Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
4-
CUMHURİYET 15 MAYIS 2008 PERŞEMBE
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALI SIRMEN
Kanaltürk de Gitti...
Kanaltürk'ün sonunda satılmış olması, önemli bir
haber değil. Bu dünyanın biraz aşinası olanlar, ik-
tidarın o kanalı Tuncay Özkan'ın eline bırakma-
yacağını gayet net bir biçimde görüyorlardı.
Bir yandan Maliye, Kanaltürk üzerindeki baskı-
larını yoğunlaştırırken, öte yandan da denetle-
melerini ve uyarılarını kanala reklam verenleri
caydıracak biçimde yürütüyordu.
Basın özgürlüğünü yalnızca Basın Yasası, Te-
rörle Mücadele Yasası ve Ceza Yasası'nın mad-
delerinde arayanlar, işin gerçek yüzünü göremezler.
Bütün bu yasalar en liberal ülkeleri kıskandıracak
maddelerle donatılmış bile olsalar, iktidarların
elinde yine de basını boyunduruk altına alabilecek
olanaklar bulunmaktadır, hele hele Türkiye gibi dev-
letin her şeye egemen olduğu, ihalelerde iktidar
buyruklarının başat rol oynadığı ülkelerde...
Bugün bütün dünyada gazeteler bile satış ge-
lirleriyle giderlerini karşılayamıyorlar. llan gelirle-
ri, satışın yanı sıra, kimi hallerde ondan da daha
büyük ölçüde gazeteleri ayakta tutan öğedir.
Siyasi iktidarın, ekonomiye egemen olduğu ül-
kelerde, işbaşında bulunanların gazetelere ilan ve-
renler üzerinde büyük baskılar uyguladığı bilin-
mektedir.
Televizyon kanallarına gelince, onlann bütün ge-
lirleri reklamdandır.
• • •
Böyle bir ortamda, AKP'ye karşı belgeli ve dos-
yalı muhalefet yapan, yolsuzluklara karşı bayrak
açmış olan, tarafsızlığı, Cumhuriyeti, laikliği ve de-
mokrasiyi koruma çizgisinde netleşmiş bir kana-
lın bu şekilde devam edemeyeceği görülüyordu.
22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra, hem bu
sütunda, hem de o sırada katıldığım TV prog-
ramlarında, Tayyîp Erdoğan'ın seçim zaferinden
sonra, medya ve yargıyı ele geçirmek için alabil-
diğine saldıracağını beliıtmiştim.
Nitekim o günden bu yana Sabah - atv Grubu,
ardından da Kanaltürk, Tayyip Bey yandaşlarının
eline geçti.
Kanaltürk'ün satışı önemli bir haber degildi, ama
satışın Fethullah Gülen ile AKP yakını Koza - Ipek
Grubu'na satılması çok, ama çok önemli bir ha-
berdi.
Tuncay özkan'ın daha önce kanalını satmak is-
tediğinde, taliplerin son anda Tayyip Bey'den gel-
diği söylenen baskılar yüzünden vazgeçmek du-
rumunda kaldıkları da bilinen bir husustu.
Tuncay özkan'ın artık kanalın yayınını sürdürecek
mecali kalmamıştı. Çalışanların ücretlerinin altı ay-
dır ödenmediğini, daha dogrusu ödenemediğini he-
pimiz biliyorduk ve bu özverili basın emekçilerini
biraz üzüntü, büyük ölçüde de hayranlıkla izli-
yorduk.
* • •
"Yoksulluk ve Yolsuzluk", "Beşinci Boyut", "Ce-
viz Kabuğu", "Tuncay özkan ve Kerimcan Kamal
ile" programlarıyla başarılı bir muhalefet ve ya-
yıncılık örneği sergileyen Kanaltürk, her ne kadar
yeni sahipleri "Kanalın DNA'sıdeğişmeyecek"de-
seler de, artık karşı kampın eline geçmiştir, yakında
yüzde yüz ters bir rota izlemesi de kaçınılmaz gö-
rünmektedir.
Türkiye'de son zamanlarda "kartel medya-
s/"ndan çok şikâyet edildi. Bu deyim agza alınır alın-
maz, ilk akla gelen "Aydın Doğan Medyası" oldu.
Medyanın baronları da kendi aralarında kısasıya
kırıcı bir mücadele sürdürdüler, her biri diğerleri-
ni tasfiye etmek için çabaladı. Ama "kartel med-
yas/"ndan yakınanlar gibi o medyanın baronları da
akıllarına en büyük, en haksız rekabeti getirmediler.
Bütün güçleri elinde tutmaya kararlı AKP iktidan,
şu anda bir yandan demokrasinin üçüncü gücü
yargıyı, öte yandan da "dördüncü güç" olarak ad-
landırılan medyayı kendi güdümüne sokmakta.
Şu anda, medyanın yandan çoğu iktidarın gü-
dümüne girmiş bulunuyor bile.
Bu durumun demokrasinin "onsuz olmaz"\ ha-
ber alma özgürlüğünü nasıl etkileyeceğini tahmin
, etmek de güç olmasa gerek.
Artık haber saatlerinde büyüklere masallar,
manşetlerinde ve yorum köşelerinde "uyusun da
büyüsün maşallah" zihniyeti basına egemen ola-
caktır.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
TBMM'DE KABUL EDtLDİ
Vekillere akrabctları
danışman olabilecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Başkanlık Divanı, 19 Mayıs'ta yüriirlüğe girc-
cek olan ve kapalı yerlerde sigara içilmesini ta-
mamıyla yasaklayan yasa nedeniyle Meclis için
hazırlanaıı "uygulama yönetmeliğini" kabul et-
ti. Divanda aynca, milletvekillerinin 3. derecc-
ye kadar akrabalarını "danışman" olarak al-
malarımn da yolu açıldı.
TBMM Başkanlık Divanı, Başkan Köksal
Toptan'ın başkanlıgında yaptığı toplantıda,
"TBMM'de Tütün Urünlerinin Kullanılma-
sı ve Zararlarının Önlenmesi"ne ilişkin yö-
netmelik taslağını görüşerek kabul etti. Yönet-
meliğe tek itiraz eden ise kendisi de sigara içen
AKP'li Hüsrev kııllıı oldu. Kutlu'nun ret oyu-
na karşm yönetmelik kabul edildi. Sigara içmek
isteyen milletvekillcri için "çadır kamelya" ku-
rulacak. Başkanhk Divanf nda aynca milletve-
killerine 3. dcrccc akrabalannı danışman alma
yolunu açan yönetmelik değişıkliği de kabul edil-
di. CHP'li kâtip üye Ahmet Küçük, Meclis'le
ilgili yıpratıci bir tartışma başlatacağmı gcrck-
çe göstercrek düzenlemeye karşı çıkarken AKP
ye DTP'lilerin desteğiyle yönetmelik değişikli-
ği kabul edildi. Buna göre vekiller, yeğen-ku-
zenleri de kapsayan üçüncü derece akrabalarını
danışman yapabilecekler.
AKP'li Ergün'ün Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarımız îlhan Selçuk'a saldırısı tepki çekti
'Meclis kürsüsünde hezeyan'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin
1 Mayıs olaylan ılc ilgili olarak ver-
diği gensoru önergcsinin görüşmeleri
sırasında AKP Grup Başkanvekili Ni-
hat Ergün'ün başyazanmız llhan
Selçuk'u hedef alan "darbeciliğin
fücur finansörü" sözleri tepkiyle
karşılandı. CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Cevdet Selvi, "Bu saldırılar
cehaletten veya olağanüstü bir he-
zeyan ve korkudan kaynaklan-
maktadır" dedi. Konuyu bir soru
önergesiyle TBMM gündenıine taşıyan
DSP lstanbul Milletvekili Ahmet Tan
da Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan'a, "Saym Ergün, Cumhuriyet
Gazetesi Başyazan'm 'karanlık' güç-
lerin yeni saldırılarına hedef haline
getirmiyor mu" sorusunu yöneltti.
TBMM Genel Kurulu'nda önceki
gün gensoru görüşmeleri sırasında
kürsüye çıkan CHP Genel Başkan
Yardımcısı Cevdet Selvi, "hüküme-
tin, işine gelmeyen düşünür ve ya-
zarları işinden attırıp, hoşuna git-
meyenleri sabaha karşı içeriye al-
ELEKULAK ŞÜPHESÎ
• AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün'ün llhan Selçuk'u hedef alan sözlerine tepki gösteren
CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, "Bu saldırılar cehaletten veya olağanüstü bir
hezeyan ve korkudan kaynaklanmaktadır" dedi. Konuyu bir soru önergesiyle TBMM
gündenıine taşıyan DSP tstanbul Milletvekili Ahmet Tan da Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a, "Sayın Ergün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı'nı karanlık güçlerin yeni saldırılanna
hedef haline getirmiyor mu" sorusunu yöneltti.
dırma ahşkanlığına" dikkat çekti.
AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün
ise "darbeciliğin fücur finansörü"
sözleriyle Başyazanmız llhan Sel-
çuk'u hedef aldı. Selvi, dün bu sözle-
re tepki gösterirken şu görüşleri dile
gerirdi:
"AKP'nin artık hiçbir kesimde
güvenilirliğinin olmadığı açıkça gö-
rüldü. Artık 6 yıldır söyledikleriy-
le uygulamaları arasındaki örtüş-
mezlik iyice ortaya çıktı, çok fazla
yıprandıklarını gördükleri için et-
kili olan her kişi ve kurumu suçla-
maya devam ediyorlar. Kendi söz-
lerinin güvenilmezliğini bildikleri
için Avrupa'dan taşeron getirip
konuşturuyorlar. Artık çok sıkıştı-
lar, her fırsat ve vesileyle gerçekle-
ri kamufle etmek için yıllarca Tür-
kiye'de aydınlığa, dostluğa, kar-
deşliğe ve özgürlüğe giden yolda
kendini kanıtlamış, toplumda itibar
gören ne kadar saygın iıısan, kurum
ve kuruluş varsa onlara çatıyorlar.
Bundan medet umuyorlar. Bu, Tür-
kiye'ye AKP'nin hediye ettiği, sah-
te, yalan ve iftirayla sürdürülen
bir siyasct anlayışının sonucudur.
Sayın llhan Selçuk'a, llhan Abi'ye
-ben de kendisine abi derim- böyle
bir laf söyleyip, iftira edecek ciddi
sorumluluk duygusu gelişmiş hiçbir
insan yoktur. Bu saldırılar cehalet-
ten veya olağanüstü bir hezeyan ve
korkudan kaynaklanmaktadır.
AKP'liler kiıııe saldırırsa, onlara
Türkiye'de daha çok ihtiyaç oldu-
ğu ortaya çıkacaktır. O sorumlu, ak-
lı başında aydınlar gece rüyaların-
da bile onlara rahat vermediği için,
gündüz hezeyanlarım söylüyorlar."
DSP lstanbul Milletvekili Ahmet
Tan, dün Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan'ın yazılı olarak yanıtlaması
istemiyle verdiği soru önergesiyle
konuyu TBMM gündemine taşıdı.
Tan, Başbakan Erdoğan'a şu sorula-
n yöneltti:
"Grup Başkanvekili Nihat Er-
gün'ün yaptığı konuşmanın içeriğini
AKP Grup Başkanı olarak onaylı-
yor musunuz? TBMM'de bulun-
mayuıı ve daha önce çeşitli saldırı-
lara maruz kalmış bir kıdemli baş-
yazar için Sayın Başkanvekili'nin
kullandığı 'darbeciliğc fücur finans-
Paksüt
olayında
yanıtsız
sorularANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Os-
man Paksüt'ün izlenip dinlendiği kuşku-
suyla gelişen olayda pek çok soru yanıtsız
kaldı. Paksüt'ün aracın kendilerini takip et-
tiğini belirtmcsine karşın emniyetin aracın
başka bir olay için bölgede olduğunu du-
yurması da çelişki yarattı.
Emniyet Genel Müdürlüğü dün yaptığı
yazılı açıklamada, 13 Mayıs 2008 tarihin-
de saat 12.35 sıralannda Kavaklıdere Te-
nis Kulübü yanında Paksüt'ün bir araçtan
şüphelenmesiyle başlayan sürecin, Anka-
ra Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'n
bahse konu yere gitmesiyle açıklığa ka-
vuşturulduğu bildirildi. Açıklamada, "Ko-
nu edilen aracın, Kaçakçıhk ve Organi-
ze Suçlarla Mücadele Daire Başkanlı-
ğı'na ait ve kendi görev alanına giren
başka bir çahşma amaçlı orada bulun-
duğu kesin olarak anlaşümıştır" denildi.
lçişleri ve emniyet, olayın yanlış anla-
şılma olduğunu belirtmesine karşın pek çok
soru yanıtsız kaldı. Yanıtsız kalan kimi so-
rular şöyle:
• Paksüt ailesi daha önce de izlendiği
kuşkusunu taşıyor muydu?
• Paksüt, kendilerini takip ettiğinden
kuşkulandığı aracın neden ilk olarak din-
leme cihazı için bagajının açılmasını iste-
di? Daha önce izlenip dinlendiği konusunda
uyanlmış mıydı?
^ Izlenme konusunda eğitim alan Pak-
süt neden Ankara Emniyet Müdürü'nü
beklemeden ve yardım almadan olaya
kendisi müdahale etti? Şüpheli araçtakile-
rin kendisine yönelik bir saldın için takip
ettikleri şüphesini değil de dinledikleri
kuşkusunu taşıdı?
• Araçtakiler, kendisini tanıdıklannı
söyledikleri Paksüt'e neden kimlik gös-
termek ycrine olay yerinden uzaklaştılar?
i/ Emniyet, narkotik olayı nedeniyle ara-
cın bölgede bulunduğunu açıkladı. Oysa
Paksüt ailesinin anlatımına göre araç tesi-
se kadar kendilerini takip etmiş ve tesis
önünde de kendileriyle birlikte durmuştu.
İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
namikzafer@yahoo.com
Telekulak hep vardı
Bugüne değin siyasetçiler, gazeteciler hatta dinleme kararı
veren yargıçlar bile yasadışı dinlemelerin kurbanı oldular
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi Başkanvekili Osınaıı Paksüt'ün
dinlendiği kuşkusu geçmişteki yasadışı dinlcmeleri
de yeniden gündeme gctirdi. En çok tartışılan
yasadışı dinleme olayı, kamuoyuna "Telekulak
skandalı" olarak yansımıştı. Ankara Eınniyet
Müdürlüğü'nün 8. katında oluşturulan dinleme
merkezinde 1998-1999 yıllannda toplam 963 telefon
yasadışı yollardan dinlenmişti. Dinlenen telefonlar
arasında Cumlıurbaşkanlığrndan Başbakanlık'a,
Milli Savunma Bakanlığı'ndan milletvekillerine,
işadamlanndan gazetecilere kadar birçok kesimin
bulunması, yaşanan hukuksuzluğun boyutlarını da
gözler önüne sermişti. TBMM'de yasadışı telefon
dinlemelerini araştırmak üzere araştınna komisyonu
kurulmuştu. Komisyon, çok sayıda yasadışı
dinlemeyi ortaya çıkarmıştı. Bir başka olayda,
Fazilet Partisi'nin kapatılması davasında, yasadışı
yoldan elde edilen telefon dinleme tutanaklarına,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'nın esas
hakkındaki görüşünde yer verilmişti. Kapatılan
FP'nin genel başkanı Necmettin Erbakan ile
dönemin TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu
arasında geçen görüşme, kapatma davasında kanıt
olarak sunulmuştu. FP'nin kapatılmasına karar veren
Anayasa Mahkemesi, bu delili hukuka aykın yoldan
elde edildiği için kanıt olarak kabul etmemişti.
Yasadışı dinleme nedeniyle birçok dava da açılmıştı.
Bunlardan öne çıkanlardan birisi de eski Yargıtay 8.
Ceza Dairesi Başkanı Naci Ünyer'in telefonunun
dinlenmesiydi. Bunun üzerine Ünver| lçişleri
Bakanhğı aleyhine dava açmıştı. lçişleri
Bakanlığı'nın yaptığı savunma, idarenin telefon
dinlemeye bakışmı da gözler önüne sermişti.
Bakanlık, yahıızca Yargıtay'ın değil, başka önemli
kişi ve kurumlann da dinlendiğini belirterek olası bir
tazminatın yeni istemlere neden olacağını savunarak
davanın reddini istemişti. Mahkeme, tçişleri
Bakanlığı'nı, Naci Ünver'e 7.5 milyar lira tazminat
ödemeye mahkûm etmişti. Hürriyet Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök ile dönemin
Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in telefon
konuşmalan da eski lçişleri Bakanı, dönemin DYP
Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener tarafindan
basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanmıştı.
Ergin'in, Akşener aleyhine açtığı davada mahkeme,
eski lçişleri Bakanı'nı 15 milyar lira tazmınata
mahkûm etmişti. Özkök tarafindan açılan davada ise
Akşener'in ödemesine karar verilen 3 milyar lirahk
tazminat, Yargıtay tarafindan az bulunmuştu.
sOYLU: HEMENKONGREYE GİDERİM
Çiller7DP'ye davet ekibi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Demokrat Parti (DP)
Genel Başkan Yardımcısı Nevzat
Ceylan, Genel Başkan
Süleyman Soylu'nun, Tansu
Çiller ile görüşmek üzere 7
kişilik bir lıeyet oluşturduğunu,
Çiller' in karanna göre,
Soylu'nun partiyi olağanüstü
kongreye hcmen taşıyacağını
Genel ldare Kurulu'na (GİK)
açıkladığını bildirdi. Ceylan,
önceki gün yapılan GİK
toplantısıyla ilgili çıkan haberler
üzerine yaptığı yazılı açıklamada,
GİK toplantısında Genel Başkan
Süleyman Soylu'nun, mevcut
gündemi iptal ederek, son
günlerde medyada sıkça yer alan
"Çiller mi? Soylu mu?"
haberlerinin partinin gelişmc
ivmesini olumsuz etkilediği
gerekçesiylc bu konuyu
demokratik bir şekilde
görüşmeye açtığını kaydetti. 5
saatlik müzakerenin ardından
GİK üyelerinin tamamına
yakımnm karşı çıkmasına
rağmen Soylu'nun, Çiller ile
görüşmek üzere 7 kişilik bir
heyet oluşturduğunu belirten
Ceylan, bu heyetin, Çiller ile
hemen görüşmek üzere randevu
talebinde bulunacağını, Çiller'in
karanna göre, Soylu'nun kendi
inisiyatifiyle DP'yi olağanüstü
kongreye hemen taşıyacağını
açıkladığını ifade etti.
manı sağlama' ifadesine siz de katı-
lıyor musunuz? Sayın AKP Baş-
kanvekili, 'Gazeteci llhan Selçuk
sütten çıkmış ak kaşık mı? Hâlâ bu ya-
şında darbeciliğe fücurfinansmanısağ-
lamanın neresi ak kaşıkhk?' deıııek-
le iftira anlamına gelen füjuru biz-
zat kendisi yaratmış olmuyor mu?
llhan Selçuk'un 'bu yaşında darbe fi-
nansmanı yaptığını' söyleyen AKP
Sayın Grup Başkanvekili, acaba
bu iddiasını, Başbakan olarak em-
rinizde bulunan istihbarat birimle-
rindcn aldığı bir istihbarata mı da-
yandırmaktadır? AKP'li Başkan-
vekili Sayın Ergün, Sayın llhan
Selçuk'u 'darbe finansmancısı' diye
göstererek, Cumhuriyet Gazetesi
Başyazarı'nı, karanlık güçlerin ye-
ni saldırılarına hedef haline getir-
miyor mu?"
Tutanaklardan hakaret
TBMM tutanaklarına göre AKP
Grup Başkanvekili Nihat Ergün, ga-
zetemiz Başyazarı llhan Selçuk'a
"darbeciliğin fücur finansmanhğı-
nı yaptığı" suçlaması yönelterek,
ağır hakaret etti. Arapça kökenli bir
sözcük olan "fücur"un, Osmanhca-
Türkçe sözlükte yer alan karşılığı
şöyle:
"Günah. Zina. Namusları pây-
mâl etmek gibi şeytanî iştiha. Din-
siz ve ahlaksızların durumu. Hak
yolunu yanp nizamından çıkarak is-
yana düşmektir. Bilhassa zina et-
mek, yalan söylemek, edepsizlik et-
mek manasına isimlendirilir."
Tartışmalar tutanaklara özetle şöy-
le yansıdı:
NİHAT ERGÜN (KOCAELİ-
AKP) - Benden evvel konuşan Cev-
det Selvi. Değerli arkadaşlar, sizin tu-
tumunuz sadece bu olaylarla ilgili de
böyle değil, ikircikli bir tutumunuz var
bütün bu olaylar karşısında. 2006
Danıştay saldıpsında da böyleydi.
Orada da bütün olaylan nasıl bizim üs-
tümüze yıkmayk çalıştınız. Merhum
Adnan Menderes'in 60 ihtilali son-
rası idamıyla ilgili tutumunuz da hâ-
lâ ikirciklidir. Bunu coşkuyla karşı-
layanlar var. (...) Değeli arkadaşlar, as-
lında Deniz Gezmiş olayıyla ilgili tu-
tum da doğru tutum olmamıştır.
KEMAL K1L1ÇDAROGLU (ls-
tanbul-CHP) - hatiplerin doğru söy-
leme görevi vardu-, gerçek dışı be-
yanda bulunamaz.
NİHAT ERGÜN (Devamla) -
Deniz Gezmiş idamı hak edecek bir
suç işlememiş olabilir ama Deniz
Gezmiş bir milli kahraman da değil-
dir. (AKP sıralanndan alkışlar) Bu-
radaki konuşmalarda neredeyse mil-
li kahraman ilan, edildi. (...) llhan Sel-
çuk gibi, Doğan Avcıoğhı gibi, Cemal
Madanoğlu gibi kişilerin Deniz Gez-
miş gibi gençlerı kendi devrim ve ih-
tilal hayalleri içijn nasıl kullandıklan-
nı çok açık bir şekilde yazmıyor mu?
Ama okumuyorsunuz. (AKP sırala-
nndan alkışlar) Işte, biraz da o genç-
lere bu yüzden, onlan kullananlar
yüzünden yazık olmadı mı? Sonra, on-
lann idamına burada garmak kaldı-
ranlan siz cumhurbaşkanı seçtiniz.
(AKP sıralanndan alkışlar)
Gazeteci Hhan Selçuk da sabaha kar-
şı evinden alınmayı hak etmemiş ola-
bilir, yanlış bir uygulama da yapılmış
olabilir, ama gazeteci llhan Selçuk süt-
ten çıkmış ak kaşık mı? (CHP sırala-
nndan "evet" sesleri)
NİHAT ERĞÜN (Devamla) -
Hâlâ bu yaşında darbeciliğe fücur fi-
nansmanı sağlamanın neresi ak ka-
şıkhk? Olur mu böyle bir şey? (AKP
sıralanndan alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (ls-
tanbul) - Sayın Başkan, parlamento-
da bulunmayan bir kişinin parlamen-
toda bir milletvekili tarafindan suç-
lanması doğru değildir. (CHP sırala-
nndan sıra kapaklarına vurmalar,
AKP sıralanndan alkışlar)
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...
Arkadaşlar, rica ediyorum... Sayın Kı-
lıçdaroğlu, lütfen...
ŞAHIN MENGÜ (Manisa-CHP)
- Cevap venne hakkı olmayan insan-
lara saldınyor!
ALGAN HACALOĞLU (Istan-
bul-CHP) - Sözlerinizin nereye git-
tiğinin farkında değilsiniz!
AHMET TAN (Lstanbul-DSP) -
Eğer uygun görürseniz bir cümlenin
tavzih edilmesini istiyorum. Sayın
AKP Grup Başkanvekili, Sayın tlhan
Selçuk'la ilgili çok açık ve net olarak
"darbe teşvikçisi" ifadesini kullan-
dı. Ben, bu biçimde itham ettiği Baş-
yazann gazetesinde gazeteci olarak
yirmi yıla yakın orada görev yapmış
bir kişi olarak, onlan da burada tem-
sil etmek durumundayım. O yüz-
den, Sayın sözcünün tlhan Selçuk'la
ilgili kullandığı "darbe teşvikçisi"
ifadesini tavzih etmesini, geri alrna-
sını istiyorum.
-