26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EYLÜL 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Yaşadıkları dönemin tanıklığını yapan Hemingway ile Steinbeck okurunu etkileyen yazarlardır 15 SÖZCÜKLER’İN ÜÇÜNCÜ SAYISI ÇIKTI Hemingway’i anlama biçimi OKUMA ÖNERİLERİ * Ernest Hemingway: Bütün Eserleri Bilgi Yayınevi’nce yeniden yayımlanıyor: Yaşlı Adam ve Deniz, Çev.: Orhan Azizoğlu, 2006, 132 s.; Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Çev.: Erol Mutlu 2006, 496 s.; Afrika’nın Yeşil Tepeleri, Çev.: Fatma Aylin Sağtür, 2006, 246 s.; Kadınsız Erkekler, Çev.: Ülkü Tamer, 2006, 174 s.; Paris Bir Şenliktir, Çev.: Saydam Özel, 1975, Bilgi Yay., 231 s. 1970 yazıydı. Taşra sıkıntısını hissetmeden yaşıyorduk, Hüseyin’le (Haydar). Bir kitaptan diğerine, bir yazardan ötekine gidip duruyorduk soluk soluğa. Devrim ateşinin ortalığı sardığı, günlerin uzun gecelerin kısa, korkuların siperde, umutların ateşin gölgesinde göverdiği bir mevsimden geçiyorduk... John Steinbeck, bir yaz, yazdıklarıyla düşlerimin gölgesi gibi girdi hayatıma... Anlattıklarından kopamadığım bir anda oturup resmini çizmiş, karşıma almıştım Steinbeck’i. Yarattığı dünyalara gitme yolculuklarımda, bir yazar olarak (nedense) yüzü yanımda olsun istemiştim! Al Midilli, İnci, Yukarı Mahalle, derken Cennet Yolu çekip başka kıyıya çıkardılar beni. Steinbeck’e düşenlerin Hemingway’i keşfetmemesi mümkün mü? Ya da tam tersi! Yukarı Mahalle ile Afrika’nın Yeşil Tepeleri’ni, adeta iz sürercesine peş peşe okuyarak her iki yazarın yalın/içtenlikli anlatımlarıyla apayrı dünyaların seyrine çıktım o günlerde.Amerikalı ‘Barış Gönüllüsü’ ‘yaban Amerikalı’ İngilizce öğretmenim Craig Noll gitmiş; yerine bakan/gören/ hisseden, yazdıklarıyla insanı sarmalayan bambaşka bir Amerikalı çıkmıştı karşıma... ‘Konuştuğun gibi yaz’ Edebiyatta postmodernizm masaya yatırılıyor Kültür Servisi İki aylık edebiyat dergisi Sözcükler’in eylülekim 2006 tarihli 3. sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında Tahsin Yücel ve Semih Gümüş’ün yazılarıyla edebiyatta postmodernizm konusu öne çıkıyor. Umberto Eco’nun ‘Edebiyatın Bazı İşlevleri Üzerine’ adlı yazısında, edebiyat türünün insanlığın var oluşundaki anlamı sorgulanıyor. Adalet Ağaoğlu’nun ‘Damla Damla’ başlıklı güncesinde yazar, roman sanatının gizlerine yaklaşmayı deniyor. Abidin Dino Yılmaz Güney’i, Server Tanilli de Sabiha Sertel’i anlatıyor. Demir Özlü, ‘Pratik Görüşler’ adlı yazısında farklı toplumlarla kıyaslayarak Türk toplumunun geleceği üzerine görüşler geliştiriyor. Şavkar Altınel, ‘Yaz’, Alev Bulut, ‘Üç Yazar, Üç Hayaletli Ev’ yazılarında sevdikleri yazarlar peşinde ilginç serüvenler aktarıyorlar. Aziz Nesin’in ilk kez yayımlanacak anılarından Kemal Tahir ve Çetin Altan’a ilişkin notların yanı sıra, Adnan Binyazar’ın Dağlarca’nın şiirini incelediği ‘Söz Ül BELLEK KUTUSU ‘‘...yazmak hiçbir zaman mümkün olduğunca iyi yapamayacağım bir şeydir. Sürekli bir meydan okumadır, ve yaptığım diğer şeylerin tümünden daha zordur. Bu yüzden yazıyorum. İyi yazdığım zaman da beni mutlu ediyor.’’ Ernest Hemingway mel özelliğiydi: Konuşur gibi yazmak... Yıllar sonra Yaşar Kemal’le karşılaştığımda bana ilk sözü şu olmuştu: ‘‘Konuştuğun gibi yaz!’’ Anlaşılır olmanın yolunun toplumu/insanı tanımaktan geçtiğini de imlemişti Yaşar Kemal. Hemingway’de, Steinbeck’te sonraları görüp öğrendiğim yanları, yani gazetecilikleri, o süreci yaşamaları, tanıklıklarının diliyle yazmalarında etkileyici olmuştur elbette. Yadsınamaz bir gerçekliktir, 194050’li yıllarda edebiyatımızda da etkili, hatta biçimleyici bir öğe olarak öne çıkmaktadır bu yan. Bizim Hüseyin’le süren okuma yolculuğumuzun görme yolculuğuna dönüşmesi sonrasında, bu yazarlardan edindiklerimizle yazma eyleminin kapılarını da zorladığımızı söylemeliyim. Hemingway’i ayrıntıların anlatımında, Steinbeck’i ise kurgulama yetkinliğinde çekip yanımıza alırken; bir yazarın yeniyetme yazı heveslilerine nasıl örneklik edip yol gösterebileceğini de görmüştük böylece. Çanlar Kimin İçin Çalıyor’un sıkan, bir o kadar da geren havasından çıkıp İhtiyar Balıkçı’ya, Silahlara Veda’ya, Varlık Yokluk’a kavuştuğumda; karşımda ‘benim yazarım’ olabilecek birinin durduğunu görüyordum artık. Varlık Yokluk’un çevirmeni Vahdet Gültekin’in, romanın girişine yazdığı açıklayıcı önsözü Hemingway’i tanımama da bir adımdı. Güven Yayınevi’nin ‘Şahaser Romanlar’ dizisiyle dünya edebiyatının klasiklerini okuma şenliğim süredururken karşıma çıkan yazarlar arasından Hemingway’i ayırıp bir köşeye koymam benim için anlamlıydı. Onun serüvenler içeren yaşamını öğrendikçe; gitmekle yazmanın nerede/nasıl buluşacağını da görmeye başlamıştım... Benim için Jack London’ın kesintiye uğrayan yazı serüveni Hemingway’le sürüyordu. Onu getirip Avrupa anakarasına çıkaran duygunun ne olduğunu bilecek yaşta değildim. Bunu, yıllar sonra, Paris’te, Montparnasse’ta bir kahvede oturup okuduğum Paris Bir Şenliktir kitabından öğrenecektim. Anahtar niteliğinde bir kitap İnsana/topluma bakan, oradan yansıyanlarla yaşadıkları dönemin tanıklığını yapan Hemingway ile Steinbeck okurunu avucunun içine almasını bilen yazarlardır. Onların yazdıklarında öne çıkan, insanın trajedisinde belirleyici iz olarak süren gitmekle kalmak, başka yerlerin rengine bakmak, insanın içte/dışta yaşadıklarının seyrine çıkmak zenginleştiriciydi elbette. Bir başka yan ise anlatımlarının en te Hemingway’in gösteren yanı, yani bir anlatıcı olarak hayattan/yaşanmışlıklardan derleyip dönüştürdüklerinin izi için bir ‘anahtar’ niteliğindeydi bu kitap. Ama, gene de, onun hayatının derin izlerini Afrika’nın Yeşil Tepeleri’nde bulurdum, onu anlama biçiminin yolculuklarına buradan çıkardım. Kuşkusuz Hemingway romanlarında, öykü ve anlatılarında hayatın devinen yanını göstermeye çalışır... O gitgel, iniş çıkışta insanın sürüklendiği yer, itildiği durum, yaşadığı doğa parçası/atmosfer hep çekim odağında durur. Hemingway’deki görsellik o devinimin ayrılmaz bir parçasıdır... Sezgiselliktense yaşanmışlığın izlerini yansıtmayı yeğler. İçsel duyuş bundan sonra gelir, Hemingway’de. Okudukça sizi açan, dış dünyaya baktıran biridir o. kesinin Yurttaşı’, Hüseyin Erdem’in 1950’lerin Kurtuluş’undan bir tipi anlattığı ‘Safiye Hanım’, Alişan Çapan’ın, Boğaziçi Üniversitesi’nin elli yıllık berberini anlattığı ‘Tarihte Bir Gün’, Nihat Ziyalan’ın ‘Kedim Düztaban mı?’ adlı güncesi, dergide yer alan öteki yazılar. Sözcükler’in bu sayısında Cevat Çapan, Süreyya Berfe, Refik Durbaş, Hüseyin Ferhad, Roni Margulies, Turgay Fişekçi, Ferruh Tunç, Mehmet Yaşın, Eric Stinus, Niels Hav, Hüseyin Atabaş, Metin Fındıkçı, Hilmi Tezgör, Selahattin Yolgiden ve Levent Sevi’nin şiirleriyle, Cemil Kavukçu, Celal Özcan ve Oğuzhan Akay’ın öyküleri okunabilir. Derginin bu sayısında desenleri yayımlanan ressam ise Orhan Taylan. ‘Çocuk Şenliği Minifest’ 2224 Eylül tarihleri arasında Parkorman’da İLK KONUK, FOCAN HAMMOND TRİO Haydi çocuklar şenliğe! Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Renault, Toys R Us ve Türkiye İş Bankası’nın destekleriyle düzenlenen ‘Çocuk Şenliği Minifest’, 2224 Eylül tarihleri arasında Maslak Parkorman’da yapılacak. Etkinlik kapsamında, Parkorman’da her yaş grubundan çocuğa çeşitli sanat dallarıyla zenginleştirilmiş hareketli ve rengârenk bir dünya sunulacak. Çocuklar, üç gün boyunca Parkorman’ın değişik alanlarına yayılmış olan ‘Atölye Çalışmaları’na katılıp el sanatlarından dansa, tiyatrodan müziğe, arkeolojiden çalgı yapımına, masal Çalalım’, ‘Camocağı’, ‘CimCimler Artistik Jimnastik Atölyesi’. ‘Minifest’in konukları her gün farklı bir atölye çalışmasına katılabilecek. Minifest biletleri 4 Eylül Pazartesi günü, Biletix satış noktaları, www.biletix.com, Biletix çağrı merkezi (0 216 556 98 00) aracılığıyla satışa çıkıyor. Biletler, 3 12 yaş çocuklar için 6 YTL’den; daha üst yaş grupları ve ebeveynler için 7.5 YTL ’den satılacak. 02 yaş arası çocuklar için giriş ücretsiz olacak. Tüm çocuklar, ‘Minifest’ programındaki tüm atölye çalışmaları ve gösterilere ücretsiz olarak katılabilirler. (0 212 334 07 93) Nardis Jazz Club sezonu açıyor Kültür Servisi Önümüzdeki hafta sonu ‘Nardis Jazz Club’ kapılarını cazseverler için tekrar açıyor. 8 ve 9 Eylül akşamları, saat 22.30 ile 01.30 arasında gitarda Önder Focan, orgda Yavuz Darıdere ve davulda Cem Aksel’den oluşan‘Focan Hammond Trio’ cazseverlerle buluşacak. ‘Focan Hammond Trio’ 50’li yılların sonlarında ve 60’lı yıllardaki caz topluluklarına benziyor. O zamanlar caz grupları genellikle gitar, Hammond org ve davuldan oluşurdu. Bu grupların en önemli özelliği de basçıya yer vermemesi ve basın görevini de orgcunun yüklenmesiydi. 60’lardan sonra unutulan bu grup şekli 90’larda tekrar hatırlandı. Hammond org ve gitar ve davuldan oluşan trioların yeniden keşfedildiği yıllarda, caz gitaristi Önder Focan da, Amerikalı orgcu Sam Yahel ve genç neslin en beğenilen davulcularından Bill Stewart ile ‘Beneath the Stars’ adlı albümü çıkardı. Albümün ardından da, Türkiye’de bu tarz caz çalan bir grubun olmaması nedeniyle, İzmirli Yavuz Darıdere, davulcu Cem Aksel ve Önder Focan, ‘Focan Hammond Band’i kurdu. 50’li, 60’lı yılların caz müziklerini dinleyebileceğiniz gecenin bilet fiyatları 20 YTL. (0 212 244 63 27) Wunder der Prarie ? Kültür Servisi Zeitraum ex!t Büro für Kunst’un düzenlediği Wunder der Prarie Festivali 31 Ağustos 9 Eylül tarihleri arasında Almanya’nın Manheim şehrinde RheinNeckar metropolitan alanında gerçekleşiyor. Konusu ‘mutluluk’ olan festival, tiyatro, performans, dans ve güzel sanatlar alanlarından oluşuyor. Sanatsal olayları pek görmeye alışmadığımız varoş mekânlarda yapılan festivalde yer alan sergide, fotoğraf, video, yerleştirme, resim çalışmaları bulunuyor. Festivale Türkiye’den ‘Klaksonlu Kurbağa’ adlı videoart çalışması ile Şinasi Güneş katılıyor. Çalışma 70’li yıllara ait 8 mm’lik ailelerin çektikleri amatör filmler ile çizgifilmlerin kesitlerinden oluşan kolajlardan kurulu. Sanatçı, amatör çekim ve çizgi filmler gibi genel geçer algılanan görüntülerden sosyolojik ve siyasal örgülü ironik mizansenleri, görünmeyen görünenleri açığa çıkarıyor. anlatılarından gösterilere kadar birçok sanat çalışmaları gerçekleştirecekler. Parkorman’da, ‘Minifest’ kapsamında yer alacak atölyelerden bazıları şöyle: ‘Kazı Atölyesi’, ‘Mozaik Atölyesi’, ‘Hareket Atölyesi’, ‘Çamurköy’, ‘Bir Şehir Yaratmak’, ‘Müziğimi Arıyorum’, ‘Oyuna Davet’, ‘Yapalım BODRUM’UN BİTEZ KOYU’NDA MAVİ BAYRAKLI, DENİZE SIFIR MANUELA HOTEL Botanik bahçesini andıran doğası ile mavi ve yeşilin buluştuğu bir tatil cennetidir. Özel plaj keyfi, konforlu odalarda TV klima rahatlığı, 20 yılı aşkın, kaliteli ve güleryüzlü hizmetiyle siz Cumhuriyet okurları için 55 YTL. Tam pansiyon, gazeteniz kahvaltı masanızda... OTELİMİZE AİT TEKNEYLE ÜCRETSİZ GEZİ TURLARI Daha fazla bilgi: www.manuelahotel.com T.C. İSTANBUL 10. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN DÜZELTME İLANI DOSYA NO: 2005/943 0^08.2006 Tarihli CUMHURİYET gazetesinde 38766 basın no ile yayımlanan Gayrimenkul satış ilanının Mükellefiyetler hanesinde; SEHVEN Yoktur Yazılmıştır DOĞRUSU: Eski: 494 ada,11 parselde; 494 ada, 39 parselin arkasında bulunan mahzen mahallinin 14 metreden yukarısında kadimi müesses inşaat hakkı vardır Şerhi ile, Sultan Süleyman Vakfından icareli yarım masura su caridir. Eski; 494 ada, 39 parselde; arkasında bulunan Mahzen mahallinin 14 mt.den yukarısındaki kadimi müesses inşaat hakkı 10 ve 11 parsellere aittir. Şerhi ile yükümlü OLARAK DÜZELTİLMİŞTİR İLAN olunur. 01.09.2006 Basın: 43288 CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear