02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Fiyatı tüccarların belirlediğini vurgulayan üreticiler, emeklerinin karşılığını alamadıkları için tarlaları boş bıraktıklarını söyledi 9 ‘AKP hükümeti tütünü bitirdi’ ? Gavurköy, Çamlı ve Demirciköy üreticileri AKP hükümetinin dünyanın en güzel tütününü bitirdiğini söylediler. Hükümetin daha geçen yılın doğrudan gelir desteğinin parasını vermediğini belirten üreticiler, emeklerinin karşılığını alamadıklarını vurgulayarak AKP hükümetine kızgınlıklarını şu cümlelerle anlattılar: “Bakın, boş duruyor koca tarla, tütünü partiler bitirdi. Dikmedim hiçbir şey. Diksen ne olacak, para etmiyor. Kalmışın tüccarın eline. AKP, onlara söz geçiremiyor. Yazık değil mi bu boş tarla.” üştük yollara. Gâvurköy bölgesinde tütüncü arıyoruz. Menderes sapağında su aldığımız marketin sahibi Ahmet Esen, Ozan Yayman’ın fotoğraf makinesi ve donanımını görünce sordu: Hayrola! Tütün röportajı. Başını iki yana salladı, alaycı bir gülümseme kondu dudağının ucuna. Ne, ne kardaşım, ölüyü arıyonuz siz. Ölü yerde kalır mı hiç? Bak, ortalık hıyar doldu, hıyar... Hıyar röportajı yapın en iyisi. Dalgasını sürdürerek bir güzel özetledi tütünün, tütüncünün durumunu. Siyasileri, hükümetleri suçladı. Kim gelirse başa, durumun değişmediğini söyledi. Amcaoğlunu anlattı. 20 dönüm tütün ekermiş yıllar önce. Şimdi, küçük sanayide işçi. Bir ara‘‘mazot’’ dedi, ‘‘gübre’’ dedi, ardından da son vuruşu yaptı: Sizin yazacağınız daha önemli şeyler var kardaşım. Mehmet Ali var, Sibel Can var, Hülya var Onları yazın, köylünün derdinden size ne ki... Cumhuriyet’ten geldiğimizi söyledik de, alayı bıraktı, ‘‘Sizin de işiniz zor be kardaşım’’ diye gönül aldı. Şimdi biz sormaz mıyız, ‘‘Son seçimlerde kime oy verdin’’ diye. Yanıt: AKP. D Demreli üreticiler, yazarımız Hikmet Çetinkaya’ya, AKP’nin, hükümetini destekleyen üretici birlikleri ihya ederken başka partilerden yana olanları ise cezalandırdığını söyledi. (FOTOĞRAFLAR: OZAN YAYMAN) Suriye, Ürdün ve İran’dan kaçak karpuz getiriliyor HİKMET ÇETİNKAYA abahın en körpe çiçekleri uyanıyor yavaş yavaş. Akdeniz soluk almaya başlıyor Demre kıyılarında... Göklerin en mavisi buğday tanelerini vurur Konya Ovası’nda. Karadeniz’de fındık ve çay yeşilin orta yerindedir. Amik Ovası’nda, Çukurova’da telaşlı bir gün başlar. Söke, Gediz, Meriç kendi türküsünü söyler... Demre’de, Datça’da, Kumluca’da, Fethiye’de, Ortaca’da, Manisa’da, Gümüldür’de, Burhaniye’de, Edremit’te hep aynı öykü... Demre Ziraat Odası Başkanı Ramazan Açıksöz anlatıyor: ‘‘Yıllardır seracılık yapıyoruz. Hükümetler geldi geçti. Yüzde 100’ün üzerinde enflasyon varken kredi faizimiz yüzde 40’tı...’’ Çaylar geliyor... Ramazan Açıksöz’e ‘‘Peki şimdi kaç kredi faizi’’ diyorum. Elini masaya koyuyor... Biraz da öfkeli... ‘‘Bugün Türkiye’de enflasyon yüzde 810 arasında. Bankaların kredi faizi ise yüzde 20. Olacak iş mi bu?..’’ Ziraat Mühendisi Bayram Ülker, ‘‘O da bir şey mi’’ diye kesiyor başkanın sözünü: ‘‘3 Haziran’da Demre’de kokteyl domatesin kilosu halde 40 YKr’ye alıcı buldu. Bizim kokteyl domates üç gün sonra İstanbul’da Beşiktaş pazarında 6 YTL ’ye satılıyordu... 400 BİN DEMRE’DE BEŞİKTAŞ’TA 6 MİLYON TL S Kumaş, kına, karabiber gelirdi daha önceleri... Şaşırmamak elde değil!.. TIR dolusu kavun, karpuz nasıl girer sınırdan? Üreticilerin yanıtı hazır: ‘‘Habur’dan kaçak akaryakıt nasıl giriyorsa, Hatay, Kilis üzerinden de kavun, karpuz giriyor...’’ Datça’da badem üreticileriyle konuşurken öğrenmiştik... Türkiye badem ithal ediyor... Bu konuya elbet değineceğim... Finike, Demre, Kumluca, Antalya... EDEN ÜLKE OLDUK İTHAL Sorunlar dağ gibi... Söke ve Gediz Ovası... Çukurova, Amik ve Antalya... Türkiye pamuk üretip ihraç ederdi... Ya şimdi?.. İthal ediyor!.. Bir rapor var elimde. Çok önemli. lunmamaktadır. Bu veriler ışığında ikinci grup ülkelerde pamuk fiyatlarının düşük olması nedeniyle ekim alanlarının yeterince arttırılamadığını söylemek mümkündür. Ekim alanları eriyor: 1980 yılında ithal ikameci sanayileşme politikalarına son vererek ihracata dayalı sanayileşme politikasını devreye sokan Türkiye, öncü sektör olarak da tekstil ve konfeksiyon sektörünü benimsemiştir. Sektörün gelişimine ve uluslararası alanda rekabet avantajı sağlanmasına neden olabilecek birçok faktörün ülkemizde bulunması, bu seçimde belirleyici olmuştur. Ucuz işgücü, Avrupa gibi dünyanın en büyük ve zengin pazarlarından birisine yakınlık ve nihayet sektörün hammaddesi olan pamuğun kaliteli bir şekilde ülkemizde yetiştiriliyor olması, bu avantajlardan en önemlileri olarak görülmüştür. Bu avantajların yanı sıra, sektöre önemli devlet teşvikleri de sağlanmıştır. 198089 döneminde toplam teşvik dünya tütün borsalarının bile bildiği Demirciköy’e ulaşıyoruz. Bu bölgede tütün üstüne iki köy daha var meşhur. Biri Yeniköy, diğeri Kemalpaşa’ya bağlı Ulucak Yeşillikler arasındaki Demirciköy kahvesi kalabalık. Eski il genel meclisi üyesi, yılların siyasetçisi, önce sosyal demokrat sonra ANAP’lı, bir dönem milletvekili olmak için, kendi deyimiyle ‘‘sermayeyi kediye yüklemiş’’, şimdi siyasetin kenarındaki Muhtar Osman Kutlu, bizi bekliyor. Kahvedekilerle tanışmanın ardından ilk söz, Mehmet Gördes’in. Karşı yamaçtaki büyük araziyi gösterip soruyor: ‘‘Bakın, boş duruyor koca tarla, tütünü partiler bitirdi. Dikmedim hiçbir şey. Diksen ne olacak, para etmiyor. Kalmışın tüccarın eline. AKP, onlara söz geçiremiyor. Söyleyin şimdi, yazık değil mi bu boş tarlaya?’’ Mehmet Bey dertli, belli. Daha çok söyleyecek sözü var. Muhtar Osman giriyor devreye. Elleri, kollarıyla anlatıyor durumu: Tütün bitmiştir. Dünyanın en güzel tütünü bitmiştir... Bakmaya ERLİ TÜTÜN YERİNE kıyamazdın bizim tütüne. Şu köyAMERİKAN TÜTÜNÜ de şimdi, yüz balya ya var, ya yok. Sekiz on hane kaldı tütün yapan. Yola devam ediyoruz, 15 kilometHükümetler bitirdi bu işi. TEKEL ’i re ötede, bölgenin yerleşimlerinbitirdiler, tüccara kaldı her şey. Tücden Çamlı’ya doğru. Yıllar önce tütüncülerin sorun Demirciköy kahvesinde Muhtar Osman Kutlu ve car tek taraflı sözleşme yaptı. İslarını dinlemek, çözüm yollarını üreticiler, hükümetin tütünü bitirdiğini söylediler. tediği fiyatı veriyor, istemediğini vermiyor. İşimize gelirseymiş. Aslında anlatmak için düzenlenen toplantının yapıldığı kahvedeyiz. He öyle oldu. Kotaydı bir zamanlar köylü bitti... Hükümet doğrudan gelir desteği Yedi sekiz yıl, belki de daha çok geç derdimiz. Sonra para vermediler. Siyati sanırım. Üreticileri yaklaşan tehlike set girdi işin içine. Sonra, ‘sera’ dediler. veriyor köylüye. Veriyor da ne oluyor? Daha geçen ye karşı uyaran Tütün Eksperleri Der Baktım herkes sera yapıyor, ben de yapneği’nin yöneticileri, yurttaşlarımıza tım. İlk sene para yok, sonraki bir yıl ka yılın paralarını ödemediler. Üç kuruş para, verseler ne olur, vermeseler ne yanlış tütün politikalarını anlatıyor, ön zandık biraz, iyiydi. lemleri sıralıyordu. İyi olmuş o zaman. Tütün de pek zah olur? Verdikleri paradan ziraat odalarına kesiliyor, tarım ilçe müdürlüklerine Aklımda kalan cümle, ‘‘Yakında bu metli işti canım. güzelim tütünün yerine Amerikan tüZahmetliydi ama bilirdik. Şimdi sa kesiliyor. Dünyanın en pahalı mazotunu tünü içeceksiniz’’ olmuştu. latalık dikiyon, para edecek mi etmeye satıyorlar, ondan haber versinler.. Zam Bugün ne yazık ki dedikleri tek tek cek mi, bilmiyon. Şansını marulda, ro zam zam... Gübre desen, öyle Peki, ne olacak sizin durumlar? ortaya çıktı kada, maydanozda deniyon. Tüccarın Tek bir şey söyleyeyim. UnutmasınKöy kahvesi derlenmiş, toplanmış, da eline bakıyoz. Kumar gibi yani. Tüccar ha düzenli. 400’e aldığına, iki gün sonra 300, bir gün lar, açlığın Müslümanlığı olmaz... Kahveci durumu anladıktan sonra sonra 200 diyo. Bir bardak ilaca, 40 liavluda, asma gölgesinde bir arkadaşıy ra veriyoz la sohbet eden fötr şapkalı Ahmet Ön Seracılıktan memnun olanlar da var.. SÜRECEK cü’yü işaret ediyor. Merhabalaşıyoruz, çaylar geliyor. Ne o Ahmet Amca, tütüncü poşusu gitmiş, fötrler gelmiş. Durumunuz iyi galiba? Neresi iyi gazeteci bey? Pinekleyip duruyoz böyle, gölgede... İş, güç yok gayri. Tütün bitti, işler de bitti. Hem de ne bitti! Tek bir adam kalmadı tütün yapan. Önceden bekledik, ‘Düzelir belki’ dedik, ama olmadı. Her giden yıl, geleni arattı. Şimdi tarlalar boş duruyor. Biz de yaşlandık gayri. Sizin köyde ziraatçılar, tütün eksperleri köy kahvesinde yıllar önce, ‘Bakın, başınıza bunlar gelecek’ demişti. Olur mu? Ben değilim. Geçen yıl, 400 ton verdi bu köy. Para etmedi. Millet seraları boş bıraktı. Mazot pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı. Değmiyor ektiğine. Şimdi, ben de bıraktım. Ekmicem gayri ÜCCARIN ELİNE KALDIK’ ‘T Ahmet Amca’yla vedalaşıp, adını Y Yani kilosu 400 bin TL’ye Demre halinden alınan domates, Beşiktaş pazarında kilosu 6 milyon TL’ye satılıyordu... 1 Haziran 2006 Demre’de hal fiyatları şöyleydi: ‘‘Domates 250 bin TL, sivri biber 250 bin TL, hıyar 70 TL, patlıcan 350 bin TL, kabak 50 bin TL.’’ Bayram Ülker, üreticinin darboğazda olduğunu anlatıyor uzun uzun... Diyor ki: ‘‘Hükümet kaliteli ürüne destek vermeli... Üreticiye yüzde 10 prim şart. Stopaj vergisi kaldırılmalı. Belediye hal rüsumu da. Çağdaş seracılığın yaygınlaşması için devlet yüzde 40 karşılıksız, düşük faizli banka kredisi sağlamalı.’’ RETİCİ BİRLİĞİ SORUNU Ü Bir de ‘‘Üretici Birliği’’ sorunu var... Zeytinyağında prim sıkıntısı AKP hükümetinin desteklemeyi 25’ten 10 kuruşa indirmesi çiftçilerden tepki çekti. Uzmanlar her yıl zeytinyağı ihracatından 2 milyar dolar gelir elde edileceğini vurguladı. YUSUF ÖZKAN Birliği AKP iktidarı gerçekleştirdi... Üreticiler bu olayı, AKP’nin ‘‘kendi yandaşlarını kayırma’’ diye nitelendiriyorlar... ‘‘Eğer AKP’li olursan tamam. Başka partili olursan yandın. Birlik yönetimi AKP’li olmalı ki işlerimiz yürüsün. AKP, birlikleri siyasi rant haline getirdi.’’ Demre’ye Suriye, İran ve Ürdün’den kaçak kavun ve karpuz geliyor... Olacak iş mi bu? Aktarıyorum: ‘‘Türkiye, Meksika, Brezilya ve Pakistan net ihracatçı ülke iken net ithalatçı konuma gelmişler, Sudan ise iki dönemde de ithalat yapmamasına rağmen ihracatı gerilemiştir. Bu ülkelerde tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin gelişmesine paralel olarak, yurtiçi üretimin tüketimi karşılamaması nedeniyle böyle bir gelişmenin olduğu şeklinde doğru bir soru akla gelebilir. Ancak pamuk ekim alanları incelendiğinde Brezilya, Meksika ve Sudan’da ilk döneme göre önemli ölçüde gerileme yaşandığı, diğer bir ifade ile üreticilerin pamuk ekmekten vazgeçtikleri görülmektedir. Pakistan, ekim alanlarını ve üretimini arttırsa da, net ithalatçı duruma gelmeyi engelleyememiştir. Ancak bu durum; Pakistan tekstil ve konfeksiyon sektörünün yurtiçi pamuk üretimi ile sürdürülemeyecek kadar büyüdüğü yönünde olumlu bir gelişmeyi de ifade etmektedir. Türkiye pamuk ekim alanları incelendiğinde ise iki dönem ortalama yıllık verileri arasında önemli bir fark bu belgelerinin yüzde 11.5’i, 199099 döneminde 23.2’si ve 200005 döneminde ise yüzde 21’i tekstil ve konfeksiyon sektörüne verilmiştir. 2004 yılı verilerine göre, Türkiye, dünyanın yedinci büyük tekstil ve dördüncü büyük konfeksiyon tedarikçisi konumuna yükselmiştir. Sektör, 2005 yılında 18.8 milyar dolarlık ihracat ile toplam ihracat içerisinde en yüksek kalemi oluşturmaktadır. Tarım sektöründen sonra da en önemli istihdamı gerçekleştirmektedir. Ülkemiz için büyük önem arz eden sektörün temel hammaddesi olan pamuk ise sancılı bir dönemden geçmektedir. Fiyatlarda görülen düşüş ve artan maliyetler, özellikle son 4 sezondur ekim alanlarının ve üretimin düşmesine neden olmuştur. Buna paralel olarak da pamuk dış ticaret açığımız hızla artarak net pamuk ithalatçısı ülkeler arasına girmiş bulunmaktayız.’’ SÜRECEK İZMİR Türkiye, petrolün ardından en fazla dövizi, bitkisel yağların ithalatı için harcıyor. Ülkemiz bunun için yabancılara her yıl yaklaşık 1.5 milyar dolar ödüyor. Uzmanlar, var olan zeytin potansiyelinin değerlendirilmesi durumunda sadece zeytinyağı ihracatından yılda 2 milyar doları aşan kazanç sağlanabileceğini vurguluyor. Tarım sektöründe yaşanan ciddi sıkıntılara karşın birçok kişi ve kuruluş yeni zeytin alanları yaratıyor, ürünleri farklı sunumlarla yerli ve yabancı tüketicilerin beğenisine sunuyor. Birkaç yıl öncesine dek 90 milyonlara ulaşan zeytin ağacı varlığımıza, sadece son 2 yılda 18 milyon yeni fidan eklendiği belirtiliyor. Sektörün içinde yer alanların buluştuğu ortak görüş, zeytinliklerin gençleştirilmesi, iç tüketimin arttırılması ve siyasal iktidarların gerekli tarımsal desteği sağlaması. Özellikle Ege Bölgesi’nde havaların yağışlı gitmesiyle zeytin ağaçlarındaki verim dikkat çekici düzeyde. Doğal afet yaşanmaması durumunda, ‘‘var yı lı’’ olarak adlandırılan 2006/2007 sezonunun yüzleri güldüreceği konuşuluyor. Sektörün sesinin daha fazla çıkmasıyla, yaşanan sorunları incelemek için TBMM bünyesinde, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağları araştırma komisyonu oluşturuldu. Üretim bölgelerini gezen, sıkıntıları derleyen komisyonun başkanı Necdet Budak, ülkenin bitkisel yağlara her yıl 1.5 milyar dolar ödediğini anımsatarak sadece zeytinyağı satışından 2 milyar dolarlık gelir elde edilebileceğine dikkat çekti. İKTAR AZALDI M Bu arada İspanya’da yaşanan kurak tin, 2004/2005 sezonunda 2 bin Avro düzeylerinde olan dökme zeytinyağının tonunun, geçen sezon 4 bin Avro’yu aştığına dikkat çekti. RİM 10 KURUŞA İNDİ P Üretimin ve satışların yüzleri gül lığın, Türk zeytinyağı sektörüne olumlu yansıdığı ve ihracat fiyatlarını yükselttiği anlaşıldı. Ege İhracatçı Birlikleri’nden edinilen bilgiye göre ‘‘var yılı’’ olarak kabul edilen 2004/2005 sezonunda yaklaşık 29.5 bin tonluk zeytinyağı ihracatı karşılığı 83.8 milyon dolarlık gelir elde edildi. ‘‘Yok yılı’’ olarak nitelenen geçen sezon ise sadece 21 bin tonluk ihracata karşın gelir 92.6 milyon doları buldu. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çe dürdüğü bir dönemde hükümetin zeytinyağına yönelik sağlıklı politikalar oluşturmaması ise tepki çekiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Şubat 2006 tarihinde açıklanan 5 ürüne yönelik 2005 destekleme primleri arasında zeytinyağı yoktu. Bunun nedeni sonradan anlaşıldı. Zeytinyağının litresine önceki sezon 25 kuruş olarak ödenen destekleme primi, ‘‘üreticinin bu yıl kazanç sağladığı’’ öne sürülürek 10 kuruşa indirilmişti. Uzmanlar ise zeytinyağı desteği konusunda AB ülkeleriyle Türkiye arasında 18 kat fark olduğunu vurgulayarak AB’nin üreticisinin cebine kilogram başına 1.2 Avro fazladan para koyduğuna dikkat çekiyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erdoğan Oktay, ‘‘Biz de burada 10 kuruşu destek olarak gösteriyoruz. Birileri hükümete bu işin önemini anlatmalı’’dedi. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear