28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2006 PAZARTESİ 4 HABERLER AKP hükümetinin AB’ye uyum amacıyla getirdiği yasa tasarıları tartışmalı düzenlemeleri de içeriyor 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK AB’ye değil AKP’ye uyum EMİNE KAPLAN Neden ‘Yetkin Yetişkinlik?’... ‘Yetkin yetişkinlik’ önemli. Çünkü, birey olarak mutlu olamayışımızın, toplum olarak etkin olamayışımızın temelinde bu olgu yatıyor. Çocukluk dönemi gelişme dönemidir ve davranışlarımız değişkendir. Ergenlik dönemi olgunlaşma dönemidir ve davranışlarımız kararsızdır. ??? Erişkinlik dönemi ise olgunluk dönemidir ve değişkenliklerden kurtulmuş, kararsızlıkları kararlılığa dönüştürmüş olmalıyız. Erişkinlik döneminin üç önemli özelliğini kazanmış olmamız gerekir: 1. Sorumluluklarımızı alma ve taşıma. 2. Yaşamımıza anlam kazandıran üreticilik. Yeteneklerimizi harekete geçiren yaratıcılık. 3. Yaşamımıza yeni ufuklar açma. Yeni yaşam alanlarıyla genişleme. Bu dönemde eğitimimizi bitirme, çalışıp kendi yaşamımızı kurma sürecini doğru biçimde başlatabilirsek yaşama çabamızın bu özellikleri kazanmış olması gerekir: Kendi sorumluluğumuzu alarak üretici olmak, bu çalışmanın yaşamımıza anlam katması, çalışırken yeteneklerimizi harekete geçirip yaratıcı olabilmek, bunlarla da kendimize yeni ufuklar açıp, yeni yaşam alanlarıyla genişlemek. İşte, eğitim de, çalışmak da, evlenip yuva sahibi olma çabaları da hep bu dönemin anlamlı, doyurucu, bizi daha da geliştirici olması içindir. Ama erişkinlik dönemine bu özellikleri kazanamadan girersek, sürüp giden çocuksuluk ile uzamış ergenlik arasında değişken, kararsız davranışlarla yaşamın dalgalarına kapılır, sürüklenir gideriz. Ne olduğumuz kişilik bizimdir ne de yaptıklarımız mutlu eder. O zaman, sorumluluk çekilmez bir yük olur, yaşam, boşuna dönen bir tekerlek gibi anlamsız yinelemelere dönüşür, umutlar da karamsar bir bekleyişle emeklilik dönemine ertelenir. Emeklilik dönemi de geleceği olmayan bir istasyon nöbeti olup çıkar. ??? Boşuna geçen yaşamlara yazık değil mi? Heba olan umutlara yazık değil mi? Birey olarak anlamsızlığa katlanmak, toplum olarak edilginliğe razı olmak, karşı çıkmamız gereken bir niteliksizlik değil mi? Bu çağda ve bu dünyada böyle var olmamız olanaklı mı? Elbette ki hayır. Buna razı olamayız ve olmamalıyız. Başımıza gelen her şey bizim kendi gerçeğimizi kabul etmek istemememizden kaynaklanıyor. Önce kendi yanlışımızı görmeliyiz. Önce, ‘yetkin yetişkin’ler olmalıyız. Ne olduğumuzu, ne olmadığımızı, ne olmamız, ne olmamamız gerektiğini bilmeliyiz. Sonra da hepimiz üzerimize düşen bireysel ve toplumsal sorumluluğu alabilmeliyiz. Bireysel sorumluluk ‘yetkin olmak’tır, toplumsal sorumluluk ‘örgütlü olmak’tır. Toplumca yakınmak yerine ‘üzerimize düşeni yapmak’ı seçmeliyiz. Birbirimizle didişmek yerine, ‘birbirimizle buluşmak’ı seçmeliyiz. Hiç kimsenin bizden güçlü olmadığını bilmeliyiz. Kendi gücümüze güvenmeliyiz. Kendimize güvenecek bir güç oluşturmalıyız. Sonra da kendimizi yönetmenin yolunu bulmalıyız. Hiç kimse bizim yazgımıza egemen olmamalıdır. Kendi yazgımızı biz çizmeliyiz. Bütün bunları yapmalıyız ki, Atatürk’ün adını anmaya hakkımız olsun. email.erdalatak@gmail. com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com ANKARA AKP hükümeti, ‘‘AB’ye uyum’’ gerekçesiyle TBMM gündemine getirdiği yasa tasarılarında, partinin gündeminde bulunan düzenlemeler de yer alıyor. Sayıştay yasa önerisiyle, Sayıştay başkanı ve üyelerinin seçiminde Sayıştay Genel Kurulu devre dışı bırakılıyor. Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ‘‘laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti ilkelerine uygun olmayan insanların yetiştirilmesi anlamına geleceği’’ gerekçesiyle veto ettiği özel okullarda okuyan öğrencilere 1000 YTL yardım düzenlemesi yeniden getiriliyor. Tohumculuk Yasa Tasarısı’yla, tohumculuk alanı özel sektöre devrediliyor. Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası ile yargının görevi başdenetçiye bırakılıyor. AB’ye uyum yasalarını görüşmek TBMM yarın olağanüstü toplanıyor ANKARA (Cumhuriyet) TBMM Genel Kurulu, 9. uyum paketi kapsamında çıkarılması öngörülen 9 yasa tasarısı ve önerisini görüşmek üzere yarın olağanüstü toplanacak. Genel Kurul’da, toplantı yeter sayısının bulunması halinde, ilk olarak, Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ele alınacak. Bu tasarının ardından 35 maddelik Mesleki Yeterlilik Kurumu Yasa Tasarısı ile 43 maddelik Tohumculuk Yasa Tasarısı ise temel kanun olarak 2 bölüm halinde genel kurulda görüşülecek. li oyla seçilecek. Üyeler ise yine Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından belirlenecek 3 aday arasından genel kurulca seçilecek. Sayıştay başkanının görev süresi 4 yıl olacak. Bir kişi en fazla 2 kez başkan seçilebilecek. Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı: AKP hükümeti, azınlık okullarının müdür yardımcılarının Türk olması koşulunu kaldırmak için getirdiği tasarıyla, özel öğretim kurumlarına bir dizi teşvik öngörüyor. Tasarıda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ‘‘Öğrencilerin; kontenjanlarını dolduramayan, kimi çevrelerce değişik amaçlarla kurulmuş özel okullara gönderilmesi kaçınılmazdır. Bu durum bir yandan bu özel okulların devlet kaynaklarıyla desteklenmesi, öte yandan da laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti niteliklerine uygun olmayan düşünce yapısına sahip insanların yetiştirilmesi anlamına gelmektedir’’ gerekçesiyle veto ettiği yoksul öğrencilere özel okullarda öğrenim görmeleri için 1000 YTL yardım yapılmasına ilişkin düzenleme öngörülüyor. Tasarıyla ayrıca devlet okullarında görev yapan öğretmenlere özel okullarda ders verme olanağı da getiri üzere TBMM’yi yarın olağanüstü toplayacak olan hükümetin getirdiği yasa tasarıları ‘‘AKP’ye de uyum’’ içeriyor. Söz konusu tasarılar ve getirdiği düzenlemeler şöyle: Sayıştay yasa önerisi: Askeri harcamaların Sayıştay tarafından denetlenmesi amacıyla getirilen öneride, AKP’ye kadrolaşma yolu açacak hükümler yer alıyor. Buna göre, Sayıştay başkanı ve üyelerin seçiminde Sayıştay Genel Kurulu devre dışı bırakılacak. Sayıştay başkanı, Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından belirlenecek iki aday arasından TBMM Genel Kurulu’nca giz liyor. Tasarı, tarikat okullarının desteklenmesi için getirildiği yönündeki eleştiriler nedeniyle tartışılıyor. Tohumculuk Yasa Tasarısı: Tasarıyla tohumculuk alanında kamu payı azaltılarak özel sektör payı arttırılıyor. Tasarıyı değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, alanın çokuluslu şirketlere bırakılması durumunda Anadolu’da buğdayın tohumunu patentlemeleri tehlikesinin doğabileceğine işaret etti. Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği yasa, vatandaşlar ile kamu kurumları arasındaki anlaşmazlıkların kamu denetçileri tarafından çözümünü öngörüyor. Bunun için Kamu Denetçiliği Kurumu oluşturulması ve başdenetçi atanmasını hükme bağlıyor. Bu anlamda yargının görevi kamu denetçilerine bırakılıyor. BARZANİ’NİN ARABULUCULUĞU İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN İSTANBUL ‘Bir adım ötesi af istemi olur’ ? CHP Genel Başkan Yardımcısı, KDP lideri Barzani’nin, arabulucu olmak istemesinin ‘‘aracılı müzakerenin fiilen başladığı’’ anlamına geldiğini söyledi. MAHMUT GÜRER Adaya ‘Kuvayı Milliye’ çıkarması İstanbul Haber Servisi Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği, Büyükada’da Cumhuriyetin ve Atatürk ilkelerinin anlatıldığı bir etkinlik düzenledi. Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği Genel Başkanı Hakkı Sevim ve 400’ü aşkın dernek üyesi dün sabah 09.30’da Atatürk posterleri ve bayraklarla süslenmiş özel vapurla Büyükada’ya hareket etti. Büyükada’da gerçekleştirilen yürüyüş sonunda bir konuşma yapan Hakkı Sevim, ‘‘Yan gelip yatmayın, vatanımızı satmayın, gericilere, yobazlara sessiz kalmayın. Ülkemizin bağımsızlığı için hiç durmadan çalışın’’ dedi. Büyükada’da Dilburnu mevkiindeki piknik alanında Atatürk’ün sesinden Büyük Nutuk dinletildi. Alanda kurulan büyük ekranda Kurtuluş Savaşı görüntüleri izlendi. Daha sonra Büyükada’dan ayrılan dernek üyelerini taşıyan vapur saat 18.00 sıralarında Ortaköy İskelesi’ne yanaştı. Ortaköy’de İskele Meydanı’nda toplanan yurttaşlara konuşan Hakkı Sevim, ‘‘Biz sivil bir hareketiz. Uyuyan Atatürkçüleri, vatanseverleri harekete geçirmek istiyoruz. Laiklik elden gidiyor. 85 yıl sonra laiklik tartışma konusu ediliyor. Eğer harekete geçmezsek bunun bedelini çok ağır öderiz. Yeniden Kuvayı Milliye ruhuyla ülkenin kaynaklarını satan gericilere karşı birlik olalım, siyasallaşalım, sandığa gidelim’’ dedi. ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, KDP lideri Mesud Barzani’nin, ABD’nin PKK Özel Koordinatörü Joseph Ralston ile yaptığı görüşmede terör örgütünün silah bırakması konusunda arabulucu olmak istemesinin ‘‘aracılı müzakerenin fiilen başladığı’’ anlamına geldiğini söyledi. Öymen, ‘‘Bunun bir adım ötesi de bellidir. Barzani, PKK’nin af istediğini iletecek, Ralston da Türkiye’ye af çıkarın diyecek’’ değerlendirmesini yaptı. ABD’nin PKK özel koordinatörü atama kararı almasının ardından, muhalefet partilerinin dış politika kurmaylarınca hükümete yapılan ‘‘aracılı müzakere olur’’ uyarısı, Barzani’nin Ralston’a ‘‘arabulucu olurum’’ mesajı vermesinin ardından gerçeğe dönüşmeye başladı. Konuya ilişkin bir değerlendirme yapan Öymen, çok olumsuz bir sürece girildiğini belirtirken ‘‘Bunun bir adım sonrasında, Barzani ‘PKK genel af istiyor’ diyecek. ABD’liler de bunu bize söyleyecek. Belki hükümet buna cesaret edemeyecek, ama ABD ‘Biz üstümüze düşeni yaptık. PKK’nin yok edilememesinin sorumlusu sizsiniz’ diyecek’’ görüşünü dile getirdi. ABD’nin Türkiye’nin bölgede güç kullanmasına izin vermediğini Ka ra Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un açıkça ortaya koyduğunu vurgulayan Öymen, askeri seçenek dışındaki her şeyin ‘‘siyasi tutum’’ olacağını söyledi. ‘Aracılı müzakere yapılıyor’ Öymen, Ralston’un Barzani ile yaptığı görüşme ile birlikte, ‘‘aracılı müzakere’’ uygulamasının fiili olarak başladığını vurguladı. Ralston’un peşmerge lideri ile görüşmesinin bir nedeni olması gerektiğini anlatan Öymen, ‘‘Ralston, Barzani ile mesaj göndermek için konuşuyor. Bu açık. Türkiye istediği kadar istediğini söylesin, bunun adı aracılı müzakeredir. PKK ile dolaylı görüşmedir. Hükümet ise hâlâ, ‘Biz dolaylı görüşme istemiyoruz’ diyor’’ değerlendirmesini yaptı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir de koordinatörlüğün Türkiye’yi bir yere götürmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Eylem birliğinin iki ülkenin istihbarat birimleri arasında yapılması gerektiğini vurgulayan Kandemir, ‘‘PKK ile mücadele bir aracıya emanet edilemez. Bu kapsamda, değil Barzani’nin, kimsenin arabuluculuğuna gerek yoktur. Terör odaklarıyla dolaylı ya da dolaysız görüşme masasına oturulması söz konusu dahi olmamalıdır’’ dedi. namikzafer@yahoo.com RAUF DENKTAŞ’TAN ÇAĞRI ANITMEZARDA TÖREN ‘Geliniz görüşelim’ İstanbul Haber Servisi Türkiye’ye yönelik Ermeni soykırımı suçlamalarına karşı mücadele etmek amacıyla kurulan Büyük Proje Danışma Kurulu dördüncü toplantısını Pera Palas Oteli’nde gerçekleştirdi. ‘‘Büyük Proje 2006’’nın Danışma Kurulu Başkanı KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Türkiye’nin AB’ye kabul edilmesinin ön şartı olarak Ermeni soykırımını öne sürmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bilim adamlarının soykırım iddialarını Ermenistan’ın kendi kaynakları ile çürüttüğünü belirten Rauf Denktaş, ‘‘Geliniz, görüşelim; kabul ediniz, gelelim, kitaplarımızla, bilgilerimizle’’ çağrısında bulundu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Büyük Proje Yürütme Kurulu Sekreteri Ferit İlsever de soykırım olmadığını kanıtlayan itiraf niteliğindeki Ermeni kaynaklarının, Avrupa kamuoyu tarafından da incelenmesini sağlamak için yabancı dillerde basılmasının gerekliliğini vurguladı. Menderes anıldı İstanbul Haber Servisi 27 Mayıs İhtilali sonrasında yargılanarak idam edilen eski başbakanlardan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan dün Topkapı Anıtmezar’da düzenlenen törenlerle anıldılar. DYP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği törene DYP Genel Başkan Yardımcıları Celal Adan, Orhan Keçeli ve DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli ile partililer katıldı. Çelenklerin konulmasının ardından konuşan İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli, 27 Mayıs İhtilali ve sonrasındaki idamlar için ‘‘Bugün siyasi tarihimiz, demokrasi tarihimiz için kara bir gündür. Millet iradesine saygı göstermeyenler, entrikalarla hukuku hiçe sayarak bu üç devlet adamını idam sehpasına götürdüler’’ diye konuştu. DYP’liler daha sonra 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın mezarını da ziyaret etti. Eski DYP İl Başkanı Süleyman Soylu’nun da aralarında bulunduğu bir grup da sabah 10.30 sıralarında anıt mezarı ziyaret ederek anma töreni düzenledi. ERDOĞAN’A ANLAMLI PROTESTO ‘Anamın selamı var’ TAŞKIN ÖZLER UŞAK Uşak’ta çeşitli açılışlarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir yurttaşın ‘‘anlamlı’’ protestosu ile karşılaştı. Başbakan’ın Mersin’de bir çiftçiye söylediği ‘‘Ananı da al git’’ sözüne gönderme yapan yurttaş, kürsüde konuşan Erdoğan’a ‘‘Anamın selamı var’’ diye bağırdı. Kendisine yönelik eleştiri ve protestolara sert çıkışlarıyla tanınan Erdoğan bu kez tedbiri elden bırakmayarak, protestocu yurttaşa ‘‘Sen de benden selam söyle’’ diye esprili bir şekilde yanıt verdi. VEFAT Garson Ahmet soruyor: ‘‘Oral Bey oyumuzu kime vereceğiz?’’ Benim bu soruya ne yazık ki bir cevabım yok. Ahmet şaşırıyor. Her konuda bir fikri olduğunu söyleyerek, her gün millete akıl vermeye kalkan ben, Ahmet’in basit sorusuna cevap veremiyorum. Solda bir umutsuzluk, çaresizlik olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle Cumhuriyet gazetesi de ‘‘CHP’li ve CHP’siz arayışlar’’ başlıklı bir yazı dizisi yapmak gereğini duyuyor. Bu yazı dizisinde çeşitli ihtimaller ve seçenekler ortaya konulmaya çalışılacak. ??? Soru yalnızca soldaki arayışlarla sınırlı değil. Sağda da henüz bir yol bulunmuş sayılamaz. AKP dışındaki sağcı partilerin ne yapacağı bilinmiyor. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, koalisyon istemediğini söylüyor. Söylüyor da ne oluyor? Kamuoyu yoklamalarında DYP barajın etrafında dolaşıyor. ANAP’a baktığı Garson Ahmet’e Cevap Veremedim mızda ise iyice aşağılarda. Daha 56 sene öncesine kadar bu iki parti merkez sağın iki temsilcisi olarak oyların en az yüzde 40’ını alıyorlardı. Şimdi yüzde 15’i bulmaları bile şüpheli. Solun oyu da en kötü zamanında yüzde 30’ların gerisinde kalmazdı. Şimdi 20’yi ancak ya aşıyor ya aşamıyor. ??? AKP, siyasi İslamcı oyların önemli bir kısmını hâlâ kendi çevresinde topladığı gibi merkez sağın oyları üzerindeki etkisini de sürdürüyor. Yine sağın radikal eğilimlerinin temsilcisi olan MHP, PKK bombalarının tırmanışından güç alarak oylarını arttırıyor. Sonuç olarak siyasi tabloya baktığımızda seçmen eğilimlerinin bir süredir uçlara yöneldiği söylenebilir. Geçmişte merkez sağ ve merkez solun oyları yüzde 7580’lerden aşağılara düşmezdi. Şimdi bu oran yüzde 3540 arasında seyrediyor denebilir. ??? Türkiye’deki siyasi yelpazedeki sorunun ne olduğunu yeniden tartışmak gerekiyor, Sorun merkez sağın ve merkez solun birleşememesi mi? Örneğin ANAP’la DYP birleşse bir umut ortaya çıkabilir mi? Yahut da CHP, DSP, SHP ve de diğer solcu grup ve partiler birleşse halkın desteğini sağlayabilirler mi? Bence bu partilerin birleşememesinin nedeni asıl olarak liderleri değil? Baykal’a kızıyoruz. Kızmakta haklı olabiliriz. Özellikle demokrasi ve özgürlük konularındaki tutumunun zarar verdiğini, düşünenlerdenim. Yine de asıl sorun liderler değil. Çünkü birleşme karşıtı liderleri de bu siyasi ortam ve onları destekleyen siyasi kültür üretiyor. Solun başına birlikçi bir lider gelemez. Şu an için gelemez. Çünkü sol şu anda Türkiye’yi birleştirebilecek bir siyasi ruh hali içinde değil. Birleştirici güç yüzde 10’lara razı olmaz, önüne büyüme hedefleri koyar. Bugün önünde büyüme hedefi olan bir sol partiden söz edebilir miyiz? Peki sol neden önüne büyüme hedefi koyamıyor? Çünkü solun önemli bir kesimi muhafazakâr bir tutum içinde. Gelişmeden, değişmeden korkuyor. Türkiye’de siyasi İslamcı bir partinin iktidara gelmesi solun moralini bozdu, hedeflerini daraltmasına yol açtı. Ayrıca Kürt sorununun çözümsüz hale gelmesi de bu konuda solun arada kalmasını beraberinde getirdi. ??? Sağda ise hiçbir hedefi olmayan milliyetçilikle bir çözüm üretilemiyor. Merkez sağ diye bir şey kalmadı. Zaten kalmış olsa halk geçmişte desteklediği bu akımlara itibar edebilir. İşin doğrusu Türkiye, ciddi bir siyaset bunalımı yaşıyor. Barajın yüzde 10’da kaldığı bir ülkede demokrasi de olmaz, merkezdeki siyasi partiler başarı da gösteremez. Bu Siyasi Partiler Kanunu’yla Türkiye’de demokratik bir parti olamaz. Aslında Türkiye, kendi ritmi içinde bir çıkış yolu bulabilir. Siyasi İslamı da, ırkçı milliyetçiliği de aşabilir. Bütün sorun solun ve sağın çözümü makulde arayan, demokrasiye inanan, özgürlüklere inanan bir yeni anlayış içine girmesinde. Garson Ahmet’e şimdilik bir şey söyleyemedim. Ancak umutsuz değilim. Karamsar da değilim. Çözüm Türkiye’de... Çözüm solun ve sağın gerçek ve net siyasi arayışlara ulaşmasında... Merhum Muhittin Omay ve Merhume Servet Omay’ın kızları, Merhum Osman Omay ve Güzin Embil’in kız kardeşleri, Emel Omay’ın görümcesi, Nijat Embil’in baldızı, Merhum Rıfat Uçman ve Zuhal Savaş’ın kuzinleri, Koral, Işık, Edis, Ayla Embil’in teyzeleri, Lebruz ve Selim Özadam’ın halaları, Onur, İpek, Devin, Lia, Canan ve Suzan’ın büyük teyze ve halaları, Merhum Seyda Yaltırım, Merhume Hüsnüaşk Tanoğlu, Zeynep Menemencioğlu, Nuşin Ayiter, Merhume Fatma Kuru, Yücel Teoman, Bülbül Yarıç, Merhume Leyla Özer, Samih Kemal Tanoğlu, Ayşe, Hikmet Yaltırım ve ailelerinin yengeleri, Tezel ailesinin dünürü, Nesrin Rifat’ın kayınvalidesi, Samih Rifat’ın annesi, Elif Rifat’ın nenesi, Merhum Oktay Rifat’ın eşi Sabiha Rifat 16 Eylül günü vefat etmiştir. Cenazesi, 18 Eylül Pazartesi (bugün), Erenköy Galip Paşa Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. AİLESİ CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear