14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 7 MART 2011 PAZARTES 6 AP TÜRK YE RAPORU HABERLER Dış Haberler Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci ve aydınların tutuklanmasını değerlendiren Time dergisi, “Sanki eleştirici medya ile muhalefeti susturma kampanyasına dönüştü” yorumunda bulundu. Amerikada yayımlanan dergide yer alan yazıda, Ergenekon soruşturması başlatıldığında demokrasi için “ileri” ve “cesur” bir adım olarak karşılandığını belirtilerek “Ancak, dört yıla yakın bir süre sonra mahkumiyet yok ve devam eden soruşturma, sanki eleştirici medyayla muhalefeti susturma kampanyasına dönüştü” denildi. Tutuklamaların Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarının “laik, demokratik, istikrarlı ve refah içindeki” Türkiye’nin örnek gösterildiği dönemde gerçekleştiğine dikkat çekilen yazıda Şener ve Şık’ın insan hakları ihlallerini belgeledikleri vurgulandı. Dergideki yazıda ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin, gazeteci gözaltılarına ilişkin “bunu anlamıyoruz” sözleri de anımsatılarak “Hükümetin ‘ya bizdensin ya da bize karşı’ yaklaşımı, basında belirgin bir baskı hissiyatı yaratmış bulunuyor, çünkü medya ve iş çıkarları birbiriyle çok bağlıdır” denildi. Yazıda Başbakan Erdoğan’ın karikatürist ve gazeteciler hakkında açtığı davalara da yer verildi. Gündem basın özgürlüğü Dış Haberler Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında gazetecilerin tutuklanması bu hafta Avrupa Parlamentosu’nun (AP) gündeminde. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, salı günü Türkiye Raporu ve buna ilişkin karar tasarısını görüşerek oylayacak. Görüşmelerde Türkiye’de gazetecilerin tutuklanması üzerinde durulması bekleniyor. Türkiye’de ifade ve basın örgütlülüğü alanındaki sorunların büyüdüğü vurgulanan raporda, gazeteciler hakkında çok sayıda dava açılması ve internet sitelerinin kapatılmasına dikkat çekiliyor. Karar tasarısında AP, “Basın özgürlüğü, bazı sansür eylemleri ve internet dahil, Türk medyasında büyüyen oto sansürden kaygı duyuyor ve Türk hükümetini basın özgürlüğü ilkelerini desteklemeye çağırıyor” denildi. : Medya ve muhalefeti susturma kampanyası Gizli Delil ve Tehdit! “İnsanı haksız yere hapse atan bir yönetim altında, dürüst bir insanın asıl yeri cezaevidir.” H. D. Thoreau (*) Ergenekon savcılığının açıklamasını okuyunca ne hissettiniz? Kuyruğu dik tutmaya çalışmak, diyebilirim ancak. Birkaç noktayı okuyalım: A) Satır aralarında sanki şöyle diyor: Hepinizi içeri alırırız.. Okuyalım: “...kamuoyunun …asılsız değerlendirmelerle yönlendirilmeye çalışılması, yürüttüğümüz soruşturmaya zarar vereceği gibi adı geçen terör örgütünün hedef ve amaçlarına katkı sağlayacağı da açıktır. Bu istikametteki yayınlar tarafımızca özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir..”.. Anladığım kadar, “gelişmelerden kaygı duyuyorum” diyen Cumhurbaşkanı da, özenle izlenen ve hassasiyetle değerlendirilenler arasında! Hayır, savcılık bir iddia makamıdır, hepsi o kadar, tutuklama için ileri sürdüğü bütün gerekçeler sorgulanabilir! B) Tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız üzerinde esrarengiz bir hava oluşturuyor: “Soruşturmanın gizliliği nedeniyle bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlem..” Pardon? Bu bir kısım delilleri “sanıklar” bilmiyor, avukatları bilmiyor, bir siz mi biliyorsunuz? Ele geçirildiği ileri sürülen “deliller” yandaş medyada boy gösteriyor.. “Baykal’a şantaj2” gibi… Soner Yalçın, böyle bir kasetin olmadığını söylüyor. Diyelim ki siz bu kasete inanıyorsunuz, bunun Ergenekon davası ile ne ilgisi var? Hükümeti “Baykal’a şantaj” kasetiyle mi yıkacaklardı? C) Kendilerini mahkeme yerine koyuyorlar: “Yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin suç isnadı için yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirme sorumluluğu görev ve yetkilerini kanunlardan alan savcılığımıza aittir.” Peki, arkadaşlarımız, bilmedikleri, bilinmeyen delillerle mi tutuklandılar? Yoksa elinizdeki “delilleri” savunmalarını yapamasınlar diye, onlara da mı söylemediniz? Avukatları da mı bilmiyor bu “delilleri”? Daha vahimi: Mahkeme de mi, tutuklama kararı verirken bu delilleri sanığa sormadı? Yoksa mahkemeye, “elimizde korkunç deliller var, bunları size bile söyleyemeyiz ama tutuklanmalarını istiyoruz..” mu dediniz? Hukukun en temeli, bir “sanığın” hangi gerekçelerle gözaltına alındığını ve hangi nedenlerden dolayı tutuklandığını bilmesidir... Eğer böyleyse, hangi yasa size bilinmeyen nedenlerden dolayı insan tutuklatma, mahkemeye de insan tutuklama yetkisi veriyor? Yoksa bu dava Kafka’nın “Dava”sından mı çıkarıldı!? Savcıların, mahkemede “suçum ne söyleyin” diyen Tuncay Özkan’a verdiği “siz suçunuzu bizden daha bilirsiniz” yanıtı da tamamen Kafkaesk bir dava ile karşıya olduğumuzu gösteriyor: “Joseph K.: Neden tutukluyum?”. Yanıt: “Nedenini söylemek bize düşmez.. Soruşturma başladı. Vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz..” (**) Türkiye’nin neden hiçbir demokrasi sınıflandırmasına sokulamadığını ve melez rejim olarak isimlendirildiğini, net olarak görüyoruz! Dördüncüsü: Son gözaltılar ortalığı tutuşturunca, iktidar yandaşları “Çok acillll, bize bir şeyler ver ki bu tutuklamaların arkasında durabilelim..” çığlıkları attılar. Acaba bu açıklama onlara da bir can simidi mi? Şimdi yandaşlar şöyle mi diyecek: “Ellerde öylesine korkunç deliller var ki, bunları davanın selameti açısından açıklayamıyorlar...” Affedersiniz, Ergenekon davasında “delil” diye ileri sürülen bütün iddiaları yandaş medya ve kişilere pompalamadınız mı? Kamuoyunda uyandırılan “korkunçluk” üzerine bütün bu tutuklamalar inşa edilmedi mi? Evet! Bu davada kamuya açıklanmayan gerçek deliller vardı! Bunlar tutukluların lehlerine olan delillerdi! Bunlar sanık ve avukatların ellerine geçmesin diye “emanete” alındı... Aylar, yıllar sonra, avukatların bilgisi oldu bu gerçek delillerden! Bu delillerin hepsi de ileri sürülen pek çok iddiayı çürütüyor ve yalanlıyordu! Bu durum karşısında “bilinmeyen deliller” sakın böyle şeyler olmasın? Ahmet Şık’ın, poliste Fethullahçı örgütlenme üzerine yazdığı yayımlanmamış kitabı, Odatv sitesinde ne arıyor, diye sorulmaz. Bir yazar kitabını herkese gönderebilir. Bu kuraldandır hatta! Gönderir ki eleştiriler gelsin, eksikler yanlışlar gösterilsin, son yazımda bunlar dikkate alınır ve kitap yayımlanır. Ancak faşist rejimlerde yazarlara, düşünürlere bu tür sorular yöneltilebilir... (*) Hayrettin Ökçesiz’in yazısından, CBT’nin yayımlanacak 11 Mart 2011 tarihli sayısı. (**) Güngör Uras’a dünkü yazısında bu romanı anımsattığı için teşekkür. Gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık tutuklanarak cezaevine gönderildi Şener: Komplo İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında 3 Mart’ta gözaltına alınan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener, dün sabah saat 05.50 sıralarında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ahmet Şık’ın avukatı Tora Pekin, “Bu kadar haksız bir karar olabileceğini düşünemezdim. Tutuklanan gazeteciliktir. Türkiye’de artık bu karar karşısında hiç kimse gazetecilik yapamaz” dedi. Adliyeye 4 Mart Cumartesi, 15.50’de getirilen gazeteciler, 15 saat sonra 06.22’de tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi. Ankara’da gözaltına alınan ve sağlık sorunları gerekçesiyle İstanbul’a götürülemeyen Odatv Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil, savcılıkça serbest bırakıldı. Şener’e savcılıkta 50, Şık’a ise 15 soru yöneltildi. Şık’a “Kitabın Soner Yalçın’ın bilgisayarında ne arıyor”, “Nedim sana kitap mı, yazı mı yazdırıyor” diye soruldu. Şık ise kitap taslağının o bilgisayarda nasıl bulunduğunu bilmediğini, bu soruşturmada bunun aydınlanacağını umduğunu söyledi. Şık’a avukatlarıyla yaptığı bir telefon görüşmesinde “polis baskınından” söz edildiği belirtilerek baskını nereden bildiği de soruldu. Şık ise “Ergenekon soruşturmasını biliyorum. Gözaltına alınacak kişi, önce bazı medya organlarında gündeme getiriliyor. Bu kişi, çok büyük muhalefet yoksa da gözaltına alınıyor. Benim de ismim ortaya atıldı. Bu nedenle ben ve avukatlarım başıma gelecekleri tahmin ettik” dedi. Deliller arasında, Şık’ın Yalçın ile de Odatv çalışanlarıyla da tek bir telefon görüşmesi yer almadı. Şık’a “Şener ya da başkasından talimat alıyor musun” diye de soruldu. SAVCI ÖZ: AÇIKLANAMAYACAK DEL LLER VAR stanbul Haber Servisi Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, gazetecilere yönelik operasyona tepkilerin artması üzerine yazılı bir açıklama yaparak “Soruşturmanın gazetecilik görevleriyle ilgili olmadığını, bazı delillerin değerlendirmesi sonucu gözaltına alındıklarını” belirtti. Yürütülmekte olan soruşturma bir kısım basın mensubunun gazetecilik görevleri, yazdıkları, yazacakları yazılar, kitaplar ve ileri sürdükleri görüşleriyle ilgili olmadığını savunan Öz, açıklamasında “Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında elde edilen ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlemdir” ifadelerine yer verdi. Savcıların “hukuksal gereklilik” dışında hareket ettiği yönündeki değerlendirmenin “ciddiyetle yürüttükleri” soruşturmaya zarar vereceğini savunan Öz, yayınları “özenle” izleyerek “hassasiyetle” değerlendirdiklerini belirtti. Atalay savcı Öz’ün sözlerini aktardı ‘Polis istiyor mahkemeye sevk ediyoruz’ Haber Merkezi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın avukatı Akın Atalay, savcı Zekeriya Öz’ün açıklamasının gözaltı sürecindeki tutum ve sözleriyle çeliştiğini belirterek, “Ergenekon artık, bir darbe teşebbüsü davası değildir” diyerek müdahil avukatlığından çekildiğini açıkladı. Son gazeteci tutuklamalarıyla birlikte artık bu ülkede gazetecilik yapılamayacağını belirten Atalay, gözaltı sürecinde savcı Öz’ün kendisine “Ben bu son gözaltı ve aramalarda kaç kişi ile ve kimlerle ilgili yakalama ve arama istenildiğini bilmiyorum. Ahmet Bey’in de ismi var mı yok mu dikkat etmedim, biliyorsunuz emniyet bizden talep ediyor, biz de imzalayarak mahkemeye havale ediyoruz” dediğini aktardı. Atalay yaptığı açıklamada, Şık’ın cezaevine girmesine kadar geçen 3 günlük sürece avukatı olarak tanıklık ettiğini belirterek, şunları kaydetti: “Anlatacak çok şey var. Ama hepsi de dehşet verici, ürkütücüdür. Sadece bir anekdot aktarayım: ‘Ben savcıya, Şık’ın Ertuğrul Mavioğlu ile 2009 yılında yazdığı iki ciltlik Ergenekon kitabından sözettiğimde, haberi ve bilgisi olmadığını söyledi. Derhal dışarıdaki arkadaşlardan isteyip, odaya getirttik. Bir yandan sorulara devam ederken bir yandan da kitaba göz gezdirdi. Eğer çok iyi ve yetenekli bir aktör değilse, kitabı ilk kez gördüğüne kalıbımı basarım.” Öz’ün açıklamasının bardağı taşıran son damla olduğunu belirten Atalay, Şık ve Şener’in de tutuklanması ile artık gazetecilik yapılamayacağını kaydetti. TGC BAŞKANI ER NÇ: Gazetecilik yapmak zorlaşıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlediği söyleşide konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, gazetecilerin son dönemde haklarında çok sayıda dava görüldüğünü belirtek, “Bunların bir bölümü karara bağlanmış. Bunlar arasında gazeteciler için en tehlikeli durumlardan birisi kararın ertelenmesi şeklinde olanlardır. Benzer bir suçu işlerse cezayı çekmek durumunda kalıyor” dedi. 2004 yılında TCY’nin değişmesinin üzerinden 7 yıl geçtiğine dikkat çeken Erinç, “Bu 7 yılda 5 bin gazeteci hakkında soruşturma, 4 bininin hakkında davada açılmışken, 61 gazeteci de tutukludur” diye konuştu. Türkiye’de gazeteciliğin zorlaştığını söyleyen Erinç şöyle konuştu: “Eskiden başarı olarak görülen telefon defteri ve kişisel arşiv zenginliği şimdi suç olarak kabul ediliyor. Bazı meslektaşlarımız korktuğunu söylüyor. Oysa korkarak bu meslek yapılmaz. Kendilerine otosansür uygularlar.” Adliye önünde bekleyen gazetecilerin arkadaşları, Şık ve Şener’i cezaevine götüren minibüsün yolunu keserek tutuklama kararını protesto etti. Adliyede görevli foto muhabiri ve kameramanlar da bir süre sonra eyleme katıldı. Eyleme Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink de destek verdi. ‘2 yıldır dinleniyormuş’ ‘Dünya birincisiyiz’ Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’ndan yapılan açıklamada ise Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasıyla birlikte tutuklu gazeteci sayısının 53’e çıktığı belirtilerek “Türkiye, tutuklu gazeteci ve yazar sayısı bakımından artık dünya birincisidir. Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu yoktur diyen, üç maymunu oynayan devlet yetkililerinin yalancılığı her geçen gün daha geniş kesimlerce görünür hale geldi” denildi. H KMET SAM TÜRK ‘Anayasa çiğneniyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Ergenekon davasında insan hakları ve anayasanın çiğnendiğini vurguladı. Türk, yazarımız Mustafa Balbay’ın iki yıldır tutuklu olmasını eleştirirken şu değerlendirmeyi yaptı: “Tutukluluk bir tedbirdir. Ama Balbay ve Özkan’ın durumunda bu infaza dönüştü. Her gün yeni davalar, tutuklamalar yapılıyor. Bu davaya bakan hâkimlerin davanın sonuçlanacağını göreceğinden emin değilim” dedi. Milliyet’te dün yayımlanan habere göre, 2009’dan itibaren telefonları dinlenen Şener’e Ergenekon davası sanıklarından kimleri tanıdığı, tutuklanan emniyet müdürü Hanefi Avcı ile kitap çalışması yapıp yapmadığı, eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ile “samimi” ilişkisi, tutuklanan OdaTv sitesi yöneticisi Barış Terkoğlu, gazeteci Uğur Dündar ve milletvekili İlhan Kesici ile yaptığı telefon görüşmeleri soruldu. Şener de savunmasında, “Bu soruşturmaya ayağına bastığım kişi ve kurumların hedef göstermesi sonucu dahil edildim. Hrant Dink cinayetinde ihmali olan kamu görevlileriyle, Ergenekon soruşturmasını yürütenlerin bazıları aynı kişiler. Komploya kurban gittik” dedi. Gazetecilerin avukatları, savcılıkta ve mahkemede iddia konusu hiçbir belgeyi görmeden savunma yaptıklarını, ifade verdiklerini söyledi. “Şık’ın Odatv bilgisayarında bulunan kitap taslağı aynı taslak mı bilmiyoruz” diyen avukatlar, Şık’ın kaçma şüphesi olmadığını vurguladı. Yargıcın “niye bu kitapları yazdığınızı değil, kimin bu kitapları yazdırdığını soruyorum” tavrına dikkat çeken avukatlar, tutuklama kararına tepki gösterdi. Savunmalara itibar edilmediğini, kararın baştan belli olduğunu savunan avukatlar, tutuklama kararının gerekçesinin açık GAZETEC LER Z YARET ETT , KILIÇDAROĞLU ARADI Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın eşlerini ziyaret etti. Nedim Şener’in Bakırköy’deki evinde eşi Vecide Şener’le görüşen heyet adına bir açıklama yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Nedim Şener’in eşi nasıl?” sorusuna, “Hassas ama eşine destek veriyor. Çocuklarına gazeteciliğin, kalemin ve kitabın zararlı bir şey olmadığını anlatıyor” yanıtını verdi. Daha sonra Ahmet Şık’ın Gümüşsuyu’ndaki evinde Yonca Şık’la görüşen heyet, “Arkadaşlarımıza elimizden gelen yardımı yapacağız” açıklamasını yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Şık ve Şener’in eşlerini arayıp görüştüğü öğrenildi. lanmadığını kaydetti. Şık’ın avukatı Tora Pekin, “Ahmet’le birlikte Nedim Şener’i de, elle tutulur tek bir kanıt ve gerekçe olmadan tutukladılar. Bu iki gazetecinin bir daha ne zaman dışarı çıkacağını ise hiçbirimiz bilmiyoruz. Bu hafta bu tutukluluk kararına itiraz edeceğiz ama Beşiktaş’ta Savcı Zekeriya Öz’ün iradesinin dışında bir gelişme yaşanır mı ciddi kuşkularımız var” ‘Karara itiraz edeceğiz’ dedi. Pekin, Şık’ın, “Gazetecilik tarafsız yapılacak iş değildir. Ezenle ezilen, zalimle mağdur varken mağduru seçmek zorundadır. Bugüne kadar yaptığım haberlerin neredeyse tamamı da bir şekilde derin devlete, şimdi Ergenekon denen yapılara karşıdır. Şimdi beni birtakım milliyetçilerle, mücadele ettiğim adamlarla aynı davada sanık olarak yargılamak deli saçmasıdır.” dediğini aktardı. Ergenekon davası sanığı Prof. Yalçın Küçük, Odatv Genel Koor dinatörü Doğan Yurdakul, yazarları Müyesser Yıldız, Sait Çakır ile ODTÜ Öğretim Görevlisi Coşkun Musluk dün adliyeye sevk edildi. Öz tarafından ifadeleri alınan şüphelilerden Küçük, “Ergenekon terör örgütü yönetcisi olmak” suçundan, diğerleri ise “Ergenekon terör örgütü üyesi” olmak suçundan tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Küçük’ün avukatları da bir kişinin aynı suçtan iki kez tutuklanmayacağını belirterek itiraz edeceklerini söylediler. ‘Bardağı taşıran son damla oldu’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında 9 gazetecinin gözaltına alınmasına ve Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanmasına işadamı ve akademisyenlerinden tepki yağdı. Bildiride, özetle şöyle denildi: “Meslek hayatlarında en üst düzeyde etik ölçütlere uygun davranmış ve Ergenekon ve benzeri türü örgütlenmelerin ortaya çıkartılmasında önemli katkılarda bulunmuş bu iki gazetecinin Ergenekon üyeliğinden tutuklanmalarının, bardağı taşıran son damla olduğunu düşünüyoruz. Ergenekon davasının selameti ve yasal süreçlerin doğru mecralarda ilerleyebilmesi açısından, bu davanın başka amaçlar ve hesaplar için kullanıldığına yönelik şüphelere yol açan uygulamalara son verilmesi ve davanın en kısa zamanda sonuçlandırılması, acil bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.” Bildiriye İshak Alaton, Sezgin Tanrıkulu, Prof. Binnaz Toprak, Hakan Altınay, İbrahim Betil, Ayhan Bilgen, Prof. Ayşe Buğra, Prof. Üstün Ergüder, Prof. Seyfettin Gürsel, Prof. Ahmet İnsel, Prof. Şerif Mardin, Osman Kavala, Müge Sökmen imza attı. ‘Kaygı duyuyorum’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya, Ergenekon’daki son gözaltıları değerlendirdi. Gül “Kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum. Savcılardan ve mahkemelerden sorumluluklarını yerine getirirken daha titiz davranmalarını; insanların ve kurumların onur ve hukuklarının zedelenmesine yol açmayacak şekilde davranmalarını beklemekteyim” dedi. ‘Rahatsızım, ancak...’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ise “AB ile müzakere sürecinde gazetecilerin tutuklanması sebebiyle tartışılmasından rahatsızlık duyduğunu” söyledi. Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanmasıyla ilgili gazetecilerin hâkimleri, savcıları değerlendirmesi ve bir noktada eleştirmesi çağrısı yapan Şahin, “Ancak bunları yaparken kendi meslektaşlarımızı da değerlendirelim” dedi. Şahin, Necip Fazıl Kısakürek’in bir eserinde kahramanlardan birinin diğerine “Hırsız ciğerini söküp almaya gelmişse ciğerine soracaksın ne suç işledin diye” dediğini anımsattı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear