23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Baykal: Böyle olaylar darbeden sonra olurdu ? Grup toplantısında yaptığı konuşmada başyazarımız İlhan Selçuk’un mahkemeye bile çıkarılmadan savcı tarafından serbest bırakıldığına dikkat çeken Baykal, “Ne bekliyordunuz aldınız, niçin bırakmak zorunda kaldınız? Çok kaygı verici bir durum’’ yorumunu yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturması ile ilgili son gelişmeleri değerlendirirken, “Böyle olaylar, darbeden sonra olurdu. Darbeden sonra gözdağı vermek, teslimiyet duygusu yaratmak için saygın, önemli değer verilen insanların hedef haline getirildiğini yakın tarihimizden biliyoruz” dedi. Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada başyazarımız İlhan Selçuk’un da aralarında bulunduğu bazı kişilerin gözaltına alınması ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak şunları söyledi: “Azılı bir cani takip eder gibi bilim adamlarının, yazarların, siyasi parti liderlerinin gösterişli biçimde evleri basılarak saatlerce aranarak gözaltına alınmaları üzerine ‘ne oluyoruz, bu kişiler böyle bir muameleyi hak edecek ne yaptı’ diye düşünülüyor. Sorgulanmadan sonra sayın İlhan Selçuk’un yargıç değil, mahkeme değil, doğrudan bu işlemi gerçekleştirmiş olan makamın, savcılığın, ‘afedersiniz yapacak bir şey yok, sizi tutuklama talebiyle mahkemeye sevke gerek görmüyorum’, diyerek serbest bırakıldığını gördük. Çok sağlam kanıtların, irtibatların bulunmadığı, ‘bir bakalım’ anlayışı içinde belki böyle bir gözaltına alma işleminin gerçekleştiği izlemini kamuoyunda ortaya çıktı. Ne bekliyordunuz aldınız, niçin bırakmak zorunda kaldınız? Çok kaygı verici bir durum. Sayın İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu’na iyi dileklerimi, geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum. Doğu Perinçek’e de bir an önce iddialarla hiçbir ilişkisinin olmadığının ortaya çıkacağı günlerin gelmesini diliyorum.” Bu tür olayların “darbelerden sonra” yaşandığını vurgulayan Baykal, “Darbelerden sonra gözdağı, teslimiyet duygusu yaratmak için saygın, önemli, değer verilen insanların hedef haline getirildiğini, en acı olaylara tabi tutulduğunu yakın tarihimizdeki olaylardan biliyoruz. Darbe zihniyetinin parçası olabilecek uygulamaların, hukuk devleti ve demokrasi anlayışı içinde uygulamaya konduğuna tanık oluyoruz” dedi. Baykal, Ergenekon soruşturması ile ilgili gelişmeleri özetlerken “Türkiye’de daima çeteleşme olayları olmuştur. Ancak ortaya çıkan olayın özel bir olay olduğu ve siyasi sahiplenme duygusunun çok yukarı düzeyde ortaya çıktığını gördük” dedi. AKP hakkındaki kapatma davasından sonra “Bu Ergenekon davasının intikamıdır” açıklamaları yapıldığının altını çizen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir gazetemiz, 8 aydır süren bu konunun 15 gün içinde iddianamesinin çıkacağını iddia etti, hangi cezaların kimler için isteneceğini söyledi. AKP gazetecilerinin, hükümet üyelerinin ağzında haberler. Bunun güven veren saygın bir hukuk süreci olduğunu düşünmek mümkün mü ? Medyanın bir kısmı TMSF’ye devredilmişti. Bir kısmı da savcılığa devredilecek galiba. AKP kendi derin devletini inşa etme aşamasına gelmiştir. Güvenlik güçleri, emniyet birimleri, yargı seçilmiş hedeflerdir. Başbakan bize ‘derin devletin mimarı sizsiniz’ diyor. Biz derin devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.” Sürecin bir an önce netleştirilmesini isteyen Baykal, “Olayı yaygınlaştırma, orayı burayı tehdit etme şeklinde ele almayı kabul edemeyiz. Bu bir bombadır, nerede patlar, kime yönelir önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz. Sayın İlhan Selçuk’un izlenimleri fevkalede önemlidir. Olayın tehlikeli biçimde yaygınlaştırılma ve yeni yeni hedefler seçilerek tehlikeli bir noktaya getirilme ihtimali ile ilgili izlenimlerini paylaştı. Olay artık deşifre edilmiştir. Bir daha bu yanlışlıkların yapılmamasını, herkesin hukuk devletine yakışan şekilde görev yapmasını diliyorum” dedi. CHP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada AKP’ye yakın “imtiyazlı medya” çevrelerinin yayınlarına dikkat çeken Deniz Baykal, “Medyanın bir kısmı TMSF’ye devredilmişti, bir kısmı da savcılığa devredilecek galiba. Bu süreç, bir an önce netleştirilmelidir. Bu bir bombadır, nerede patlar, kime yönelir önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz” açıklamasını yaptı. (Fotoğraf:AA) AVRUPA GÜRAY ÖZ Karanlıkta Beklerken Gecenin karanlığında aldılar, yine gecenin karanlığında bıraktılar. Kendisini ziyaret eden gazeteci arkadaşlar aktardılar, 83’lük delikanlı kendi tansiyonunu değil, memleketin tansiyonunu düşünüyordu. İlhan Abi’nin alınışı ve bırakılışı ile ilgili yazıların hepsini okudum. Pek çoğu içten duyguların, memleketin hali ile ilgili kaygıların yazıya dökülmüş haliydi. Bir kısmı ise şaşkınlığın, utancın, gizli bir sevincin dile gelişiydi. Hazmedemedikleri olgunluğun, yurt sevgisinin derinliğine gözlerini kapatamayanlar iki gün susmayı, sonra kusmayı yeğlediler. Şimdi eski mevzilerine dönecekler, kurusıkılarını dolduracaklardır. Nerede kalmışlardı? ??? Kendi darbeciliklerini yaza yaza bitiremeyenler sonradan yazıldıkları ılımlı İslam koruyuculuğunu, kerameti kendinden menkul liberalliklerini firaklı cümlelerle ak kâğıda tuşlarken, “neden sen de bizim gibi değişen yeni dünyaya uyamadın, neden bir türlü yeni liberal olmadın, nedir bu inat İlhan Abi” der gibiydiler. İlhan Abi bildiği yoldan, aydınlanma yolundan gidiyor. Onlarsa söylenenleri kendi istedikleri gibi anlamakta ve yorumlamakta hürdürler. ??? Gecenin karanlığında alıp yine gecenin karanlığında bıraktıklarında gazetesine döndü. Bizi bıraktığı gibi buldu. Biz de onu en son gördüğümüz gibi bulduk. Kendi tansiyonu ile değil, memleketin tansiyonu ile ilgiliydi. Söylediklerini gazetelerde okudunuz. Dün de Cumhuriyet’te ayrıntılı bir şekilde yayımlandı. Memleketin nereye doğru sürüklenmekte olduğunu anlattı. AKP’nin aklını başına toplaması gerektiğini vurguladı. Dediği şudur: “ABD egemenliğindeki Türkiye’de Amerikan yörüngesinde bir darbe olursa felaket olur. Laik ordu, ılımlı İslam devletine uygun bir tasfiyeye uğrarsa Amerikan planlaması da uygulanmış olur. Çözüm şudur: AKP’nin ve Başbakan’ın bir an önce normale dönmesi ve muhalefetle uzlaşmasıdır.” Bu sözlerden “gelin biraz biz size hak verelim siz de bize. Ortada bir yerde buluşalım” anlamı çıkar mı? Çağrı hukuka karşı bir çoğunluk darbesi planlayanlaradır. Aklıselime davettir. “Hukuku, Anayasa Mahkemesi’ni, Yargıtay’ı, Danıştay’ı, memleketin mahkemelerini rahat bırakın, müdahale etmeyin, yasaları kendinize yontmayın, bunun için çoğunluk darbeleri planlamayın” dileğidir. ??? Ama onlar ele geçirdikleri medya çoğunluğu ile, Meclis’teki sandalye çokluğu ile bildikleri yolda gitmekte ısrarlı, kararlıdırlar. Ekonomide kararan ufuk bin kez de söylenmiş olsa onları ilgilendirmiyor. Onlar için para hâlâ sıcaktır. Gelmeye devam ettiği sürece işler yürümeye, keseler dolmaya devam edecektir. ABD ile işbirliğinin siyasi meyveleri dallarından koparılacak, itiraz edenler yola getirilecektir. Ilımlı İslamın bayrağı türban olacak, genç kızların öne sürüldüğü bu savaş illa ki kazanılacaktır. Liberallerin desteğini sürekli korumak gibi bir dertleri de zinhar olmayacaktır. Çünkü o türden liberallerin gidebilecekleri başka bir kapı yoktur. ??? Gecenin karanlığında aldılar, yine gecenin karanlığında bıraktılar. Gecenin karanlığını seviyorlar. Perdeleri kapatıp, ampulleri yakıyor, arada bir perdeyi aralayıp gecenin karanlığına bakıyorlar. Yerinde duruyor mu diye. Duruyor. Biz de gecenin karanlığında bekliyoruz. İlhan Abi gelecek diye. Geliyor. Pencere’yi açıyor. Aydınlık, temiz bir hava giriyor içeriye. eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Baykal, AKP’nin yargılanmaktan kurtulma çabalarına da tepki gösterdi ‘Anayasayı bozma girişimi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP hakkındaki kapatma davasından sonra başlatılan anayasa değişikliği girişimlerini “anayasayı tebdil (değiştirme) ve tağyir (bozma) girişimi” olarak nitelendirdi. Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada AKP hakkıdaki kapatma davasını etkisiz kılma girişimleri üzerinde durdu. Baykal, bu konuda şu görüşleri dile getirdi: “Anayasamızın temellerinden birini oluşturan laiklik ilkesinin ihlal edilmesi halinde bir yaptırım uygulanmasını anayasamızdan çıkarıp atacaklar. Anayasamızın dişini çekecekler, laiklik ilkesinin içini boşaltacaklardır. Bu değişiklik yapıldıktan sonra laikliği ihlal eden bir parti hakkında işlem yapılabilmesi, onu ihlal edenlerin oluruna bırakılacaktır. Düşünülen mini paket, anayasayı tebdil ve tağyir etme girişimidir. Herkes aklını başına alsın. Türban tartışmaları sırasındaki, ‘önemli gelişmelere neden olur’ sözlerim üzerine Başbakan, birileriyle paslaştığımı söylemişti. Anayasayı, siyasi tarihi bilen herkes o girişimin önemli gelişmelere neden olacağını görür, görmemek için belki sadece Başbakan olmak gerekir. O zaman gördüm ve söyledim. Şimdi diyorum ki, düşündüğünüz mini paket anayasayı tebdil ve tağyir girişimidir. O da önemli gelişmelere yol açar. Kimseyle paslaşmadan söylüyorum.” Başbakan Erdoğan’ın “ayet okuma”yla ilgili olarak kendisini hedef alan sözlerine de Baykal, “Ayet okumak suç değil. Ama sen tescillisin. Sen din istismarını siyasetinin temeli yapmış bir insansın. Sen kendini nasıl olur da anayasaya, laikliğe inanan siyaset adamlarıyla mukayese edersin?” karşılığını verdi. Baykal, TÜSİAD’ın sağduyu çağrısıyla ilgili olarak da “Yaşananlar iktidarla ana muhalefet arasındaki çekişmeden kaynaklanmıyor. Gerginlik Türkiye’nin anayasasıyla, laiklik anlayışıyla iktidarın kavgasından kaynaklanıyor. Ben sustuğum zaman gerilim düşecek mi? Böyle köşende oturup herkese iyi niyetle tavsiyeler yaparak bu işler toparlanmıyor. Gerilimi düşürmek isteyenler, iktidarı muhatap alma cesaretini göstermelidir. Anayasana sahip çıkacaksın, çıkmayana karşı tavır koyacaksın. Gerilim yanlışa karşı çıkılarak düşürülür” açıklamasını yaptı. İ LHAN SELÇUK’UN ‘GERİLİMİ DÜŞÜRME’ ÇAĞRISINA ELEŞTİRİYLE YANIT VERDİ Erdoğan’a göre suçlu yine medya SARAYBOSNA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk’un gerilimi düşürme çağrısına, Bosna Hersek’ten “gerilimin sorumluluğunu medyaya yükleyen” açıklamalarıyla yanıt verdi. Başbakan Erdoğan, dün Bosna Hersek Bakanlar Kurulu Başkanı Nikola Spiriç ile yaptığı görüşmeden sonra başbakanlık binasından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “İlhan Selçuk size bir çağrıda bulundu. ‘Türkiye’de gerilimin, tansiyonun düşmesi için Sayın Başbakan’ın uzlaşma mesajı vermesi gerekir’ dedi’’ sözlerini hatırlatması üzerine Erdoğan, uzlaşma metninin mesajının okunmasının isabetli olacağını söyledi. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ben hep uzlaşma mesajı verdim, hâlâ da uzlaşma mesajı vermeye devam ediyorum. ‘Birlik beraberlik içinde olalım’ diyorum. ‘Hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadık, olmayacağız’ diyorum. Ve... ‘Bunun için yapılması gereken neyse bunu yapalım’ diyorum. Ben halkımın arasındayım, halkımın içindeyim. Buna gayret ediyorum, edelim. Bunun için de medyadan özellikle destek istiyorum, çünkü maalesef gerilimde medya çok büyük rol oynuyor. Lütfen bunu medya da görüversin. İlhan Selçuk bunu söylüyor da, ben de aynı şekilde sayın Selçuk’a söylüyorum ki yönetiminde bulunduğunuz gazete de dahil olmak üzere; tüm medya gruplarının şu anda tahrik etmek için gerek şahsımla alakalı, gerek partimle alakalı şu ana kadar yaptıklarını ne yapacağız? Aynı şekilde diğer medya organlarının, acaba şu ana kadar yaptıkları tahrikleri nereye koyacağız? Şunu bile söylerlerken, köşe yazarlarının şahsımla ilgili hakarete varan ifadeleri, yorumları nereye koyacağız? Partimle ilgili yaptıklarını nereye koyacağız? Ben her şeyi üstlenirim, yüklenirim ama lütfen imtiyaz isteyenler de imtiyazdan öte adalet isterlerse çok daha isabetli olur diye düşünüyorum. ‘Eğer ülkem kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız’ diye her zaman bunu söylüyorum.’’ BUGÜN BİR ARAYA GELECEKLER Başbakan Erdoğan, Saraybosna’da merhum Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç’in anıt mezarını ziyaret etti. (AA) Sivil örgütlerden sağduyu çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin önde gelen 7 sivil toplum kuruluşu, bugün İstanbul’da “Türkiye için sağduyu” başlıklı ortak bir basın açıklaması yapacak. Türkiye’nin bazı sivil toplum kuruluşları bugün İstanbul’daki Çırağan Otel’de bir araya gelerek “Türkiye için sağduyu” başlıklı ortak bir basın açıklaması yapacak. Toplantı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KamuSen), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Hakİş genel başkanlarının katılımıyla gerçekleşecek. Toplantıda, Türkiye’deki son gelişmeler değerlendirilecek. Türkiye’de ilk kez bu kadar geniş katılımlı toplantı düzenleneceği belirtilirken, 81 ilde de yapılacak toplantılarla, illerdeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri birlikte basının karşısına çıkacaklar. Öte yandan Türkiye Sanayici İş Adamları Derneği(TÜSİAD), dün AKP’ye kapatma ve Ergenekon davaları kapsamında son günlerdeki güncel gelişmelerin yol açtığı “kutuplaşmayı aşmak” amacıyla sivil toplum örgütleriyle görüşmeye başladı. DTP Grup Başkanı Türk, hükümetin kapatma davasını anayasa değişikliğiyle aşma planına tepki gösterdi ‘AKP’yi değil demokrasiyi kurtaralım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Meclis Grup Toplantısı’nda, “Nevruz fotoğrafı” gerginliği yaşandı. DTP Meclis Grubu’nun “hukuk danışmanı” olduğu bildirilen Murat Vargün’ün toplantı başlamadan önce, gelen ziyaretçilere Van ve Yüksekova’da Nevruz nedeniyle yaşanan olaylarda yaşamını yitiren Zeki Erinç ve İkbal Yaşar’ın fotoğrafları ile kutlamalar sırasında çıkan olaylarda dövülenlere ilişkin fotoğrafları dağıtması gerginliğe yol açtı. Güvenlik görevlileri fotoğrafları toplarken Vargün’ü de dışarıya çıkardı. Bu sırada grup toplantısına gelen Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise yaşanan olay nedeniyle güvenlik görevlilerine tepki gösterdi. Vargün’ü ? DTP hakkında kapatma davası açıldığında hiç refleks göstermeyen AKP’nin şimdi kendisini kurtarmak için anayasa değişikliğine hazırlandığını belirten Ahmet Türk, “Siz, demokrasi için değil, sizin için olan yerlerde düzenleme yapmaya çalışıyorsunuz. Gelin demokrasiyi kurtaralım” dedi. de yeniden salona getiren Kaplan, “Bu fotoğraflar Türkiye’nin gerçekliğidir. Nevruz’da coplanan anaların, bacıların resmidir bu” diyerek tepki gösterdi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş da Vargün’ün grup personeli olduğunu, kısa bir süre önce göreve başladığı için güvenlik görevlilerince tanınmadığını söyledi. Daha sonra kürsüye gelen DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Nevruz’da yaşanan olaylarla ilgili güvenlik güçleri ve hükümete tepki gösterdi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bu konudaki inisiyatifi valilere bıraktığını bildiren Türk, güvenlik görevlilerinin Nevruz’u kutlamak isteyen halka saldırıp kurşunladığını savundu. Türk, “Evlere girilmiş, camları kırılmış, insanlar hunharca dövülmüştür. Bu manzaraları Filistin’de, Darfur’da gördük” dedi. AKP’nin parti kapatmaya karşı anayasa değişikliğine de değinen Türk, “Bizim parti kapatmayla ilgili bir derdimiz yok. Alışmışız, telaşlanmıyoruz. Yeniden dokunulmazlığımızı kaldırabilir, par DTP Meclis grubunda Nevruz nedeniyle çıkan olaylara ilişkin fotoğrafların dağıtılması kısa süreli bir gerilime neden oldu. (Fotoğraf: AA) timizi kapatabilir, cezaevlerinin kapılarını bize açabilirsiniz; bunu önemsemiyoruz” dedi. DTP hakkında kapatma davası açıldığında hiçbir refleks göstermeyen hükümetin şimdi kendisini kurtarma formülü arayışı içinde olduğunu belirten Türk, “Siz, demokrasi için değil, sizin için olan yerlerde düzenleme yapmaya çalışıyorsunuz. AKP’yi kurtarma operasyonu başladı. Gelin demokrasiyi kurtaralım” diye konuştu. Türk, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yaşananlara ilişkin olarak da “Bunu bir iktidar savaşı olarak görüyoruz. Şeffaf, demokratik bir devlet için verilen bir mücadele olarak görmüyoruz” görüşünü savundu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear