28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2007 PAZARTESİ 14 Alacakaranlık Yaşam yine zordu, ülkenin üzerine yine abanılıyordu ama, 2530 yıl öncesinin özlemleri, geleceğe yönelik beklentileri ve birliktelikleri bambaşkaydı. Bugün de alacakaranlıktayız. Gri, basık, ağır bir hava soluyoruz. Halk yığınları savruk, çıkarlarının ayrımında değil, sürükleniyor... Vahap Erdoğdu’nun yeni çıkan “Sermayenin Küresel Egemenliği ve İslam” adlı kitabında günün irdelenmesi açısından sağlam anlamlandırmalara rastladık: “...Müslüman Kardeşler, Hamas, Hizbullah gibi İslamcı örgütler, birer sivil kuruluş gibi çalışmakta, sağlık, eğitim gibi hizmetler yanında, yoksullara maddi yardımlarda da bulunmaktadır. İslamcı belediyelerin kömür, un gibi yardımlarının yanında, kent meydanlarında kurulan iftar çadırları, Fethullahçıların denetimindeki çeşitli örgütlenmeler, varoşlarda örgütlenen Deniz Feneri gibi yardım kuruluşları, faşist ve nazi partilerle benzerlikler göstermektedir. Küreselleşmenin öngördüğü desantralizasyonla (ademi merkeziyet), demokratik katılımcılığı, ‘sivil toplum örgütlerine’ ve bu bağlamda sivil toplum örgütlerine evrimleşen tarikatlara terk eden geleneksel siyasal partiler, adeta birer meslek kuruluşu haline dönüştürüldükten sonra, etrafı kalın duvarlarla çevrili, oy bekleyen birer kale haline gelmişlerdir. Sıradan bireyin bu duvarları aşması olanaksız değilse de, aşılması oldukça güçleştirilmiştir. Buna karşılık, camiler, tarikat merkezleri, politikanın (kuşkusuz İslamcı politikanın) en rahat konuşulabildiği, herkese açık ortamlardır. ...Türkiye’de İslamcı hareketlerin hedefi varoşlar olmuştur. Henüz kentleşmemiş, kendi kırsal kültürünü kente taşımış, kent kültürüyle çatışan ve kent kültürü karşısında dışlanmışlık duygusuna kapılan, bu nedenle de, kimliğini korumaya çalışan bu kitlelerin, inançları nedeniyle de yabancı olmadığı bu siyasal söyleme uyum sağlaması zor olmamıştır. Burjuva kültürünün bir anti tezi olarak biçimlenen bu anlayış, yalnızca korumaya çalıştığı kimliğinde değil, yaşam tarzıyla da ayrıksılığını kanıtlayacak görünüme bürünmüştür. Bu yöreleri mekân seçen tarikatlar, okullar, Kuran kursları, vakıf türü örgütlenmeler, gözlerden uzak olmanın avantajlarını da kullanarak, küçük burjuvazinin alt tabakalarından oluşan esnaf, memur, hizmetli, imam, öğretmen, öğrenci ve henüz köylülüğünden kopamamış işçilerden oluşan geniş yığınları, siyasal amaçları doğrultusunda yönlendirebilmektedir.” Sol görevini yapmayınca ya da sola görevi yaptırılmayınca, meydanın kime kaldığı çok açık... Önümüz seçim. Bir şeylerin değişmesi gerek. Gecikilmediyse tabii... SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Bilinçli uygulama Çocukluktan yeni çıkmışlar. Bir araya gelmişler, insanları kıskıvrak bağlıyorlar, sonra gözlerinin içine baka baka boğazlarını kesiyorlar. Böylesine bir vahşet, nasıl bir duygudaşlığın sonucudur, nasıl bir bilinçaltının dışavurumudur? Malatya’da insan kasaplığı yapanlar, bir cemaat vakfında kalıyorlarmış... CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2007 yılı bütçesine ilişkin raporundaki rakamları çıkarmış: Kamuya ait öğrenci pansiyonlarının sayısı 54, toplam yatak kapasitesi 6 bin 942. Özel öğrenci yurtlarının sayısı 2 bin 735, barınan öğrenci sayısı ise 134 bin 769. Kılıçdaroğlu’na göre, rakamlar her şeyi açıklıyor: “Bu bilinçli bir uygulama... Yurt sorunu özellikle çözülmeyerek çocuklarımızın birilerinin tezgâhında kalması isteniyor. Öğrencilerin özel cemaat yurtlarında hangi koşullarda, niçin kaldıkları doğru dürüst sorgulanmadı bugüne değin. Bunun gereği yapılmadı. Sonra Malatya’dakine benzer olaylar meydana gelince, nereden çıktı bu çocuklar diyoruz?” Uygar, bilgili, olgun, insanca ilişkilerin var olduğu bir ortamda yetişen çocuk kendisini ona buna kullandırır mı hiç? ‘Fatihin’ Şark Pazarlığı “AB zarlarının atıldığı” 17 Aralık (2004) zirvesinde, Erdoğan’ın kullandığı müzakere yöntemleri için Avrupa basınının en sık kullandığı tanım “pazar” sözcüğü olmuştu. “Le Monde”, “Le Soir” gibi gazeteler, Ankara’nın müzakere taktikleri için “halı pazarlığı” demişlerdi. Çizme’den “Corriere della Sera” da, Başbakan’ın kamp kurduğu “Conrad Oteli’nden” hareketle “Conrad pazarı” tanımını kullanmıştı. Avrupalı gazetecileri koro halinde bu teşhiste birleştiren neden, Erdoğan’ın Brüksel tarihinde benzerine rastlanmamış bir müzakere tarzıyla “muğlaklık”, “ayak oyunları”, “restleşme”, “efelenme” “kader zirvesini son ana dek kilitlemesi” olmuştu! Toplantıyı ve Türkiye’ye önerilen şartları en küçük ayrıntısına dek aylar öncesinden hazırlayan, bunları ayan beyan ilan eden AB hükümet ve devlet başkanları, şartlarla mutabık varsaydıkları Erdoğan’ın tümüyle iç kamuoyuna yönelik olarak son anda çıkardığı “marazaya” fena halde içerlemiş, çileden çıkmışlardı. Chirac yolunu değiştirmişti “Tutmayın beni, uçağımı hazırlayın, motorları çalıştırın!” gibi “efeliklerin” ardından, son dakikada tüm koşullara paşa paşa boyun eğen Erdoğan, hem kendisinin, hem Türkiye’nin kredibilitesini tuz buz etmişti. “Devlet geleneklerini hiçe sayan” bu uslübu had derecede “itici” bulan Chirac, zirvenin ardından “Türkiye’nin her şeyden önce bir kültür devrimine ihtiyacı var!” açıklamasını yapmış, bununla da kalmamış, TC Başbakanı’yla karşılaşmamak adına “Conrad” Oteli’nin koridorlarında tedbir aldırmıştı! İstiskalin bundan büyüğü düşünülebilir mi? Skandala dönüşen o zirveden Erdoğan, anlı şanlı medyamızın desteğiyle “Avrupa fatihi” olarak döndü! Ne var ki, Avrupalı liderler, bu kendinden menkul “fatihi”, iki yıl öncesinin “otel koridorlarında” yapmış oldukları gibi, Birliğin 50. yıl kutlamalarından dışladılar. Medyamız her zaman olduğu gibi şaştı: “Canım bu da olur mu?” Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı şaşkınlığı gösteriyorlar: “Aaa! Köşk adayı hâlâ belli değil. Demokrasi ayıbı!” Şaşacak ne var? Erdoğan bu. Ne demişti? “Demokrasi amaç değil, araçtır!” “Kilit önemde” bir uluslararası zirveyi göz kırpmadan “Kasımpaşa raconuyla” kilitleyen Başbakan, bugün Köşk yarışında çoktan aşılması gereken “aday belirleme sürecini” de son ana dek kilitliyor. Başka hiçbir nedenle olmasa bile, Türkiye’yi AB nezdinde soktuğu bu “zavallı konum” itibariyle, oturduğu koltuğun bile sorgulanması gerekirken, aylardır ülkede “Köşk’e çıkar mı? Çıkmaz mı? Çıkmazsa kimi çıkarır?” tartışmaları yapılıyor. Kimse dönüp de bu noktaya gelinene dek neler oldu, neler bitti... arkaya bakmıyor. Hayret bir şey! Varsa yoksa “derin pazarlık”! “Olacak mı? Olmayacak mı? Olmazsa, ‘dış dünya ve muhalefete gol atarak!’ Nimet Çubukçu’yu mu önerecek, Gül’ü mü, Şener’i mi, Gönül’ü mü, Mehmet Aydın’ı mı” diyerek fal açılıyor. Çağrıya destek İki saygın isim, emekli vali Güngör Aydın ve hukukçu Nevzat Helvacı, “Cumhuriyet ve Demokrasi Güçlerine Çağrı” metnini kaleme aldılar. Metin, bir siyasal çerçeve çiziyor ve adı üstünde çağrı yapıyor: “Sol demokratik iktidar seçeneğini oluşturmak, demokrasiyi genişletmek, derinleştirmek ve ilerletmek için de sol yelpazedeki demokrasi güçleri ile her türlü diyalog, ortak davranış, güç, iş ve eylem birliğine hazır ve açık olma, katılma...” 14 Nisan’da yurtsever gökyüzüne yükselen çığlık; şirazesinden çıkmışların kulağında yankılanmaya ve de başımıza “indirilmiş kıtaların” düşlerinde karabasan olmaya devam ederken, Aydın ve Helvacı’nın çağrısına kulak vermekte yarar var: “www.solsecenek.com” Kınama Dillere destan bir demokrat dönemden geçiyoruz. Öylesine demokrat bir dönem ki bu, hekimlerin hakları için yaptığı “beyaz önlük” eylemlerine “karıştığı” gerekçesiyle Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Vahide Bilir’e kınama cezası veriliyor. Demokratların demokratik dönemindeyiz. En demokratik dönemi görmedik henüz... Şeker işçileri AKP Meclis’ten geçici işçilere kadro verilmesini içeren “seçim öncesi bir parmak bal” yasası çıkardı. Oysa, balı koklayamayacak olanlar bile söz konusu. Örneğin, şeker sektöründeki geçici işçiler yasadan yararlanamayacaklar... Şeker sektöründeki geçici işçilerin çalışma süreleri ortalama 120 gün. Oysa AKP’nin çıkardığı yasa, en az altı ay (180 gün) çalışanların kadroya geçirilebileceğini öngörüyor... Şeker sektörü elden çıkarılacak, şeker alanında ülke pazarı yabancılara devredilecek ya, al sana dikensiz gül bahçesi... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL HARBİ SEMİH POROY Sosyal Güvenlikte Erkek ve Kız Çocuklar SORU: Babası sosyal güvenlik kurumlarından emekli aylığı alanların erkek ve kız çocuklarına hangi şartlarda yetim aylığı bağlanmaktadır? (A.C) YANIT: Anayasanın 61. maddesi, sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunmaları gerekenlere ayrılmıştır. “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.” Sosyal güvenlik yasalarında “sakatlar” için öngörülen özel hükümler ne yazık ki yeterli değildir. 1) TC Emekli Sandığı Yasası: Erkek çocuklar: 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’nın 74. maddesine göre: A) Ölüm tarihinde 18 yaşını, ortaöğrenim yapmakta ise 20 ve yükseköğrenim yapmakta ise 25 yaşını doldurmamış erkek çocuklara aylık bağlanır. B) Ölen iştirakçinin ya da emeklinin geride kalan erkek çocuklarından “iyileştirilmesi olanaksız hastalıklarının veya sakatlıklarının çalışmalarına engel olduğu sağlık kurulunca onaylanacak raporla” saptananlara “muhtaç olmaları şartıyla, ölüm tarihindeki yaşları ne olursa olsun ölüm tarihini izleyen ay başından, sonradan bu şekilde malul ve muhtaç duruma düştükleri anlaşılanlara kendileri veya veli veyahut vasileri tarafından Sandığa müracaat tarihlerini takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır”. Kız çocuklar: TC Emekli Sandığı Yasası’nın 75. maddesine göre : “Kendisinden aylık bağlanacak olanların ölümü tarihinde evli bulunmayan kız çocuklarına aylık bağlanır. Evlenme dolayısıyla aylığı kesilmiş olanlardan sonradan boşanan veya dul kalanların da eski aylıkları bağlanarak ödenir.” 2) Sosyal Sigortalar Yasası: Erkek çocuklar: Sosyal Sigortalar Yasası’nın 68. maddesine göre: A) Erkek çocuklardan, “18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigorta’ya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan” erkek çocuklara aylık bağlanır. Kız çocuklar: Kız çocuklardan “yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigorta’ya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan” kız çocuklarına aylık bağlanır. 3) BağKur Yasası: On sekiz yaşını, ortaöğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yükseköğrenim yapması halinde yirmi beş yaşını doldurmayan (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine yüzde 25’i, sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan nedenlerin ortadan kalkması durumunda, yeniden aylık bağlanır. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com Vatikan’dan daha karanlık Bir “ortaçağ kurumu” olan Vatikan var ya! Vatikan bile inanın daha “şeffaf”. Kapalı kapılar ardında yapılan Papalık seçimleri, bu kadar sürprizli olmuyor. Kardinaller üç gün kapanıyor. İçlerinden biri “Papa” çıkıyor! Hiç olmazsa oylamaya giren “kardinallerin kim olduğunu” ve birinin mutlaka Papa seçileceğini önceden biliyorsunuz... Erdoğan Ankara’sı Vatikan’dan karanlık. Kamuoyunu aylardır tutsak alan “Cumhurbaşkanlığı tartışması”, faraziyeler ve “hayalet adaylar” üzerinden yapılıyor. “Guardian”ın yazmış olduğu gibi: “Eşi benzeri görülmemiş bir yarış bu. Kimin yarıştığı belli değil!” Üzerine yalnız kendi gölgesinin düştüğü bu “hayalet yarışın” getirdiği gerilimler, kutuplaşmalar, dalgalanmalar, savrulmalar Başbakan’ın umuru değil. Dünya bir yana, “Erdoğan raconu” öte yana. Ülkeyi göz göre göre karanlık bir tünele sokmaktan çekinmeyen RTE’nin kafasının içindeki “acendalardan” artık nasıl emin olabiliriz? Anayasal kurumların, sivil toplum örgütlerinin, meydanlara çıkan yüz binlerin uyarılarına açıkça meydan okuyan, “hayalet aday” namına AKP milletvekillerinden imza alan Erdoğan’ı, Köşk’ü de ele geçirdikten sonra artık kim frenleyebilir? İşler bu noktaya geldikten sonra, ha Erdoğan çıkmış Çankaya’ya, ha da bir piyonu... Türkiye’yi bunalıma dönüşen bu çıkmazdan kurtarmanın tek yolu; Köşk’ün siyasi, kurumsal sorumluluğunu taşıyabilecek ve oturduğu koltuğu dolduracak Hikmet Çetin’vari birini oraya çıkarmaktan geçiyor. RTE sürpriz yapacaksa, yapabileceği tek sürpriz bu olabilir! TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Nisan www.mumtazarikan.com nilgun?cumhuriyet.com.tr İSTANBUL KADIN KURULUŞLARI BİRLİĞİ “Egemenlik Kayıtsız, Koşulsuz Ulusundur” ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN ATAM RAHAT UYU Bizler Çağdaş Türk Kadınları olarak, kurduğun “laik demokratik Cumhuriyetimizi” yaptığın “devrimleri” sonsuza dek koruyacağız, başlattığın “uygar dünyaya katılma yolculuğunu” çağdaş uygarlık hedefine ulaşıncaya dek sürdüreceğiz. İKKB Kadın Araştırmaları Derneği, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Türk Kadınlar Birliği İstanbul Şb.,Türk Kadınlar Birliği Adalar Şb., Türk Kadınlar Birliği Kadıköy Şubesi; Türk Hukukçu Kadınlar Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Der., Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu, Boğaziçi Soroptimist Klubü; Çağdaş Eğitim Vakfı, Fatih Kız Liseliler Der., Kadın İşgücü İstihdamını Destekleme Der., Ada Dostları Derneği, Cumhuriyet Kadınları Der., Notre Dame De Sion’lular Derneği, Türk Anneler Derneği İstanbul İl Merkez Şb., Kadın Haklarını Koruma Derneği, Üniversiteliler Eğitim ve Kültür Vakfı, Bakırköy Kadın Platformu; Kutup Yıldızı Hareketi Derneği, Florance Nightingale Hemş. Yüksek Okulu Mez. Der., Cerrahpaşa Tıp Fak. Hemşireler Derneği, Zonta İş ve Meslek Kadınları Derneği, Kadın Haklarını Araştırma ve Geliştirme Der., ANAP, DYP, CHP, BCP, Türkiye İşçi Partisi Kadın Kolları “Cumhuriyet Mitingi” 29 Nisan Pazar Günü saat 13.00’te Çağlayan’dayız Dosya No: 2006/3154 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: İstanbul ili, Avcılar ilçesi, M.Kemalpaşa Mahallesinde bulunan, tapunun 43 pafta, 6994 parselde kayıtlı 255,10 m2 yüzölçümlü kat irtifaklı taşınmazda, 36/255 arsa paylı, 1. kat (5) no.lu meskenin tamamının cebri icra marifetiyle satışı yapılacaktır. Taşınmazın İmar Durumu: Avcılar Belediye Başkanlığı İmar ve Planlama Müdürlüğünün 16.11.2006 tarih ve 203279 sayılı imar durum belgesine göre Avcılar 43 pafta 6994 parsel sayılı yer; 1/1000 ölçekli 03.02.198227.06.2001 tasdik tarihli Avcılar İmar Planı ve tadilatına göre ön bahçe: c(teş.ist) arka bahçe: 4.00 mt. yan bahçe: 3.00 mt, bina yüksekliği H:12.50 mt (4 kat) ikiz nizam konut alanında kalmaktadır. Ancak söz konusu yer 27.06.2001 tarih ve 23 sayılı belediye meclis kararında Ö A3 bölgede kaldığından bina yüksekliği H=9.50mt (3 kat) olmuştur denilmektedir. Taşınmazın Evsafı: Satışa konu taşınmaz; İstanbul ili, Avcılar ilçesi, M.Kemalpaşa Mah., Demet Sokakta tapunun 43 pafta, 6994 parsel numarasını teşkil eden ve Demet Sokaktan 123 kapı numarası alan 255.10 m2 miktarlı arsa dahilindeki kargir Nergis Apartmanında 36/255 arsa paylı 1. kat (5) nolu meskenin tamamı niteliğindedir. Bodrum kat+zemin kat+4 normal kattan müteşekkil, B.A.K tarzda ve ikiz nizamda, 2. sınıf malzeme ve işçilik kalitesi ile inşa edilmiş, elektrik, sıhhi tesisat ile dogalgaz tesisatı mevcut, normal katlarında ikişer daireli ana binanın 1. normal katında ve yoldan binaya bakışta yol ve sağ yan cepheli konumda yer alan 5 nolu mesken girişte antrehol üzerinde mutfak ve balkonlu salon, koridorun devamında yan ve arka bahçe cephesinde iki yatak odası, banyo, WC mahallerinden müteşekkil, kapalı alanları itibarıyla brüt 90 m2 kullanım alanına sahiptir. Dairede ıslak hacim zeminleri seramik, salon zemini parke, oda zeminleri marley, duvarları sıvalı ve boyalı, mutfak ve banyoda duvarlar fayans kaplı, banyoda klozet, lavabo, duş mahalli, sıhhi tesisat armatürleri ile tamamlayıcı aksesuvarları mevcut, mutfakta sabit tezgah ile tezgah altında ve üzerinde mutfak dolapları bulunmaktadır. Dairede kapı ve pencere doğramaları ahşap ve yağlıboyalı olup normal soba ısıtmalı, elektrik ve sıhhi tesisatları ile binasında dogalgaz tesisatları ikmal edilmiştir. Satışa konu taşınmaz bulunduğu konum itibarıyla alt ve üst yapısı tamamlanmış, her türlü belediye ve sosyal imkanlardan istifade edecek konumda, ana arter üzerinde, civarın talep gören iskana elverişli konut alanında yer almaktadır. Taşınmazın Kıymeti: Satışa konu taşınmaza, Bilirkişice 70.000,00.YTL kıymet takdir edilmiştir. Satış Şartları: 1 Taşınmazın satışı 29/05/2007 tarihinde saat 15.00’ten 15.10’a kadar Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü’nde; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla; 08/06/2007 tarihinde aynı yer ve saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacakların alacağını ve satış masraflarını, takdir edilen kıymetinin % 40’ını geçmek şartı ile en çok arttırana ihalesi yapılacaktır. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhâl veya verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar . İhale damga pulu, KDV, tapu alım harcı ve masrafları alıcıya aittir. Tellaliye, tapu satım harcı ve birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışı iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/3154 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 12.4.2007 (İİK. m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 20528) KÜÇÜKÇEKMECE 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLÂNI BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1/ İstanbul’daki 1 Terkos Gölü’ne 2 verilen bir başka ad. 2/ Belirti, ipucu... 3 Ankara’daki özel 4 bir tiyatronun kısa yazılışı. 3/ Demir 5 yolu... Bir nota... 6 Tellür elementinin simgesi. 4/ Tak 7 lit,yapay, sahte. 5/ 8 Sofrada kullanılan çaydanlık, tencere 9 ya da sahan altlığı... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 6/ Hinduizm’in temel öğesi olan, hiçbir varlığı incitmeme ilkesi. 7/ Orhan Asena’nın bir tiyatro oyunu... Mısır’ın plaka imi. 8/ Kerestesi ve reçinesi çok beğenilen bir orman ağacı... Kabadayı. 9/ Hamamlarda, duvar içinde sıcak hava ve dumanın dolaşımı için yapılmış özel künk düzeni. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HOME İ Y O T N A Z A AM T İ K İ E K N C A N İ MA R ME L A O P O R O K L A İ S N İ N K A T İ R A K A P A A K A S O P İ P E K A T O L İ şında kalan beşinci tat... Erzurum’un bir ilçesi. 3/ Güzel koku... Tavlada “iki” sayısı. 4/ Tümör... Ölüyü, bozulmaması için ilaçlama. 5/ Ege Bölgesi’ne özgü bir halk oyunu... Neon elementinin simgesi. 6/ Mantık. 7/ Bir nota... Çoğunlukla üzerinde yazıt bulunan dikilitaş. 8/ Bitkilerde gaz alışverişine yarayan aralıklar... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 9/ Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm... İçine başka bir sıvı karıştırılmamış içki. NOT: Dün yayımlanması gereken 21 Nisan bulmacal/ Yedigöller’i oluşturan sının çözümünü bugün verigölcüklerden biri. 2/ Tatlı, yoruz. Bu karışılıktan dolatuzlu, ekşi ve acı tatlar dıyı özür dileriz. YUKARIDAN AŞAĞIYA CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear