23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4- CUMHURİYET 15 MAYIS 2008 PERŞEMBE HABERLER DÜNYADA BUGUN ALI SIRMEN Kanaltürk de Gitti... Kanaltürk'ün sonunda satılmış olması, önemli bir haber değil. Bu dünyanın biraz aşinası olanlar, ik- tidarın o kanalı Tuncay Özkan'ın eline bırakma- yacağını gayet net bir biçimde görüyorlardı. Bir yandan Maliye, Kanaltürk üzerindeki baskı- larını yoğunlaştırırken, öte yandan da denetle- melerini ve uyarılarını kanala reklam verenleri caydıracak biçimde yürütüyordu. Basın özgürlüğünü yalnızca Basın Yasası, Te- rörle Mücadele Yasası ve Ceza Yasası'nın mad- delerinde arayanlar, işin gerçek yüzünü göremezler. Bütün bu yasalar en liberal ülkeleri kıskandıracak maddelerle donatılmış bile olsalar, iktidarların elinde yine de basını boyunduruk altına alabilecek olanaklar bulunmaktadır, hele hele Türkiye gibi dev- letin her şeye egemen olduğu, ihalelerde iktidar buyruklarının başat rol oynadığı ülkelerde... Bugün bütün dünyada gazeteler bile satış ge- lirleriyle giderlerini karşılayamıyorlar. llan gelirle- ri, satışın yanı sıra, kimi hallerde ondan da daha büyük ölçüde gazeteleri ayakta tutan öğedir. Siyasi iktidarın, ekonomiye egemen olduğu ül- kelerde, işbaşında bulunanların gazetelere ilan ve- renler üzerinde büyük baskılar uyguladığı bilin- mektedir. Televizyon kanallarına gelince, onlann bütün ge- lirleri reklamdandır. • • • Böyle bir ortamda, AKP'ye karşı belgeli ve dos- yalı muhalefet yapan, yolsuzluklara karşı bayrak açmış olan, tarafsızlığı, Cumhuriyeti, laikliği ve de- mokrasiyi koruma çizgisinde netleşmiş bir kana- lın bu şekilde devam edemeyeceği görülüyordu. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra, hem bu sütunda, hem de o sırada katıldığım TV prog- ramlarında, Tayyîp Erdoğan'ın seçim zaferinden sonra, medya ve yargıyı ele geçirmek için alabil- diğine saldıracağını beliıtmiştim. Nitekim o günden bu yana Sabah - atv Grubu, ardından da Kanaltürk, Tayyip Bey yandaşlarının eline geçti. Kanaltürk'ün satışı önemli bir haber degildi, ama satışın Fethullah Gülen ile AKP yakını Koza - Ipek Grubu'na satılması çok, ama çok önemli bir ha- berdi. Tuncay özkan'ın daha önce kanalını satmak is- tediğinde, taliplerin son anda Tayyip Bey'den gel- diği söylenen baskılar yüzünden vazgeçmek du- rumunda kaldıkları da bilinen bir husustu. Tuncay özkan'ın artık kanalın yayınını sürdürecek mecali kalmamıştı. Çalışanların ücretlerinin altı ay- dır ödenmediğini, daha dogrusu ödenemediğini he- pimiz biliyorduk ve bu özverili basın emekçilerini biraz üzüntü, büyük ölçüde de hayranlıkla izli- yorduk. * • • "Yoksulluk ve Yolsuzluk", "Beşinci Boyut", "Ce- viz Kabuğu", "Tuncay özkan ve Kerimcan Kamal ile" programlarıyla başarılı bir muhalefet ve ya- yıncılık örneği sergileyen Kanaltürk, her ne kadar yeni sahipleri "Kanalın DNA'sıdeğişmeyecek"de- seler de, artık karşı kampın eline geçmiştir, yakında yüzde yüz ters bir rota izlemesi de kaçınılmaz gö- rünmektedir. Türkiye'de son zamanlarda "kartel medya- s/"ndan çok şikâyet edildi. Bu deyim agza alınır alın- maz, ilk akla gelen "Aydın Doğan Medyası" oldu. Medyanın baronları da kendi aralarında kısasıya kırıcı bir mücadele sürdürdüler, her biri diğerleri- ni tasfiye etmek için çabaladı. Ama "kartel med- yas/"ndan yakınanlar gibi o medyanın baronları da akıllarına en büyük, en haksız rekabeti getirmediler. Bütün güçleri elinde tutmaya kararlı AKP iktidan, şu anda bir yandan demokrasinin üçüncü gücü yargıyı, öte yandan da "dördüncü güç" olarak ad- landırılan medyayı kendi güdümüne sokmakta. Şu anda, medyanın yandan çoğu iktidarın gü- dümüne girmiş bulunuyor bile. Bu durumun demokrasinin "onsuz olmaz"\ ha- ber alma özgürlüğünü nasıl etkileyeceğini tahmin , etmek de güç olmasa gerek. Artık haber saatlerinde büyüklere masallar, manşetlerinde ve yorum köşelerinde "uyusun da büyüsün maşallah" zihniyeti basına egemen ola- caktır. asirmen@cumhuriyet.com.tr TBMM'DE KABUL EDtLDİ Vekillere akrabctları danışman olabilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanlık Divanı, 19 Mayıs'ta yüriirlüğe girc- cek olan ve kapalı yerlerde sigara içilmesini ta- mamıyla yasaklayan yasa nedeniyle Meclis için hazırlanaıı "uygulama yönetmeliğini" kabul et- ti. Divanda aynca, milletvekillerinin 3. derecc- ye kadar akrabalarını "danışman" olarak al- malarımn da yolu açıldı. TBMM Başkanlık Divanı, Başkan Köksal Toptan'ın başkanlıgında yaptığı toplantıda, "TBMM'de Tütün Urünlerinin Kullanılma- sı ve Zararlarının Önlenmesi"ne ilişkin yö- netmelik taslağını görüşerek kabul etti. Yönet- meliğe tek itiraz eden ise kendisi de sigara içen AKP'li Hüsrev kııllıı oldu. Kutlu'nun ret oyu- na karşm yönetmelik kabul edildi. Sigara içmek isteyen milletvekillcri için "çadır kamelya" ku- rulacak. Başkanhk Divanf nda aynca milletve- killerine 3. dcrccc akrabalannı danışman alma yolunu açan yönetmelik değişıkliği de kabul edil- di. CHP'li kâtip üye Ahmet Küçük, Meclis'le ilgili yıpratıci bir tartışma başlatacağmı gcrck- çe göstercrek düzenlemeye karşı çıkarken AKP ye DTP'lilerin desteğiyle yönetmelik değişikli- ği kabul edildi. Buna göre vekiller, yeğen-ku- zenleri de kapsayan üçüncü derece akrabalarını danışman yapabilecekler. AKP'li Ergün'ün Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarımız îlhan Selçuk'a saldırısı tepki çekti 'Meclis kürsüsünde hezeyan'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin 1 Mayıs olaylan ılc ilgili olarak ver- diği gensoru önergcsinin görüşmeleri sırasında AKP Grup Başkanvekili Ni- hat Ergün'ün başyazanmız llhan Selçuk'u hedef alan "darbeciliğin fücur finansörü" sözleri tepkiyle karşılandı. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Cevdet Selvi, "Bu saldırılar cehaletten veya olağanüstü bir he- zeyan ve korkudan kaynaklan- maktadır" dedi. Konuyu bir soru önergesiyle TBMM gündenıine taşıyan DSP lstanbul Milletvekili Ahmet Tan da Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'a, "Saym Ergün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazan'm 'karanlık' güç- lerin yeni saldırılarına hedef haline getirmiyor mu" sorusunu yöneltti. TBMM Genel Kurulu'nda önceki gün gensoru görüşmeleri sırasında kürsüye çıkan CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, "hüküme- tin, işine gelmeyen düşünür ve ya- zarları işinden attırıp, hoşuna git- meyenleri sabaha karşı içeriye al- ELEKULAK ŞÜPHESÎ • AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün'ün llhan Selçuk'u hedef alan sözlerine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, "Bu saldırılar cehaletten veya olağanüstü bir hezeyan ve korkudan kaynaklanmaktadır" dedi. Konuyu bir soru önergesiyle TBMM gündenıine taşıyan DSP tstanbul Milletvekili Ahmet Tan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Sayın Ergün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı'nı karanlık güçlerin yeni saldırılanna hedef haline getirmiyor mu" sorusunu yöneltti. dırma ahşkanlığına" dikkat çekti. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün ise "darbeciliğin fücur finansörü" sözleriyle Başyazanmız llhan Sel- çuk'u hedef aldı. Selvi, dün bu sözle- re tepki gösterirken şu görüşleri dile gerirdi: "AKP'nin artık hiçbir kesimde güvenilirliğinin olmadığı açıkça gö- rüldü. Artık 6 yıldır söyledikleriy- le uygulamaları arasındaki örtüş- mezlik iyice ortaya çıktı, çok fazla yıprandıklarını gördükleri için et- kili olan her kişi ve kurumu suçla- maya devam ediyorlar. Kendi söz- lerinin güvenilmezliğini bildikleri için Avrupa'dan taşeron getirip konuşturuyorlar. Artık çok sıkıştı- lar, her fırsat ve vesileyle gerçekle- ri kamufle etmek için yıllarca Tür- kiye'de aydınlığa, dostluğa, kar- deşliğe ve özgürlüğe giden yolda kendini kanıtlamış, toplumda itibar gören ne kadar saygın iıısan, kurum ve kuruluş varsa onlara çatıyorlar. Bundan medet umuyorlar. Bu, Tür- kiye'ye AKP'nin hediye ettiği, sah- te, yalan ve iftirayla sürdürülen bir siyasct anlayışının sonucudur. Sayın llhan Selçuk'a, llhan Abi'ye -ben de kendisine abi derim- böyle bir laf söyleyip, iftira edecek ciddi sorumluluk duygusu gelişmiş hiçbir insan yoktur. Bu saldırılar cehalet- ten veya olağanüstü bir hezeyan ve korkudan kaynaklanmaktadır. AKP'liler kiıııe saldırırsa, onlara Türkiye'de daha çok ihtiyaç oldu- ğu ortaya çıkacaktır. O sorumlu, ak- lı başında aydınlar gece rüyaların- da bile onlara rahat vermediği için, gündüz hezeyanlarım söylüyorlar." DSP lstanbul Milletvekili Ahmet Tan, dün Başbakan Recep Tayyip Er- doğan'ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesiyle konuyu TBMM gündemine taşıdı. Tan, Başbakan Erdoğan'a şu sorula- n yöneltti: "Grup Başkanvekili Nihat Er- gün'ün yaptığı konuşmanın içeriğini AKP Grup Başkanı olarak onaylı- yor musunuz? TBMM'de bulun- mayuıı ve daha önce çeşitli saldırı- lara maruz kalmış bir kıdemli baş- yazar için Sayın Başkanvekili'nin kullandığı 'darbeciliğc fücur finans- Paksüt olayında yanıtsız sorularANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Os- man Paksüt'ün izlenip dinlendiği kuşku- suyla gelişen olayda pek çok soru yanıtsız kaldı. Paksüt'ün aracın kendilerini takip et- tiğini belirtmcsine karşın emniyetin aracın başka bir olay için bölgede olduğunu du- yurması da çelişki yarattı. Emniyet Genel Müdürlüğü dün yaptığı yazılı açıklamada, 13 Mayıs 2008 tarihin- de saat 12.35 sıralannda Kavaklıdere Te- nis Kulübü yanında Paksüt'ün bir araçtan şüphelenmesiyle başlayan sürecin, Anka- ra Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'n bahse konu yere gitmesiyle açıklığa ka- vuşturulduğu bildirildi. Açıklamada, "Ko- nu edilen aracın, Kaçakçıhk ve Organi- ze Suçlarla Mücadele Daire Başkanlı- ğı'na ait ve kendi görev alanına giren başka bir çahşma amaçlı orada bulun- duğu kesin olarak anlaşümıştır" denildi. lçişleri ve emniyet, olayın yanlış anla- şılma olduğunu belirtmesine karşın pek çok soru yanıtsız kaldı. Yanıtsız kalan kimi so- rular şöyle: • Paksüt ailesi daha önce de izlendiği kuşkusunu taşıyor muydu? • Paksüt, kendilerini takip ettiğinden kuşkulandığı aracın neden ilk olarak din- leme cihazı için bagajının açılmasını iste- di? Daha önce izlenip dinlendiği konusunda uyanlmış mıydı? ^ Izlenme konusunda eğitim alan Pak- süt neden Ankara Emniyet Müdürü'nü beklemeden ve yardım almadan olaya kendisi müdahale etti? Şüpheli araçtakile- rin kendisine yönelik bir saldın için takip ettikleri şüphesini değil de dinledikleri kuşkusunu taşıdı? • Araçtakiler, kendisini tanıdıklannı söyledikleri Paksüt'e neden kimlik gös- termek ycrine olay yerinden uzaklaştılar? i/ Emniyet, narkotik olayı nedeniyle ara- cın bölgede bulunduğunu açıkladı. Oysa Paksüt ailesinin anlatımına göre araç tesi- se kadar kendilerini takip etmiş ve tesis önünde de kendileriyle birlikte durmuştu. İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN namikzafer@yahoo.com Telekulak hep vardı Bugüne değin siyasetçiler, gazeteciler hatta dinleme kararı veren yargıçlar bile yasadışı dinlemelerin kurbanı oldular ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osınaıı Paksüt'ün dinlendiği kuşkusu geçmişteki yasadışı dinlcmeleri de yeniden gündeme gctirdi. En çok tartışılan yasadışı dinleme olayı, kamuoyuna "Telekulak skandalı" olarak yansımıştı. Ankara Eınniyet Müdürlüğü'nün 8. katında oluşturulan dinleme merkezinde 1998-1999 yıllannda toplam 963 telefon yasadışı yollardan dinlenmişti. Dinlenen telefonlar arasında Cumlıurbaşkanlığrndan Başbakanlık'a, Milli Savunma Bakanlığı'ndan milletvekillerine, işadamlanndan gazetecilere kadar birçok kesimin bulunması, yaşanan hukuksuzluğun boyutlarını da gözler önüne sermişti. TBMM'de yasadışı telefon dinlemelerini araştırmak üzere araştınna komisyonu kurulmuştu. Komisyon, çok sayıda yasadışı dinlemeyi ortaya çıkarmıştı. Bir başka olayda, Fazilet Partisi'nin kapatılması davasında, yasadışı yoldan elde edilen telefon dinleme tutanaklarına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'nın esas hakkındaki görüşünde yer verilmişti. Kapatılan FP'nin genel başkanı Necmettin Erbakan ile dönemin TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu arasında geçen görüşme, kapatma davasında kanıt olarak sunulmuştu. FP'nin kapatılmasına karar veren Anayasa Mahkemesi, bu delili hukuka aykın yoldan elde edildiği için kanıt olarak kabul etmemişti. Yasadışı dinleme nedeniyle birçok dava da açılmıştı. Bunlardan öne çıkanlardan birisi de eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Naci Ünyer'in telefonunun dinlenmesiydi. Bunun üzerine Ünver| lçişleri Bakanhğı aleyhine dava açmıştı. lçişleri Bakanlığı'nın yaptığı savunma, idarenin telefon dinlemeye bakışmı da gözler önüne sermişti. Bakanlık, yahıızca Yargıtay'ın değil, başka önemli kişi ve kurumlann da dinlendiğini belirterek olası bir tazminatın yeni istemlere neden olacağını savunarak davanın reddini istemişti. Mahkeme, tçişleri Bakanlığı'nı, Naci Ünver'e 7.5 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm etmişti. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök ile dönemin Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in telefon konuşmalan da eski lçişleri Bakanı, dönemin DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener tarafindan basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanmıştı. Ergin'in, Akşener aleyhine açtığı davada mahkeme, eski lçişleri Bakanı'nı 15 milyar lira tazmınata mahkûm etmişti. Özkök tarafindan açılan davada ise Akşener'in ödemesine karar verilen 3 milyar lirahk tazminat, Yargıtay tarafindan az bulunmuştu. sOYLU: HEMENKONGREYE GİDERİM Çiller7DP'ye davet ekibi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ceylan, Genel Başkan Süleyman Soylu'nun, Tansu Çiller ile görüşmek üzere 7 kişilik bir lıeyet oluşturduğunu, Çiller' in karanna göre, Soylu'nun partiyi olağanüstü kongreye hcmen taşıyacağını Genel ldare Kurulu'na (GİK) açıkladığını bildirdi. Ceylan, önceki gün yapılan GİK toplantısıyla ilgili çıkan haberler üzerine yaptığı yazılı açıklamada, GİK toplantısında Genel Başkan Süleyman Soylu'nun, mevcut gündemi iptal ederek, son günlerde medyada sıkça yer alan "Çiller mi? Soylu mu?" haberlerinin partinin gelişmc ivmesini olumsuz etkilediği gerekçesiylc bu konuyu demokratik bir şekilde görüşmeye açtığını kaydetti. 5 saatlik müzakerenin ardından GİK üyelerinin tamamına yakımnm karşı çıkmasına rağmen Soylu'nun, Çiller ile görüşmek üzere 7 kişilik bir heyet oluşturduğunu belirten Ceylan, bu heyetin, Çiller ile hemen görüşmek üzere randevu talebinde bulunacağını, Çiller'in karanna göre, Soylu'nun kendi inisiyatifiyle DP'yi olağanüstü kongreye hemen taşıyacağını açıkladığını ifade etti. manı sağlama' ifadesine siz de katı- lıyor musunuz? Sayın AKP Baş- kanvekili, 'Gazeteci llhan Selçuk sütten çıkmış ak kaşık mı? Hâlâ bu ya- şında darbeciliğe fücurfinansmanısağ- lamanın neresi ak kaşıkhk?' deıııek- le iftira anlamına gelen füjuru biz- zat kendisi yaratmış olmuyor mu? llhan Selçuk'un 'bu yaşında darbe fi- nansmanı yaptığını' söyleyen AKP Sayın Grup Başkanvekili, acaba bu iddiasını, Başbakan olarak em- rinizde bulunan istihbarat birimle- rindcn aldığı bir istihbarata mı da- yandırmaktadır? AKP'li Başkan- vekili Sayın Ergün, Sayın llhan Selçuk'u 'darbe finansmancısı' diye göstererek, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı'nı, karanlık güçlerin ye- ni saldırılarına hedef haline getir- miyor mu?" Tutanaklardan hakaret TBMM tutanaklarına göre AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, ga- zetemiz Başyazarı llhan Selçuk'a "darbeciliğin fücur finansmanhğı- nı yaptığı" suçlaması yönelterek, ağır hakaret etti. Arapça kökenli bir sözcük olan "fücur"un, Osmanhca- Türkçe sözlükte yer alan karşılığı şöyle: "Günah. Zina. Namusları pây- mâl etmek gibi şeytanî iştiha. Din- siz ve ahlaksızların durumu. Hak yolunu yanp nizamından çıkarak is- yana düşmektir. Bilhassa zina et- mek, yalan söylemek, edepsizlik et- mek manasına isimlendirilir." Tartışmalar tutanaklara özetle şöy- le yansıdı: NİHAT ERGÜN (KOCAELİ- AKP) - Benden evvel konuşan Cev- det Selvi. Değerli arkadaşlar, sizin tu- tumunuz sadece bu olaylarla ilgili de böyle değil, ikircikli bir tutumunuz var bütün bu olaylar karşısında. 2006 Danıştay saldıpsında da böyleydi. Orada da bütün olaylan nasıl bizim üs- tümüze yıkmayk çalıştınız. Merhum Adnan Menderes'in 60 ihtilali son- rası idamıyla ilgili tutumunuz da hâ- lâ ikirciklidir. Bunu coşkuyla karşı- layanlar var. (...) Değeli arkadaşlar, as- lında Deniz Gezmiş olayıyla ilgili tu- tum da doğru tutum olmamıştır. KEMAL K1L1ÇDAROGLU (ls- tanbul-CHP) - hatiplerin doğru söy- leme görevi vardu-, gerçek dışı be- yanda bulunamaz. NİHAT ERGÜN (Devamla) - Deniz Gezmiş idamı hak edecek bir suç işlememiş olabilir ama Deniz Gezmiş bir milli kahraman da değil- dir. (AKP sıralanndan alkışlar) Bu- radaki konuşmalarda neredeyse mil- li kahraman ilan, edildi. (...) llhan Sel- çuk gibi, Doğan Avcıoğhı gibi, Cemal Madanoğlu gibi kişilerin Deniz Gez- miş gibi gençlerı kendi devrim ve ih- tilal hayalleri içijn nasıl kullandıklan- nı çok açık bir şekilde yazmıyor mu? Ama okumuyorsunuz. (AKP sırala- nndan alkışlar) Işte, biraz da o genç- lere bu yüzden, onlan kullananlar yüzünden yazık olmadı mı? Sonra, on- lann idamına burada garmak kaldı- ranlan siz cumhurbaşkanı seçtiniz. (AKP sıralanndan alkışlar) Gazeteci Hhan Selçuk da sabaha kar- şı evinden alınmayı hak etmemiş ola- bilir, yanlış bir uygulama da yapılmış olabilir, ama gazeteci llhan Selçuk süt- ten çıkmış ak kaşık mı? (CHP sırala- nndan "evet" sesleri) NİHAT ERĞÜN (Devamla) - Hâlâ bu yaşında darbeciliğe fücur fi- nansmanı sağlamanın neresi ak ka- şıkhk? Olur mu böyle bir şey? (AKP sıralanndan alkışlar) KEMAL KILIÇDAROĞLU (ls- tanbul) - Sayın Başkan, parlamento- da bulunmayan bir kişinin parlamen- toda bir milletvekili tarafindan suç- lanması doğru değildir. (CHP sırala- nndan sıra kapaklarına vurmalar, AKP sıralanndan alkışlar) BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar... Arkadaşlar, rica ediyorum... Sayın Kı- lıçdaroğlu, lütfen... ŞAHIN MENGÜ (Manisa-CHP) - Cevap venne hakkı olmayan insan- lara saldınyor! ALGAN HACALOĞLU (Istan- bul-CHP) - Sözlerinizin nereye git- tiğinin farkında değilsiniz! AHMET TAN (Lstanbul-DSP) - Eğer uygun görürseniz bir cümlenin tavzih edilmesini istiyorum. Sayın AKP Grup Başkanvekili, Sayın tlhan Selçuk'la ilgili çok açık ve net olarak "darbe teşvikçisi" ifadesini kullan- dı. Ben, bu biçimde itham ettiği Baş- yazann gazetesinde gazeteci olarak yirmi yıla yakın orada görev yapmış bir kişi olarak, onlan da burada tem- sil etmek durumundayım. O yüz- den, Sayın sözcünün tlhan Selçuk'la ilgili kullandığı "darbe teşvikçisi" ifadesini tavzih etmesini, geri alrna- sını istiyorum. -
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear