26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER EğitimSen’in hazırladığı rapora göre öğretmenler ihtiyaçlarının yarısını bile karşılayamıyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Öğretmen yoksulluk kıskacında ? Hazırlanan rapora göre bir öğretmenin ev sahibi olabilmesi için başka hiçbir harcama yapmadan 2 bin 83 gün, 12 bin 500 saat çalışması gerekiyor. EğitimSen Genel Başkanı Dinçer öğretmenlerin yoksulluk, memur ve hizmetlilerin açlık sınırının altında maaş aldıklarını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen’in hazırladığı öğretmenlerin alım gücü raporu, Türkiye’de öğretmenlerin ‘‘sağlıklı beslenme’’ ya da ‘‘boğazından kısıp’’ diğer ihtiyaçlarını karşılama ikileminde ‘‘boğazından kısma’’yı tercih ettiğini ortaya koydu. 1979’a kıyasla bu yıl öğretmenin alım gücünde yüzde 54’lük azalma meydana geldiğine dikkat çekilen raporda 4 kişilik bir öğretmen ailesinin sağlıklı ve dengeli yaşayabilmesi için yapması gereken harcama tutarı 640 YTL olarak hesaplandı. EğitimSen’in hazırladığı raporu açıklayan sendika genel başkanı Alaaddin Dinçer, Türkiye’de yıllardır öğretmenlerin yoksulluk, memur ve hizmetlilerin açlık sınırının altında maaş aldıklarını vurgulayarak ‘‘Hükümetlerin yaptığı ‘sefalet zamları’ eğitim emekçilerinin yaşadığı yoksulluğu ve diğer sorunları azaltmadığı gibi, aksine yaşanan sefaleti her geçen gün arttırarak devam ettirmiştir’’ dedi. EğitimSen’in araştırmasına göre bir öğretmenin işini sağlıklı yapabilmesi için bir gün içinde en az 3600 kalori alması gerekiyor. Ancak 3600 kalorilik bir beslenme için hazırlanan günlük yemek listesi öğretmen maaşının ‘‘trajikomik’ durumunu gözler önüne seriyor. EğitimSen’in belirlemelerine göre, 4 kişilik bir öğretmen ailesinin yağ, kahvaltı, sebze, kuru Ekonomi, AKP ve Başarı Herkes çığlık çığlığa, ‘‘Nerede devlet, nerede Merkez Bankası?’’! Arkasından piyasaya inen ‘‘demir yumruk’’ ve ‘‘çekilen silahlardan’’ duyulan büyük mutluluk! Hani dalgalı kurdu, piyasa saptayacaktı her şeyi, falan filan.. Liberal piyasacıların tümü bir anda ‘‘müdahaleci’’ kesilmez mi! Demek liberallerin de, devleeeet neredesin, Merkez Bankası hadiiii diye bağıracağı zamanlar varmış! Dünyanın hiçbir yerinde saf ve ilkel anlamıyla ‘‘serbest piyasa’’ yoktur! Piyasa, şu veya bu şekilde, her zaman, devlete egemen görüşlerin yararına yönlendirilir. Bugün ABD faiz politikasıyla hem dünya piyasalarını hem de kendi ekonomisini ‘‘güdüyor’’. ABD sadece faiz politikasıyla değil, bilim ve teknoloji politikalarıyla da ekonomisini güderdurur!.. Bütçeden, desteklenmesini istediği ekonomi ve teknoloji araştırma alanları için her yıl trilyonu aşan doları ayırır! Avrupa Birliği’nin şimdi 7.’sinin başlayacağı Çerçeve Programları da, Avrupa ekonomisinin eksik ve zayıf olan yönlerini güçlendirmeyi amaçlayan ‘‘piyasayı gütme’’ programlarıdır! AKP hükümetinin, fikriyatı ve içeriği tamamen yanlış olan ‘‘sanayiyi teşvik’’ programları da bu çerçevededir.. Fakat AKP, ülkemizde ekonomide neyi nasıl güdeceğini bilemediği için (kendi yandaşlarına para aktarma dışında!), Türkiye ekonomisi sarsıntılardan kurtulamıyor! ??? AKP ekonomide başarılı mı? AKP’yi ekonomide başarılı bulanların dayandığı tek nokta, ‘‘bütçe disiplini’’ olabilir. Onlar, faiz dışı fazlaya ve IMF’nin emirlerine uyulduğu sürece, AKP’yi başarılı buluyor. Fakat işsizlik, cari açık, borç artışı, satın alma gücünün düşüklüğü, insana ve ekonominin diğer temel göstergelerine ilişkin veriler, yani gerçek güçlü ekonomi konusunda bir tartışma yok.. AKP ekonomide başarısızdır!.. IMF’nin programını harfiyen uyguladı, dış koşulların uygunluğu ve düşük kur yüksek faiz politikasıyla sıcak parayı ülkeye çekerek ithalata bağımlı sanayi çarklarının dönmesini sağladı! Hepsi budur! Şimdi, YTL dış piyasalar tarafından değersizleştirildi.. Belki de biraz fazla değersizleştirildi! Peki ne olacak? İthalat önemli oranda hız kesecek.. İhracat artacak, ithalatihracat arasındaki makas daralacak, bunun cari açığa olumlu etkisi olacak.. çok güzel.. Ama sonra? Enflasyon yeniden biraz daha artacak ve büyüme oranı düşecek.. Hep bildiğimiz eski döngüye geri döneceğiz: İthalat pahalılaştığı için, ithalatla dönen çarklar hız kesecek, üretim düşecek, ihracat da azalacak. Rekabet gücü azalacak. AKP ekonomide yapısal dönüşümleri gerçekleştiremediği için, ekonomide başarısızdır.. Yapısal dönüşümler, piyasaya tapınanlara göre, yok pahasına ve ne olursa olsun özelleştirmedir; varsın fabrikalar kapansın.. insanlar işsiz kalsın.. üretim düşsün... Başka nedir? Küreselleşmeye tam uyumdur! Piyasaları alabildiğine dışa açmaktır.. batacak olan sektörlerin batması da, ‘‘yapısal dönüşüm’’dür. Başka? IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı reçetelere uymaktır! Gelişmiş sanayi ülkelerinin ekonomik ve ticaret kurallarını tam kabul etmektir! vb.. ??? Oysa Türkiye’ye gerekli olan ekonomik yapısal dönüşümlerle, dışarıdan dayatılan reçetelerden farklıdır. Hatta bazen birbirine taban tabana zıt bile olabilir.. Örneğin bize ‘‘Sen o konuda yatırım yapma, sadece alımcısatımcı ol’’ denilen konularda, Türkiye’nin çıkarı yatırımcı ve teşvikçi olmakta yatar. AKP ekonomide başarılı olamamıştır.. Çünkü Türkiye’nin dış krizlerden etkilenmesini en aza indirebilecek önlemlerin hiçbirini alamadı.. Üretimin ithalata bağımlılığını azaltacak bir adım atmadı; bunun için gerekli iç üretici güçleri geliştirecek teşvik, kaynak, destek politikası geliştirmedi ve uygulamadı.. Türkiye, cari açık vermeyecek; veya kolayca finanse edilebilecek ve kriz sarmalına girmeyecek kadar cari açık verecek bir ekonomi yapısını kurabilirse.. ... ve bunun için de iç üretici güçlerini harekete geçirecek teşvik mekanizmalarını son hızla çalıştırabilirse.. ... böylece ithalata bağımlılığı iyice azaltılmış bir ihracatçı ekonomik yapı yaratabilirse.. İşte asıl YAPISAL DÖNÜŞÜM gerçekleştirilmiş olur.. AKP beyin ve ideoloji ve anlayış olarak.. bunun çoook uzağında.. Sadece AKP mi?!!! MÜ rektör adayı Pur: Cumhuriyet karşıtlarının hedefi oldum EMEL KILIÇ Öğretmenler, bu hafta sonu gerçekleştirilecek Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) 45 YTL karşılığında gözetmen olarak görev alabilmek için ÖSYM Bürosu önünde uzun kuyruklar oluşturdu. ÖSYM’nin ODTÜ yerleşkesinin içinde yer alan bürosu önünde toplanan öğretmenler, daha önce görevlendirilen, ancak mazeretleri nedeniyle sınavda görev alamayacak durumdaki öğretmenlerin yerine görevlendirilmeyi bekledi. Öğretmenlerden bazıları, görevi alabilmek için erkenden geldiklerini ve saatlerce beklediklerini dile getirdi. ÖSYM Bürosu yetkilileri de sınavlarda gözetmenlik yapacak öğretmenlerin görevlendirmelerinin yapılarak okullara gönderildiğini, ancak mazeretleri nedeniyle görev alamayacak durumdakilerin ‘‘görev iadesi’’ yaptıklarını ifade ettiler. 45 YTL kuyruğu bakliyat, meyve, un, et, süt ve süt ürünleri ile temizlik ürünleri için yapması gereken harcama tutarı, aldığı maaşın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yemekten kısıyorlar Ana ve ara öğünlerin yaklaşık maliyetini 5 YTL olarak hesaplayan EğitimSen, bir öğretmenin bir günde ihtiyaç duyduğu 3600 kaloriyi alabilmek için ayda yaklaşık 150 YTL civarında bir para harcaması gerektiğine işaret etti. Bu hesaba göre 4 kişilik öğretmen ailenin beslenebilmesi için 540 YTL harcama yapılması gereki yor. Bu rakamlara aylık temizlik giderleri eklendiği zaman harcanması gereken para 640 YTL ’ye çıkıyor. İki çocuklu bir öğretmenin 940 YTL’lik maaşının 540 YTL ’sini beslenme için harcaması gerekiyor. Geriye kalan 400 YTL ise diğer ihtiyaçlarına gidiyor ve emekçiler beslenme harcamalarından kısarak diğer gereksinimlerini karşılamayı tercih ediyor. Araştırmaya göre bir öğretmenin ev sahibi olabilmesi için başka hiçbir harcama yapmadan 2 bin 83 gün, 12 bin 500 saat çalışması gerekiyor. Benzer bir şekilde 2004 model bir otomo bil alabilmesi için başka hiçbir harcama yapmadan 375 gün, 2 bin 250 saat çalışması gerekiyor. Marmara Üniversitesi (MÜ) rektörlük seçimlerinde en yüksek oyu alan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kadın İşgücü Araştırma ve Uygulama Merkezi (KADISISAR) Müdürü Prof. Necla Pur, MÜ’nün kurumsal kimliğini yitirdiğini savunarak rektör adayı olmakla Cumhuriyet karşıtlarının hedefi olduğunu söyledi. Seçimlerden 320 oy alarak ilk sırada çıkan Pur, 6 ay süreyle rektör yardımcılığı yaptığını ifade ederek ‘‘Yönetim anlayışım ve ilkelerim şimdiki yönetimle örtüşmediği için rektör yardımcılığından ayrıldım’’ dedi. Türkiye’de kadın işgücünün istihdamı ile ilgili konularda pek çok çalışma yapan Pur, KADISISAR’da yaptıkları çalışmaların, üniversitede de yapılması gerektiğini söyledi. Tatil hayal Öğretmenin bir kilo peynir için 1, 1 kilo kıyma için 1.4 saat çalışması gerektiği belirlendi. Öğretmenlerin aileleriyle birlikte tatile gidebilmesi için 21 gün, 125 saat çalışması ya da sadece ‘‘tatil hayali’’ kurması gerekiyor. 1979’dan 2006’ya kadar öğretmenlerin alım gücünün karşılaştırıldığı raporda, öğretmenlerin alım gücünün yüzde 54 azaldığı vurgulandı. İmzasız mektupla tehdit Adaylığı öncesinde, çok sayıda imzasız mektup ve tehdit aldığını anlatan Pur, şöyle devam etti:‘‘Adaylıktan çekilmem isteniyordu. Eşimin İranlı olan üvey babasının soyadını almış olmasından dolayı, karalama kampanyasına bile giriştiler. Tüm bunlara karşın öğretim üyeleri oylamada duyarlı davrandılar. YÖK’ün duyarlılığına da güveniyorum.’’ YKKED’den İstanbul’da şube ‘Maliye Bakanı’nın villaları geri dönülemez bir yapılaşma örneği yaratır’ denildi Aydınlık gelecek için çalışıyorlar İstanbul Haber Servisi Eğitimi toplumsal bir talebe dönüştürmeyi amaçlayan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) İstanbul Şubesi açıldı. YKKED’nin merkez İzmir olmak üzere, Balıkesir, Aydın, Denizli, Fethiye, Manisa, Isparta, Beşikdüzü şubelerinin ardından İstanbul şubesi de faaliyete geçti. İTÜ Maçka Tesisleri’nde geçen gün yapılan ‘‘İstanbul’a Merhaba! İstanbul’dan Merhaba’’ adlı toplantıda konuşan YKKED Başkanı Prof. Kemal Kocabaş, derneğin sergiler, belgeseller, yarışmalar, paneller ve basın açıklamalarıyla Köy Enstitüleri zenginliğini referans aldığını kaydetti. Unakıtan’a çekinceli rapor ÖZLEM GÜVEMLİ Eğitimde ‘yeni söz’ Kocabaş, yapacakları çalışmalara yönelik şunları söyledi: ‘‘11. sayıya ulaşan ‘Yeniden İmece Dergisi’ aydınlık ve demokrat Türkiye tartışmalarında ‘yeni söz’ olmayı sürdürüyor. Eğitimin niteliği, öğretmen yetiştirme sorunu, eğitime ayrılan kaynaklar, yaşanan eşitsizlikler, şiddet, eğitimin laik ve bilimsel doğasına yönelik tutumlar ve kadrolaşmalar, ülke gündeminin önemli sorunlarını oluşturuyor.’’ YKKED’nin kuruluşunda, psikiyatr Ayça Çakaloz, yazar Cengiz Bektaş, eski İzmir Milletvekili Ferhat Arslantaş, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Çağdaş Eğitim Vakf Yönetim Kurulu Başkanı Gülseven Yaşer, Kavram Dershanesi Müdürü İbrahim Gürşen Kafkas, gazeteci Nilgün Uysal, yazar Osman Şahin, yazar Pakize Türkoğlu, ressam Ramiz Aydın, nükleer fizikçi Prof. Dr. Tolga Yarman ve oyuncu Zuhal Olcay’ın da aralarında bulunduğu pek çok isim yer aldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın Küçük Çamlıca’da mart ayında yıktırdığı villalarının yerine yaptıracağı 3 villaya ait mimari proje tamamlandı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Fatih Babaoğlu’na ait projeye, mimarın telif hakları saklı kalmak kaydıyla çekince raporu verdi. Raporda, Büyük ve Küçük Çamlıca Doğal Kentsel SİT Alanı kararının ayrıcalıklı olarak bu parsel bazında bozulmasının geri dönülemez bir yapılaşma yaratacağına dikkat çekilerek, inşaat kararının ruhsat işleminden önce tekrar gözden geçirilmesi istendi. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, bir bölümü SİT alanı olan Üsküdar Bulgurlu Mahallesi’nde geçen aylarda yıkılan 2 villasının yerine yapacağı yeni villaları için hazırlattığı mimari proje hakkındaki başvuru üzerine ‘‘Mesleki Denetimde Çevresel Etki Değerlendirmesi Çekince Raporu’’ hazırladı. Raporda, Küçük ve Büyük Çamlıca tepelerinin İstanbul 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 23.11.1990 tarihli kararı ile Doğal SİT alanı ilan edildiği anımsatıldı. 09.11.2000 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca sadece Unakıtan’ın villalarının bulunduğu parselle ilgili koruma amaçlı imar planını obursali?cumhuriyet.com.tr Kemal Unakıtan villasını yıktırdı. Ancak Unakıtan, SİT alanı içerisindeki alana 3 tane yeni villa yaptırmayı planlıyor. onaylandığı belirtilerek, mal sahibi Unakıtan’ın da koşullara aykırı yapılaşma gerçekleştirdiğinin tespit edildiği kaydedildi. Kararlar yok sayıldı Raporda villaların yıkılma süreci ayrıntılı bir şekilde anlatılarak, çekinceler şöyle sıralandı: ‘‘İmar parselini içeren Üsküdar, Büyük Çamlıca ve Küçük Çamlıca Doğal ve Kentsel SİT Alanı 1/5 bin ölçekli Nâzım İmar Planı’nda doğal yapıyı koruyan yoğunluklu yapılaşmanın önüne geçen kurallar getirildi. Buna karşın İstanbul 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 09.05.2006 tarihinde alınan kararlarını yok sayan mimari projeyi onayladı. 1/1000 ölçekli plan yapılmadan parsel bazında yoğunluklu bir uygulama kararı verilmiş olması da koruma ilkelerine aykırıdır. Söz konusu parselde kamuya terk edilen 155.68 metrekarelik inşaat alanı da emsal hesabına katılarak 2210 metrekare üzerinden emsal hesabı yapılmış olduğu tespit edildi. Bu durumda inşaat alanı toplam 246 metrekareden 660 metrekareye çıkarıldı. Bu, geçiş dönemi yapılaşma koşullarına da 11.07.2005 tarihinde onaylanmış 1/5 bin ölçekli Büyük ve Küçük Çamlıca Doğal ve Kentsel SİT Alanı Nâzım İmar Planı’nın ilkelerine de aykırıdır.’’ ‘ÖSEYEME’ ŞARKISI Yarımağan: Dinleyip dinleyip gülüyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Ünal Yarımağan, 5 gençten oluşan ‘‘Deli’’ adlı grubun üniversiteye giriş sınavına tepkilerini dile getirdikleri ‘‘ÖSeYeMe G..mü Ye’’ adlı şarkılarıyla ilgili olarak ‘‘Dinleyip dinleyip gülüyorum’’ dedi. Yarımağan, grubun internetteki şarkısını dinlediğini ve klibi izlediğini belirterek ‘‘Dinleyip dinleyip gülüyorum. Ben hoşgörülüyüm’’ diye konuştu. ÖSYM’nin bir kamu kuruluşu olduğuna işaret eden Yarımağan, şöyle konuştu: ‘‘Gülüyorum, ama yine de bir suç teşkil eder mi diye ‘Araştırın’ dedim. Yani biz görevimizi yapmış olalım da... Yoksa ben kişisel olarak gülüyorum, hoş bir şarkı. Tabii o yaştaki öğrencilerin psikolojisi ile hazırlanmış.’’ ‘‘Öğrenciler, psikolojilerini iyi yansıtmışlar mı’’ sorusu üzerine Yarımağan, ‘‘Tabii öğrenciler bazı şeylerde haklılar, ama bazı öğrenciler de ne ders çalışmak istiyor, ne sınav olsun, ne zora girsin istiyor. Sabah akşam çalsın oynasınlar istiyorlar, ama öyle bir dünya da yok. Dünyanın hiçbir ülkesinde öyle bir şey yok, keşke olsa...’’ karşılığını verdi. 1. Uluslararası Kadın Çalışmaları Konferansı’nda ana tema, AB’nin kadının sosyoekonomik gelişimine etkileri oldu Cinsiyet eşitliği için uygulama programı LEYLA TAVŞANOĞLU İZMİR Marmara Grubu Vakfı AB Platformu’yla İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenledikleri Birinci Uluslararası Kadın Çalışmaları Konferansı’nda ana tema, AB’nin kadının sosyoekonomik gelişimine etkileriydi. Konferansta AB ülkelerinde cinsiyet eşitliğinin temel bir hak, ortak bir değer ve AB’nin büyüme, istihdam ve sosyal birlik amaçlarına ulaşabilmesi için önemli bir durum olduğu vurgulandı. Açılış konuşmalarını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in eşi Semra Sezer, İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal, İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Marmara Vakfı AB Platformu Başkanı Müjgan Suver, Rektör Prof. Attila Sezgin ve Konferans Komite Başkanı Prof. Hülya Tütek’in yaptığı toplantıda, esas olarak AB’nin cinsiyet eşitliğinde nerelerden nerele re geldiği ele alındı. NATO’nun cinsiyet eşitliği sorumlusu Petra Bender’in NATO ile ilgili anlattıkları ise çok dikkat çekiciydi. Petra Bender, NATO’nun ağırlıklı olarak askeri bir teşkilat olduğunu hatırlattıktan sonra, Türk tarafının cinsiyet dengesi bakımından eşite yakın bir temsile sahip olduğuna dikkat çekti. Bunun ardından ise Bender, NATO’da barışı koruma operasyonlarının, özellikle Irak’ta erkek askeri persone lin şiddet hareketlerine yol açtığını kabul etti. İngiltere’den Leicester Üniversitesi öğretim üyesi Gillian Youngs ise şu öneriyi ortaya attı: ‘‘Kadın konularında sadece kadın kadına konuşmak, kadın kadına iş yapmak doğru değil. Eğer gelecek için somut bir şeyler üreteceksek ve olumlu gelişmeler istiyorsak bu işin içine erkekleri de katmak gerekir. Böylece hep birlikte bir şeyler başarılabilir.’’ Avrupa Kadın Lobisi Başkan Yardımcısı Dr. Anet te Lawson da lobinin 1990’da feministler tarafından kurulduğunu ve her ülkeden şemsiye kadın örgütlerinin buna üye olduğunu belirtti. TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik de erkek olmasına karşın feminist sayılabilecek şu konuşmayı yaptı: ‘‘Türkiye’de nüfusun yüzde 50.2’si kadın. Ama kadın hâlâ karar mekanizmalarında yok. TBMM’de kadın temsili çok düşük. Türkiye’nin bugün AB’yle iki sorunu vardır. Cinsiyet eşitliği ve çevre.’’ CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear