Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Türk tarafõnõn sadece başkan
yardõmcõlõğõ yapmasõnõ öngö-
rüyor. Bu nedenle görüşmeler-
de yönetim biçiminin büyük
sõkõntõ yaratacağõ vurgulanõyor.
25 Temmuz’daki Mehmet
Ali Talat-Hristofyas, görüş-
mesinde de gündeme gelen bir
diğer anlaşmazlõk konusu ise ye-
ni devletin kuruluş yapõsõ oldu.
Türk tarafõ yeni Kõbrõs Cum-
huriyeti Federe Devleti’nin iki
kurucu devlet tarafõndan oluş-
turulmasõnõ öngörürken Rum
kesimi ise kendi anayasasõnda
yapacağõ bir değişiklikle yeni
sisteme geçmenin yeterli ola-
cağõnõ savunuyor.
MAHMUT GÜRER
ANKARA - Kõbrõs’ta kap-
samlõ görüşmelerin kesinleş-
mesinin ardõndan, Ankara ve
KKTC, kurulacak yeni federe
devletin yönetim biçimi konu-
sunda taslaklar hazõrlamaya baş-
ladõ. Öne çõkan modelse Zürih
ve Londra anlaşmalarõnda ön-
görülen, 3’e 1 sistemi oldu. Bu-
na göre Ankara ve KKTC yö-
netimi federal başkanlõk sistemi
doğrultusunda 3 yõl Rum, 1 yõl
Türk başkan modelini Rum ta-
rafõna kabul ettirmeye çalõşacak.
Bir tarafõn başkanlõğõ süresince
diğer taraf başkan yardõmcõlõğõ-
nõ yürütecek.
Kõbrõs’ta kapsamlõ müzake-
relere geçiş tarihinin 3 Eylül ola-
rak belirlenmesinin ardõndan,
Türk tarafõ, görüşmeler sõrasõn-
da masaya somut taslaklar sun-
mak üzere çalõşmalara başladõ.
Çalõşmalarda büyük oranda An-
nan Planõ’nõn üzerinden gidildiği
ifade edilirken yönetim biçimi
konusunda Zürih ve Londra an-
laşmalarõnõn esas alõndõğõ ifade
edildi.
Buna göre, devletin kurucu
eyaletleri tarafõndan seçilen baş-
kanlardan Rum olan 3 yõl, Türk
olan ise 1 yõl boyunca “Kıbrıs
Cumhuriyeti Federe Devle-
ti”nin başkanlõğõnõ yapacak.
Başkan Türk ise yardõmcõsõ
Rum, Rum ise yardõmcõsõ Türk
olacak.
Annan Planõ’nda federal yö-
netimin başõnõn başkanlõk kon-
seyi olmasõ öngörülüyordu. 6
Rum ve 3 Türk üyeden oluşacak
başkanlõk konseyinde 10 ay
Türk üye, 10 ay da Rum üyenin
başkanlõk yapmasõ ve başkan
yardõmcõlarõnõn her zaman diğer
kurucu eyaletten olmasõ söz ko-
nusuydu. Konseyde veto hakkõ
bulunmuyordu. Bu nedenle Rum
üyelerin çoğunluğu nedeniyle
Türk tarafõnõn istemlerinin ger-
çekleştirilmesinin zor olacağõ
ifade ediliyordu.
Rumlar tersini istiyor
Ancak Güney Kõbrõs Rum
Yönetimi, bu tutumu kabul et-
mek istemiyor. AB kaynakla-
rõndan edinilen bilgilere göre,
Rumlarõn gerçekleştirdiği ça-
lõşmalarda, bir Türk’ün baş-
kanlõk yapmasõ öngörülmüyor.
Nüfus yoğunluğunun yüzde 80’e
yüzde 20 Rumlardan yana ol-
masõnõ kullanmaya hazõrlanan
Dimitris Hristofyas yönetimi
CMYB
C M Y B
4 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Gülen’in Yeşil
Kart davası
NEW YORK
(ANKA) - Fethullah
Gülen’in ABD’de
yasal oturma ve
çalõşma izni olan Yeşil
Kart başvurusu ile
ilgili süren davaya
bugün ABD’nin
Pennsylvania eyaleti
Doğu Bölgesi Federal
Mahkemesi’nde devam
edilecek. Gülen’in,
ABD’de çalõşma ve
oturma izni olan Yeşil
Kart’a (Green Card)
“eğitim alanõnda
olağanüstü yetenek”
kategorisinden yaptõğõ
başvuru daha önce
Amerikan Göçmenlik
Dairesi (USCIS)
tarafõndan reddedilmiş,
daha sonra Gülen’in
Amerikalõ avukatlarõ
karara itiraz ederek bir
üst mahkemeye
başvurmuştu. İtirazõ
kabul eden bir üst
mahkeme de Yeşil
Kart başvuru
dilekçesinin
Göçmenlik Dairesi
tarafõndan 1 Ağustos
2008 tarihine kadar
işleme konmasõ
kararõnõ almõş,
USCIS’de bu karara
uyarak başvuru
dilekçesini kabul
etmişti.
Af için Köşk’e
başvuru
ANKARA
(ANKA) - Öğrenci affõ
bekleyen gençler
tarafõndan kurulan ve
öğrenci affõnõn
çõkarõlmasõ amacõyla
yoğun çalõşmalar
yürüten Eğitim Hakkõ
Platformu,
(www.ogrenciaffi.org),
milletvekilleri, parti
liderleri derken şimdi
de öğrenci affõ için
Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül’ün
kapõsõnõ çaldõ. Eğitim
Hakkõ Platformu
temsilcileri bir haftada
topladõklarõ imzalarõ ve
binlerce öğrencinin
durumlarõnõn
değerlendirildiği
öğrenci profili
araştõrma raporunu
Cumhurbaşkanlõğõ
makamõna ilettiler.
Ayrõca hazõrladõklarõ
“öğrenci affõ yasa
teklifi önerisi”ni de
Cumhurbaşkanlõğõ’na
sundular.
‘Yorgun’ Meclis Tatile...
22 Temmuz seçimlerinden bu
yana bir yıl geçerken TBMM
“yoruldu”, milletvekilleri “gerildi.”
Abdullah Gül’ün uzlaşma
aranmadan cumhurbaşkanı
seçilmesi, MHP desteğiyle
yükseköğretimde türbanın
serbest bırakılmasını öngören
anayasa değişikliği ve AKP’nin
“sivil anayasa” girişimi siyaseti
gerdi. Bu gergin ve tartışmalı
süreçler hem iktidar hem de
muhalefet milletvekillerini yordu.
Yıl boyunca anlı şanlı gündem
maddeleri için yapılan
tartışmaların yanı sıra, oda ve
borsada genel sekreter
olabilmek için “zimmet,
kaçakçılık, rüşvet, hırsızlık” gibi
suçlardan mahkûm olma (!)
zorunluluğunu getiren bir yasa
çıkarılması gibi TBMM tarihine
geçecek hatalara da imza atıldı.
TOBB ile Odalar ve Borsalar
Kanunu’nda değişiklik getiren
tasarıda oda ve borsa genel
sekreteri olabilmek için bazı
suçlardan, “mahkûm olmamak”
biçiminde yazılması gereken
hüküm yanlışlıkla “mahkûm
olma” diye yazılınca hırsız ve
dolandırıcılara da genel sekreter
olabilme yolu açılmıştı. TBMM
Genel Kurulu tatile girmeden
hemen önce bir tasarı getirilerek
bu büyük yanlış düzeltildi.
Yasama yılı boyunca
tasarılardaki özensizliği
kanıtlayan bir dizi örnek
gündeme geldi. Tunceli bağımsız
milletvekili Kamer Genç, yıl
boyunca çok iyi bildiği içtüzüğün
tüm olanaklarını kullanarak sık
sık kürsüye çıkıp “tek başına”
muhalefet partisi gibi çalıştı...
AKP hakkındaki kapatma davası,
yeni arayışlar, Ergenekon
soruşturması derken TBMM iyice
yoruldu. TBMM Başkanı Köksal
Toptan, AKP’lilerin Kamer
Genç’in üzerine yürüdükleri
günlerde “geçen yaz seçimlerin
yapıldığını, milletvekillerinin iki
yıldır tatil yapamadığını, bu
nedenle yorgun olduklarını”
söylemişti. Sonunda Anayasa
Mahkemesi kararını verdi ve bu
yıl da bir ay fazla mesai yapan
TBMM tatile çıktı. Siyasetçiler,
“tatile çıkmak” yerine -devlet
büyükleri için “yaz dönemi
çalışmaları” ifadesinin
kullanılması gibi- “seçim
bölgelerine gidip seçmeni
dinleme gereksinimi” gibi
ifadeleri yeğliyorlar. Elbette
seçmenlerini dinlesinler ama tatil
yapmak da utanılacak,
mahcubiyet duyulacak bir eylem
değil, bir haktır. Dileriz, yeni
yasama yılında dinlenmiş,
seçmenini dinlemiş milletvekilleri;
daha uyumlu, daha uzlaşmacı,
birbirlerine daha saygılı olurlar...
Özellikle de iktidar partisinden
olanlar...
AKP’li vekiller
‘kaptanlığa’ merak saldı
AKP hükümeti üyelerinin
“mahdumlarının” gemi merakı
malum. Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım,
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu
Ahmet Burak Erdoğan, henüz
“yeni yetmelik”ten gençliğe adım
attıkları dönemlerde “gemi” sahibi
olan isimlerden....
“Kır atın yanında duran ya
huyundan ya suyundan” misali, bir
grup AKP milletvekili de bu
“furyadan” etkilenmiş olmalı ki,
“kaptanlık” öğrenmeye heves etti.
Tuzla tersanelerindeki işçi
ölümlerini araştırmak için kurulan
Meclis araştırma komisyonunun
başkanlığını yürüten AKP İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç’ın
öncülüğündeki bir grup milletvekili,
Denizcilik Müsteşarlığı’ndan,
“kaptanlık belgesi” talebinde
bulundular. Aralarında 6 kadın
milletvekilinin de bulunduğu 28
milletvekiline Denizcilik
Müsteşarlığı’ndan olumlu yanıt
geldi. Normal bir vatandaşın
kaptanlık belgesi alması öyle kolay
değil. Bir kere en az 5 saatlik
“teorik” dersleri aldıktan sonra,
pratik yapmak için de en az 3 kez
denize açılmak gerekiyor. Bu kursu
düzenleyenler genelde hafta
sonlarında pratik uygulama
yaptırıyorlar. Bu da en az 3 hafta
sonu olarak ifade ediliyor. Ama söz
konusu olan milletvekilleri olunca,
Denizcilik Müsteşarlığı, “şipşak”
çözüm getirdi. Milletvekillerine, 6
Ağustos’ta 1 günlük kursun
ardından “kaptanlık” sertifikaları
verilecek. Milletvekilleri alacakları
sertifika ile 14 metre büyüklüğe
kadar olan yat ve tekneleri
kullanabilecekler. “Sıcak” siyaset
ortamından bunalan AKP’li “kaptan
adayı” vekiller, “1 günlük” kursla
aldıkları “ayrıcalıklı” sertifikayla
denizlere yelken açma hayali
kuruyorlar...
Facianın sorumlusu
‘İpragaz’mış!
Balcılar’daki faciada, 18 çocuk
bir tarikatın Kuran kursunda
yaşamını yitirdi. Bu büyük trajedi
kadar, sonrasında ortaya çıkan
tablo da dehşet vericiydi. “Öteki”
Türkiye’nin manzarası,
“mahalle”deki büyük dönüşüm
bir kez daha gözler önüne
serildi. Bir tek anne baba bile
çocuğunun hesabını sormak için
davacı olmadı, kimseyi
suçlamadı, haykırmadı, isyan
etmedi... “Baba Kuran’a geçtim,
bana terlik alır mısın” diyen 11
yaşındaki Leyla için kimse
hesap sormadı... Aileler
evlatlarının ölümünü “takdiri
ilahi”, “şehit oldu” diye tevekülle
karşıladılar. Vakit gazetesi de
dün sorumluyu ilan ediverdi:
“Facianın sorumlusu İpragaz”!
Tüketici örgütlerinden
görüşler
aktarılırken “ihmalin asıl sahibinin
gaz firması olduğu, Hollandalı
SHV Gas firması hakkında suç
duyurusunda bulunulacağı”
haberi veriliyordu...
Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, “Ne adına
olursa olsun, bu tür cahiliye
dönemi kurum, girişim ve
yerleşimlere müsamaha
gösterilemez” diyor. Elbette
gösterilmemeli... Peki
“müsamaha gösterenler” kim, bu
kaçak kursların açılmasına izin
verenler, denetlemeyenler,
denetlenmesini engelleyenler
kimler? “Mahalle”deki
“değişim”in, ana-babalarının
evlatlarının hesabını sormaz hale
geldiği bu sosyal iklimin “siyasi”
sorumluları da yok mu?
TBMM’nin tatile girmesiyle birlikte köşemiz de tatile giriyor.
Yeni yasama yılında görüşmek üzere...
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
parlamentokulisi@gmail.com
Cezalarda indirim yapılınca kaçak Kuran kurslarının sayısı 60 bine yükseldi.
CHP, 18 çocuğun yaşamõnõ yitirmesinin ardõndan kaçak Kuran kurslarõ için önerge verecek
‘Tam bir sosyal trajedi’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP, Konya Balcõlar beldesinde kaçak
bir yurttaki patlamada 18 çocuğun ya-
şamõnõ yitirmesinin ardõndan kaçak Ku-
ran kurslarõ için araştõrma önergesi ver-
meye hazõrlanõyor. CHP Konya Millet-
vekili Atilla Kart, “Tarikatlar kendi
aralarında hegemonya arayışında. O
sosyal iklim içinde çocuklarını kay-
beden aileler şikâyetçi değil. Olay tam
bir sosyal trajedi, dönüşüm çok çarpıcı
olarak görülüyor” dedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart,
Balcõlar’daki facianõn ardõndan seçim
bölgesine giderek incelemelerde bulun-
du. Yaşananlarõ “sosyal trajedi” diye ni-
telendiren Kart, şu görüşleri dile getirdi:
“Siyasi iklim, dönüşüm çok çarpıcı.
O yurdun hemen 60-70 metre aşağı-
sında Diyanet’in erkek öğrenciler için
Kuran kursu var. 300 metre aşağıda
yine Diyanet’in kız öğrenciler için
kursu var. 18 çocuk öldü, bunlardan
12’si kasabada toprağa verildi. Yani
evleri orada ama çocuklar evlerinde
yatmıyor, bu yurtta yatıyor. Bu, dik-
katle yorumlanmalı. Çocuklar ağırlıklı
olarak 13-14 yaş grubunda, imara
aykırı, öğrenci sayısı belli değil, yö-
neticinin ehliyeti belli değil. Kuran
kursu değil, İngilizce kursu, diyenler
var. Velev ki İngilizce kursu olsun.
Onun da kaçağına karşıyız. Çocuklar
genellikle yoksul ailelerin çocukları. O
iklim içinde, kursa giden çocuk bir sta-
tü kazanıyor, çocuğum bu yıl kız Ku-
ran kursuna gitti, diyor aile. Onun için
bir aşama bu. Diyanet’in 7 bin 995 ya-
sal Kuran kursu var. Bunun 5 bin
654’ü açık, 2 bin 341’i talep olmadığ
için kapalı. Hal böyleyken niye devletin
güvencesi altında olmayan, yasal ol-
mayan kurslara yönlendiriliyoruz.
Daha önce bu tür durumlarda, yurt-
lar kapatılıyordu, öğretmenlere de 6
aydan 2 seneye kadar hapis cezası var-
dı. 2005 yılına kadar bu cezalar yü-
rürlükteydi. 29.6.2005 tarihinde ya-
pılan düzenlemeyle öğretmenler, yö-
neticiler ceza almaktan çıkarıldı, ha-
pis cezası kaldırıldı, cezalar para ce-
zası kapsamına sokuldu. Yasal Kuran
kursları boş duruyor, bu tür yasadı-
şı yerler himaye ve teşvik ediliyor. Ta-
rikatlar kendi aralarında bir hege-
monya arayışı içine giriyorlar, pazar
kapıyorlar.”
‘Himaye edenler belli’
CHP’li Kart, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn kaçak Kuran kurslarõnõn
cezalarõnõn hafifletilmesi tartõşmalarõnõn
yaşandõğõ 2005 yõlõnda yaptõğõ açõkla-
malarda, “Kaçak Kuran kursları, di-
ye bir ifade olamaz, kanunun ruhuna
aykırı, Kuran öğrenilir, Kuran’ı öğ-
renmek için kimse suç ifadesi kulla-
namaz” görüşünü dile getirdiğine dik-
kat çekti. Kart, “Kimin himaye ettiği,
kimin yönlendirdiği bütün çıplaklı-
ğıyla ortada. Milli Eğitim Bakanlı-
ğı’nın temel görevi bunların deneti-
mini yapmak. Oysa, bizatihi bu şart-
ları hazırlayan bir mekanizma işliyor.
Bakanlıktan iki müfettiş gelmiş, tam
bir tiyatro. Hiçbir inandırıcılığı yok.
Sadece orayla sınırlı bir inceleme ya-
pacaklardır, görünürde bir müeyyide
belki uygulanacaktır. O durumda
olan yurtları inceleyip gereğini yapa-
biliyor musun? Birbirimizi kandır-
madan, yeni Balcılar felaketleri ya-
şanmadan gerçeklerin tespit edilme-
si gerekir” dedi. Kart, bu konuda bir
araştõrma önergesi verilerek, tüm kaçak
Kuran kurslarõnõn araştõrõlmasõ gereği
üzerinde durdu. Kart, kaçak kurslara ce-
zalarõ hafifleten yasal düzenlemenin de-
ğiştirilmesi için de girişimde bulunulmasõ
gerektiğini sözlerine ekledi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Tarikatlar kendi aralarõnda
hegemonya arayõşõnda. O sosyal iklim içinde çocuklarõnõ kaybeden
aileler şikâyetçi değil” dedi.
ÇÖKEN BİNA
3 kişi
tutuklandõ
BARIŞ YAMAN
KONYA - Konya’da
çöken kaçak Kuran kur-
suyla ilgili olarak göz-
altõna alõnan 4 kişiden
3’ü tutuklandõ.
18 kişinin ölümü, 27
kişinin de yaralanmasõ-
na yol açan olayla ilgili
soruşturma kapsamõnda
gözaltõna alõnan 4 kişi
önceki gün adliyeye
sevk edildi.
Yurt kurucusu olduğu
belirtilen Mümin E.
savcõlõk tarafõndan ifa-
desi alõndõktan sonra
serbest bõrakõlõrken Bal-
cõlar Okul ve Kurs Ta-
lebelerine Yardõm Der-
neği Başkanõ Mehmet
Göktaş, Özel Boğaziçi
Ortaöğretim Yurdu Mü-
dürü İbrahim Çömlek
ve yurdun müdür yar-
dõmcõsõ Mehmet Se-
merci, çõkarõldõklarõ
mahkemece tutuklandõ.
Yaralõlardan 12 ya-
şõndaki Şerife Atayer’in
babasõ Ahmet Atayer,
yurt yöneticilerinin ve
binayõ yapan müteahhi-
tin hiçbir suçu bulun-
madõğõnõ iddia ederek
“Burada ölenler şehit,
kalanlar ise gazidir”
dedi.
Kıbrıs’ta yönetim tartışması
Ankara ve KKTC yönetimi federal başkanlõk sistemi doğrultusunda 3 yõl
Rum, 1 yõl Türk başkan modelini Rum tarafõna kabul ettirmeye çalõşacak.
‘Zirve Yayınevi cinayeti yeniden araştırılmalı’
MALATYA (Cumhuriyet) - Malatya İl İn-
san Haklarõ Kurulu, Zirve Yayõnevi’ne cina-
yeti olayõnõn yetkili uzman heyet tarafõndan ye-
niden araştõrõlmasõ kararõ aldõ.
İl İnsan Haklarõ Kurulu’nun aylõk olağan top-
lantõsõ Vali Yardõmcõsõ Erdinç Filiz başkan-
lõğõnda yapõldõ. Toplantõda 18 Nisan 2007’de
Zirve Yayõnevi’nde 1’i Alman 3 Hõristiyanõn
katledilmesi olayõ da ele alõndõ. Kurul top-
lantõsõyla ilgili olarak valilik tarafõndan yapõ-
lan açõklamada, konuyla ilgili hazõrlanan ve
Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ’na
gönderilen rapora değinildi. Açõklamaya gö-
re raporda şöyle denildi: “Cinayetlerin işle-
niş şekli, zanlıların psikolojik ve kişilik ya-
pıları, cinayetlerin ülke ve dünya kamuo-
yunda meydana getirdiği olumsuz etkiler,
zanlılar, maktuller, Zirve Yayınevi faali-
yetleri konusundaki iddialar, ihbarlar dik-
kate alınarak konunun daha geniş yetkili
uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından
araştırılması, zanlıların psikolojik du-
rumları ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptı-
rılması görüş ve kanaatine varılmıştır.”
MALATYA İL İNSAN HAKLARI KURULU