23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 EKİM 2011 PAZARTESİ EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Genel işsizlik oranının yüzde 6.3 olduğu Almanya’da Türklerin işsizlik oranı yüzde 22.2’ye ulaşıyor Ülkede yaşayan yabancı işsizlerin sayısı 462 bin 46 iken, yabancılar arasında yüzde 31.6 ile işsizlik oranı en yüksek olan grubu Türkler oluşturuyor. Almanya’da yaşayan yaklaşık 1 milyon 630 bin Türk’ün 146 bin 427’si işsiz. İşsizlik Türkleri vurdu Türk işçileri geri gönderiyor Değişim: 1=1027? Geçen hafta, Filistin’de esir tutulan 1 İsrail askeri, İsrail’de esir tutulan 1027 Hamas militanıyla değiştirildi. Geçen günlerde New York Times, İsrailli gazeteci Renan Bergman’ın, İsrail devletinin kuruluşunun öncesinde yaşanmış ve bir polisiye roman kadar karmaşık olayları anlatan bir yazısını yayımladı. (7 Ekim). Yazı, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komisyonu’nun 1947 sonbaharında yaptığı çalışmalara ilişkin şimdiye dek gizli kalmış belgeleri özetliyor ve bu eşitsiz değişime ışık tutacak noktalar içeriyor. Büyük devletler, tarafsız oldukları görüntüsü vermek için komisyona üye vermiyor. Filistinliler ise komisyon çalışmalarını tamamıyla boykot ediyor. Arap basınının konuyla ilgili haber yapması bile yasaklanıyor. Buna karşılık komisyonun bölgeye yaptığı ziyareti Yahudiler büyük bir coşku ile karşılıyor; örgütlü bir biçimde seferber oluyor. Komisyon üyeleri uygun deyimiyle bir bir avlanıyor. Örneğin, Siyonizm karşıtı oldukları bilinen Guatemala ve Uruguaylı üyeler İngiliz görevli Aubrey (Abba) Eban’ın yoğun çalışmalarıyla hızlı birer İsrail yanlısına dönüşüyor. Üyelerin kaldığı oteller ve toplantıların yapıldığı salonlara gizli telefonlar yerleştiriliyor; konuşmalar kayda alınıyor; buraların temizlik görevlileri bile değiştiriliyor. İsveç delegesinin deyimiyle çok güzel ve eğitimli kadınlar bu işle görevlendiriliyor. O kadar ki, Komisyon Başkanı Guatemala delegesi için, onlardan para aldı mı bilmiyorum ama kadın aldı diyebiliyor. Siyonizm düşmanı olduğu bilinen ve yanına refakatçi olarak Farsça konuşan Yahudi bir gizli ajan verilen İranlı delege Nasrollah Entezam bile sonunda, Arapların ne önemi var; ülke güzel; Yahudiler burayı kısa zamanda Avrupa’ya çevirir diyecek noktaya getiriliyor. Hollanda temsilcisi N. S. Blom Endonezya’dan Filistin yanlısı olarak geliyor. Ancak komisyonun diğer üyeleri gibi o da her nasılsa kendi ülkesinden gelen göçmenlerle buluşuyor! Resmi otomobiliyle kırsal kesimde dolaşırken nasılsa Hollanda’dan göç etmiş olan iki çiftçinin yanında duruyor. Daha da ilginci, Blom, çiftçilerin Hollanda ineği beslediğini hayretle görüyor ve kutsal topraklara yapılacak hayvancılık katkısının Hollanda halkının milli gururunu ne kadar arttıracağını ülkesinin Dışişleri’ne rapor ediyor. Ulusal gururun kaynağını, üretilen inek de olsa, üretime bağlayan anlayışın sağlamlığına bakar mısınız? Bunca çabadan sonra alınacak sonuç belli. ABD Başkanı, Washington’daki Siyonizm temsilcisinden, yeni devletin tanınması için bir an önce başvuru yapmasını istiyor; başvuru formu, henüz belli olmadığından, devletin adı hanesi boş bırakılarak veriliyor! Bu süreçte Yahudi halkının üç önemli özelliği belirleyici oluyor: Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen birikim ve bilinç düzeyi; çok sağlam örgütlenme ve örgüt yapısı; en ileri teknolojiyi üretme ve kullanma becerisi. Kısaca, aklın yol göstericiliğini ve yaşamı seçenler kazanıyor! Buna karşılık Filistin halkı, haklı olduğuna ölümü göze alacak kadar inandığı bir davayı, sürekli kaybediyor. Serbest bırakılan ancak Filistin’e girmesine izin verilmeyen Hamas militanlarının bir kısmını Türkiye bağrına basıyor. Böylece hem Türkiye dış politikası halk deyimiyle “Arap saçına” dönüştürülüyor; hem de kendi terörünü çözemeyen bu ülke, AKP iktidarıyla Ortadoğu terörünü çözmeye sürüklenmiş oluyor. Bu dönüştürmenin uzun dönemli sonucu ise yazının başlığındaki eşitsiz değişimde yazılı! Suudi Arabistan Ekonomi Servisi Almanya’ya 50 yıl önce iş için giden Türklerin, bugünün Almanyası’nda en büyük sorunlarının başında işsizlik geliyor. AA muhabirinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Dış İlişkiler ve Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Berlin Çalışma Müşavirliği ve Federal İstatistik Dairesi verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, genel işsizliğin yüzde 6.3 olduğu Almanya’da, Türklerin işsizlik oranı yüzde 22.2’yi buluyor. Almanya’da yaşayan Türklerin sayısı 1 milyon 629 bin 480 kişiyi bulurken bu sayının 852 bin 633’ünü erkek, 776 bin 847’sini de kadın nüfus oluşturuyor. Alman vatandaşlığına geçmiş Türk kökenlilerin sayısı da 805 bin 750 civarında bulunuyor. Bu ülkede yaşayan Türklerin istihdam ve ekonomi içindeki yerlerine bakıldığında, birinci kuşak Türk göçmenlerin, istisnaları olmakla birlikte, herhangi bir mesleki eğitime ya da beceriye gereksinim duyulmadan istihdam edilebilecek sektörlerde çalışmak için Almanya’ya göç eden kişilerden oluştuğu görülüyor. Dünyadaki teknolojik değişimin sonucu olarak daha çok teknik ve mesleki eğitimi gerektiren istihdam alanlarının açılması ve küresel ekonominin olumsuz gelişmelerine paralel olarak işsizliğin artması, Almanya’da da belli değişimlere yol açtı. Üretime dayalı bir ekonomik sisteme sahip olan ülkenin, üretim maliyetini azaltmak için tesislerini insan gücü gerektirmeyen otomasyon sistemine geçirmesi, vasıfsız işgücüne olan ihtiyacı da azalttı. Almanya’da yaşayan Türkler için bu olumsuz tablo mevcut iken ekonomik alanda olumlu gelişmeler de bulunuyor. Türk firmalarının Almanya’daki yatırımları 8 milyar Avro’yu bulurken 50 yıllık süreçte bu ülkedeki Türk işverenlerin sayısı da 70 bine ulaştı. Türk işletmelerin yıllık cirosu 33 milyar Avro iken bu işletmeler 360 bin kişilik istihdam sağlıyor. 5 yıl önce Ortadoğu ve Orta Asya’da ışık gören ve yatırım yapan Vestel, şimdi de 15 ülkede satışları arttırmak için atağa geçti. Eren Ataman (solda) Vestel’in Kazakistan’da da bir şirket kurduğunu söyledi. Vestel’den BDT hamlesi ise ikişer Vestel mağazası faaliyete girecek. 2012 sonunda 72 mağazaya ulaşacağız” açıklamasını yaptı. BAKÛ Ortadoğu ve Orta Asya’da Türk dizilerine Ortadoğu ve Orta Asya Bölgesi’nde en çok ciroyu olan ilgi Türk şirketlerinin satışlarına da olumlu etki Irak’ta yaptıklarını dile getiren Ataman, şu bilgileri verlilor. 5 yıl önce bu bölgelere yatırım yapan Vestel, şim di: “Faaliyetimiz olan ülkeler Kazakistan, Azerdi de 15 ülkede satışları arttırmak için atağa geçti. baycan, Gürcistan, Irak, İran, Ermenistan, KırgıVestel 2012 sonuna kadar (Bağımsız Devletler Top zistan, Suriye, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekisluluğu) BDT ülkelerinde 72 mağazaya çıkarmayı ve ha tan, Kıbrıs, Suudi Arabistan, Lübnan ve Ürdün şeklen 1700 olan satış noktasını 2 yılda 5 bilinde. Bu ülkelerin hepsinde ilk beşe girne çıkarmayı amaçlıyor. Şirket Türkiye de meyi hedefliyoruz. Ülkelerde pazar dahil en büyük Vestel mağazasını Azerpayımız beyaz eşyada yüzde 60, elekünyadaki en baycan’ın başkenti Baku’da açtı. tronikte de yüzde 40’larda. En fazbüyük mağazasını Vestel’in Genel Müdür Yardımcısı la çamaşır makinesi, buzdolabı Eren Ataman, bölgede bu yıl 200 milyon Baku’da açan Vestel ve televizyon alıyorlar. Lokodolarlık ciro yapacaklarını belirterek “Bumotif ülkelerimiz Irak, İran gelecek yıl bu ralarda revaçta olan Türk dizileri de Kazakistan, Azerbaycan ve ülkelerden 300 coğrafyaya bizi kabul ettirdi. Gelecek Suudi Arabistan.” yıl buralardan 300 milyon dolarlık ciVestel’in büyük bir fason milyon dolar ciro ro hedefliyoruz. BDT ülkelerinde orüretici olduğunu, 110 ülkeye yapmayı hedefliyor. talama yüzde 40 büyüdük. Bu yıl yüzsatış yaptıklarını dile getide 65’lik hedef koyduk” diye konuştu. ren Ataman, BDT ülkelerine ağırlıklı olarak Rusya’daki fabrirak lokomotif ülke kadan ürün gönderdiklerini ifade etti. AvAtaman, Baku’da 1 milyon dolar yatırımla açılan ma rupalı firmalara farklı markalar altında üretim ğazayla beraber yurtdışındaki 58’inci mağaza sayısına yaptıklarını aktaran Ataman, “Ama bu bölulaştıklarını anlatarak “1000 metrekarelik mağaza dün gede kendi markamızla varız. Rusya’daki yadaki en büyük mağazamız oldu. Yurtdışında fabrikamız sayesinde de Türki cumhuri1700 satış noktasına ulaştık. Yıl sona ermeden Al yetlere sıfır gümrükle ürün getiriyoruz. Ormaata, Tiflis ve Tebriz’de de mağazalar açacağız. ta Asya’da şimdilik fabrika kurma ihtiyacı 2012’de de İran’da beş, Irak, Kıbrıs ve Kazakistan’da yok” ifadesini kullandı. ŞEHRİBAN KIRAÇ D Yıllık ciro 33 milyar Avro I Ekonomi Servisi İşsizliğin hızla arttığı Suudi Arabistan çözümü yabancı işçileri sınır dışı etmede buldu, 30 bin Türk işçiye kapı göründü. Riyad yönetimi, temmuzda yüzde 10.8’e varan işsizlik oranını düşürmek için aralarında 30 bin Türk işçinin de olduğu 3 milyon göçmeni göndereceğini açıkladı. Yönetim bu şekilde işyerlerinde Suudi vatandaşlarının sayısını arttırmayı planlıyor. 18 milyon 700 bin nüfuslu Suudi Arabistan’ın yüzde 31’ini, yani yaklaşık 8 milyon 42 binini yabancılar oluşturuyor. AlEqtisadiah gazetesi Nitaqat adlı yeni vize sistemiyle rakamın düşeceğini kaydetti. Önümüzdeki yıllarda kademe kademe düşürülecek yabancı işçi sayısı Türk firmalarını da etkileyecek. Resmi kayıtlara göre Suudi Arabistan’da 20 bin Türk işçi müteahhitlik firmalarında çalışıyor. Yan sektörlerle bu sayı 30 bini geçiyor. Ülkede 2 bin 700 çalışanı bulunan Tekfen Holding’in Başkan Yardımcısı Ümit Özdemir, “Bu bizi zor duruma sokar. Çünkü Türk çalışanlar işi çok iyi biliyor. Suudi vatandaşları Türkler kadar işinin ehli değil” diye konuştu. Doğalgaza 128 milyar TL Ekonomi Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın yazılı soru önergesini yanıtladı. Yıldız, Türkiye’nin, 20022010 arasında ithal edilen doğalgaz için toplam 69 milyar 594 milyon dolar (128.7 milyar TL) ödediğini ifade etti. Komşu borç tıraşına hazır Ekonomi Servisi Avro Bölgesi Maliye Bakanlarının, Yunanistan’ın beklediği 8 milyar Avro’luk altıncı kredi dilimine onay vermesinin ardından sıra ülkenin kamu borçlarının yüzde 50’sinin silinmesini öngören “tıraş” için atılacak adımlara geldi. Maliye Bakanları, Yunanistan’ın bu yıl 363 milyar ve gelecek yıl da 400 milyar Avro’yu bulması beklenen kamu borcunun ne kadarının azaltılacağını görüşmek üzere Brüksel’de bir araya geldi. Görüşmelerde, kırpmanın yanı sıra Yunanistan’a 113.5 milyar Avro’luk yeni kredi açılması gerekeceği de belirtildi. Bunlar, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, Muammer Kaddafi’nin öldürüldüğünü öğrendiğinde, kahkahalarla gülerken söyledikleri. Kaddafi, haftalardır aralıksız süren NATO bombardımanıyla neredeyse yerle bir olan Sirte kentinden kaçmaya çabalıyordu. Konvoyu Fransız uçakları ve ABD “dronları” tarafından bombalanınca, yaralı olarak isyancıların eline düştü ve hemen orada infaz edildi. Bağımsızlık ve kalkınma diye başlayıp, ailesiyle birlikte halkının başına çöreklenmiş, giderek emperyalizmin işbirlikçisi ve alay konusu olmuş bir diktatörün arkasından gözyaşı dökecek değilim. Ama, bu ölümün Libya “devrimi” denen saçmalığa çok uygun olduğunu da düşünmeden edemiyorum. İsyancılarla Kaddafi rejimi arasında başlayan çatışmalarda, sivilleri koruma savıyla devreye giren NATO ve ABD’nin AfriCom güçleri, kısa sürede, “bir rejim değişikliği” projesini yaşama geçirmeye, sivilleri de bombalamaya başlamış, yönetimine, Kaddafi rejiminin eski “kasaplarından” ve El Kaide artıklarından oluşan işbirlikçileri getirdikleri “isyancıların” hava gücüne dönüşmüşlerdi. Bu noktadan sonra, NATO ve AfriCom, Kaddafi güçlerini, elindeki kentleri bombalayarak isyancıların yolunu açmış, onlara “zaferi”, adeta tepside hediye etmişti. Associated Press Ajansı, ABD’nin ilk kez, Clinton’ın ağzından, “ölü ya da diri, artık yakalanması gerekiyor” dediğini aktarmıştı. İki gün sonra Kaddafi, NATO ve AfriCom tarafından bombalandı, yaralanarak savunmasız duruma düşürüldü, “isyancılar” tarafından öldürüldü. Ya Kaddafi mahkemeye çıkarılsaydı, orada, dün elini öpen Berlusconi’nin, develeriyle, 40 “bakire” korumasıyla Elize Sarayı’nın önüne çadır kurmasını izin veren Sarkozy’nin, öpüşüp kucaklaştığı Blair’ın işlerini ortaya dökmeye, ABD’ye terorizme karşı savaşta sunduğu hizmetleri anlatmaya başlasaydı, kitle imha silahları programını Batı’ya teslim ederken kendisine verilen sözleri anımsatsaydı? Sanırım bu olasılıklar ortadan kalktığı için, Clinton haberi alınca kahkahalarla gülmüş, sonra, ABD’yi de Roma’nın mirasçısı olarak gördüğünden olacak, Sezar’ın sözlerini anımsamıştı... Söz Roma’dan açılmışken, Roma’nın düşmanları kadar, onun desteğine dayalı hesaplar yapan “çevre” ülkelerin de sonunda Roma’ya yem olduğunu anımsamak yararlı olabilir. Biz Geldik, Gördük, O Öldü Diktatör devrildiğine, hatta infaz edildiğine göre, artık Libya’ya demokrasi gelebilir. Ama sanırım şöyle bir sorun var. Demokrasi Libya’ya geldiğinde büyük bir olasılıkla yerleşecek bir ülke bulamayacak. Üstelik, bu benim kuruntum değil; uluslararası basında, diplomatik çevrelerde son haftalarda, özellikle de Kaddafi infaz edildiğinden beri, daha da yoğunlaşan bir tartışmanın ana konusu. “Geçiş döneminde” (Nereye geçilecekse?..) başbakanlığı üstlenmiş olan Mahmut Cibril’e göre, Libya’da durum bu günlerde “ulusal mücadeleden bir kaosa doğru ilerliyor”. Batı’da yetişmiş bir bürokrat olan Cibril “Siyasi mücadele mali kaynak, örgüt, silah ve ideoloji gerektirir. Bunlar da bende yok” diyerek istifa etmek istediğini açıklamış (Time, 20/10/2011). Bunların bugün kimde olduğu henüz belli değil. Ayaklanmaya katılanların hepsi silahlı, mali kaynak Batı’dan geliyor. Örgütlenme ve ideoloji konularıysa çok sorunlu. Örneğin ideoloji söz konusu olduğunda ortada adı anılacak tek akım El Kaide artığı ya da şubesi Selefi gruplar. Hemen tüm gözlemciler, Kaddafi ve klanı yönetimi tek elden sıkı sıkıya kontrol etmiş olduğundan, bunlar gidince geride, restore edilebilecek, modern anlamda bir devlet aygıtı kalmadığını iddia ediyorlar. Bir ölçüde haklı olduklarını düşünüyorum. Gerçekten de, savaş sürecinde, idari yapı yerel düzeyde birbirinden çok farklı, siyasi, askeri odakların elinde kalmaya başladı. Libya toplumu, karmaşık bir aşiretler ve yerellikler üzerinde yükseliyor. Aşiret yapılarının yanı sıra, Kaddafi döneminde, bu yerelliklerin, aşiret kimliklerinin üzerinde bir vatandaşlık kurumu gelişmemiş olduğundan Libyalılar, kendilerini, Foreign Policy’de Jason Pack’in işaret ettiği gibi, Libyalı olarak değil, öncelikle, aşiret kimlikleriyle ya da bu kimliklerin bir uzantısı olarak, Trabluslu, Misratalı, Bingazili, Zintanlı olarak yerel kimlikleriyle tanımlıyorlar. Peki, bir merkezi devleti bir arada tutacak çimento, “vatandaşlık” kurumu, bundan sonra gelişemez mi? Bu soruya olumlu bir cevap vermek zor. Çünkü birçok analistin işaret ettiği gibi, tüm bu yerel güçler, aşiret güçleri, Selefi gruplar kendilerini birleştiren ortak düşman ortadan kalkınca, bulundukları yerlerde iktidarlarını konsolide etmeye, kurulacak yeni devlette yer kapma yarışına girişmiş görünüyorlar. Şimdi bu yarışın daha da hızlanacağı kolaylıkla söylenebilir. Kısacası, Libya’da önümüzdeki dönemde, demokrasi bir yana, bir merkezi devlet kurma olasılığı zayıf görünüyor, Cibril’in kaos beklentisi gerçekleşeceğe benziyor. Bu kadar kan boşuna mı aktı? Şimdi demokrasi zamanı... Libya’ya demokrasinin gelmesi şüpheli ama, bir şeylerin geleceği kesin. Örneğin, petrol, maden çıkarma şirketleri, bankalar, müteahhitlik firmaları, hatta süpermarket zincirleri de Libya’ya gelecektir. Ayrıca, 30 yıldır inşası süren dev “yapay nehir” geçen yıl tamamlanarak Libya’yı, Afrika’nın ekmek teknesi konumuna yükseltecek bir tarımsal Rönesans’ın eşiğine getirmişti. Dünya piyasalarında gıda fiyatlarının arttığı bir dönemde, “yeni Libya” bu açıdan da dev “agribusiness” şirketlerine büyük olanaklar sunuyor. Libya’da istikrarlı bir merkezi idare yapısının kurulması uzun süreceğinden, özel güvenlik şirketlerinin de Libya’ya doluşmasını bekleyebiliriz. Ama Libya’ya geleceklerin içinde bence en önemlisi, Kaddafi’nin onay vermeyi reddettiği AfriCom olacaktır. Gerçekten de Afrika, ABD açısından giderek önem kazanıyor, yeni bir yayılma alanı olarak öne çıkıyor. 10 Mayıs 2010’da ABD Kongresi Kuzey Uganda Kurtarma Akti’ni yasalaştırdı. Bu yasa, o bölgede faaliyet gösteren “Tanrının Direniş Ordusu” (TDO) aslı örgütün varlığına son vermeyi ve lideri Joseph Konyi’yi yakalamayı amaçlıyordu. Önceki cuma günü, Obama, bu amaçla Uganda’ya 100 Özel Harekât Personeli gönderdiğini Kongre’ye bildirdi. TDO, Kongo, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kamerun topraklarında da etkin olduğundan ABD, benzer yardımları bu ülkelere de yapacak (Reuters 14/10). Geçen hafta, New York Times, ABD’nin büyük bir konsolosluk ve askeri varlık bulundurduğu Kenya’nın askerleri birliklerinin yeniden Somali’ye girdiğini de bildiriyordu. ABD, Çin’in Afrika’daki yayılmasının bir aşamasında getirmeye başlayacağı askeri yapılanmaları karşılayacak bir konumda olmak için (örneğin, Holslag, Parameters, yaz 2009) kurduğu AfriCom’un merkezini de Libya’ya getirebilir. Bu bağlamda Libya, ABD’ye, halen Cibuti’deki 1300 personel kapasiteli askeri üsse ek olarak paha biçilmez yeni olanaklar sunabilecektir. Böylece önümüzdeki dönemde ABD’nin Afrika’ya girişinin, Libya üzerinden yeni bir ivme kazanmasını bekleyebiliriz. ‘Başınızın çaresine bakın’ Yurt Haberleri Ser yurttaşlardan 1459’u visi Kahramanma 12 Ekim’de Ankaraş’ın Elbistan termik ra’ya mülakata çağsantralına 175 işçinin rıldı. 5 Ekim’de mülakat alımına ilişkin yapılan mülakat hiçbir gerekçe sonuçları kurumun resgösterilmeden EÜAŞ mi internet sitesinde tarafından iptal edildi. yayımlandı. 175 asil ve 175 yedekten oluşan Mağdurlar AKP listede yer alanGrup Başkanların AfşinElvekili ve bistan termik Kahraerekçe manmagösterilmeden iptal santralına başvurmaraş Miledilen mülakatın iptali ları ve geletvekili Mahir AKP’li Ünal tarafından rekli belgeleri taÜnal’ın bir hafta önceden mamlamamülakabiliniyordu. ları istendi. tın iptal 9 Ekim’de edileceğini 1 isim listesi internet hafta önce kendilerine söylediğini be sitesinden kaldırılarak lirtti. EÜAŞ yetkilileri mülakatla ilgili incemağdurlara “Başını leme başlatıldığı bilzın çaresine bakın. İs dirildi. 9 gün sonra interseniz dava açın” celemenin ardından yine kurumun internet dedi. Elektirik Üretim sitesinde yer alan açıkAnonim Şirketi lamada mülakatın iptal (EÜAŞ) Kahraman edildiği duyuruldu. maraş’ın AfşinElbis Açıklamada mülakatın tan termik santralına neden iptal edildiğine işçi alacağını duyurdu. dair hiçbir açıklamaYapılan başvurularda da bulunulmadı. G C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear