Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 HAZİRAN 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
l l ı l v d i ^ l tJlVJJ. ekonomi(S cumhuriyet.com.tr
Türkiye hazır giyimden televizyona kadar pek çok üründe dünya markası, ancak ülke markası olarak sonlarda
Marka olmakkolaydeğilEkonomi Servisi - Tekstü ve hazır
giyijtıden lelevizyona, beyaz eşyaya
kadkar sonyıliardapek çok
sektörde Türkfirmalan
uhisJararası marka olma yönünde
ciddi atdımlar içindeler. 2001
yıhrtdapadak veren ekonomik
krizjde iç pazardakiyaşanan
darmzlma sonucunda ihracata
yön^eien birçok sektör için arük tek
başına ihracat da yeterii değiL
Küresel rekabette şimdi slogan
"dünya markası" olmak. Efes
Pilsen, Arçelik, Vestel, Şişecam
gibi devlerin diğer ülkelerdepeş
peşe yapUklan yaanmlarla kendi
markalannı tüm dünyaya
duyururiar, Türk müteahhitler,
uluslararası ihaielerden daha
önce taşeron olarak pay kaparken,
arük oluşturduklan
konsorsiyumlar sayesinde ciddi
projelerin sorumluluğunu
üsûeniyorlar. Dünya markası
olmak için savaşan
sektörlerin başında tekstü ve hazır
giyimfırmalan geliyor. Bugün
Sarar, Damat-Tween, Ramsey,
Vakko, Beymen biryandan
ihracata ağıriık verirken bir
yandan dayurt dışında konsept
mağazalar açarak kendi
markalannın uluslararası
tanımrlıklannu artarma gayreti
içindeler. Ancak bir ülkenin,
başkalarınca nasd
değeriendirildiğini beliriemek
üzereyapüan araştırmalarda,
Türkiye 'nin sıralamalardaki yeri
neyazık kipek de parlak olamıyor.
KÜRŞAD TOZMEN:
Türkmüteahhitler
dünya çapında
projeler üstleniyor
Ekonomi Servisi - Devlet Bakanı Kürşad
Tûzmen, bu yılın ilk 5 ayında Türk
müteahhitlerin yurtdışında 3 milyar dolarlık 97
proje üstlendiklerini açıklarken bu yıl 7 milyar
dolarlık hedefe ulaşılacağını söyledi. Tüzmen,
"Baza fırmalanmız ihüsas gerektiren projelerde
dünya markası olma yolunda öncmli mesafe
katetmiştir. Hatta dünya markası olnıuşlardır"
dedi. Devlet Bakanı Tûzmen yaptığı yazıh
açıkl amayla. Türk müteahhitlerin aldıklan işlerin
küçüJc projelerden hııla büyük projelere doğru
kaydagını belirtti. Yabancılarla kurulan
ortakdıklarla milyarlarca dolarlık projelerin
alındhğını anlatan Tüzmen, Dubai metrosunu
Türlc-Japon ortaklıgııun oluşturduğu
konsorsiyumun kazanmasını örnek olarak
göstererek "Bu Tûrkhe'nin başansıdır'* dedi.
Tüzmen'ın verdiği bılgilere göre yılm ilk 5
ayında Türk firmalan Ortadoğu ülkelennde 1
milyar 824 milyon dolar, Bağımsız Devletler
Topluluğu ülkelennde 859 milyon dolar. Afrika
ülkelerinde 279 milyon dolar, Asya ülkelennde
38 milyon dolar, Avrupa ülkelerinde 6 milyon
dolarlık iş üstlendi. Kürşad Tüzmen, yurtdışı
müteahhitlik sektörünün aldığı her işin o ülkeye
yönelik Türkiye'nin ihracatmı da arttırdığını
vurg-ulayarak şımlan söyledi: "Biz artan petrol
fiyatlann] fırsat olarak degerlendireceğinıia
söylenüştik Artan petrol fiyatlan oedeniyle petrol
üreten ülkelerin alt ve üstyapı yaürunlannı
arttıracaklannı betirtmiştik Nitekim.
üsüendiğimiz projeierde ilk sırayı Ortadoğu
bölgcsi almışoı\"
amat-TweenAvrupa'da da büyüyor
GAZİANTEP (Cumhuriyet) -
Uluslararası erkek hazır giyim markala-
n Damat, Tween ve ADV markalanmn ya-
ratıcısı ORKA Group, yurtdışında mağa-
za açma atağuıı sürdürüyor. Dünya moda
merkezlerinden Barselona'da konsept ma-
ğaza açan ilk Türk hazır giyim fırması olan
ORKA Group. bu yıl sonuna kadar başta
Kanarya Adalan ve Portekiz'de olmak üze-
re en az 8 mağaza daha açacak. ORKA
Group Genel Koordinatörü Osman Arar,
üç haftada 1 mağaza açma stratejileri doğ-
rultusunda 2005 yılında konsept mağaza-
lar açmaya devam ettiklerini belirterek
"Uluslararası marka olma yolunda tuzb
adınılaria Uerfiyonız" diye konuştu. Barse-
lona'da ilk Damat-Tween-ADV mağazası-
m 21 Mayıs'ta açtıklannı. franchising yön-
temiyle faaliyete geçen mağaza için 200
bin AvTo'luk yatınm yapıldığmı belirten
Arar, yurtdışında mağaza sayılannm 43'ü
bulduğunu ifade ederek bu yıl Kanarya
Adalan'nda 250-300 metrekarelik bir ma-
ğazanm yam sıra Portekiz'in de aralannda
bulunduğu farklı ülkelerde en az 8 mağa-
za daha açacaklanm bildirdi.
ULKEYARIŞI
Isveç en iyi
Türkiye
en kötii
LONDRA (ANKA) -
"En iyi ulusal marka"nın
Isveç, "en kötü ulusal mar-
ka"nın ise Türkiye olduğu
öne sürüldü. Ingütere'nin
önde gelen uluslararası
marketing uzmanı Simon
Anholt 10 önemli ülkenin,
başkalannca nasıl değer-
lendinldığıni beliriemek
üzere bir araştırma gerçek-
leştirdi. tngiltere, ikinci sı-
rada yer ahrken Türkiye de
sonuncu oldu. Anholt ta-
rafindan geliştirilen Ulu-
sal Brand Endeksi, 5 mil-
yon tüketicinın tunzm, yö-
netişim, halk, kültür, yatı-
nm ve ihracat gibi faktör-
ler konusunda ne düşün-
düklerini dikkate alarak
oluşturuldu. Tüketiciler,
listenin ilk sırasında yer
alan Isveç'e banşçıl ve adil
toplumuyla, istıkrarlı hü-
kümeti nedeniyle hayran-
lık duyuyor. Sondan ikin-
ci olan Rusya, şiddet olay-
lannın yaşandığı ve istik-
rarsız bir ülke olarak de-
ğerlendirilirken, "Ameri-
ka markası
T>
run zorunlu
bir marka olduğu görüşü
ortaya çıktı. Tüketicılerin
yüzde 10'u ABDhüküme-
tini tehlikeli bir yönetim
olarakgörüyor. Simon An-
holt, Türkiye'nin de aşın
tslamı akırnlar ve insan
haklan ihlalleriyle "pek
hakholmayan" bağlantılar
nedeniyle son sırada yer
aldığım beürtti.
2005'teki projeler
Üke
Afganistan
Azerbavcan
BAE
Bulgarıstan
Fas
Gürcistan
Irak
Iran
Kazakıstan
Kırgızistan
Libya
Rusya Fed.
Sudan
Tacikistan
Türkmenistan j
Ukra>-na
Umman
(Milyon dolar)
Üstlenilen
Proje
38.0
2.6
1.000.0
6.0
270.7
5.0
802.7
2.4
441.0
10.5
7.0
183.3
1.0
3.3
33.6
181 0
195
40'TAN FAZLA ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR
Efes Pilsen
yatınma doymuyor
PATENT ENSTITÜSÜ ONAYLADI
Egepamuğu
'marka' oldu
ADANA (AA) - Türkiye'de
1969 yılında Istanbul ve tzmir'de
2 bira fabrikasıyla sektöre giren
Efes Pilsen'in, yurtdışında da
sektörün önde gelen isimle-
rinden bin olmayı başardı-
ğı bıldirildi. Anadolu Efes
Biracılık ve Malt Sanayi
AŞ Türkiye Bıra Grubu
Genel Direktörü Serdar Bölük-
başu "Grubumuz, Rusya, Kaza-
Idstan, Moldova, Sırbistan ve Ro-
manya'da 14bira. 4 malt, 1 deşer-
betçioru üretim tesishieyurtdışın-
da da ses getiriyor" dedi. Yurtdı-
şı bira pazarlannda, 40'tan fazla
ülkeye Efes Pilsen içecek grubu
ihraç ettiklerini ifade eden Bö-
lükbaşı, konuşmasuıı şöyle
sürdürdü: "Rusya'da
StaryMebıikve Sokoİ, Ka-
zakistan'da Karagandins-
koe, Romanya'da Cara-
iman, Moldova'da Vıtanta, Chisi-
nau veArc ve Sırbistan'da VVetfert
ile Pils Plus, yurtdışı bira piyasa-
lanndaki başanmıza katkı sağla-
yan yerel bira markalanmız".
tZMtR (Cumhuriyet) - tz-
mir Ticaret Borsası'nın (ÎZTB)
koordinatörlüğünde Ege pa-
muğu için yapılan coğrafî işa-
ret başvurusu, Türk Patent
Enstitüsü (TPE) tarafın-
dan onaylandı. Kalitesi,
lif uzunluğu, dayamklı- ı
lığı, parlaklığı, ve renk
tutabilme özellikleriyle
dünyaca tanınan Ege pamuğu
için. TPE'den Coğrafi Işaret
Tescil Belgesi alındı. Böylece
Ege bölgesinde yetiştirilen pa-
muk çeşitlerinin korunması yo-
lunda en büyük adım atılmış
oldu. ÎZTB Başkam TuğrulYe-
mişçi, markalama çalış-
masının, bölge pa-
mukçuluğunun gele-
ceğini kurtarmak
amacıyla bugüne ka-
dar gerçekleştirilen en
önemli hamle olduğunu
belirterek "Bu logoyu kuDanan
işletmeler,balyalar içüıdesade-
ce Ege pamuğu olduğunu ga-
ranti etmiş sayılaeak
M
dedi.
DÜN\A EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogluogmail.com
Fransa ve Hollanda'da halkın Avrupa
Anayasası'na "hayır" demesi birilerinde
"şok ve korku" yarattı. Bir grup, olup bi-
tenı çok iyi kavradığı için şok geçiriyor
ve korkuyor. Birileri de olup bitenleri an-
layamadıklan için...
'Küresel' bağlam
Fransa ve Hollanda'daki "hayır" oyla-
nnın gerçek anlamını kavrayabilmek için
Avrupa Biriiği (bütünleşme) sürecini, ön-
celıkle küresel serbest piyasa projesi ve
Biriiği sürükleyen hegemonya bloku
içindeki değişmeler bağlamında ele al-
mak gerekir.
1970'lerde dünya ekonomisinde ya-
pısal bir kriz başladığında, Avrupa Biriik
sürecini, Kömür Çelik Birliği'nden bu ya-
na sürükleyen Avrupa oligopollerinin ilk
tepkisi dışanya karşı korunma, diğer bir
değişle "neo- merkantilist" bir egilimi
benimsemek oldu. 1983'te, Avrupa Sa-
nayicileri Yuvarlak Masası, en büyük
şirketlerin krize karşı AB sürecini düzen-
leme girişiminin bir aracı olarak, Volvo,
Philips, Ünilever gibi gruplann CEO'la-
nnın önderiiğiyle kuruldu ve hemen
"neo-merkantilist" eğilimlerie, uluslara-
rası finans sermayesi ve küresel çapta
etkin çokuluslu şirketlerin temsilcilerinin
kriz boyuncayükselmekte olan "neo-li-
berai" egilimleriarasındabırçatşmaya
sahne oldu. Hatta Ünilever gibi neo-li-
beral eğilimi savunan şirketler Masa'dan
çe<ildiler. 1990'lann başındaki sert re-
sesyon, hem "neo-merkantilist" (koru-
macı) kesimin görüşlerini degiştirirken,
hem de istifa edenlerin gen gelmesiyle
Masa'nın içinde hâkimiyet neo-liberal
eğılime geçti. Böyiece Avrupa Biriiği sü-
recini yöneten sınıffraksiyonuiçinde de
bir hegemonya projesi değişikliği ger-
çekleşmiş oluyordu (Gill: "Cons-
titutionalising Cap/fa/"; Apeldo-
orn: "The Struggle overEurope-
an order", Social Forces in The Making
ofthe New Europe. 2001, Pelgrave, için-
de ve Carchedi, For Another Europe - A
Class Analysis of European Economic
Integration, 2001, Verso).
Avrupa kapitalist sınıfına bakınca, dört
ana "für" gözlemlemek olanaklı (Holl-
man ve Pjil: The Capitaüst Class in the
European Union"dan esinlenerek, Im-
pact of Europen Union içinde). Birincisi
Avrupa pazan için üretenler. Ikincisi Av-
rupa pazannda üreterek dışan satanlar.
Üçüncüsü ithalatçılar. Dördüncü- _
sü, uluslararası düzeyde de etkin,
aynı zamanda ABD uluslararası
sermayesiyle ileri derecede bütün-
leşmiş olanlar. Kabaca bakıldığın-
da bunlardan iç pazara üretim ya-
panlann, güçlü talep, istikrariı emek
arzı, düşük ücretler ve AB çapında
mali, kurumsal, kültürel homojen-
leşmeden, ithalat yapanların, güç-
lü bir talep, güçlü Euro, homojen bir
ekonomik ortamdan; ihracat ya-
panlann ise esas olarak düşük üc-
ret ve esnek emek piyasası ve re-
kabetçi bir Euro'dan yana olacağı görü-
lür. Çokuluslu şirketler ve finans serma-
yesinin ise düşük ücret, deregülasyon,
özelleştiıme ve esnek emek piyasasıy-
la mali disiplinden yana olacaklardır.
Avrupa Blokundan
transatlantlk bloka
Yalnızca bu dördüncü fraksiyon, salt
ekonomik gücünden değil. taleplerinin
birçok noktada diğerleriyle kesişmesin-
den dolayı da tüm diğer fraksiyonlan bir
araya toplama, bir blok oluşturma kapa-
ŞokveKorku
sitesine sahiptir. 1980'lerden itibaren
güçlenen ve uluslararası bir nitelik kaza-
nan medyanın ağzına sakız ettiği "bilgi
toplumu" söytemi, post-modern enteli-
jansıyanın ve akademik çevrelerin neo-
liberal eğilimleri bu fraksiyonun blok
oluşturma projesine büyük katkıda bu-
lundu. Yüksek teknoloji sektöründeki
(bilgi işlem, medya, elektronik vb..) işçi
kesimleri ve toplumdaki rantiye kesim
de bu bloku desteklediler.
Diğer taraftan bu blokun hegemonya
projesi, ABD kaynaklı uluslararası ser-
maye ile olan bağlarından dolayı bir
transatlarttik hegemonya bloku oluş-
turma projesiyle de yakından ilişkiliydi.
Nitekim, Avrupa Anayasası'nın reddedil-
mesine, ABD'de birkaç kazma neo-con
dışında sevinen çıkmadı, iş çevreleri
özellikle endişelerini belirttiler (Jon Bu-
ell Commondreams, 1/06; Philip H. Gor-
don, The New Republic, 01/06).
Gerçekten de, tüm küreselleşme şa-
matasına karşın ABD sermayesi esas
olarak AB pazanna yönelmiş, doğrudan
dış yatınmlannın dörtte üçünü 2000'den
bu yana AB'ye yapmıştı. Buna
karşılık, LVHM, Parmalat, Ünile-
ver, Nestle, DaimlerChrysler. Ro-
yal Deutsch, Credit Suisse, Henkel vb.
çok sayıda AB şırketi, ABD şirketlerini
satın almıştı (T.R Reid: The United Sta-
tes of Europe, 2005 Penguin). Aynca
ABD'nin kendi küresel konumunu koru-
mak, dünya ekonomisini yönetmek -kü-
resel neo- liberal proje- için de, muha-
fazakâr Hoover Institute'ten Patrick
Chamorel'in vurguladığı gibi (Christian
Science Monitor, 02/06) AB'nin deste-
ğine gereksinimi var.
Fransa ve Hollanda'da, üstelik de çok
kesin sınrfsal temelde, neo-libera-
lizme ve ABD-lngiliz modeline bir
tepki olarak şekillenen "hayır" oy-
lan (David A Bell, The New Repub-
lic, 01/06) hem AB projesini neo-
liberal temelde yönetmeye çalışan
sermaye fraksiyonunu hem de
onun transatlantik ittifakını çok te-
dirgin etti. Buna karşılık, anayasa
tartışmalan Avrupa emekçi sınıfla-
nna ortak bir mücadele platformu
oluşturma, dolayısıylaAB çapında
şekillenen sermayeye karşı AB ça-
ptnda birtepki süreci başlatma ola-
sılığı yarattı, Bu yüzden AB yönetici eli-
ti şimdi ne yapacağını bilemiyor, telaşla
referandum sürecini durdurmaya çalışı-
yor.
Ve saskınlar
Ne olduğunu anlayamayanlann kor-
kusuna gelince, bunlar. yıllardır neo-libe-
ralizmin hegemonya projesini, sosyal
devlete, işçi haklanna saldınlan, "devle-
te, statükocu elite karşı demokrasi mü-
cadelesi veriyoruz" palavralanyla des-
tekliyorlar. Bunlar küreselleşmeye, neo-
liberalizme karşı muhalefeti, "Sağ ve sol
geride kaldı", "Serbesf piyasa demok-
rasinin temelidir", "Küreselleşme en-
temasyonalizmdir" saçmalıklanyla,
"Sol, tedavisi olanaksız birhastalıktır",
emperyalizme karşı direnenler de ulu-
salcı sol, demode III. dünyacılar, kendi
projelerini halka dayatan Jakobenler vb..
karalamalanyla göğüslemeye çalışıyor-
lar.
Şimdi, bunlar Avrupa'da halk anaya-
sa'ya hayır demeye başlayınca, birden-
bire kendilerini, dün "statükocu" diye
eleştirdikleri devletin, Avrupa yönetici
elitinin yanında, halkın demokratik irade-
sinin karşısında buluverdiler. Bunlann
bizdeki ömekleri, Avrupa elitini, anaya-
sayı, halka sormadan doğrudan meclis-
ten geçirmekvarken, referandumabaş-
vurmakla suçluyor, demokrasinin halkın
oyuna başvurmak anlamına gelmeye-
ceğini, kalabalıklann cahilliğini, "bilenle-
rin" iradesini, adeta Jakobenizmi (ken-
di çarpıttıklan tarifiyle) savunuyorlar. As-
lında, bunlann kapitalist anlamda bile
demokrasiyle bir ilişkileri olmadığından,
"Masa'nın" temsilcileri, AB eliti için ana-
yasanın oylanarakkabul edilmesinin he-
gemonya projesinin meşruiyeti açısın-
dan ne kadar öneme sahip olduğunu
anlamıyoriar. Bunlar dün tarih bitti der-
ken, şimdi bizzat kendi söylemlerinin ta-
rihin dışına düştüğünü görüyor, işlevle-
rini artık yerine getiremediklerinin ayırdı-
na vararak korkuyoriar.
İkinci kategoridekilerie akraba, üçün-
cü bir kesim daha var. Yıllardır AB kapı-
lannda, Sertab'ın şarkısındaki gibi "Any
way that I can", (Ne istersen yapanz)
sızlanmalarıyla sürünen bu zavallılar,
şimdi AB halkına "Aptal n'olacak, elin-
dekinin kıymetini bilmiyor" diye adeta
hasetle bakıyoriar.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Eğitim mi Dediniz?
Hükümet, eğitimi laiklik ilkesinden hızla uzak-
laştıran adımlar atıyor. Bununla da yetinmiyor,
ek olarak devlet üniversitelerini ezerek biçim-
lendirmeye öncelik veriyor.
Ankara Üniversitesi Senatosu'nun geçen haf-
ta yayımlanan açıklaması eğitimdeki gidişi çok
güzel özetliyor;
Türkiye Cumhuriyeti'nın temel niteliklehnden
biri olan laiklik, siyasal iktidann dehnden ve ka-
rarlı uygulamalan ile hızla aşındınlmaya çalışıl-
maktadır.
Senato kararında, yasadışı kurslar; türban; ilk
ve orta dereceli okullarda uygulamalı dın eğiti-
mi verilmesi; kız ve erkek öğrencilerin ayrı okul-
larda okutulmak istenmesi gibi somut örnekler
verilıyor. Aynı gün, Inönü, sonra Izzet Baysal
üniversitelerinin senatolan da aynı doğrultuda
karariar aldı.
Üniversitelerin saptadığı gibi, hükümet, ısrar-
lı, düzenli ve bilinçli bir biçimde, toplumun her
hücresinin Islamlaştırılmasını, eğitimi kullanarak
sağlamaya çalışıyor. Kamuoyuna üniversite ön-
cesi eğitimin ezbercilikten kurtanlacağı ızleni-
mi verilirken genç beyinlehn yaratıcı yetenek-
lerinin önü kesiliyor.
• • •
Oluşturulmakta olan altyapı üniversitelerin ve
ülkenin geleceğini de karartacaktır. Bu nokta bir
yana, üniversite yönetimlerinin laiklik yanltsıtu-
tumu, hükümetin, neden işbaşına geldiği gün-
den sonra devlet üniversiteleriyle savaştığını da
açıklıyor. Hükümet, devlet üniversitelerini eğiti-
mi Islamlaştırma girişiminin önündeki en büyük
engel olarak görüyor ve onlann elini kolunu bağ-
lıyor.
Üniversitelere verilen araştırma görevlisi kad-
rosu, önceki hükümet dönemlerine göre yan
yarıya azaltılmış bulunuyor; öğretim üyesi fi-
danlığı kurutuluyor. Üniversiteler, bölümlerini bi-
rincilikle bitirecek öğrencilerini bile asistan ala-
mıyor; kendi olanaklarıyla yurtiçinde ve dışında
doktora derecesi alan başanlı bilim insanlan,
kadrosuzluk nedeniyle devlet üniversitelerinde
görevlendirilemiyor.
Geçmişte yurtiçinde ve dışında doktora yap-
malan için devlet bursu verilen ancak yalnızca
yüksek lisans derecesi alabilenlerin, yani dok-
tora programlannda başansız olanların, kayıt-
sız koşulsuz devlet üniversitelerine dönmesi
için yasal düzenleme yapılmak ısteniyor. Böy-
lelikle, hükümetin verdiği az sayıdaki kadronun
da bu amaçla kullanılması sağlanmak isteniyor.
Hükümetin, yasal olarak çok tartışmalı bir bı-
çimde el koyduğu TÜBlTAK'ın araştırma kay-
naklannın dağıtımında üniversitelere ve bilim
insanlanna karşı yanlı davranıldığı şikâyetleri
bitmiyor.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut'un ka-
muoyunun dikkatine getirdiği çok önemli bir sı-
kıntı daha var. Özellikle, büyük kentlerin dışın-
da bulunan devlet üniversitelerinin, her gün ar-
tan oranda yerel siyasal baskı altında tutulma-
lan yoluna gidiliyor. En son Yüzüncü Yıl (Van) ör-
neğinin kanıtladığı gibi, korkutucu bir baskı uy-
gulanıyor. Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın, bölge-
de görev yapan diğer üniversite yöneticileriyle
birlikte sürdürdükleri "çağdaş bir üniversite ya-
ratma" çabalannın engellenmeye çalışıldığını
açıklıyor ve ekliyor: "Konunun gündeme taşın-
ması korkanm bizim için başka ek sıkıntılar ya-
ratır." özetle, devlet üniversiteleri baskıyla kor-
kutuluyor.
Eğitim, bütünüyle çökertiliyor.
• • •
Açıklama: Geçen hafta yayımlanan "Ey öz-
gürlük" başlıklı yazım üzerine YÖK Başkanı
Prof. Dr. Erdoğan Teziç telefon etti ve Boğazi-
çi Üniversitesi'nde yapılacak olan ve ıptal edi-
len konferansı, "talihsizlik" olarak nitelemediği-
ni, tersine yapılmasını istediğini söyledi.
[email protected]
IMF HEYETt ANKARA'DA
Gündemde yapısal
reformlar var
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Türkiye Masası Şefi
Lorenzo Giorgianni
başkanlığındaki
Uluslararası Para
Fonu (IMF) heyeti,
ekonomi yetkilileri
ile Ankara'daki resmi
görüşmelerine bugün
başlıyor.
IMF yetkililerinin
bugün Ankara'da
resmi kurum ve
kuruluş yetkilileri ile
yapacağı
görüşmelerde son
ekonomik gelişmeler.
yapısal reformlarda
kaydedilen
ilerlemeler ve gözden
geçirmenin
tamamlanmasına
yönelik adımlann ele
ahnması bekleniyor.
Bu kapsamda kamu
malıyesi ve para
politikası
uygulamalan
değerlendirilerek
2005 yıh hedefleri
doğrultusunda
mevcut gelişmeler
gözden geçirilecek,
yapısal reform
programı kapsamında
ise bankacılık, kamu
bankalan. sosyal
güvenlik ve vergi
reformuna ilişkin
çalışmalar
değerlendirilecek.
IMF ile görüşmelerde
yapısal değişikliklere
yönelik taahhütler ile
hükümet tarafından
çiftçilere verilen 432
trilyon lıralık mazot
desteğı. Bağ-Kur ve
SSK prim aflarının
önemli yer tutması
bekleniyor.