25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S/YFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2005 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Kafalar Tutsak Edilirse... -Her ş e y parayla satılabilir! Fabrikalar, yapılar, evler, mahallel-er, köyler, kasabalar, hatta ülketaprakları!.. Ama t»ir şey var ki, satılamaz, satışa çıkarılamaz. 0 da, buülke inssanlarmın kafası, beyni, düşünme, yaratma, inan- g 'Babalargibisatanm"diyen bir insan ülkenin Maliye BaKanı olrnuşsa artık her şey beklenebilir! Her şey, ya- ni paraya çevrilecek neyimiz var neyimiz yoksa!.. Kıyı- larda bir okul mu var, güzel tepelerde boş bir arsa mı var, yıllar yılı bin bir emekle yetiştirdigimiz bir birikim mi var, hemen sa.1... Hem açıkça da değil, gizlice, gece yarıları kimseler çjörmeden, elin adamını arka kapılardan alıp işi pisir!.. iyi hoş da haikın küttür, bilgi, görgü, anlayış gücünü ayakta tutan, tutmaya çalışan basını, radyoyu, TV'yi ya- bancı hessaplara, niyetlere kaptırdın mı iş işten çıkar! De- necek ki. bugünkü medya, insanımızı daha iyi, daha gü- zel, daha*<Jerinlıkli düşünsün, dünyayı daha iyi anlasın, daha iyi yorumlasın istiyor mu ki! Yoksa daha çok uyut- mak, uyuş-turmak, elini kolunu, en önemlisi kafasını, bey- nini körleşiirmek, hertürtü düşünme, duyma yetenekle- rini körlesştirmek işlemini başanyla uygulamıyor mu? Adam kalkıp Kanada'dan, bilmem nerden geliyor, ga- zete, ractyo, TVsatın aiıp, kendı çıkannı düşünüp onagö- re yayınyapacak!.. Buna "bey/ny/frama/c" demezlermi? Ulusal d«evlet, ulusal duygu, ulusal amaç diye bir şeyler kalmasın... Kafalann tutsaklığıdır birtoplumu köreden, tutsak eden, ona buna köle eden... Bın kalkıp "Insanlık kötüye gitmez" der. Başka bırı kalkıp "Siz demokrasiden korkuyorsunuz" der. Başka biri geçmişte, neleryaptığımızı, insanları nasıl kestığimı- zi ortaya dökelim, gerekırseözürdileyelim, para, pul, top- rak neyimiz varsa verelim, küreselleşmeye ayak uydu- raJım, d&r... Sizler de bizler de, bu hepsı okumuş yaz- mışlann önünde eğiliriz!.. Basın, medya, okullar, üniversiteler, işbaşındakiler ken- di ulusurıa, kendi ınsanına, kendi yurduna ihanet yan- şındaysa yapılacak bir şey kalmamış mıdır? Bir soru: Turgut Özakman'ın yeni çıkan "Şu Çılgın Türkler"în\ okudunuzmu? H.l. Dinamo'nun "Kutsalls- yan', Samim Kocagöz'ün "Kalpaklılar", llhan Tarus'un "Var Olmak", Kemal Tahir'ın "Yorgun Savaşçı", Talip Apaydın'ın "TozDuman Içinde", llhan Selçuk'un "Yüz- baş> Seılahattin'in Roman"n\, Halide Edip'in, Yakup Kadri'ni n, Falih Rıfkı'nın anılannı okudunuz mu? Kafalar, beyınler, duyarlıklar yitıp gitmemeli... Onun bunun elirKJe harcanmamalı... Her şey satılır, her şey yı- tirilir. ama düşünme, duyma, anlama yeteneklerimiz yoz- laştnlırsa, kurtuluşyokdemektir. Koskocabirulusun.ta- rihir tozlu yapraklarına gömülüp yok olması demektir... Aydınlanma ve Bilimin Gösterdiği Yön Zamanın akışı içinde işçi sırufı güçlü bir dönem yaşamış olsa da, doga ve emeği sömürmek için bilimsel kazanımlan sadece kâr amacıyla acımasızca kullanmakta sakınca görmeyen kapitalistler, gerektiğinde kaba güç kullanarak, bazen de yönetim ve yargıyı etkileme yöntemleriyle sömürü düzenini korudular. Gelişen teknoloji. bir dönemlerin güçlü sınıfı olan kol emekçilerini işsizler yığını haline getirirken toplumu etkileyen güç olarak aydın-teknokratlan önemli konuma getirdi. Prof. Dr. Abidin KUMBASAR Y aşanan sorunlan aydınlan- macı ve bilimsel bakışla ir- deleyince, yerküremizde, yeni. insanlığa yaraşan nı- telikleri taşıyan bir "Dün- ya Düzeni"nin kurulmasının kaçınılmaz olduğu görülüyor. Bu değişime karşı du- ran çıkarcılar, kendilerini ne kadar güç- lü ve haklı bulurlarsa bulsunlar, günü- müzde yaşanan her olumsuzlukta bu ge- reksinim ve sömürücü düzeninin çökü- şünün belirtileri gözlemlenmektedir. Doğa yasalan gereği, hayatın akışı için- de gelişen her olgu, kendisini oluşturan etkenlerin izlenni taşıdığı gibi, kendisi- ni zamanla yıpratacak ve sonlandıracak nedenleri de içerir. Aydınlanma ve bilimsel atılımlann sağ- ladıklan gücü bilınçsizce, doğaya ve in- sanlığa aykın tutumla, sadece kısa enm- li çıkarlan için kullanarak bugünkü hak- sız ve dengesiz zenginlığıne enşen sömü- rü düzeninin sonunu da, bilinçsizce sö- mürdüğü doğa, çağdaş aydınlanmacı ku- şaklar ve bilimsel gelişmeler belirleyecek- tir. Aydınlanma ve bilimsel gelişmelerin ve- rileri, geleceğin mutlu ınsanlannın yaşa- yacağı sosyo-ekonomik düzenin, başan- sızlığa yazgıh kapitalizmin yıkımının ar- dılı olacağını göstermektedir. "Aydmlan- ma Çağı" ile açılan gelişmeler dizisini anımsamak bu gerçeği görebilmek için ye- terlidir. Bugünlere erişilmesinde etkisi tartışıl- maz bir kavram olan "Aydınlanma'"yı sözcük olarak ilk defa Alman sanatçı Da- niel Chodowiecki (1726-1801), bakır üze- rine işlediği, karanlığı aydınlatan Güneş'i simgeleyen gravüre, "Anfldaerung (Ay- dınlanma)" adını vererek kullanmış ve "Manüğın yüceliğinin ufukta yükselen Güneş'ten başka simgesi olamaz" demiş- tır. Izleyen yılların A\Tupası'nda akıl. öz- gürlük ve mutluluktan her söz edıldiğin- de ya da bilimsel tartışma ortamlannda "Aydınlanma", karanlık düşüncelilere karşı savaşı utkuya ulaştıran güç kayna- ğı ohnuştur. O dönemin ünlü düşünürle- rinden C. M. VVieland (1733-1813), "Göz- lerimiz için ışık ne anlama geüyorsa, dü- şünceler için de aydnüanma eş anlamda- dır" demiştir. Aydınlanma çağının ışıklı ortamında, tüm Avrupa ülkelerinde, düşünce, sanat ve bilim alanlannda dönemlerinin yıl- dızları olarak nitelenen değerler yetiş- miş. tabular yıkılarak her konu ussal eleş- tırinin süzgecınden geçirilip evrendeki gerçek konumumuz belirlenmiştir. O yıl- ların filozofiı, "Ansiklopedi''nin yazılımı- nın sorumlusu Denis Diderot (1713-1784), aydınlanmanın "O olmazsa olmaz (Sine quoi non)r> niteliğını, "biBmle inanç ça- üşöğında bilimden yana olmak" özdeyi- şiyle belirlemiştır. Sonuçta "Aydnüanma" ve bilimsel ge- lişmelerin verilerinin yol açtığı yeni dü- şünceler, ekonomi ve sosyal yapıyı etki- leyerek feodal düzenin yıkılıp burjuva sı- nıfının yönetsel gücü ele geçirdiğı siya- sal değişimlere neden oldu. Bilimsel ilerlemenin ürünlerinin yaşa- ma uygulanması olarak tanımlayabilece- ğimiz teknolojinin sağladığı olanaklar, üretimde o günlere kadar görülmeyen ve- rim ve artı değer sağlayarak kapitalizmin sömürü düzeninin gelişmesine yol açtı. AKBANK PATRICIA BARBER ÛUARTET > ABDULLAH IBRAHIM TRIO > ITALIAN INSTABILE ORCHESTRA > DAVE HOLU\ND QUI!\TTET > SPANISH HARLEM ORCHESim > TORD GUSTAVSEN TRIO > HENRYTHREADGILL'S ZOOID > Chicago Underground ûuartet > Flanger > llhan Erşahin's Istanbul Sessions > Tuna Ötenel Band > Rigmor Gustafsson & The Svvedish Jazz Trio > Clarinets: Oğuz Büyükberber, Micheal Moore, Hüsnü Şenlendirici > Barana & Co > Şenol Küçükyıldınm & Aydın Esen > Free Key Trio > The Happy Dog Project > Petrov, Khalife, Spassov, Hadzimanov ûuartet > Henry Grimes, Marityn Crispell, Andrevv Cyrille > Troublemakers Live > Sovveto Kinch > Nils Petter Molvaer > Mungalian Jet Set > TOSCA Dvvell Dell Sound System Tour > Davul Öncülüğünde Omette > Randıman Kakara Trio > Marilyn Crispell > Hakan Başar Quintet > Saadet TürközDuo > Soyut Boyut > Sjahin During > Paolo Damiani Band Yeniden >5-15Ekim2005 İSTANBUL Karşıt olarak, "endüstridevrimi"nin ürü- nü olan işçi sınıfmın bilinçlenerek sömü- rühneye karşı örgütlenmesi de sosyalist düşüncelerin gelişmesine ortam hazırla- dı. Karl Marx ve Friedrich Engels. 1848 yılının Şubatı'nda yayımladıklan "Komû- nist Manifesto" ile sosyalistlerin sosyo- ekonomik görüşlerinı ve çözüm önerile- rini dıle getirdiler. Zamamn akışı içmde işçi sınıfı güçlü bir dönem yaşamış olsa da, doğa ve eme- ği sömürmek için bilimsel kazanımlan sa- dece kâr amacıyla acımasızca kullanmak- ta sakınca görmeyen kapitalistler, gerek- tiğinde kaba güç kullanarak. bazen de yönetim ve yargıyı etkileme yöntemleriy- le sömürü düzenini korudular. Gelişen teknoloji, bir dönemlerin güçlü sınıfı olan kol emekçilerini işsizler yığını haline ge- tirirken toplumu etkileyen güç olarak ay- dın-teknokratlan önemli konuma getirdi. Görsel ve yazılı iletişimin sağladığı olanaklar, sömürüyü gözler önüne serip kitleleri uyandınrken sorumluluk duyan aydın-teknokratlann da giderek daha faz- la ezilenden yana tutum içine girmeleri, sömürücüleri olumlu yönde uyarması ge- rekirken daha da çılgınca davranışlara yönlendirmektedir. Bu tutum devam ederse. bugün terörle savaş ya da medeniyetler çatışması olarak adlandınlan olaylar giderek doğayı talan edip yaşanılmaz hale getirmekte olan ka- pitalizmle, gerçekleri görerek tüm değer- lerin emeğe saygılı olarak paylaşılmasını isteyenlerin savaşına dönüşecektir. Günümüzde enşilen bilimsel ve tek- nolojikolanaklarla 12 milyar insanın ge- reksinimleri sağlanabilecekken, Birleşmiş Milletler'in ilgili kuruluşlannın belgele- rine göre her yedi saniye içinde bir çocu- ğun açlıktan öhnesi ve 6 milyar insandan 826 milyonunun yetersiz beslenmesi. da- yatılan sosyo-ekonomik düzenin başan- sızlığuıın ve mutlak değişmesi gerektıği- nin en somut kanıtlandır. Bu gerçekleri görerek önlem almamak sorumsuzluğu, sömürü düzeninin sonu olacaktır. Dün- yayı saran terör olgusunun nedeni de sö- mürü düzeninin insana değil, sermayeye önem veren uygulama- landır. Toplurnlarda ya- sa uygulamalan, hak- sızlık edenleri cezalan- dıramıyor, haksızlığa uğrayanlarda bireysel öç alma duygulan uyan- dınyorsa, anarşi ve terör olaylan önlenemez ha- le gelir. Kapitalist sö- mürü düzeninde, gerek ülkeler içi, gerekse ulus- lararası düzeyde haksız- lık büyük boyutlarda sü- rer, adalet bile maddi varhk ve kaba gücün gü- dümünde uygulanırken terörle savaşın başanya ulaşabümesi düş olmak- tan öte bir anlam taşı- yamaz. Tarihin her dö- neminde, eşitsizlik ol- duğunda, üstün konum- da olanlar bunu hak et- memişlerse, toplumlan isyan duygulan sarmış- tır. Kendilerinin elde et- mek istediklerinden baş- kalarını yoksun bırak- maya çalışan yönetimler hiçbir zaman başarılı olamamışlardır. Unurulmamalı ki top- lumlarda eğer bireyler kendilerini güvende his- setmiyorlarsa, yönetim- ler de güvende olamaz- lar. Küreselleşen dün- yamızda aynı kural, uluslararası düzeyde de geçerlidir. Yaşanan te- rörün artık yerel ohnak- tan çıkarak küresel bo- yuta erişmesinin nede- ni de güvensizlik duygu- sunun tüm uluslan sar- masıdır. Aydınlanmacı düşün- cenin verileri ve bilim, değerlerin smn"lı oldu- ğu yerkürede. sınırsız kâr amacına yönelen bir ekonomik düzenin sü- rekli olamayacağını be- lirtirken doğayı ve eme- ği talan edip sorumsuz- ca sömürmek sadece ve sadece küresel yıkımla sonuçlanabilir. Ozon tabakası delini- yor, sera etkisiyle yer- yüzü ısınıyor, yağmur ormanlan tükeniyor, do- ğannı tüm değerleri çıl- gınca talan ediliyor. Oy- sa aydınlanmacı, bilim- sel gerçekler, doğa var- lıklannın sürekliliğini sağlayarak yenilenebili- nir kaynaklarla yaşama- mız gerektiğini göster- mekte. Bu durumda, insan so- yu, varlığını sürdürebil- mek için "Ayduüanma r> ve bilimin ışığında, yö- nünü geç kalmadan be- lirlemek zorundadır. PENCERE 1915in Oncesi ve Sonrası... Aklı başında, vicdan sahibi, çağdaş bir insan Osmanlı Imparatortuğu yönetimi altında yaşanan '7975 faciası'r» ya da 'trajedi'sini hiçbir zaman onaylayamaz... Ama bu olayı anlayabilmek için tarihsel kapsa- mında düşünmekten başka bir yöntem yok!.. Bugün bütün projektörler 1915'e çevriliyor... Oysa 'tehcir1 olayının evvelı var.. Sonrası var.. Ermeni sorunu 19'uncu yüzyılın son çeyreğin- de başladı.. 20'nci yüzyılda sürdü.. 21 'inci yüzyılda sürüyor.. Ve sürecek!.. • 19'uncu yüzyılın son çeyregindeOsmanh'da Er- menilerin terör örgütleri kuruldu; bunlar Hınçak ve Taşnak komiteleridir... Hınçak 1887 yılında Cenevre'de kuruldu, söz- cük Ermenice 'Çan' anlamına geliyor, örgütün programından birkaç satır: "Hedeflere ulaşabilmek için kullanılacak yöntem: Terör!.. Terör (tedhiş) hareketini yürütmek için özel bir kol kurulacaktır. (Ermeni) ihtilalini gerçekleştirmek için en elve- rişli zaman Türkiye'nin savaşa girdiği süre ola- caktır. Süryaniler ve Kürtler Türklere karşı mücadele- de kazanılacaktır." (Ermeni Meselesi-1774-2005- Bilâl N. Şimşir-Bilgi Yayınlan) • Hınçak ve Taşnak'ın kanh terör eylemlerine kar- şı Osmanlı Devleti ne önlem almıştır?.. 22 Ekim 1895 günü Babıâli'de benimsenen 7s- lahat' projesinden birkaç madde: "Her valinin yanına bir Hıristiyan vali yardımcı- sı atanacaktır. Memuriyetler nüfus oranına göre Müslüman ve Hıhstiyanlar arasından seçilecektir. Polis memurlan vilayetin nüfus oranına göre Müslüman ve Hıristiyan olacaktır." Görüldüğü gibi Osmanlı Hıristiyanlara yaklaşı- mında eşitlikçi bir anlayışa yöneliyordu... Ancaktakan kim?.. 1909'daErmenilerayaklan- dılar, kıyamet koptu, tasarı ertelendi. O günlerde Istanbul'da meşhur 31 Mart vakası da patlak ver- miştı. Osmanlı yıkılıyordu. Birinci Dünya Savaşı çıkınca ımparatorlukta ya- şayan Ermeniler tarihsel fırsatın ayaklanna geldi- ğini düşündüler, 15 Nisan 1915'te Van'da Ermeni ayaklanması başladı; hertaraf kaynıyordu... • Anadolu'da bugün ne Ermeni var, ne de Rum; ama, bu yüzden yalnız Türkleri suçlamak ne bili- me sığar, ne de insafa... Fransız Devrimi'yle tarih sahnesine giren yeni fî- kirier ulus devletleri öngörürken Osmanlı Impara- tortuğu'nu da elbet parçalayacaktı... Yüzyıllar boyu bir arada banş içinde yaşayan top- luluklan birbirine düşman edecekti... Ne var ki bugün bile olaya bilimsel açıdan ba- kamayanlar kan davasını sürdüreceklerdir; iki ta- rafta milliyetçilerin gözü dönecektir; emperyalist- ler bundan yararlanacaklardır... Sözde soykınm davası bu yüzden 21'inci yüz- yılda fokurdatılıyor... SÖKE DOGANBETDE SATILIK TAŞEV *Tarihi bir köy olan Domatia'da (eski Rum köyü), *Taş işçiliği (Ceneviz tarzı) bitmiş tesisat ve ağaçişlerı yapıldığında oturulabilecek, *Biliminsanı, sanatçı ve aydınların tercih ettiği, *izmir'e 130 km (100 km'si otoban) Didim'e 30 km. Denize 1 km. Söke'ye 30 km. Karina'ya 6 km. *3 oda, salon 2 banyo 1 hoby odası 50 m2 bahçe. *Köyün en üstünde, panoromik deniz manzarası. Acil satıiık. 0.533.737 8147 Gücümüze güç katmak, dayanışmaya omuz vermek için düzenlediğimiz kuruluş yemeğine bütün mezunlanmızı davet ediyoruz. tstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü ve Eğffim Faküttesi Mezunlan Demeği (ffTBM) Yer : Koşuyolu Öğretmenevi Saat: 19.00 Tarih 30.09.2005 Rez.: 0535 8733236
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear