23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 29 N SAN 2011 CUMA 10 gemiyi bu kanala zorla yönlendiremez. Böyle bir değişiklik için Türkiye’nin tüm Montrö’ye taraf ülkelerin olurlarını alması gerekir. Karadeniz’e kıyı ülkelerden hangisi bu isteme “olur” verebilir? Ayrıca Boğazlar’dan geçmesi bazı yasaklamalara tabi gemilerin bu kanaldan Karadeniz’e çıkmalarına kıyı ülkelerin tepki göstermeyeceği de düşünülebilir mi? DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr BM, Suriye’nin gizli olarak nükleer reaktör inşa etmeye çalıştığını iddia etti Ucubenin de Ucubesi! tek kent İstanbul’dur. Bırakın iki imparatorluğu; Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı gibi dört ayrı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Tarihi ve doğasıyla böylesine görkemli bir kentin başına çorap örüleceği anlaşılıyor. İster “çılgın”, ister “saçma” ve isterseniz “palavra” deyin, adam “Kanal İstanbul” tasarımı ile medyanın, halkın dikkatlerini seçim gündeminin başına oturttu! Garip olan, Recep Tayyip Erdoğan 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükkent Belediye Başkanı seçildiğinde karşısındaki rakip DSP adayı Necdet Özkan idi. Genel Başkan Bülent Ecevit, Özkan’ı desteklemek amacıyla 17 Ocak’ta birlikte bir basın toplantısı düzenlemişti. Ecevit, Özkan’ın seçilmesi durumunda İstanbul Boğazı’nın yükünü azaltmak amacıyla Karadeniz’den Marmara’ya bir kanal açılmasını düşündüklerini söylemişti. İstanbullular bu tasarımı beğenmedikleri için olacak, Özkan’ı değil, Erdoğan’ı başkan seçmişlerdi. İstanbulluların oy vermedikleri bu tasarımı Erdoğan şimdi bu seçim gündeminin başına taşıdı. Bakalım İstanbullular 17 yıl önce “hayır” dedikleri bu öneriye, bu kez “evet” diyecekler mi? hiçbir ayrı imparatorluğa başkentlik Dünyada Bununkent ikiçıkan yapmamıştır. dışına Şam’a nükleer uyarı Haber Merkezi ABD ve İngiltere’nin vatandaşlarını çekmesinin ardından Birleşmiş Milletler de Suriye’nin gizli olarak nükleer reaktör inşa etmeye çalıştığını duyurdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Batılı ülkelerin Suriye’de göstericilere yönelik şiddetin kınanmasına yönelik girişimi, Rusya, Çin ve Lübnan’ın itirazlarına takılırken Suriye’de iktidardaki Baas partisinin 203 üyesi daha göstericilere karşı güç kullanılmasını protesto için istifa etti. BM Nükleer Enerji Sekreteri Yukiya Amano, Paris’te düzenlediği basın toplantısında bir muhabirin sorusu üzerine Suriye’nin gizli olarak nükleer reaktör inşa etmeye çalıştığını iddia etti. İsrail, 5 yıl önce Suriye’ye bağlı bir tesisi vurmuştu. Amano’nun iddiasına göre Suriye bu tesiste nükleer reaktör kurmaya çalışıyordu. Suriye ise söz konusu iddiaları yalanlıyor. Daha önce de Atom Enerjisi Ku M T MÜSTEŞARI F DAN, ŞAM’DA ESAD LE GÖRÜŞTÜ ŞAM (AA) Şam’a gelen M T Müsteşarı Hakan Fidan ve DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu başkanlığındaki Türk heyeti Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın yanı sıra Suriye Başbakanı Adil Sefer ve bazı Suriyeli yetkililerle de bir araya geldi. Görüşmelerde, “Türkiye’nin Suriye’deki reform sürecine verdiği desteğin” aktarıldığı belirtilirken “Türkiye’nin ülkedeki reform sürecine yapabileceği katkıların” değerlendirildiği bildirildi. Çevre… Kanalın genişliği iki geminin yan yana geçmesine olanak vermeyecek. Genişliğin artması maliyeti iki kat arttıracak. Ayrıca, engebeli arazide belki de yükseltmeindirme havuzlarının yapımını da gerektirecek. Bu da bir başka maliyet etkeni olacak. Kanaldaki seyir hızının Boğaz geçişinden daha yavaş olacağı da göz ardı edilmemelidir. Uzmanlar, ilk tahminlere göre 350 hektarlık ormanın yok edileceğini öngörüyor. Kanalın kazılmasıyla çıkacak 152 milyon metreküp molozun nerelere döküleceği bilinmiyor... Kanalın iki giriş çıkışında yapılacağı açıklanan limanlar, yörelerinde çevre kirliliğine neden olurken, yöredeki su havzaları da kanala kurban edilecek. Karadeniz ve Marmara’daki farklı tuzluluk oranları bu denizlerdeki farklı canlı türlerini de yok edebilecek. Marmara kıyısı ve İstanbul’u etkileyen “deprem” olgusunun kanalın kazılması ile tetiklenme olasılığı artarken, güçlü bir depremde oluşacak bir tsunaminin kanalda yaratacağı taşkınların olumsuz etkilerinden söz etmek de herhalde falcılık olmasa gerek. Ayrıca yörede daha fazla insan yaşayacağı için böyle bir depremde ölü sayısı da doğal olarak artabilecek. rumu, İsrail’in vurduğu tesisin reaktör olabileceğini ileri sürmüştü. Ancak Amano’nun açıklamaları ilk kez doğrudan yapılan bir açıklama olarak yorumlandı. BM, Irak’a müdahale edilmeden önce de Saddam Hüseyin’in kimyasal silahı olduğunu iddia etmişti. BM’de Suriye çatlağı Güvenlik Konseyi’nde ise Suriye çatlağı yaşanıyor. Batı ülkelerin hazırladığı metin Rusya ve Çin’e takıldı. Rusya ve Fransa, İngiltere, Almanya ve Portekiz’in 15 üyeye dağıttığı taslağa ABD de destek veriyordu. Ancak önceki gün oturumda çok sayıda üye kınama çağrısı yapan metne karşı çıktı. Kısa süre önce Yemen’le ilgili bir bildiride de anlaşamayan Güvenlik Konseyi’nde Suriye konusunda ortak açıklama çıkmaması, Ortadoğu ve Arap dünyasındaki ayaklanmalara yönelik derin bölünmüşlüğü gösteriyor. Fransa, yüzlerce kişinin ölümüne yol açan şiddete son verme çağrılarına kulak tıkaması durumunda Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a karşı “sert tedbirlerin” alınmasını istiyor. ABD de Esad’ı tank ve silah kullanmaya son vermeye çağırdı. Toplantı sonrasında tek tek ülkeler şiddeti kınarken reform çağrısı da yaptılar. Esad yönetiminin müttefiki Rusya, içerde gösterileri bastırmanın BM’nin harekete geçmesine neden olacak şekilde uluslararası barışa tehdit oluşturmadığı görüşünde. Moskova: Taraf olmayın Rusya’nın büyükelçi vekili Aleksandr Pankin, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bölgede güvenliğe gerçek tehdit, Suriye’deki duruma dışarıdan yapılacak müdahaledir” diye konuştu. Pankin, uluslararası toplumu Suriye ve diğer Arap ülkelerinde “taraf olmamaları” konusunda uyardı. Pankin, “Bu tarz yaklaşımlar, sonu gelmeyen bir şiddet döngüsüne neden olur. Bu iç savaşa davetiyedir” ifadelerini kullandı. Çin’in temsilcisi Li Baodong da, Suriye’de “yapıcı” rol üstlenilmesi gerektiğini savundu. Konsey’in veto yetkisi bulunan iki daimi üyesi Rusya ve Çin, Libya’da sivilleri koruma amacıyla başlatılan BM destekli müdahaleye de gittikçe daha fazla eleştirel yaklaşıyor. İki ülke, müdahalenin Muammer Kaddafi rejimini devirme amacına dönüştüğünü ifade ediyor. Reuters’e konuşan diplomatlar, Lübnan delegasyonunun da Suriye’nin kınanmasına karşı çıktığını bildirdiler. Suriye konusunda yapılan tartışmada ise ABD Büyükelçisi Susan Rice ve diğer Batılı delegeler, eylemlere yönelik şiddeti kınadılar. Batılı ülkeler ayrıca BM Genel Sekreteri’ni de, Suriye’deki şiddetle ilgili bağımsız bir soruşturma yürütmeye çağırdılar. Suriye’nin Büyükelçisi Beşşar Caferi ise Rice’ın açıklamalarına “Hollywoodvari” yorumunu getirdi. İnsan hakları örgütleri, mart ortasından beri 500’e yakın kişinin öldüğünü söylüyorlar. BM’ye bağlı İnsan Hakları Konseyi bugün Cenevre’de Suriye konulu bir oturum yapıyor. Baas’tan toplu istifalar Baas’ın Banyas bölgesinden 30 kişinin istifasının ardından Huran bölgesinden de 203 kişinin ayrıldığı belirtildi. Güvenlik güçlerinin halka yönelik uygulamalarını protesto ettikleri için partiden ayrıldıklarını belirten istifacılar , “Güvenlik güçleri, içinde büyüdüğümüz bütün değerleri altüst ettiler. Olup bitenleri kınıyoruz ve hiç pişmanlık duymadan partiden ayrıldığımızı beyan ediyoruz” açıklamasını yaptılar. Dün de Dera’dan tank görüntüleri gelmeye devam ederken, Şam yönetimi ordu içinde bölünme olduğu iddialarını reddetti. DÜĞÜNE KATILAMIYOR Hiyami’ye davetiye yok Dış Haberler Servisi İngiltere’de bugün yapılacak kraliyet düğünü için Suriye’nin Londra Büyükelçisi Sami Hiyami’ye yapılan davet geri çekildi. Prens William ile Kate Middleton’ın bugün Londra’da Westminster Kilisesi’nde yapılacak düğününe 1900 kişi davet edildi. İngiltere ile diplomatik ilişkileri olan tüm ülkelerin büyükelçilerinin de hazır bulunacağı düğüne, Suriye’nin Londra Büyükelçisi Hiyami’nin de katılması bekleniyordu ancak davet Suriye’de devam eden şiddet olayları nedeniyle tartışmalara neden oldu. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Suriye’de sivil ölümler dikkate alındığında Hiyami’nin düğüne katılımının “uygun olmayacağını” açıklayarak daveti geri çekti. Düğüne, ülkenin eski İşçi Partili Başbakanları Tony Blair ve Gordon Brown da davetli değil. Ancak selefleri Muhafazakâr Partili John Major ve Margaret Thatcher düğüne davet edildi. Blair ve Brown’un “şövalye nişanları” olmadığı gerekçesiyle davet edilmedikleri basına yansırken, MuhafazakârLiberal Demokrat hükümetinin davetli listesinde etkili olmuş olabileceği yorumu yapıldı. Öte yandan Prens William ve Kate Middleton’ın mezun oldukları St. Andrews Üniversitesi’ne Suriye hükümeti tarafından 100 bin sterlinin üzerinde kaynak sağlandığı iddia edildi. (AFP) Maliyet… Başbakan “çılgın” tasarım hakkında bir yandan “gerekli çalışmalar yapıldı” derken, bir yandan da “etüt çalışmalarının iki yıl süreceğini” söylüyor. Bu çelişki bile tasarımın henüz bulutlar üzerinde bir düş olduğunu ortaya koyuyor. Zaten Başbakan da “İnsanlar hayal ettikçe yaşarlar!” diyerek, düş gördüğünü inkâr etmiyor. Basın, tasarımın maliyeti hakkında 1025 milyar dolar (15–37.5 milyar TL) arasında değişen rakamlar veriyor. Mersin Akkuyu Nükleer Santralı’nın maliyeti 20 milyar dolar. Hükümet üç nükleer santral yapılacağını açıkladı. Nükleer santralların toplam maliyeti 60 milyar doları bulacak demektir. Türkiye çeyrek yüzyıldır bir nükleer santralı yapacak parayı bile bulamazken acaba üç santralın suyu hangi değirmenden gelecek? Bir de buna bu “çılgın kanalın” 20 milyar dolarını ekleyelim! Tasarımın “yapişletdevret” yöntemi doğrultusunda yerliyabancı ortaklardan oluşacak bir “konsorsiyumca” yapılacağı söyleniyor. Ortada “etüt” yok, ama “konsorsiyum olasılığı” varmış. Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı’nın maliyeti 25 milyar dolar. Yabancılar barajın yapımına bir konsorsiyumla katılmak istediler. Ancak sonrasında çeşitli “çevre ve tarihsel miras sorunları” nedeniyle çekildiler. Baraj yapılamaz oldu. Çünkü hükümetin bu barajı yapacak parası yok! Neymiş, Süveyş Kanalı’nda yılda 4.8; Panama Kanalı’nda 1.8 milyar dolar gelir sağlanıyormuş. Çılgın kanaldan 5 milyar dolar bekleniyormuş... Yanında “bedava” Boğaz dururken, adam neden kanalda gemi başına birkaç yüz bin dolar versin ki! Yemen’de yine kan döküldü Kentleşme… Açıklamalarda kanal çevresinde yeni kentsel oluşumlar öngörülüyor. Yöreye göç olayını Muhalefet Salih’i uyardı: Anlaşma yatar Dış Haberler Servisi Yemen’de önceki gün yapılan gösterilerde güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu en az 15 kişinin öldüğü, 190 kişinin yaralandığı bildirilirken muhalefet, hükümete, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih karşıtı protestoculara yönelik şiddetin, siyasi krizi sona erdirecek anlaşmayı tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu. Muhalefet koalisyonundan yapılan açıklamada, hükümetin protestocuları korumaktaki başarısızlığı karşısında anlaşmayı sağlamak için mücadele edemeyecekleri belirtildi. Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin girişimiyle hazırlanan anlaşmanın pazar günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da tamamlanacağı belirtilmişti. Anlaşma Salih’in ve baş yardımcılarının yargıdan muafiyeti karşılığında koltuğu bırakmasını öngörüyor. Ancak uzmanlar, Batı’nın El Kaide ile savaşındaki müttefiki Salih’in bir ay daha iktidarda kalmasının krizi derinleştirebileceği uyarısı yapıyor. Habertürk’ten. durdurmak yerine daha da hızlandıracak bu olay İstanbul ve çevresinde yeni karayolları, ulaşım sorunlarını yaratacak. Ayrıca artan su ve enerji gereksinimini karşılamaya mevcut altyapı yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla kanalın çıplak maliyeti değil, getireceği bu tür yan maliyetler de düşünülmemiştir. İstanbul’un 15 milyonu aşan nüfusu, bu yapılanmayla iki katına doğru yol alırken, Trakya neredeyse tüm Anadolu nüfusunun yarısı kadar bir nüfusu barındırmak zorunda kalacak. Kanalın her ne kadar kamu arazilerinden geçeceği, sınırlı kamulaştırma yapılacağı söylense de; liman, üç köprü ve Çatalca ağırlıklı kentleşme için daha şimdiden aşırı kazanç amaçlı arazilere yatırım haberleri dünkü basına yansımıştır. ABD’YE GÖRE TÜRK YE D N ÖZGÜRLÜKLER SINIRLIYOR Raporda Gülen vurgusu ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’nun (USCIRF) 2011 yılına yönelik raporunda Türkiye’ye dini özgürlükleri ciddi bir biçimde sınırladığı eleştirisi getirildi. Türkiye’nin “izleme listesindeki ülkeler” arasında yer aldığı raporda Fethullah Gülen cemaatinin yasal statüsünün olmadığı görüşü dikkat çekti. “Türk hükümeti din ve inanç özgürlüklerine dini azınlıkların varlığını tehdit edecek düzeyde ciddi sınırlamalar getirmeyi sürdürüyor” görüşünün iletildiği raporda “devlet laikliğinin” ülkede Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer azınlıkların dini özgürlüğünü azaltığı ifade edildi. Raporda Türkiye’de pek çok İslami grubun faaliyette bulunduğuna dikkat çekilerek “1 ila 8 milyon arasında Sünni Müslüman üyesi olduğu tahmin edilen Gülen hareketinin ayrı yasal bir statüsü yok. Sufi kardeşlikler, tarikatlar ve cemaatler hâlâ yaygın” ifadeleri yer aldı. Raporda Ergenekon soruşturmasıyla ilgili “Ergenekon ordu ve güvenlik güçleri, yargı ve laik siyasi elit ile bağları olan ultramilliyetçi bir yeraltı örgütüdür” şeklinde kesin ifadeler yer aldı. Raporda Ergenekon soruşturmasında AKP’yi eleştirenlere baskı uygulamak için yapıldığı öne sürülen tutuklamaların da ciddi kaygı uyandırdığı görüşü yer aldı. Çanakçömlek… Marmaray yapımını 1 milyar dolar ile finanse eden Japonlar, görkemli tarihe sahip İstanbul’daki kazıların UNESCO gözetiminde önce arkeologlarca yapılmasını anlaşmaya temel koşul olarak koydurttular. Yabancı konsorsiyum, aynı koşulu BakuTiflisCeyhan boru hattı için de öngörmüştü. Ilısu Barajı’nı 25 milyar dolarla finanse edecek konsorsiyum üyeleri yörede “çevreye ve tarihsel mirasa zarar vermemek için” barajın yapımından çekildiler. Başbakan’ın “çanak çömlek yüzünden dört yıl geciktiğini” söylediği Marmaray’ı yabancılar değil de AKP hükümeti yapsaydı ne 38 antik gemi, ne İstanbul’un tarihinin 8400 yıl öncesine gittiği bilinebilecekti. Başbakan, çılgın kanalın yapımı ile “Boğaz trafiği ata yadigârlarını tehdit ediyor. Bu kanalı kültür varlıklarımızı korumak için de yapıyoruz” diyor. Ardından da tutarsız bir biçimde “çanakçömlekten” yakınıyor. Bütün bu olumsuzlukları bile bile, 17 yıl önce rakibine seçim kaybettiren bu tasarıma bugün sahip çıkması, 12 Haziran seçimlerinde basının, rakiplerinin başka alanlarda yapacakları eleştirilere karşı akıllıca yapılmış “ucubenin de ucubesi” bir perdelemedir. T.C. DENİZLİ 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN MAL AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2010/26 TALİMAT Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi ve özellikleri. TAPU KAYDI: Denizli, Merkez, Kınıklı köyü, 15L1 pafta, 1886 ada, 14 parselde kayıtlı, 682.00M2 miktarlı, 1 bodrum, 1 zemin, 1 normal kat, 2. kat (çatı kattan) oluşan kâgir bina vasıflı taşınmaz kayıtlıdır. NİTELİKLERİ: Taşınmaz, Kınıklı Çamlaraltı mah. 6016 sk. N:7 adresinde olup üzerinde villa tipi tripleks lüks konut binası, arka bahçede yüzme havuzu ve bahçesi, bodrum kat ön bahçeden asansörle inilen araba garajı, bina altında bodrumda kalorifer kazan dairesi odası, sauna ve oval küvetli lüks banyo, tuvalet, çamaşır odası mevcuttur, 1 oda + küçük mutfak bölümü mevcut zeminleri laminat parke ve seramik kaplıdır, bodrum kat otopark ile birlikte yaklaşık 300m2, bina zemin katta giriş antresi, 1 oda, geniş salon ve mutfak, tuvaletlavabo açık teras bölümü mevcut, tabanlar laminat parke kaplı, salonda şömine mevcut, duvarı saten boyalı, duvarlarda süslemeler mevcut, mutfak seramik kaplı, mutfak lüks yapılı, tavanlar asma tavanlı, spot ışıklandırma mevcuttur, 1 katta 3 geniş yatak odası mevcut, her yatak odasında banyo ve giyinme odaları mecut, ortada geniş antre mevcuttur, tabanları laminat parke kaplı, ıslak zeminleri seramik kaplı, banyoların içi lüks yapılıdır, tavanlar asma tavan ve spot ışıklandırma mevcuttur, 2 kat (çatı katta) çamaşır odası, bir yaşam odası, mutfak bölümü, bir adet normal oda, banyo mevcuttur, odalar tabanı laminat parke kaplı, ıslak zeminler ve duvarları seramik kaplıdır, üzeri çatılı mebranşıngıl kaplamalıdır, zemin kat, yaklaşık 275m2, l. kat 280 m2, 2kat (çatı kat) 155m 2 olup tripleks bina bodrum kat ile bir bütün olarak yaklaşık 1010 m2 kullanım alanındadır, bodrumda geniş otopark vardır, otoparka zemin kattan yük asansörü ile araba bodruma inmektedir, bina arka cephesinde yüzme havuzu vardır, havuz çevresi yeşil ve bakımlıdır, bina ön ve yan cepheleri çimlendirme ve peyzaj yapılmış, bina bahçe duvarı korkuluklu, bahçe giriş kapısı alarm cihazlı giriş kapısıdır, binanın tüm elektrik ve su tesisatları, armatürleri, seramikler ve dolapları kaliteli lüks malzemeden, kaliteli işçilikle yapılmıştır. Binada bodrum kattan son kata kadar çıkan asansör vardır, binanın ısıtma sistemi yerden kaloriferli ısıtmalıdır, taşınmaz mevkii olarak, Kınıklı, çamlık caddesi hemen altında, çamlık mesire alanına yakın, bulunduğu çevrede lüks villa türü yapılaşmalar mevcut, sokaklar bakımlı ve her türlü TEK, PTT, belediye, yol, su, doğalgaz altyapısı mevcuttur, çamlık mesire alanına ve sosyal ve kültürel tesislerine ve eğelence tesislerine yakındır. Ulaşım durumu rahat lüks konut yerleşimi bakımından tercih edilen değerli mevkilerdendir. İMAR DURUMU: Denizli Belediyesi 28/01/2010 tarihli 1/1000 ölçekli imar durumunda konut alanı, ayrık nizam kat adedi 3 kat, Taks/Kaks:0.35/1.05, ön bahçe 5 m, komşu mesafeler 3 m olduğu plan üzerinde yazılı, ön bahçeden sarı boyalı az bir kısım yola terki olduğundan kati ruhsat verilemez yazılıdır. Taşınmaz üzerinde B+2+çekme katlı bina vardır. KIYMETİ: 1.617.260,00 TL Birinci Satış günü: 10/06/2011 günü 10.2010.25 saatleri arasında İkinci Satış günü: 20/06/2011 günü 10.2010.25 saatleri arasında Adliye Sarayı l. Kat. 101 No’lu Gayrimenkul Satış Odası DENİZLİ adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanh alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, Yukarıda yazılı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplammdan fazla, olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2)Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3)İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde.dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. 4)İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve digef zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5)Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesiiçin dairede açık olup masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6)Satışa iştirak edenlerin Şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc. İfl. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Adlarına tebligat yapılamayan ilgililere gazete ilanı tebligat yerine geçerlidir. Basın: 25668 Montrö Sözleşmesi… Türkiye, Lozan’da Boğazlar’dan geçişe getirilen kurallardan duyduğu sıkıntı üzerine yaptığı girişimle 20 Temmuz 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde istediği koşulları kabul ettiren bir sözleşmeyi ilgili ülkelere imzalattı. Egemen bir devlet olarak, Boğazlar’ın denetimini elde eden Türkiye, bunun karşılığında İstanbul ve Çanakkale boğazlarından, limanlara uğramadan transit geçecek ticaret gemilerinden hiçbir harç, vergi almamayı kabul etti. Dolayısıyla tam 75 yıldır tüm gemiler Boğazlar’dan “bedava” geçiyor. Bu kanal paralı olacağına göre kim, tonlarca ücret ödeyip geçmek ister! Ayrıca Montrö gereğince Türkiye hiçbir yabancı C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear