01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2008 PAZARTESİ 18 SPOR İ Z L E N İ M A R İ F K I Z I L Y A L I N Fanatikleri Bırakın, Sokaktakilere Bakın ERİVAN - Hrazdan Stadı’ndaki seremoni sırasında ‘Tanıyın (soykırımı), Tazminat (ödeyin), Toprak (Bizim ola- nı verin), Ararat (Ağrı) Ermenidir’ pankartı açılmasa, ulusal marşımız okunurken ıslık tufanı kopmasa inanın Ermenistan maçı her şeyiyle dört dörtlük bir ‘deplasman’ maçı olarak tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alacaktı. Ama fanatik her yerde fanatik... İstanbul’da da, Atina’da da, Erivan’da da bir grup çıkıyor; toplumun, komşuların, aynı coğrafyanın insanlarının keyfini kaçırıyor. Ne var ki Ulusal Futbol Takımımızın 2.5 günlük Erivan ma- cerasının tamamı göz önünde bulundurulduğunda statta- ki fanatik partililerce (Taşnak Sütyun) caddelerde ve stat- ta düzenlenen küçük çaplı protesto eylemleri haricinde Er- menistan yolculuğu kalıcı ilişkiler anlamında önemli bir ki- lometre taşı oldu. Sakın yanlış anlaşılmasın, Cumhurbaş- kanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sar- kisyan arasındaki futbol bahaneli diplomasi turunu Türki- ye’yle Ermenistan arasındaki dostluk nehrinde bir bardak su olarak kalır... Asıl sıcak ilişki; iki halk, iki toplum arasında başlamıştır meşin yuvarlak sayesinde... Sokaklarda, kafelerde, restoranlarda dolaşmayan, akşam Ermeni müziklerinin yapıldığı tavernalara gitmeyen, Sargis- yan Caddesi üzerindeki dolmacıda yemek yemeyen hatta es- ki püskü Gazel minibüslere binmeyen bu havayı anlayamaz... İşte Erivan’dan insan manzaraları... Maç saatini bekliyoruz... Güneş tepeye çıkmış... İstan- bul’dan dostumuz, Şişlispor’un eski başkanlarından Haygaran Karasu’yla sokakta turluyoruz... Karnımız acıkınca bir res- torana girdik. Siparişler, köfteler, salatalar derken ihtiyarca bir adam masasından kalkıp yanımıza gelerek bozuk Türk- çesiyle “Hoş geldiniz... Burasını eviniz gibi görün” diyor. Yıl- larca önce İstanbul’dan Beyrut’a, oradan da Erivan’a gelmiş. Daha sonra Karasu’yla Ermenice sohbet ediyorlar. Yanağı- mızdan öpüp yerine dönerken Şişlili arkadaşımız başlıyor an- latmaya... “Sana söylememi istedi. ‘Fanatiklere aldırmasın.. Biz Türkleri seviyoruz.. Atatürk uzun yıllar yaşasaydı dost- luğumuz çok daha önce perçinlenirdi ama politikacı her yer- de politikacı.. Onlar bozuyor aramızı’...” derken yemek ye- diğimiz restorana Cumhurbaşkanlığı özel korumaları giriyor. Maç öncesi bir şeyler atıştıracaklar. Hepsi takım elbiseli, kra- vatlı, siyah ayakkabılı. Genç kızlar gözlerini alamıyorlar Türk korumalardan.. İhtiyar adam bir kez daha geliyor... “Bir bi- zim polislere bak, bir sizinkilere... Türkiye çok ileri gitmiş... Bu temsil bile önemli” diyor... Maçtan bir gece önce Abovian Caddesi üzerindeki Noah Ark Restaurant’da İstanbullu Ermenilerin davetlisiyiz. Masada kimler yok ki... Başrolde Garo Hamaciyan, Sarıyer’in son pro- fesyonel Ermeni futbol yıldızı, şimdilerin Taksim Başkanı, Şiş- lispor’un şimdiki başkanı Gazaros Unan, eski başkan Haygaran Karasu, diş doktoru Karun Kovan, Agop Süzme, misafirleri Lidya, Los Angeles’tan gelen Arat ve ailesi, Ermeni Olimpiyat Komitesi üyesi Robert Canıbekyan ve olimpiyat madalyalı eşi... Etler geliyor, mezeler gidiyor. 4 kişilik bir grup da yerel Tür- küler söylüyor. Bazı sözcükler tanıdık. Birden başlıyor Sarıgelin’i söylemeye... Yarı Türkçe yarı Ermenice... Daha sonra mavi bon- cuk şarkısı. Baştan sona Türkçe... Kadehler dostluk için kal- kıyor. Yan masadaki bu grubu hiç tanımayan Ermeniler de ka- tılıyor şenliğe. Kim Türk kim Ermeni, ne önemi var?.. Yine aynı gece Ani Oteli’nin önünde kahvelerimizi yu- dumluyoruz. Masada Milliyet’in spor yazarı Halil Özer de var. Dostluk, kardeşlik derken üzerlerinde ‘Armenia’ yazılı tişört ve formalar bulunan 4 kişi geliyor mekâna... “Eyvah, bunlar fanatik” derken Türkçe konuşulduğunu görüyorlar ve ‘mer- habalaşma’... Rafi, New Jerseyli bir Ermeni. İstanbul’dan git- me. Yanındaki O’Hennes, Los Angeles’tan maç için gelmiş. Setrak ve arkadaşları da Fransa’dan. O gruptan sakallı ve Türkçeyi çok düzgün konuşan biri masamızdaki turizmci Ma- jak Ohanyan, Çakır’a, “Ulan sen Majak değil misin?” diyor. “Eyvah, kavga mı çıkacak?” derken sarılıyorlar. 28 yıl önce ilk- okulu Nişantaşı’nda okumuşlar. Majak Türkiye’de turizmci ol- muş, diğeri Cerrahpaşa’yı bitirip Paris’e gitmiş, ünlü bir anas- tezist. Hrant Dink Okulu’nun da kurucularından. “Ahh Hrant, bu sahneyi görseydin” demez mi?.. Onlar ağlıyor, bizim gözümüz yaşarıyor... Haygaran Karasu, “Bu kura- yı kim çektiyse, Türkiye’yle Ermenistan’ı kim bir araya ge- tirdiyse elini öpeceğim” diyor. Gazeteciliği yanında öğ- rendiğim Halil Özer, tüyleri diken diken olmuş... “Var mı böyle bir şey, şu futbola bak” demekten kendini alamıyor. Artık maç saati... Stada taksiyle gitmek olası değil. Bi- zim Topkapı - Halkalı minibüslerine benzeyen bir araca biniyoruz. Para vereceğiz, Türk olduğumuzu anlayan şo- för, “Bizden ol” diyor. Arkadaki Taşnak partili gruptan genç- ler ellerindeki ‘I’m from Bitlis’ pankartlarını saklıyor. Şo- förün yanındaki orta yaşlı kadın, bu gruba dönüp sert bir şeyler söylüyor. Sonra da bana dönüp, “Türk arkadaş sa- kın çekinme. Biz aynı toprakların insanıyız. Bunlar cahil ço- cuklar, şu ötedeki kavşakta inersen stada hemen varırsın” derken boşalıyor gözyaşları... “Van’ı çok özledim... Dedem oralı, anneannem buralı...” Evet, böyle bir 2.5 gün yaşandı Erivan’da... Erivan de- mişken Cumhuriyet Meydanı ve SSCB’den kalan dev park- lar, bahçeler dışında eski püskü bir kent. Zengini zengin, yoksulu tam yoksul... Yemeklerimiz aynı, kayısı ve ceviz reçelleri bizimkinden güzel ama portakal ve incirde gali- ba bizimkiler önde. Çiğ börek, döner, kebap, sucuk, pas- tırma ortak tutkularımız. Şimdi dört gözle onları bekliyoruz. Eminim İstanbullu- lar da Ermeni dostlara onların bize gösterdiği misafir- perverliği gösterir. Ne diyelim, futbol iyi bir bahane oldu... NEVZAT DİNDAR Önceki gün iki ayrõ heyecanõ birlikte yaşamõştõk. A Ulusal Futbol Takõmõ, Ermenistan’la Erivan’da kritik bir 90 dakika oynadõ ve kazanarak ‘bıraktığı yerden’ başladõ. Diğer tarafta ise Ümitler, Çek Cumhuriyeti’yla grup birinciliği maçõna çõktõ. Onlar da kazanarak 2009 yolunda önemli bir adõm attõ. Bir gecede elde edilen iki zafer göğsümüzü kabartõrken, hafta içinde yine önemli iki karşõlaşma bizleri bekliyor. Ümitler Ermenistan’la gruptaki son maçõna çõkacak ve berabere kalsa dahi baraj maçõ oynamaya hak kazanacak. A takõm ise bir sonraki gün futbolda eski günlerine dönmek isteyen Belçika’yõ ağõrlayacak. Buraya kadar her şey normal. Ancak iki maçta da teknik direktör olarak bir ismin sahaya çõkmasõ bekleniyor. O isim de Ulusal Takõmlar Teknik Direktörü Fatih Terim. Her ne kadar şu an ümitlerin başõnda Hami Mandıralı - Abduhlah Ercan ikilisi gözüküyorsa da kadrodaki isimlerin belirlenmesinden rakibe karşõ oynanacak oyun felsefesine dek Terim birçok konuda perde arkasõndaki kişi olarak dikkat çekiyor. İşin ilginç tarafõ ise 1 gün arayla oynanacak maçlarda Terim’in kulübede olacak olmasõ. Ulusal Takõmlar Teknik Direktörü olan Fatih Terim’in görevinin sõnõrlarõ çoğu kez tartõşma konusu olmuştu. Bütün ulusal takõmlarõn bağlõ olduğu Terim, bu kadar geniş yetkiyle teknik adamlõk yapmasõ konusunda yapõlan eleştirilere de 1 günde iki ulusal takõmõn başõnda sahaya çõkarak yanõt vermiş olacak. Ümitlere ve gençlere verdiği önemle dikkat çeken Terim, A ulusal takõm kodrusunu korurken de geleceği düşünerek hareket edecek. Gelecek yõllarõn temellerini atmak isteyen deneyimli çalõştõrõcõ, önümüzdeki günlerde A takõm kadrosunda bu isimlere yer verecek. Futbol Federasyonu, Fatih Terim’in arkasõnda durmaya devam ediyor. Başkan Mahmut Özgener’in Belçika maçõ sonrasõ Terim’le bir araya gelerek yeni bir sözleşme imzalayacağõ öğrenildi. Konuyla ilgili iki taraf arasõnda prensip anlaşmasõ bulunurken Terim’in sözleşmesi 2012’ye dek uzatõlacak. Alacağõ ücrete de ‘zam’ yapõlmasõ gündemde... Spor Servisi - 2010 Dünya Kupasõ Elemeleri önceki gece oynanan maçlarla başlarken, alõnan sürpriz sonuçlar Türkiye’nin Ermenistan deplasmanõnda aldõğõ galibiyeti de ön plana çõkardõ. Fransa’nõn, Romanya’nõn zayõf rakiplere kaybettiği gecede ulusallar, zor şartlar altõnda Erivan’da Ermenistan önünde galip geldi. Ulusal Takõmlar Teknik Direktörü Fatih Terim, önceki gece kendisine bu konuyla ilgili yöneltilen bir soruya, “Futbolda artık büyük - küçük takım ayrımı kalmadı. Bu nedenle her ekibi dikkate almak gerekiyor. Avrupa’da alt düzey ülke diye bahsedeceğiniz ekipler bile çıkıp sahasında iyi sonuçlar alabiliyor. Bu nedenle Ermenistan karşısında aldığımız galibiyetin anlamı daha da artıyor. Gelinen noktada formda - formsuz sınıflaması yapmak daha doğru olacaktır” yanõtõnõ verdi. Terim eleştirilerin aksine Ermenistan karşõsõndaki futboldan memnun kaldõ. Tecrübeli çalõştõrõcõ zor şartlar altõnda oynadõklarõnõn altõnõ çizerken, “Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tüm futbolcularımı kutluyorum. 7-8 gol pozisyonumuz var. Rakibe pozisyon vermedik” dedi. Ermenistan karşõsõnda galip gelen ulusallar, önceki gece maçtan hemen sonra İstanbul’a geldi. Ay- Yõldõzlõlar, dün Ali Sami Yen Stadõ’nda basõna açõk bir antrenman gerçekleştirdi. Maçõ iki ülke birden kazandõ 1 9. Dünya Kupası Avrupa Elemeleri 5. Grup’taki ilk maçında Türkiye’nin Ermenistan’ı 2-0 yenmesi; başta Ermenistan olmak üzere UEFA’nın internnet sitesi, İspanyol ve İtalyan basınında geniş yer buldu. İşte satırbaşlarıyla Ermenistan - Türkiye maçı... Asbarez (Ermenistan): Türkiye, Ermenistan’ı devirdi. Maç, skordan çok tarihi bir önem taşıdı. Çünkü ilk kez bir Türkiye Cumhurbaşkanı Ermenistan’a geldi” şeklinde haberi okuyucularına aktardı. ArmeniaNow (Ermenistan): Ermenistan’ın Türkiye’ye kaybettiği futbol maçında aslında iki ülke de kazandı. DiarioArmenia (Arjantin’de yayın yapan Ermeni gazetesi): Türkiye, spordan çok politika konuşulan mücadelede Ermenistan’ı 2-0 yendi. Bu maç hem futbol hem de politika tarihine geçecek. UEFA’nın resmi sitesi: Türkiye, Terim için bir zafer kazandı. Misafir takım Hrazdan Stadı’nda Middlesborough forveti Tuncay’ın eşitliği bozan golü ve geçen sezon F.Bahçe, yazın da ülkesi için son anlarda attığı kritik gollerin adamı Semih’in bitime 13 dakika kala attığı gollerle 3 puanı garantiye alana dek ilk bir saatte hayal kırıklığı yarattı. Marca (İspanya): Siyasileştirilmiş bir maçta Türkiye, Ermenistan’a üstün geliyor. Parıldamayan bir maç siyaset tarihine girme olasılığı bulunurken kesinlikle futbol tarihine giremeyecek. As (İspanya): Türkiye kazandı, kavga yok. Sport (İspanya): Türkiye, mücadelesi çok düşük olan bir maçı kazanmayı başardı. El Mundo Deportivo (İspanya): İspanya’nın grubundaki en önemli rakibinden biri olan Türkiye, en iyi oyununu oynamadan Ermenistan’ı yendi. Corriere della Sera (İtalya): Gül Ermenistan’da, buzlar çözülmeye başladı. Yüzyıllık uyuşmazlığın ardından Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan Erivan’a ziyaret. Maç enteresan değildi, beklendiği gibi Türkiye’nin galibiyetiyle sona erdi. La Stampa (İtalya): Gül, Ermenistan’da taraftar oldu. Soykırım polemiği nedeniyle iki ülke arasında hiçbir diplomatik diyalog yer almadı. La Repubblica (İtalya): Sonuçta sadece ıslık, protesto ve haykırışlar... Taraftarlar arasında hiçbir kaza olmadı. Gül’e hiç bir tehdit gitmedi. Sadece bir futbol maçı. Gazzetta dello Sport (İtalya): Türkiye, Ermenistan’ı batırdı. Islıklar arasında buzlar çözüldü. Geçmişin hayaletleri, şimdinin korkuları, özel harekatçılar, bomba arayan polis, uzman nişancılar, futbol oynamak için mükemmel şartlar değildi. Y A B A N C I B A S I N : BELÇİKA’NIN GÖZÜ KORKTU Spor Servisi - Belçika Ulusal Futbol Takõmõ Antrenörü Rene Vandereycken, 19. Dünya Kupasõ Avrupa Elemeleri 5. Grup’ta Türkiye’yle yapacaklarõ maçõn zor olacağõnõ söyledi. İlk maçta Estonya’yõ 3-2 yendiklerini anõmsatan Vandereycken, Türkiye karşõlaşmasõnõn Estonya sõnavõna göre daha yüksek seviyede oynanacağõnõ, bu nedenle oyuncularõna daha iyi futbol oynamalarõnõ şart koştuğunu ifade etti. Bu maçta kadronun tamamen değişeceğini belirten Vandereycken, “Vincent Kompany sağbek oynayamayacak. Bayern Münih’in uzun boylu oyuncusu Daniel van Buyten’i ise merkez savunmada oynatmayacağım” dedi. Ulusallara ilişkin herhangi bir yorum yapmak istemediğini dile getiren Vandereycken, “Başkaları beni ilgilendirmez. Ben kendime bakarım. Ancak Türk maçının çok zor olacağının farkındayım” diye konuştu. Bu arada Belçika Ulusal Takõmõ’nda son yõllarda yaşanan sõkõnt, bu kampta da devam etti. 4 vatandaşlõğõ bulunan Mohamed Tchite’nin 1 hafta boyunca kampta kalmasõ üzerine Ruanda, Brundi ve Kongo, FIFA’ya başvurup Tchite’nin Belçika Ulusal Takõmõ’nda yer almasõna itiraz etti. TERİM: 2010 YOLU AÇIK 1 3 5 2 4 6 5 . G R U P TAKIMLAR O G B M A Y P Avj. Türkiye 1 1 - - 2 - 3 +2 Belçika 1 1 - - 3 2 3 +1 İspanya 1 1 - - 1 - 3 +1 Estonya 1 - - 1 2 3 - -1 B.Hersek 1 - - 1 - 1 - -1 Ermenistan 1 - - 1 - 2 - -2 TOPLU SONUÇLAR - Ermenistan- Türkiye: 0-2, İspanya-Bosna Hersek: 1-0, Belçika-Estonya: 3-2. Semih tarihi maçta attığı golle farkı ikiye çıkaran isimdi. Önce ümit, sonra A takõm Fatih Terim, 1 gün arayla iki ekibin başında teknik direktörlük yapacak PEKİN - 6. Paralimpik Oyunlarõ’nõn ilk gününde Korhan Yamaç, 34 engelli sporcunun yarõştõğõ 10 metre havalõ tabancada 658.4 puanla 8. oldu. Rus Valeriy Ponomarenko ise 672.4 puanla dünya rekoru kõrarak altõn madalya kazandõ. Spordan sorumlu Devlet Bakanõ Murat Başesgioğlu ise “Yamaç istikrarlı ve başarılı bir sporcu. Türk sporcunun başarılı bir yarışma çıkardı. Ben Korhan Yamaç’tan asıl iddialı olduğu 2 dalda madalya bekliyorum” dedi. Bayanlar 10 metre havalõ tüfekte Suzan Tekin; sõralama yarõşlarõnda 20 sporcu arasõnda 379 puanla 15., erkekler 10 metre havalõ tabancada Cevat Karagöl; sõralama yarõşlarõnda 34 sporcu arasõnda 559 puanla 15. olunca elendi. Masa tenisinde Neslihan Kavas, gruptaki ilk maçõnda Slovenyalõ Jolanda Belavic’i 3-0 yendi. PARALİMPİKTE BUGÜN Judo: Duygu Çete-Romana Brussig (Almanya). 10 m. havalı tabanca (Bayanlar): Aysel Özgen. Masa tenisi: Neslihan Kavas; Çinli Lina Lei ve Brezilyalõ Carolina Maldonado’yla karşõlaşacak. PARALİMPİKTE DÜNYA REKORU Carlos: Hedefim 40 yaş F.Bahçe’nin Brezilyalõ yõldõzõ İspanyol basõnõna konuştu Spor Servisi - Fenerbahçe’nin Brezilyalõ yõldõzõ Roberto Carlos, İspanyol yayõn organõ EcoDiario’ya geleceği ve özel hayatõ ile ilgili birbirinden çarpõcõ açõklamalar yaptõ. Sarõ - Lacivertlilerle sözleşmesini 2 yõl daha uzatmak istediğini anlatan sambacõ, 2009’da evlenmeyi planladõğõnõ da ilk kez açõkladõ. İşte R.Carlos röportajõnõn önemli bölümleri: - 35 yaşında olmana karşın hâlâ büyük bir tutku ile futbol oynuyorsun. Jübile yapmayı düşünmüyor musun? 90 dakikayı nasıl çıkartıyorsun? R.Carlos: Hayõr, 40 yaşõna kadar oynayacağõm. Bilgi ve tecrübemin en üst noktasõndayõm. Sonra Avrupa veya Brezilya’da bir takõm çalõştõracağõm. Futbol hep benim kafamda. Futbol tutkusuyla ve elbette kendime bakarak... Dengeli bir diyet yapmalõ ve çok çalõşmalõyõz. İnsanlarõn 35 yaşõna gelince sporu bõrakmasõna karşõyõm. Bana göre en iyi yaştayõm. - Rüyalarının hepsini gerçekleştirdiğin söylenebilir mi? R.C: Birçoğunu gerçekleştirdim ama hâlâ yapacaklarõm var. Kahramanlarõm Maradona ve Pele ile tanõştõm. İyimser bir insanõm, ayaklarõm yere basar. Anne babama beni böyle yetiştirdikleri için müteşekkirim. Brezilya’daki futbol okulundaki çocuklara hep iyi bir insan olmanõn iyi bir futbolcu olmaktan daha önemli olduğunu söylerim. - Kaç çocuğun var? Sık sık bir araya gelebiliyor musunuz? R.C: Yedi ve hepsi ayrõ ayrõ yerlerde yaşõyor. Biri Meksika’da, biri Macaristan’da, üçü Alexandra ile birlikte Brezilya ile Madrid arasõnda, diğeri Brezilya’da ve Roberta da hep benimle birlikte İstanbul’da yaşõyor. Bu çok zor. Her birinin annesi farklõ ve dünyanõn farklõ bir yerinde yaşõyorlar. Zor bir durum ama hepsiyle ilgileniyorum ve hiçbir şeye ihtiyaç hissetmemeleri için çalõşõyorum. Benimki gibi zor bir hayatlarõ olmasõnõ istemiyorum. Kõz arkadaşõm ve çocuğum ile mutlu bir yaşantõm var. Roberto Carlos.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear