23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 MART 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ KISA... KISA... 13 Babacan: Sıcak paraya davet yok Devlet Bakanı Ali Babacan, 2010’da Türkiye’nin yüzde 8’i aşan büyüme kaydedeceğini belirtirken “Ancak cari açıkta risk gördük. Ekonomiyi soğutmak için bazı önlemler aldık. Merkez Bankası’nın kısa vadeli politika faiz oranları çok düşük. Yani Türkiye, sıcak para, kısa vadeli sermaye girişleri için cazip bir ülke değil demek için karma bir politika uygulamaya başladı” diye konuştu. Gazeteciler gibi gelip götüreceklerse, teslim! ş Bankası Genel Müdürü Özince, kredi hacimlerinin yükseltilmesiyle ilgili gündeme getirdiği polisiye tedbirlerle ilgili olarak “Polisiye derken, herhalde geriye sanırım basındaki gibi gelip götürmek kaldı. Basındaki yöntemler uygulanacaksa, yok, teslim” dedi. ERBİL (AA) İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bazı bankaların kredi hacimlerinin çok yükselmesine ilişkin başta Devlet Bakanı Ali Babacan’ın gündeme getirdiği polisiye tedbirler konusunda, “Polisiye derken, herhalde geriye sanırım basındaki gibi gelip götürmek kaldı. Basındaki yöntemler uygulanacaksa, yok, teslim. Munzam karşılıklar artmaya devam etsin. Hatta tamamını verelim” dedi. İş Bankası şubesinin açılışını gerçekleştirdikleri Erbil’de, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, “Banka bazında, kredi bazında politikalar değil de genele yönelik politikalar izleniyor. Kimin kimden ne şikâyeti varsa devletin mekanizmaları bunun gereğini yapmaya müsait” dedi. Özince’nin kredi sınırlaması tedbirleriyle ilgili konuşmasının satır başları şöyle:  Polisiye ne tedbir uygulayabilirsiniz ki bir bankaya? Hukuk devletinde değil miyiz? Ne biçim ifadeler bunlar... Polislik bir şeyimiz varsa yerimizde durduğumuz kabahat zaten... Görevini yanlış yapan bankacıya çok rahatlıkla otorite, “Ben bunu uygun görmüyorum” diyebiliyor. Ama halka açık bir anonim şirketi bu şekilde ele alamazsınız. O zaman Türkiye, yönetişimin doğru düzgün ve güvenilir olduğu bir ülke olmaktan çıkar. Merkez Bankası’nın Ateşle Sınavı TC Merkez Bankası Para Kurulu geçen hafta gerçekleştirdiği toplantısında iki önemli karar aldı: Öncelikle, faiz oranında herhangi bir değişikliğe gitmeyeceğini açıkladı ve politika faizini mevcut düzeyi olan yüzde 6.25’te sabit tuttu; ikinci olarak da zorunlu karşılık oranlarını ortalama yüzde 4 oranında arttırdı. “Piyasa oyuncuları”, Para Kurulu’nun bu kararlarından ilkini zaten beklediklerini; oysa ikincisinin “sürpriz” olduğunu açıkladılar. TCMB uzun süredir başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin 2011 yılı boyunca küresel mali piyasalara sunmaya hazırlandıkları aşırı likiditenin Türkiye benzeri yüksek faiz ile çalışan gelişmekte olan ekonomilere yönelmesinden kaygı duymakta ve Türkiye gibi sermaye piyasaları görece olarak sığ ve henüz olgunlaşmasını tamamlamamış olan ekonomilere yönelmesi beklenen bu tür spekülatif nitelikli sıcak para akımlarının, finans piyasalarında çalkantılar yaratması ve her sermaye girişçıkışıyla birlikte faiz oranlarında ve döviz kurlarında aşırı oynaklığa neden olmasını tehdit unsurları olarak değerlendirmekteydi. TCMB yönetimi, son Para Kurulu toplantısındaki kararlarla bir yandan faizleri sabit tutarak yurtdışı sermaye (sıcak para) girişlerini caydırmaya çalışırken, diğer yandan da zorunlu karşılık oranlarını yükselterek bankaların yurtiçine açtıkları kredi hacmini daraltmayı amaçlamaktaydı. Sözün kısası TCMB bir taşla iki kuş vurmaya çalışmaktadır. Peki, TCMB’nin söz konusu kararları ne kadar etkin olmuştur? Aşağıda iki şekil yardımıyla bu soruya yanıt arayacağız. Birinci şekilde “mevduat bankalarının yurtiçi kredi hacmi” Eylül 2010’dan bu yana haftalık gözlemler olarak sergilenmekte. Şekildeki verilerden eylül ayından bu yana yurt kredi hacminde bir yavaşlamanın söz konusu olmadığı; hedeflenenin aksine kredi hacminin artmakta olduğu rahatlıkla gözlenmekte. 3 Eylül 2010 ile 11 Mart 2011 arasında kredi hacmindeki artış yüzde 21’e ulaşıyor. Dolayısıyla TCMB’nin yurtiçi kredi hacmine ilişkin politikasının henüz arzu edilen sonuçları vermediği anlaşılıyor. IRAK’A 5 ŞUBE Ersin Özince, “Irak’ta Ak Portföy’den 4 yeni fon Ak Portföy’ün Genel Müdürü Alp Keler, nisan ayı içinde dört farklı anapara koruma amaçlı yatırım fonunun halka arzını gerçekleştireceklerini açıkladı. Keler, ilk ikisi 48 Nisan’da planlanan yatırım fonu arzının, düşük risk düzeyinde yatırım yapma fırsatı arayan yatırımcılara yeni seçenekler sunacağını sözlerine ekledi. bugüne kadar bizi durduran yegâne şey güvenlikti. Bunun da artık adım adım geçildiğini düşünüyoruz. Biz Irak’ta ciddi büyüyeceğiz. Ve burada bir şubeyle gördüğümüz gelişim, kısa zamanda 45 şubeye varacak. Biz Erbil, Bağdat, Basra ve Süleymaniye olabilir diye düşünüyorduk. Buna Zaho ve Dohuk da eklendi” dedi. mkân olursa buradaki teşkilatı Irak bankası şekline dönüştürmeyi istediklerini anlatan Özince, istikrar buldukça yakın coğrafyaya girip sigortacılığı da yaygınlaştırmayı istediklerini aktardı. Canımızı çok yakıyor ş Banası Genel Müdürü Ersin Özince, alınan kararların sektöre etkilerine ilişkin de şu görüşleri dile getirdi:  Korkarım şu olacak; biz milyonlarca müşteriye “pardon kredi bitti, limite dayandık” diyemeyeceğimize göre az sayıdaki kurumsal müşteriden, büyük ihtimalle daha çok büyük müşterilerden çekileceğiz. Veyahut bazı imkânı olan bankalarımız, eğer yurtdışında bir bankanın iştirakiyse oraya gönderecekler. Daha olmadı yurtdışındaki bankalarla birtakım yapılandırmalara girip krediyi buradan verip orada gösterecekler. Daha da olmadı birtakım kredilerini yurtdışındaki bankalara satacaklar.  Ben dış ticaret açığıyla mutlaka mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bu sadece ithalatı azaltmaya çalışmakla olamaz. İhracatı arttırma işini kim yapacak? Bu politikalar etkin olur mu olmaz mı bilmiyorum, ama canımızı çok yaktığı kesin.  BDDK, en güçlü bankalarımızda dahi elde edilen kârı çoğunlukla sermayeye ekletiyor. Devamlı bankacılık sektörünün çok kârlı olduğu söyleniyor. Hatta bu konuda en fazla şikâyeti olan birtakım sivil top Deloitte, Türkiye’de büyüdü 25. yılını kutlayan Deloitte Türkiye, 5 yılda yüzde 100’ün üzerinde büyüdü. Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer, İMKB’deki şirketlerin sayısal olarak yüzde 22’sine, bilanço büyüklüğü olarak yüzde 36’sına denetim hizmeti verdiklerini kaydetti. Gürer, “Varlıkları 1 milyar TL’nin üzerinde 92 müşterimiz var” dedi. Falakaya gerek yok  Deniyor ki bazı bankalar birtakım el altından bilgiler uçuruyor. Bazı bankaya kızılır, bütün bankaya laf edilir. Kimin kimden ne şikâyeti varsa devletin mekanizmaları bunun gereğini yapmaya müsait. Mahalle hocası mantığıyla bütün sınıfı falakaya yatırmaya gerek yok.  Benim kaygım şu; Türkiye’den dışarıya banka sermayesi kayar. Veya Türkiye’ye gelecek olan banka sermayesi başka ülkelere gider. Büyük banka alımı, böyle bir resimle çok fazla söz konusu olmaz. Büyük sermayesi girmez.  Kalkıp bankacılık sektörünün sağlığını etkileyecek önlemler alırken, o konuda da bazı kısıtlamalara gidilebilmesi lazım. Nasıl benzinin fiyatını 4 lira yapıyorsak, başkaca tüketimlere de aynı şekilde caydırıcı davranmalıyız. Durduk yere dönüp dönüp bankacılığın açtığı şubeden topladığı mevduata kadar her şeyi defalarca vergilendirecekseniz... İ Bankalar bu yükü taşıyamaz lum yöneticisine “Sizin kâr bekVakıfbank Genel Müdülentiniz nedir” dediğimde, “yüzde rü Süleyman Kalkan da 40” diyebilecek kadar da Türkimunzam karşılık oranlarının ye’de kârlı işadamları var. yükseltilmesiyle ilgili olarak  Ben bankacılık sektörünün “Munzam karşılık oranlarının çok zamansız ve çok gereksiz bir arttırılması bankalar açısınşekilde kârlılığının tırpanlandıdan bir sorun teşkil ediyor. ğını düşünüyorum. Hadi munOranlarda radikal bir artış olzam karşılığı arttırdınız, anladu. Daha önceki arttırımla mıyorum ben de... Peki bunun bankalardan 21 milyar TL faizini vermemek niye? Faizi sıdüzeyinde bir kaynak çekilfır yapmak niye? Niye sıfır? Bir mişti. Şimdiki artışla da 19 değil, iki, üç değil... Biz banmilyar TL’nin piyasadan çekacılık sektörüne devletin gakileceği hesaplanıyor. Bu dürantisini reddetmiş sektörüz. Bu zeyde bir kaynağın piyasapolitikaların mutlaka doğru bir dan çekilişi son derece sert nedenden kaynaklandığını ama bir hareket. Fiyatlara bu yanlış tedavi yöntemi olduğunu maliyetler doğal olarak düşünüyorum. nisandan itibaren yansı Doğru tedavi yönteminin ne maya başlayacak. Banolabileceğine dair birtakım önermekaların bu kadar yükü ler yaptığımızda, “Bunlar serbest pitaşıması zor, maliyasada uygulanamaz” diye cevaplara yetlere mutlaka bir şahit olduk. Serbest piyasa ekonomisinde yansıma olahiçbir şey yapılamıyor da yapıla yapıla sacaktır” dedece bankalara mı yapılıyor? di. İkinci olarak, yabancıların Türk finans piyasalarına olan “ilgisinin” bir göstergesi olarak “yabancıların mülkiyetindeki hisse senedi stokundaki değişmeleri” inceleyelim. Türk finans piyasalarına yönelen sıcak para hareketlerinin bir göstergesi olan söz konusu değişken haftalık seyri ikinci şekilde sergileniyor. SGK seçime kadar fazla mesai yapacak Ekonomi Servisi Prim borçlarında taksitlendirme ve yeniden yapılandırmaya başvuruları karşılamak için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) gece gündüz çalışıyor. Kurum, başvuru tarihinin bitimine kadar tüm başvuruları sabaha kadar çalışılsa dahi alacak. SGK İstanbul İl Müdürü Mustafa Kuruca, düzenlediği bilgilendirme toplantısında “Başvuru tarihi sona erene kadar şubelerimiz cumartesi günleri de açık olacak. Baktık nisanda yoğunluk arttı, pazar günleri de mesai yapacağız” dedi. SGK Müdürü her gün saat akşam 89’a kadar çalıştıklarını anlattı. BaşTürkiye’nin siyasi tarihinde ilk kez bir parti ülkenin genç nüfusuna yönelik bir gençlik politikası saptadı. Bu son derece önemli bir başlangıç. CHP’nin gençlik raporu 1529 yaş arası toplam 19 milyon genci yakından ilgilendiriyor. Raporun ayrıntılarına girmeden önce bir konuyu anımsatmak istiyorum. Bundan 3 yıl kadar önceydi... Dönemin AKP Genel Başkanvekili Edibe Sözen, 1 yıl üzerinde çalışarak hazırladığı Gençleri Koruma Kanunu Teklifi’ni TBMM’ye sunmuştu. Sözen’in hazırladığı teklif yasalaşsaydı ilköğretim ve üstü her okula ibadethane açılacaktı, gençler 18 yaşını doldurmadan internet kafeye gidemeyecek, yine 18 yaşından küçükler 22.00’den sonra lokantaya giremeyecekti. Diskolar gece 12.00’de kapanacaktı... O teklif belki yasalaşmadı ama o dönem kendi partisinden bile tepki görmüş olsa da AKP zihniyetinin aleni bir yansımasıydı... Zira içki yasağı 22 yaş sınırına kadar çekildi, bu şekilde giderse okullarda da ibadethaneler peş peşe açılır. AKP iktidarının yasaklar üzerine kurulu gençlik söylemi nedense bir tek türbana sıra gelince inanılmaz özgürlükçü oluyor. Gençlerin kendilerini ifade etme özgürlükleri, parasız okul, harçsız üniversite talepleri biber gazları ve polis copları ile engelleniyor.. Şimdi gelelim CHP’nin gençlik raporuna... CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi ile geçen cuma günü bir aradaydık. Kılıçdaroğlu raporu açıklamadan önce yaptığı konuşmasına “Daha önce açıkladığımız Aile Sigortası raporunda da, Sivil Toplum raporunda ve şimdi gençlik politikamızın Saturn’de hedef liderlik Ekonomi Servisi Alman teknoloji market zinciri Saturn, Türkiye’deki üçüncü mağazasını yarın Marmara Forum’da açıyor. 6 bin metrekarelik büyüklüğe sahip olan mağazada 45 bin adet ürünü aynı çatı altında tüketicilere sunacaklarını söyleyen Saturn Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Nuri Topatan “Saturn olarak mart ayında 200’e yakın yeni istihdam sağladık. Hedefimiz hızlı bir şekilde Türkiye’de birinci olmak. En yeni teknolojileri, en cimri fiyatlar ve en iyi hizmet kalitesiyle sunuyoruz. Açılış gününde tüm ürünlerde uygulanacak özel fiyatlar nedeniyle 850 güvenlik personeli görev yapacak” dedi. değiştirilmesi, sendikalaşmanı teşvik edilmesi, öğrenciye devlette ücretli staj, meslek okulu öğrencilerine devlet sigortası gibi maddeler CHP’nin gençlere vaat ettiği 41 “söz”ün arasında... Raporda dikkati çeken önemli hususlardan biri de “görünmeyen gençliğin” de ele alınması. Bugün Türkiye’deki gençlerin sadece üçte biri öğrenci. Üçte biri çalışıyor, kalanı ise ne okula gidiyor ne de çalışıyor. 2 milyonun üzerinde “ev kızı” var. CHP “gençliğin o kesimi için de politikalar geliştiriyoruz” diyor. Umarız Kılıçdaroğlu’nun söylediği “değişim rüzgârları” yön değiştirmez. Zira Türkiye’deki gençliğin umuda, özgür düşünceye ve eğitime herkesten çok ihtiyacı var... vuru süresinin 2 Mayıs’ta sona erdiğine işaret eden Kuruca, “2 Mayıs’ta gerekirse sabaha kadar çalışacağız. Öte yandan bakanlık kararıyla süre 1 ay daha uzatılabilir. Amacımız hazirandan önce tüm müracaatları değerlendirmek” diye konuştu. Taksitlendirme ve yeniden yapılandırmaya marttan beri yapılan başvuru sayısı 75 bine ulaştı. Bunun 15 bini peşin ödemeye başvuranlar oldu. Toplam alacakların yüzde 20’si yapılandırıldı. Kurum yüzde 80’lere oranla tahsilat bekliyor. Ödemeler haziran sonuna kadar yapılacak. Sonunda Bir Parti Gençliğe Sahip Çıktı... temelinde de hep aynı hedef var: Özgün insan hedefi” demişti. Raporu ayrıntıları ile inceleyince gerçekten de gördüm ki CHP gençleri “olağan şüpheli” konumundan “özgür birey” konumuna taşıyacak ilke ve hedefler belirlemiş. Öncelikle anayasaya gençlerle ilgili özel hükümler ekleyeceğini söyleyen CHP, çalışan, engelli, hapiste bulunan gençlere, mevsimlik göçmen ailelerin çocukları gibi dezavantajlı öğrencilere esnek eğitim desteği getireceğini söylüyor. YÖK’ün ve üniversite harçlarının kaldırılması, 12 yıl zorunlu eğitim, çoktan seçmeli sorulu sınav sisteminin Burada Türkiye’ye yönelen sıcak para unsurlarında geçtiğimiz yılın son iki ayında belirgin bir gerileme (daha doğrusu çıkış) olduğu gözleniyor. Söz konusu hareketlenmeyi, kuşkusuz, sadece Merkez Bankası’nın faiz politikasına bağlamak doğru olmayabilir. Ancak bu hareketlenmeden TCMB’nin hedeflerinden birisine dolaylı olarak da olsa ulaşıldığı anlaşılıyor. TCMB’nin bundan sonraki adımı ne olmalı? İstanbul finans burjuvazisi, TCMB’nin kararlarından son derece rahatsız ve uygulamayı “tehlikeli bir kumar” olarak nitelendirmekten çekinmiyor. TCMB ise yurtiçi kredi hacmindeki genişlemenin sürmesi durumunda enflasyonist baskıların ve kur/faiz bileşenindeki oynaklığın artacağından endişe etmekte. Bunun için banka üst yönetimi şimdilik “BDDK gibi kurumları ittifaka çağırdığını” duyurdu. Bize göre, finansal istikrar cephesinin genişletilmesinin yanında yeni müdahale araçlarının düşünülmesi kaçınılmaz gözüküyor. SINAV VE Ç Ş YÜZÜNDEN Y TEN UMUT... Sorun tuvaletinin gelmesi ile başladı. 2 saat 40 dakika süreli Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) son bir saatine girilmişti ki dehşetli bir tuvalet ihtiyacı hissetti. Zaten var olan sınav stresine bir de harıl harıl soruları çözerken önündeki şişedeki suyu fark etmeden bitirmesi eklenince son derece insani, son derece doğal ihtiyaç hasıl oluvermişti birden. Kendini tutmaya çalıştı olmadı, tuvalet izni olmadığını biliyordu yine de gözetmenlere konuyu açtı. Yanıt olumsuzdu. Kıvrandı kıvrandı sonunda sınav kâğıdını masanın üzerinde bırakıp kendini koşarak dışarı attı... İsmini vermeyeceğim gencin bir yılı aşkın bir süreden beri verdiği emek sadece bir “çiş” yüzünden heba olma noktasına geldi. Yaptığı sorulara verdiği yanıtlar barajı geçmesine yetiyor ancak koymuş olduğu hedeflere ulaşma şansı artık yok... Yukarıda anlattığım bu durum pazar günü YGS’ye giren başka gençlerin de başına gelebilirdi, belki kimileri benzer şeyler yaşadılar. Ancak uygulamanın insan haklarına aykırı olduğu aşikâr. Kopya çekilmesinin önüne geçmek amacıyla, geçen yıllarda gözetmen eşliğinde giderilebilen tuvalet ihtiyacına getirilen bu kadar katı bir yasağın ne kadar doğru bir uygulama olduğunu tartışmaya açmak gerekiyor... Öte yandan otomasyon sistemi ile kız öğrencileri belli okullarda toplayabilen zihniyetin kendine yakın bulduğu öğrencileri kendi belirleyeceği okullarda sınava sokarak onlara belli kolaylıklar(!) sağlamayacağı ne malum? Dediğimiz gibi, 1.5 milyon gencin geleceğini etkileyen sınav sistemini ve uygulamada yaşananları yeniden masaya yatırmak gerekiyor... Mar Yapı Güneşli’de 3 bin TL’den satacak Ekonomi Servisi Güneşli Konutları’nı vaat ettiği tarihten 6 ay önce teslim eden Mar Yapı, metrekare fiyatlarının 4 bin lira civarında olduğu Güneşli’de yeni projesi G Plus’ta konutları 3 bin liradan satışa çıkarıyor. Satışlarda daire fiyatları 115 bin TL’den başlıyor. Atatürk Havalimanı’na 4 kilometre uzaklıktaki projenin yatırım maliyeti 170 milyon TL. Aralık 2012’de teslimlerine başlanması planlanan proje, konut, ofis ve ticari ünitelerden oluşuyor. Mar Yapı Başkanı Münir Özkök, Güneşli’nin standartlarını yükselterek pazarın öncüsü olmayı hedeflediklerini söyledi. Bugüne kadar bölgede 215 milyon TL yatırım yaptıklarını anlatan Özkök, bu miktarın artacağını kaydederken G Plus’ta enerji verimliliği başta hemen her konuda iddialı olduklarını kaydetti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear