25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MAYIS 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZI 11 Ankara'da Roma'ya gelen telgraf'Ya üç gün içinde dön ya da kontratın feshedilir' diyor, bürokrasi çarkları yetenek öğütüyordu Diva'ya kontrattehdidi Yi ıl 1958. Sonbahar. Türkiyc'nin Italya büyükelçisi, Scala başa- nsıni onunla yaşamış, sonsuz kı- vanç dııymuş Cevat Açıkalın, telefon- da bir şeylcr söylcmcyc çalışıyor, rüm- celerin sonunu getiremiyordu: Ankara'dan bir telgraf almiştı. Kendisinden, Leyla Gencer'e bu tel- grafı ulaştırması istcnmişti... Şaş- kınlık içindeydi... Tclgrafta, Lcyla Gencer'e hita- ben, "Şu tarihe dck Anka- ra'ya dönmezseniz kontratınız feshedilecektir" deniyordu. Çok şaşırniadı Leyla Gencer: "Neden hep o gidiyor?" tüm- cesini öyle çok duymuştu ki... "Habire yurtdışı temsil- lerine, konserlere gidiyor. Hem neden hep o, neden başkaları gitmiyor" diye homurdanmalar yükseliyor- du. Yurtdışı temsillere sıray- la ya da kurayla gidilmediği- ni, ancak dışandan istenen, ara- nan sanatçının gidebileceğini bil- mez değildik. Ama olsun... Cadı kazanlan fokur- duyordu... Bürokra- si çarkları dönüyor- du... lnsan, emek ve yetenek un ufak edi- liyordu... Yurtdışına her gi- dişte afişlerde, programlarda Ley- la Gencer'in "An- kara Devlet Ope- rası Sanatçısı' ol- duğu belirtiliyordu ama bunu önem- seyen yoktu an- laşılan... Neden o gidiyor da başkası değil sorusu çok saç- ma: Dünyanın her yerine opera yö- neticisi dilediği sanatçıyı çağı- nr. Ve hiçbir opera kıırumu, •şimdi sıra bunda, bu sa- natçıyı yolluyo- rum diycmez. Telgraf karşı- sında "Nasıl döne- bilirim ki, o tarihte burada temsilim var. Ve Ankara bunu biliyor" dedi Leyla (îencer. Geriye yapabilecek tek şey kalıyordu: "Dönemem" denıek... Öyle yaptı. "O tarihte temsilim olduğunu bili- MII sıııııı/, dönemem" dedi. Söz konusu olan Aııkara'ya dönmck ya da dönmemek değildi. Söz konusu olan kendisine çizdiği yol- dan, kendini adadığı inançtan, hedeflc- diğı gelişimden ve ardından koştuğu tut- kusundan dönmekti. Dönmedi. Dönemezdi. Ankara Devlet Operası Leyla Gen- cer'in kontratını feshetti. O sırada Ope- ra Müdürü, bcsteci Necil Kâ/ım Ak- ses'ti. CJEL DEDIKLERİNDE KOŞTU GELDI: Devlet Operası'ndan ayrıldıktan son- ra Leyla Gencer, Ankara'ya gidip gel- meyi sürdürdü. Evi Ankara'daydı. Ona gerçekten gereksinim duyuldu- ğunu hıssettiği an, Türkiye'deydi. Muh- LEYLA GENCER LA DIVA TURCA Zeynep Oral sin Hoca, günün birinde Milano'ya te- lefon edip o incecik sesiyle "Kızım, iki gözüm Leylam, benim senden bir ri- cam var" diye başlayıp Bursa'da yeni açacağı Ahmet Vefık Paşa Tiyatro- su'nda konser vermesini istediğinde, Leyla Gencer her şeyi bırakıp, koşup geldi... 1959'da Muhsin Ertuğrul tstanbul Şehir Tiyatrosu'nun başındayken, Ay- dın Gün'le birlikte Istanbul Öperası'nı kurnıa çabalarındayken ve Ankara'da- kiler "Gazino mu kuruyor bu adam- lar?" diye homur homur homurdanır- ken, Aydın Gün "Leyla ne yap yap, aman gel" dediğinde, Leyla Gencer îs- tanbul'daydı. I lcm de teklifleri gcri çe- virip, lstanbul'a geldi, Tosca'yı oynadı. Mükerrem Berk, Ankara Flarmoni Orkestrasf yla, özellikle gençlere yönelik bir konser, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde bir konser istediğinde, "Scala'dan sonra okul sahnesine mi çı- kacağım?" demedi. Ankara Operası beni istemiyorsa, ben de fakültede söy- lerim diye sonsuz bir keyifle koştu gel- di. Ve o konserde unutamadığı en müt- hiş heyecanlanndan, en müthiş mutlu- luklanndan bırini yaşadı. Yeryüzüarenalanvebiz... L eyla Gencer yeryüzü uçurumlarının kıyısında, düşmekle kanat çırpmak arasında, dünya opcralarını zorlarken, Avrupa, ABD, Latin Amerika sahnelerinde ve arenalarda savaş verirken, biz hep sustuk. Başarılarını görmezden, bilmezden geldik. Biz susarken, gözlerimizi ve kulaklarımizı kaparken, dışarıda: 1957 Puccini Altın Madalya Ödülü. 1958 Brüksel Dünya Fuarı ödülü. 1959 Fransa Dışişleri Bakanlığı Onur ödülü. 1960 Londra Harrict Cohen Altın Madalya Ödülü ve Dallas Onur ödülü. 1963 Verdi ödülü. 1967 ttalya Cumhuriyeti'nden "Commendatore deila Republica Italiana" nişanı. Ve sırayla Napoli, Cenova, Verona, Terme di C'aracalla, Montana Altın Madalya Ödülleri... riııslaı ;ıı ası I sin Perisi ödülü", Fransa "Bin Yıllık Müzik Onur Ödülü" vb... Bu arada Türkiye'de: Türkiye'de "Devlet Sanatçısı" unvanı 1971 'de verilmeye başlandı. Ben de dahil olmak üzere birçok insan, bu ödülün ilk verilmesi gereken kimsenin Leyla Gencer olması gerektiğini yazıp durduk. Komisyonlar toplandı, düşündüler taşındılar, konuş- tular, tartıştılar, bir türlü karar Yeremediler. Neden sonra, tam 17 yıl sonra, 1988'de "Devlet Sanatçısı" unvanı Leyla Gencer'e verildi. Verilmesine verildi ama, o zamanki Kültür Bakanlığı "Bu kadının", kim ya da ne olduğunu pek de bilmediğinden, Milano'daki Türkiye Konsolosluğu'na "öğrenin bakalım, sahiden Türk müymüş?" diye bir de araştırma yaptırdı. Ulkeden ülkeye, sahneden sahneye, başandan başanya, cebinde yalnız Türk pasaportuyla koşup duran o (Italyan pasa- portunu, "Insanın tek pasaportu olur" diyerek hep geri çevirdi), bütün bunlara gülüp geçti. 1990'dan sonra Leyla Gencer, Türk basınına verdiği demeçlerde, ironi ve mizahla karışık "Ülkem beni hatırladı" tümcesini sık sık tekrarlayacaktı. Ancak bir de şu gerçek var: Ülke yöneticileri, kalıplaşmış kurumlar, belki onu hatırlamışlardı ama bu ülkenin gerçek müzik tutkunları onu hiçbir zaman unutmamışlardı. 199O'lı yıllardan başlayarak, Türkiye, Lcyla Gencer'e şükran borcunu, göııül borcunu ödemeye çalıştı. Eğer bunda "Tutkunun Romanı" kitabımın bir nebze olsun payı varsa, ne mutlu bana... Boğaziçi Üniversitesi'nden fahri doktora, Ankara ve tstanbul Devlet Operalan'nda "Saygı Geceleri"... Sevda - Cenap And Onur Ödülü Altın Madalya... Ankara Devlet Operasf nın önüne hcykelinin dikilmesi... 2003'te Darphane'de adına hatıra parası... Aydın Gün'ün büyük çabaları sonucu hayata geçcn, bugün Borusan Sanat, Doğuş Grubu'nun üstlendiği "Uluslararası Leyla Gencer Şan Yarışması"... lstanbul Kültür Sanat Vakfı Onursal Başkanlığı... MUHSlN ERTUĞRUL'DAN LEYLA GENCER'E: Leyla Gencer Muhsin Ertuğrul ile. Benim biricik öncüm O gcce, 26 Ocak 1957 gecesi... Lcyla Gencer'in Italya'ya adımını atışından üç yıl sonra... O gecc, Leyla Gencer ilk kez La Scala'da sahneye çıkacak: I ı aııcis Poulenc'in Dialogues des C'armelites escrinin dünyadaki ilk temsilindc. lstanbul Konservatuvan'na girdiğinde kendi kendine "Günün birinde ya La Scala'da söylerim ya da ölürüm" demişti. O gün eline bir mcktııp ulaştı. Yaşamının sonuna dek gözünün nuru gibi sakladıgı bir mektııp. Muhsin Brtuğnıl'dan. 19.1.1957 tarihli. "Sevgili Leylaağım, iki gözüm kızım, Göndermek lütfunda bulunduğun iki mektuba pek çok teşekkür ederim. ( evabımın gecikmesini mazur gür. Bu son günlerde haddinden fazla çalışıyor ve bir o kadar da seyahat ediyorum. Fakat bütün bunlara rağmen, bir gün yoktur ki seni düfünmeyeyim ve senin çalışmalannda muvaffak olman için dua etmeyeyim. Senin boynuna aldığın yükün azameti karşısında sana ancak Tann'nın sevgisiyardnn edebileceği için ona sığmıyorum ve seni başarüarın en yüksek mertebesine ulaştırmasını candan diliyorum. Kabul olunacağına da eminim. BUiyorsun, ben yıllar önce sana demiştim ki: Leyla 'cığım eğer bir gün Scala 'da oynamaya muvaffak olursan ben ne yaparyapar, uçağa atlar, Milano 'ya gelirim. Fakat büyük söylemişim veya bunu yapacak kadar sevgili bir kul değilmişim ki, Allah bu aralık benim Ankara'dan ayrılamayacağım birtakım mühim sebepler yarattı. Onun için gelemeyeceğim, fakat ruhen yanı başında olacağım. Hem yalnız ben ve seni sevenler değil, bütün Türk milletinin iyi dilekleri, duaları seninle beraber olacak. Senin muvaffak olman bizim için dünya sanat tarihinde bir dö'nüm noktası olacak, asırlardır bize kapalı olan büyük bir sanat mabedinin ulu kapısı ilk defa bize açılacak. O gece senin yanında olmayı, kulağının dibinde sana bunları fısıldamayı ne kadar isterdim. Ama zarar yok, sen bunları duyacakstn ve hatta beni kulis arasında yaşlı gözlerle seni alkışlarken göreceksin, buna emin ol, o kadar senin yakınındayım ve seninle beraber yaşayacağım o geceyi. Seni Allah 'a emanet eder, binlerce defa ö'perim, sevgili Leylacığım, benim biricik öncüm! Muhsin Ertuğrul." Onun için dediler ki: M aestro Ricardu Mııii: "Leyla Gencer'i ilk dinlediğimde, o zamanlar nercdeyse çocuktum. Günün birinde orkestra şefî olacağımı bilmiyordum. Ama onu televizyonda izledikten sonra, rüyalarıma girdiğini biliyorum... Orkestra şefliğimin ilk yıllarında hep onunla çalışmayı düşledim. Sonunda düşüm gerçekleşti. tlk kez 1970'te Attila operasında, sonra Agnese ve Macbeth'te onunla çalıştım... Onunla çalışmak kolay değildi... Hayır, hiç kapris yapmaz. Ama ne istediğini çok iyi bilir. Çok gururludur ve kişiliğini asla ezdirmez. Yetkinlik peşinde olduğundan orkestra şefine de ecel terleri döktürür. Ama onunla çalışmayı hiçbir şeye değişmem. Ne büyük keyifti o... Lady Macbeth'i görmeliydiniz. Onun gibisi hiç olmadı. Söylediği her söze evrensel bir anlam kattı." YARIN: ŞANS-KADER- KISMET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear