Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15 OCAK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr BASK, Başbakan Erdoğan’a bir mektup göndererek KEY hesaplarındaki paraların bulunup ödenmesini istedi 13 YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Konut yardımının izini bulun! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Kamu Çalışanları Sendikası (BASK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek KEY adıyla bilinen konut edindirme yardımı hesaplarındaki paralarının hak sahiplerine ödenmesini istedi. BASK Genel Başkanı Resul Akay ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Bayram Zengin imzasıyla Başbakan Erdoğan’a gönderilen mektupta, Memurlar Halkımız Ne Düşünüyor? Halkımızın sorunlar hakkında ne düşündüğü, Türkiye’yi ne ölçüde sahiplendiği, siyasal eğilimleri, bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni ilgilendiriyor. Ülkemizin geleceği vatandaşlarımızın büyük bölümünün değer yargılarına, davranışlarına, tutumuna bağlı. Sonunda direnecek, savaşacak, özveri gösterecek, ülkeyi sahiplenecek onlar. Anketler yazılı, görüntülü medya, toplantılar benim için çok fazla anlam taşımıyor. Anketler ne ölçüde bilimsel ve nesnel? Ne ölçüde yönlendirmeye, kamuoyuna bazı iletiler vermeye yönelik? Bu konuda ciddi kuşkularım var. Medyaya açıkçası güvenim yok. Bir bölümü siyasi otoritenin, önemli bir bölümü de emperyal güçlerin, onların yerli maşalarının güdümü altında. Genelde tek yanlı, düzeysiz yayınlar yapılıyor, programlar düzenleniyor. Türkiye’de şeffaflıktan söz ediyoruz. Medyanın ardındaki güçler, hatta sermayeyi irdelemek, yapıyı ortaya koymak gerekir. Sermaye nereden geliyor? Ne kadar borçlu? Ne ölçüde borca batık? Bu konuların açıklığa kavuşturulması, medyanın güvenilirliği, saygınlığı açısından önemlidir. Bu bağlamda kafalardaki sorular şüpheler dağılmalıdır. Türkiye’nin geleceği açısından Irak’taki gelişmeler bence büyük önem taşıyor. Direniş, ABD kayıpları, ABD kamuoyunun tutumu, Irak’taki gelişmelere yön verecek. Bilgi edinme olanağı sınırlı. Bu konuda, emin olun, bizdeki sansür daha katı. Birçok TV kanalı ABD kayıplarına, ABD tutumuna gelen tepkilere sansür koyuyor, kısıtlama getiriyor. CNN’den bu konuda daha geniş bilgi edinilebiliyor. Kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin belirli kanallarda düzenlediği toplantılara katılanlar ya belirli kesimlerden geliyorlar ve/veya aralarında önemli görüş ayrılıkları da genelde oluşmuyor. Bu nedenle bu tür toplantılarda ortaya atılan görüşlere bakarak halkımız böyle düşünüyor demek çok zor. Olanak ölçüsünde değişik kişilerle, farklı kesimden gelen, eğitim düzeyleri farklı kişilerle konuşarak, halkımızın ne düşündüğünü egilimlerini öğrenmeye, saptamaya çalışıyorum. Tabii buradan genellemeler yaparak, halkımız bunu istiyor, halkımızın görüşü, eğilimleri bunlar demek çok zor. Bilimsel de olmaz, doğru da olmaz. Kendi isteklerimizi, görüşlerimizi, eğilimlerimizi halka söyletmiş gibi oluruz. Görüş, düşünce aktarımını bir tür halk demek ben demeğe indirgeriz. Eksik, öznel yönlerini de belirttikten sonra halkımızın düşünceleri doğrultusunda edindiğim bazı izlenimleri aktarayım: Anketler ne sonuç verirse versin AKP oy yitiriyor. AKP hakkında kuşkular artıyor. En azından belediyelere ilişkin rüşvet söylentileri dolaşıyor. AKP’nin, ABD’ye AB’ye karşı teslimiyetçi tutumu tepki doğuruyor. Ekonomik başarı tabloları pek inandırıcı gelmiyor. Özelleştirme maskesi altında kamu malları talanı kaygı uyandırıyor. Her alandaki keyfi uygulamalar, bunların yaptıklarını dinsizler, imansızlar bile yapmaz, yakınmalarına yol açıyor. Son günlerde bir de baskıların artması, ufak eleştirilere karşı bile yargı tehdidi, göz korkutma girişimleri, Türkiye nereye sürükleniyor kaygısını arttırıyor. Sayın RTE’nin sinirliliği, göz kurkutma, baskı yöntemlerini uygulama çabaları, tabana hoş görünmek için size refah, iş, sağlık hizmeti veremedik ama, içki yasağı getiriyoruz, kadınların örtünmesini yaygınlaştırıyorutz, imam hatiplilerin önünü açıyoruz iletileri (mesajı) vermeye çalışılması, oy tabanının kaydığını en azından çatırdadığını gösteriyor. Halkımız ülkenin bölünmesini istemiyor. Güneydoğu’da yaşayanların eğilimini bilmiyorum. Ama İstanbul’da konuştuğum kişiler, Kürt kökenli de olsalar kesinlikle bölünmeye karşıdırlar. Bu bağlamda bazı tehlikeli egilimler de duyuluyor. Bölünme neymiş, vurup geçeceksin, kimlere nerenin mezar olacağını göstereceksin gibi. Bölünme konusunu, bu amaca yönelik tahrikleri, kışkırtmaları, alt kimlik, üst kimlik tartışmaları, gündemden düşürmek, bunun yanı sıra ciddi biçimde geri kalmış bölgeleri kalkındırma programlarını uygulamaya kaynak gerekir. ABD büyük bir tehlike olarak görülüyor. ABD’nin tutumu, Irak’ta yaptıkları halkımızın gözünü açmıştır. Bazıları ABD’yi tehlike olarak görmekle beraber, çaresizlikten iyi geçinmeden yanadır. Dost, müttefik, stratejik ortak gibi sloganlara inanan, güvenen yok gibidir. Halkımız gösterildiği kadar AB yanlısı değil, tersine AB karşıtıdır. Halkla konuşulduğunda, din, örf, âdet farklılığı değil, AB’ye karşı olmakta ‘‘bizim her şeyimiz var, AB’ye girmekle ne kazanacağız’’ savı ön plana çıkmaktadır. AB konusunda halk oylaması yapmadan, “Türk halkı büyük çoğunlukla AB yanlısı’’ savı havada kalmaya, bir aldatmaca olmaya mahkumdur. Ne ölçüde etkili olduğunu bilmiyorum ama; konuştuklarına başarı için düzgün davranmaları gerektiğini, ülkeye sahip çıkmalarının zorunluluğuna, yönetici durumunda olan kişileri fazla gözlerinde büyütmemelerini, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını, yazılanlara söylenenlere kuşkucu yaklaşmalarını anlatmaya çalışıyorum. ? Resul Akay ve Bayram Zengin imzalı mektupta, 1996’da son verilen Konut Edindirme Yardımı hesaplarının bir türlü netleştirilemediği ve bu tempo ile en az 10 yıl daha beklemek zorunda kalınacağı belirtilerek “bir an önce hak sahiplerine ödeme yapılması” istendi. ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkındaki Yasa’nın uygulanmasına 1996 yılı başından itibaren son verildiği anımsatılarak, aradan 10 yıl geçmesine karşın hak sahiplerinin hâlâ belirlenememesi eleştirildi. Mektupta, 1999 sonu itibarıyla 395 milyon YTL bulunan KEY hesabı kapsamındaki hak sahiplerinin belirlenmesi için ilgili kurumlara 18 Ağustos 2001 tarihine kadar süre verildiği anımsatılarak ‘‘Ancak anılan sürenin bitmesine ve bu sürenin üzerinden yaklaşık 52 ay (4 yıl 4 ay) geçmiş olmasına rağmen hak sahipleri belirlenememiş ve ilgili kurumlara da yeni bir ek süre verilmemiştir’’ denildi. Mektupta, hak sahiplerinden memur ve memur emeklilerinin listelerinin büyük ölçüde hazırlanmış olmasına karşın, işçi ve işçi emeklilerinin listelerinin SSK tarafından hazırlanmasında büyük sorunlar yaşandığına işaret edilerek mevcut şartlar altında söz konusu listelerin hazırlanmasının mümkün olmadığı, hatta Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana gibi illerde onlarca yıla gereksinim duyulduğuna dikkat çekildi. Mektupta, SSK Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü’nün personel ve teknik donanım ihtiyaçları karşılandığında söz konusu tespiti 4 yılda bitirebileceğini açıkladığı da anımsatıldı. Tekel’den sert kutu Maltepe ANKARA (AA) Tekel Genel Müdürü Fahri Arıkan, Türk tütünü ile üretilen sigaralar segmentinde ilk hard box’a (sert kutuya) sahip olan Maltepe’yi İstanbul’da piyasaya süreceklerini açıkladı. Arıkan, ‘‘Bayramdan sonra piyasaya verilecek sigarının fiyatı 2.1 YTL olacak’’ dedi. Harmanında yumuşak pakete göre çok fazla değişiklik olmayan katran ve nikotini biraz daha azaltılan yeni Maltepe, ileride diğer illere de dağıtılacak. LATİN AMERİKA’DAN AVRUPA’YA DÜNYA HALKLARI ‘BAŞKA BİR DÜNYA’ ARAYIŞINDA (1) Global direnişin anatomisi ? Neoliberal politikalar dünyanın her tarafını sardı. İşsizlik tırmanıyor, sendikal haklar tırpanlanıyor, ekolojik doku tahrip ediliyor. Ancak kapitalizme karşı mevziler de tümüyle boş değil. Dünyanın her köşesinde “sosyal direnç mekanizmaları” harekete geçiyor. Günün sorusu şu: Başka bir dünya mümkün mü? ÖZLEM YÜZAK Bir iki istisna dışında dünyada ülkelerin hepsi uzun bir süreden beri neoliberal politikaların etkisi altında. Reform adı altında eğitimden sağlığa, çalışma koşullarından emekliliğe kadar dayatılan uygulamalar insanların yaşamlarını ister istemez olumsuz etkiliyor. İşsizlik artıyor, sendikal haklar tırpanlanıyor, ekolojik doku tahrip ediliyor. İktidarlardaki siyasetçiler var olan kapitalist düzenin sürekliliğini sağlamak konusunda tüm güçleri ile çabalarken, onların karşılarında sosyal direnç mekanizmaları olarak halkların hareketlerini görüyoruz. İşin doğası olarak işbaşındaki sosyal ve siyasi güçlerin hem çıkarları hem de vizyonları birbirinden çok farklı. Devlet ise bu çatışmaların ve birlikteliklerin ağırlık merkezi olarak karşımızda. Zaten devletlere biçilen rol de bu. Ancak devletlerin büyük bölümü çoğu zaman olduğu gibi günümüzde de 3 süper gücün ABD, Avrupa Birliği ve Japonya üçlüsündeki hâkim sermayenin çıkarlarının sözcüsü konumunda olduğu için, çoğu, kendi rollerini kendi ülkelerinin iç düzenlerinin sağlanması ile sınırlıyor. Peki, farklı sosyal çıkarlar arasında uzlaşma sağlanması temeline oturtulmuş sosyal güçbirliği bu gidişin önünde set olarak durabilir mi? Eğer durabilirse belki devlet de bu yeni yapılanma içinde kendine farklı bir manevra alanı bulabilir. Le Monde Diplomatique gazetesinin 2 ayda bir yayımlanan düşün dergisi Maniere de Voire’a göre ‘‘Eğer sosyal küresel bir işbirliği oluşturulabilirse belki devletler de bu yeni yapılanma içinde kendine farklı bir manevra alanı bulabilir.’’ Ama iş hiç de kolay değil. Rusya, Çin ve Hindistan bugün ABD’nin stratejik projelerinin 3 rakibi olarak karşımızda. Euroasiatik bir yakınlaşma (Rusya, Çin, Hindistan ve Avrupa) Asya ve Afrika’nın bütününü hatta Latin Amerika’yı bile peşinden sürükleyebilir mi? Böyle bir birliktelik, ABD’nin dünyayı ekonomik ve askeri açıdan kontrol altına alma projesine karşı durabilecek bir güç oluşturur mu? Ya Avrupa? Avrupa ABD’yi karşısına almaya ne kadar cesaret edebilir? Öte yandan kendi aktüel krizine karşı acaba sosyal ve demokratik bir çıkış yolu oluşturabilecek mi? Bunların hepsi birer soru işareti. Ancak toplumlar hiç de eskisi gibi değil. Biz de buradan yola çıkarak dünyada birçok ülkede sivil toplum hareketlerinin direnişlerinden örnekler vermek istedik. Yerel ve bölgesel sosyal hareketlerin yanı sıra tohumları 2001 yılında Brezilya’nın Porto Alegre kentinde ‘‘Başka bir dünya mümkün’’ sloganı ile atılan hareketin ve Latin Amerika’da çıkış yolu çabaları Amerika kıtasındaki sosyal hareketlerin ortak noktası, Amerikalararası Serbest Ticaret Bölgesi (FTAA) projesine karşı çıkmak. Washington’ın bu imtiyazlı silahı ile hegemonyasını kıta bütününde pekiştirmek istediği biliniyor. Ancak son yıllarda rüzgâr tersine dönüyor. Brezilya, Arjantin, Panama, Uruguay ve Venezüella’da hükümetler, ki buna Bolivya ve Meksika da ekleniyor, Bush’un emperyal projesi olarak tanımlanan Amerikalararası Serbest Ticaret Anlaşması’nın (FTAA) içini boşaltmak için mümkün olan tüm dış manevraları kullanıyorlar. Dünya Sosyal Forumu’nun 4’ü Porto Alegre’de gerçekleştirildi. Artık bir simge haline gelen Brezilya’nın bu kentinde bölgesel ölçekte işbirlikleri ve yeni yapılanmaların temelleri atıldı. 1997’de FTAA’ya karşı oluşturulan Kıtasal Sosyal Birlik, Dünya Sosyal Forumu ile daha anlam kazandı. 1998, 2001 ve 2005’te toplanan Amerikan Halkları Zirveleri’nde, ABD, Latin Amerika’daki emellerini artık kolay gerçekleştiremeyeceğini anladı. Peş peşe işbaşına gelen sol hükümetler Mercosur gibi daha dengeli bir serbest ticaret bloku geliştirmenin kendileri açısından daha avantajlı olduğunu anladılar. Tabii ABD de boş durmadı. Farklı bir strateji geliştirdi ve ikili ve çoğul ticaret anlaşmalarına yöneldi: Şili ile Ocak 2004’te, Costa Rica, Guatemala, Salvador ve Nikaragua ile 2005 Mayıs’ında imzalanan serbest ticaret anlaşmaları, Kolombiya, Ekvador ve Peru ile geliştirmeye çalıştığı yakın işbirliği gibi... Çiftçi borcuna erteleme ANKARA (AA) Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (TKKMB) Genel Müdürlüğü, kooperatif üyesi çiftçi ortaklarının borç ödemelerine ilişkin kolaylık getirdi. Merkez Birliği yetkililerinden edinilen bilgiye göre, 30 Ocak 2006 tarihine kadar bu kapsamda borçları bulunan ortaklar borçlarını, yapılandırılmış taksit tutarları üzerinden, taksit vadelerinden tahsil tarihine kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte ödeyecekler. Microsoft bir projeyi durdurdu SEATTLE (AA) Dünyanın bir numaralı yazılım şirketi Microsoft, Windows Media Player’ın, Apple’ın Macintosh versiyonunun geliştirilmesi çalışmalarının durdurulduğunu açıkladı. Şirket, bundan sonra enerjisini Windows Vista’nın geliştirilmesi konusuna harcayacağını duyurdu. düşünce biçiminin aradan henüz az bir süre geçmiş olmasına karşın dünyanın en ücra köşelerinde bile yandaş bulması önemli bir gelişme. Tüm sosyal hareketlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve sendikaların, küresel düzenin neoliberal politikalarına karşı olanların bir araya gelerek farklı yöntemler ve yollar arayışı bu. Hepsi de kuşkusuz daha demokratik, daha dayanışmacı, daha ekolojik ve sürdürülebilir bir yaşam biçimi için... Bu yıl Dünya Sosyal Forumu 2 etapta yapılıyor. İlki 1923 Ocak arasında Mali’nin başkenti Bamako’da, ardından 2429 Ocak’ta Venezüella’nın başkenti Caracas’ta. 1998 yılında çokuluslu yatırım anlaşması MAI’ya karşı kazanılan zafer, Fransa’da ATTAC hareketi oluşturulması, 1999’da Seattle’daki gösterilerin DTÖ zirvesinin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olması her yıl bir sosyal forum düzenleme düşüncesini doğurdu. Hızlı başlamasına karşın geçen yıl hareketin ivmesinde bir yavaşlama oldu. (Manière de voir 84) Arjantin’de Piqueteros örgütlenmesi Şüphesiz neoliberal düzeni değiştirmek kolay değil. Ancak Latin Amerika ülkelerinde belki de en çarpıcı gelişme, direnişlerin bölgesel çapta ses getirebiliyor olması. Örneğin Arjantin’i 1990’lı yıllarda sarsan ekonomik kriz neoliberal düzene karşı ülkede yeni eylem türlerini ve yeni örgütlenmeleri ortaya çıkardı. Bunların dünya çapında adını duyuranı 19961997’de ortaya çıkan ‘‘Piqueteros’’lar. Derinleşen ekonomik krize karşı adaletsizce verilen resmi cevap karşısında bir anlamda Arjantin halkının sokakları ele geçirmesi olarak da tanımlanabilir eylemleri. Piqueteros’lar işsiz olan ve işsizliklerini daha iyi bir toplum örgütleme ve bunun için mücadele etmenin temeli olarak kullanan gruplar. Büyük buhran sırasında ortaya çıkan işsizlikten sonra mahallelerde örgütlendiler. Taktikleri gibi, düşünceleri de özgün. Para talep etmediler. ‘Anlamsız’ işlerde akılsız ücretli köleler olmayı da reddettiler. Toplanıyorlar ve semtleri için önceliklerin neler olduğuna karar veriyorlardı. Sokakların temiz tutulması, okulların onarımı, yerel hizmetlerin ve sanayilerin işletilmesi gibi. Piqueteros’ların Arjantin için önemi, insanların kendi işlerini idare etmek üzere örgütlenmeye başlaması oldu. Her ne kadar bugün Piqueteros’lar etkin olmasa da, o dönemde gerçekleştirdikleri eylemlerinin en önemli özelliği Arjantin halkına isterlerse kendi kaderlerini kendi ellerine alabileceklerini, kendi işlerini idare etmek üzere örgütlenebileceklerini göstermek oldu. Yarın: Bolivya, Brezilya ve Venezüella gibi ülkelerin direnişi. Eczacıbaşı’nın 2006 hedefi 500 milyon dolarlık ihracat İSTANBUL (AA) Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Erdal Karamercan, topluluğun 2006 yılında 500 milyon dolarlık dış satım ve toplam net satışlarda yüzde 17’lik bir artış hedeflediğini bildirdi. Karamercan, 2004’te olduğu gibi geçen yılı da pazarlama ve satış stratejilerine yoğunlaşan topluluğun öngörülen hedeflere ulaşarak başarılı bir şekilde tamamladığını kaydetti. Erdal Karamercan, ‘‘Bu başarılı sürecin getirisi yıllık bazda yaklaşık 2.6 milyar dolarlık bir ciroyu ifade etmektedir. Yüzde 16 dolayındaki büyümenin yanı sıra dış satımda da yaklaşık yüzde 15 büyümeyle, 2005 yılını yaklaşık 430 milyon dolarlık bir dış satımla kapatıyoruz’’ dedi. Karamercan, uluslararası rekabette üstünlük sağlama hedefi çerçevesinde, 2005’te 160 milyon dolar dolayında gerçekleşen yatırımların, önümüzdeki üç yıllık dönemde yaklaşık 420 milyon dolarlık bir artış ile 2008 yılı sonuna değin 580 milyon dolara ulaşmasının planlandığını bildirdi. Johnson&Johnson’dan Guidant’a süper teklif CHICAGO (AA) Sağlık ve bakım ürünleri üreticisi Johnson & Johnson, kalp tedavisi malzemeleri üreticisi Guidant Corp. için teklifini yenileyerek 24.2 milyar dolara çıkardı. Johnson & Johnson, rakibi Boston Scientific Corp. ’un 24.8 milyar dolarlık teklifinin ardından, Guidant Corp. için 3. kez teklifini arttırarak 23.2 milyar dolardan 24.2 milyar dolara yükseltti. J&J, yeni teklifiyle Guidant için hisse başına ödeyeceği miktarı, 68 dolardan 71 dolara çıkarmış oldu. İstanbul’dan Avrupa kentlerine ‘Halk Ekmek’ satışı başlıyor İSTANBUL (AA) İstanbul Halk Ekmek (İHE) Avrupa’ya ekmek ihraç etmeye hazırlanıyor. İHE Genel Müdürü Ömer Bilgiseven, kendilerine Avrupa ülkelerine ihracat yapmak için talep geldiğini belirterek görüşmelerin sonuçlanmasının ardından alım garantisi karşılığında yıllık 33.5 milyon Avro’luk ihracat yapacaklarını bildirdi. Bilgiseven, günlük ortalama ekmek üretimlerinin 1 milyon 650 bin adet olduğuna işaret ederek bu yılın ağustos ayından itibaren ürettikleri hiçbir ekmekte hiçbir katkı maddesi olmayacağını ve ekşi maya kullanacaklarını bildirdi. Yatırım kararını bu ay içinde vereceklerini ve bu entegre yapılanma için 1.5 milyon Avro’luk yatırım gerçekleştireceklerini kaydeden Bilgiseven, bunun İHE’ye yıllık 1 milyon YTL’ye yakın maliyet avantajı getireceğini söyledi. CUMHURİYET 13 K