Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
10 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Sesimi Duyan Var mı?
soner@cumhuriyet.com.tr
Biz ülke vatandaşları olan biteni ne-
den sorgulamayız, çıkan yasaların ne-
ler getirip neler götüreceği hususunda
neden araştırma yapamayız, bilinmez.
Genetik bir özellik midir, dikkatler baş-
ka yerde midir, yoksa her şeyi hap gi-
bi almaya alıştığımız için farkında olma
yeteneğimiz mi yok.. bu da bilinmez.
Her şey olur biter, sonuçlar çıkar.. o za-
man “Ne oluyor” deriz.. ama iş işten
geçmiştir.
Seçim öncesi çoğumuzun farkında
olmadığı önemli bir olay gerçekleşiyor:
Orman vasfı kaybolmuş arazilerin özel
mülkiyete konu edilmesi. Aslında orman
vasfının kaybolmasının mümkün ol-
madığını bu konuda kendisi ile görüş-
tüğümüz Orman Mühendisleri Odası İs-
tanbul Şubesi 2. Başkanı Besim Ser-
tok şöyle açıklıyor: “Orman alanlarının
vasfı kaybolmaz, kaybettirilir. Belgrad
Ormanları’nda olduğu gibi orman ara-
sına yapılaşma olsa da, insanlar çekil-
diğinde orman kendini yeniler. Bu ne-
denle orman vasfı kaybolmaz.. ama or-
man alanları insan eliyle orman sınırla-
rı dışına çıkarılabilir.”
Yıllardan beri orman vasfı kaybetti-
rilerek Orman Kanunu’nun 2. madde-
sinin B bendinde yer alan düzenleme
kapsamında yer aldığı için 2B olarak
adlandırılan arazilerin ekonomiye ka-
zandırılması ve orman köylüsüne ve-
rilmesini sağlamak üzere teknik dü-
zenlemeler içeren 5831 Sayılı Kanun 27
Ocak 2009’da yürürlüğe girdi. Bu ka-
nun aslında bir uvertür kanun; orman
vasfını kaybetmiş arazilerin değerlen-
dirilmesini sağlamıyor. Bunun için ay-
rı bir kanun çıkacak. Esas kanun tas-
lağı, “Orman köylülerinin kalkındırıl-
maları ve Hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendiril-
mesi” adını taşıyor.
Peki çıkan bu kanun ve çıkarılacak
esas kanun anayasamıza aykırı olacak
mı? Evet.. çünkü anayasamızın 169.
maddesi “… Orman olarak muhafaza-
sında bilim ve fen bakımından hiçbir ya-
rar görülmeyen, aksine tarım alanları-
na dönüştürülmesinde kesin yarar ol-
duğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981
tarihinden önce bilim ve fen bakımın-
dan orman niteliğini tam olarak kay-
betmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zey-
tinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya
hayvancılıkta kullanılmasında yarar ol-
duğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba
ve köy yapılarının toplu olarak bulun-
duğu yerler dışında, orman sınırlarında
daraltma yapılamaz” düzenlemesini
getirmiştir. Buna göre 1981 yılından ön-
ce orman vasfı kaybolmuş yerler ancak
değerlendirilebilir. Öte yandan ana-
yasamızın 170. maddesi de orman
köylüsünü kalkındırmada bu yerlerin
kullanılacağını öngörmüştür. Oysa yıl-
lardan beri orman vasfı kaybettirilmiş
yerler zaten işgal edilmiş, yapılaşma-
ya dönüşmüş, iş işten geçmiş alanlar-
dır.Yani özel mülkiyete konu olmuş ve-
ya olacak alanlardır.. yani orman köy-
lüsü avcunu yalayacaktır.
Eski Tapu ve Kadastro Genel Müdür
Yardımcısı Orhan Özkaya da bu alan-
ları yağmalanacak alanlar olarak ad-
landırmakta.. “Orman köylüsünün kal-
kındırılması diye bir şey yok, büyük ser-
mayeye açılacak. Yabancılar da bundan
nasibini alacak” diyor. Öte yandan Or-
han Özkaya, 5831 Sayılı Kanun’la
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’na ekle-
nen kadastro çalışmalarını düzenleyen
Ek 4. maddede yer alan “… Bu mad-
deye göre yapılacak kadastro çalışmaları
ikinci kadastro sayılmaz” hükmünün as-
lında bir değerinin olmadığı, bu kanun
kapsamında yapılacak kadastro çalış-
malarının ikinci kadastro sayılacağı, do-
layısıyla orman alanları için yapılama-
yacak olan ikinci kadastronun bu şe-
kilde sağlanmaya çalışıldığını önemle
vurgulamaktadır.
Değerlendirilecek orman alanlarından
sağlanacak 15-20 milyar dolar parayı
cari açığın kapatılmasında kullanaca-
ğız, orman değerini kaybetmiş bu yer-
ler ekonomiye kazandırılacak, dolayı-
sıyla ne güzel bir iş yapıyoruz derken..
aslında ormanlar yönünden fakir kabul
edeceğimiz ülkemizin doğasının bo-
zulmasının getireceği maliyetin bu fay-
danın çok çok üstünde olduğunu dik-
kate almıyor, gelecek nesiller düşünsün,
biz seçim kazanalım diyoruz. Orman-
ları yaratan Allah bunun hesabını biz-
den sorarsa ne yapacağız?Onu da mı
kandırmaya çalışacağız? Yok yok..
Müslüman da olsak bu işten yırtama-
yacak, onun varlığını telef ettiğimiz
için galiba cezalandırılacağız…
Seçim Öncesi 2B Arazilerine Dikkat
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
Rakamlar
krizin göstergesi
SEDAT KURT
DENİZLİ - Hükümet çevreleri ve iş dünya-
sõnõn bazõ kesimleri tarafõndan gizlenmek iste-
nen kriz, resmi makamlar tarafõndan açõklanan
rakamlarla yalanlanõyor. Denizli Valisi Yavuz
Erkmen, geçen yõl kentte 8 bin 604 kişiye, 11
milyon 445 bin 17 TL’lik işsizlik ödeneği ve-
rildiğini söyledi. Erkmen ayrõca, geçen yõl 6 iş-
yerinin, Kõsa Çalõşma Ödeneği’nden yararlan-
mak için başvurduğunu ve uygun görülen 2 iş-
yerinde 650 kişiye ödeme yapõldõğõnõ bildirdi.
Erkmen, 2009 Ocak ayõnda da 23 işyerinin kõ-
sa çalõşma ödeneği için başvurduğunu belirtti.
ERDOĞAN: İMZA ATMAYIZ
Aylõk sanayi üretim endeksi, 2008 yõlõnõn aralõk ayõnda 2007 yõlõnõn aynõ ayõna göre yüzde 17.6 azalõş gösterdi
Sanayi üretimi çöktü
ANKARA/İSTANBUL (Cumhu-
riyet) - Sanayide, küresel krizin etki-
siyle geçen yõl ağustostan itibaren
başlayan ve kasõmda yüksek boyutla-
ra ulaşan kan kaybõ, aralõkta artarak de-
vam etti. Önceki yõlõn aynõ ayõna gö-
re kasõmda yüzde 13.3’lük düşüşten
sonra sanayi üretimi aralõkta da yüz-
de 17.6 geriledi. Özellikle imalat sa-
nayisindeki üretim düşüşü, yüzde 19.9
ile rekor düzeyde gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),
aylõk sanayi üretim endeksinin Aralõk
2008 sonuçlarõnõ açõkladõ. Buna göre
endeks, 2007 yõlõ aralõk ayõna göre yüz-
de 17.69 azalõş gösterdi. Sanayi üretimi
önceki yõlõn aynõ aylarõna göre eylül-
de yüzde 4.3, ekimde yüzde 6.8, ka-
sõmda yüzde 13.3, aralõkta yüzde 17.6
düşüş gösterdi.
2008 ortalamasõnda toplam sanayi
üretiminde yüzde 0.4’lük bir düşüş ya-
şandõ. Yõllõk ortalamalara göre sana-
yi üretimi 2006 yõlõnda yüzde 7.8, 2007
yõlõnda da yüzde 6.9 oranõnda artõş gös-
termişti.
Ana sanayi gruplarõ sõnõflamasõna
göre, aralõk ayõnda önceki yõlõn aynõ
ayõna göre en yüksek düşüş yüzde 31.2
ile sermaye malõ imalatõnda görüldü.
Ara malõ imalatõnda yüzde 23, da-
yanõklõ tüketim malõ imalatõnda yüz-
de 16.3, enerjide yüzde 7.6 ve daya-
nõksõz tüketim malõ imalatõnda yüzde
6.7 oranõnda düşüş yaşandõ.
İmalatta kayıp büyük
Elektrik, gaz ve su üretimi yüzde 5.3
düşerken sanayinin ve ekonominin
belkemiği niteliğindeki imalatta üretim
düşüşü yüzde 19.9’a ulaştõ.
Madencilik ve taşocakçõlõğõ
üretimi yüzde 2, elektrik, gaz
ve su sektörü üretimi yüzde
5.3 gerilerken, imalat sanayisi
üretimindeki düşüş yüzde
19.9’la rekor kõrdõ.
TÜİK’İN
HESABI
ŞAŞTI
TÜİK, tarihe geçecek büyük bir hataya imza attõ. Kriz ortamõnda tekstil
sektöründeki üretim artõşõnõn yüzde 40 olduğunu açõklayan TÜİK, bu ne-
denle sanayi üretimindeki küçülmeyi de düşük hesapladõ. Ancak kurum dört
saat sonra, fark edenlerin kurumu aramasõ üzerine hatasõnõn farkõna va-
rarak durumu düzeltti. Buna göre tekstil sektörü aralõk ayõnda yüzde 40
büyümediği gibi yüzde 23.7 oranõnda küçülmüştü. Tekstil sektörü bu ka-
dar küçülünce sanayi üretimindeki gerileme de 6 puan birden artmõştõ. An-
cak bu hata TÜİK’in yaptõğõ ilk hata değil. Bu kadar dikkat çekici olma-
sa da kurum daha önce büyüme rakamlarõnda geriye dönük büyük dü-
zeltmeler yapmõş, kafalarda rakamlarla oynanõyor mu şüphesi yaratõlmõştõ.
Seçime kadar
IMF’ye rest
İstanbul Haber Servisi - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin
menfaatlarõna uymadõğõ sürece IMF
ile anlaşmaya imza atmayacaklarõnõ
belirterek, “Anlaşamadığımız takdir-
de borcumuzu öder, yolumuza devam
ederiz” dedi.
Türkiye’nin Uluslararasõ Para Fonu
(IMF) ile yola devam edip etmeyeceği be-
lirsizliğini koruyor. İstanbul Ticaret oda-
sõ’ndaki bir törende konuşan Başbakan
Başbakan Tayyip Erdoğan, “IMF ile
anlaşırsak anlaşırız, anlaşamadığımız
takdirde 8 milyar dolar borcumuzu
öder, yolumuza devam ederiz. Ülke-
mizin menfaatlarını elde etmediğimiz
sürece IMF ile bir anlaşmaya imza at-
mayız. Bu kuruluş önüme beni sıkın-
tıya sokacak bir protokol getirirse im-
zalamam. Bunu IMF’nin birinci ada-
mına da söyledim” dedi.
Dünyada yüz yõllõk köklü kuruluşlarõn
küresel kriz nedeniyle battõğõnõ anlatan
Başbakan Erdoğan, “Köklü bankalar, si-
gorta şirketleri batıyor. Bizim banka-
larımız bu fırtına karşısında sapasağ-
lam durdu. Niye, eşşeği sağlam kazığa
bağladık da onun için” diye konuştu.
Japonlar TL’ye
yatõrõm önerdi
Ekonomi Servisi - Japonya’nõn ikinci
büyük aracõ kurumu Daiwa SB Invest-
ments, yatõrõmcõlarõna Türk Lirasõ, Mek-
sika Pesosu ve Brezilya Reali’ne yatõrõm
yapmalarõnõ tavsiye etti. Daiwa, Türkiye,
Meksika ve Brezilya para birimlerinin çok
ucuz seviyelere gerilediğini belirtti.
2008’de yen Türk Lirasõ’na karşõ yüz-
de 62, Meksika Pesosu’na karşõ yüzde 55,
Brezilya Reali’ne karşõ yüzde 60 değer ka-
zandõ. Diğer yandan uzmanlar, yenin bu yõl
değer kaybedeceğini tahmin ediyor. Mit-
subishi UFJ, dolar/yen paritesinin 112’ye
kadar yükseleceğini tahmin ediyor.
Türk Lirasõ dolar karşõsõnda sakin sey-
rini sürdürüyor. Bankalar arasõ piyasada
dolar 1.61 lira düzeyinde işlem görüyor.
Yerli bir bankanõn döviz masasõ yetki-
lisi, “Dış piyasalara paralel bir seyir bek-
liyoruz. ABD’de açıklanacak yeni önlem
paketine ilişkin gelişmeler ve yurtdışı pi-
yasaları dikkatle izleniyor” dedi.
Eczacõbaşõ-Monrolnükleer
tõpta IBA ile işbirliği yaptõ
Isındığın kadar öde
Ekonomi Servisi - Alarko Carrier ve Tec-
hem firmasõ merkezi sistemle õsõnan ko-
nutlardaki yurttaşlarõn istediği kadar õsõnõp
õsõndõğõ kadar fatura ödemelerini sağlayacak
bir işbirliğine imza attõ. Bir apartmandaki ba-
zõ evler fazla õsõnõrken bazõlarõnõn ise hiç õsõn-
madõğõ durumlarda bile aynõ faturayõ öde-
menin önüne geçilecek sisteme sahip olmak
için 48 Avro ödemek gerekiyor.
Alarko Carrier ve Techem işbirliği ile
Türkiye’de 1000 metrekare ve üzeri kulla-
nõm alanõna sahip binalarda Enerji Verim-
liliği Yasasõ’yla zorunlu kõlõnan merkezi õsõn-
ma sisteminde õsõnma giderlerinde yüzde
30’a yakõn sağlanacak. İşbirliğinin tanõtõm
toplantõsõnda konuşan Alarko Carrier Genel
Müdürü Önder Şahin, Alarko-Techem õsõ
gider paylaşõm hizmetlerinin, hanelere ait õsõ
tüketim değerlerini, insan müdahalesinden
uzak, uzaktan radyo frekanslõ okuma olanağõ
sağladõğõnõ söyledi.
Şahin, “Apartmanda ortak kazan ya-
nacak. Sistemde radyatörlerdeki klasik
vanaların yerine sıcaklık ayarı yapabilen
termostatik vanaların takılıyor. Isı pay
ölçer cihazı da peteğin üzerine monte edi-
lerek ısı miktarını
ölecek” dedi. Şa-
hin, bugüne kadar
10 bin adet õsõ pay
ölçer sattõklarõnõ be-
lirterek evlerin mer-
kezi sisteme geçmesi
ile birlikte Türkiye’nin
yõllõk enerji tasarrufu-
nun 1 milyar dolar olaca-
ğõnõ aktardõ.
Ekonomi Servisi - Ecza-
cõbaşõ-Monrol, nükleer tõp
alanõnda kullanõlan “radyo-
farmasotikler”in geliştirme-
si ve üretimi konusundaki
kuruluşlarõndan Belçikalõ Ion
Beam Applications S.A.
(IBA) ile işbirliği anlaşmasõ
imzaladõğõnõ duyurdu.
Eczacõbaşõ Holding’den ya-
põlan açõklamada, anlaşmaya
göre IBA’nõn teşhis ve teda-
vi amaçlõ SPECT ürünleri ve
PET ürünlerinin Balkanlar,
Ortadoğu, Kuzey Afrika ile
Orta ve Doğu Avrupa pazar-
larõnda satõş ve dağõtõmõnõ, Ec-
zacõbaşõ-Monrol Nükleer
Ürünler Ticaret ve Sanayi
A.Ş. üstlenecek.
Eczacõbaşõ-Monrol’ün ha-
len 5 olan siklotron üretim te-
sisi sayõsõ, planlanan 3 yeni
PET radyofarmasotik tesi-
siyle birlikte 8’e ulaşacak.
İmzalanan anlaşma gere-
ğince, Eczacõbaşõ-Monrol’e
ait tesislerden üretim ve da-
ğõtõm merkezi olarak yarar-
lanabilecek olan IBA’nõn tüm
dünyadaki PET radyofarma-
sotik üretim ve dağõtõm mer-
kezlerinin sayõsõ 52’ye ula-
şacak.
Açõklamada görüşlerine yer
verilen IBA Üst Yöneticisi Pi-
erre Mottet, “Bu ortaklık
dünyadaki varlığımızı daha
da güçlendirecektir. Bu de-
ğerli ve önemli işbirliği için
sabırsızlanıyoruz” değer-
lendirmesinde bulundu.
Çılgın Türk’ün rüzgârgülü Japonya’da
ALKE Şirketler Grubu’na bağlı ALKEG Enerji
Sanayi ve Ticaret, Japon devi Fuji Heavy Industries
şirketi için “Çılgın Türk Eşref Atalay Tesisleri”nde
ürettiği rüzgâr türbin kanatlarının teslimatına
bugün başlıyor. ALKEG Yönetim Kurulu Başkanı
Levent Kemaloğlu, firmanın ürettiği 15 adet 39
metrelik kanatların, Çiğli’deki tesislerinden İzmir
Limanı’na getirilerek Japonya’ya ulaştırılmak
üzere bugün gemilere yükleneceğini açıkladı.
Kemaloğlu, “Hedefimiz dünyanın dört bir
yanındaki rüzgâr türbini üreticilerine yılda 1000
kanat üretmek ve l000 kişilik işgücüne ulaşmak.
Tesislerimizde rüzgâr türbinleri kanat kalıpları ve
çelik kule imalatı da yapılıyor. Japonya’nın yanı
sıra ABD, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Hindistan
gibi ülkelerle de kalıp, kanat ve kule üretimi için
sözleşme aşamasındayız” dedi.
Alarko Cerrier ve Techem’in işbirliği ile
apartmanlarda ortak kazan yanacak ancak herkes
õsõndõğõ kadar para ödeyecek.
IBA
teşhis ve tedavi amaçlõ
ürünlerinin satõş ve dağõtõmõnõ
Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta ve Doğu
Avrupa pazarlarõnda Eczacõbaşõ-
Monrol yapacak.
8.604 kişiye işsizlik ödeneği verildi.
İşbirliği hakkında Eczacıbaşı Topluluğu Sağlık
Grubu Başkanı Sedat Birol bilgi verdi (solda).
Deprem günlerinin, yıkılan binaların enkazı ara-
sından canlı çıkarabilme umudu ile yapılan sesle-
nişlerdeki bu çağrıyı, ses tonuna hapsedilmiş acıyı,
çaresizliği anımsıyor musunuz?
Şu günlerde örgütsüzlükten ses çıkaramayan in-
sanlara hele bir dokunun, kolay kolay susturama-
yacağınızı görüyorsunuz.. Hedefini bilemeyen, bu-
lamayan çaresizliğin öfkesi rasgele atış yapıp du-
ruyor.. Yıllardır ağızlara sakız olan, seçim rüşveti ni-
teliğindeki yardımların suyu çıkmışa benzer. Bu-
günlerde çaresiz, hedefsiz atışlarda en çok bu yar-
dımlara ilişkin öfke, eleştiri, küfre varan tepkiler dik-
katimi çekiyor...
İlk kez çok sayıda taksi şoföründen aynı cümlelerle
yakınmalar dinliyorum. Hep sorunlardan, yetersiz ka-
zançlardan söz ederlerdi, ancak ilk kez hemen hep-
si kazandıkları paranın kiralarına yetmediğinden,
üst üste borçların yığılmasından sözü açıyorlar.
Doğrudan bir ilişkisi yok ama Kastamonulu, Tunce-
lililere yapılan beyaz eşya yardımına kafayı takmış bu-
lunuyor. Öyle suyu olmayan köyde çamaşır makinesi
dağıtılması falan ile ilgili de değil, “Benim memleke-
tim Kastamonu’da daha fazla yoksul var. Oraya niye
yapmıyorlar, bal gibi de her tür yardımda, kömürde,
erzakta partili kayırması var. Gözümüzle görüyoruz,
çok daha yoksulu görmeyip, zengine veriyorlar..” di-
yerekten...
Bir kez daha artık aramızda olmayan büyük sos-
yalbilimci Prof. Mübeccel Kıray’ın altını çizdiği ger-
çeği anımsıyorum: “Aşiret sarmalında, sadaka dü-
zeninde iktidara gelebilmeyi anlıyorum da, uzun sü-
reli iktidarda nasıl kalınabileceğini merakla izliyorum...”
Yoksulluk, hele de son dünya krizi bağlantılı, en çok
bizim ülkemizde patlayan işsizlik, işten çıkarmalar fur-
yası, piyasalara, tüketime, şirketlerin iflasları, işlerin
durması olarak yansımaları var ki.. Öfkesini yöneltecek
yer arayan, müşteri bulamadan saatlerce turlayan tak-
siciler sadece sıradan, en görünür örnekler...
Bugün Türkiye’nin en örgütlü, kayıtlı, sendikalı iş-
çi çalıştıran işverenlerin örgütü TİSK’in kriz karşısında
acil topladığı danışma kurulu üyelerinin toplantısı var.
Başka ülkelerde art arda paketler açıklanırken, krizi
ciddiye almayan iktidara karşı bir kez daha sesleri-
ni duyurmaya çalışacaklar. Bilmem duydunuz mu?
12 Eylül süreci işçi sendikalarını dibe çekerken, iş-
veren sendikalarını çok güçlendirmişti. Özalizm uy-
gulamasının ardından, parlak, üstelik grevsiz yıllar-
da işveren sendikalarının kasalarında ciddi paralar da
toplanmıştı. Sonra sendikasızlaştırma bağlantılı, iş-
çi sayısı ile bağlantılı üyelik gelirleri de düşmeye baş-
ladı. Yine de bu krizde kasalarda var olan kaynakların
zor durumdaki işverenlere kaynak olarak açılmasına
çalışıldı.
Tabii dişin kavuğunu doldurmaya yaramadı. Ka-
çınılmaz yüzde 25’lerden 50’lere varan oranlarda iş-
çi çıkarılırken, işveren sendikalarının işçi karşılığı üye
sayıları ile geometrik dizelerle küçülmeleri gündem-
de iken, zengin kuzey dünyasında işverenleri kur-
tarmaya yönelik çözüm reçetelerinin ucunun bile Tür-
kiye’de gösterilmemesine öfke büyüdükçe büyüyor.
Biliyorsunuz çok uzun bir aradan sonra, işçi cep-
hesinde ilk kez Türk-İş, DİSK ve KESK ile birlikte bu
pazar büyük bir ortak eyleme hazırlanıyor. Emek cep-
hesini yeniden oluşturma çabası siyaseten değil, ya-
şamsal, dipten gelen dalganın itici gücü ile günde-
me geldi. Zaten erimiş bitmiş işçi sendikaları, birkaç
ayda yukarıdan sayılan büyük oranlarda üye kay-
bederlerken, elbette işveren sendikalarından çok da-
ha boyutlu iflasın eşiğine gelmiş konumdalar. Yaşa-
yarak çok iyi biliyorlar ki, sendikalı işyerleri 12 Eylül
öncesinin mirası, örgütlenmesi, hukuku sayesinde var.
12 Eylül sonrası düzende bir tek işçi sendikası ku-
rulamadığı gibi, bir tek işyerinde bile işverenlere rağ-
men örgütlenme gerçekleştirilemedi.
Var olan küçük küçük kaleciklerin de kriz bağlan-
tılı erimeleri, kapılara kilit asılması anlamı ile özdeş.
Kaldı ki işçi-memur sendika konfederasyonları emek
cephesinin güçsüz kalmış olsalar da lokomotif ola-
bilecek biricik örgütlenmeleri. İş yasaları hükümle-
rinden bile yararlanamayan, yasal çalıştırma sürele-
rinin nerede ise ortalama katlarında mesaisiz, sor-
gusuz, sualsiz, kölelik düzeninde, asgari ücret üstüne
pek çıkamayan ücretlerle çalıştırılan, 5 milyonla sa-
yılan diğer işçiler, sendikasız çalıştırılanlar ne yap-
sınlar? Ya onlardan fazla sayıda, oranda, kayıtsız, si-
gortasız çalıştırılanlar? Hepsi birden son krizin birkaç
ayında işini kaybedenlerin 500 binle sayıldığı he-
saplanıyor...
Siz, seçime giderken çok daha çarpıcı olarak, med-
yatik gündemi belirlemede siyaset ustası olmuş
AKP iktidarı, Başbakan Erdoğan’ın estirip gürle-
melerine aldanmayın.. “Sesimi duyan var mı?” diye
umutsuz, sessiz haykıranlar, henüz öfkelerini, çare-
sizliklerini nerelere yönlendirebileceklerini bilemeyenler
milyonlarla sayılıyor...
ARACI KURUM