28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2007 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Ölümünün 92. yılında Tevfik Fikret ve ‘Gelibolu’daki Miralay’ ORHAN KARAVELİ Türk aydınlanmasının ilk ışığı KARANLIĞA KARŞI Müzesi var şimdi. Müze, Hasan Âli Yücel’in girişimiyle, 19 Ağustos 1945’te açıldı. Fotoğrafta, Yücel, Tevfik Fikret’in akrabalarıyla Aşiyan’da. ...... Atatürk’ün en çok sevdiği ve bağlandığı Türklerin başında geldiği bilinen Fikret’e hayranlığının kanıtı ‘...inkilâp ruhunu ondan aldığı...’ sözleriyle sınırlı değildir. ‘‘... Ben ona yetişemedim, sohbetinden yararlanamadım. Bu nedenle kendimi bedbaht sayarım. Ama, bütün eserlerini okudum. Çoğu şiirleri ezberimdedir. O hem büyük şair, hem de büyük insandı...’’ diyen de O’dur. Bir söyleşi sırasında yanındakilere ‘‘...Bu yurdun ve ulusun uygar dünya ulusları arasında ün ve onurla yaşayabilmesi için gereken her şeyi düşünen, yazan ve bu uğurda kendini feda eden kimdir?..’’ sorusunu yöneltmiş ve beklediği yanıtı alamayınca da ‘‘...Fikret be çocuklar!.. Fikret be çocuklar!.. Fikret be çocuklar!..’’ diye üç kez tekrar etmişti. “...O, bizden çok daha ilerisini görebilen insandı. Ne yazık ki, biz ona hâlâ yetişemedik...’’ Atatürk’ün, gene Fikret’le ilgili şu sözlerini de anımsayalım: ‘‘...Biz onu mektep sıralarında okuduk. Ondaki heybet, vakur âhenk hiçbir şairimizde yoktur. Ancak onu iyi tanıyanlar ve tanıyacak olanlar benim bugün yapmak is ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Sindirme ve Bileme... “Emin Çölaşan’ın işine son verilmesi münferit bir olay değil, rejime yönelik sindirme operasyonunun bir parçasıdır.” İki gün önce Ali Sirmen’in yaptığı bu saptamaya katılmamak olanaksız. Emin Çölaşan bugünkü hükümet için çok “tehlikeliydi”. Herhangi bir muhalif değildi. Eleştirmekle, karşı çıkmakla kalmıyor, ülkedeki dinci yapılanmayı, rejim tehditlerini belgelerle ortaya koyuyordu. Kanıtları tek tek gözler önüne seriyordu. Zamanlama... İşten çıkarılmasının zamanlaması da çok önemli... Belki daha önce söylenebilenlere artık tahammül yoktu. Artık.. yani seçimden sonra, yani her iki kişiden biri AKP’ye oy verdikten sonra, yani artık biz güçlüyüz, millet bizi istiyor, Cumhuriyet ilkelerini yok sayabiliriz, istersek din devleti de oluruz.. biz çoğunluktayız düşüncesi yerleştikten sonra... Ah nasıl anlatmalı? Demokrasinin, çoğunluğun isteklerinin geri kalanlara dayatması demek olmadığını, nasıl anlatmalı?.. Çevremde çok insan Emin Çölaşanın son yazısı neydi diye sorup duruyor. (Herkes Hürriyet okumuyor...) Özetleyeyim: Emin Çölaşan’ın “Vay Vay Vay’ başlıklı yazısı İslamcı bir derginin yayınlarını gündeme getiriyor, “İstanbul Valiliği, Savcılığı, Emniyet ve öteki makamların gözü önünde, hem de Müslümanlık adına bu yayınların yapıldığını vurguluyor ve “Devlet var mı?” diye soruyordu. Seçim sonrası bu dergilerin iki kapağı şöyle: Birinde, Anıtkabir’e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk’ün mezarından ceset olarak çıkarılıyor. Üzerindeki yazıda “Millet, laikliği ve Kemalizmi Sandığa gömdü” diyor... Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: “1. Dinsizlik, 2. Halk Düşmanlığı, 3. Fahişelik ibnelik, 4. Ayyaşlık Hırsızlık, 5. Batıcılık Hayvanlık, 6.Vatan Hainliği. Üzerindeki yazı, “Küfür Ocağı’ndan kurtulmaya az kaldı” diyor... (Artık içindeki yazılardaki Cumhuriyet rejimine küfürleri yazmıyorum!) Emin Çölaşan’ın Hürriyet’teki son yazısı böyle... Ertesi gün Bekir Coşkun’un “Kürek Mahkumları” yazısını gözyaşları içinde okuyorum. Dayan, asıl küreklere, o “Aydınlık Ülkeye”, şeriatçıların, tarikatların, laik Cumhuriyet düşmanlarının karanlığa sürüklemelerini asla kabul edemeyeceğimiz, Mustafa Kemal’in memleketine kürekleri çekmeye devam diye haykırıyorum. İçimden bin kez yalnız değilsin diyorum... Ama bu arada, Emin Çölaşan’ın o son yazıda vurguladığı olayın sonrasını bilmek istiyorum. “Devlet var mı?” sorusunun yanıtını bekliyorum. İlgili merciler o yazıdan sonra ne yaptılar, o dergilere ilişkin ne gibi uygulama, önlem aldılar?.. Yalnız öteki gazetelerin değil, asıl Hürriyet’in bu işin takipçisi olması gerektiğine inanıyorum. (Gülümsediğinizi görür gibiyim... Çok mu naif, çok mu hayalciyim?) Emin Çölaşan’a yolun açık olsun derken, bu “sindirme” hareketinin, aydınlık bir Türkiye için “bilenmeye” yol açacağını umuyorum. ??? Şu son günlerde büyük ve renkli gazetelerde bol bol modacıların, berberlerin “yeni” ve “modern” türban bağlama yöntemleri çarşaf çarşaf yer alıyor. Çankaya’da “hanımların başları” nasıl olsunmuş diye bir araştırmadır gidiyor... (Biliyorsunuz bir kesim “kadın” kelimesini kullanmıyor, ya Hanım ya Bayan diyor, kadın lafı ayıp ya da günahmış gibi...) Ağlamakla gülmek arasında gidip gelirken siyasetin yine kadınlar üzerinden yapıldığını görmemek için kör olmak gerek... Anlaşılan, Atatürk devrimleriyle sürekli kavga halinde olan AKP’nin “uzlaşma, uzlaşma” dediği mesele şimdilik modacıların ve berberlerin elinde... Top artık onlarda... Seçim sürecinde ve seçim akşamı, Erdoğan’ın yaptığı konuşmada vurguladığı “uzlaşma” düşüncesinin çoktan rafa kalktığını hep birlikte gördük. Türbanın, başörtüsünün değil türbanın, politik İslamın simgesi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Abdullah Gül’ün Çankaya yolculuğuyla bu simge, Devletin başına oturtulacaktır. Hani laik devlette dini simge olamazdı? Uzlaşma dedikleri bu mu? zeynep@zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 Çanakkale’de 1915 yılı Ağustos ayının en sıcak günleri. Yalnız Türkiye’nin değil, savaşın da kaderini belirleyecek çarpışmalar doruk noktasında. Kolordu Komutanı yetkisiyle atanmış Miralay (Albay) ‘..mevcut bütün kuvvetlerin emri altına verilmesinden başka çare kalmadığını...’ söyleyince Ordu Komutanı Alman generalin ‘‘..çok gelmez mi?..’’ sorusunu ‘‘..az gelir..’’ diye yanıtlamış! Conkbayırı’nda dünya ufkuna yepyeni bir yıldız doğuyor o hengâme içinde: Mustafa Kemal!.. O’nun oradaki mucizevî varlığı ‘üzerinde güneş batmayan’ İngiliz İmparatorluğu’na ve müttefiklerine savaşın en acı yenilgisini tattıracak ve birkaç ay sonra, 10 Ocak 1916 tarihinde, arkalarında yüz binlerce kayıp bırakarak Gelibolu’yu terketmelerinin yolunu açacaktır. Miralay Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki başarı haberleri Rumeli Hisarı’na yaslanan ‘Aşiyan’ında son günlerini yaşayan bir başka ‘Türk Büyüğü’ için teselli kaynağı olacak ve kendisini ziyarete gelen dostlarına ‘‘...Ah, Gelibolu’daki şu miralayı bir görebilsem.. tanıyabilsem...’’ dedirtecekti. 48’indeki Tevfik Fikret 34’ündeki Mustafa Kemal’den böylesi derin bir özlemle söz ederken, Mustafa Kemal de, çocuk yaşlarından beri hayranı olduğu Tevfik Fikret’in hastalık haberleriyle üzüntü içindedir. tediğimi anlayabilirler... O, karanlıklarda bir nur gören ve bizleri nura yöneltmek isteyen şairdi...’’ ....... Bugün, kısa yaşamı bir kara baskı, karmaşa ve çöküş döneminde acılar ve umutsuzluklar içinde geçen Tevfik Fikret’in 92. ölüm yıldönümü. Evet, ömrü acılar içinde tükenmiştir, ama ‘Türk Aydınlanması’nın ilk ışıklarını yakan da odur. Üstelik şiirleriyle Atatürk’ün yetişmesine katkıda bulunmuş, O’na esin kaynağı olmuştur. İlhan Selçuk’un dediği gibi ‘‘...Aydınlanma sürecine 1923’te giren Türkiye’nin tekrar karanlığa sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğumuz şu zamanda (Tevfik Fikret’i tanımak ve tanıtmak) özellikle değer kazanıyor.’’ (I) Ölümünden birkaç gün önce söylediği şu sözler benzersiz tevazuunun yanı sıra umudunu yetirmediğini; her şeyi yurtsever ve bilinçli gençlerden beklediğini de gösteriyor. ‘‘...Öyle bir dergi çıkarmak istiyorum ki, rehbersiz kalmış, zorba kuvvetlere boyun eğmiş gençlere yol göstersin. Onları aydınlatsın. ‘Aşiyan’ benim değil, gerçek adına savaşacak temiz ve cesur gençlerindir. Fakat, mebusluk, nazırlık peşindekilerin değil. Her zorba kuvvete, her baskıya karşı fikir adına canlarını vermeye hazır gençlerin. Gelsinler, burada çalışsınlar. Ben onların sobalarını yakayım, çaylarını getireyim. Onları gördükçe mutlu olayım.. Belki o vakit kuvvet bulurum. Tazeleşirim. Fakat, bizim sessiz kalışımızdan kuvvet bulanlar, kendi hataları yüzünden çürümüş olan bu efendiler, acaba böyle bir dergiyi yaşatırlar mı? Onlara hayat veren, bizden korkmamalarıdır. Biz biraz kendimizi gösterirsek, sindiklerini ve düştüklerini göreceksiniz...’’ (II) (I) Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği (Önsöz), Orhan Karaveli, Pergamon Yayını, 2005 (II) Tevfik Fikret, Kemalettin Şükrü, İstanbul Kanaat Kütüphanesi, 1931 Aşiyan’da, Tevfik Fikret ve Edebiyatı Cedide İNKILAP RUHU... Yıllar sonra, 1918’in 19 Ağustos günü, Fikret’in üçüncü ölüm yıldönümünde pırıl pırıl üniforması içindeki gencecik Mustafa Kemal Paşa ‘Aşiyan’a çıkan yokuşu tırmanırken çok sevdiği ve güvendiği ‘manej’ hocası ve dostu Emin Bey’e, ‘‘Ben inkılâp ruhunu Fikret’ten aldım. Ziyaret edeceğim yerlerin başında elbette ‘Aşiyan’ gelir...’’ diyecekti. Savaşın kaybedileceği artık belli olmuştur ve o gün hocasına bir de sırrını açıklar: “Yakında Anadolu’ya gidiyorum! Sen ne dersin?” “Daha ne duruyorsun? derim...” Cumhurbaşkanımız ve Tevfik Fikret Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, Tevfik Fikret’in 90. ölüm yıldönümü nedeniyle 19 Ağustos 2005 günü şu mesajı yayımlamıştı: ‘’İnsanın aklının, sağduyunun, bilimin ve bilimsel düşüncenin yüceliğini benimseyen ve yazın tarihimizde unutulmaz yeri olan Tevfik Fikret, onurlu yaşamı ve seçkin yapıtlarıyla Ulu Önder Atatürk’e ‘Türk Aydınlanma Devrimi’ni yaşama geçirmesinde esin kaynağı olmuştur. Çağdaşlığın gerisinde kalan düşünce ve yaşam biçimlerinin yanı sıra devrin toplumsal kurumlarına yönelik eleştirel tutumu, Türk Ulusu’nun daha güzel günlere kavuşmak için verdiği savaşımda yol göstermelidir. Büyük ozan ve düşünür Tevfik Fikret’in seçkin yapıtlarının, genç kuşaklar ve aydınlar için etkisini ve çekiciliğini yitirmeyen değerli kaynakları olduğuna inanıyorum.’’ ‘Taş yüreklerin keyfi yerinde..’ da devrin Fikret hayranı, efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel yetişti. İstanbul Belediyesi adına ‘Aşiyan’ı Nâzıma Hanım’dan satın tos’ta aydınlık ‘Fikretsever’lerle dolup aldırtarak, şairin 30’uncu ölüm yıldönümüne taşar. Umarım, bugün de öyle olacak rastlayan 19 Ağustos 1945 günü ‘Edebiyatı tır. Cedide Müzesi’ olarak hizmete açtı. Şairin, Aksaray’daki babadan kalFikret, ‘Aşiyan’ın bahçesine gömülmek istema konağı satarak, ustalarla birlik mişti, ama yakınlarının ısrarıyla önce Eyüpsulte âdeta kendi elleriyle yaptığı ve tan’da toprağa verdiler. Son arzusu ancak 46 ‘Kuş Yuvası’ adını verdiği bina yıl sonra yerine getirilebilecek ve 94. doğum nın planlarını kendisi çizmiş, iç dü yıldönümü olan 24 Aralık 1961 tarihinde kezenini ve eşyasını da gene kendi mikleri Eyüp’ten getirilerek törenle ‘Aşiyan’ın si tasarlamıştı. Parası yetmeyince bahçesindeki şimdiki mezarına gömülecekti. dostlarına borçlandığı da sır değilŞair, yazar, ressam, dir. Kısa mimar, büyük hümanist ömrünün ve eğitimci Fikret’in ? ‘Aşiyan’ özellikle her 10 yılını bukabrinin hemen arka19 Ağustos’ta aydınlık rada geçirsında bir de ‘Kaya Kidi, ama dev ‘Fikretsever’lerle dolup taşar. tabesi’ vardır ki, biraz rine göre sadeleştirilmiş haliyle Umarım, bugün de öyle şöyledir: çok ilerdeki olacaktır. Ey taş, sen ey paslı yüce duygu kitâbesi âlemin, ve düşünceleAndıran başını kırılmış bir sfenks heyrini anlamayanlar ve hazmedemeyenler, evin, Türk Edebiyatı Bölü kelinin! Duruşunla hilkati seyredersin şüphe domü’nü yönettiği Amerikan Koleji’ne yakınlığını bahane ederek demedikle lu, Anladın mı bâri o büyük sırrı sen? rini bırakmadılar. Bugün bile bırakmıSen bari anladın mı, sen ey huzura ermiş yorlar: ‘...Bol para karşılığı Protestanlara ki kalp? Neden âlemde hep taş yüreklerin keyfi yelise hademeliği yaptığını...’ yazmışlardı. Şimdilerde ise bu güzel ve iddiasız binayı ona rinde? (II) ‘...muhitlerine sığındığı Kolej’in hediye etti(I) Türk Edebiyatı, Ahmet Kabaklı, Türk Edeğini...’ (I) söylemekten çekinmiyorlar. Dul eşi Nâzıma Hanım, hiçbir geliri olma biyatı Vakfı Yayınları, İkinci Cilt, Sayfa 700, dığından ‘Aşiyan’ı bir süre öğrencilere pansi 1968. (II) Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği, Orhan yon olarak kullandırttı. Çaresi kalmayınca da burayı Kolej idaresine satmak üzereydi ki, imda Karaveli, Pergamon, 2005, Sayfa 271. İstanbul, Bebek, Rumeli Hisarı yakınındaki ‘Aşiyan’ özellikle her 19 Ağus Bebel Gilberto İstanbul’da ? Kültür Servisi Brezilya’nın uluslararası müzik arenasına kazandırdığı en büyük isimlerden kabul edilen şarkı yazarı ve vokalist Bebel Gilberto, 22 Ağustos Çarşamba akşamı saat 21.00’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da İstanbullu sanatseverlerle buluşacak. Latin müziğinin Batı’daki en popüler temsilcilerinden Bebel Gilberto, son albümü “Momento”yu nisan ayında çıkardı. www.biletix.com Marmara depremi fotoğraf sergisi ? Kültür Servisi 17 Ağustos 1999 yılında Türkiye’yi yasa boğan Marmara depreminin yıldönümünde hayatını kaybedenler için Sarıyer Belediyesi tarafından fotoğraf sergisi düzenlendi. Sergide genç yaşta geçirdiği motosiklet kazasında hayatını kaybeden Anadolu Ajansı muhabirlerinden Hasan Türkan’ın depremin simgelerinden biri haline gelen fotoğrafları sergilendi. SAYI: 2006/2853 Satılmasına karar verilen gayrimenkulun cinsi, kıymeti, adedi evsafı: Hatay ili, İskenderun ilçesi, Arpaçiftliği köyü, 145 nolu parselin tamamı, borçlu adına kayıtlı olup satışa çıkarılmakla, taşınmaz 19868 m2 büyüklüğünde, 3 katlı depo ve ağaçların bulunduğu yerdir. Yapının zemin katı ahır, üst kısımları ise 3 oda, 1 mutfak ve müştemilattan ibaret ev olup, toplam 237 m2 dir. Parselin geri kalanı sulu tarla vasfındadır. Toprak yapısı killi siltli ve geçirgen olmayan bir yapıya sahiptir. Tarlanın 8 dönümlük bölümü üzerinde dikili ağaç bulunmamakla, sürülüp boş bırakılmıştır. 3 dönümlük arazi üzerinde narenciye ve kenarlarda okaliptüs ve Andız ağaçları olmak üzere, toplam 240 adet narenciye ağacı bulunmaktadır. Yetişmiş limon ve mandalina ağaçları, okaliptüs ve andız ağaçları, kayısı ve yeni yetişen portakal ağaçları ile parsel üzerinde bulunan 3 katlı binanın, toplam değeri 292.616,00 YTL bedelle satışa çıkarılmıştır. SATIŞ ŞARTLARI: 1Satış, 15.10.2007 günü, saat: 14.3014.40 arasında İskenderun 2. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. 2Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’nı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuuna ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 25.10.2007 günü, aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkartılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse, gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere, artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’nı bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 3Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir, ihale pulu, KDV, tahliye ve masrafları, tapu alım harcı ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tellaliye resmi ve tapu satım harcı satış bedelinden ödenir. 4İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 5İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 6Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 7Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderacatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/3008 sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 09.08.2007 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 44850) İSKENDERUN 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear