25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 TEMMUZ 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 19 Buyruk i llker Çamkır: "Atatürk'ü sevmek, 'guguk' adına yasaklanmıştır; yasağa uymayanın 'demokrasi' gereği başı vurulacaktır." Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - AKP, kendlnl Nâzım Hikmet'le savunmuş... "Nâzım'ın vatandaşlığına gelince de saldmyor!" Mustafa Balbay'ı susturma hakkı da demokrasinin bir parçası sayılmalı mıdır! Çırpınış Erol Barutçugil: "Yaşadıklarımız, yeni bir rejimin doğum k sancıları değil eceli ftgelen bir partinin i son çırpınışlarıdır." Bağırsak Hamza Saykarı: "Bülent Arınç'ın dediği gibi Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'nin •, bağırsaklarını temizlemesine az y kaldı!" l Baskı Serkan Deniz: "Madımaklarda yakıp közaltına da alsanız, evleri basıp gözaltına f& da alsanız, W bitiremezsiniz!" İKİ "büyük"ten söz ediyor Gökhan Sarı. Büyüklerden birini "Büyük Türk Islamcı Yazar" Taha Akyol, ötekini "Büyük Türk ve Müslüman Düşünür" Fethullah Gülen olarak tanımlıyor. Gökhan Sarı, bu ikisinin vakti zamanında düşünüp yazdıkları veya söyleyip başkalarına yazdırdıklarını kesip saklamış. Taha Akyol bölümü şöyle: "Büyük Türk Islamcı yazar Taha Akyol; 'Laikler dinin kişisel vicdan dışındaki alanlarından çıkarılması radikalizminden vazgeçerek, dinin toplumsal ve kamusal alandaki özgürlük talebini kabul etmelidir. Islamcılar ise devletin, siyasetin ve hukukun din egemenliğine girmesi iddiasını terk etmelidir' demektedir. Bunu 16 Şubat 1997 tarihinde Milliyet gazetesindeki yazısında söylemektedir. Bunu demesinden 11 yıl geçmiştir. Bugün Taha Akyol'a sormak isterim: İki büyük!Geçen 11 yıl bir kenara, AKP iktidarını yaşadığımız son altı yılda; sizce Islamcılar iddialarını terk ettiler mi, sizce hâlâ laikler dinin kişisel vicdan içinde kalması gerektiğini savunmakta haksızlar mı?" Fethullah Gülen bölümüne gelince: "Büyük Türk ve Müslüman düşünürü Fethullah Gülen diyor ki: 'Amerika'da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, Amerika ile dostça geçinmeden, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığımız sürece bu projenin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır. Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmelidir' diyor." Anlaşılan bu realite "realize" olmak üzere; çünkü bağımsız bir Türkiye'den söz edenler terörist sayılarak evlerinden toplanıp gözaltına alınıyor. Bu arada ve öte yandan; CIA ajanlarınca himaye gördüğü resmen açıklanan "F-fipi" tiplere ilişkin görüşlerim üzerine telefon, faks ve elektronik posta ile en galiz küfürleri kullanarak düşüncelerini ifade etme ve tehdit savurma özgürlüğünü kullanan "mürif'lere teşekkür ederim. Müritlere bak mürşidi tanı! SESSİZ SEDASIZ (!) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıldızı YILLAR önceydi... Körfez krizi patlamıştı... Daha kriz çıkar çıkmaz Türkiye'de de turizm krize girmişti. Turizmin niye krize girdiğini daha sonra bir turizmci dostum anlatmıştı ve "Dünya televizyonlarında yayımlanan 'savaş bölgesi' haritalarında Türkiye'yi görüyorsun ama Yunanistan'ı göremiyorsun. Çünkü Yunan lobisi bunu engelliyor. Televizyon başındaki insanlar Türkiye'yi savaşın içinde görüyor" demişti. Savaş bölgesi haritası ile insanların bilinçaltına haritadaki tüm ülkeler yerleşiyor. Bundan sonrasında "Türkiye savaşın içinde; Türkiye seyahatinizi iptal etmelisiniz" demeye gerek kalmıyor; insanlar "kendi kararlan" ile Türkiye turlarından vazgeçiyor! Ve bugün Türkiye kendinden vazgeçiyor! Son "büyük gözaltı" operasyonlarında emekli orgeneraller, üniformalı görüntüleri ile ekranlara getiriliyor. Sonra sivil polislerin arasında gösteriliyor. Ama ekranda en çok omuzlarındaki rütbeler dikkat çekiyor; yıldızlar göz kamaştırırcasına parlıyor fakat aslında insanların bilinçaltında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıldızı söndürülüyor. Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuOyahoo.com "Susma, sustukça sıra sana gelecek" denildiğinde anlasaydık şimdi "Yazma, yazdıkça sıra sana gelecek" diyemezlerdi! ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Ankara'nmHali... "Bir belediye başkanının kent kültürü sınırlı, görüş açısı dar olabilir; ama bir kcııüıı kâderiyle oynaması, zarar vermesi nasıl oİabilir?" Okurumuz Nihat Tınaz'm, bir kıyı kasabamızdaki kimi ııygula- malarla ilgili mektubunda buıılan okuyunca, aklıma istcr istcmcz "başkent"imiz geldi... Acaba Ankara'nm başkanı için de şunlan ekler nıiydi? "İhtiraslarının esiri dc olabilir; hatta dcfalarca seçilebilir... ama başkentimizin gclcceğini karar- tacak uygulamalannı bu dcnli ıs- rarla sürdürmesi nasıl olabilir?" Demokratik 'keyfilik' Aklı başında ülkelerde, demok- rasinin bcşiği sayılan kentler, ön- celikle "demokratik keyfilik"le- re karşı konınurlar. Bir belediye başkanının -halka şirin görünerek yeniden seçilse bile- "dediğim dedik, öttürdüğüm düdük" an- layışıyla kente zarar venııesine asla izin veril(e)mez... Özellikle, her ülkenin "ulıısal gözbebeği" olan "başkent'ierde. si gereken" bir muhalcfct hamle- si olarak görüyor... Kötü örnek Türkiye'deki genel imar düzen- sizliği. Ankara'da da egcmen... Ayncalıklı yapılaşmalar; su so- nınu; tarihsel dokulara "duyar- sız"lık; kcntsel pcyzaj uygulama- lannda "zevksiz'Mik; "kimliksiz" betonlaşma; imar rantına dönük plan değişiklikleri; kentsel dönü- şüm adına "kişiliksiz pazarlama bloklarına yer açma yıkınılan": kişiliksiz yeni semtler.. çoğu mis- liyle Ankara'da da yaşanıyor... Oysa bizim başkentimizin de diğer ülkelerdeki gibi, öbür kent- lerdcn farklı olarak yönetilmesi; 'başkent olma'smın sonımlulu- ğunu taşıması ve örnek bir ken- tleşmeyle gelişmesi gerekmiyor mu? Ne varki Ankara, iistüne üstlük bir de "en kötü uygulamalar"ını öbür kentlerimize "ömek" diye bu- laştınyor. Yine şu ııcube bat-çık ge- çitler, hem de "Ankaralı uzman- lar"m önderliğinde Gaziantep'ten Bursa'ya; Antalya'dan birçoklan- Amerika'nın değil, "AII:KIOIII"IIUII başkenti!.. daha da önem verilen bu kurallann başında ise "demokratik dene- tim", "katıhmcı yönetim" ve "bi- limi gözeten karar süreçleri" ge- lir... Örneğin bilim ve meslek kuru- luşlarının "sakıncalı" bulduklan projeleri hiçbir belediye başkanı "yctki beninı" diyerek uygııla- yamaz. Helc şu Ankara'nın kent- sel topograryasım paramparça eden ve ulaşunı çözmek adına sadece "otomobille dolaşım"ı önemseyen altgeçitleri "önermek" bile müm- kün olamaz... Hangi Viyanab, hangi Romalı, hangi Londralı, kentin simge bi- nalarımn önünden geçerken onla- n bile göremeden yerin dibine gi- rilmesine; kavşak ve meydanlann adeta "şehirlerarası viyadükler"c dönüştürülmesine razı olabilir ki? Ama Ankara, sanki uygarlıkla- nn beşiği bir "Anadolu kenti" de- ğil; bilimi rehber alnıış Türkiye Cumhuriyeti'nin ise çağdaş baş- kenti, hiç değil... Denebilir ki en "görmemiş, geçirmemiş" bir an- layışın "kültür yoksunu" uygu- lamalarıyla yıllardır tahrip ediliyor... Buna imza atan başkan ise hc- men her eleştiriyi "görüş"leri ye- rine "polemik"le yanıtlamaktan çok hoşlanıyor. Her "karşı" öne- riyi de adeta "geri püskürtülme- na kadar çok sayıdaki güzcl kcnti- mizi delik deşik ettiler; mahallele- ri meydansız bıraktılar... Ve imar dosyası Kanal B'deki İmar Dosyası'nda, bu gece 23.00'ten itibaren "An- kara'ya Başkent Yasası" önerisi değerlendirilecek. Ankaralı Mimar Doç. Dr. Meh- met Tuncer, mimarhk ve şehirci- lik neyi öngöriiyorsa, Ankara'da tam da tersinin yapılmasına "dur" diyecek bir düzenlemenin "ive- di'Miğini kanıtlayan ömekler sıra- hyor; Yıllannı Ankara'nın planlama çalışmalarına adayaıı Prof. Dr. Ali Türel, kentin geleceğine, şehirci- liğin evrensel öngörüleri yerine siyasetin bilim dışı beklentileriyle karar vermenin "vahim"liğini açık- lıyor; ÇEKÜL'ün Ankara Temsilcisi mimar Faruk Soydemir ise kent- sel yaşamın belleği olan ve anı de- ğeri taşıyan ne varsa, sanki yok edilmek istendiğine dikkat çekerek diyor ki; "Hafızasını yitirmiş bir kent, nasıl bir 'başkent' olabilir?" Amerikanm değil, "Anadolu"nun başkenti!.. ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com.tr ıî\A^ ÇtZGlLİK KÂMİL MASARACI kamllmasaraci@mynet.com HARBİ SEMİH POKOY (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com ŞUNA BAK. OT YİYE YİYE SOCAN YEŞİLE DÖNMÜŞ! PEKİ YA BEN NÎYE SARARPIM? • i TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKJİAIS 6 Temmuz www.mumtaz-arikan. com •H k'g&t m».* bj XC SINGAPUR'U KURAAfAOAM.. B suecifj, //vG/c/'z KAFFLES(_ST»Mf=/iel> fSGFP/t-Z) DOĞOU. IMPIA CoMPAfjy"' ADLf KUfZULUŞTA RAIC ÇAUŞMAyA 8 4 A SAF 6UDA DENBYİM ADIA/A p E J j GâlS£lS££A/OİAZH-eC£/<Tr. Big SÜ- SOfJgA, DOGAL. 8İK. İ./A4AAJ <5ö/e.ÜMÜ- J SİUGAPU/2 s4M& 'A//A/ öNBMİAti J . UZAKDOĞUAJUA/ e v ÖUSMU İ-ŞL££ UMAULAIZ/MOAM Bf/Si OLAN SİNGAPUR PANO DENIZ KAVUKÇUOGLU Ergenekon Devlet içinde çeteler, çeteleşmeler olduğu çok uzun yıllardan beri en yetkili ağızlar tarafından söy- lendi, söyleniyor. Susurluk da bir çeteleşme ola- yının adıydı ve lüks bir otomobille bir kamyonun çarpışması sonucunda ortaya çıktı. Ne var ki ka- muoyunu tatmin edecek ölçüde aydınlatılmadı, unutturuldu. "Ergenekon" adı verilen soruşturmanın da he- definin devletin içinde yuvalanmış bir çeteleşmeyi açığa çıkarmak, çete üyelerini yargı önüne çıkar- mak olduğu söyleniyor. Buna demokrasi, özgür- lük ve insan haklarından yana hiç kimsenin karşı çıkması olası değil, nitekim çıkılmıyor da. Fakat dar- beci/çeteci olmak suçlamasıyla gözaltına alınan- ların, tutuklananların aralarındaki siyasal/ideolo- jik kimlik bağdaşmazlıkları kafalarda kuşku yara- tıyor. Tutuklananlar arasında öyle kişiler var ki, de- ğil birlikte darbe yapmak, birbirlerine sokakta rast- ladıklarında selamlaşmaları bile olanak dışında. Adamlar, ülkede karışıklık çıksın, bir darbe or- tamı oluşsun diye Cumhuriyet gazetesine bomba attıracaklar, aynı zamanda da Cumhuriyet gaze- tesinin imtiyaz sahibi ve başyazarı llhan Selçuk ile Ankara temsilcisi Mustafa Balbay o adamlar- la aynı yapılanmanın içinde yer alacaklar! Ya da 35 kişilik Türk-Ortodoks cemaati sözcü- sü Sevgi Erenerol ile eski Jandarma Genel Ko- mutanı Em. Orgeneral Şener Eruygur birterör ör- gütlenmesinde bir araya gelecekler! Bu türden bir aradalıkları "talihin cilvesi" diye gör- mek bile mantığın kabul edebileceği bir durum de- ğildir. Savcılar da bu konuda zorlanıyor olmalılar ki, bir yılı aşkın zamandır iddianameyi tamamla- yamıyorlar. Çok sayıda insân, darbeci/çeteci suçlamasıyla iddianamesi olmayan suçlar nede- niyle aylardır demir parmaklıklar ardında tutuluyor, bu durum hukuka olan inancını yitirmemiş de- mokrat kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor. ••• Ne yazık ki, uzunca bir süredir yazılı ve görsel medyada bir grup yazar ve yorumcu gözle görü- lür bir kimlik bunalımı yaşıyor; asal işlevlerini bir yana bırakıp iktidar tetikçiliğine soyunuyorlar. Saklandıkları "demokrasi" ve "özgürlük"kavram- larının arkasından yalanlar üretip muhbirlik, kış- kırtıcılık yapıyorlar. Oysa demokrat olmanın da özgür olmanın da önkoşulu kişinin bağımsızlığıdır. Kendini bir çıkar grubuna teslim etmiş, önüne sürülen nimetleri ba- ğımsızlığına yeğlemiş bir "gazeteci" ne demokrat ne de özgür olabilir. Kendileri de bunu biliyorlar, kimi zaman hezeyana varan bunalımlarının temei nedeni de budur. En çok da Cumhuriyet gazete- sine saldınyorlar. Çünkü Cumhuriyet, onlar gibi ol- mayanların en sağlam kalesidir, bu kaleyi yıkmak istiyorlar. Bu kaleyi "bizdenleştirememek"on\an çıl- dırtıyor. Ne var ki yalan kusmaktan başka bir şey gelmiyor ellerinden. Sayılan fazla değil, 15'i, 20'yi geçmiyor. Tele- vizyon ekranlarında sürekli boy gösterenler de on- lar ve hep aynı şeyleri söylüyorlar, "sahibinin se- si" rolünün hakkını vererek oynuyorlar. Ortak özellikleri, soldan çark etmiş olmalarının yanı sı- ra kurtuluş ve kuruluş tarihimizi, Cumhuriyet dev- rimlerini yadsımaları, eleştirmeleri. Içlerinde öyleleri var ki bir zamanlar insana, "bu kadarı da olmaz" dedirten koyulukta Kemalist söylemlerin altına im- zalarını atmışlar. Şimdi, bir uçtan tam ters uca sav- rulmuş insanların o dayanılmaz bunalımlarını ya- şıyorlar. Her biri ayrı bir trajedi, elimizden "Tanrı yar- dımcılan olsun" demekten başka bir şey gelmiyor. ••• Cumhuriyet yazarlarına "darbeci" iftirası at- mak yalancılığın ötesinde bir "daniska" durumu- dur. Gazetemizin çok sayıda yazarı 12 Mart ve 12 Eylül'ün gözaltı, tutuklanma, işkence, mahkûmi- yet, sürgün gibi her türden acısını yaşamıştır, dar- benin sonunun nereye varacağını da en iyi onlar bilir. Dolayısıyla Cumhuriyet yazarlarını satır ara- larında darbe özlemcisi olarak göstermek dan- galaklığın daniskasıdır. www.denizkavukcuoglu.blogspot.com www.dkavukcuoglu@superonline.com • I I I 1•r 11 1 1 1 1 1 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yurdumuz- -\ da yetişen şa- « raplık bir üzüın cinsi. 2/ 3 Akla ve sağ- 4 duyuya aykırı c olan... Bir za- man birimi. 3/ " Unvan... De- 7 niz tekneleri- g ni dengede tut- _ nıak için, dip bölümlerine konulan ağırlık. 4/ Meslek... tffetli, namuslu. 5/ Taş dibek... Hastalık nöbeti. 6/ Türk mü- ziğinde bir makam... Evcil olmayan hay- vanlan vurnıa ya da yakalama işi. II Bir kumar aracı... "Şu dünyanın — imiş kapısı / Geldi geçti ak günümün hcpisi" (Kara- caoğlan). 8/ Serbest bırakma... Önemli tarihsel ol- gu. 9/ Elazığ yöresinde yetişen ve kaliteli bir şa- rap veren kırmızı üzüm cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yol üzerinde oluşmuş çukur... Tann. 2/ Gemiyi baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama... Yu- nan rakısı. 3/ Evcil bir geyik türü... Yer ve gök dürbünlerinde nişan almaya yarayan yuvarlak de- likli disk. 4/ "Kakını" da denilen kürk hayvanı... Görünüşte, görunüşe göre. 5/ Birnota... Satrançta bir taş. 6/ Başkalarının sırtmdan geçinen kimse... "Ayrılık atcştcn bir — / Nazlı yârdan hiç haber yok" (Türkü). 7/ Sıvas'ın bir ilçesi... Bir bağlaç. 8/Birmeyve... Muğla-Marmaris karayolunda, çok güzel bir panoramaya sahip dağ geçidi. 9/ So- yundan gelinen kimse... içinde bulaşık yıkanan musluk tekncsi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 b R 0 T T z M •0 2 M U J î]K •A T T 3 P L E B T s T T • 4 ü M •E Z E L •S 5 l A R T •R E M T 6 A N A •P T •T 7 N •F L A M A •A 8 S 0 Y U î •H A R 9 •K] "Âİ T A K U L A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear