21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 12 EKONOMİ CUMHURİYET 9 EKİM 2011 PAZAR [email protected] Katılımın 2009 yılını aşması en çok Almanları sevindirdi. Fuarda, ‘Krizi aştık’ sevinci yaşandı Gıdacılar kriz dinlemedi Katılımcı şirket sayısı 113’ten 146’ya yükseldi. İTO Başkanvekili Topçu, 40 civarında şirketin yer bulamadığı için katılamadığını söyledi. FATMA KOŞAR KÖLN Türkiye’nin gıda sanayicileri 2 yılda bir Köln’de düzenlenen dünyanın en büyük gıda fuarı Anuga’ya bu yıl da rekor katılım gerçekleştirdi. 2009’da partner ülke olarak İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) organizasyonuyla Anuga’da toplam 3.141 metrekarelik alanda bayrak gösteren Türk firmaları 2011’de 4 bin metrekarelik alana yayıldı. Aynı dönemler itibarıyla katılımcı firma sayısı da 113’ten 146’ya yükseldi. Partnerlik yılındaki rakamın da aşılması Türkiye açısından büyük başarı olarak görülürken, İTO da fuarda her yıl açtığı restoran için kiraladığı alanı Türk firmalarına tahsis ederek 20 firmanın daha fuara katılımını sağladı. İTO Başkanvekili Dursun Topçu, “2012’de Paris’te düzenlene nu belirterek, “Küresel krizin çok konuşulduğu bir dönemde, burada tüm sektörler içinde çok büyük ağırlığı ve önemi olan gıda alanında önemli iş bağlantıları yapılacak. 100 ülkeden 6.598 firma fuarımızda stant açmış durumda ve 150 bin ziyaretçi bekliyoruz” dedi. 2009’daki Anuga’ya 6.522 firma katılmıştı. Fuarın bu yılki panter ülkesi İtalya da Anuga’ya 1.057 firma ile katılıyor. Üçkâğıtçılıktan Keriz Silkelemeye Böyle bir başlık uygunsuz, amiyane bulunabilir, kınanabilir; Cumhuriyet gibi ciddi bir gazeteye yakışır da görülmeyebilir. Ancak ve dünyada yaşanan olayları özetleyecek daha iyi bir başlık bulamadım. Oldukça eski 1950’li yıllar diyelim. Üçkâğıtçılar, avaneleriyle birlikte, köşe başlarında, parkların kuytu yerlerinde üçkâğıt açarlar, “Bul Karayı Al Parayı” oyunu oynatırlardı. Üçkâğıtçının elinde ikisi kırmızı, biri siyah işaretli üç kâğıt bulunur, kâğıtlar el çabukluğu ile dağıtılır, karayı bulan bastırdığı paranın katını alır, yanlış tercih halinde para, üçkâğıtçıya kasaya kalırdı. Oyunu kızıştırmak için genelde üçkâğıtçının avanesi ile oyun başlardı. Kalabalığı gören meraklı saf vatandaş yanaşır, oyunu seyre dalardı. Üçkâğıtçının sahte oyuncuları, oyunu kızıştırırlar genelde de kazanırlardı. Saf ve meraklı vatandaş, bu işte kazanç olduğu izlenimini edinince, çekine çekine o da bahse katılır, ufak ufak denemeler yapmaya başlardı. Üçkâğıtçı, başlangıçta biraz da kâğıtların rengini göstererek dağıtır, saf vatandaşın kazanmasını sağlardı. Sözcüğü doğru kullanıyorsam başlangıçta “mazmoz” verilirdi. Avantayı gören saf vatandaş aşka gelir daha çok para bastırmaya başlar, sonunda ütülür, belki eve dönecek yol parası bile kalmazdı. Kaybedenlerin bazıları hörelenir, paralarını geri ister, üçkâğıtçının üstüne yürümeye kalkışırdı. Üçkâğıtçının avanesi, kolluk gücü görevini de yapar; mızıkçı saf vatandaşa müdahale eder, onu etkisiz hale getirirdi. Üçkâğıtçının kolluk gücü yanında erketesi, istihbarat örgütü de bulunur, beliren herhangi bir tehlikeyi anında üçkâğıtçıya iletirdi. Günümüzde teknoloji ilerledi. Borsalar, finans kurumları gelişti, daha rafine oyunlar oynanıyor; Loto, Toto, Sayısal Loto, İddaa vb. İnternet, medya gerekli iletişimi sağlıyor. Artık üçkâğıtçının köşe başında, parklarda “Bul Karayı Al Parayı” oyunu oynatmasına gerek kalmadı. Üçkâğıtçı kılık değiştirdiği daha ileri teknolojileri kullandığı gibi avanesi de nitelik değiştirdi. Artık oyunda yazarlar, medya mensupları, Nobel ödüllü ya da ödülsüz ekonomistler, bilim adamı diye sunulanlar, bazı bürokratlar, büyük kurumların CEO’ları var. Üçkâğıtçılık kılık değiştirdi; artık keriz silkeleme aşamasına geçildi. “Keriz silkeleme” bir borsa deyimi. Doğru biliyorsam, parası olup da borsada oynamaya kalkışan, kendini akıllı sanan safların söğüşlenmesine “Keriz silkeleme” deniyor. Keriz, yalnız borsalarda, ekonomik yaşamda silkelenmiyor. Politikada da keriz silkeleme oyunu sahneleniyor. Keriz diye düşünülen geniş kitleler, demokrasi, insan hakları, özgürlük, din gibi sözcüklerle oyalanarak oyları toplanıyor. Bir kısım uyanıklar, başkan, başbakan, bakan, senatör, vekil gibi sıfatlar alırken, ellerinde siyasal güç toplanırken, hatta bazıları bu siyasal gücü ekonomik güce çevirirken, dünyanın geniş kitleleri yoksulluk, hatta açlık sınırında yaşıyor. İşin garip tarafı kitleler “Sen sürekli başkan, başbakan, bakan, senatör, vekil oluyorsun da ben niye tebaa muamelesi görüyorum, yoksulluk çemberinden kurtulamıyorum” diye sorgulamıyor. Yaşananlar bana bilinen şu fıkrayı hatırlatıyor. İki arkadaş; biri uyanık, diğeri saf balık lokantasına gitmişler. Uyanık olan safa “balıkları bölüşeceğiz, kafaları sana, gövdeleri bana” diyerek yemeği bölüşüm kuralını koymuş. Bir süre sonra balık kafası yemeye çalışsa da aç kalan saf, itiraz edecek olmuş, “balığın gövdesini hep sen yiyorsun” diye. Uyanık, balığının gövdesini yutarken “Bak akıllanıyorsun, balığın kafasını yemeye devam et” öğüdünü vermiş. Keriz yerine konulan geniş kitlelerden en azından balık kafası yememe taleplerini bekliyorum, gerçekleşmiyor. Tersine keriz yerine konulanlar uyarı yapanlara kızıyorlar, onları olayın suçlusu gibi görüyorlar. Denilebilir ki kerizleyen de keriz yerine konan da, alan da veren de mutlu, sana ne? İdealizmden filan söz edecek değilim; evrensel olarak oynanan oyunda keriz yerine konulan geniş kitlelerin tepkisizliğine seyircilerin suskunluğuna tahammül edemiyorum. avaş çocuklarına Damla şeker Şeker ve çikolata üreticisi Tayaş Gıda başta Avrupa ve Uzakdoğu olmak üzere 110 ülkeye ihracat yapıyor. Tayaş Gıda İhracat Genel Müdürü Serap İslam, geçen yıl 32 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını bu yılki hedeflerinin 46 milyon dolar olduğunu söyledi. İslam, Damla markasıyla ürettikleri özel şekerin özellikle Afganistan’da çok beğenildiğini belirtti. S İTO KOBİ’leri destekliyor Dursun Topçu (sağ başta) Küçük ve Orta Boy İşletmeleri (KOBİ) dünya pazarlarına açmaya çalıştıklarını belirterek, “2010’da Türk firmaları için yurtdışındaki 10 önemli fuara milli katılım sağladık. 2011’de 11’e çıktık, 2012’de 16 fuara çıkacak. İTO özellikle, uluslararası pazarlar için uluslararası fuara katılımı organize ediyor” dedi. cek gıda fuarı SIAL’de 10 bin metrekareye talibiz. Orada imkânlar biraz daha rahat, sanırım alabileceğiz” diye konuştu. 31’inci Anuga Fuarı’na katılımın 2009 katılım rakamlarını aşması özellikle Almanları sevindirdi. Koelnmesse İcra Kurulu Başkanı Jürgen Roters, dünyanın en büyük gıda fuarında bu yıl rakamların iyi olduğu Serap İslam TAKİPTEKİ KREDİLER KOBİ’ler liderliği elden bırakmıyor Ekonomi Servisi Bu yılın ilk 8 ayında takibe düşen kredilerin yüzde 6.8 azalışla 18.8 milyar TL’ye gerilemesine rağmen takibe düşme oranında KOBİ’ler liderliği kaptırmadı. KOBİ kredilerinin yüzde 20.5 artışla 151.1 milyar TL’ye yükseldiği bu dönemde takibe düşen KOBİ kredileri yüzde 14.4 azalışla 5 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerine göre bu dönemde bankaların takibine düşen KOBİ sayısı yüzde 16.3 azalışla 167 bin 616 oldu. Dünyayı sarsan kriz koşullarının kökenlerini araştıracaklar için rehber kitap yayımlandı ‘Kapitalizmin eli kırıldı’ “Liberal piyasa ekonomisi çöktü, Adam Smith’in görünmez eli işlevini kaybetti” diyen Alev Coşkun, kısa zamanda ikinci baskısı yapılan kitabında, yeni bir “dip” yapmanın eşiğine gelen küresel krizin nasıl patladığını ve bugünlere nasıl gelindiğini anlamak isteyenlere önemli bir fırsat sunuyor. Ekonomi Servisi Kısa zamanda tükenen Alev Coşkun’un “Liberal Ekonominin Çöküşü Küresel Kriz ve Ulusalcı Ekonomilerin Yükselişi” adlı eseri, 2008’de son kez sarsılan küresel ekonominin yeni bir “dip” yapmanın eşiğine geldiği bugünlerde ikinci baskısını yaptı. Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan eser, çağımızın küresel ekonomik ilişkilerinin nasıl zorunlu olarak krizlere yol açtığını irdeliyor ve krizleri önlemek için tutulması gereken tek yolun, ulusal ekonomi modeline yeniden dönülmesi olduğu savını işliyor. Bu bağlamda Türkiye’de uygulanan ekonomi politikalarını da özlü bir analizle sunan kitap, okur açısından tam bir rehber niteliğinde. Alev Coşkun’a göre tüm liberal ekonomistler, 1990’larda Berlin Duvarı’nın yıkılmasını bir milatmış gibi kabullenmişlerdi. Sanki sol düşünce ve Keynesçi politikalar artık çökmüştü. Buna inandılar ve 2008’e kadar en parlak dönemlerini yaşadılar. Ama 2008’de yıkılan piyasa ekonomisi oldu. Sistemi çalıştıran “Adam Smith’in görünmez eli” kırıldı, işlevini yapamaz hale geldi. Bunun üzerine kapitalizmin ruhuna aykırı ne varsa yeniden sahnelenmeye başlandı. ABD, banka ve şirketleri kurtarmak için 2 trilyon doların üzerinde para şırınga etti. İşler bir türlü toparlanamadı. Ekonomiler bir türlü kendilerine gelemedi. Şimdi yeni bir krizin ne zaman patlayacağı tahminleri yapılıyor. Bu çöküşten kurtuluş da derece derece bütün devletlerin ekonomiye müdahale edişine bağlı. Yani yeniden Keynesçi Neoliberallere bakmayın! Alev Coşkun, kitabın temel tezini özetlerken, “Kapitalizm, özünde krizi taşıyan bir sistemdir. Liberallere ve neoliberallere bakmayın. 2008 ile birlikte görünmez el piyasayı düzenler kuralı çöktü. Kapitalist ekonomilerde, ABD ve Avrupa’da kapitalist düzen, özellikle finans alanı artık eskisi gibi yürümeyecek. Mali alanda yeni düzenlemeler yapılacak, devlet ekonomiye daha çok müdahale edecek. Artık bütün dünyada ulusal ekonomik çıkarlara dayalı, ulusalcı bir ekonomi anlayışı yükselişte” diyor. Cumhuriyet Kitapları’nda kısa sürede ikinci baskısı yapılan “Liberal Ekonominin Çöküşü Küekonoresel Kriz ve Ulusalcı Ekom i y e nomilerin Yükselişi” okudönmek run önünde böylesi gezorunda kaniş bir ufuk açan bir lacaklar, ulusal kaynak kitap. ekonominin doğrularını yeniden keşfedecekler. Kredi hacmi yüzde 28 arttı ANKARA (A.A) Katılım bankaları hariç bankacılık sektörü kredi hacmi yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 27.5 büyüdü. Sektörün 2011’in ilk haftası itibarıyla 446 milyar 261 milyon 498 bin lira olan kredi hacmi, 23 Eylül itibarıyla 568 milyar 921 milyon 520 bin liraya ulaştı. Merkez Bankası verilerinden derlenen hesaplamalara göre, bu süreçte kredi hacmi 122 milyar 660 milyon 22 bin lira artmış oldu. Kredi hacmindeki yıllık artış ise yüzde 44.3’e ulaştı. Kapitalizm ruhunu kaybetti Alev Coşkun Balcılar isyan başlatıyor tekelci zihniyetin yok etmeye çalıştığını dile getiren Şahin Dünya çam balı üretiminde “AB ayçiçek balı değil çam ortalama 22 bin tonluk rekolbalı istiyor. Dünyada yaklaşık teyle lider olan Türkiye’de yılbin ton ile en çok çam balı ihlardan bu yana taban fiyat beraç eden ülke Türkiye. Ancak lirlenmemesi ve buna bağlı olasermaye grubu bu balı ayçirak sanayicinin fiyat polikasına çeğine feda ediyor. Yetişmesi boyun eğmeye mahkum olan daha zor, kolay kolay şebal üreticilerinin artık dayanakerlenmeyen, hiçcak gücü kalmadı. Türkiye bir karışıma Kilogramı 6 TL’ye mal olmasına Arıcı Yetiştiricileri Mersahip olmarağmen sanayicinin çam balının kilosunu 5 TL’de kez Birliği 2. Başkanı yan yüzde Ziya Şahin, tekelci büdiretmesi üreticiyi çileden çıkardı. Rekabet Kurulu’na 100 doğal yük firmaların üreticiolan çam çağrıda bulunan üreticiler tekelci zihniyet sona leri sürekli tehdit ettiğibalının teermezse birkaç güne kadar sokaklara ni belirterek “Tenekesi nekesi 140 160 TL olan balı 140 TL’ye TL’den alınmadökülecek. almaya çalışıyorlar. Vermeya çalışılırken ayçiçek diğimiz takdirde ise 10 gün dır. Fiyatlabalına 180 TL ödenebiliyor. sonra 120 TL’ye vermek zo ra müdahale edilmezse arıcı Bunu anlamak zor. Üreticirunda kalırsınız diyorlar. Ay lık tamamen bitecek. Bu nok ler tek tek işi bırakıyor. Bu rıca bizden kilosunu 6 TL’ye tada bize ne Sanayi Bakanlı yıl Türkiye’nin çam balı ihaldıkları bal, raflarda 18 ğı ne de Tarım ve Gıda Ba tiyacı yine karşılanacak anTL’den satılıyor. Tekelci zih kanlığı çare bulabildi. Üreti cak ihraç edecek kadar yok. niyet yüzünden son 10 yılda ciler olarak tekelci zihniyete Muğla’da ağustos ve eylül 1500’ün üzerinde üreticimiz son vermek için Rekabet Ku aylarında bal üretiriz, bu faaliyetlerini durdurmak zo rulu’na sesleniyoruz. Birkaç sene ekim ayında üretilecek. runda kaldı” dedi. Sektörü güne kadar mitinglere başla Normalde 30 bin ton olan birkaç tane tekel firmanın yö yacağız.” çam balı üretimimiz, bu yıl nettiğini anlatan ve aynı zaKatma değeri olan en değer 10 bin ton civarında ancak manda Muğla Arı Yetiştiricile li ballar sınıfındaki çam balını olur” diye konuştu. MURAT GÜLDEREN ri Birliği Başkanı da olan Şahin şöyle devam etti: “Türkiye’de çam balının yüzde 70’i Muğla’da yetişir. Ayrıca Türkiye bu üründe 22 bin tonluk üretimiyle dünya şampiyonu. Sektörü de ayakta tutan ve en çok ihraç edilen ürün çam balı Alexander Shestun Faruk Eczacıbaşı Bülent Eczacıbaşı Aydın Adnan Sezgin Ahmet Yamaner Hüsamettin Onanç Kaleli: Mazotta ÖTV kalksın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli tarımsal üretimde kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi’nin sıfırlanması için TBMM’ye yasa teklifi verdi. Kaleli önerisinde şunları söyledi: “ÖTV farkı çiftçilere yıllık yaklaşık 250 milyon TL ilave yük getirdi. Tarımsal üretimin temel girdilerinden olan motorinin yarısı vergilere gidiyor. Halen ülkemizde mazot fiyatının yüzde 30’unu ÖTV, yüzde 18’ini de KDV oluşturuyor. Tarımsal üretimde kullanılan yıllık ortalama mazot miktarı 3.3 milyar litre. Çiftçinin bir litre mazot için ödediği ÖTV bugünün fiyatıyla 1.125 TL. Verilen destek ile mazota ödenen bedelin ise ancak yüzde 5’i karşılanıyor. Türk çiftçisi üretim amaçlı kullandığı mazot karşılığında yıllık ortalama 3.5 milyar TL civarında ÖTV ödüyor. ABD ve AB ülkelerinde üreticilerin kullandığı mazota yüzde 40’ları bulan destekler sağlanırken, Türk çiftçilerinin dünya ülkeleri arasında mazota en fazla parayı ödüyor olması uluslararası rekabet açısından da ülkemizi olumsuz etkiliyor.” Anatolievich Fateev Eczacıbaşı Rusya’da Ekonomi Servisi Eczacıbaşı Yapı Grubu’nun Rusya’da kurduğu 37 milyon Avro’ya mal olan karo ve seramik fabrikasının açılışı törenle yapıldı. Rusya’nın başkenti Moskova’ya yaklaşık 90 kilometre uzaklıktaki Serpuhov kentindeki fabrikanın açılış törenine Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Aydın Sezgin, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Serpuhov Valisi Aleksandır Şestun ve çok sayıda Türk işadamı katıldı. Fabrikanın açılışında konuşan Eczacıbaşı, karoda dünyanın en zengin ürün yelpazelerinden birine sahip olan grubun, ‘Vitra’, ‘Villeroy&Boch’ ve “Engers Keramik” markalarıyla Almanya’da da lider üretici olduğunu söyledi. Grubun Rusya’daki ilk ciddi yatırımını tamamlamış olduğunu belirten Bülent Eczacıbaşı, “Daha önceki satışlarımız Rusya’da ihraç ettiğimiz ürünlerle yapılıyordu. Artık Rusya’nın üreticisi olarak yerimizi alacağız” dedi. Eczacıbaşı Yapı Grubu’nun 25 bin metrekarelik alana kurulan 3.2 milyon metrekare üretim kapasitesine sahip fabrikasında karoların yanı sıra, yüzme havuzları için karo ve aksesuvarları içeren yaklaşık 4 bin çeşit ürünün imalatı yapılacak. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear