Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 EYLÜL 2006 CUMARTESİ ???? CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm Y Y Y Y Y Y Y Y Y 22 19 23 20 25 27 28 26 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 23 23 22 23 22 23 20 19 27 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB PB PB PB PB PB Y 29 27 28 29 26 29 24 21 20 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt genelinde parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara’nın kuzey ve batısı ile Doğu Karadeniz kıyılarında etkili olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y Y Y 19 17 22 22 21 22 25 22 21 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B Y B Y Y PB Y PB 24 23 24 20 20 17 25 23 25 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB PB PB PB B PB Y Y B 21 30 20 33 23 25 23 32 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada için eski hükümet ortağı Serdar Denktaş’ın çalışma arkadaşlarının, RTE’nin aziz ve yakın dostu, Rixos otelleri sahibi Fettah Tamince’den rüşvet istediğini ortaya attı, ama belgeleyemedi. Denktaş da bu adamı tanımadığını söyledi. Tamince ise Soyer’i desteklemek gereğini duydu ve Serdar’ı tanıdığını açıkladı. Meğer RTE, Serdar ile Tamince’yi tanıştırmış! Denktaş, Başbakan tarafından kabul edilecek. Makam odasına girerken Tamince RTE’nin yanında. Başbakan, yanındaki ziyaretçiyi (Tamince’yi) gelen bir ziyaretçiyle (Denktaş’la) tanıştırıyor. Gidenle geleni bir Başbakan’ın tanıştırması protokol kurallarına uygun mudur? Kurala göre özel kalem müdürleri; gelen ziyaretçi makam odasından ayrıldıktan sonra geleni içeri alıyor. Ama nedense RTE, yakın dostu, otellerinde ailece kaldığı Fettah Tamince’yi makam odasında tutuyor. Serdar Denktaş içeri girdikten, (Rixos otellerini Kıbrıs’a uzatmak isteyen) Tamince’yi tanıştırdıktan sonra Kıbrıslı politikacı ile baş başa kalıyor. Biliyorsunuz, bu Başbakan sürekli yenilik peşinde olduğunu savlıyor. Halk dilinde torpil diye betimlenen olaya, ama yenilik hamlelerine bir yenisini ekliyor. Ayrıntı sayılacak bilgi bu açıdan önem taşıyor: RTE kartvizit veya kısa bir mektup yerine Tamince’yi makam odasında tanıştırarak Serdar Denktaş’a gerekli mesajı vermiş; ne yazık ki Serdar Denktaş’a, dostumdur, Kuzey Kıbrıs’ta gereken kolaylıkları yapıverin demek istemiş, ne yazık ki Serdar Denktaş bu mesajı algılayamamış! Örneğin Kıbrıs’ta AB’ye verilecek ödünlere karşı çıkılmasını asla istemediği bir hükümet arayışında olan RTE, bu ve benzeri olayların ışığında Serdar Denktaş’ın koalisyon ortaklığına darbeyi vuruyor. ??? Bu Başbakan’ın şimdilik anlaşılamayan ilişkiler yumağındaki dostluk anlayışı daha çok iş çevrelerinde sivrilen yeşil sermaye sahipleriyle ilgili. Tamince’yle de, Londra’da da iş gören Ramsey’in sahibi Remzi Gür’le de, Birleşmiş Milletler’in karar defterinde uluslararası teröristler listesinde olan Yasin el Kadı ile de dost. Kuşkum yok, Tamince’nin veya Gür’ün uluslararası alanda başı belaya girse; RTE, El Kadı’ya olan kefaletini tereddüt etmeden bu iki işadamı (belki de bilmediğimiz kimi dostlar) için de kullanabilir ve fakat: BM kararları bütün üyeler için bağlayıcıymış... Ülkeler bu kararları beğenip seçme olanağına sahip değillermiş... Bu Başbakan’a bu kurallar, bu kuralları anımsatan ABD Büyükelçisi Wilson vız geliyor tırıs gidiyor. Bakalım nereye kadar. Ha, Washington’a gidiyor; Başkan Bush Lübnan’a asker gönderdiği için çoook takdir ettiğini söyleyeceği öne sürülen RTE’ye; El Kadı’ya kefaleti, Danıştay kararına Başbakanlık’ın ve Dışişleri’nin itirazını geri çektirdiği için eleştirir, BM kararlarına aykırı bu davranışına karşı çıkarsa... Acaba bizimki seçmenden daha çok çekindiği, iktidardan gitmesini çabuklaştırır kaygısıyla bir dediğini iki etmemeye çalıştığı sevgili Başkan’ına ne diyebilir sorusuna yanıt aramak hayli ilginç, hayli eğlenceli değil mi? Terörle savaşa El Kadı gölgesi ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY turulmasını istediği uluslararası anlayış birliğine ilişkin tezini de zedeledi. Türkiye bir taraftan PKK’nin üçüncü ülkelerdeki finans kaynaklarının kesilmesi, örgütün malvarlıklarına el konulmasını da içeren mücadele yöntemlerini gündeme taşırken, diğer yandan da BM Güvenlik Konseyi’nin terörist ilan ettiği kişinin Türkiye’de serbestçe faaliyet göstermesinin önünü açtı. Bu durum, Türkiye açısından bir çifte standart görüntüsünü ortaya çıkarırken Türkiye’nin pozisyonunu BM’deki genel yaklaşı mın dışına çıkardı. Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki pazarlık gücü zayıfladı. BM’deki genel yaklaşım 11 Eylül saldırılarının ardından, terörü besleyen finans kaynaklarının kesilmesi, teröre destek veren kişi veya kuruluşların üçüncü ülkelerdeki malvarlıklarının dondurulması, bu kişi ve kuruluşların ticari faaliyetlerine son verilmesi şeklinde oluşmuştu. Ancak gerek Başbakanlık’ın gerekse Dışişleri Bakanlığı’nın aldığı son karar, AKP hükümetinin uluslararası alandaki bu yaklaşımın dışına çıktığını gösterdi. Türkiye’nin bugüne kadar izlediği politika ise birçok alanda olumlu etkisini göstermiş ti. Son olarak İngiltere Parlamentosu PKK ve PKK ile bağlantılı terör örgütlerinin bütün faaliyetlerini yasaklama kararı almıştı. Sakıncalı isim Suudi Arabistan kökenli Muvaffak Vakfı’nın kurucusu olan El Kadı’nın, Heyetül Gaza isimli yardım kuruluşuna da finansal kaynak sağladığı biliniyor. El Kadı’nın El Kaide’ye de destek sağladığı belirtiliyor. Çeşitli ülkelerdeki şirketleri ve banka hesapları arasında yoğun hareketlilik olduğu saptanan El Kadı’nın Türkiye’de Albaraka Türk Finans Kurumu’na da para yatırdığı belirlenmişti. Washington’dan AKP’ye uyarı MAHMUT GÜRER ANKARA ABD, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nın BM’nin teröre destek verenler listesinde yer alan Yasin el Kadı ile karara siyasi irade kullanarak itiraz etmeyen AKP hükümetini uyardı. ABD’nin Ankara’ya ‘‘Hakkındaki ka rara itiraz etmediğiniz kişi Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun aldığı karar kapsamında ‘terör örgütlerine destek sağlayanlar listesinde’ yer almaktadır. Bu karar BM’ye üye tüm ülkelerce uygulanmaktadır. Bir BM üyesi olan Türkiye de bu kararı uygulamak zorundadır’’ gö rüşünü iletti. Hükümetin El Kadı davası ile ilgili itirazını geri çekmesi, önümüzdeki dönemde ABDTürkiye ilişkilerinde PKK’den sonraki ikinci sıkıntı olarak ortaya çıktı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, hükümetin bu yaklaşımı ABD’yi rahatsız etti. Diplomatik Gül ve Moratinos Annan’la görüştü Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Medeniyetler İttifakı Girişimi kapsamında İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos’la birlikte BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ı ziyaret etti. Bakan Gül ziyaret sonrası yaptığı açıklamada Moratinos ile girişimin Dostlar Grubu’na bir kahvaltılı toplantı verdiklerini ve bu toplantıya pek çok ülkenin dışişleri bakanlarının katıldığını söyledi. Gül, toplantıda tartışılan konuların hazırlanmakta olan rapora yansımalarının olacağını ve raporun da bir anlamda Eylem Planı niteliğinde olacağını belirtti. (Fotoğraf: AA) kaynaklardan edinilen bilgiye göre bu kapsamda Washington yönetiminin Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği yetkililerini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdığı, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yetkililerinin ise Dışişleri Bakanlığı’na giderek uyarıda bulunduğu öğrenildi. Bu kapsamda ABD yönetiminin Türkiye’ye, özellikle her fırsatta dile getirilen, teröre karşı ortak savaş ile ‘‘Stratejik Vizyon Belgesi’’ni anımsattığı belirtildi. ‘Karar uygulanmalı’ Washington Ankara’ya şu uyarıyı yaptı: ‘‘Hakkındaki karara itiraz etmediğiniz kişi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan karar sonrasında ‘terör örgütlerine destek sağlayanlar listesinde’ yer almaktadır. Bu karar BM tarafından alınmasının yanı sıra örgüte üye tüm ülkelerce uygulanmaktadır. Bir BM üyesi olan Türkiye de bu kararı uygulamak zorundadır.’’ Ziyareti etkileyecek Öte yandan ABD’nin bu itirazının Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretini de etkileyeceği belirtiliyor. ABD’nin hiçbir BM üyesi ülkede karşılaşmadığı durumu, ziyaretin birinci gündem maddesi haline getireceği ifade ediliyor. 40 yıllık politikalarla bu iş çözülmez! AKP, gerçekten de Kıbrıs’taki 40 yıllık politikaları değiştirdi. Neler değişmedi ki? İşte ilk aklımıza gelenler: TBMM ilk kez Kıbrıs’la ilgili ortak bir metin hazırlayamıyor. Eskiden Kıbrıs ve benzeri ulusal davalarda Meclis bütün olurdu. Ankara’da ilk kez devlet katmanları ile hükümet arasında Kıbrıs’la ilgili görüş ayrılıkları ortaya çıktı. İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, KKTC halkına, ‘‘Umudunuzu bize değil, ada gerçeklerine ve AB’ye bağlayın’’ dedi. 2004’teki Annan Planı referandumunun Türkçesi buydu. Bu ilklere Kıbrıs’taki iktidar değişiklikleri de katkı sağladı ve bugüne geldik! ??? Bugünkü durumun özeti, KKTC’nin yeni hükümeti... CTPDP koalisyonu sona erdi. DP’den 1, UBP’den 3 milletvekili istifa etti. İstifa, istifadeyi getirdi, ortak bir parti kurdular. Şimdi de yeni hükümet kuruyorlar. Buraya kadar olan bölüme, KKTC’nin kendi içindeki politik çekişme ve arayışların bir ürünü gözüyle bakılabilir. Ancak perde gerisi öyle değil. AKP hükümetinin bu gidişi yönlendirdiğine ilişkin farklı kanallardan gelen ortak bilgiler var. AKP yönetiminin görevlendirdiği kişiler adaya gidiyor, oradaki siyasileri de etkileyebilecek bürokratlar ve Türkiye Büyükelçiliği de devreye sokuluyor. Operasyon ortak gerçekleştiriliyor. Pazartesi günü bu gelişmelerin ayrıntılarını kaleme alırken AKP’den Akif Gülle’nin adaya gidenler arasında olduğunu yazmıştık. Geçirdiği kaza sonrasında Gülle’nin tedavisi sürüyor. Gülle’nin bir an önce iyileşmesini ve Kıbrıs’a da gitmesini diliyoruz ama, turist olarak! AKP’nin adadaki başorganizatörü, dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli çok kişilikli olarak Kıbrıs’a gidiyor. Çok kişilikli derken, Dişli’nin Kıbrıs’ta Salamis Bay Oteli’nde Şaban Bolel, Şaban Bolek ve Şaban İpek isimleriyle kaldığı bilgisine dikkat çekmek istiyoruz! Bu kadar çok kişilikli olarak Kıbrıs’a giden Şaban Bey’e, ‘Kıbrıs kurtaran Şaban’ denmez de ne denir! ??? KKTC’deki hükümet değişikliklerinin ada yönlendiricisinin ise Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer olduğu iddia ediliyor. Yönlüer bu iddiaları yarımçeyrek yalanlarken, adanın Denktaşlar’dan kurtarılması gerektiğini söyleyerek de tarafını ortaya koymuş oldu. Kim bilir belki kendisi de bu gereğin gereğini yerine getirdi. Yönlüer adada ‘‘müftü’’ adıyla tanınıyor. Böyle bir kişinin adının ahlaki olmayan pazarlıkların içinde geçmesi düşündürücü. Bütün bunlar bir yana, Sayın Yönlüer hocaefendiden öğrenmek istediğimiz birkaç şey var: Hocam, rüşvet verirken nelere dikkat etmek gerekir? Hocam, bir siyasiyi ayartmak için kullanılacak yöntemlerin parasal maliyeti dinen en çok ne kadar olmalıdır? Hocam, her türlü sahtekârlığa bulaştıktan sonra namuslu, dini bütün görünmenin yolları nelerdir? Hocam, vatana hizmet aşkını tutuşturmak için ne kadar Avro gereklidir? ankcum?cumhuriyet.com.tr VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ Türbancı öğretim üyesi Haber Merkezi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Ahlat Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Yücel İslam hakkında Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, YÖK, savcılıklar ve YYÜ Rektörlüğü’ne gönderilen ihbar mektuplarında, öğretim görevlisi Yücel İslam’ın çevresindekilerce ‘‘Yusuf İslam’’ olarak tanındığı, türbanlı öğrencileri derse gelmeden geçirdiği iddia edildi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın talimatıyla iddialara yönelik inceleme başlatıldı. ANKA’nın haberine göre birçok kuruma gönderilen ‘‘ihbar mektubu’’ Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ‘‘aşırı dinci gruplar’’ tarafından ele geçirilmeye çalışıldığı yönündeki iddialara farklı bir boyut kazandırdı. Söz konusu ihbar mektubunda Yücel İslam hakkında çeşitli belgelere dayanılarak çarpıcı iddialar öne sürüldü. Yücel İslam’ın, türbanlı öğrencileri koruduğu ileri sürülen mektupta, bu nedenle pek çok öğrencinin başını örttüğü ve derslere gelmeden sınıf geçtiği ileri sürüldü. Mektupta, 2000 yılından bu yana adı geçen okuldan mezun olan ve türban takan öğrencilerin ‘‘geçmez’’ olan sınav kâğıtlarını geçer not olarak kayıtlara geçirdiği belirtildi. Söz konusu kayıtların incelenmesi durumunda uygulamanın ortaya çıkacağı ifade edilen mektuptaki iddialar şöyle:‘‘ Yusuf Hoca türban konusunda beni ve arkadaşlarımı bunalttı. Arkadaşlarımız açmak istiyorlardı.Ancak Yusuf Hoca’nın korkusundan açamıyorduk. Açmasak okuldan oluyorduk... Yusuf İslam Hoca Atatürk’ün Müslümanları dışladığını ve zulme uğrattığını hep anlatırdı. Bu konuda hafta sonları bazen konferans yapardı. Bu olaylar sonucu Cumhuriyete, Atatürk’e (Yücel Hoca ‘kefere’ derdi), Cumhuriyetçilere, rejime kin ve nefret duygularıyla doldum. Elime silah verseler ben de bazılarını öldürebilirdim. Danıştay saldırısını ben de yapabilirdim.’’ İhbar mektubunda, ‘‘Yusuf Hoca Ahlat’ı fethettiklerini, sıranın üniversiteye geldiğini anlatmış, bunun üzerine bir arkadaşımız yazdığı mailde bu fethi belirtmiştir’’ ifadesi ise dikkat çekti. İddialar üzerine, rektör Yücel Aşkın, inceleme başlattıklarını bildirdi. Berlin’de İslamcılar savaşı ? Baştarafı 1. Sayfada BARDAKOĞLU: CAMİLER KONTROL EDİLEMİYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, camilerin yapımında kurumlarının devre dışı bırakıldığını belirterek ‘‘Bir yere cami yapıldığından, bizden kadro istenirse haberimiz oluyor. Eğer caminin aylık 1015 bin YTL geliri varsa kadro dahi istemiyor, imamı kendi görevlendiriyor, maaşını veriyor’’ dedi. CNN Türk televizyonunda yayımlanan Ankara Kulisi programına katılan Bardakoğlu kamuoyunda imam imajının sürekli kötülendiğini savunarak bunun imam hatip ya da ilahiyat mezunlarının kendi işlerini yapmak istememesine neden olduğunu iddia etti. sinde bir açıklama yapan İslam Cemaati Başkanı Abdurrahim Vural, seçmenlerin sandığa gitmesini ve iktidardaki SPDSol Parti koalisyonuna karşı oy kullanılmasını istedi. Bunun üzerine bir açıklama yapan Berlin İslam Federasyonu Başkanı Aykut Haldun Algan, eski yol arkadaşı Vural’ın sadece kendi kişisel görüşünü dile getirdiğini hatırlatan bir açıklama yaptı. Berlin eyaletini yöneten sol koalisyonun okullara getirdiği ‘‘etik dersi’’ üzerinden cemaat eliyle verilen İslam dersine karşı çıktığını savunan ve bunun Müslüman göçmenlere karşı bir tutum olduğunu kaydeden Abdurrahim Vural, eski ve ‘‘daha liberal’’ yol arkadaşlarının tepkisi üzerine harekete geçti. Vural, mahkeme kararıyla ‘‘dini cemaat olduğu kabul edilen ve bu nedenle Berlin devlet okullarında İslam dini dersi verme yetkisi bulunan’’ Berlin İslam Federasyonu yönetiminin hukuken yetkisiz olduğunu, çünkü 26 Kasım 2005 tarihinde yapılan genel kurulun usulsüz olduğunu ileri sürdü. Bu ders için cemaat tarafından görevlendirilen din dersi öğretmenlerine verilen maaşların yüzde 90’ını Berlin eyalet yönetiminin üstlendiğini belirten Vural, yüzde 10’luk kısmının ise adı geçen federasyon tarafından karşılanması gerektiğini anımsattı. Vural, devletten gelen bu paranın yüzde 20’sinin baskıyla İkinci Başkan Burhan Kesici tarafından öğretmenlerden nakit olarak alındığını, dolayısıyla bu devlet teşviklerinin amaca aykırı kullanıldığını da ileri sürdü. Abdurrahim Vural, İslam dini dersi verenlerin çoğunun eğitmenlik yeterliliği de bulunmadığını, ayrıca bu öğretmenler için düzenlenmesi gereken geliştirici semi nerleri düzenlemediği halde Berlin İslam Federasyonu yönetiminin bunları düzenlemiş gibi devletten para aldığını da bildirdi. Vural, Berlin İslam Federasyonu İkinci Başkanı Burhan Kesici hakkında suç duyurusunda bulunurken, bu din öğretmenlerinin dışarıya bilgi sızdırılmaması için çeşitli gerekçelerle tehdit edildiğinin de altını çizdi. Abdurrahim Vural, bütün bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili olarak Berlin Kültür Bakanlığı ve Berlin Savcılığı nezdinde, özellikle Berlin İslam Federasyonu Başkanı Aykut Haldun Algan, İkinci Başkan Burhan Kesici ve Milli Görüş Teşkilatı Berlin Bölge Başkanı Mahmut Gül hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Öte yandan dün akşam saatlerinde Berlin Senatosu Kültür Bakanlığı, Berlin İslam Federasyonu’na yapılan para ödemelerinin durdurulduğunu açıkladı. Boğaziçi’nde ‘genetik’ başarı ? Baştarafı 1. Sayfada dan 7 yıl yürütülen çalışmanın bilimsel makalesi, önümüzdeki ay içinde uluslararası bir dergide yayımlanacak. Türkiye Bilimler Akademisi üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aslı Tolun, uzun süren çalışmaların sonuçlarını aldıklarını belirterek ‘‘Hastalığa neden olan bozuk gen bulundu. Sıra hastalığın tedavisinde’’ dedi. Araştırmalarını yapar ken hastalıklı ve geniş olan 7 aileyi incelediklerini anımsatan Tolun, ‘‘Araştırmalarımız, akraba evliliklerinin hastalığın nedeni olduğunu ortaya çıkardı’’ diye konuştu. Hastalığın nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi belirtiler verdiğini vurgulayan Tolun, akraba evliliğinin hastalık riskini artırdığına dikkat çekti. Hastalığın akciğer röntgeninde ‘‘kum fırtınası’’ görünümüyle tanısının konulduğunu kaydeden Tolun, ‘‘Şu an için hastalığın tedavisi yok.Ancak Hacettepe Üniver sitesi tedavi ile ilgili çalışmalara devam ediyor’’ diyerek, şöyle devam etti: ‘‘Hastalık, akciğerlerdeki keselerde kumlanmaya yol açıyor. 2030 yıl gibi bir sürede ağır ağır seyrediyor. Zamanla da akciğer yetmezliğine yol açıyor. Akraba evliliği yapan ailelerde bu hastalığa çok daha fazla rastlanıyor. Eğer akraba evliliği yapıldıysa hamileliğin 10. haftasında anne karnından alınan küçük dokuyla hastalık tespit ediliyor ve ailenin isteğiyle bebeğin yaşa mına son veriliyor. Sigara kullanımı hastalığın daha çabuk ilerlemesine neden oluyor.’’ ‘Türk hastalığı’ Hastalığın genellikle akraba evliliklerinin yaygın olduğu ülkelerde görüldüğüne değinen Tolun, ‘‘Türkiye’de akraba evlilikleri yaygın olduğundan Türk hastalığı diye biliyoruz. Bazı Avrupa ülkelerinde de hastalığa rastlamak mümkün. İtalya’da köylerde akraba evlilikleri olduğundan hastalık ortaya çıkıyor’’ dedi. CUMHURİYET 15 K