23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B Y Y Y Y Y Y Y 9 8 8 12 14 12 14 5 4 6 6 4 6 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B K PB Y Y Y Y Y Y K K K 5 8 1 17 18 16 11 14 5 8 2 0 3 HABERLERİN DEVAMI Oslo B 10 Belgrad Helsinki B 11 Sofya Stockholm B 3 Roma Londra Y 9 Atina AmsterdamY 8 Zürih Brüksel Y 10 Moskova Paris B 11 Aşkabat Bonn B 8 Taşkent Münih B 11 Baku Berlin B 5 Bişkek Budapeşte B 8 Tiflis Madrid A 14 Kahire Viyana B 9 Şam A B Y PB B PB B B PB B PB Y Y 9 7 13 17 7 0 7 2 10 3 11 19 15 Ülkemiz geneli parçalı ve çok bulutlu, İç Ege, İç Anadolu’nun kuzeyi, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu ile Sakarya, Aydın, Hatay çevreleri yağışlı geçecek. Yağışlar: Rize çevrelerinde kuvvetli olmak üzere, Batı Karadeniz kıyıları, Güneydoğu Anadolu ile Manisa, Muğla çevrelerinde yağmur ve sağanak, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. 13 ŞUBAT 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Balbay’a büyük destek ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’a destek olmak için dostları Eskişehir’de imza günü düzenledi. Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi ile Cumhuriyet Kitap tarafından organize edilen etkinlik Eskişehir Kültür Merkezi’nde yapıldı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile CHP Eskişehir İl Başkanı Erman Gölet’in de katıldığı etkinlikte Eskişehirliler 1500 kişilik salona sığmadı. Etkinlik, tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter’in Balbay’ın Silivri Cezaevi’nden yazdığı mektubu okumasıyla başladı. Mektup, Eskişehirlilerden büyük alkış aldı. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç Eskişehir’in aydınlık yüzlü bir kent olduğunu belirtti. Panelin yöneticiliğini gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç yaparken, panele katılan gazeteciler İlhan Taşcı, Ali Sirmen, Ataol Behramoğlu, Can Ataklı ve İdris Akyüz Türkiye’deki son olayları değerlendirdi. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ustası tutuklu Mehmet Haberal, yangından kaçırırcasına acele bir kararla, adeta derdest edilip paketlenerek bir başka hastaneye naklediliyor. Son anayasa değişikliği ile bünyesi değiştirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun iki gün önce Balyoz davasını gören 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt’u görevden alarak Gebze’ye düz hâkim olarak atamasındaki nedenler araştırılmaz, eleştirilmez, açıklanmazken… …Yerine atanan 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hâkim Ömer Diken kararı duyururken… Savcının Gölcük’te yeni darbe belgeleri ele geçirildiğini… onca gündür tutuklanmadan yargılananların “kaçmaları olasılığı ve ele geçirilen delilleri karartacakları” iddiasıyla mahkeme salonunun kapılarını üzerlerine kilitleterektutuklandıklarını bildiriyor. Mısır halkının 30 yıl sonra Mübarek’ten kurtulmasını adeta bayram sevinci ile karşılayan ülkemizde; yürütmeyi, yasamayı, yargıyı tek bir adamın ele geçirmesi, ileri demokrasinin icabıdır, gereğidir diye yorumlanıyor ve bu “modeli” Batılılar, Ortadoğu ülkelerine salık veriyorlar. Bu ülkelere: Demokratik seçimler yapın. Halkın oyları ile iktidara getirdiğiniz partinin, devletin bir bütün olanaklarını da kullanarak tek başına iktidara demir atan bir parti liderinin, çevresinin, partideki yasal kurulların karşı çıkamadıkları tek adamın; demokrasi adını verdiği düzende her alana korku salarak, muhaliflerini hapsetmesini özgürlüklerle, insan haklarıyla bağdaştırın… …Demokratik rejimin kurallarıdır diye sineye çekin, demek istiyorlar. Bu ülkede tek adam rejiminin akla, mantığa, hatta kimi zaman yasalara aykırı uygulamaları bitmez. Hele 2011 seçimleri geçsin, daniskalarını hep birlikte izleyeceğiz... Yaşadığımız şu günlerde bile, başka demokratik ülkelerde örneği olmayan, ama Ortadoğu ülkelerine model olacak olaylar izleniyor. Başbakan çıkıyor sahneye, savcılığa bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunuyor... Bakanları çıkıyor TV’lere, kamuoyunun hoşgörmediği, onaylamadığı olayları, yaptırımları, sözlü suçlamaları, saldırıları savunuyor. Onca aylar askere olmadık ağır saldırılardan, uygulamalardan sorumlu olan Başbakan’dan bakanlara uzanan irili ufaklı yetkililer zinciri… İnanılmaz bir vurdumduymazlıkla; bir CHP’linin toplumsal tepkiyle karşılanan, “kâğıttan kaplan asker” sözü üzerine… birden TSK’yi savunan aslan kesiliyorlar... Medyayı korkutup sindiren, askeri kışlaya hapsedecek her türlü yöntemi uygulayan, sesini yükselteni hapishanelere tıkan… dedesinin şehit olduğu ve birkaç aylık tutukevi yaşamında işkence gördüğü açıklamaları yalanlanan… …Hak arayan, örneğin haklarını kısıtlayan bir yasayı protesto etmek isteyen işçileri, sorunlarını anlatmak isteyen üniversite öğrencilerini sokaklarda coplayan, biber gazıyla ağırlayan… …Polise adeta ikinci bir ordu muamelesi yaparak ağır silahlarla donanım olanağı sağlayan; üstelik askerlikten muaf tutan, söz, düşünce, yürüyüş gibi özgürlüklerini ancak benim ölçülerime göre kullanabilirsiniz diye özetlenebilecek biçimde uygulanabileceğini savunan bir Başbakan’ın yarattığı yeni demokrasiyi… Ortadoğu ülkeleri, buyurun, model alın! İşte “bu ahval ve şerait” içindeki bir ülkede; yüksek yargının iki başkanı, Yargıtay ve Danıştay’ı bünyesel değişikliklerle olağan görev ve görüntüsünden çıkarmayı amaçlayan yasayı imzalamaması için Çankaya’daki AKP’liye başvurdular. Elbette yasanın yargıya uzanacak tehlikelerini anlattılar Çankaya’ya. Ola ki derin derin düşündüğünü ifade ederek yasayı onaylaması olası Çankaya’daki; bir açıklamasında söylediği gibi görüşmede yüksek yargıyı da “kucaklamıştır”. Ama karnesinde bugüne dek YÖK, Anayasa Mahkemesi, HSYK, üniversite gibi temel kurumlara bir kez olsun AKP’nin benimsemediği birini seçmeyen, atamayan Çankaya’daki zaten yargı reformu istiyor. Yasanın, yüksek yargının çalışma gücünü arttıracağını iddia eden AKP gerekçesini, düşlediği yargı reformunun bir ayağı diye neden görmesin? Model ileri demokrasimizin A’dan Z’ye tek ses olduğunu inkâr edecek değil ya? Portekiz de eklenebilir. İran’da ne çıktı? Ortada. Irak’ta Saddam devrilince yerine ne kondu? Yaşamaya devam ediyoruz. Mısır’da 30 yıllık Mübarek rejimini kazırsanız altından ne çıkar? Soruyu bir doz daha genişletelim; Arap dünyasında mevcut yönetimler giderse yerine ne konabilir? Yaşama şansı olan yapı hangisidir? Beni çok etkileyen bir gezi anımın, bu sorunun yardımcı yanıtlarından biri olabileceğini düşünüyorum. Mısır gezimi bitirmiş, Kızıldeniz kıyısına gelmiştim. Buradan gemiyle Ürdün’ün Akabe Limanı’na geçeceğim. Oradan Amman, devamında Bağdat. Liman nasıl kalabalık. Ürdün, Yemen, Irak’tan Nil kıyısına çalışmaya gelen mevsimlik işçiler ülkelerine dönüyormuş. Görevlilerin elinde bir kırbaç var. Yolcuları biletpasaport kontrol ve gemiye biniş sırasına sokmak için kırbacı kullanıyorlar. Tüm yolcular çevre ülkelerden, boynunda fotoğraf makinesi, sırtında çantasıyla tek farklı kişi benim. Gemiye bindik. Güverte altları, dış demir kollarının çevresi, her taraf öbek öbek insan dolu. 810 kişilik her grup sanki tek beden. Halka olup oturuyorlar. Kimileri daha gemi hareket etmeden ortaya sofralarını kurmuş, karnını doyuruyor. Çok bakınca beni de davet eden oldu. Yola çıkan bulunduğu yere aitti, karıştım aralarına. Orta bölümde kanepe tipi koltuklar var. Önce oraların dolduğunu, insanların onun için dışa taştığını düşünmüştüm. Baktım, bomboş. Birkaç kişi var. Görevliye nedenini, burası için ayrı bir para ödemek mi gerektiğini sordum. Şu yanıtı verdi: “Ne parası, geç istediğin yere otur. Biz bu koltukların bu insanlar için olduğunu anlatamadık...” 4 saatlik yolculuktan sonra Akabe’ye vardık. Uzun işlem kuyruklarında girişi yapıp otobüs terminali bölümüne minibüslerle götürüldük. Çoğu çuvallardan oluşan bagajlar tüp kamyonuna benzer araçlarla getirildi. Kamyonların toprak meydanda park etmesiyle yolcuların kasaya tırmanması, görevlilerin de kırbaçlamaya başlaması bir oldu. Üste birkaç kişi çıkıp bagajı aşağı atacak, yolcular da alacak... Bunun yerine herkes önce almak için hücum edince, düzeni kırbaçla kurmuşlar. Kırbacı başına yiyen armut gibi aşağı düşüyor. Ulaşabilen eline geçen çuvalı aşağı atıp kendisininkini bulmaya çalışıyor. Manzarayı izlerken düşünmeden edemedim, Osmanlı döneminde bu topraklar en az Anadolu kadar önemliydi. Kahire, Bağdat, Şam, belki daha da önemliydi... Ama bugün bu topraklar Anadolu’nun Atatürk devrimlerinden geçmemişiydi... Amacım kesinlikle o insanları aşağılamak, hor görmek değil. Tam tersine sevdim onları, arkadaş oldum. Ama ortada da böyle bir toplumsal gerçek var. Baştaki soruya dönelim. Geçen hafta da vurgulamıştık; Arap dünyasının bütün yarışı kendi içiyle. Atatürk devrimlerinden geçmemişi dediğim o. Mısır’da toplum içinde en güçlü örgütlerin başında gelen Müslüman Kardeşler’in temsilcisi Türkiye’de şu demeci verdi: “Laiklik bize uymaz.” Aynı coğrafyayı paylaştığımız ülkelerde tam demokrasi olmasını kim istemez? Ama madalyonun sadece iki değil, çok yüzü var... ankcum@cumhuriyet.com.tr Mustafa Balbay’a destek vermek için yapılan etkinliğe Eskişehirliler büyük ilgi gösterdi. Yurttaşlar 1500 kişilik salona sığmadı. ‘Kayıp trilyon’ davasında hapis ve para cezası verilen Erbakan’a af yolu açıldı Erbakan’a ‘torba’ affı AYŞE SAYIN ANKARA AKP, Necmettin Erbakan’a “vefa” borcunu, kayıp trilyon davasındaki borç faizine “af” getirerek ödedi. TBMM Genel Kurulu’nda AKP’nin verdiği “son dakika” önergesiyle, kapatılan RP’nin Genel Başkanı Erbakan ve “kayıp trilyon” davasından cezaya çarptırılan parti yöneticileri faiziyle birlikte 12.5 milyon lirayı bulan borç yerine, en fazla 1 milyon lira ödeyerek kurtulacak. TBMM’de önceki akşam torba yasa tasa rısında AKP son dakika “sürprizi” yaparak, kayıp trilyon davası sanıklarının borçlarını da yeniden yapılandırma kapsamına aldı. Buna göre, Erbakan ve arkadaşları kayıp trilyon davasında alacak aslının yani 1 milyon TL’nin yarısı ve enflasyon farkını ödedikleri takdirde diğer borçlardan kurtulacak. Ödenecek enflasyon farkı da, alacak aslının yarısını geçemeyecek. Böylece Erbakan ve diğer RP yöneticileri yaklaşık 1 milyon TL ödeyerek borçtan kurtulabilecek. Üstelik de bu ödemeyi 18 aya kadar taksitle yapabilecekler. Muhalefet ise düzenlemeye sert tepki gösterdi. CHP Milletvekili Mustafa Özyürek Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, düzenlemenin tamamen “kayıp trilyon affı” olduğunu söyledi. Önergedeki tarife uyan bir başka parti olmadığını belirten Özyürek, yapılanın “adrese teslim” düzenleme olduğunu ifade etti. Önergenin görüşmelerinde iktidar ile muhalefet arasında tartışma çıktı. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli yapılandırmanın “kamu alacakları”yla ilgili olduğunu savundu. KORUMA PLANINA TEPK Beyoğlu direniyor İstanbul Haber Servisi Beyoğlu ilçesi için hazırlanan 1/1000 ölçekli Koruma Planları’na kentsel dokuyu bozduğu, yeşil alanları yok ettiği ve tarihi alanları ranta açtığı gerekçesiyle karşı çıkan semt sakinleri, yüzlerce itiraz dilekçesini Beyoğlu Belediyesi’ne sundu. Semt halkı, belediye meclisinin itirazları değerlendirmeyip 17 yıldır üzerinde çalışıldığı söylenen planı onaylaması halinde idare mahkemesine başvuracak. Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu bileşenleri 14 Ocak’ta askıya çıkan plana ilişkin itirazlarını yetkililere iletmek üzere önceki gün Tünel’de bir araya gelerek Beyoğlu Belediyesi’ne yürüdü. Semt sakinleri adına açıklama yapan Galata Derneği yöneticisi Cem Tüzün, koruma amaçlı imar planında en çok korunması gereken değerlerin ranta açıldığını belirterek “Emek Sineması’nın bulunduğu alan, Tarlabaşı, Galata koruma planının dışında” dedi. Tüzün, planın gizli saklı yandaş sermaye ile birlikte hazırlandığını savundu. CHP Beyoğlu İlçe Örgütü de eyleme destek verdi. Semt sakinleri dün de Cihangir Sanatkârlar Parkı’nda buluşarak planı protesto ettiler. ‘AKP döneminde 607 olay var’ Kayıp yakınlarının oturma eylemi, 105. haftada da sürdü. Diyarbakır’daki eylemde Başbakan’ın “Benim dönemimde faili meçhul yaşanmadı” sözleri anımsatılarak “Aydın Erdem, Mehmet Uytun, Enes Ata, Ahmet Mızrak ve Ceylan Önkol cinayetleri ve failleri kimlerdir? Bunlara kim vurduya mı gitti diyeceğiz” diye soruldu. İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, uzun bir mücadelenin ardından kayıp yakınlarının Başbakan Erdoğan’la görüşebildiğini anımsatarak, “Başbakan’ın ‘Benim döneminde faili meçhuller yaşanmadı’ açıklaması umutları kırdı” dedi. Bilici, Başbakan’ın açıklamasının ardından açtıkları arşivlerde AKP döneminde 607 yargısız infaz ve faili meçhul cinayetin yaşandığını tespit ettiklerini vurguladı. ‘Merhamet değil adalet istiyoruz’ İstanbul Haber Servisi Galatasaray Meydanı’nda 307. kez bir araya gelen kayıp yakınları Başbakan Erdoğan ile yaptıkları görüşmeye ilişkin düşüncelerini anlattılar. “Devletten merhamet değil adalet istediklerini” söyleyen aileler kayıplar konusunda bir an önce adım atılma sını istediler. Söz alan Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak, uluslararası sözleşmelerin imzalanmasını istedi. Başbakan’ın kendi döneminde bir kayıp olduğunu söylediğini anımsatan Ocak, “Tolga Baykal Ceylan tek kayıp değil. Son 8 yılda 275 kişi kaybedildi” dedi. Gerçeker’den tutukluluk uyarısı İstanbul Haber Servisi Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, sporda şiddetin önlenmesine yönelik yasa çalışmasının şiddeti önleyebileceğini ve TBMM’de düzenlemeler yapılabileceğini söyledi. Gerçeker, yargı reformuyla ilgili Meclis’ten geçen düzenlemelerin Köşk’te onaylanıp onaylanmayacağına ilişkin soruya, “Bunu bilemem, kendi takdirleridir” cevabını verdi. Gerçeker, tutukluluk sürelerine uyulmadığı müddetçe AİHM’de Türkiye’nin tazminat ödemeye devam edeceğini söyledi. Yargıtay Başkanı Gerçeker, dün Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlenen “Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı”na konuşmacı olarak katıldı. Toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Gerçeker, spor dışındaki hiçbir soruyu cevaplamayacağını söyledi. Sporda şiddetin önlenmesine yönelik yasa hazırlıklarına ilişkin görüşü sorulan Gerçeker, yasanın çok önemli olduğunu ve şiddeti önleyebileceğini söyledi. Gerçeker, “Büyük ölçüde önleyebilir tabii. Ama yasalaşması lazım. Meclis’teki görüşmelerde belki bazı düzeltmeler de yapılabilir. Spor bugün aslında barışın, kardeşliğin simgesi olması gerekirken şiddet olaylarının artmış olması hoş bir şey değil. Ama mutlaka önlem almak gerekiyor” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, İran’a gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın daveti üzerine 1316 Şubat’ta İran’a resmi ziyarette bulunacak. Ziyaret, dokuz yıl aradan sonra Türkiye’den İran’a, Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılacak ilk ziyaret olması bakımından ayrı bir önem taşıyor. Gül’e, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Türkiyeİran Karma Ekonomik Komisyon Eşbaşkanı Cevdet Yılmaz, milletvekilleri, sınır illerinin valileri, işadamları, akademisyenler ile resmi zevat ve medya mensuplarından oluşan bir heyet refakat edecek. Ziyaret sırasında iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların değerlendirileceği vurgulandı. ERDOĞAN’A TEPKİ MEKTUBU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow, Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek, 3 Şubat’ta Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyelerine yönelik “polis şiddeti”ni kınadı ve Erdoğan’dan “torba yasanın” geri çekilmesini talep etti. Burrow mektubunda, “Uluslararası sendikal hareketin ve Avrupa kurumlarının hükümetinizden yasalarınızı uluslararası ve Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirmeniz noktasında her seferinde ricada bulunulmaktadır. Ancak ITUC olarak bu taleplerin aksi yönünde bir gidişat olduğunu ve ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinden her geçen gün daha da uzaklaşıldığını görmekteyiz. Bu durum uluslararası işçi hareketi için büyük bir endişe oluşturmaktadır” dedi. Torba yasadaki çalışma hayatını “olumsuz” etkileyecek maddelerin geri çekilmesini talep eden Burrow, “Türkiye’den imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere saygı göstermesini beklemekteyiz” dedi. DİYARBAKIR’DA OLAYLI GECE DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının yıldönümünün yaklaşmasıyla, terör örgütü sempatizanları eylemlerini sürdürüyor. İnönü Caddesi üzerindebulunan kaymakamlık binasına önceki gece molotofkokteyli atıldı. Çıkan yangını, itfaiye ekipleri kısa sürede söndürürken, kaçan saldırganların yakalanabilmesi için operasyon başlatıldı. Ayrıca Bağlar ilçesinde 3 araç ateşe verildi. Mardin’in Nusaybin ilçesinde düzenlenen yürüyüşte de olaylar çıktı. Uyarılara karşın dağılmayan grup, polise havai fişekle saldırdı. Polis, gaz bombalarıyla müdahale ettiği gruptan 14 yaşındaki bir kız çocuğunu gözaltına aldı. Siirt’te gerçekleştirilen operasyonda ise PKK propagandası, yardım yataklık suçlamasıyla 8 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 4’ü, yaşlarının küçük olması nedeniyle savcılıkça ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Şanlıurfa’da ise PKK’ye eleman kazandıran kişilere yönelik bir aydır sürdürülen çalışmalar sonucu biri kadın 3 kişi yakalandı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear