23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 2007’de açılan dava sonuçlanmazken SGK’lerin önü emekliden gelir sağlayan dilekçeci ve takipçilerle doldu Emekliye fark uyarısı Ekonomi Servisi Parasını almak isteyen emekli, kötü niyetli kişilerin çıkarlarına alet oldu. Bir yandan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), emeklilerin önünü toptan kesmek isterken, bir yandan çıkar sağlamak isteyenler, dava dilekçeleri satıyor, takip için emekliden para alıyor. Özellikle son günlerde kurumun il ve ilçe müdürlük binalarında ciddi bir yoğunluk yaşandığı gözleniyor. Konu hakkında bilgi veren Tüm Emekliler Sendikası Başkanı Veli Beysülen’in verdiği bilgiye göre, 2002 ve 2006 yıllarında ortaya çıkan farkların ödenmesi konusunda dava açılmış olmasına karşın bazı kötü niyetli kişiler, dilekçe satmak ya da “davanızı takip edeceğim” vaadiyle 300350 lira civarında para alıyor. Liberali Var Demokrasisi Yok Erdoğan hükümetlerinin iktidar gücünü kullanma, icraatlarının bütününde görüldüğü üzere “Çılgın Proje”sinin de liberal ayağı var, demokrasi ayağı yok. Liberal demokrasi düzeninin olmazsa olmazları ayaklar altına alınınca da, bize insan hakları, demokrasi, hukuk düzeni, insan eksenli kamu yararı, halkın çıkarlarını gözeten, doğayı, İstanbul’u tüm değerleriyle koruyacak bir projeyi unutmak kalıyor. AKP’nin seçime dönük çılgın projesinin seçmene pazarlanması, algılatılması da, liberal demokrasinin ilkelerinden bile çok uzak, pervasız; kent rantının haksız yaratılması, paylaşılması, “büyüklere masallar” üzerinden... Başbakan’ın önünde durduğu kanal maketinde, kanalda yüzen gemiler, etrafındaki gökdelenleri ile şimdiden pay alabilme rüyasına kapılanlar, define arayıcılarının gözlerini kaplamış hırsla, “Bul kanalı al parayı” sloganı üzerinden hesaplar yapıyorlar. Kanal İstanbul’u kazanç kapısı görüp Silivri’de arsa kapma yarışına girenlere Belediye Başkanı Topbaş’ın “Kanal üzerinizden geçebilir, dikkatli olun!” uyarısı, projenin kendisinin değil ama yaratılan haksız kent rantının paylaşım kavgasındaki çılgınlığın belgesi gibi... Erdoğan hükümetleri gerçekten liberal demokrasinin gereklerini yerine getiriyor olsalardı.. Çılgın projenin açıklanmasının hemen ardından televizyon kanallarının canlı yayınlarına çıkan, AKP iktidarının karşısında değil, proje çalışmalarında etkin görevler almış uzmanların, bilim insanlarının şaşkın itiraflarına, açıklamalarına tanık olmayacaktık. Hükümetin, belediyenin resmi proje çalışmalarında görev almışların tümü İstanbul için bambaşka çerçevelerde çalışmalar yapmış, raporların altına imza atmış olarak, tümünü reddeden bir proje ile yüz yüze kalmışlardı... Eleştiriyi akıllarının ucundan bile geçirmeden, bilimsel verilerle projenin temel çelişkileri üzerine sayısız önemli sorunun, olumsuzluğun altını çiziyorlardı... Başbakan Erdoğan’ın haftalarca ön reklamı yapıldıktan sonra çılgın seçim projesi olarak açıkladığı kanalın yerini spekülasyon adına saklıyor üslubunda verdiği bilgiler, zaten kent rantının paylaşılması boyutunda çok fazla adımın atılmış olduğunun itirafları içerikli olması bir yana... Geçen yıllar, aylar içinde İstanbul’a dönük gelişim projelerinde çalışmış bilim insanları, meslek örgütü temsilcileri, uzmanlardan saklanan kanalın, Başbakan Erdoğan’ın ağzından karar verilmiş, uygulaması sürecine geçilmiş, ön çalışmaları yürütülmüş kesin gerçekleşecek bir proje gibi sunulmasına ne demeli? Liberal demokrasilerde de sermaye çıkarları, kapitalist düzen ne kadar kayırılırsa kayırılsın, halka, paylaşıma, çevre korumasına dönük kaygılar ne kadar göz ardı edilirse edilsin haksız kazançlar, rant gözetilsin.. demokrasi, hukuk devleti düzeninin gerekleri olmazlar, olamayacaklar vardır... Liberal demokratik düzende bile kamunun rantı, haksız kazancı en aza indirme, olabildiği kadar sıfırlama sorumluluğu vardır. Liberal demokratik düzende rant üzerinden siyaset yapmak siyasi getirisi değil, götürüsü olan çok büyük suçtur... Liberal demokratik düzende bile başbakanca “Ben yaptım oldu” olarak açıklanabilecek projeler yapılamaz, dayatılamaz. Projenin proje olarak gündeme girebilmesi için sonradan dayatma olarak değil, önceden ilgili uzmanlık kurullarının, meslek örgütlerinin kararları, onayları gerekir. Liberal kimliği demokrat kimliğinin önünde ülkelerde bile böylesine önemli, toplum yaşamı, büyük kent geleceği üzerinde yaşamsal sonuçları olan projelerde, her olası sonuç üzerinden çok ciddi toplumsal, bilimsel tartışmalara, varılacak ortak sonuçlara gereksinim vardır. Yani “İsveç’te, İngiltere’de, Cenevre’nin bir sokağının, Londra’nın bir tarihi binasının bile kaldırılması, değiştirilmesi söz konusu değildir. Biraz daha büyükçe projeler için ise aylar, yıllar süren tartışmalarla tüm olasılıklar üzerinde düşünülür, gerekirse yaşayanların oyuna, referanduma gidilir..” türünden ukalalıklar da yapacak değilim. Başbakan Erdoğan’ın tek başına; çılgın projeyi açıklama üslubu, projenin gündeme getirilişinin.. hele de projenin çapları, çevresel, toplumsal, milyonlarca insanın yaşamları üzerindeki sonuçları göz önüne alındığında... Padişahlık dönemlerinde, günümüz diktatörlüklerinde bile kolay kolay gündeme gelemeyecek bir biçim olduğunun altını çizmek isterim. Zaten bu projenin gerçekleştirilmek üzere değil, oya çevrilmek üzere, büyüklere masallar hesabıyla açıklandığıyla avunmak isteyenlere gelince... Yeni dünya sömürü düzeni çarklarında, piyasalar düzeninde, medya çağında gerçeklerin değil, sanal olarak medyatik pazarlananların veri olduğunu anımsatmalıyım. Çılgın projenin açıklanmasının ardından kent rantı vurgununun yaşanacağı bölgelerde arsa satışları durmuş, bedavadan on üzerinden yüz kazanmanın hesapları yapılıyorsa.. İşçi pazarında, sabahın kör karanlığında çılgın proje üzerinden iş bulma düşü kuruluyor, durum sorgulanamıyorsa.. Türkiye, liberal demokrasiden İslam diktatörlükler değerlerine hızla kayıyor olabilir... ‘SGK BAŞKANI ZARARSIZ, 4 AYRI YERDEN MAAŞ ALIYOR’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 1. bölge bağımsız milletvekili adayı emekli Hamza Dürgen, SGK Başkanı Emin Zararsız’ın SGK, TRT, YÖK ve Eti Madencilik’ten ayrı ayrı maaş aldığını iddia etti. Dürgen, Emekliler Birliği Sen dikası Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada, “Dört yerden maaş alan Zararsız’ın açlık çeken emekliler umurunda mı? Bu ülkede devletin bankaları yok mu? Neden bankalar emeklilerin maaşlarına da promosyon vermez?” dedi. Emeklilerin zaten yaşam koşulları içinde yeterince mağdur edildiğini dile getiren Beysülen, kendilerinin de emeklileri bu konuda uyardıklarını ve pazartesi günü de Ankara SGK Genel Müdürlüğü önünde yeni bir açıklama yapacaklarını dile getirdi. Konunun SGK tarafından değil bizzat hükümet tarafından çözümlenebileceğini, bu nedenle kendilerinin daha önce bir imza kampanyası düzenleyerek 50 bin imzayı Başbakan’a ilet tiklerini anlatan Beysülen, davanın 2007 yılında açıldığını, 2009’da, 2002 farklarının kabul edilerek ödenmesi gerektiği, 2006’daki farkların ödenmesi talebinin ise kabul edilmediği, kurumun davayı Yargıtay’a taşıdığı ve iki yıldır Yargıtay’da bulunan dava için, kurumun delil sunmak için duruşma talep ettiği bilgisini verdi. Öte yandan CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Baş bakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Kazanılan mahkeme kararlarına rağmen ödenmeyen SSK ve BağKur emeklilerine TÜFE alacaklarını ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz” diye sormuş, bu konuda bir soru önergesi vermişti. ‘Fark var iddiası asılsız’ SGK Sigorta İşleri Genel Müdürü İbrahim Ulaş da söz konusu farklara ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını, haberlerde yer alan hesapların yanlış değerlendirmelere dayandığını söyledi. Ulaş, 2002 yılında memurlara yapılan zammın yüzde 35.3, işçi ve BağKur emeklilerine yapılan zammın yüzde 31.9 olduğunu belirtti. Yaratılan beklenti nedeniyle çok sayıda emeklinin kurumun çeşitli birimlerine başvurduğunu, bazı emeklilerin dava açtığını anlatan Ulaş, dilekçe vermek için evinden kalkıp gelip sıra bekleyen, davalar için mahkeme masrafı ödemek durumunda kalan emeklilerin mağduriyet yaşadığını belirtti. Ulaş, bu konuda verilmiş bir yargı kararı bulunmadığına dikkati çekerek, açılmış bir davanın da Yargıtay aşamasında olduğunu kaydetti. OTOKAR’IN YEN ZIRHLISI ARMA 8X8 DD ALI Ekonomi Servisi Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç, Otokar’ın yeni zırhlı muharebe aracı Arma 8x8’in, yüksek hareket kabiliyeti, farklı görevlere imkân veren iç hacmi ve düşük operasyonel giderleri ile dünyadaki rakipleri arasından sıyrıldığını ifade etti. Görgüç, araçtan 3 prototip ürettiklerini, bu yılın 3. çeyreğinde üretime hazır hale geleceklerini bildirdi. Tüm elektronik sistemleri Otokar tarafından geliştirilen Arma 8x8, sahip olduğu özel sistem sayesinde sürücüsüne karanlıkta, siste, dumanda hiçbir ışık yakmadan termal kamera ile yolu ve etrafı görme ve ilerleme imkânı sağlıyor. Araç Amfibi kit sayesinde hiçbir ön hazırlık yapmadan suda yüzebiliyor ve suda saatte 8 kilometre hız yapabiliyor. Ford Otosan’ın Kocaeli fabrikası, en son 2008 ortasında 3 vardiya çalışıyordu. 2011 yılında yüzde 13 artışla toplam personel sayısı da 9 bin 490 kişiye ulaşacak. MercedesBenz Türk’ün Hoşdere Fabrikası’nda Türkiye için bir örnek teşkil eden bu projesi “Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması”nda Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Ford Otosan 3’üncü vardiya için 1000 kişiyi işe alacak Ekonomi Servisi Koç Holding ve Ford Motor ortaklığı Ford Otosan’ın Genel Müdürü Nuri Otay, şirketin artan ihracat talebini karşılamak için haziranda üçüncü vardiyaya başlayacağını ve 1000 yeni eleman istihdamına gidileceğini söyledi. Şirketin ilk çeyrek sonuçlarına ilişkin önceki akşam düzenlenen basın toplantısında Otay, “Kocaeli fabrikası, en son 2008 ortasında 3 vardiya çalışıyordu. 2011 yılında yüzde 13 artışla toplam personel sayısı da 9 bin 490 kişiye ulaşacak. İstihdamda 2008’deki rekor seviyeyi zorluyor olacağız” dedi. Otay, eleman alımına başladıklarını, planlarının en geç haziran ayında üçüncü vardiyayı başlatmak olduğunu sözlerine ekledi. Ford Otosan’ın, yeni Transit üretimi için Kocaeli’ndeki fabrikasına yaklaşık 630 milyon dolarlık yatırımı başlattığını hatırlatan Otay, şirketin, hafif ticari araç sınıfı için üreteceği yeni bir araç projesi için de ayrıca 205 milyon Avro’luk ikinci yatırım kararı aldığını belirterek “Mühendislik ve diğer birtakım yatırım kalemlerini de eklediğimizde toplam yatırımımız 1 milyar doları geçecek. Bu yatırım, önümüzdeki 3 yıllık dönemi kapsıyor” dedi. Ford Otosan Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Toprakoğlu da bu yıl 300 milyon dolara yakın yatırım harcaması yapacaklarını ve yılın ikinci yarısında yatırım harcamasının temposunun hızlanacağını belirtti. MercedesBenz Türk hem çevreyi hem bütçeyi koruyor Ekonomi Servisi MercedesBenz Türk, Daimler AG yönetimince tanımlanan çevre ilkeleri kapsamında, entegre bir çevre koruma ağına yatırım yaparak önemli oranda tasarruf sağlıyor. MercedesBenz Türk AŞ, atık yönetimi ve enerji yönetiminden oluşan çevre yönetim sistemini hayata geçirdi. Şirket, atık yönetimi sistemi için 1 milyon Avro yatırım yaptı. Tüm fabrika çalışanları için sistemin uygulanmasına paralel yürütülen yoğun eğitim programlarını da içeren ve Nisan 2010’da hayata geçirilen atık yönetimi, önemli ekolojik ve ekonomik sonuçlar getirdi: “Etkin atık ayrımı ile geri dönüşen atık miktarı 750 ton arttı, taşıma yollarının azalmasıyla CO2 salımı 57 ton azaldı, prosesler optimize edildi, riskler azaldı, çalışanların çevre bilinci arttı, yılda 420 bin Avro tutarında tasarruf sağlandı.” Enerji yönetimi sistemi, Hoşdere Fabrikası’nda 2009’da devreye alındı. Bu kapsamda net enerji tasarruf tedbirleri tanımlandı. Çalışanlara yönelik yoğun eğitim programlarıyla tamamlanan bu sistem sayesinde; yüzde 37 elektrik, yüzde 28 doğalgaz, yüzde 18 su tasarrufu sağlandı. Böylece CO2 salımı yüzde 30.2 azaldı, 1 milyon 900 bin Avro tasarruf sağlandı. MercedesBenz Türk’ün Türkiye için bir örnek teşkil eden bu projesi “Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması”nda Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Girişimcinin adresi TTGV Ekonomi Servisi Özel sektöre gelişmiş ve katma değeri yüksek ürünler üretmesi için destek veren Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Dış Ticaret Müsteşarlığı kontrolündeki Fiyat İstikrar Fonu’ndan aldığı yıllık 30 milyon dolarlık kaynakla bunu sağlamaya çalışıyor. Kurulduğu 1991’den bu yana 950 firmaya 300 milyon dolar katkı sağlayan TTGV, şu sıralar vakfın bir diğer kolu olan girişim sermayesi sektörünü desteklemek için çaba sağlıyor. İlk kez kurulacak girişim sermaye şirketlerine ortak olup parasal destek sağlamak amacıyla 2009’da kurulan şirketin adı İstanbul Risk Sermayesi Girişimi (IVCI). 160 milyon Avro’luk fon büyüklüğü bulunan IVCI’nin ortakları arasında KOSGEB (50 milyon Avro), Avrupa Yatırım Fonu (50 milyon Avro), TTGV (40 milyon Avro), Türkiye Kalkınma Bankası (10 milyon Avro), Garanti Bankası (5 milyon Avro) ve Finansbank’ın patronu Yunanistan bankası National Bank of Greece (5 milyon Avro) bulunuyor. TTGV Genel Sekreteri Mete Çakmakçı, İsrail’deki dev fonların çıkış noktasının IVCI gibi girişimler olduğunu belirterek “Türkiye’nin ilk özel bağımsız girişim sermaye şirketi Turkven ile İş Girişim’in yüzde 11 ortağıyız. Teknoloji firmalarına yatırım yapmak için CISCO ile 3 yatırımlık bir anlaşma yaptık. Buna göre CISCO Türkiye’de 3 tane teknoloji firmasına ne kadar yatırım yaparsa biz de aynı oranda parasal katkı yapacağımız sözünü verdik” dedi. Çakmakçı, kamunun ArGe ve KOBİ’lere destek için ayırdığı kaynakların yüksek olması nedeniyle TTGV’nin sağladığı kaynağın geri planda kaldığını ifade etti. Metro 120 milyon Avro yatırım yapacak Ekonomi Servisi Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, bu yıl Türkiye’de yaklaşık 120 milyon Avro’luk yatırım hedeflediklerini belirtti. Metro Toptancı Market, Türkiye’deki 19’uncu, Ankara’daki 3’üncü mağazasını Batıkent’te açtı. Özerkan, 20 milyon Avro değerinde yatırım yaparak hizmete açtıkları Batıkent mağazasında toplam 220 kişiye istihdam sağladıklarını ve 30 binden fazla ürünü müşterilerin hizmetine sunduklarını kaydetti. Özerkan, mağazanın açılışını, müşterileriyle birlikte bereketin sembolü olan nar kırarak yaptı. TAV ciroyu yüzde 27 arttırdı Ekonomi Servisi TAV Havalimanları Holding’in yılın ilk çeyreğinde konsolide cirosu yüzde 27 artışla 177 milyon avro oldu. TAV’dan yapılan açıklamada, TAV Havalimanları’nın 2011’in ilk çeyreğinde, Türkiye ve yurtdışında işlettiği 10 havalimanında 2010’un aynı döneminde 9.4 milyon olan yolcu sayısının da 10.1 milyon yolcu sayısına yükseldiği kaydedildi. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı M. Sani Şener, havacılık sektöründe mevsimsellik nedeniyle yılın en zayıf dönemini yansıtan ilk çeyreğe rağmen alınan bu sonuçların TAV’ın yüksek performansı ve artan operasyonel verimliliğinin finansal yansıması olduğunu ifade etti. Türk ş binasına işgal Sendika üyesi oldukları ve insanca çalışma koşulları istedikleri için işten çıkartıldıklarını öne süren direnişteki OntexCan bebe ve PTT işçileri, dün Gümüşsuyu’ndaki Türk ş bölge binasını işgal etti. şçiler,“Türk ş direnişimize sahip çıkana, sendika bürokratlarına taleplerimizi kabul ettirene dek binada duracağız” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear