23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-14 HAZİRAN 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ AFGANİSTAN'DA tSLAM DİYE 1400 YIL ÖNCEStNİN ARABİSTAN GERÇEKLERİ ÖĞRETİLDİ... Bellekleryok olunca.... Çatışmalar Kıskacında ZEYNEP ORAL -4- n f l fganistan'daki insanlann. Türkiye'deki . 1 Müslümanlannnasılyaşadığınadairhiç I /• amahiçbirfıkirteriyok.BurahaIkma\Tİ- / • larca, tslam diye, 1400 yıl öncesinin Su- PM udi Arabistan gerçekieri öğretikti ve öğ- X j \ retüiyor! İslamın beş şarü nedirdiye sor- saıuz, biknezter. Dini, poihika diye beflet- tfler. Ulkemdekien korkunç durum nedir bi- Hyor musunuz: Ne yokhık, ne de yoksuDuk! BeOeklerimiz yok oİdu beDeklerimiz!" Her bın kurşun gıbi ağır bu sözlen söyle- yen Nesrin Abou-Bakre Kâbıl Ünıversıte- si' nde öğretım üyesi Sanki sivıl toplum ku- ruluşlan ordusu gibi çahşıyor, politika üre- tiyor, yazılanyla, seminerleriyle eğıtiyor, hızmet veriyor. BELLEKSIZ TOPLUM Dinin, politikanın yerini almasını ve Af- ganistan" ın yıllar boyu ıçıne kapanmasını, ya- şanan savaşlann, çatışmalann kaynağı ola- rak değerlendiren Nesnn, "Biz otuz >il ön- ce böyle bir ülkedeğiklik, bizini uygarhğımız vanü, belki zengin bir ülke değiklik ama in- san gibi yaşardık. Şimdi kimse o günkri, 30 yıl öncesini hanrlamıyor, hatniamalanna fcrin verilmiyor'' dedıkten sonra. " Ben burada B- rarla Türkiye imajmı tanıtmaya, Türkiye'vi örnekgöstermeyeçahşıyorum" dıye eklıyor. (Bu tümceyi o kadar çok duydum ki Kâ- bil'de...) Savaş yıllannda ülkesınden aynlan Nes- rin, 11 Eylül saldınsından bır ay önce dön- müş Afganistan'a. "ÖzgürAfganistan'a dön- düm sanryordum. Kuzey İrtifakı'ndan Ah- met Mesud gözterimin öniinde öldürüklü. O zaman insanlarmun nasıl korkunç bir hale geküklerini gördüm. Dünyayı ıryannaya ça- hşüm, başaramadım. (Bunlan anlatırken gözyaşlannı tutamıyor.) Ve dünya burada olup bitenleri görmüyordu bile. Oysa bura- dayaşananhryafaıızAfganistan için değfl, tüm gezegen için önembydi" Onu dinlerken sık sık ülkemi ve ülkeme bıçılen u Ihmh tslam modefi" nı düşünmeden edemiyordum. Bellek bir kez yok olunca, bugün Batı'dan gelen her şey "yeni"ydi. Ve yeni olan her şey, Islam dışıydı. Buna, savaş yıllannda üÛce- den aynlıp Batıya gıdenler de dahildi. Bu düşünce, yeniden yapılanmayı çok güçleş- tiriyordu. "Newsweek dergisinin yaymı üzerine, ni- y^Uktepki Afganistan dapatiadı, olaylarçık- ü. bunca insan öldü" sorusunu da Nesrin kendi yanıtlıyor: "Çünkü her Afgan yarah. Yaralan sarumadı. Ölülerinin yasmı bile ru- tamadi. BeDek yok olunca, aküiarda, yürek- lerde banş diye bir imge kalmadL Banş dü- şüncesi suuıdL 1 ' Peki ne yapmalı? Umut ne- rede? " Yapılacak çok iş var. tnsanlar çok umut- hı ama çok yorgun ve yapılacak çok iş var. Umudu pratik yaşama dönüştüremh ortar. O nedenle çok çabşmabyız. Ve yaralan sarar- ken banşL güvenBği önce her bireyin akhna yerleştirmehyiz." Tanrım, ne çok duydum bu sözlen Afga- nistan'da! SEÇÎMLERİ BEKLERKEN Önümüzdekı 13 Eylül'de Parlamento se- çimleri var. Clke hanl hanl bu seçime ha- zırlanıyor. Kâbil günlenmde, hükümetın iki bakanıyla görüşme olanağı bulabildim. Bi- ri Kadın Işleri Bakanı'ydı, ötekı tçışleri Ba- kanıAK Ahmet Celali Ahmet Celali, bana güzel güzel emniyet güçlerini nasıl yeniden kurduklannı, her po- lis birimine insan haklan ve kadın haklan uzmanı yerleştırdıklenni anlahyordu b . bir- den durdu. "En zoru,yeniden yapılanma çok zaman alacak" dedi. Içışleri Bakanı. ekonomık, polıtik toplum- sal yapılanmanın çok yönlü kargaşasına, ya- sadışı silahlı gruplarla uyuşturucu kaçakçı- lığuun iç içeliğine dikkati çekiyor; eğitim- sızliğin. kapasite yoksunluğunun önemini vurguluyordu. Derken "Siz söyleyin, resmi görevtinin ayhk maaşı 40 dolar olursa, yoz- laşmanın önüne nasıl geçilir, nasıl düze çıla- hr?" diye sormaktan kendıni alamadı. Kâbil o günlerde en çok kaçırma olayla- nnı ve özellikle Oementina Cantoni'nin ka- çmlmasını konuşuyordu. "Bunlan teröre bağlamamak gerek, bunlar adi suçlar, fidye peşinde koşanlar. Bu tür çeteter karşısmda bizim durumumuz. birçok öteki ülkeden da- ha Ki. Adi suçlulann kaçırdığı herkesi kur- tardık. Göreceksiniz İtarvan Ba\anı da kur- Umutlar, eğitime bağlanmış durumda: Ister çadırda, ister odalarda... Afganistan'dan okul manzaralan... Afganistan'ın .yeni anayasası, çok ilerici: Tüm ayınmcılıklara karşı; cinsiyet, din, dil, milliyet eşitliğini, tüm insan haklanm savunuyor. Ancak, "Hiçbir yasa, 'Şeriat'ın, Islam kanunlannın üzerinde değildir" dediği için orada herkes yutkunmaya başlıyor... taracagE." Söylediği doğru çıktı. Karzai Hükümeti, Kâbıl dışına egemen ola- biliyor, sözünü, gücünü tüm ülkeye geçu"e- bilıyor muydu? Sormam boşuna değildi, en çok bu eleştiri vardı. Yanıt kısa geldi ve konu değişri: "Bence merkezi hükümet her yere ulaşıyor ve elbet Kâbil dışındaki dunımu da denetleyebfliyo- nız. Günej de çoksayıda çocukkaçırma ola- yı \"ar. Geçen yıl )ı alnız güney smırmda 200 çocuk kaçırma olayına el koy duk." Önce Içişleri Bakanı'ndan sonra başkala- nndan duydum. Organ naklınden tutun, cin- sel tacize.. yalnız kız değil erkek çocukla- nn da kaçunlması yaygındı Afganıstan'ın güneyinde. Parlamento seçimlennden umudu muydu? "Dilerim,parlamento seçimleri yapıa ohır engeDeyici değiL Hükümete yönefik eleştiri- lerin olumlu yönde gelışmesi önemli. Aksi halde parlamento sorun da olabifir, yeniden yapılanmayı durdurma aracı da olabiür. So- runuza geÛnce.. çok dikkadi, tetikte dura- rak, umutlu\ um diyeyim." Içişleri Bakanı bir gazeteciye böyle di- yorsa, gerisini siz düşünün. U M U T NEREDE? Sanki Kâbil sokaklanna düşmüş, elim- de fener, umut parçacıklan, umuda dair Evlenmekiçin? i fgan delikanlılarla konuşurken  öğrenmiştim:Evlenmekiçingüç IX ve iktidar ya da para gerekliydL l ğ\ Kızın babasına beş bin dolar, dü- ğün masrafı için üç bin dolar ver- meden evlenemiyordunuz. Türkmen kadınlann fıyatı çok da- hayüksek: 15 bin dolar. Seden der- seniz? Çünkü onlar, maharetli par- makları ve çileli yürekleriyle iyi pa- ra eden halılar dokumakta usta ol- muşlar? Afganistan 'da kız çocukların 9ya- şından sonra evlendirilmeleri "nor- mal" karşılanırken yeni anayasa buna bir set çekmeye çahşmış: Şim- di kız çocuklarıntn yasal evlenme yaşı 16, erkeklerinki 18... Yasa iyi de.. uygulama nasıl? Ne siz sorun ne ben söyleyeyim? bir ipucu anyordum. "Sokaktaki adam", neyse ki îçişleri Bakaru'ndan daha umut- luydu. Kime sorsam, "Gelecekten umut- luyuz" deyip bir süre düşündükten sonra ekliyorlardı: "Buyaşadıklanmızdandaha kötüsünü yaşayamayız." Kımi. "Bak, ha\-alar bile bizden yana, artık her şey düzelecek" dedi. Yedı yıl sü- ren kuraklıktan sonra bu kış, görülmemiş bir kar ve yağmur yağmıştı. Mayıs sonuy- du ve çevre dağlar hâlâ karla kaplıydı. Kar- ga Barajı suyla doluydu. Ve kenti salına sa- lına geçen Kâbıl Nehri yatağuıda ilk kez su vardı. Çamurlu akan bir su, ama olsun.. akıyorduya... Kimi ıse umudu eğitime bagladı. "Bir- kaç kuşak \itirdik ama şimdi okuDar ku- ruhıyor. Çocuklanmızı yeniden okula yol- lamaya başladık, elbet bunun de\^mı gele- cek" dedi. Ah, o çocuklar okula gidip ge- lirken bir de kaçınlma korkusu olmasa... MERYEMIN ANLATTIKLARI Meryem Aslan, sekiz yıldır Orta As- ya'ya, özellikle Afganistan'a bağış yapan kuruluşlan destekleyen, denetleyen Hollan- da'daki bir kunıluşta çalışıyordu. 1997- 2002 arasında bütün bölgeyi dolaştı. Ülke temsilcisi olarak Kâbil 'e yollandığında ge- ri dönmeyecek, 2004 'te BM'ye geçecek- ti. Halen Birleşmiş Milletler UNIFEM (Kaduılar için Kalkınma Fonu) Program Müdürü. "Tüneün ucunda bir ışık gördüğüm için General Aziza H erkes ona tek sözcükle "General" diye hitap edıyor. Adını kullanan yok. Adi Aziza Nazari. Içişlen Bakanlığı'na bağh insan haklan temsilcisi. tki yıldır bu görevde. Kâbil Polis Akademisf nden 1969'da mezun olmuş. Taliban öncesinde gümrük, kaçakçılık şubelennde ve cezaevlerinde çahşmış. Taliban dönemınde çalışamamış. O dönemı nefretle anıyor. "O lanet burka yüzünden göderim hastalandı, hâlâ etkisi sürüyor. Zaten tüm Afgan halkı hasta onlar jüzünden" diyor. Herafta kendini yakan 85 kadmı soruyorum. "Bizde eskiden böyle şe> olmazdı. tran'dan geçti" diyor. "Arük kadın erkek eşitnği var diyorlar. .Ama bizde bir kadın asla karakola gidemez. şikâyette bulunamaz. tşte ben bunun için buradavım." General'm amacı, Kâbil dışındaki tüm emniyet şubelerine de cinsiyet ayınmcılığma karşı çıkacak kadın eleman yerleştırmek. Çünkü hapıshaneler dolu. Çünkü evden kaçan kadını bile devlet hapishaneye sokuyor. Yanlış anlaşıknasın, cezalandırmak için değil, koruyabilmek için. Çünkü bır zamanlar her savaş ağası, kendi özel hapishanesini kurup dılediğini oraya tıkmış. Şimdi bütün bunlan yeniden düzene sokmak gerek. "Şimdi değişim zamam. Yapacak çok iş var"dıyor General Aziza... Aziza Nazari. kakhm" tümcesi beni yüreğimden yakalı- yor. Taliban döneminde güvenlik sorunu olmadığuıı, ülkeyi boydan boya dolaştığı- nı, herkesin korkudan tüm yasaklara uy- duğunu söylüyor. "Ama elbet Möslûman olduğumu söyle- miyordum. Gizkmek zorunday dım. Aksi haldeyamız sokaga çıkamazdım. O dönem, Kâbfl hayalet şehirdi Bomboş, duragan, karannk bir öHi şehir. Şimdihareketvar,pa- zariar var, dükkânhr açıhp kapamyor, tra- fik yoğun,hareketnTik var. tnsanlar bir şey- ler yapmaya çahşryor." ŞERIAT VE CELENEK KISKACI Meryem Aslan'dan UNTFEM'dekı çahş- malannı dinledıkçe, son otuz yılm en ağu^ faturasının yine kadınlara çıktığını, çıka- nldığını anlıyorum. Tamam şimdılık, güvenlik yok; orduya, polıse, mahkemeye güven yok, elektrık yok, su yok, para yok ama.. bütün bu yok- lar karşısmda kadınlardan sonsuz beklen- tiler var. En başta da gelenekleri ve gele- neksel rollerini sürdürmesi bekleniyor. Ortalama 7-8 çocuk doğuracak, onlara ve aileye bakacak; yedirecek, içirecek, doyu- racak, yetıştirecek, eğitecek ve gelenek- leri bir sonraki kuşaklara taşıyacak... "Adalet reformunu gerçekleştirmeye ça- hşıyoruz" diyor Meryem. " Yeni anayasa çok UericL Cinsiyet, din, dil, miDiyet eşitfi- ğini, tüm insan haklanm içeriyor." Ama gelın görün ki, aynı anayasanm 3. maddesı "Hiçbir yasa, Şeriat'm, tslam ka- nunlannm üzerinde değfldir" dediği için orada herkes yutkunmaya başlıyor. "tdeal olarak Şeriat kanuıuanyla ulus- lararası evrensel kamuüar çenşmez diyor- lar ama.. uygulamada böyle bir şey imkân- sız. Biz 30 Arap ülkesinde çahşük. Her se- ferinde Medeni Kanun'u, Ceza Kanunu'nu Şeriat'tan geri çekmeye çahşük. Burada da aynı şeyi yapmaya çahsacağız. Parlamento seçimlerinden sonra ilk iş, tüm yasalartar- tışmaya açılacak. Buradaki trajedi, bura- da tslamı bilen, şeriaü bilen yok!" CELENEKSEL KANUNLAR UNIFEM'in başka bir çalışma alanı: "Geleneksel Kanunlar." "Bugün burada her çabşmah olay, mah- kemeye değfl, Loya Jirga'ya, Halk MecB- si'ne gktiyor. Toprak işgali. tarta kav gası, hır- sızlık, cinayet, vb_ Ve tümünü çözmek için davah, davacıya bir kadıru bir kız veriyor, iş çözülüyor. Mal karşıhgL, toprak karşıb- ğv, borç karşıhğı, kadm vererek ödeniyor. Biz bu tür olaylann mahkemeye intikal et- mesine çahşıyor, Jirga fle adalet mekaniz- masını bir araya getirip arabulucuhık yap- maya çahşryoruz." Kendi ülkemdekı namus cınayetlerini, "berdel" âdetini, kızlann alınıp satıldıgı- nı bilmez degilim. Ancak yine de Afganis- tan'daki bu sistematik uygulamayı dehşet içinde dinliyorum. Meryem, hükümetle işbirliği içinde "Ka- dın İçin Ulusal Eylem Plam" hazırladıkla- rını ve bunu parlamento seçimlerinden sonra, hükümet programına entegre ede- ceklerini belirtiyor. Kızlann üçte ikisinın okula gitmediği, ka- dınlann yoksulluk sınınnın altında yaşa- dığı, 9 yaşındaki kızlann 50- 60 yaşında- kı erkeklere satılmasının yaygın olduğu ülkede, elbet kadına karşı şiddet de çok yay- gın. Kadınlardan dinlediğim korkutucu olay- lar bır yana, Afgan Bağımsız însan Hak- lan Komisyonu yetkilisi Ahmet Ziya Lan- gari anlatıyor ülkenin en batısında, Herat bölgesınde son iki yıl içinde 85 kadının ken- dini yakarak öldürdüğünü... Evet, Afganistan'da böyle bir komisyon yar. 2001 'de Bonn Anlaşması'yla kurulmuş. Önceleri hükümet onlara "düşnıan" gözüy- le bakmış. "tçişleri Bakanhğı bize karşrydı, insan haklan sözüne bik şaş^rdüar, hiç ahşmamış- lar bu konulara... Şimdi uzlaşma önerileri- mizi, işkence raporlanmızı, araştirmalan- mızı dikkate abyoriar. Bize ihtiyaçlan oldu- ğunu anladuar" diyor Ziya Langari. Ancak komisyonun işı çok zor. Savaşta doğmuş, dağda ve çatışmalarda büyümüş, hiç eğitim görmemiş, yahıız şiddetle bes- lenmiş gençlerden oluşan bir toplumda, ınsan haklanmn a, b, c'sini savunmak bi- le çok güç. YARIN: UYUŞTURUCU PARASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear