23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Necati Cebe: “Abdullah Gül’e göre saydamlık endeksimiz yükselmiş. Doğru; her türlü yolsuzluk, tam bir saydamlık ortamında yapılıyor!” Merak etmeyin, ekonomik kriz Türkiye’yi sallasa’da AKP krizi sallamaz! Öneri Erol Barutçugil: “Üzüm yerine domates yetiştirin diyen Recep Tayyip’in, şarap yerine zemzem suyu satışını önermesi yakındır!” Alışkanlık Yaşar Şengel: “Deniz Baykal torunlarını camiye alıştırıyormuş. Ah bir de genç kitleleri partisine alıştırabilse.” Nüks Ali Balcı: “Hastalığı nedeniyle cezası affedilen Necmettin Erbakan’ın eski hastalığı nüksetti: Gittiği her yerde nutuk atıyor!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Adalet Bakanı, Deniz Feneri için “Bana ne” dedi. Banana (muz) cumhuriyetiyiz ya! Akılsız başın cezasını gençler çekiyor! AYRILIKÇI terör konusuna bir de şu açıdan bakmayı öneriyor Kemal Öncü: “Bir sürü sahibi, çobana teslim ettiği koyunları kurtlar tarafından ardı ardına kapıldığında, çobanı değiştirmek yerine kurtlara küfretmekle yetiniyor ve sürü git gide azalıyorsa; o insana ne denir? Bir toplum, seçtiği yöneticilere emanet ettiği ülkesinde evlatlarını üçer, beşer, onar, on beşer teröre kurban veriyor ve bir yandan ağlarken bir yandan da terörü lanetlemekle yetiniyorsa ve her seferinde terörü lanetlemenin kurtlara küfretmekten hiçbir farkı olmadığını akıl etmiyor, dahası o yetersiz, yeteneksiz yöneticileri değiştirmediği sürece teröre vereceği kurbanlardaki kendi sorumluk payını fark edemiyorsa; o topluma ne denir? Akılsız başın cezasını ayaklar çeker, diyen bir atasözümüz var. Teröre verilen kurbanlar konusunda ne yazık ki akılsız başların cezasını evlatlarımız çekiyor. Gencecik evlatlar, gencecik yavuklular, gencecik kocalar, gencecik babalar. Ağla ey toplum ağla, acın büyük. Ne yazık ki sorumluluğun da öyle!” - 200’lük banknot çıkacakmış... “Enflasyonda ikiyüzlülük!” TÜRKİYE Cumhuriyeti, anayasasında yazdığı gibi eğer üniter yapısıyla laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti ise karşısında iki büyük tehlike vardır: İslamcı yapılanma ve ayrılıkçı terör. İslamcı tehlike, mahkeme kararıyla tescil edildiği gibi laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen iktidarın kanatları altında sinsice büyümektedir. Zaman zaman iktidar tarafından genelde ve yerelde atılan şeriatçı adımlara gösterilen tepkiler toplumda artık fazla yankı bulmamakta, sosyal yaşam hızla dinselleştirilmektedir. Toplumun iletişim kanallarını yandaşlaştıran “imam” bildiğini okumaya pervasızca devam etmektedir. Ayrılıkçı terör ise sıradanlaştırılmıştır. Kırsal alanda teröre hemen her hafta birkaç şehit verilmesi olağan sayılmaktadır. Terör, ancak büyük kentlerde katliam yapması veya baskınlarla, pusularla onlarca askerlerimizi öldürmesi ile kamuoyunun gündemine gelmektedir. Son örnek, Şemdinli’nin Aktütün Karakolu’nu basan teröristlerin 17 askerimizi şehit etmesidir! Malum “hür general”in kulakları çınlasın; teröristlerin kamplarının “Biri Bizi Gözetliyor evi” gibi izlendiğine, stratejik ortak Amerika’nın verdiği “anlık istihbarat” desteği ile jetlerimiz tarafından teröristlerin “belinin kırıldığı”na, sınır ötesine geçen birliklerimizin amacına ulaşarak geri döndüğüne inandırılan halkımız acı gerçekle yüzleşmek durumundadır. Gerçek şudur ki; şu sıralar kendi derdine (ekonomik kriz ve başkanlık seçimi) düşen Amerika’nın işgal ettiği Irak’ta zamanı gelince bir “Kürdistan” kurduracağını bilmeyen kalmamıştır. Yine Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi ile Türkiye’ye biçtiği rol Ilımlı İslamdır, projenin eşbaşkanı da herkesin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıdır. Öte yandan Bakû-Tiflis-Ceyhan boru hattının Türkiye’deki güzergâhına bakıldığında Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayımlanan “Yeni Büyük Ortadoğu” haritasındaki “Kuzey Kürdistan”ın sınırları olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlık temelindeki üniter yapısını, laiklik ilkesi var oldukça değiştirmek çok zordur. Amaçlarına “din kardeşliği”ne dayalı “ümmet”le ulaşacaklarını sanmaktadırlar. Bu bakımdan ayrılıkçı terör ile “Ilımlı İslam”la birlikte ele alınmak durumundadır. Fakat Amerika’nın kucağına oturtulmuş bir ülkede bunu kim yapacak, orası tamamen meçhuldür! Meçhul GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM TC Vatandaşı Bedri’nin, ‘Ankara’ya’ Dilekçesidir… Ben 1957 Ankara doğumlu, sanatçı-yazar Bed- ri Baykam, bir TC vatandaşı olarak bu açık mek- tubu kime yollamam gerektiğine karar veremedim. Amerikalılar bu gibi durumlarda “To whom it may concern” derler. Yani, “Her kimi ilgilendiriyorsa” gibi bir şey yazılır. Bunun tam bir Türkçe karşılı- ğı yok ve konumuzun kapsama alanı da çok ge- niş; ben de muhatabımın bizi başkentten yöne- ten tüm “üst” kurumlar olduğunu düşündüm. Bu okuduğunuz, vatandaş Bedri’nin, ilgili, yetkili ve sorumlu her ulusal kuruma yolladığı 7 Ekim 2008 günlü dilekçesidir. Dilekçenin konusu, minimum vatandaşlık hak- ları, rejiminin adının konması ve net bir çerçeve- de belirlenmesidir. Dünyanın her ülkesinin bir yö- netim biçimi, hukuku ve kanunları, bir yaşam şek- li vardır. Kimi ülke diktatörlükle yönetilir, kimi di- ni kurallarla, kimi demokrasiyle, kimi komünizm- le… Ülkemizde ise ne yazık ki süregelen şizofrenik kaos, bir vatandaş olarak bizleri adım atamaz du- ruma düşürmüştür. Bırakın ülkelerin rejim ve ya- salarını, bir futbol sahasından bir uçağın içine, bir resim atölyesinden bir borsa mezat alanına ka- dar, her yerin kendi kuralları vardır. Bugün ise Tür- kiye’de bizler “demokrasi ile mi yönetiliyoruz, ılım- lı İslamla mı yönetiliyoruz, tek parti diktası ile mi, yoksa başka bir şeyle mi yönetiliyoruz?”; bu ko- nularda artık önümü göremiyorum; hangi rejim- le, hangi yasalarla yönetildiğimizi “okumuş” bir va- tandaş olmama rağmen bilemiyorum. Aynı şe- kilde anayasanın değişmez temel maddeleri ve devletin yapısı itibarıyla ana Cumhuriyet çiz- gimiz olarak kabul edilen “Atatürkçülük”, dü- zenimizde hâlâ geçerli midir? Yoksa Atatürk- çü olmak, 1970’lerde “komünist” olmak gibi gö- rülen yasaklı bir ideolojik aidiyet mi olmuştur? Cumhuriyetin temel çizgisi, rejimi ve yapısı de- ğişmiş de haberimiz mi olmamıştır? Bu pulsuz dilekçeyle yaptığım gibi, neler olup bittiğini öğ- renmek isteme hakkım hâlâ var mıdır? Nasıl futbolda kaideler değiştiği zaman, FIFA bunu hakemlerle beraber tüm takımlara da tebliğ ediyorsa bende bilmek istiyorum, buna da iti- razı olan var mı? Sakın kimse bu mektubun, hi- civ ya da kinaye içerdiğini sanmasın. Kesinlikle böyle bir durum yok. Yalnız, nerede durduğumuzu anlamamış bir TC vatandaşıyım ve aydınlatılma- yı bekliyorum. Bildiğiniz gibi son dönemlerde, Atatürkçüler kar- ga tulumba toplanıp “terör örgütü üyesi, çeteci” diye içeri alınmakta. Ortada pek anlaşılmayan cid- di bir gri alan var: Çete, bir rejimi, bir devleti de- virmek ya da bölmek, soymak, yok etmek iste- yen gruplara denebilir. Bu devlet, hâlâ Ata- türk’ün kurduğu Cumhuriyet ise, zaten ana çiz- gimiz olması gereken bu Cumhuriyeti “korumak için çete kurmak” nasıl olabiliyor, bunu pek an- lamak mümkün değil. Bugün Türkiye’nin bir “laik demokrasi” mi, yoksa ılımlı bir İslam devleti mi olduğunu bilen kaç kişi var, bilmiyorum. En yüce yargı makamı olan Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinin 10’u “İktidar partisi anti laik odaktır” diye bir karar çıkarmışsa ve bu ülke hâlâ her gün tek parti diktası heves- lerinin odağı görünebiliyorsa, muhalif basın sus- turulmaya çalışılıyorsa, ortaya çıkan “şizofrenik” yapının çift başlı canavara benzememesi müm- kün müdür? Ben bu dilekçede bir yargı getirmi- yorum. “Rejim değiştiyse, bunu topluma tebliğ edin de öğrenelim, boş yere eski yasalara göre davranmayalım” diyorum.Bu dilekçenin muhata- bı olan kurumların, bir müsait zamanlarında top- lanıp bu büyük sorunu çözmeleri, aralarında re- jimin adının ne olduğu konusunda bir anlaşmaya varmaları benim vatandaş temennimdir. Yoksa bu ülkede, Atatürkçüler, günah keçisi olarak sözde “niyet”leriyle mahkûm edilip zindanlara atılmaya devam edilecek, bu şekilde birilerinin paranoya- ları sakinleştirilmiş mi olacaktır? Böylesine çeliş- kili bir durumu tarihte yaşayan başka bir ülke ol- muş mudur? Bir de lütfen hiçbir kurum artık bize âdet yeri- ni bulsun diye “Atatürk’e ve laikliğe bağlılık” me- sajları vermesin. Bu demeçlerle oyalanma dö- nemlerimizi çoktan geçmişe gömdük… bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN On bir ayın bir sultanı ni- telemesini taşıyan ramazan- da, İslam âleminde, oruç ve ibadet görevlerini yerine ge- tirenlere Şeker Bayramı bir armağan olarak sunulmuştur. Bu sunu kutlama, keyif ve dinlenmeyi içerir. Yazık ki ilk gününden bu yana bayram yurdumuza ne huzur ne de mutluluk getirdi. Bayramın ikinci günü - 1 Ekim’de elek- trikle doğalgaza getirilen bü- yük zam geçim sıkıntısı için- de olan çoğunluğun derdine dert kattı. Bayramlarını zehir etti. Bu yazımda işlemek iste- diğim konu ekonominin çö- küşüyle kapitalizmin, korku- lu rüyaları ve gösteri sanat- larının usta araştırmacısı Me- tin Ant’ı kaybetmemiz ne- deniyle dile getirmek istedi- ğim, kültür-edebiyatla eği- timdeki aksaklıklardı. Gelin görün ki Şemdin- li’nin İran, dört kilometre uzaklıktaki Irak ve Türkiye üç- genindeki Aktütün köyü gü- venlik karakoluna tam da cuma namazı sırasında PKK’nin hain saldırısıyla ast- subay, uzman çavuş ve as- ker olmak üzere 15 canımı- zın şehit edilmesiyle karalar bağladık. Şimdi dileğimiz, ağır yaralı ve yaralı gazileri- mizin yaşamalarının sağlan- masıdır. Bu Aktütün Karakolu’na yapılan ilk saldırı değil. Birkaç yıl önce Ağrılı ve Kürt kökenli badanacımızdan orada as- kerlik görevini yaparken ge- ne böyle bir hain saldırıdan kurtuluşunun öyküsünü din- lemiştim. Gece yarısı ağır si- lahlarla karakolu basan PKK’lilerin hızla ve kolayca Irak’a kaçışlarının acılı anıla- rını hâlâ yaşar gibiydi. Yanıl- mıyorsam 2007’nin nisanın- da gene böyle bir baskınla aynı yerde 6 şehit vermiştik. Giderek 21 Ekim’de de Dağ- lıca baskını felaketini yaşadık. Gene de TSK’ye geciktirile- rek verilen tezkereyle oluş- turulan askeri harekât yüre- ği yanan şehit yakınlarının bir ölçüde tesellisi olmuştu. Şim- di süresi dolan yeni tezkere- nin Meclis’ten oyalanılma- dan geçmesinde belki bu acı olay uyarıcı olur. Sivil halkımızın da çoluk çocuk öldürülmesine neden olan -Ankara, Güngören ve birçok yerdeki gibi- hain te- rörün sadece askerlere ha- vale edilmesiyle yıllardır yok edilemediği görünüp durur- ken hükümetin siyasi çö- zümde elini kolunu bağlayan nedenlerle seyirci kalması, toplumda karamsarlıkla tep- kilere neden olmaktadır. Gö- reve geldikten hemen sonra Sayın İlker Başbuğ önce Doğu illerini ziyaret etti. He- men arkasından yazılı ve görsel medyayla toplantı yaptı. İlk ve önemle üzerinde durduğu konu da bu hain te- rörün sadece Silahlı Kuvvet- lerce çözülemeyeceğini, o yöredeki halkın ekonomik, eğitsel ve kültürel gereksin- melerine çok gerçekçi prog- ramlarla ve ivedilikle önem- senerek, eğilinmesinin zo- runlu olduğunu üzerine ba- sarak belirtti. Bir de bu ne- denlerle kandırılıp dağa çı- karılan yöre çocuklarının yaş ortalamasının artık 12 ila 18’e düştüğünü de söyledi. Yüzyıllardır etnik ve inanç farklılıkları hiç düşünülme- den yaşayageldiğimiz birlik- teliğe ilk ayırımcılığın I. Dün- ya Savaşı sırasında Osman- lı’nın çöküşünden yararla- narak geniş sınırlı memle- ketimizi parçalayıp yutmak is- teyen İngiliz, Fransız ve Rus- lar Doğu halklarından Erme- nileri silahlandırarak kardeş- çe yaşadıkları Kürtlerle sa- vaşa kalkıştırmadı mı? Bu nedenle Osmanlı Hamidiye Alayları’nı kurmak zorunda kalmadı mı? Böylece dostça yaşayan iki halk topluluğu kanlı eylem- lerle birbirine girdirildi. Şim- di de aynı senaryoları acıyla izliyoruz. Kıbrıs’la başlayan parçala yut politikası, başta kendini dünyanın tek gücü sayan ABD ile Lozan An- tlaşması’yla amaçlarını elde edemeyen kin güdücü AB uluslarından bir kısmının iç- te ve dıştaki güdüsüdür. ABD’nin avucundaki Sayın Başbakan RTE’nin övünçle belirttiği stratejik ortaklık ba- ğımlılığından soyutlanmadan erdemli bir ülke olmamız ola- naksızdır. Atatürk’ün “Tam bağımsız Türkiye” ilkesiyle hareket edilmedikçe bu so- run çözülemez. Irak’taki kukla devletin de desteklediği patronun taşe- ronu, PKK’li teröristlerce İran’a da gözdağı vermek için bize savaş açılmıştır. TC Devleti eğer özgür yaşamını sürdürmek istiyorsa dost saydığı düşmanlarımıza kar- şı kesin siyasi tavrını kişisel ve siyasi çıkarlarını kafasın- dan atarak bunu uygulama- lıdır. A. Gül’ün New York’ta- ki Barzani’yle sarmaş dolaş muhabbetlerinden artık vaz- geçmesi de bu kapsamda- dır... Aksi halde bayramda tu- ristik beldemiz Altınova’da yaşanan kişisel çatışmanın etnik bölücülüğe dönüşme- si de ne yazık ki önlenemez. Sağduyuyla olayların çözü- münü bekleyen “Memleket Gönüllüsü Çılgın Türkler” ba- ğımsızlığımızın sağlanmasını sabırla bekliyorlar... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 7 Ekim Saydam SESSİZ SEDASIZ (!) Şeker Bayramı Şap Tadında Gelişti HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Burdur ilinde, MÖ 5700 yõlõna ta- rihlenen ünlü hö- yük. 2/ Sevap... Bir gömleğin ya da giy- sinin göğüs kõsmõna konulan dantel süs- leme. 3/ Alüvyon... Açõklanamayan ya da çözülemeyen şey. 4/ Yannis Rit- sos’un, dilimize de çevrilmiş bir şiir ki- tabõ. 5/ Çam, ardõç, sedir gi- bi ağaçlarõn yaprağõ... Bi- nek hayvanlarõnõn sõrtõn- daki oturmalõk. 6/ Pedallõ küçük motosiklet... Rüt- besiz asker. 7/ “Korkarõm sevdiğim --- felekten / Bir gün ağõ katar aşõma benim” (Karacaoğlan)... İlave. 8/ Kõyamet günü İsrafil adlõ meleğin üfleyeceğine ina- nõlan boru... Kastamonu’nun Põnarbaşõ ilçesinde ünlü bir kan- yon. 9/ Japonlara özgü çiçek düzenleme sanatõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kõbrõs’a özgü bir çeşit beyaz peynir... Bir nota. 2/ Üzün- tü, keder... Türk halk müziğine özgü dokuz telli saz. 3/ Çok sevilen kimse. 4/ Şarkõ, türkü... Gerçek. 5/ Çin ve Japon- ya’dan tüm dünyaya yayõlmõş bir strateji oyunu... Yetene- ği ve saygõnlõğõyla ünlü kadõn şarkõcõ. 6/ Yerinde durama- yan kimse... Dünyanõn tek kuyruksuz kedi cinsinin adõ. 7/ Melih Cevdet Anday’õn bir romanõ... Bir nota. 8/ Nükle- er etkinliğin ölçümünde kullanõlan birim. 9/ İri çoban kö- peği... Şarap mahzeni. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 V A R D E L A A İ N İ L A B E L N A N K Ö R R A Y G A P A R B E M A R E E G O T A A N A İ R K A M D İ L İ T E R A M İ S İ N İ T İ N A A K A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear