25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA HABERLER CUMHURİYET 17ŞUBAT2011 PERŞEMBE CHP'li Soysal 'Listeyi gördüm; Kılıçdaroğlu, Baykal, CHP ve MHP yöneticileri yasadışı dinleniyor' dedi BİLİM ve StYASET ORHAN BURSALI DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) ve savcılarını anımsayan var mı? Yoksa şu kısa zaman belleklerinizi mi kemirdi? O dönemin DGM savcılarına karşı çıkan "hızlı demokratlar" bugünün DGM'lerine alkış tutuyor: Bu kadaryetmez, devam. Utanılacak bir durum. Bu defa isim vereceğim, kimse kusura bakmasın. Mehmet Altan bir profesördür. İktisat profu. Odatv yazar ve yöneticilerinin içeri alınması üzerine yazıyor: "Ergenekon davasının medya bacağına yönelik hareketlenme... Dünkü hamle acaba Ergenekon 'un medya boyutuna yönelik muhtemel bir hamlenin ilk sinyali mi?" (15.2; Star) M. Altan, Odatv'yi aslında çerezgörüyor. Baskından ve gözaltılardan memnun ama ona bu yetmiyor, bu operasyon diğerlerine yönelmeli; onlar kim, söyleyeyim: Ergenekon davasına kim eieştiri yönetiyorsa, kurum veya kişi! Tabii, Ertuğrul Özkökdahil! (©.) Altan özetle şu görüşte: "Ergenekon ve Balyozcular darbecidir, suç işlemişlerdir; bu kesindir. Sürdürülen hukukisüreç, yargılanma ise olayın süsüdür, ne yazıkkiyerine getirilmesigereken birsüreçtir... Odatv de Ergenekoncudur, diğer gazete ve gazetelerdeki Ergenekoncular ve kurumlar, hepsi yokedilmedikçe Avrupa standartlarında bir ülke olamayız." M. Altan profesördür ama bilim insanı değildir. Öyle birtemel sorunu, açmazı var! Bilim insanı olsa, düşünce biçimini değiştirir, bilimin insanın içindeki dizginsiz düşünce hayvanını sınırlayıcı kurallarına uyar. Boşa konuşmuyorum. Bilim insanının asgari ölçülerinden biri, bilimsel araştırma yapmak ve bunu uluslararası bilimsel dergilerdeyayımlamaktır. AmaAltan'ın tek bir bilimsel makalesi bulunmuyor. Kendisine bunu sormuştum, dürüstçe "hayıryok" demişti. Bu arada öğrencilerinin katkısıyla bilimsel makalesi oldu mu bilmiyorum. M. Altan, YÖK'ün birgecede profesör yapılan binlerce "akademisyenden" biridir. YÖK'e o zamanlar düşmandı amatakdim ettiği titri reddetmedi! Bugünkü profesör olma kriterlerine göre, M. Altan profesör olamaz. Bu akademik unvanı geri vermesini öneririm. Altan, iyi bir bilim insanı olabilseydi hukuk dışına çıkmaz, Ergenekon davasını eleştirenleri, davaya karşı çıkanları Ergenekoncu olarak nitelendiremezdi öyle kolay kolay... Hukuka saygılı olurdu! İdamcı olmazdı! Şüphe duyardı öncelikle, yanılmış olmanın yüz kızartıcı duygusunu yüreğinde duyardı. Ama o kötü akademisyendir. Ülkemiz, bilimsel düşünceden zerre kadar nasibini almamış, Altan gibi kötü mü kötü akademisyenlerle (ve benzer kafalarla) doludur. O "Avrupa standartlanna" çok meraklıdır. Değil profesör, doktora bile alamazdı Avrupa'da! Bu standartlara uymalı ve öncelikle şu cüppesini bırakmalıdır. Çifte standart ayıp oluyor. Demokrasi eksikliğinin bir No'lu nedeni, ülkemizdeki her türlü hayatın içine bilim kültürü ve anlayışının sinmemiş olmasıdır. Bunun yansımaları siyasette, hukukta, felsefede, bilimde ve hemen her şeyde oluyor ve bunun toplumca acısını çekiyoruz. Gazetecilik dahil. Gazetecilerin hepsi hem hukuk biliminden hem de bilim metodolojilerinden nasibini almadan gazetecilik yapamamalı, köşe yazarı da muhabir de olamamalı; ben öyle düşünüyorum. Normal ve istikrarlı dönemlerde hadi neyse ama bugünkü kaotik ve iktidar baskısının ayyuka çıktığı, terör estirdiği zamanlarda, tam bir çuvallama yaşanıyor. Toplum, Türkiye, insanlarımız, kurumlarımız kaybediyor. Demokrasi kaybediyor. O herkesin sözde ve görünüşte çok arzu ettiği. Bu kapasitede biri de"Karanlık Odsl' diye yazmaz mı? Anlıyorum ki iktidarcı biri. Bir iktidar TV'sinde de yine kendi benzerlerinden biriyle program yapıyormuş! Odatv ve Soner Yalçın, Ergenekon davasını bulandırıyormuş tam savcı ağzıyla konuşarak "kamuoyunu tahrik" ediyormuş. Baktım fotoğrafına, görüntüsüyle içindeki karanlık nasıl bir arada bulunuyor hayret ettim. Balyoz davası "senaryo" mu değil mi, buna karar verecek biz değiliz; hiçbir "bilgelik, gazetecilik, ustalık" bu konuda peşin yargıda bulunma yetkisi vermez. İktidar ve ortaklarının istibdat rejimine doğru, darbelerle ilerleyişini görmezsek, kumpasları anlamazsak çuvallarız. Biz sadece gerçeği araştırabiliriz. Bazen yanılabiliriz de! Demokrasiden yana olmanın adı, bugün, iktidarın tüm hukuksuzluklarına, alavere dalaverelerine, yargı darbesine karşı çıkmaktır insan hak ve özgürlüklerini, tereddütsüz savunmaktır. Bu kadar basit. Balyoz'un bütün belgelerini okumuş ve onlarcayazı yazmış, diplomatik dikkati ve dili en üst düzeyde meslektaşımız Sedat Ergin, pazartesi gecesi, NTV'deki programda, Oğuz Haksever'in ısrarlı sorusu karşısmda şunu söylüyordu: Bütün belgeleri değerlendirdiğimde, Balyoz'un birdarbe operasyonu (hazırlığı) olduğunu söyleyemem. Arkadaşlarım, 11 No'lu CD'nin niteliği üzerinde biraz bilgilenmeli. Tam bir sahtekâr CD'dir o! Bunu atalım, gerisini konuşalım vetartışalım. Ey asker, bu sözler de ne, diyelim falan filan. Bilimsel durmazsak ayıp ederiz, tüm insanlara, hukuka, Türkiye'ye, demokrasiye karşı. http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr ' 3 bin kisilik liste var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, "3 bin kişinin yasadışı dinlendiğini" vurgularken "Listeyi gördüm. Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere önceki genel başkanımız Deniz Baykal, CHP ve MHP yöneticileri, yargı mensupları, emniyet yöneticileri, gazeteciler dinlenmektedir" dedi. Soysal, dün düzenlediği basın toplantısında yasadışı dinlemelere dikkat çekerken "bilgi ve duyumları çerçevesinde ulaştığı bazı bilgileri" paylaştı. "Bugün ülkemizde yaygın bir şekilde 3 binin üzerinde insanımız teknik takipte ve dinlemede" diyen Soysal, şu açıklamaları yaptı: "Dinleme ve teknik takibin içerisinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var. Önceki genel başkanımız Deniz Baykal, CHP grup yönetimi ve parti yönetimi, milletvekilleri, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural olmak üzere MHP yönetimi, diğer siyasi parti yöneticileri, yargı mensupları, emniyet yöneticileri, gazeteciler yasadışı dinlenmekte ve teknik takibin içerisinde kontrol altında tutulduğu bize gelen bilgiler arasındadır. Hem dinlenmekte hem teknik takibe alınmaktadırlar. Bu yasadışı dinlemeler nasıl yapılmaktadır? Bunun arkasında kimler var? Bu organizasyonla Türkiye'nin önemli insanlarını kontrol altında tutma çabası vardır. Türkiye'de yaşananlar belirli politik amaçlara ulaşmayı, Türkiye'nin iç ve dış politikasına yön vermek isteyen bir grubun organizasyonu ve faaliyetidir. 2005'ten beri 14 tane mobil dinleme aracı ithal edilmiştir. Kimler tarafından ithal edilmiştir? Emniyetin envanterinde niçin bulunmamaktadır? Başbakan Tayyip Erdoğan'a "Hangi emniyet birimleri envanter dışı araçlarla dinleme yapmaktadır? Bugüne kadar hangi tarihlerde ne gibi inceleme yapıldı" sorulannı yönelten Soysal, "Siyasi iktidarın dokunulmaz kıldığı bu güçlerin seçim sürecine girdiğimiz bu dönemde siyaseti, Türkiye'yi şekillendirmek isteyeceğine hiç kuşku yoktur" dedi. 9 Utanç Verici Durumlar 'Emniyet içerisinde' Soysal, gazetecilerin "Belgeniz var mı" sorasuna "Bu konuda bize gelen bilgiler var. Ancak bunu belge olarak ortaya koymamız bu aşamada mümkün değil. Bu bilgiler üzerinde de çalışıyoruz" karşılığını verdi. Soysal, "Iktidar partisi de dinleniyor mu" sorasuna "Evet. Orada da bir organizasyonun olduğu görülüyor" yanıtını verirken isim soralması üzerine de "Bu aşamada çok doğru bulmam. Ama dinlendiği konusunda eli. mizde bize gelen duyum ve bilgiler var" demekle yetindi. Soysal bir başka sora üzerine "Ortada bir organizasyon var, elbette ki durumdan vazife çıkaran militarist bir organizasyondur. Askeri yapılanma değil. Emniye' tin içerisinde" dedi. Soysal'ın açıklama "Jj ları üzerine MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Benim kötü bir şeyim yok. Niye tedbir alayım? Kimse benim haberleşme hürriyetimi ( ihlal edemez, | ediliyorsa bunun sorumlu1 su Tayyip Erdoğan'dır" dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu: Çocuklarım dinleniyor İstanbul Haber Servisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Soner Yalçın ile görüşmelerinin teknik takipte ortaya çıkmasına ilişkin soru üzerine, "Telefon dinleme ayıbını iktidar yapıyorsa bunun sorumlusu ben miyim? Benim telefonlarım dinleniyor arkadaşlar. Ne söylemişim? Benim telefonlarım, evimin telefonları, çocuklarımın telefonları dinleniyor. Bunun adına ileri demokrasi diyorlar. Ne söyleyebilirim" dedi. Çelik, ABD'nin büyükelçisi Ricciardone'nin eleştirilerine 'İçişlerimize kanşamazlar' diyerek tepki gösterdi Büyükelçi AKP'yi kızdırdı ALBAY ÖNSEL TUTUKLANDI 3 günlük açlık grevi • Albay Önsel "Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. 3. kez hukuk katledilerek tutuklanıyorum. Yeter artık. 14 Martgünü Süivri'deki duruşma, düğünümüzdür. Bütün dostlan, düğünümüze davet ediyorum " dedi. İstanbul Haber Servisi Balyoz davası kapsamında hakkında yakalama kararı olan Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Önsel ile birlikte toplam 28 muvazzaf ve emekli asker cezaevine gönderimıiş oldu. Önsel, avukatı aracılığıyla gazetecilere gönderdiği mektubunda "Şimdi bize 'darbeci' diyerek üniformamızı lekelediler. Biz bu milletin emaneti üniformayla canımızı nice kez, milletimize kast edenlere karşı mücadelede ortaya koyduk. Bu mücadelede pek çok arkadaşımızı, sağlığımızı kaybettik. Şimdi de hürriyetimizi kaybettik. Ama herkes bilsin ki onurumuzu kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz" dedi. "Eğer bu topraklarda değerlerimizle beraber özgürce yaşayacaksak direnmek zorundayız" diyen Önsel, bu süreçte yüce Türk milleti adına her şeyi göze alarak direnişi başlattıklarını ifade etti. Elie Wiesel'in "Adaletsizliği engelleyecek gücümüz olmayabilir, ama adaletsizliğe itiraz etmeyi, direnmeyi beceremediğimiz zaman asla olmamalı" dediğini söyleyen Önsel, "Adaletsizliğe karşı direnmek, bu kararı verenlere 'hukuksuzsunuz, öyleyse bizim için hükümsüzsünüz' diye haykırmak amacıyla, cezaevinde 3 günlük sembolik açlık grevi direnişi başlatıyorum" dedi. Önsel mahkeme kararının ardından, gazetecilere "Bu Türk milletine açılan bir savaş. Sakarya Savaşı bu anlamda çok öğreticidir. Sakarya Savaşı'nda ordunun yüzde 40'ı kaçmış, yüzde 6O'ı da savaşmıştır. Bu o savaşta kaçanlarla kaçmayanlar arasında bir savaştır. Biz savaşan dedelerin torunuyuz. O savaştan kaçan dedelerin torunlarıyla savaş şimdi başlıyor" dedi. Mustafa Önsel, avukatı Bulut ve kendisini adliyeye getiren Merkez Komutanlığı'nda görevli komutanla Harp Okulu'ndan sınıf arkadaşı olduklarını da belirtti. ABD'den Ricciardone'ye destek ELÇİN POYRAZLAR VVASHINGTON ABD yönetimi ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone'nin, basın özgürlüğüyle ilgili açıklamaların arkasında durduğunu ve Türkiye'de gazetecilerin sindirilmesinden ötürü büyük kaygı duyduklarını açıkladı. VVashington, Türkiye'nin evrensel ilkelere saygı konusunda sınırı aştığı mesajını verdi. ^ ABD Dışişleri Bakanlığı ™ " \ Sözcüsü Flilip Crovvley, \ günlük basın toplantısında \ Odatv yöneticilerinin göz] altına alınmasıyla ilgili / "Bu davayı yakından izliJ yoruz. Türkiye'de gazetecilere muameleler konu ~\ sunda kaygılarımız sürüyor" dedi. Ricciardone'nin basın özgürlüğü konusundaki açıklamalarına katıldıklarını söyleyen Crovvley, şöye konuştu: "Büyükelçi Ricciardone'nin açıklamalarının arkasında duruyoruz. Türkiye'de gazetecilerin sindirilmesinin de dahil olduğu eğilimler konusunda büyük kaygılarımız var. Bu konuyu Türk hükümetiyle görüşmelerimizde doğrudan gündeme getirdik. Ve getirmeye devam edeceğiz." Crovvley, bir gazetecinin, ABD'nin AKP'ye karşı bir "yatıştırma politikası" yürütüp yürütmediğini sorması üzerine "Türkiye, ABD'nin bir müttefiki ve dostudur. Evrensel ilkelere saygı konusunda, bir müttefiğin sınırı aştığını düşündüğümüz her durumda bunu gündeme getirmekte tereddüt etmeyeceğiz" dedi. • AKP Genel Başkatı Yardımcısı Çelik, "Büyükelçiler bizim iç politikamızı dizayn edemezler" derken; Başbakan Yardımcısı Arınç, "Büyükelçinin TVvegazetelerdeki haberlerden etkilenmiş olabileceğini" söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone'nin son gözaltılar karşısmda basın özgürlüğüne yönelik eleştirileri AKP'lilerden tepki gördü. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, gazetecilerin ilgili olmayan kişilere bazı konularda soru sormamaları gerektiğini belirtti. Çelik, düzenlediği basın toplantısında Ricciardone'nin açıklamalannın sorulması üzerine, "Elbette büyükelçiler bizim içişlerimize kanşamazlar, bizim iç politikamızı dizayn edemezler. Bu konuda kendilerine biçilmiş olan bir alan vardır, çizilmiş olan bir sınır vardır. Bu sınırda, ABD büyükelçisi de olsa, Rusya büyükelçisi de olsa orada durmak zorundadır" dedi. Çelik, Riccardone'nin açıklamaları konusunda gazetecileri suçlayarak, "Yerli yersiz, olur olmaz birine soru soruyorsunuz oradan da bir cevap gelince de bu sefer o adam niye cevap verdi? Peki, siz niye soruyorsunuz? Yani bu işle ilgili olmayan insanlara niye bunu soruyorsunuz? Geçmişte böyle bir hastalık vardı. Bir icraat olur hemen meslektaşlarınız telefona sarılır, 'Genelkurmay'da üst düzeyde görüştüğüm bir yetkili şöyle dedi: Biz buna karşıyız, biz buna taraftanz'... Konu ne? Hiç askerlik mesleğiyle savunmayla ilgisi olmayan bir şey... 'Efendim üst rütbeli bir komutanla yaptığım görüşmede'... Sizin meslektaşlarınızın da böyle bir hastalığı vardı. Neyse ki böyle bir hastalık büyük çapta geçti. Yabancı misyon şeflerinin böyle bir yetkisi elbette yoktur ama eğer onların bir yorum yapmasını istemiyorsanız, siz de olur olmaz yerde mikrofonu uzatıp soru sormamalısınız bence" diye konuştu. ••• r BALBAY VE ÖZKANDAN ODATV MEKTUBU İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davası kapsamında 700 günü aşkın süredir tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve gazeteciyazar Tuncay Özkan, Odatv'ye destek mektubu gönderdi. Balbay ve Özkan mektuplarında her türlü baskıya karşın Odatv'nin susmaması gerektiğini vurguladı, duyarlı kamuoyunu Odatv'ye destek olmaya çağırdılar. Balbay, mektubunda özetle şunları kaydetti: "Soner Yalçın ve Odatv'deki üç değerli mesai arkadaşının gözaltına alınmasının ardından 2 yıldır sürdürmekte olduğum çırpınışlarım, haykırışlarım geliyor gözümün önüne... Mahkeme salonunda, gazetem Cumhuriyet'teki sütunumda gücüm yettiğince hep şöyle seslendim: 'Bir gazeteci susturulmuşsa, toplumun atardamarlarından biri tıkanmış demektir. Gazetecinin tutukluluğu fiili sansürdür. Gazeteci toplumun akciğeridir. Gazetecilere yönelik baskı toplumun solunum yollarının enfeksiyona uğraması demektir. Gazeteci arşivi ve çevresi ne kadar genişse o kadar iyi bir gazetecidir. Eğer kötü niyetle yaklaşırsanız gazetecinin arşivinden her türlü suç üretebilirsiniz.' (aynı bana ve Tuncay'a yapılan gibi) Bunları her fırsatta haykırdım. Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Ayhan Bozkurt'a yönelmiş, kabul edilemez yaptırımla birlikte bir kez daha altını çizmekte yarar görüyorum." Özkan da gönderdiği mektupta, günümüz faşizminin, gazetecilerin meşra mesleklerini suç saydığım belirterek "Çünkü muhalefet olarak algıladığı objektif gazeteciliğe, 'ileri demokrasi'lere tahammül edememektedir. Medyanın kendileri gibi düşünmeyen her bireyi, kurumu bu faşist tutumun salclırısına uğramaktadır ve böyle giderse uğramaya da devam edecektir. Herkesi bu basın emekçileriyle dayanışmaya çağırıyorum" dedi. ••• 'Haberlerden etkilenmiştir' Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise Büyükelçi ile dünkü görüşmesinde, Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda atılan adımları övgüyle karşıladıklarım ifade ettiğini, ancak bazı gazetecilerin gözaltına almmasma ilişkin son ifadelerinin "TV'lerdeki, gazetelerdeki haberlerden etkilenmesinden kaynaklanmış olabileceğini" söyledi. Armç, "Gazetecilerin fîkir ve düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğünün dışında suç teşkil eden faaliyetleri varsa o konu tamamen yargıyı ilgilendirir. Belki bu ayrıntıyı görmesi için Sayın Büyükelçi'nin biraz daha görev yapması lazım" dedi. Yalçın ve üç arkadaşı emniyette susma haklarını kullandı Savcılığa ifade verecekler İstanbul Haber Servisi Odatv haber sitesinin sahibi, gazeteci yazar Soner Yalçın ile Odatv yazar ve yöneticileri Barış Terkoğlu, Ayhan Bozkurt ve Barış Pehlivan'ın, poliste susma haklarını kullandıkları, soruşturmayı sürdüren savcıya ifade verecekleri belirtildi. Ayhan Bozkurt'un avukatı Tugay Topbaş, "Soner Bey ekipmanları temin etmişti. Kısa sürede televizyon yayına geçecekti. Serbest kalırsa mutlaka devam edecektir" dedi. Emniyette müvekkilini ziyaret eden Topbaş, "Durumları iyi. Yarın (bugün) adliyeye sevk edilmesini bekliyoruz" dedi. Topbaş, "Teknik takibe takıldı mı" sorularına ise "Teknik takibe Soner Bey'le ben detakılabilirim. İçerik ne? Kemal Kılıçdaroğlu'yla konuşmak suç mudur? Binlerce kişi konuşuyor Kemal Bey'le" dedi. Öte yandan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Basın ve İletişim Müdürü Anthony Mills gözaltılara tepki gösterdi. Mills "Bu baskınların somut cezai suçtan ziyade eleştirel gazeteciliğe karşı yapıldığından endişe duymaktayız" dedi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Direktörü Joel Simon ise "Bu tür tutuklama olayları basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin bugüne kadar kazandıklarının kaybedildiği veya ihlal edildiği düşüncesinin ortaya çıkmasını sağlıyor" diye konuştu. AKP'den sert sözler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "illegal dinlemeler" eleştirisine tepki gösterdi. Çelik şöyle konuştu: "Sizin eski genel başkanınıza yönelik biliyorsunuz illegal, ahlak dışı bir yöntemle bir şey ortaya çıkarıldı. Neticede ahlaksız biz kaset sizi genel başkanlığa taşıdı ama ahlaksız bir iislup, itham ve iftira sizi iktidara taşımaz hiçbir zaman." Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise "Sayın Kılıçdaroğlu da şimdi o örgüte üye olmaktan bahsediyor. Yargıya müdahaledir ve adli görevlerini yapanları etkilemeye teşebbüstür. Bu çok yanlış ve talihsiz bir beyandır" dedi. CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil ise Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları için "Bu sözlerin neresini düzelteyim" diyen Arınç'a sert tepki gösterdi. Tamaylıgil, "Genel Başkanımızın sözlerini düzeltmek Arınç'ın haddi değildir" dedi. Gül: Beni ilgilendirmez Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ricciardone'nin gazeteci tutuklamarına ilişkin açıklamalannı anmımsatan gazeteciye "ABD Büyükelçisi'nin açıklaması beni ilgilendirmez. Sen sorunu sor" tepkisini gösterdi. Gül, açıklamalannı "Mahkeme safahatı devam ediyor. Bizim herhangi bir şey söylememiz mümkün olmaz. Tutukluluk sürelerinin uzamaması, cezaya dönüşmemesi... Bunları söyledim ve söylemeye devam ederim" şeklinde sürdürdü. o C M B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear