Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2008 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y K Y Y Y Y Y Y B 9 7 7 7 13 11 16 12 6 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B 7 PB 9 PB 8 PB 8 S 7 B 6 B 5 S 1 Y 15 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB S PB PB PB S S S 17 17 13 14 12 12 5 1 9 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun güney ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege ve Batı Akdeniz yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar yağmur ve sağanak, Trakya, İç Ege ile Göller yöresinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 5 Helsinki K 2 Stockholm K 6 Londra PB 16 Amsterdam PB 10 Brüksel B 11 Paris B 11 Bonn B 3 Münih B 6 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B 8 PB 9 B 18 B 6 K 5 K 7 PB 14 Y 13 B 8 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 2 B 4 K 12 K 2 B 5 K 3 K 0 PB 19 PB 16 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada nişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn’in, sözcüsü aracılığıyla verdiği şu yanıt, AB’nin soruna derinlemesine bakmadığını gösteriyor: “…Türban giymenin ve bağlamanın standardı AB yasasında bulunmuyor…” AB, Türkiye’yi üyeliğe almaya niyetlendiğinde öncelikli nedeni, halkı Müslüman olmasına karşın Türkiye’nin Batılı ölçeklerde laik bir devlet olmasıydı. Batı, şeriat rejimi veya bu rejime uygun yaşam biçiminde olan bir ülkeyi üyeliğe kabul etmeye dün hazır değildi, bugün sindireceği sanılabilir mi? Fakat AP üyesi, önergesinde bir başka önemli noktaya parmak basıyor. “Yasağın kalkması Türkiye’de laikliği zayıflatırsa sonuçlarına karşı AP’nin (tabii AB’nin) bir tavrı var mı?” Bu soruya da bugüne kadar AB’den yeterince doyurucu bir yanıt alınmadı. Batı’dan RTE’nin laikliğe sadakat gösterilerine fazla kulak asmadan, laiklikten sıyrılan Türkiye’yi bünyesine almayı istemediğini duyuran resmi bir beyanda bulunduğu da duyulmadı. ??? Almanya Başbakanı Angela Merkel, RTE ile görüştükten sonraki açıklamalarında “Türklerle Almanların birbirilerini daha iyi tanımaları gerektiğini” söyledi. Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz; acaba şu mektubu Başbakan Merkel’e iletebilir mi: Sayın Merkel, TC’nin dinci Başbakanı RTE ile yapmış olduğunuz görüşmelerde muhafazakâr bir kimlikle türbanın üniversite kapılarındaki türbanlı kızların mahrumiyetine son vermek istediklerini öne süren söylemlerine inanmayınız. RTE, aslında gerçek niyetini saklayarak belki işittiğiniz belki duymadığınız takıyye yöntemini dış dünyaya karşı uyguluyor. Yüzde 99’u Müslüman halkın din duygularını sömürüyor ve laikliği kâğıt üzerinde bırakacak dinci uygulamaları adım adım gerçekleştiriyor. Laikliği savunmayı maddi ve manevi açıdan zorunlu gören devlet kurumlarını, örneğin son olarak Yargıtay’ı, Barolar Birliği’ni, sizi ziyarete geldiği gün hiçe sayan demeçlerle aşağıladı, yok saydı. Şayet AB bu söylemleri ve laiklik karşıtı hareketleri hâlâ iç politika gereği diye düşünüyor, ılımlı İslam mucidi ve başka nedenlerle RTE’ye destek olan ABD gibi türban sorununun derinliğine inmeden ve nereye gitmekte olduğunu kavramadan Türkiye’nin iç sorunu olduğunu sanıyorsa; bu, Avrupa Birliği büyük bir yanılgı içinde, demektir. 301. madde, dinler arasında ayrım yapmamak vs... İyi güzel, savunulsun, savunalım ama AB’nin, RTE iktidarıyla laikliğin ipini çekme çabalarına karşı çıkmaması; ülkede büyük ve etkin çoğunluğun daha çok kırgınlığına ve hatta kızgınlığına neden olmaktadır ve olacaktır. Tarım ve ticaret konularına olduğu kadar laikliğe titizliği esirgeyen, laikliğe daha sıcak bakmayı bir yana atan AB, Türkiye’de giderek daha da itibar yitirecektir. ??? Sayın Başbakan Merkel; gazetelerde iktidar ve dinci bir devlet yanlılarının yazımları, iktidar sözcülerinin sürekli laikliği koruyor gibi görünen demeçleri dışında ilginizi çekecek mi, bilemem, ama 7 Şubat gecesi Kanal D’de yayımlanan Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programıyla ilgilenirseniz, Türkiye’de RTE’nin resmi ağzının dışında daha çok başka şeyler yaşandığını göreceksiniz. Programda Türkiye’de türbanla nereye varılacağını çok iyi kestiren gençliğin iktidar ağzı ile türbanı savunan aralarındaki bir iki kişiyi kale almadıkları sergilendi. Birand, RTE’nin, sizinle görüşmeye hareket ettiği gün, saat 19.00’da sunduğu haberlerde AB’ye aşırı ölçüde gönül veren bir yazar, gazeteci olarak RTE’nin AB ile ilişkilerdeki olumlu havayı yansıtan göstermelik sözlerini eleştirdi. Artık bu konuda hiçbir şey yapılmadığını irdeledi. AB konusunda olacaklardan şaşıracağımızı söyleyen RTE’ye olmayacak duaya amin dercesine alaylı bir ses ve yüz mimikleriyle seslendi: Şaşırmayı bekliyoruz! Bu programlar, gazetelerdeki yazılar, manşetler, laikliği savunan, korumaya azimli görkemli mitingler… Meclis’te çoğunluğu arkasına alan zorbacı bir iktidara karşı laik rejimi savunuyor. Bugünkü gidişe bir son verilmezse AB; bir gün Türkiye’de laikliğin yerinde yeller estiğini görerek şaşıracak. Tabii iş işten geçtikten sonra… Lütfen unutmayınız; Türkiye RTE değildir! Özok laikliğin Cumhuriyetin üzerinde yükseldiği birinci ilke olduğunu söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Laiklik örselenemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, türban düzenlemesini eleştirirken, laikliğin, Cumhuriyetin üzerinde yükseldiği birinci ilke olduğunu belirterek “Bunun örselenmesine asla izin verilmemelidir” dedi. TBB’nin 15. Baro Başkanları toplantısının açılışında konuşan Özok, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilke ve değerlerin, yüzde 47’lik oyçokluğuna güvenilerek değiştirilmeye çalışıldığını belirterek, “Biçimsel sandık demokrasisiyle elde edilen iktidar gücünü ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ özdeyişiyle tanımlamak mümkün değildir’’ dedi. HUKUK DEKANLARINDAN TÜRBAN BİLDİRİSİ ANKARA (ANKA) Yükseköğretimde türbanın serbest bırakılmasını öngören anayasa değişiklik teklifine tepki gösteren 18 hukuk fakültesi dekanı ortak bir bildiri yayımladı. Hukuk eğitimine ilişkin sorunları görüşmek üzere toplanan 18 üniversitenin hukuk fakültesi dekanlarının türban serbestliği konusunda yayımladıkları bildiride şu görüşlere yer verildi: “Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararları ile de teyit edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ve vazgeçilmez ilkesini oluşturan laikliği ortadan kaldıracağına inandığımız son gelişmelerin yaratacağı sorunları oluşan oligarşik elitin verdiği ayaküstü karar, ülkemizin sosyal, siyasal ve demokratik geleceğini olumsuz bir biçimde etkileyecektir.’’ kaygı ile izlediğimizi kamuoyuna duyurmayı görev saymaktayız.” Bildiride imzası bulunan hukuk fakültesi dekanlarının görev yaptıkları üniversiteler şöyle: “Ankara Üniversitesi,Anadolu Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Başkent Üniversitesi,Atılım Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi,Yakındoğu Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Kültür Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi.” Barosu Başkanı Mustafa Coşkun da aralarında Kayseri, Trabzon, Sıvas, Kırşehir, Erzurum, Kahramanmaraş, Malatya, Rize baro başkanlarının da bulunduğu 24 baro başkanının adının yer aldığı basın bildirisini okuyarak gazetecilere dağıttı. Coşkun, anayasa değişiklik çalışmalarını desteklediklerini kaydetti. Bildiride adı geçen bazı baro başkanlarının ise bundan haberdar olmadığı anlaşıldı. ‘Oligarşik elitin kararı’ Özok, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimlerde çoğunluğun desteğini alarak iktidar olanların, çoğunluğun zorbalığına izin vermemeleri, gerek bireylerin gerekse azınlıkta olanların haklarının korunması için gerekli yasal önlemleri almaları ve bunların uygulanması konusunda duyarlı olmaları zorunludur. Hiç gereği, amacı, zamanı ve yararı olmayan bu anayasa değişikliği, ülke demokrasisi bakımından büyük bir olumsuzluk içermektedir, çünkü 1980 Anayasası sistemimizi tümden değiştiriyor. Bunların hiçbiri yapılmadan bir anlamda iktidar partisi genel başkanı ve onun çevresinde Anayasaya aykırı Siyasi rant için türbanın bağlanış biçimi konusunda MHP ve AKP’nin yarıştığına dikkat çeken Özok, şunları söyledi: “Çok yaşamsal konular güncelliğini korurken, türban etrafında başlatılan tartışmalar inandırıcılıktan uzaktır, çünkü ülkemizdeki genç kızlarımızın üçte ikisi okuma yazma bilmemekte, kadın ve kızlarımızın çoğunluğu ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmakta, töre cinayetlerine hedef olmakta, temel hak ve özgürlüklerinin hiçbirini tam olarak kullanamamaktadırlar.” TBB Başkanı Özok, laiklik il kesi bulunduğu sürece türbanı üniversitelerde serbest bırakmayı amaçlayan yasal düzenlemelerin, geçmişte olduğu gibi anayasaya aykırılık iddiasıyla karşı karşıya kalacağını vurgulayarak “Çünkü demokrasi, insan hakları, sivil örgütler ve hukuk devletiyle bunların omurgasını oluşturan laiklik, Cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temel ilkelerin birincisidir. Bunun örselenmesine asla izin verilmemelidir’’ dedi. Özok’un konuşmasının ardından söz alan Kırşehir Barosu Başkanı Gökhan Maraş, Özok’un, toplantının kendi konuşma bölümünü basına açıp diğer baro başkanlarının konuşma bölümlerini basına kapatarak usul hatası yaptığını savundu. Maraş, “Türban konusunda sizin gibi düşünmüyoruz, özgürlüklere destek veriyoruz’’ dedi. Sıvas ‘Solun aymazlığı yol açtı’ ODTÜ Mezunlar Derneği’nin düzenlediği “Sosyal Hukuk Devleti ve Anayasa” konulu panelde konuşan TBB Başkanı Özok, 1980 sonrası Türkiye’de siyasetin tarikat ve cemaatler eksenine kaydığını belirterek “Buna muhalefeti temsil eden sol partilerin aymazlığı yol açtı” diye konuştu. Erdoğan, YÖK Yasası’nın 17. maddesiyle ilgili çalışmaların başlatılacağını söyledi ‘Müslümanlara defans olmaz’ Dış Haberler Servisi 44. Münih Güvenlik Politikası Konferansı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Batılı müttefiklerden Türkiye’nin teröre karşı mücadelesine ve AB’ye katılım sürecine destek isteyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gelen sorular üzerine, “Kimsenin Müslümanlara defans uygulamaya hakkı yok” diyerek türban yasağının kaldırılmasını savundu. Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin son aylarda kanlı saldırılar gerçekleştiren PKK terör örgütüne karşı mücadelesini sürdürdüğünü belirterek bu mücadelenin “kazanana kadar” devam edeceğini vurgularken terör örgütlerinin Avrupa’da milyonlarca Avro’luk mali kaynak elde ettiğine de değindi ve terörle mücadeleye destek istedi. lerini tekrar ederler. İşimiz felsefe değil, Ankara’ya dönelim... AKP’nin ikinci iktidar dönemi; 1983 ve 1987’de iki kez tek başına iktidara gelen Özal’lı ANAP’ın ikinci dönemini akla getiriyor! ANAP’la AKP’nin farklılıkları olsa da benzer yanları az değil... Özal’ın ANAP’ı, 4 eğilimi birleştiriyorum deyip, her kesimden adam toplamış ve bir iktidar grubu yaratmıştı. TBMM’deki AKP grubu bu bağlamda şöyle özetlenebilir: Bir tutam solcu, iki tutam kökten Amerikancı, yarım tutam AB’ci, bir tutam liberal, bir tutam Suudcu, yarım tutam milliyetçi, iki kök Milli Görüşçü... Bütün bunları iktidar tutkalıyla yapıştırıp bir araya getirdiler! ??? Özal’la Erdoğan’ın da benzer yönleri var... Özal, kurumlara saygılı değildi, kendinden başka kurum tanımazdı. Erdoğan’ın da bundan farkı yok... Kurumlar ya kayıtsız şartsız AKP’ci olacak ya yok olacak. Dün Barolar Birliği’nde olduğu gibi, eğer kurumun tepesi kendisinden değilse, bölecek ve oradaki devinimi deyim yerindeyse mundar edecek! Özal her şeyi satıp savmaktan yanaydı... Erdoğan’ın da bundan farkı yok... Memleketin neresine baksa, “satsak para eder mi” diye düşünüyor! Özal, dış destekleri öne çıkarır, bir dünya liderinin istemiyle Türkiye’nin ulusal çıkarı karşı karşıya gelse, ikirciklenmeden dünya liderinin istemini yerine getirirdi. Baba Bush’un ona, “Targıt” demesi çok hoşuna gider, güç sembolü sayardı. Erdoğan’ın da bundan farkı yok... AKP bir bakıma küresel ve kutsal bir ittifakın toplamı... Uluslararası kurumlar, “Türkiye’de AKP’den iyisini bulamayız” görüşünü sık sık dile getiriyorlar. Erdoğan, dünya liderleriyle görüşmeyi marifet sayıyor. Dış borç Özal’ın umurunda değildi... 18 milyar dolarla aldı, 70 milyar dolara çıkardı. Erdoğan’ın da bundan farkı yok... Toplam borcu 150’yle aldı, 400’e çıkardı. Borç yiğidin kamçısıysa, kamçıdan yiğit görünmüyor! ??? Doğal olarak Özal’ın ikinci döneminde yükselen toplumsal muhalefet AKP’nin ikinci döneminde de yükselmeye başladı. Dün Ankara’nın SıhhiyeKızılay çevresi kırmızı beyaz bayraklarla, kararlı insanlarla doluydu... Toplumun hiç değilse bir kesimi, AKP’yle bu ülkenin bir yere gidemeyeceğini, AB’ye hiç giremeyeceğini, girse girse birbirine gireceğini görüyor... Darısı kalan kesimin başına... Topluma ve siyasete düşen görev, AKP’nin gerçek yüzünü çok iyi anlatmak ve bu yapının böyle gidemeyeceğine topluma inandırmak... Bunun devamında AKP’ye gerçekten seçenek olacak hareketler yükselecektir... Bütün bunlardan sonra sorarsanız: Hangisi daha Türkiyeli, Özal mı bugünkü AKP kadrosu mu? İkirciklenmeden yanıtlarım: Özal! ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK ‘T’ Harfinden Sıkılmış Birinin Tarihe Geçecek Sözleri ? Baştarafı Arka Sayfada çıkması da bu nedenden. Ölümü çözemeyen insanoğlu nasıl ölüm sonrası muhteşem bir dünya yaratıp cümle âlemi rahatlatmışsa, bir türlü baş edemediği cinselliği de evlilik kurumuyla ehlileştiririm sanmış. Ama başaramamış... Kapatsa da başaramamış, açsa da başaramamış. Örneğin İtalyan erkekleri çapkınlıklarıyla ünlüdür ama.. yapılan bir araştırma, en çok aldatılan erkeklerin İtalyan erkekleri olduğunu ortaya çıkarmış... Tabii araştırmadan sonra İtalyan çapkınlarından hiçbir ses yok. Resmen tısmışlar. Sıra en güzel hikâyeme geldi. Küba dönüşü, uçağımıza Bahreyn’den iki çift bindi. Kadınlar uzun, siyah, ipek pardösüler giymişler, başlarında kenarları dantelli siyah başörtüsü ve yüzleri olağanüstü güzel. Yanlarında kocaları olduğu belli blucin takım giymiş erkekler, tam benim önümde oturuyorlar. Birden bir muhabbet başladı. En hayat bilgisi bile olmayanın anlayacağı bir cilveleşme. Anladınız mı? Adam arkadaşının karısına sarkıyor, kadın da teşne. Eğlenip duruyoruz. Hayat böyle bir şey! Örtünmek, cinselliği yok edemiyor. İki kez gittiğim İran’da en şaşırdığım şey, savaş dullarının Kum kentinde bizzat din adamlarının himayesinde olduğuydu. Tarihe geçecek sözler söylüyorum ya, bugünlerde kadına yönelik şiddet üstüne kısa bir film yapıyorum. Sığınma evlerinde dolaşıp duruyorum; gencecik kadınlardan biri öylesine dayak yemiş ki, evden fırlayıp canını zor kurtarmış, bir camiye sığınmış.. caminin imamı, “Bacım söz olur” demiş ve kadını kapının önüne koymuş. Adam haklı.. 9 dakika meselesi. Bütün anlattıklarımdan çıkan sonuç, tek suçlu genetik kodlarımızdır. Ve bir önemli not: Söylemeden edemeyeceğim, Adalet Ağaoğlu.. Adalet Hanım siz niye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetine gittiniz, sonra da “Keşke gitmeseydim” dediniz? Sizi gerçekten anlayamadım.. Siz “Bir Düğün Gecesi”nin yazarısınız. Siz o masada bir dolgu malzemesiydiniz, bu oyuna nasıl geldiniz? Sizleri izlerken aklıma iki kişi geldi, ikisi de rahmetli.. biri Sevgi Soysal, öteki Jean Paul Sartre. Biliyor musunuz yazmak yeterli değil; yazarlık bir duruş, bir karşı çıkış hali.. diğerlerine sözüm yok ama, sizi orada görmek beni çok üzdü. Birçok kişiyi de... Sorular Erdoğan’ı gerginleştirdi TürkiyeAB ilişkileri konusunda ise Erdoğan, Fransa ve Almanya’nın seslendirdiği, tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” önerisini eleştirerek şöyle dedi: “Zaman zaman sağ olsun bazı Avrupalı dostlar Türkiye için ‘imtiyazlı ortaklık’ gibi ifadeler kullanıyorlar. Bunu siyaseten biz çok çirkin buluyoruz.” Konuşmasının ardından gelen bazı sorular karşısında Başbakan Erdoğan’ın gerginleştiği görüldü. “İslamiyet ile AB sürecini nasıl bağdaştırdığının” sorulması üzerine, partisinin muhafazakâr ve demokrat bir parti olduğunu, halkın da yaklaşık yüzde 99’unun Müslüman olduğunu söyleyen Erdoğan, “Farklı dinlerin mensuplarına bizler nasıl, ‘Siz niçin dininizi bu kadar iyi yaşıyorsunuz ya da bu kadar hassasiyetle yaşıyorsunuz’ deme hakkına sahip değilsek, bir Müslümanın da dinini yaşamasına kimse Erdoğan, Münih Güvenlik Politikası Konferansı’nda soruları yanıtladı. (Fotoğraf:AA) kalkıp ‘Sen niçin dinini bu kadar iyi yaşıyorsun, başarılı yaşıyorsun’ deme hakkına sahip değildir. Bu özgürlüklerle de asla uyuşmaz. Bir taraftan din ve vicdan özgürlüğü diyeceksiniz, öbür taraftan kalkıp Müslüman için böyle bir defans uygulayacaksın. Bu defansı uygulamaya bir defa kimsenin hakkı yok” diye konuştu. leri yerine getirmek yerine türban yasağını kaldırmaya odaklandığını gündeme getirmesi üzerineyse Erdoğan, “Öyle anlıyorum ki soruyu soranlar ülkemizi yakından tanımıyorlar, kendilerini özellikle ülkemize davet etmek istiyorum” karşılığını verdi. Başbakan Erdoğan, konferanstan ayrılırken gazetecilerin türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan, YÖK Kanunu’nun 17. maddesinin TBMM’ye getirilip getirilmeyeceğinin sorulması üzerine, “Anayasa maddeleri ile ilgili görüşmelerden sonra 17. madde süreci başlayacak. Hayırlı olsun” dedi. ‘Ülkemizi tanımıyorlar’ Avrupa Parlamentosu üyesi Elmar Brok’un, Türkiye’nin Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinin kaldırılması ve limanların Kıbrıs Rum gemilerine açılması gibi kriter Baykal’dan Gerçeker’e kutlama ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Deniz Baykal, Yargıtay Başkanlığı’na seçilen Hasan Gerçeker’i kutladı. Baykal, kutlama mesajında, “Yargıtay’ın Başkanlığınızda, Atatürk’ün önderliğinde kurulan ve onun ilkeleri doğrultusunda bugünlere gelen Türkiye Cumhuriyeti’nin, anayasayla teminat altına alınmış bulunan temel ilkelerinin kararlılıkla korunacağına ve yargının yüceltilmesiyle, hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçek anlamda hayata geçirileceğine içtenlikle inanıyorum’’ dedi. İranlı laikler, türbanın üniversitelerde serbest olmasının tehlike yaratacağını belirtti ‘Erdoğan, Hamas gibi yönetiyor’ LONDRA (ANKA) Merkezi Londra’da bulunan İran Laik Toplumu isimli sivil toplum örgütünün lideri Fariborz Pooya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, “Türkiye’yi Hamas gibi yönetmekle” suçladı. Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının, laiklik açısından büyük tehlikeler doğurabileceğine işaret eden Pooya, İran’da sol eğilimle başlayan devrimin daha sonra İslamcı bir devrim halini aldığını anımsattı. Siyasal İslamın Türkiye’de de etkin olduğunu belirten Pooya, “AKP hükümetini Hamas’a mı benzetiyorsunuz” sorusuna, “Kesinlikle. Bazen silahla kazanamadıklarını sandıkla kazanırsın. Hamas, AKP ya da İran’daki yönetim, hepsi aynı kökenden geliyor. Hepsi siyasal İslam kökeninden geliyor” dedi. Türkiye’de son dönemde gündemin ana maddesi haline gelen türban tartışmalarını da bu çerçevede gördüğünü belirten Pooya, kamuya hizmet eden memurların kesinlikle türban takmaması ve bütün dini simgelerden uzak durması, üniversitelerde türbanın her şekilde yasaklanması gerektiğini belirtti. Pooya, bunun aksi halinde laikliğin tehlikeye girebileceğini savundu. ‘Yargı da kuşatma altında’ ? YALOVA (Cumhuriyet) CHP İl Kongresi’nde konuşan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, tüm kurumların gerici güçlerce kuşatıldığını, kuşatmanın yargıda devam ettiğini söyledi. İnce, Başbakan Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına 1999 yılında yargılandıkları Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat kararı veren yargı mensuplarının ödüllendirilerek üst düzeyde göreve getirildiğini, Üsküdar Mahkemesi Hâkimi İsmail Rüştü Cirit’in ise Yargıtay üyesi seçildiğine dikkat çekti. ‘Dini simge olmamalı’ İngiliz Ulusal Laik Toplumu örgütü yöneticisi Stephen Harvie de üniversitelerde türbanın serbest bırakılması tartışmaları nı, Atatürk’ün yaptıklarına tamamen karşı bir adım olarak değerlendirdiklerini söyledi. İngiltere’de kiliseye giden kesimlerin çoğunlukla düşük eğitim seviyesinden insanlar olduğunu belirten Harvie, eğitim kurumlarında dini simgelerin kullanılmasının yanlış olduğuna inandığını belirtti. Harvie, üniversiteye gidenlerin haç, davud yıldızı, türban ya da sih türbanı gibi dini simgeleri taşımaması gerektiğine inandıklarını kaydetti. CUMHURİYET 08 K