23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 N SAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER AKP’li Kayseri ve Elazığ belediyelerinin ardından bir soruşturma da MALATYA’da başladı BELGE ORTAYA ÇIKTI 7 Üçüncü Kayseri olayı Seçimler nedeniyle görevini devreden dönemin çişleri Bakanı Beşir Atalay mülkiye müfettişinin hazırladığı “ön inceleme raporuna” soruşturma izni vermedi. Bu karar Danıştay Birinci Dairesi’nce kaldırıldı. Danıştay’ın kararı hem Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na hem de çişleri Bakanlığı’na gönderildi. AYKUT KÜÇÜKKAYA SELAHATT N GÖKATALAY Kübra bebek açlıktan öldü CEM L C ĞER M DANIŞTAY KARARINA NE DED LER? AKP’li Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır: Yargının vereceği karara saygılı olmak gerekir. Bu tür şikâyetler her zaman olabilir. Biz Malatya halkına en güzel hizmetleri vermenin gayreti içerisindeyiz. Eski AKP’li Belediye Başkanı ve 12 Haziran’da yapılacak genel seçimlerde AKP’den 4. sıra milletvekili adayı Cemal Akın: Dava ile ilgili Danıştay’ın verdiği kararı henüz okumadım. Kararı ayrıntılı bir şekilde okuduktan sonra sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz. 7 YILLIK SÜREÇ AKP’li Kayseri ve Elazığ belediyelerindeki yolsuzluk iddialarına AKP’li Malatya Belediyesi de eklendi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin raporunda, aralarında Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, 12 Haziran’daki seçimlerde AKP’nin Malatya milletvekili adayı olan H. Cemal Akın, eskiyeni 21 AKP’li meclis üyesinin bulunduğu toplam “23 kişi”, “taşınmaz üzerine fabrika yapımı için verilen ruhsatla alışveriş merkezi yapılmasına göz yummak, mahkemelerce verilen yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamamakla” suçlanıyor. Bakanlık müfettişinin raporundaki en önemli ayrıntı ise “Sanayi alanı için Özelleştirme İdaresi’ne ödenen meblağ ile belediyenin yaptığı plan değişikliğinin ardından arsanın sanayi alanından ticaretsağlıkkonut alanına dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkan değer farkının oldukça yüksek olduğu” tespiti. Bu önemli tespitini, Malatya Belediyesi’nin sattığı başka bir arsa örneğiyle anlatan mülkiye müfettişi, raporuna bu durumu “Hemen hemen benzer alanda bulunan 34 bin metrekarelik ‘ticaret alanı’ için Malatya Belediyesi’ne bir başka firma tarafından 52 milyon 500 bin TL ödendi” ifadesiyle geçirdi. İnceleme konusu olan eski Sümerbank arazisi için Özelleştirme İdaresi’ne yaklaşık 10 milyon TL ödenmişti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’na 6 Ağustos 2010 tarihinde sunulan 161/41 sayılı ön inceleme raporunda yolsuzluk iddiasıyla ilgili gelişmeler resmi belgeler ışığında “yıl yıl” anlatılıyor. Bakanlık Mülkiye Müfettişi’nin incelediği yolsuzluk iddiası belgelerde şöyle geçiyor: “Şifa Mahallesi 580 ada 494 parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda, 4 Şubat 2009 tarihli ve 32 sayılı belediye meclis kararıyla imar planı tadilatı yapıldığı; bu tadilatla taşınmazın, özelleştirme ve imar mevzuatına aykırı olarak sanayi alanından ticaret alanına dönüştürüldüğü ve taşınmaz üzerine fabrika yapımı için verilen ruhsatla alışveriş merkezi yapılmasına göz yumulduğu...” Bu iddiayı inceleyen mülkiye müfettişinin raporuna yansıyan ve Danıştay Birinci Dairesi’nin kararıyla Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen raporda yer alan önemli tespitler şöyle: YAPI YÜKSEKL Ğ SERBEST BIRAKILDI Plan değişikliğiyle maksimum yapı yüksekliğinin serbest olarak düzenlendiği; böylece, bu arsalara, parsel bazında yapılan söz konusu değişiklikle oldukça fazla değer kazandırıldığı... 2009 yılında görevi devreden AKP milletvekili adayı Cemal Akın (solda) ile belediye başkanlığı görevini teslim alan Ahmet Çakır (sağda) devirteslim töreninde birlikte. ‘Sümerbank arazisi 100 milyon eder’ 1 Mart 2011 tarihinde Danıştay Birinci Dairesi’nin kararıyla soruşturulacak olayın geçmişi 2004 yılına kadar uzanıyor. Sümer Holding’e ait alan Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 8 Ocak 2004 tarihli ve 2004/6 sayılı kararıyla Malatya Girişim Grubu (MGG) AŞ’ye satıldı. 27 Şubat 2004 tarihinde tapu devri yapıldı. Satış 6 milyon 400 bin dolara gerçekleşti. O tarihte belediye AKP yönetiminde değildi. Satışın ardından dönemin MHP’li Belediye Başkanı Yaşar Çerçi, 14 Ocak 2004 tarihinde düzenlediği basın toplantısında, “Sümerbank’a ait yerin 5 yıl önce 11 milyon dolara ihale edilmesine rağmen, dönemin hükümeti tarafından bu bedelin az bulunarak ihalenin iptal edildiğini, ancak şimdi 6.4 milyon dolara 4 yıl vadeyle satıldığını” söylemişti. Sümerbank’a ait tesislerin yaklaşık 100 trilyon liralık (100 milyon TL) bir arazisi olduğunu ve Malatyalıların ortak kullanım alanı olması gerektiğini savunan Çerçi, tepkisini şöyle dile getirmişti: “Şehir içinde kalan ve özelleştirme programına alınan Sümerbank fabrika alanını, belediye olarak bütün kamuoyunun kullanabileceği bir yeşil alan olarak değerlendirmek için talip olmuştuk. Öncelikle bila bedel devrini arzulamıştık ama satılacağı ifade edilince de ihaleden çıkan en yüksek bedel olan 6.4 milyon doları belediye olarak ödemeye hazır olduğumuzu bildirdik. Hatta bununla ilgili bir de imza kampanyası düzenledik. Şehrin tamamı bizim düşüncemizi arzu etmesine rağmen, aynı bedelle almaya hazır olduğumuzu bildirmemize rağmen, satışı yapılmıştır. Bu durumdan vatandaşlarımız rahatsızdır. 5 yıl öncesine göre arsanın değeri düşmedi, daha da arttı. Görevde kaldığım sürece buraya imar izni vermeyeceğim.’’ Çerçi böyle konuşurken aynı yıl yapılan yerel seçimlerde Malatya’da belediye AKP yönetimine geçti. Danıştay’ın 2011 yılındaki kararı almasına yol açan gelişmeler 2004 yılından bu yana belediyeyi yöneten AKP yönetiminde yaşandı. Danıştay’ın kararında ve İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişinin raporunda geçen alışveriş merkezi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Alanda 5 yıldızlı otel inşaatı ise sürüyor. Alana bir de özel hastane ve 200 lüks konut yapılması planlanıyor. Soruşturulacak iddia nedir? 9 Ağustos 2010 tarihinde çişleri Bakanı Atalay’ın imzasıyla eski ve yeni belediye başkanları hakkında “soruşturma izni verilmedi”. Bu karar Danıştay tarafından kaldırıldı. SAMSUN Tekkeköy ilçesinde geçen 17 Ocak tarihinde yaşamını yitiren ve “açlıktan öldüğü” iddia edilen 2.5 aylık Kübra Nazar Bakırcı’ya, ölümünden 25 gün önce götürüldüğü hastanede “beslenme yetersizliği” tanısı konulduğu ortaya çıktı. Ailenin avukatı Yalçın Korkmaz, “İş kazası geçirip sakat kalan babaya SGK gelir bağlamamış, devlet de sosyal görevlerini yerine getirmemiştir. Dolayısıyla baba çalışamadığı için Kübra bebek adım adım ölüme gitmiştir” dedi. Kübra’nın babası Murat Bakırcı da, geçirdiği iş kazası sonrasında işyerine açtığı 501 bin TL’lik tazminat davasının devam ettiğini belirterek “Bu süre içerisinde SGK bana bir maaş bağlamadı. Bir maaşım olsaydı. Belki kızım ölmeyecekti” diye konuştu. Anne Necla Bakırcı, kızını iyi besleyemediklerini söyleyerek “İşimiz yok. Zor durumda yaşıyorduk. Bu yüzden kızıma iyi bakamadım. Onu besleyemedim. Aç insanın memesinden süt gelir mi? Bundan sonra dolabım dolmuş neyime. Kızım gitti” diyerek gözyaşı döktü. Avukat Yalçın Korkmaz, açılan ve halen devam eden davaları yanı sıra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Hazinesi’nden 60 bin lira maddi, 210 bin lira manevi olmak üzere toplam 270 bin lira maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. Samsun’un Tekkeköy İlçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde oturan 26 yaşındaki Necla ve geçirdiği iş kazası nedeniyle işsiz olan 30 yaşındaki Murat Bakırcı çiftinin 2.5 aylık bebekleri Kübra Nazar Bakırcı 17 Ocak günü rahatsızlandı. Kübra bebek Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne 112 Acil Servis ambulansıyla götürülürken yolda öldü. Kübra bebeğin ölüm nedeni önce polis bültenine “beslenme yetersizliği” olarak yazıldı. Aynı günün akşamı Emniyet Müdürlüğü bültene “sehven” “beslenme yetersizliği” diye yazıldığını, ilgili polis memurunun da görev yerinin değiştirildiğini açıkladı. Valilikten konuyla ilgili yapılan açıklamada da “Açlıktan ölümün” sadece ailenin iddiası olduğu ileri sürüldü. Hastane ve otopsi raporu basından gizlendi. Ancak, hastane ve otopsi raporunda Kübra bebeğin ölmeden 25 gün önce hastaneye götürüldüğü ve “malnutrisyonkistik fibrozis” (beslenme yetersizliği) tanısı konulduğu ortaya çıktı. Küçük kıza yapılan ilk otopsi raporunda da midesinin boş olduğu açık bir ifade ile yazıldı. BELED YE Ç NE POL KL N K DEĞ Ş KL K ARSANIN DEĞER N ARTTIRDI Bu bağlamda, daha önce Malatya Belediyesi’nce hemen hemen benzer alanda bulunan 34.089,51 metrekare yüzölçümlü ‘ticaret alanı’ için satın alma bedeli karşılığında Malatya Belediyesi’ne bir başka firma tarafından ödenen 52. 500.000 TL tutarındaki meblağ ile bu arsa için Malatya Girişim Grubu’nun ‘sanayi alanı’ olarak Özelleştirme İdaresi’ne ödedikleri meblağ karşılaştırıldığında, yapılan plan değişikliğiyle mezkur arsanın sanayi alanından ticaretsağlıkkonut alanına dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkan değer farkının oldukça yüksek olduğu, böylece arsanın değerinin çok arttığı... PLAN TAD LAT YASAĞINDAN ÖNCE NŞAATA BAŞLANDI Bahse konu alanda, arsa maliklerinin daha 5 yıllık plan tadilat yasağı süresi tam dolmadan yaklaşık 1 yıl önce fabrika inşaatı ruhsatı alarak inşaata başladıkları... B L RK Ş TESP T ETT Yapılan inşaatın fabrika değil alışveriş merkezi inşaatına yönelik olduğu hususlarının mahkemece bilirkişilere tespit ettirildiği... MAHKEME KARARI UYGULANMADI Belediye Meclisi’nin 4 Şubat 2009 tarihli ve 32 sayılı kararı ve bu karar uyarınca verilen yapı ruhsatlarının iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle bir başka firma tarafından açılan dava üzerine Malatya İdare Mahkemesi’nin 14 Ocak 2010 tarihli ve E: 2009/767 sayılı kararıyla dava konusu işlemlerin yürütülmesinin karar verilmesine rağmen alışveriş merkezinin faaliyette olduğu... BELED YE ZARARA UĞRATILDI Diğer yandan, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42’nci maddesi hükmü uyarınca para cezası uygulanmadığı için belediyenin de zarara uğratılmış olduğu... Başbakan Erdoğan açtı ‘Parayı SGK ödüyor, reklamı belediye yapıyor’ MUSTAFA ÇAKIR 25 Nisan 2007: Almanya Deniz Feneri e.V’de düğmeye bastı. 25 Nisan 2011: Türkiye’de hâlâ dava açılamadı ‘Fener’de 4 yıl önce 4 yıl sonra Haber Merkezi Almanya’nın “yüzyılın bağış skandalı” olarak nitelendirdiği Deniz Feneri e.V soruşturmasını başlatmasının üzerinden “bugün tam 4 yıl” geçti. Almanya dört yıllık süreçte davayı 2008’de sonuçlandırdı; üç isme toplam 10 yıl hapis cezası verdi. Frankfurt Savcılığı yürüttüğü ikinci soruşturmayla ilgili iddianameyi de savcılığa sundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağında ise “Asıl failler Türkiye’de” denilmesine karşın AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen o faillere bir türlü sıra gelmedi; iddianame tamamlanamadığı için soruşturma dava aşamasına geçemedi. Tarih: 25 Nisan 2007... Almanya’da Türkiye’yi yakındıran ilgilendiren operasyonda düğmeye basılıyor. Kanal 7’nin Almanya’daki kuruluşu Euro 7 ile aynı binada bulunan Deniz Feneri e.V’nin Frankfurt’taki bürosuna baskın düzenleyen 340 Alman polisi iki ismi gözaltına alıyor. Bu isimler Euro 7’nin genel mü te yatarken; Almanya bu isimler hakkında dürü ve Deniz Feneri e.V’nin kurucu başkanı ikinci iddianameyi hazırlarken Türkiye’de asıl Mehmet Gürhan ile hem Euro 7’nin hem De failler olarak nitelendirilen isimlere yönelik niz Feneri e.V’nin muhasebecisi Firdevsi Er soruşturmada 4 yılın sonunda dava aşamasımiş’tir. 20 Ağustos 2007 tarihinde Deniz Fe na gelinemedi. Ankara Cumhuriyet Başsavneri e.V’nin son başkanı Mehmet Taşkan göz cılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında altına alınır. Tutuklanarak cezaevine konulan Kanal 7’nin tepe yöüç kişinin yargılannetimindeki isimler ması 17 Eylül Zekeriya Karaman, Almanya dört yıllık süreçte davayı 2008’de İsmail Karahan, Ha2008’de sona erer. sonuçlandırdı; üç isme toplam 10 yıl hapis Ve Deniz Feneri yolrun Kapıyoldaş, suzluğunun Alman cezası verdi. Türkiye’de ise geçen 4 yıla karşın Mustafa Çelik ve esya ayağındaki üç saki RTÜK Başkanı Zasoruşturma dava aşamasına gelmedi. nık hapis cezalarına hid Akman’ın ifademahkum olur. Alman leri bile alınmadı. Anmakamları ilk davayı kara Basın Savcısı Nadi Türkaslan’ın başınsonuçlandırırken Ankara’ya şu mesajı verir: da bulunduğu üç kişilik ekibin yürüttüğü so“Asıl failler Türkiye’de!..” ruşturmada en önemli somut adım Haziran Tarih: 25 Nisan 2011... Başbakan Tayyip 2009’da atıldı. Türk savcılar, Almanya’nın asıl Erdoğan’la çektirdiği fotoğrafla gündeme ge failler olarak nitelendirdiği isimler Kanal 7 Yölen Mehmet Gürhan halen bu ülkede hapis netim Kurulu Başkanı Karaman ve eski RTÜK Başkanı Akman ile Kanal 7’nin üst yönetiminin de aralarında bulunduğu 18 kişinin malvarlığına mahkeme kararıyla tedbir koydurdu. Ankara’da Eylül 2008’de başlayan soruşturma bugüne kadar dava aşamasına gelemezken başkentte soruşturmayı engelleyecek önemli bir gelişme de yaşandı. Kendi ülkesinde ikinci soruşturmayı yürüten Alman savcıların adli yardım talebi Türkiye tarafından reddedildi. Almanya’nın talebini reddeden savcıların soruşturmayı yürüten savcılar olmaması ise dikkat çekiciydi. Alman makamları buna karşın Türk savcıların Almanya’da incelemelerde bulunmasına; ifade almasına izin verdi. Ancak yazışmalar “o kadar uzun sürdü ki” Türk savcılar Almanya’ya ancak 2011 yılının ilk günlerinde gidebildi. 18 Eylül 2008’de Türkiye’de gazetelere atılan manşetler şöyleydi: “Sıra Türkiye’de!..” Ancak ne var ki o sıra bir türlü gelmedi. ANKARA Ankara Tabip Odası, Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, AKP’li belediye başkanının yönetimindeki Keçiören Belediyesi binası içinde “semt polikliniği” açtığını belirterek “Seçim öncesinde hekim emeği üzerinden oy toplanılmaya çalışılıyor” açıklamasını yaptı. Tabip Odası, hekimlerin parasını Sağlık Bakanlığı’nın, muayene ücretlerini de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ödediğine dikkat çekerek belediyenin “hiç para harcamadan kendi reklamını yaptığını” savundu. Ankara Tabip Odası, Keçiören’deki bilbordlarda yer alan bir ilana dikkat çekti. Panoda, “Göz polikliniğimiz Keçiören Belediye binasında halkımıza hizmet vermeye başlamıştırKeçiören Belediyesi” ifadesi yer alıyor. İlanın bir köşesinde ise küçük harflerle Sağlık Bakanlığı Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi yazıyor. Hastanenin Keçiören Belediyesi binası içinde “semt polikliniği” açtığına işaret eden Tabip Odası, üçüncü basamak sağlık hizmeti vermekle görevli Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan, alanında yetkin hekimlerin Keçiören Belediyesi binası içinde poliklinik yapmaya zorlandıklarını savundu. Bunun belediyenin bir hizmeti olarak yurttaşlara duyurulduğuna işaret eden Ankara Tabip Odası, “Hastanenin hekimleri orada hizmet veriyorlar. Hekimlerin maaşını Sağlık Bakanlığı ödüyor, çünkü Sağlık Bakanlığı’nın hekimleri çalışıyor. Muayene ücretlerini SGK ödüyor, hem de eğitim ve araştırma hastanesi fiyatı üzerinden ödüyor. Yazılan ilaçların, gözlüklerin parasını SGK ödüyor. Ancak afişte sanki belediyenin bir hizmeti gibi sunuluyor. Polikliniği açan hastanenin adı ise bir köşede küçücük geçiyor. Seçim öncesinde hekim emeği üzerinden oy toplanılmaya çalışılıyor. Belediye para harcamadan kendi reklamını yapmış oluyor” değerlendirmesini yaptı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear