23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 HAZİRAN 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Yorgun Ahmet önen: flj "Dinleniyorum ama nedense yorgun değilim! Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Enflasyon tırmanışa geçmiş... "Sepet hesabıyla indirilir!" V D a>5JJ Dargelirli başkentlilere iş önerisi: Kızılırmak suyunu ayrıştırıp çıkan madenleri satın! Bunalım ^ k Erol Barutçugil: • • "Bebekyüzlüev baskısından bunalıp, sıkmabaşa sınırsız özgürlük talep etmiş olmalı!" Fotoğraf # Necati Cebe: "En önde eski hükümlü; sağında bilimsel aşırmacı, solunda sahte diplomalı; hemen arkasında yeni zenginler. Beraber yürüyorlar bu yollarda. Kıskananlar çatlasın!" Saraylı M. Ali Kılınç: "Müze saraylardan alınacak eski Osmanlı eserleriyle birlikte Hırka-i Şerif de Çankaya'da sergilenecek mi!" İYİ Türkçe konuşan bir yabancının tuttuğu aynadaki Türkiye Cumhuriyeti görüntüsüne bakınca "Meğer biz ne büyük yanlışlar yapmışız" demekten kendini alamamış Ceyhun Balcı: "örneğin, başkasının kayığına binip kaçan ve aynı zamanda hilafeti de sürdüren sultanın saltanatının kaldırılması daha başlangıçtaki en önemli hatamız olmuş! Böylelikle, 'öndersiz' kalan Islam dünyası günümüze uzanan süreçte yığınla bunalımla baş başa kalmış! Diğer yandan, hilafetin kaldırılması ve bu orunun sahipsiz kalması genç Cumhuriyetin de ilk adımda nüfusunun önemli çoğunluğu Müslüman olan ülkede 'dine sırtını çevirmesi' sonucunu doğurmuş! Böylece, ülkedeki önemli bir birleştiricilik öğesinden yararlanma fırsatından uzak kalınmış! Din öğesi bir yana bırakılıp fırsat kaçırılırken, diğer yandan da Ayna 'etnik' ulus-devlet yapılanması ile ülkedeki başta Kürtler olmak üzere çok sayıda etnik öbeğin eşitlikten yoksun bir konuma düşürülmesi sonucu daha baştan kaçınılmaz olmuş! Durum böyle olunca da, birlikten yoksun bir toplumda yapılan her türlü devrim ve yenilik 'tepeden inmecilik' nitelemesini hak etmekteymiş! Neyse ki son yıllarda bunlardan kurtulma fırsatını yakalamışız. Bir yandan dinimizle barışırken diğer yandan da buna koşut olarak Ortadoğu'da geçen yüzyılın başından bu yana bağlarımızın kesik olduğu Islam ülkeleri ile köprüler kurmaya başlamışız uzun yılların ardından. Etnik ulus-devlet yapımızdaki geleneksel yaklaşımlarımızdan vazgeçmeye başlayarak küskün olduğumuz kimi yurttaşlarımızla da barışma olanağı yakalamışız! Son genel seçim sonuçları da bu savın en sağlam kanıtıymış. Bir yandan dinimizle barışma kararlılığı gösterip, diğer yandan ulusal politikalardan uzaklaşırken Batı'ya ve elbette o bağlamda AB(D)'ye de daha kararlı bir şekilde yaklaşır olmuşuz! Bize tutulan aynaya yansıyanlar bu şekilde özetlenebilir. Bu aynayı tutan kim midir? CIA'nın Ortadoğu istasyon şeflerinden Graham Fuller! Fuller'in yeni çıkan 'Yeni Türkiye Cumhuriyeti' kitabı da ayna işlevi görüyor. Yayılmacının tam da istediği türden bir Türkiye, tarih sahnesindedir günümüzde." SESSİZ SEDASIZ (!) fUZ/Gf CILA1AP&/ GÜJMEM Ali Babacan 'dini özgürlük' peşinde! AKP'Lİ Müslüman Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Avrupa'dan sonra Amerika'da da Türkiye'deki Müslümanların özgürlük sorunu yaşadığını söylemesi üzerine Şerafettin Çiftçioğlu sormadan edemiyor: "Dini simge olduğunu bizzat Başbakanınızın itiraf ettiği özel imalat sıkmabaşı kamusal alanın her noktasına yerleştirmediniz mi? Buna ilave olarak, 85 yıllık devlet geleneğinde bulunmayan sıkmabaşı Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın her kademesine çıkartıp tüm dünyayı sıkmabaşla dolaşmadınız mı? Dini kuralların geçerli olduğu birçok ülkenin modern giyimli, başı açık devlet başkanı eşleri yanında ülkemin imajını ve devletimin geleneğini zedelemediniz mi? En küçük devlet memurundan en büyük devlet memuruna kadar tüm kadroları badem bıyıklılarla doldurmadınız mı? Birçok okulda öğretmen bulunmazken bütün okullara imamları yerleştirmediniz mi? Tarikat ve cemaatleri sivil toplum örgütü haline getirmediniz mi? Kamu ihalelerini tarikatlar ve cemaatler arasında bölüştürmediniz mi? Daha ne istiyorsunuz; hangi özgürlükten söz ediyorsunuz!" Yüksek Yerilim Hattı erdlncutku@yahoo.com AKP yalan haber pompalıyor: Denize düşen asparagasa sarılır! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKtNCt TMMOB 'Uyesi' Bakanlar Türk Mühendis ve Mimar Oda- lan Birliği'nin (TMMOB) önce- ki hafta yapılan 40. Genel Kuru- lu'nda, beş "mühendis" bakan için uzmanhk alanlannda ülke yararmı gözetnıedikleri savıyla "yaptırım" karan alındı. Gerekçesi ise; "mesleki so- rumluluklarında toplum yara- rıııı ve ulusal değerleri değil; sa- dece sermayenin çıkarlannı gö- zetmeleri..." şeklindeydi özet- le... llgili odalann Onıır Kurullan, önce "savunma"larını isteye- cekler... Örneğin "Inşaat Mühendisi" Bayındırhk ye Iskân Bakanı Fa- ruk Naflz Özak; Karadeniz Kı- yı Yolu'ndaki doğa ve kültür kı- yımını doruğa çıkartan "plansız- projesiz dolgu ve yol yapımı" için bakalını ne diyecek? "Gemi Mühendisi" Ulaştır- nıa Bakanı Binali Yıldırun; ölüm lmar planlarındaki, sayısı bile artık bilinemeyen usulsüz deği- şiklikler neden önlenmiyor? Ha- tırlı kişilere ayncalıklı yapılaşma haklan neden "kanıksanır" hale geldi? Kamu arsalannın, şehirci- liğe aykırı yapılaşma izinleriyle pazarlanması "suç" değil mi?... Bütün bu sonüann peşine düşcn gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu lmar Dosyası'nda diyor ki; "tmar. kayırmaları öylesine büyük yol- suzluk ki, lıi'in kentte kalıcı za- rarlar yaratılıyor; hem de arsa sahibinden siyasetçilere uza- nan organize bir suç zinciri oluşuyor..." Nitekim özellikle lstanbul'da mahalle aralannda bile "göz yu- mularak" yükselen imara aykın gökdelenler, önlenmeleri bir ya- na, artık "özgür"ce pazarlanabi- liyor! "Hükümet onayh kent suçu" projelerine karşı çıkan bir belediye tersanelerindeki ilkel koşullann sürmesini acaba nasıl açıklayacak? "Makine Mühendisi" Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağla- yan; tanm alanlanndaki hukuk dı- şı sanayi tesislerini affeden ka- rarlara imza atmasına "mesleki sorumluluklar"ı açısından ne diyebilecek? "Metalurji Mühendisi" Ener- ji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hil- ıııi Güler, maden aranıa izinle- rindeki çağdaş meslek etiğine ay- kın, çevreye ve insana duyarsız kurallan nasıl savunacak? "İnşaat Mühendisi" Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da antik kentlerimizi su altında bı- rakan çağdışı baraj projelerinde- ki, mesleğini hiçe sayan ısrarlan için acaba neler söyleyecek?.. Bu gibi sayısız örneklerde sayın "mühendis bakanlar"ın savun- malarını da değerlendirdikten son- ra alınacak oda onur kurulu ka- rarlan, TMMOB Yüksek Onur Kurulu'nun onayına sunulacak. Bakanlar görevlerine devam etseler bile, mesleki yetkilerini acaba sürdürebilecekler mi? 'Küresel talan'... Sorunun yamtını bütün bu sor- gulama süreçleri tamamlandık- tan sonra öğreııebileceğiz; "özü"ndeki nedenleri ise bu ge- ce Kanal B'deki lmar Dosyası programımızda ele alıyoruz. başkanını ara ki bulasın; tersine "tam destek" veriyorlar.. Küresel sermayenin, kent kim- liğini ve tüm dengelerini param- parça ettiği; kentli hakiannın açık- ça çiğnendiği "ahşveriş hangar- lan"nı kent dışma çıkartacak ya- sa tasansı bile çoktan unutuldu... Bunlann temelinde, lstanbul'un küresel finans merkezi yapılmak istenmesinin yatüğını belirten Mi- marlar Odası lstanbul Şubesi es- ki Başkanı Yücel Gürsel diyor ki; "Dünya kenti söylemindeki te- nıcl amaç da zaten kenti küre- sel sömürgecüiğe teslim etmek.." Ormanlarda ve sitlerde çcvre düşmanı madencilik nıhsatlan; asla giderilemeyecek doğa ve kültür talıribatlan; tümüyle ma- dencilerin çıkarlannı gözeten ya- salar ve resmi işlemler... Bu tutumun temelinde "ulus- lararası yolsuzluk" olduğunu belirten Maden Mülıendisi Tahir Öngür ise bakın neyi açıklıyor; "Adlan faşist darbelere kanşan küresel şirketler; ülkemiz ma- den sektörünün de ya sahibi, ya da ortakları oldu..." lmar Dosyası 23.00'te başla- yacak. TMMOB'nin karan ise işte bütün bunlardaki asıl sorum- lulann "nihayet" sorgulanması açısından tarihsel bir önem taşı- yacak... ekincl@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@yahoo.com.tr ÇlZGtLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com H A R B l SEMtH POKOY (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8 Haziran www.mumtaz-arikan. com AJ&fka *MfMl /LE i9ze'M suGüKt, ÛULLJ AvusraALyALt SOPRANO NCL- Ll£ ıMELS/l, 6S »4?/A//>A OP£KA S*)HA/ec£&r'Me V£- PA ertoiprt. Ç-Oıc fyf Bî& MÜZ/K: &6t'ryW GÖR- S££/>•£.£ Sf'i Sıft Pucciflı' // PANO DENIZ KAVUKÇUOGLU l Uelev ki Siyasal Simge../ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ispanya zi- yareti sırasındatürbana ilişkin olarak söylediği "Ve- lev ki siyasal simge..." sözü, Anayasa Mahkeme- si'nin üniversitelerde türban serbestisini iptal kara- rına gerekçe olabilecek belirleyici bir söylemdir. Bu cümlenin sonunu farklı sözcüklerle getirdiğinizde sonuç üç aşağı beş yukarı aynı kapıya çıkmaktadır; bu söylem özü itibarıyla laiklik ilkesine karşı bir mey- dan okumadır. Uzunca bir süredir görülmektedir ki, AKP iktida- rının 'zayıfkarnı' nesnel olarakolması gerekenin tam tersi bir biçimde 2007 genel seçimlerinde aldığı yüz- de 47'lik oydur. Iktidar, aldığı yüksek oy oranına ve TBMM'deki çoğunluğuna dayanarak her aklına ese- ni dilediğince uygulayabileceğini sanmak gibi teh- likeli bir kuruntuya kapılmıştır. Oysa Türkiye'nin ta- rihten gelen gerçekleri, iktidarın görmek istedikle- rinden çokfarklıdır; bu gerçekler, iktidarların güç ku- runtularını tersyüz edecek ölçüde serttir. • • • Daha düne kadar Türkiye'nin bir 'hukuk devleti' olduğunu söyleyen, 'hukukun üstünlüğü'nü dillerin- den düşürmeyen iktidar sahipleri ve onların med- yadaki yandaşları bugün ağız birliğiyle yargıya ver- yansın etmektedirler. Iktidar ve yandaşları, parla- mento çoğunluğunun 'meşruiyet' için her zaman tek başına yeterli olmadığını, toplumu yakından il- gilendiren önemli kararların alınmasından önce ta- sarlananların muhalefet partileri ve sivil toplumu temsil eden kuruluşlarla tartışılarak bir uzlaşma ze- mini aranması gerektiğini kavramalıdırlar. Aksi durumda, son örnekte olduğu gibi parla- mento çoğunluğuna dayanarak çıkardıkları yasalar 'hukuk duvan'na çarpıp geri döndüğünde yakın- maların, bağırıp çağırmaların toplumu germenin, bölmenin ötesinde kimseye bir yararı yoktur. Hükümet, türbanı bir anayasa sorununa dönüş- türerek önemli bir yanlış yapmıştır. Toplumda hiç kuşkusuz türbanı içtenlikle salt üniversite ve yük- sekokullarda kız öğrencilerin öğrenim özgürlüğü bağlamında bir 'giysi sorunu 1 olarak görenler var- dır. Bu görüşte olanların istemleri kişi temel hakla- rı ve öğrenim özgürlüğü kapsamında desteklenebi- lir de, nitekim üniversite ve yüksekokullarda 'tür- ban', AKP tarafından siyasallaştırılmadan çok önce bir sorun olmaktan çıkma ve çözülme sürecine gir- mişti. Bu açıdan bakldığında AKP'nin sorunu siya- sallaştırarak en büyük kötülüğü türbanlı öğrencile- re yaptığı görülmektedir. ••• AKP'nin anayasayı değiştirerek üniversite ve yük- sekokullarda türbanın yolunu açma girişimi toplu- ma karşı kurduğu ve Anayasa Mahkemesi tarafın- dan bozulan bir 'tuzak'tn. Toplum bir genel anaya- sa değişikliği beklerken AKP-MHP işbirliği tarafın- dan tezgâhlanan emrivaki ile karşı karşıya kalmış- tır. Görülmüştür ki, bir akademisyen kurul tarafından hazırlanan ve oyalanması için kamuoyuna sızdırılan anayasa değişikliği tasansı, düzenlenen gizemli özel anayasa toplantıları ve benzer hükümet etkinlikleri söz konusu tuzağın ön hazırlıklarıdır. Oysa toplum, 12 Eylül darbecileri tarafından da- yatılan, halka silah zoruyla onaylattırılan yürürlükteki anayasanın baştan sona elden geçirilmesini ve ça- ğtmızın koşullarına uygun duruma getirilmesini is- temektedir. Istenen özgürlükçü, demokrat, çoğul- cu, hukukun üstünlüğünü ve laikliği gözeten bir ana- yasadır. AKP hükümeti ise toplumun bu istemini göz ardı etmesi bir yana, anayasanın değiştirilemez 2. mad- desini çiğneyerek, özel bir 'füröanyasas/'nın çıkar- tılmasına öncülük etmiş, genel anayasa değişikliği- ni rafa kaldırmıştır. AKP'ye ilişkin kapatma davası nasıl sonuçlanır, bilemeyiz, fakat AKP her durumda aklını başına dev- şirmeli, insanlara, toplumun geneline hizmet etme kararlılığında olduğu güvencesini vermelidir. Tür- banın siyasal bir simgeden yeniden salt bir 'giysise- çimi' konumuna getirilmesi de AKP'nin söz konusu kararlılığının bir adımı olarak değerlendirilecektir. Bu konuda Hayrünnisa, Emine ve Zeynep hanım- lar ne düşünürler, sanırım bu hep bir muamma ola- rak kalacaktır. www.denizkavukcuoglu.blogspot.com www.dkavukcuoglu@superonline.com BULMACA SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Inatçı, dik kafa- -\ lı. II Gümüşbaliğı- n nınküçüğü...Tath sularda yaşayan bü- 3 türgelincikbalığı. 4 3/ Sazm en kalın c ses veren teli... Koç burcununeskiadı. 6 4/ Güzel sanat... 7 İlk damıtılan ve g içinde anason bu- o lunmayan rakı. 5/ 1 2 3 4 5 6 7 Antalya yöresine özgü, kaburga eti ve pirinçlc yapılan bir yeınek... Yav- ru yapmaya alışkın kü- mes hayvanları için kul- lamlan sözcük. 6/ Bir ye- rc çok sayıda kişinin bek- lenmedik gelişi... Eski Mısır'da güneş tannsı. II Avustralya'nın para birimi... "Söz ola ağulu aşı / Bal ile — ede bir söz" (Yunus Emre). 8/ Büyük ve süslü çadır... "Avizeağacı" da denilen ve salon bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık. 9/ Un ve tereyağı ile ya- pılan bir çeşit tatlı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir şeyi toptan ve görürü alma... Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için nhtımlarla çevrili havuz. 2/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla kanşık kalın- tısı... Bitkilerden elde edilen ilaç. 3/ Alanya ilçesinde bir çay ve mağara... Üç bentten oluşan bir Batı şiiri rürö. 4/ Sahip... "Ruam" da denilen ölümcül birhayvan lıas- talığı 5/ Holmiyum elementinin simgesi... Şarkı, türkü. 6/ Tuzlanmış ve deri tuluma bastınlmış peynir... "Ha- yır" anlamında kullanılan söz. II Çingenc... Eski Türk- lerde ölüler için yapılan törcn. 8/ Tanntanımaz... Iri ta- neli bezelye. 9/ Hizmet hayvanlannın ayağına çakılan demir... Kimi Türk topluluklannda nevruza vcrilen ad. -ı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear