23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MART 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 21 Alp Ersönmez / Yazısız / Pozitif Müzik Yapım 10 yıl öncesinin en hızlı sahne topluluklarından, cover çalan eğlenceli ekip Kangroove’un basçısı olarak tanımıştık Alp Ersönmez’i. Sahnede pozisyon alışından, groove yüklü ve derinden duyan bas tutuşuyla geleceğin ümit veren isimlerinden biri olarak dikkat çekiyordu. Yıllar içinde sayısız projede gördük adını; Trio Mrio, Cahit Berkay Film Müzikleri Projesi, İstanbul Sessions / Wax Poetic gibi. Son projesi “Yazısız” adlı albüm ise kendisine ait yedi kompozisyondan oluşan albüm, onun ilk solo ürünü. Alışageldiğimiz, ev sahibi çalgının öne çıktığı, bir basçı albümü değil “Yazısız”. Projeye katılan müzisyenlerin kendilerini özgürce ifade edecek alan bulduğu, teknik gösteriye fazlaca itibar edilmeyen, müzikalitesi yüksek bir çalışma. Birer şarkıya sesiyle sazıyla katkı veren Erik Truffaz, Erkan Oğur, Akın Eldes ve İmer Demirer gibi büyük isimlerin dışında, parçaların genelinde Rhodes sololarıyla en fazla göz dolduran isim genç yetenek Genco Arı. Vokalli tek parça “Beşik”in etkileyici sözleri, şarkıyı söyleyen Sibel Köse tarafından yazılmış. Albümün kayıtlar esnasında bir dağ kazasında yaşamını yitiren Tanju Duru’ya adanması, çalışmaya bir başka hüzün katıyor; “Burada Yaralı Biri Var” adlı parça bu olaya gönderme yapıyor. muratbeser@muratbeser.com Radiohead / The King of Limbs / Dijital albüm Devrimlerin bile internette örgütlendiği dijital çağa çok uyan bir stratejiyle yeni albümünü tüm dünyada aynı anda dijital olarak yayımladı Radiohead. Yayımlar yayımlamaz da müzik gündeminin ilk sırasına oturdu. Sekiz parçanın yer aldığı “The King of Limbs”, toplam 37 dakika 29 saniyelik kısa bir çalışma. “The King of Limbs”, grubun en iyi albümü olarak gördüğüm “Kid A” ve ondan sonra çıkan “Amnesiac” sounduna yakın. Gitar geri plana alınırken, bas sesinin baskın olarak kullanılması dikkat çekici. İçinde hem organik sesler var, hem de glitch, synth ağırlıklı sesler; akustik gitar da var deep funk da. Grubun daha gitar odaklı eski albümlerini sevenler için bu belki iyi bir haber değil; fakat kanımca, Radiohead’i bugünün en iyi alternatif rock grubu yapan şey, yıllar ilerledikçe genel beğeniye oynamayıp deneysel sounda yönelmesi. Sonuçta Radiohead, “Satar mı satmaz mı, konserde çalmaya uygun mu değil mi?” diye düşünmeden istediği müziği yapıyor. The Guardian’ın sorduğu gibi, “The King of Limbs müzik endüstrisini kurtaracak mı?” bilmem ama bugünün en heyecan verici müziğini bu cesaretli yaklaşım ve deneysel ruh yaratıyor. www.zulalkalkandelen.com ‘İğneli’ kadın mizah dergisi ‘Bayan Yanı’ kadın sorunlarını yeniden odağa taşımayı amaçlıyor ‘Bayan’dan az kullanılmış dergi Kadın çizerler 8 Mart sürprizi yaptı ve bir ‘Leman dolusu’ kadın Bayan Yanı’nda buluştu. Kadınların bir arada çizmesinin kadın meselelerine dikkati daha çok çekeceğini düşünen ekibin isteği ise derginin süreli bir yayına dönüşmesi. AYŞEGÜL ÖZBEK Yaklaşık 2 3 haftadır Leman okurları kadın çizerlerin köşelerinde şu duyuruya rastlamışlardır: “Az kaldı, geliyor!!!” Ne geliyor diye Leman’ın kapısını çaldık, karşımıza bir “Leman dolusu” kadın çıktı. Meğer şu sıralar bayilerde yerini alan “iğneli” kadın mizah dergisi “Bayan Yanı”nı çıkarmaya hazırlanıyorlarmış. Çoğunluğu kadın çizer ve mizahçılardan oluşan dergi, alelacele biraz da plansız 8 Mart şerefine çıkmış. Şimdilik özel sayı olarak yerini alsa da gönüllerde yatan iki ayda bir yayınlanması. “Bayan Yanı” tamamen 10 amazon gücüyle çıkmış bir dergi değil aslında, zaten kendileri de “Bu dergiyi çok da misilleme gibi görmemek lazım” diyorlar. Hatta derginin son sayfalarını “Erkek Tarafı”na ayırmışlar. Gülay Batur, Leman’ın konuya duyarlılığının, derginin bir ilk adım olarak görülmesinin altını çiziyor ve “8 Mart kavramının biraz karambole geldiği zamanlar yaşıyoruz. 80’lerdeki gibi parlak bir dönemde değiliz. Tekrar bir buluşturma ya da odaklanma sağlayacaktır bu dergi” diyor. Dünyada şu an örneğinin olmadığını söylediğiniz kadın mizah dergisi fikri nasıl oluştu? Feyhan Güver: Birkaç yıl Derginin ilk sayısının kapak konusu “Engin Ardıç’tan kadınlara yine iğrenç hakaretler!” Gülay Batur, Betül Yılmaz, pek Özsüslü, Raziye çoğlu, Meral Onat, Feyhan Güver. ‘Karikatürün vurkaç gücü var’ Güver: Doğduğumuz andan itibaren tabi olduklarımızdan sıyrılıp özgür düşünebilmek çok zor. Mizahta her şeyi denemek, deşmek, bir şeyleri sarsmak zorundasın. Kutsallara dokunmayalım da kime göre kutsal? Herkes kendi kutsalını yaratır, kimseye bir şey söyleyemezsin o zaman. Bahadır Baruter’in geçen haftalarda çizdiği camili çiziminde olduğu gibi... Bence bir şey yoktu o çizimde. O öyle düşünüyordur, başkası başka türlü düşünür. Bu gibi durumlarda insan dayatılan bir şeye daha çok itiraz etmek istiyor. Onat: Yine de mizah diğer sanatlara göre özel bir silah ve vurkaç yapabilecek kuvveti var. Şimdi çok açık bir faşizm yaşanıyor. Dolaysız, direkt bir şey söylediğinde hiçbir yerde barınamazsın. Mizahın üzerinde bu kadar baskı olmasına rağmen yine de diğer sanatlardan daha az tehlike altında. önce Fransa’dan çizer bir ekip geldi. Türkiye’de bu kadar çok kadın çizer olmasına şaşırdılar. Bizim için değerli bir şey diye düşündük ve dergi yapma fikri doğdu. Ama bir türlü hayata geçiremedik. Genelde Türkiye’de kadın çizerler çok az diye bilinir... Gırgır’dan bugüne Evet genel algı bu yönde. Peki, sizde durum nedir, kimlerden etkileniyorsunuz? Betül Yılmaz: Bizden önceki çizerlere bakıyoruz deneyim edinebilmek için. Kadın çizerleri takip edince malzemeye daha yakın olmak gibi bir avantajınız oluyor sadece. Ama kadın ya da erkek diye bakmıyoruz çizere. Benim için onlar sadece karikatürist. Gülay Batur: 78 döneminde Gırgır’da çizdiğimizde, 1516 yaşlarındaydık. Feminizmin dalga dalga geldiği zamanlardı. O dönemde Oğuz Aral’ın gazıyla biz de usul usul bulaştık. Oğuz Aral da bir kapının açıldığını fark etti. ‘İşçi haklarının karikatürünü yaparken neden kadın haklarının, cinselliğinin esprisi yapılmasın’ derdi. Destek aldık, kışkırtıldık daha doğrusu. Kadın dernekleri de gazlayınca kimseye söyleyecek pek bir şey kalmadı. Küçük olmamıza rağmen kadın cinselliğiyle, reglle, orgazmla ilgili karikatürleri ilk biz yaptık. Meral Onat: Orgazm olmadan orgazmı çizdik. Batur: Orgazm olana kadar regl ile idare ettik aslında. (gülüyorlar) Karikatür etkili bir ayna Kadın karikatürlerinin bir arada yayımlanmasının etkisi ne olacaktır? Onat: Kadınlarla ilgili söy lenecek söz, birkaç kadın çizerin yer aldığı bir dergide çok belirgin olmayabilir. Ama erkeklerin atladığı bir konu, çoğunluğun kadın olduğu bir ortamda daha belirginleşiyor. Derginin insanlarda yaratacağı etkinin de erkek dünyasından daha farklı olacağını umut ediyoruz. Erkek çizerlerin cinsiyetçi bir dil kullandığını düşünüyor musunuz? Batur: O dil, dergilere mahsus bir dil değil. Sokaktan alınan ve kendini bunun üzerinden oluşturan bir dil. Dil böyle olmasaydı zaten yaşam da başka türlü yaşanıyor olurdu. Onat: Karikatürcüler cinsiyet ayrımcılığı konusunda çok dürüst davrandı. Şimdiki dizilerde herkesin filozof olması, kendi dilini konuşmaması gibi yapaylıklar karşısında karikatür etkili bir ayna oldu. PEN Duygu Asena Ödülü tutuklu yazar Nevin Berktaş’a Kültür Servisi Dünya Yazarlar Birliği PEN’in Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu “2011 PEN Duygu Asena Ödülü”nü emek ve insan hakları savunucusu yazar Nevin Berktaş’a değer gördü. Ödülü kazanan Berktaş böylelikle PEN Onur Üyesi oldu. Berktaş 5 yıl 8 ayı “hesap hatası ile fazladan” olmak üzere 22 yıl hapiste kalmış, 2007’de tahliye olduktan üç yıl sonra, 3 Kasım 2010’da, bu kez içeride yazdığı, 12 Eylül zindanlarında yaşadıklarını ve tanık olduğu işkence ve zulmü dile getirdiği “İnancın Sınandığı Zor Mekânlar: HÜCRELER” isimli kitabından dolayı yeniden tutuklanmıştı. Geçen yıl yayınevi sahibine para cezası, Berktaş’a da 10 ay hapis cezası verilmişti. Avukatları yazarın haksız yere yattığı yılları göstermiş ve bu yeni cezanın devletin Berktaş’a borcuna mahsuben infaz edilmemesini talep etmişlerdi. Ödül ve tutukluluk üzerine PEN’den gelen açıklamada şöyle denildi: “Adalet mekanizmamız borcunu önemsememiştir. Dünya Yazarlar Birliği PEN, gerek Türkiye Merkezi, gerek Almanya Merkezi ve gerekse Uluslararası Yönetimi ile Nevin Berktaş’ın yanında yer aldığını defalarca vurgulamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Nevin Berktaş’ı aklamış, Türkiye’yi 15 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Her ödül gibi bu ödül de temelde bir şükran ifadesidir. 2011 PEN Duygu Asena Ödülü’nü değerli yurttaş ve yazarımız Nevin Berktaş’a kişilikli ve güler yüzlü mücadelesine saygıyla sunuyoruz.” BUGÜN CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZ ’NDE ANILACAK Vedat Günyol 100 yaşında Kültür Servisi Çevirmen, eleştirmen, yayıncı ve yazar Vedat Günyol, doğumunun 100. yılında bugün saat 14.00’te Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde anılacak. “Vedat Günyol’un Öğrencileri” adlı etkinliğin konuşmacıları ise yazar Ahmet Ümit, Prof. Dr. Coşkun Özdemir, tiyatro sanatçısı Haydar Zorlu, eğitimci yazar Öner Yağcı, öğretmen, yazar Mehmet Başaran ve Süleyman Balkan. Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen etkinliği ise Kemal Özdemir sunacak. Adı, Türk aydınlanma öncülerinden Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat ve Halikarnas Balıkçısı’yla birlikte anılan Günyol, hümanizmin öncü kalemlerindendi. Bir süre Yücel dergisinde çalışan ve Yeni Ufuklar dergisini çıkaran Günyol, uzun süre Marmara Eğitim Kurumları RadyoTV Gazetecilik Teknik Meslek Lisesi’nde “Demokrasi ve İnsan Hakları” konulu dersler verdi. Maltepe Üniversitesi’nce “fahri doktora” unvanı verilen Günyol’un, aralarında “Gün Ola Harman Ola”, “Orman Işırsa”, “Çalakalem”, “Değişim” ve “Güleryüzlü Ciddilik” adlı kitaplarının da yer aldığı çok sayıda eseri bulunuyor. (0 216 467 36 00) C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear