26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bu hafta 23 Nisan nedeniyle ülkemizin her köşesinde çocuk etkinlikleri, çocuk konserleri düzenleniyor 15 ETKİNLİK 2 MAYIS’TA BAŞLAYACAK Çocuklar ve müzik... e kadar kıvanç duysak azdır: N Dünyada çocuklara bayram armağan etmiş tek ülkeyiz! Bu hafta 23 Nisan nedeniyle ülkemizin her köşesinde çocuk etkinlikleri, çocuk konserleri düzenleniyor. Birçok senfoni orkestramız çocukların solist ya da korist olduğu ya da konusu çocuklara seslenen konserler düzenlediler. Bilkent Senfoni Orkestrası’nda Elvin Hoxa, Ceyla Ganiyeva, Mertol Demirelli, Doğuş Ergin gibi isimler var. Bursa’da yine piyanist Mertol Demirelli ve küçük kemancı Berfin Aksu yer aldı. Ankara ve İzmir’de çocuk korolarının katıldığı konserler yapıldı. Hatta CSO, çocukları da büyük orkestraya kattı. İstanbul’da ise Akbank sanat programları çerçevesinde Cihat Aşkın ve küçük arkadaşlarından oluşan CAKA projesinin Türkiye’nin on sekiz ilinden elemeyle seçilen üstün yetenekli çocukları çaldılar. Bu akşam Boğaziçi Üniversitesi Klasik Müzik Konserleri dizisine Rusya’dan Spivakov Vakfı’nın harika çocukları davetli. Bizim de iki harika çocuğumuz, piyanist Mertol Demirelli ve kemancı Elvin Hoxa onlarla sahneyi paylaşacaklar. Çocuklara yönelik dinletiler, çocukların da içinde yer aldığı dinletiler yalnız 23 Nisan haftasıyla sınırlı kalmamalı, Türkiye’nin bütün festivallerinde çocuklara yer ayrılmalı. Böylelikle hem onlara sahneye çıkma fırsatı yaratmış hem de onları dinleyen diğer çocukları yüreklendirmiş oluruz. Olanak sahibi aileler çocuklarını özel olarak yetiştirmek için gereken tüm kuralları yerine getiriyorlar. Çocuğunun müzikçi olmasını amaçlayan ailelerin ilk sordukları soru, kaç yaşında başlatmalıyız? Çocuk, eğer evde müzik çalınıp dinlenen bir ortama doğmuşsa, hiç müzik duymamış olanlardan birkaç adım önde başlıyor yaşama. Ayrıca herhangi bir işin/oyunun başında uzunca oturabilen, yaptığı işe yoğunlaşabilen çocuk, her şeyi olduğu gibi Elvin Hoxa. Ege’nin iki yakası belgeselle buluşuyor MUĞLA (ANKA) “Türkiye&Yunanistan 3. Belgesel Film Buluşması”, Muğla Belediyesi ve Belgesel Sinemacılar Birliği işbirliği ile 25 Mayıs 2007 tarihleri arasında Konakaltı Kültür Merkezi’nde yapılacak. Türkiye’den 11, Yunanistan’dan 10 olmak üzere toplam 21 filmin yer aldığı Belgesel Film Buluşması’nda, gösterimlerden sonra yönetmenlerin de katılımıyla söyleşiler düzenlenecek. Ücretsiz etkinlikte, filmler Türkçe ve İngilizce altyazı ile gösterime sunulacak. Buluşma kapsamında gösterilecek filmler ve yönetmenleri ise şöyle: “Yeni Bir Yurt EdinmekEnis Rıza, Pyla/Beraber Ayrı YaşamakElias Demetriou, Eski Şehirden Son HavadisMustafa Ünlü, Elias Petropoulos/Bir Yeraltı DünyasıKalliopi Legaki, Yaşarsak Anlatacak Hikâyelerimiz OlurCostas Macheras, Murder at The Agora/Agora’da CinayetAngelos Abazoglou, HiçbiryerdeMihriban Tanık, O Allos/Öteki Lucia Rikaki, The School/OkulMarianna Economou, Arap Kızı Camdan BakıyorGül Muyan, ZaharofThe Mystery Man of Europe/Zaharof Avrupa’nın Gizemli AdamıAngelos Abazoglou, Yakın Ada Uzak Ada Burgaz AdaNedim Hazar, Bir Yudum Bekleyişİlkay Nişancı, KoursalNikos Theodossiou, NazêÜmit Kıvanç, İnsanı KâmilBuket Aydın, Bir Anadolu KöyüBige Berker, Tren Gelir Hoş GelirSavaş Güvezne, Earthquake/DepremYuri Averof, Benim Limon AğacımTahsin İşbilen, Faith is Rock/İnançları RockMarianna Economou”. Erduran’ın. Son yıllarda Türkiye’de giderek sayıları artan üstün yetenekli çocuklara rastlıyoruz. Bunlar gerek ailenin özeni gerekse doğuştan sahip oldukları yetenek sayesinde parlıyorlar. Bütün mesele ruh sağlığını yitirmeden olgunluk dönemine varabilmek. RR’DE DUSSELDORF OPERA SOLİSTLERİ’NİN KONSERİ Geçen hafta uzun süredir dinlemediğimiz opera sanatçımız Güneş Gürle’nin de katılacağı bir konseri merakla beklemekteydim. Düsseldorf Operası’nın üç solisti bir araya gelmiş, piyanist Dirk Wedmann’ın eşliğinde bir oda müziği grubu oluşturmuşlar. Programda yer alan dağarcığın çokuluslu oluşu ilginçti: Mendelssohn’dan başlayarak Fin besteci Sibelius, Amerikalı Copland, Ives ve Barber, bizden de Saygun ve Baran ve Fransız besteci Massenet’ye kadar yayılan geniş bir yelpaze. Finlandiyalı soprano Laura Nykanen topluluğun en başarılı şarkıcısıydı. Yükseldikçe koyulan ve kontrolü yitirmeyen ses tonuyla, bilgili şancılığı ve oda müziği söyleminde dikkat çekiyordu. Ancak o da İngilizce şarkılarda diğerleri gibi hiç anlaşılamadı. Basbariton Güneş Gürle ve Finlandiyalı bas Sami Luttinen ise daha çok bariton olarak tınlıyorlardı. Kendi ses sınırlarına uygun olmayan şarkıları niye seçmişlerdi acaba? Şarkıları kendi seslerine göre uyarlayabilselerdi, ses renkleri daha belirginleşebilirdi. Köroğlu’nu da keşke Güneş Gürle’den dinleseydik, Luttinen çok hafife almıştı doğrusu. Ne yazık ki programın ikinci yarısına kalamadım ve Massenet’nin “Don Kişot Operası” bölümlerini dinleyemedim. Belki o zaman bu operacıları daha iyi değerlendirme fırsatım olabilirdi. www.evinilyasoglu.com C Mertol Demirelli. müziği de daha çabuk öğreniyor. Her çocuğun İdil Biret olmasını beklemek çok yanlış. Zaten İdil Biret örneğini vermek de çok yanlış. O yalnız üstün müzik yeteneği değil, ta çocukluğundan başlayarak geliştirdiği filozof kişiliği ile başarılı olmuş bir sanatçı. Uzun saatler çalışmaktan bunalmamış, hiçbir şeyi ceza olarak almamış, yaşama hep güleç bakabilmiş. Aslında üstün yetenekli çocukların yaşamı dışarıdan bakıldığında bir kâbus olarak düşünülebilir. Tanrı’nın onlara verdiği bu ayrıcalık bazen bir cezaya dönüşür. Örneğin Beethoven’in çocukluğu bir kâbustur. Babası oğlunun ikinci bir Mo zart olacağına inanmış, onu sıradan çocukların okuduğu ilkokuldan almış, özel derslerle eğitmeye karar vermiş, odalara kilitlemiş, saaatler boyu çalışmasını öngörmüş! Oysa Beethoven’in dehası Mozart’ın dehasından çok farklıymış! Ayla Erduran’ın yaşamöyküsünü yazarken birlikte geçirdiğimiz uzun bir zaman dilimi içinde, onun dönmeyi hiç istemediği günler, çocuk dönemiydi. Üstün yeteneklisin, daha çok çalışmalısın, herkesten farklısın, o çocuklar hata yapabilir, sen asla yapamazsın, şeklindeki öğütleri anımsamak istemiyordu. Neyse ki müzik sevgisi bütün sıkıntıların üstesinden gelmiş Ayla Müziğin resmi sergileniyor ? Kültür Servisi Ressam Alberk Yıldır’ın resim sergisi 5 Mayıs’a dek Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sanatın en kolay ulaşılabilen ve en sınır tanımayan kolu olan müzik, hayatın en çekilmez zamanlarında bir kaçış alanını keyfe dönüştürür. Alberk Yıldır, klavyeler ve üzerindeki tuşlarla müziğin resmini yapıyor. Müziğin eşsiz matematik dünyasında çıkardığı yolculukla resim yaparken müziğe kaçıyor ressam. Çukurova Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olan sanatçı, 2005’te rh+sanart Dergisi Yılın Genç Ressamı Yarışması’nda on beş finalistten biri oldu. 2001 ve 2004’te Çukurova Üniversitesi Plastik Sanatlar Kolu Karma Resim Sergilerine, 2007’de “Toplu İğne” konulu karma segiye katıldı. (0 212 224 74 31) Müze, Sunay Akın tarafından 23 Nisan 2005’te açılmıştı Oyuncak Müzesi 2 yaşında KADİR İNCESU rada olmaktan dolayı mutlu olduğunu air ve yazar Sunay belirterek şunları Akın tarafından 23 söyledi: “İstanbul Nisan 2005’te açılan ve Oyuncak Müzebugüne kadar yüz bin kisi’ne âşığım. Çünşi tarafından ziyaret edikü bu müzede çolen İstanbul Oyuncak cuk sevgisi var. ReMüzesi 2 yaşında… Ulu sim sergisinin biönderimiz Mustafa Kezim için özel bir anmal Atatürk tarafından lamı var. Çünkü çoTürk çocuklarına armacuklar barış mesajğan edilen 23 Nisan Ulularını resimler arasal Egemenlik ve Çocuk cılığıyla veriyorlar. Bayramı’yla aynı güne srail’de yaşayan Musevi, Filistinli ve diğer etnik grupla ‘Savaşa gitmeden denk gelen 2. yıl kutlara ait çocukların yaptıkları resimler “Mizah Yoluyla Ba önce bizi düşünün! maları kapsamında, İsra rış” adıyla İstanbul Oyuncak Müzesi’nde sergileniyor. Düşlerimizi ve dünil’de yaşayan Musevi, Fiyayı kirletmeyin, listinli ve diğer etnik gruplara ait rarası etkinliği olduğunu belir hırpalamayın! Bizi sevin!’ diçocukların yaptıkları resimler terek “Çocukların ulusu yok, yorlar.” Yenilikçilik ve yaratıcı“Mizah Yoluyla Barış” adıyla dünya da çocuktur bu yüz lık konularında eğitim veren İstanbul Oyuncak Müzesi’nde den... Resimleri incelediğiniz Maureen Kushner’in İsrail sergileniyor. İsrail’in İstanbul de bütün dünya çocuklarının Eğitim Bakanlığı’nın davetlisi Konsolosu Mordihai Amihai, barış içinde yaşadığını, savaş olarak gerçekleştirdiği “Mizah Sunay Akın, Belgin Akın ve ların ise hep büyüklerin ara Yoluyla Barış” sergisinde en ağırlıklı olarak çocukların katı sında olduğunu göreceksiniz” çok, Kudüs’de yaşayan Rafi adlımıyla açılışı yapılan sergi 13 dedi. lı 10 yaşındaki çocuğun yaptığı Mayıs’a kadar gezilebilecek. Serginin İstanbul’da açılması “Barış Merdiveni” adlı resim Çocukluk hayallerini İstanbul nı sağlayan İsrail’in İstanbul dikkatleri çekiyor. Resim altı: Oyuncak Müzesi’yle gerçekleş Konsolosu Mordihai Amihai ise İsrail İstanbul Konsolosu Morditiren Sunay Akın, çocuklar tara İstanbul Oyuncak Müzesi’ni da hai Amihai ve Sunay Akın, ‘Bafından yapılan resimlerden olu ha önce de ziyaret ettiğini ve 23 rış Merdiveni’ adlı resmi inceşan serginin müzenin ilk ulusla Nisan gibi anlamlı bir günde bu liyorlar. Ş Nasreddin Hoca Şenliği afiş yarışması ? AKŞEHİR (AA) Akşehir Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği ile Konya’nın Akşehir Belediyesi’nce 48. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği afişini belirlemek amacıyla düzenlenen yarışmaya katılım 27 Nisan’da sona erecek. Tüm katılımcılara açık olan yarışmada, tasarımlar 50 x 70 santimetre boyutlarında, renkli, orijinal dijital baskı tekniğiyle ya da bilgisayar çıkışıyla hazırlanacak. En fazla 3 eserle başvurulabilecek olan yarışmada, afişin uygun bir yerinde açık ibarelerle Akşehir Belediyesi, Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği amblemleri ile “48. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği 510 Temmuz 2007 Akşehir’’ ifadeleri yer alacak. Tasarımların değerlendirmeye alınması için zarar görmeyecek şekilde paketlenerek 27 Nisan’a kadar Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği’ne ulaştırılması gerekiyor. İ B lackman, işte bu dönemde “Alis Harikalar Ülkesinde” sergisindeki resimleri yaparken Lewis Carrol’un bu ünlü kitabı 91 yaşındaydı. Alis’in başından geçenler tuvalde ESİN GÖÇER 006 yazında Avustralya’nın kış mevsimini yaşama ve bu güzel ülkedeki sergilerden bazılarını görme olanağı buldum. Bu gezimde, beni en çok etkileyen sergi, Avustralyalı ressam Charles Blackman’in, Melbourne’de Avustralya’nın en eski sanat müzesi olan National Gallery of Victoria’da gördüğüm, “Alis Harikalar Ülkesinde” başlıklı sergisi oldu. Ressam, kavram olarak tümüyle Lewis Carroll’un 1865’te yayımlanmış “Alis Harikalar Ülkesinde” adlı romanından yola çıkıp Alis’in başından geçenleri resimlemiş. Charles Blackman, “Alis Harikalar Ülkesinde” ile ilk kez 1956 yılında, gözü kör olan karısı Barbara’nın dinlemesi amacıyla kütüphaneden kasetini aldığında karşılaşmış. Öyküyü tekrar tekrar dinlerken bu öyküyle kendi yaşamı arasındaki benzerlikleri fark etmiş. Yaşamda her şeyin olabileceği duygusundan öte, kitaptaki gi K  M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K 2 bi kendi yaşamında da her şey aynı anda ve birdenbire olmaktaymış. Blackman, özellikle karısının kör olma aşamasında yaşadıklarını, Alis’in yaşadığı değişimlere benzetmiş. YKÜ VİKTORYA DÖNEMİNDE GEÇİYOR Blackman, işte bu dönemde “Alis Harikalar Ülkesinde” sergisindeki resimleri yaparken Lewis Carrol’un bu ünlü kitabı 91 yaşındaydı. Viktorya döneminde geçen öykü, tavşan çukuruna düşen bir kızın yaşadıklarını anlatır: Sürekli değişen ve şaşırtan karakter ve ortamlarla karşılaşan kız, yaşamı yeni baştan değerlendirmek zorunda kalır. Görme yeteneğini yitiren karısıyla ilişkisi, Blackman’in yüzlere ve gözlere eğilim göstermesine yol açmış. Özellikle göz çevresine yerleştirdiği vurgu ve gölgeyle resmin odak noktası olan anlam dolu gözler, Blackman’in yapıtlarına melankolik bir hava veriyor. Ö CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear