28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2009 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Satranç DIŞİŞLERİ Bakanı, gece yarısına üç saat ka- la Başbakan’la baş başa oturup konuştuktan ve gece yarısını yarım saat geçe resmi açıklama yaptırdıktan sonra olup bitenleri sadece “Sat- ranç oynuyoruz” diye anlatmıştı. Şimdi, geçen birkaç günün ardından satran- cın hangi noktaya geldiğine bir bakalım. Henüz “şah” ve “mat” sözleri edilmemiştir; ama “gi- dişat” bellidir. Doğrudur, Obama “soykırım” sözcüğünü ağzına almadı; ama şu sözleri etmekten de geri kalmadı: “1915’te ne olduğuna ilişkin ken- di görüşümü tutarlı bir biçimde belirttim ve ta- rihi görüşüm değişmedi”. Tarihe ilişkin görüşünün ne olduğuna bir ba- kalım. Seçim kampanyası sırasında söyledikleri şunlar: “Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanı- ması için çağrıda bulunulması konusunda hep Amerika’daki Ermeni topluluğundan yana oldum. İki yıl önce Erivan’daki büyükelçimiz John Evans’ın Ermeni katliamını soykırım olarak ni- telendirmiş olmaktan ötürü görevden alınışına karşı çıkmıştım. O olay basit bir iddia, kişisel bir düşünce ya da bir bakış açısı değil, tarihsel ka- nıtlarla desteklenen ve çeşitli biçimde belge- lendirilmiş bir olgudur. Olanlar inkâr edilemez. Ermeni toplumunun açlığa, kitle katliamına ta- bi tutulduğu bir gerçekliktir. Amerika, Ermeni soy- kırımını gerçeklere en uygun biçimde tanıyan bir lidere layıktır.” Görülüyor ki, ABD Başkanı şimdi anlatılmak istendiği gibi “soykırım” yerine Ermenilerin kendi aralarında aynı olay için kullandıkları “Medz Yegern” (Büyük Felaket) deyimini kullansa da çok yakın bir geçmişte açıkladığı görüşüy- le “soykırım”a kesinlikle inandığını göstermiş, ge- çen gün de o görüşüne bağlı olduğunu yinele- miştir. Daha ne desin? O halde, Ermeniler bu kadarını beğenmedi- ler diye, biz “Obama soykırıma inanmıyor” mu diyeceğiz? Satrancın öbür yanına baktığımızda Azer- baycan’daki endişenin giderildiği söylene- mez. Açıklamalarda Dağlık Karabağ işgaline ve oradaki katliama ilişkin hiçbir şey yok. O soru- nun çözülmesi ile sınır kapısının açılması ara- sında kurulan bağlantıdan da söz edilmedi. Üs- telik, “yol haritası”nın olduğu bilinmiyor. Bilinen, Azeri kamuoyunun son derece tedirgin olduğu ve Cumhurbaşkanı Aliyev’in Ankara ye- rine Moskova’ya gittiğidir. AB’ye uzanacak ve Türkiye’den geçecek olan boru hattının geleceği yeniden tartışma konusudur. Şimdi asıl sorulması gereken şudur: Obama “soykırım” sözü etmesin diye harcanan ça- baya ve içine düşülen çıkmaza değer miydi bü- tün bunlar? Obama, bugün söylemediğini yarın söyleye- bilir. Ama ne yazık ki, Ankara’nın telaşlı, acemi siyasetçileri, ABD’nin her istediğini şipşak yap- maya yatkın olduklarını gereksiz yere yine bel- li ederek yine köşeye sıkışmışlardır. mumtazsoysal@gmail.com B aşlõktaki sözü meşhur bilim insanõ Albert Einstein söylemiş. Sö- zün gerisi şöyle: “Arı olmazsa, tozlanma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz.” Geçen yõl ülkemizde arõlarda kitlesel ölümler olmuş idi. Ancak asõl büyük kayõplar ABD ve ben- zeri ülkelerde oldu. Arõ sayõsõ ABD’de 2006’da yüzde 32 düştü. 2007’de ise dü- şüş yüzde 36 oldu. Koloni çöküş hastalõğõ denen bu olay 2007/2008 kõşõnda İngilte- re’de yüzde 30 arõ kaybõna yol aç- mõş idi. 1. Uluslararasõ Muğla Arõcõlõk ve Çam Balõ Kongresi 2008’de Muğla’da yapõldõ. Burada yerli, yabancõ bilim in- sanlarõ bu sorun hakkõnda fikir- lerini açõkladõlar. Değişik nedenler ileri sürül- mektedir. Varroa denilen ve arõ üzerinde yaşayan parazitlerin da- yanõklõlõk kazanmasõ, virüsler, tarõm ilaçlarõnõn kullanõmõ gibi ne- denler ileri sürülmüştür. Seedling denilen derginin Ocak 2009 sayõsõnda bu konu incelen- miştir. (www.grain.org) Koloni çöküş hastalõğõ şu veya bu şekil- de endüstriyel tarõmõn hõzlõ geli- şimi ile ilgili bulunmaktadõr. Çö- küşün en fazla olduğu ülkelerin ABD ve İngiltere olmasõ da bu ilişkiyi desteklemektedir. Endüstriyel tarõm; tarõm ilaçla- rõ, kimyasal gübreler vb. sanayi girdilerinin yoğun kullanõldõğõ tarõm sistemidir. Bu tarõm siste- mi ülkemizde ve her yerde çiftçiyi pahalõlaşan girdilerle soyarken, aynõ zamanda artõk hayatõ kö- künden denebilecek şekilde yok etme gücünü de kazanmaya baş- lamõştõr. Sanayiye dayalõ girdiler ol- maksõzõn veya çok az kullanarak tarõm yapma imkânõ vardõr. An- cak bunun için de çaba göstermek gerekiyor. Kõsmen doğal alanlarõn sürek- li azalmasõ nedeniyle arõ yemle- ri giderek daha çok hazõrlan- maktadõr. Bunlar yapay katkõlar, protein ve glikoz/ fruktoz şurup- larõndan yapõlõyor. Grain adlõ kuruluşun iddiasõ bu yapay diyetin arõlarõn bağõ- şõklõk sistemini zayõflattõğõ yö- nündedir. Ürünlerde yaygõn olarak kulla- nõlan tarõm ilaçlarõ da arõlarõ et- kilemektedir. İmidacloprid içeren tarõm ilaç- larõnõn arõlarõn kovanlarõnõ bul- masõnõ engellediği ileri sürül- mektedir. ABD’de mõsõr alanlarõnõn yarõ- sõndan fazlasõnõ kaplayan GDO’lu mõsõrõn da etkili olduğu yönünde şüpheler yoğunlaşmaktadõr. Ecologist adlõ dergi bundan 18 ay önce bütün bu teorilerin te- melinde arõlarõn bağõşõklõk siste- minin bozulmasõ olduğunu yaz- mõştõr. Dünyada endüstriyel tarõmõn az geliştiği yerlerde çöküş hasta- lõğõnõn görülmemesi sanõrõm bu açõklamayõ da desteklemektedir. Arõlar Yok Olursa, İnsanlarõn Yalnõzca Dört Yõl Ömrü Kalõr Tayfun ÖZKAYA Ege Üni. Ziraat Fak. Endüstriyel tarõm; tarõm ilaçlarõ, kimyasal gübreler vb. sanayi girdilerinin yoğun kullanõldõğõ tarõm sistemidir. Bu tarõm sistemi ülkemizde ve her yerde çiftçiyi pahalõlaşan girdilerle soyarken, aynõ zamanda artõk hayatõ kökünden denebilecek şekilde yok etme gücünü de kazanmaya başlamõştõr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear