştım. Bu kez güneş batarken Arap atının sırtındaki adam gelmemişti. Bir daha da hiç gelmedi.” İşte böyle, mavi at belleğime dokunup geçmişin bütün anılarını, seslerini aklıma getiriyor. Onu kim yaptı acaba? Düşünüyorum, hangi rüyanın atı bu? Kim bilir hangi yollardan, karadan ve denizlerden geçip nice maceralardan sonra bu vitrine ulaştı. Ona bakıp gülümsüyorum. Belki bir akşamüstü o da kendi mavi rüyasını yaşar. Kim bilir? ‘Cezaevindeki kişilerin sayısı katlandı’ stanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri adıyla anılan kayıp yakınları 324. kez Galatasaray Meydanı’nda toplandı. 30 yıldır kendisinden haber alınamayan Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, “Ağabeyimin oy pusulası geldi. Artık yeter. Oy pusulası, askerlik pusulası istemiyoruz. Bu acıyı kimsenin bize çektirmeye hakkı yok” dedi. Eylemde, gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır açıklama yaptı. 1995’te kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya ise Türkiye’de istikrardan ve demokrasiden bahsedilmesine karşın, cezaevindeki kişilerin sayısının iki katına çıktığını vurguladı. Örgüt propagandası Başsavcılık, Harman’ın kızının fotoğrafını taşıdığı için Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinde düzenlenen “yasadışı örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Başsavcılık, yine ölüm orucunda ölen Selma Kubat ile eylem hazırlığında iken üzerindeki bombanın patlaması sonucu ölen Şengül Akkurt’un fotoğraflarını taşıdıkları gerekçesiyle sanıklar Erkin Kocaman, Kubilay Uçucu ve Ayla Kılınç’ın da aynı suçtan cezalandırılmasını talep etti. Babalarını öldüren örgüte katıldılar Kocaeli’nde tutuklanan iki üniversite öğrencisi iddiaları reddetti KOCAELİ (AA) Kocaeli’nde terör örgütü PKK’nin gençlik yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 14 üniversite öğrencisi arasındaki 2 gencin babalarının, 1994 yılında teröristlerce Bitlis’te katledildiği ortaya çıktı. Kocaeli polisince 6 Haziran’da düzenlenen terör örgütünün gençlik yapılanmasına yönelik operasyonda, 15 üniversite öğrencisi gözaltına alındı. Zanlılar arasında bulunan Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Hukuk Fakültesi öğrencisi Hakan B’nin babası Ziya B. ile KOÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi Mehdi A’nın babası Zeki A’nın, terör örgütü üyelerince Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Köprücük köyüne 1994 yılında düzenlenen saldırıda öldürüldüğü öğrenildi. Hakan B. ve Mehdi A’nın emniyetteki ifadesinde suçlamaları kabul etmedikleri, babalarını da terör örgütünün öldürmediğini savundukları öğrenildi. Kocaeli Valisi Ercan Topaca, operasyona ilişkin yaptığı açıklamada, “Tutuklananlar arasındaki iki çocuğumuzun babaları Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Köprücük köyünde teröristlerce öldürülmüştür. Bu olayla ilgili o dönem güvenlik güçlerince hazırlanan tutanak elimizde” dedi. Tümgeneral Toptaş kaza geçirdi ERZİNCAN (AA) Erzincan’da, Halil A. yönetimindeki otomobil, orduevine giriş yapmak üzere olan, 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Toptaş ile eşi Betül Toptaş’ın bulunduğu resmi plakalı makam aracına çarptı. Kazada, Toptaş, eşi ve otomobilinin sürücüsü yaralandı. ANKARA (AA) Sayısal Loto’nun bu haftaki çekilişinde numaralar “15, 18, 21, 27, 37 ve 44” olarak belirlenirken, 6 bilen üç kişi, 1 milyon 497 bin 615’er lira kazandı. 5 bilenler bin 825’er lira, 4 bilenler 28’er lira, 3 bilenler 4 lira 35’er kuruş kazandı. C MY B C MY B 3 kişiye 1 milyon 497’şer bin TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear