24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 MART 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Tebrik Erol İşisağ: ‘‘İktidarı, muhalefetten daha çok yıprattığı için Kemal Unakıtan’ı kutlamak gerekir.’’ Yağmur Ekim Tarikat dergâhında cinayet işlenmiş... ‘‘Hep ticaret yapılacak değil ya!’’ KAPALI alanlarda mülkiyet hakkına tecavüz edilerek, açık alanlarda da akıl ve mantık dışına çıkılarak sigara içilmesi yasaklanıyor. Çok iyi ediliyor! Çünkü yasak kapsamı ne kadar genişletilirse inanın, çokuluslu sigara tekellerinin ekmeğine o kadar çok yağ sürülüyor! Nasıl mı? Sigara yasağının yürürlüğe girdiği ve sigara karşıtı kampanyaların başlatıldığı son 10 yıl içinde Türkiye’de yetişkin nüfusta sigara içme oranı yüzde 80 arttı; sigara içme yaşı 6’ya kadar düştü. Yasakladıkça cazibe artırıyor! Fransa’daki sigara karşıtı kampanyaların sonunda kız çocuklarının sigara içme oranı yetişkin kadınları geçti. Diyecekler ki Amerika bu konuda başarılı. Evet hem de çok başarılı. Çünkü dünyayı kirletmekte hiçbir sakınca görmeyen Amerikalılar ‘‘ilkellik işareti’’ saydıkları sigaranın PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Hitler yerine marihuyanayı tercih ediyor ve kamusal alanlarda bile serbestçe uyuşturucu kullanıyorlar! Kılavuzu karga olandan ne beklenir ki... Amerika’dan estirilen rüzgârlarla sigara içmek ‘‘ilkellik’’ sayılıyor; sigara içenlere ikinci sınıf insan gözüyle bakılıyor. Bu rüzgârlar size, ülkesinin geleceğini tehlikede gören insanlara ‘‘paranoyak’’ yaftası yapıştırılmasını çağrıştırmıyor mu? Ya da Hitler’in insanları damgalamasını anımsatmıyor mu? Dikkat edin, emperyalizmin sözünden çıkarsanız ya paranoyak olursunuz ya da ilkel. Efendim bilim, sigaranın insan sağlığına zararlı olduğunu bildiriyormuş. Bilimin karşısında boynumuz kıldan ince ama lütfen sorar mısınız, Talat: ‘‘AB Rum’un oyuncağı...’’ Siz nesisiniz? Gardiyan Okay Taşlı: ‘‘Necmettin Erbakan, hapis cezasını evinde çekecek ya, gardiyanı hangi eski öğrencisi olacak!’’ bilimin kanserojen bulduğu kömürde kızartılan, sokağın tozunda hazırlanıp pişirilen yiyecekleri niye yasaklamıyorlar. Kaldı ki bilim varsa teknoloji de var; kapalı alanlarda sigara dumanına karşı havalandırma sistemleri var; açık alanlarda da rüzgâr var! Fakat amaç sağlık değil; açık alanlara bile müdahale edip Hitler’in ruhunu şad etmek. Önceki yasaklar sayesinde son 10 yıldaki sigara tüketimindeki artışa bakınca açık alanları da kapsayan yeni yasakların amacı çok daha iyi anlaşılıyor: Daha da çok içilsin! Birkaç yıl içinde yasakçılar sayesinde çokuluslu sigara tekellerinin ellerini nasıl ovuşturduğunu göreceksiniz. Sonra yeni yasaklar gelecek. Yasak bahane, kazanç şahane! Küba (4) Küba, görece az nüfusuna, elverişsiz ekonomik koşullarına karşın yıllardır ABD emperyalizmine meydan okuyan, okuyabilen güçlü bir ülke. Gücünü halkından ve dünya halklarının dayanışmasından alıyor. Bağımsız, sosyalist Küba’yı gözünün bebeği gibi korumak emperyalizme karşı olan, bağımsızlıktan yana olan, insanın insan tarafından sömürülmediği bir dünyaya özlem duyan herkesin görevi. Kişisel gözlemlerime dayanarak kaleme aldığım Küba yazılarının eleştiriler içeren bölümlerinin kimi okurlarımı rahatsız ettiğinin farkındayım. Bunu bekliyordum. Ne var ki, karşılaştığı olumsuzlukları görmezden gelmek bir sosyaliste yakışacak tavır değil. Öyleyse Küba deyince her ne kadar devrimci duygularla sarmalanıyor da olsak sosyalist bir düzene uygun görmediğimiz görüntüleri eleştirmek zorundayız. Geçen yazılarımda tanık olduğum olumsuzlukların yalnızca bir bölümü üzerinde, özellikle de hızla gelişen turizme bağlı olarak ikili para sisteminin aksamaya başladığının, bunun giderek kimi bireyleri üretime yabancılaştırdığının üzerinde durdum. Bir okurum, Sayın Defne K., bu konuya ilişkin olarak yolladığı eleştiri yazısında, ‘‘benim bildiğim, seri ve niteliksiz üretimin artışıyla, emeğin ucuzlaştığı çağdaş(?) toplum yapısında insan üretime ve ürettiği nesneye yabancılaşır’’, diye yazmış. ‘‘Çağdaş(?)’’ diyerek söz ettiği toplum yapısı ise herhalde kapitalizm olacak, bundan da değerli okurumun sosyalist toplumda ‘‘üretime yabancılaşmanın’’ söz konusu olmadığı inancını taşıdığını anlıyoruz. Bu yaklaşımı benimseyecek olursak, 1990’lı yılların başında reel sosyalist ülkelerin birbiri ardınca çökerek kapitalizme geri dönmelerini, bu ülkelerin emekçilerinin kendileri için kurulup işlediğine inanılan yapıyı ve sistemi korumak için hiçbir çaba göstermemelerini nasıl açıklayacağız? ??? Küba, 47 yıldır süren devrimci süreçte birçok zorun üstesinden gelerek özünde dayanışmacı, dirençli, eşitlikçi bir yapısal zemin oluşturmuş. Bu zemin üzerinde dünyanın yoksul halklarına, emekçilerine örnek gösterilecek özgürlükçüsosyalist ve kalıcı bir yapının yükselme şansı var. Küba, artık olmayan eski sosyalist ülkelerin düştüğü yanılgılara düşmemeli, diye düşünüyorum. Kişisel kanım, bu sağlam zeminde ve yürürlükteki anayasa sınırları içinde özgürlükçüsosyalist bir düzene geçilebileceği yönünde. Bugün Küba’ya yılda 900 milyon ABD doları bırakacak sayıda turist geliyor. Devlet, bu sayıyı arttırmak için büyük çaba gösteriyor. Bu çabalar istenen sonucu sağlayacak olursa yakın bir gelecekte Küba’ya 11 milyonluk nüfusunun yarısı kadar turistin gelmesi söz konusu. Gelenlerin de tümüne yakını, hatta tümü kapitalist ülkelerin bireyleri olacak. Bunlar, kaldıkları otellerde, sokak büfelerinde kendi gazetelerini, kendi dergilerini bulmak, TV ekranlarında bugün gösterilmeyen kanalları izlemek isteyecekler. Yerli halktan dostlar edinecekler, onları kaldıkları otellerde içkiye, yemeğe davet etmek, onları evlerinde ziyaret etmek, birlikte geziler yapmak isteyecekler. Kısacası, bugün uygulanmakta olan birçok kısıtlayıcı önlem yıl boyu 12 aya dağılacak beş milyon yabancının varlığı karşısında etkisini yitirecek, geçersiz olacak. Ekonomisinin temel ayaklarından birini turizm olarak belirlemiş bir ülkenin, bu sektörü ayakta tutan yabancıların talepleri karşısında uzun süre direnebileceğini düşünemiyorum. Dolayısıyla sosyalist devlet, ülkesini ve toplumunu birtakım kaçınılmaz açılımlara şimdiden hazırlamalı. Ayrıca beş milyon yabancının aynı zamanda turizm sektöründe yüz binlerce Kübalının istihdamı demek olduğu da unutulmamalı. Yine başa dönecek olursak, bugün bir ‘‘çıban başı’’ olan ikili para sistemi bu haliyle o zaman sürekli akan bir ‘‘irin’’e dönüşecek. Bu satırlarımdan ikili sistemin rafa kaldırılması anlamı çıkarılmamalı, fakat bu sisteme düzene daha yakışır başka seçenekler oluşturulması gerektiği de bir gerçek. ??? Antiemperyalizm, Latin Amerika’da bir süredir yeniden yükselişe geçti. Bu da Küba’nın yeni dostlar kazandığı, kazanacağı anlamına geliyor. Bu dostlarla birlikte ABD ambargosunda açılan delikler daha da büyüyecek, yaptırım gücünü yitirecek. Başkan Fidel Castro’nun dediği gibi Küba’da ‘‘işler iyi gidiyor.’’ Daha da iyi gitmeli, çünkü dünya halklarının sosyalist Küba’ya ihtiyaçları var. eposta: dkavukcuoglu?superonline.com Noktalı Cemil Aydemir: ‘‘Başbakan ‘Medya iftira atıyor. Attıkları bu iftiraların bir şeylerin karşılığında olduğunu biliyoruz’ diyor. Ben de diyorum ki; söyleyip de ispatlayamayana üç nokta.’’ SESSİZ SEDASIZ (!) Güneydoğu’ya ‘özel’ turist rehberi zKÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı’ndan bir duyuru: ‘‘Avrupa Komisyonu’nun finanse ettiği ve GAP Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen ‘Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kültürel Mirası Geliştirme Programı’ kapsamında desteklenen turist rehberi projesi içinde; Bakanlığımızdan belgeli bütün profesyonel turist rehberlerine yönelik ‘uzmanlaşma eğitimi’ düzenlenecektir. Eğitimler, beş gün teorik, on gün Güneydoğu’da pratik olmak üzere toplam 15 takvim günüdür. Eğitim programının sonunda yapılacak sınavda başarılı olan profesyonel turist rehberlerine ‘Güneydoğu Anadolu Bölgesi Rehberlikte Uzmanlaşma Eğitimi Başarı Belgesi’ verilecektir.’’ Bakanlığın bu duyuru üzerine bir profesyonel turist rehberinin yorumu: ‘‘Avrupa Birliği kendi rehberlerini de yetiştirmeye başlıyor. Bu kurstan yetişen rehberler, Ermeni ya da Kürt meselesi dayatmalarında ya da milli tarihimiz hususunda ülkemizi ziyaret eden sevgili turistlerin yüzünü ekşitmeyecek, onları rahatsız etmeyecek şekilde, Avrupalı dostlarımızın(!) istediği uydurma bir tarihi anlatırlar artık herhalde. Merak ediyorum; profesyonel turist rehberleri için böyle bir eğitime ihtiyaç vardı da bunu üç kuruşluk Avrupa Birliği fonu olmadan kendi Bakanlığımız yapamıyor muydu?’’ Cesaret Akif Kökçe: ‘‘Milletvekili olmak için paraya, milletin vekili olmak için cesarete gerek var!’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr TRT’nin Allianoi Vefasızlığı Bergama yakınlarındaki ‘‘Allianoi Antik Kenti’’ni ‘‘yasadışı bir baraj inşaatı’’yla sulara gömmek isteyen Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, adındaki ‘‘devlet’’ sözcüğüne yakışmayan tutumlarını sürdürüyor! İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 7 yıl önce aldığı ‘‘I. Derece Arkeolojik SİT Alanı’’ kararına rağmen Allianoi’nin bu ‘‘hukuksal güvence’’sini hiçe sayarak baraj inşaatını sürdüren DSİ, şimdi de tarihi kentin ‘‘tanıtım’’ına engel oluyormuş! Duyumlara göre TRT tarafından çekimi yapılan ‘‘Su Perisi Allianoi’’ adlı belgesel DSİ Genel Müdürlüğü’nün ‘‘siyasal baskı’’sı ile yayından kaldırılmış! Eğer doğruysa, sadece hukuk devleti adına değil; demokrasi, çağdaşlık ve hatta Anadolu uygarlıklarıyla bütünleşen tüm ‘‘yurtseverlik değerleri’’ adına da bir ‘‘skandal’’ olan bu ‘‘tutum’’, TBMM gündemine de getiriliyor.. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Devlet Bakanı Beşir Atalay tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği önergede, ‘‘Belgeselin yayından kaldırıldığı iddiaları doğruysa, bunun gerekçesi nedir?’’ diye sordu. ni TRT’nin yayımlayacağı bir belgesel başka bir kamu kurumunun yöneticileri tarafından engelleniyorsa, bu durum TRT yöneticileri tarafından anayasamızın 133’üncü maddesinde tanımlanan ‘Özerklik’ ve ‘Tarafsızlık’ın ihlal edildiğinin bir göstergesi midir? 5 Belgesel kaç bölüm olarak hazırlanmıştır ve TRT’ye maliyeti kaç YTL ’dir? 6Belgesel yayımlanacak mıdır? Yayımlanacaksa ne zaman?’’ ‘Hakem kurulu’ devrede TRT ve hükümetin bu sorulara yanıtı beklenirken bir başka gelişme yaşanıyor; DSİ’nin Antik Kenti suya gömme ‘‘ısrar’’ı karşısında, Koruma Kurulu, 13 Ekim 2005 tarih ve 1453 sayı ile şu son kararını alıyor: ‘‘Allianoi’nin dünya mirası literatürüne girebilecek nitelikte korunması gerekli kültür varlığı olduğuna, Allianoi’nin korunmasına yönelik önlemlerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çözümlenmesine, çözüm üretilene kadar barajda su tutulmamasına.’’ Kurulun bu kararı gereğince Allianoi için baraj sularına karşı ‘‘koruma önlemleri’’ni belirlemek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca oluşturulan ‘‘Bilim Kurulu’’nda, AÜ DTCF Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hayat Erkanal ve Doç. Dr. Kutalmış Görkay, ODTÜ Jeoloji Mühendisliği’nden Prof. Dr. Vedat Toprak, ODTÜ İnşaat Mühendisliği’nden Prof. Dr. Halil Önder ile MSGSÜ Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Ataman Demir bulunuyor. Ancak Prof. Demir, ‘‘zaman bulamadığı gerekçesi’’yle kurul çalışmalarına katılamayacağını bildirmiş. Şimdi Allianoi, adeta ‘‘nefesini tutmuş’’ bir durumda işte bu ‘‘hakem kurulu’’nun üreteceği görüşü bekliyor. Uzmanlarımız hiç kuşkusuz ‘‘ilkel ve izinsiz bir baraj projesi’’ne uygarlık tarihimizi ‘‘teslim’’ etmeyeceklerdir. Ancak, yine de bizim bir ‘‘öneri’’miz var; acaba kararlarını vermeden önce ‘‘Su Perisi Allianoi Belgeseli’’ni de izleyebilirler mi? Tabii kendilerine incelemeleri sırasında ‘‘ev sahipliği’’ yapan DSİ Genel Müdürlüğü bunu da ‘‘engel’’lemezse! ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Soru önergesi Şimşek’in önergesini tarihsel bir belge olarak yayımlıyoruz: ‘‘TRT tarafından hazırlanan ‘Su Perisi Allianoi’ adlı belgeselin yayından kaldırıldığına ilişkin haberler basında yer almıştır. 1 Belgeselin yayından kaldırıldığı yönündeki iddialar doğru mudur? Doğru ise yayına alınmasına rağmen yayından çıkarılmasının gerekçesi nedir? 2 Belgeselin, bölgeye baraj yapan DSİ Genel Müdürlüğü’nün karşı çıkması üzerine yayımlanmadığı yönündeki iddialar doğru mudur? Doğru ise yayımlanmamış bir belgesele, izlemedikleri halde DSİ Genel Müdürlüğü hangi gerekçelerle karşı çıkmıştır? 3 DSİ Genel Müdürlüğü yöneticileri belgeselin içeriği hakkında nasıl bilgi sahibi olmuşlardır? 4 Bu iddialar doğru ise ya HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Mızıkçı. 2/ Ankara’nın 1 bir ilçesi... İs 2 kambildeki 3 dört renkten biri. 3/ Bir şe 4 ye ya da bir 5 kimseye bağ 6 lama, mal et7 me... Donuk renkli. 4/ Vi 8 zon denilen 9 değerli kürkü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 için avlanan ya da T A yetiştirilen hayvan... 1 T A B L E T K E Ş A N Sodyum elementi 2 A D A A R K nin simgesi. 5/ Kızı 3 B A K L A L O B U T A lırmak Deltası’nda 4 L A R ki orman alanına ve 5 E K A B İ R U R A B A rilen ad. 6/ Bir nota... 6 T E Ş A T A S A ‘‘ Otlar’’: Necati 7 Cumalı’nın oyunu. 8 T A R A B A R A 7/ Mersin’in Silifke 9 A N K A R A A T ilçesinde antik bir kent... Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. 8/ Kumarda ortaya sürülen para... Üzüntülü düşünce durumu. 9/ Eskiden kullanılmış bir çeşit fitilli tüfek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kimononun üzerine bağlanan uzun Japon kemeri... Rusya parlamentosuna verilen ad. 2/ Bir mevsim... Bir kimsenin ya da bir yerin koruyuculuğunu yapan iriyarı kimse. 3/ Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlüyle başlayan sözcüğe bağlanarak okunması... Üye. 4/ Fazladan kılınan namaz ya da tutulan oruç... Kamer. 5/ Cılız, zayıf. 6/ İlkel bir silah... Siyasal inancını gizleyen kimse. 7/ Bir malın fiyatını artırma... Borç ya da ödünç verme. 8/ Dava... Bir peygamber. 9/ Bir devletin başka bir devlete yaptığı bildiri... Yaşamsal sıvı. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear