Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 MART 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
a
^ Kapkaç terörü
M
tiyatroyu da vurmuş.
2 Oyun artık sokakta
oynanıyor
D E N İ Z S O M
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Başbakan, Genelkurmay
Başkanı'na "hocam" demiş..
"Emret hocam!"
BayrakSüleyman Ekim:
"Bayrağımızı
indirdiler sustuk.
Yaktılar sustuk. Yarın ayrı
bayrak asacaklar. Yine
susacağız. AB sayesinde
bayrak yakmak, insan
hakkı oldu!"
c
Hak
Kaya Çetin: "Türkiye'de
keşfedilen azınlıklara bir
takım haklar
tanınacakmış. Şimdiden
söyleyeyim; başkalarına
hangi haklar verilirse
aynısından ben de
istiyorum. Yoksa fena
olur!"
Altın f
Ahmet Önen:
"Doğum günü nedeniyle
düzenlenen peygarpbere
mektup yarışmasının
ödülü Cumhuriyet
altınıymış. Reşat altını
dururken, Cumhuriyete
ne gerek vardı!"
umhuriyet'te Hikmet Çetinkaya'nın yayı-
nı durdurulan Fethullah Gülen hakkında-
ki yazı dizisiyle ilgili duruşmadan sonra e-
sas hakkında görüş bildirmek yasak oldu-
ğu için adliye binasındaki çiçekleri falan yazmıştım.
Gazi Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, bu konu-
da bana bir mektup göndermiş. Esas hakkındaki ya-
sak hakkında görüş açıklamanın yasak olmadığını
umarak Prof. Dr. Altıntaş'ın mektubundan birkaç
alıntı:
"Yargıçların bağımsızlığı, Anayasaya, yasaya ve
hukuka uygun olarak hüküm oluşturmasına yönelik-
tir. Yoksa yargıç, 'istediği gibi' hüküm kuramaz. Ku-
rarsa hukuk dışına düşmüş ve suç işlemiş olur. Kim
yargıcı yanlıştan alıkoyacaktır? Başta davanın yan-
ları olmak üzere herkes. Herkesin en önünde yer al-
ması gerekenler ise kamu hizmeti gören basındır.
Bağımsız mahkemeler, basın özgürlüğünü önle-
Yargı
mek için yetkili olmayıp tam tersine basın özgürlü-
ğünü sağlayacak önlemleri almakla görevlidir. Bu
nedenle yazı dizisinin durdurulması, üzerinde tartı-
şılmaması değil üzerinde en çok tartışılması gere-
ken karar özelliği taşımaktadır.
Görülmekte olan bir davada, tarafların dava dilek-
çeleri, savunmalar, bilirkişi raporları kararın oluşu-
munda yargıcı etkilemeye, hüküm oluşturmasına
katkıda bulunma çabası değil midir? Eğer, bunlar
yargıca tavsiye ya da telkin kapsamına alınırsa o za-
man ne savunma yapmak ne de bilirkişi inceleme-
sine başvurmak söz konusu olur.
1989 yılında ANAP Hükümetinin çıkardığı ve üni-
versitelerde türbana izin veren yasa, iptal istemiyle
Anayasa Mahkemesi'negötürülmüştü. Birziyaretim
sırasında zamanın Anayasa Mahkemesi Başkanı
Mahmut Çukruh, yasanın iptalini istemeyenlerin işi
tehdide vardıran mektuplarını bana göstermişti. Bı-
rakın, bir yargı kararını tartışmayı daha oluşmamış
bir kararı biçimlendirmek yolundaki çabaları yasak-
lamak bile dönemin Anayasa Mahkemesi başkan ve
üyelerinin aklından geçmemişti.
Yargıcın hem yazı dizisini önleyen kararını hem de
kendisini yetkisiz görürken yayın yasağının sürdü-
rülmesi yolundaki kararını 'dokunulmaz' kılmak, üze-
rinde tartışma açamamak, Türk ulusu adına karar
vermekle görevli yargıçları, 'dokunulmaz' kılar ki bu
da içinden çıkılmaz hukuksuzlukların yaşamımızı bi-
çimlendirmesi sonucunu verir.
Basının ve kişilerin temel görevi, Türk ulusu adı-
na hüküm kurma konusunda yargıçları yanlışlıktan
sakınma, onları güç odaklarına karşı Türk ulusu adı-
na koruma altına almaktır. Çünkü adalet, yargıçlar
için de gerekebilir ve gerekmektedir."
Takdir
Erol Işisağ:
"Japonya'da 7
şiddetindeki depremde
bir kişi öldü. Böyle bir
depremin bizde
yaratacağı can kaybını
düşünerek soruyorum:
Takdir-i ilahi ülkeden
ülkeye değişir mi?"
SESSİZSEDASIZ(I) Türkiye'nin lîteratüre geçen sendromları
Deri hastalıkları üzerine yaptığı
çalışmalarla 1937 yılında "Behçet -
Sendromu" ile literatüre geçen ilk
Türk bilim adamı Hulusi
Behçet'ten yıllar sonra kronik
böbrek hastalıkları konusundaki
buluşuyla Prof. Dr. Yahya Sağlıker'in
"Sağlıker Sendromu" ile literatüre
geçmesi üzerine Akif Kökçe. "Peki
aradaki 68 yıl boş mu oturduk"
diyerek bir bilanço çıkarmış:
Aral Sendromu: Dönemin Bakanı
Cahit Aral'ın radyasyonlu çayın insan
sağlığı üzerindeki faydaları
konusundaki şaşırtıcı buluşu.
Menderes Sendromu: Dönemin
Başbakanı Adnan Menderes'in,
odunu aday gösterse milletvekili
seçtirme felsefesi. Demirel
Sendromu: Süleyman Demirel'in
yürümekle sokakların aşınmayacağı
yolundaki teorisi. özal Sendromu:
Turgut Özal'ın, özelleştirme
operasyonunu başlatıp ülkeyi
satılığa çıkarmadaki başansı.
Genç Sendromu: Kamer Genç'in
çiçek sulama tekniklerinde botanik
biliminde çığıraçması. Çiller
Sendromu: Tansu Çiller'in, servetinin
yoksul annesinin yatağının altından
çıktığı gerçeği ile aklanması. Derviş
Sendromu: Kemal Derviş'in,
Türkiye'yi batıran IMF için Türk
ekonomisini kurtarmak üzere
gönderilmesi. Baykal Sendromu:
Deniz Baykal'ın, sürekli muhalefette
kalma formülünü bulması.
Yüksek Yerilim Hattı
AB Çifte Standartlar Enstitüsü!
erdincutkufrjyahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
'Bilişim Kepti'nde Cehalet
"Marmara depreminde bü-
yük yıkımın yaşandığı Yalo-
va'da 2 katla sınırlandınlan i-
mar izni 4 kata çıkaröldı. Yalo-
va Belediye Başkanı Barbaros
Binicioğlu, kararın inşaat sek-
törüne ve kent ckonomisine
canlılık getireceğini savunlı-
yor?" (Cumhuriyet, 13 Şubat
2005).
Arkadaşımız Faruk Klr-
tay'ın bu haberini okuduğurh-
da, gözümün önüne 1999'da
yıkılan apartmanlarla birlücte
son zamanlardaki "kenttabela-
lan" da gelmişti.
Bursa ve Gölcük yönlerift-
den Yalova'ya girerken, tabela-
larda "Y@lova" yazmasımn
nedeni "Bilişim KentT kabül
edilmesiydi. ^_
Büyük depre-
min ardından
"imar refor-
mu" yerine
"iletişimrefor-
mu"na önce-
lik veren hü-
kümetin "e-
devlet" proje-
si kapsamında
Yalova "pilot
il" olarak be-
lirlenmişti.
Başbakan-
lık'ın bu "ar-
mağanı" üze-
toplumsal düzenin de aynı uz-
manlıklara bağlılığı içermesi
ve tekniği ödünsüz gözetmesi
gerekiyor.
Bu nedenle kaçak, denetim-
siz ve kurallara ayları yapılaş-
manın "genel durumu" belir-
lediği bir ortamda, böylesi "bi-
fişim"ci sözlerin topluma ve bi-
lime değil, rant çevreleri ile
"cehalefe hizmet ettiğini, bi-
rilerinin şu Yalovalı "çok bi-
len" mühendislere de öğretme
zamanı geçiyor.
TOKt, 'Ölüm Ovası'ndaL
Ya aynı aymazhğm "Tophı
Konut ldaresP (TOKİ) gibi i-
mar ve inşaat konusundaki de-
neyimli bir kuramu bile sarma-
lamasma ne
demeli? Yine
1999 depre-
minde en çok
zarar veren yı-
kımlann ger-
çekleştiği ve
halk arasında
adı "Ölüm
Ovası"na dö-
nüşen Hacı-
mehmet Ova-
sı'nda, TOKl
ile belediyenin
ortak projesi
olarak tam
1000 evlik bir
. . . . .
MezarüğıLrine toplanan
belediye meclisi de "Bilişitn sitesi" gerçeldeştirilecek.
Kenti" olma karannı almıştı,
Işte bu büyük unvana layik
olabilmek için "bilinı ve bip-
şim" alanında nelerin yapıldı-
ğı; tabelalardaki "a"yı silerek
"@" yazmannı ötesinde ne gi-
bi bir yeniliğin gündeme geldi-
ğini merak ederken, karşunı^a
Faruk Kırtay'ın haberi çıktı.
Ardından ilgimizi daha <Ja
yoğunlaştırdığımızda ise göt-
dük ki Yalova'da depremddn
ders alınması bir yana, "bilinlı-
selliğin" tam tersi egemen öl-
muş durumda.
Çok bilen, çok yanılır
Onca büyük yıkımlara ve fe-
lakete neden olan "yüksekya-
pı hırsı" kenti yönetenleri ye-
niden tutsak alırken buna dn
fazla karşı çıkması gerekçn
mühendislerin ve mimarlarjn
bile çoğunda "suskunhık)"
gözleniyor.
Dahası, İnşaat MühendisleH
Odası temsilcileri "herzemiıie
mühendislik kurallanyla iste-
nilen yükseklikte yapı yapıhıf
buyurarak aynı karara destek
bile olabiliyorlar.
Oysa çağdaş dünyada bilün-
sellik; "bilinıi, uygîdanma ko-
şullannı gözeterek, toplumla
birlikteyaşama geçirme"yi ön-
görüyor. Yani, uzman kadrola-
rın tekniği bilmeleri yetmiyoh
Bu amaçla da imar izni 4 ka-
ta çıkartılan ovanın "dereyata-
ğmda" bulunması bir yana, ze-
min özellikleri bakımından Ya-
lova'daki en riskli bölgeyi oluş-
turduğunu kanıtlayan sayısız
rapor var.
Bu raporlar, depremin adın-
dan aynı bölgeyi "yapılaşma-
dan anndırma alanı" saymak
için bilimsel dayanaklar oldu-
lar. Şimdi ne değişti ki "bilişim
kentinin belediye meclisi" aynı
yerde çok katlı sitelere onay
veriyor.
Üstelik 26 kişilik mecliste,
18 AKP'liyle birlikte 4 CHP'li-
den 2'si ile 4 DYP'liden de 2'si
bu karara ortak oluyorlar. Ya-
ni, belediye başkanının deyi-
şiyle, "kent ekonomisini'' sa-
dece imar rantı sananlara kar-
şı çıkanlar ancak 4 kişi.
Yalova'daki bu gelişmeler,
depremi asıl felakete dönüştü-
ren "imar başıboşluğu"nu gi-
derecek "Şehircüik Yasası Ta-
sansı"nın 1999'dan bu yana
neden "savsaklandığmuT da
göstergesi.
Çünkü, kent yerine rantı dü-
şünen
a
belediyemeclisleri" na-
sıl oluşuyorsa, aynı anlayışm
üst düzey politikası da " r â -
MM"ye yansıyor.
Oekinci@cumhuriyet.com.tr
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakditurk.net
ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciuı mynet.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTMA BÎLGIN hayatepikdvmynet.com
DÎÖER %1 DE;
domates,patlıcanj>atatcs,kabak,Dzüm,elma,kavun,
bu§day,arpa,yulaT,çavdar ve çeltıkte hormon kullanon
GA
%99'U MUSUM
BİR ÜLKEYIZ
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Mart ımvıv.mumtaz-arikan. c otn
*KtNGKONG*G/BfL
1912.'DE- SUGÜU,AFB.İKA'DA OeVBİK GORİUH
5l HASB.Rİ AVHUPA 8ASIMUOA YAYIMIANDI.
U3BAYB'OE(zAİftE) GEfSÇEKLEÇEU OLAY, YERÜLER.M
TAM TAMSESLEJZI VB tCUTLAMALAHIYLA &OUUÇLANİ4IŞ-
Tt. AFIZİKA 'MIM, ÖZ£U-İKLgA
KAMERUN V0 KOUGO
BÖLSELER/MPB GÜJÜPtAR HALİHOE YAŞAYAA/ GORİL-
L£K BirfOlMIZLB BeSLEUMeKTEDIfi. Bu UAYV/Ul-
LAR. BAZEN NOfZMAL'lfJ ÇOK ÜSTÜUPE İKiUGB
UUİÇMAK.T^Ot/e. SÖZ KOMUSü eoKİL DE 8UNLAR-
PAN BlRİYOİ. Son/ 2. MET1S& 8O £ANTtH4İ,AGIIZU-
Ğl İTE 3OO K/LOYU AŞiYOR&U. ÇEV&eYE VEfi
ÎNGAULAfeA 2^/eA/Z VE&MEYEN BU İRİ Goe.iLL£R
YERA.İLJERCE ETf IÇİN At/LANMAtCT»>T>l !.
t., 610 goril, k.ıtjax/anakı/mesi için yanına ohı-
Şrofçtnır> eULriyte aö'rüfC'yon
Beko-Casio MF AD marka, 80502595,
Beko-Casio MF AD marka, 80503809
Beko-Casio MF AD marka, 80501686
sicil numarah yazar kasaların ruhsatlarını
kaybettim. Hükümsüzdür.
Nuruosmanıye V.D. 541 000 3972
ABDULLAH KAYTAZ
Mercan VD.'nin 991 002 0223 numarah
mükellefiyim. MF AD 80900097 sıcil
numarah Beko Casio yazar kasanın
ruhsatını kaybettim. Hükümsüzdür.
SALİH YÜCEL
Nüfiıs hüviyet cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür. ÖMER GÜNELİ
EYÜP 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN
2004/90 Esas- 2004/932 Karar
Davacı: Nesrin DereliDavalı: Hayrettin DereliDava: Boşanma.
Temyiz süresı: 15 gündür
Mahkememizin 2004/90 Esas 01/12/2004 tanh 2004/932 sayılı karan gereğince daha
önce dava dilekçesinın ve duruşma gününün de ılanen tebligat yoluyla yapılmış olması
nedeniyle mahkeme karannın da bu kere ilanen tebligat yoluyla yapılmasına karar veril-
miş olmakla verilen karann hüküm kısmı aşağıdadır. Hüküm Gerekçesinde açiklandığı
üzere, Davanın kabulü ile, Manisa ili, Kırkağaç ilçesi, Yağmurlu köyü cilt: 48, hane: 28
bsn: 32'de nüfusa kayıtlı Hilmi kızı 20.01.1975 doğumlu Nesrin Dereli ile aynı yer bsn:
15'de nüfusa kayıtlı Fehmi oğlu 18.02.1958 doğumlu Hayrettin Dereli'nin TMK.'nun
166/1 maddesi uyannca boşanmalarına, 03.12.1996 doğumlu Deniz Dereli'nin velayetı-
nin anne Nesrin Dereli'ye verilmesine, küçüğün her ayın birinci ve üçüncü pazar günleri
ve dini bayramların ikinci günleri saat 09.00 ila 18.00 arası baba ile yanına almak sure-
tiyle kişisel ilişki tesisine, Peşin ahnan harcın mahsubu ile harç alınmasına yer olmadığı-
na, Davacı tarafından yargılama gideri istenmediğmden takdirine yer olmadığına, Dair,
davacının yüzüne karşı davahnın yokluğunda yasa yolu açık olmak üzere verilen karar
açıkça okunup anlatıldı. 01.12.2004 llan olunur 05.01.2005 Basur 12412
PANO
DENtZ KAVUKÇUOĞLU
Provasız Hayat
Geçen hafta Epsilon Yayınları'ndan çıkan kita-
bına "Provasız Hayat" adını koymuş Üstün Ak-
men. Üstün benim yaşıtım. Onunla aynı mahal-
lenin çocuğuyuz. Okurken, kendi yaşamımdan
da sayfalar buldum kitabında, birçok tanıdık yüz-
le karşılaştım.
Bir anı kitabı olmakla birlikte insana roman ta-
dı veriyor "Provasız Hayat"; salt özgün kurgusu
nedeniyle değil, yaşanan hayatın renkliliği, çok
boyutluluğu, inişli çıkışlılığı nedeniyle de. Prova-
sız yaşanan tüm hayatlarda olduğu gibi Üstün
Akmen'in hayatında da sevinçler, mutluluklar ka-
dar acılar, hüzünler de var. Ama yazarının alaycı
dili, tanık olunan olumsuzluklar karşısmda bile
dudaklarının kenarına bir gülücük konduruyor
okuyanın.
Moda'da geçen çocukluk ve gençlik yılları, ge-
ce kulübü şarkıcılığı, ilk edebiyat denemeleri, bir
yazı nedeniyle Elazığ'da "sürgün alayı"nda asker-
lik, Demir Özlü, Necmettin Yazıcı, Herkül Mil-
las, Suay Ünveren, Ismet Özel, Yılmaz Güney
gibi döneminin ünlü sürgünleriyle birlikte yerine
getirilen serüven dolu bir "vatan hizmeti", sonra
büyük kuruluşlarda, holdinglerde üst düzey yö-
neticilik, yayımlanan kitaplar, daha sonra Cumhu-
riyet Gazetesi Müessese Müdürlüğü, tiyatro eleş-
tirmenliği, daha daha sonra Istanbui ŞehirTiyat-
roları'nda görev, Uluslararası PEN Yazarlar Der-
neği Türkiye Merkezi Başkanlığı... Daha ne ol-
sun?
Bir de insana, "Vay, sen ne imişsin, abi!" de-
dirtecekçokluktaveyoğunlukta yaşanan aşklar...
Ama bunca renklilik içinde beni en çok ilgilendi-
ren, Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticiliği sırasın-
da tanık olup da okura aktardıkları oldu. Futbol-
la ilgilenin ya da ilgilenmeyin, okuyunca, "Bu ka-
darı da olmaz!" diyeceğinize inandığım iki anısı-
nı aktarıyorum Üstün Akmen'in. "Metin Aşık/n-
şaat müteahhidi. Emlak Kredi Bankası ihaleleri-
negiriyor. Girdiklehnin de hepsini kazanıyor. Kim-
senin gözü yok.genç yaşında hali vakti pek ye-
rinde. Turgut Ozal başbakan. Bir gün toplantı
odasında evrakları yaymış, hesapları inceliyorum,
başkan da geldi, o sırada da telefon çaldı. Anla-
dım ki, telefonun öbür ucundaki başbakanımız-
dır. Metin Aşık, kan teriçinde: 'Amaefendim, onu
alırsak basın bizi tefe koyar' diye yakınmakta.
Karşı taraf ısrarcı. Başkan telefonu kapattı.
Tanju'yu (Çolak) almamızı istiyor' dedi.
Anlamamış gibi isteyenin kim olduğunu sor-
dum. Söyledi.
'Bütçemiz uygun değil' dedim.
'Ne bütçesi yahu, kendisi ödeyecek' dedi."
Bakın, Fenerbahçe Spor Kulübü dönemin gol
kralı Tanju Çolak'ı nasıl almış?
"Tanju'nun transferücretinin nasıl olup da baş-
bakan tarafından karşılandığına gelince. Sonra-
dan öğreniyorum ki başkanın katıldığı ilk Emlak
Bankası ihalesinde, marj başbakan talimatıyla
yüksek tutuluyor, böylece Tanju'nun Fenerbah-
çe'ye transferini biranlamda halkımız gerçekleş-
tirmiş oluyor."
Ikincisi de şöyle, kısaltarak alıyorum: "UEFA
Kupası'nın ikinci turu için Çek Cumhuriyeti'nin
Olomouc kentine gittik. Bu tür şampiyonluk ya-
rışlarının geleneği haline gelmiş olan, maçı yö-
netecek hakemin tayin ettiği 'takdir hakkı kullan-
ma ücreti', James Bond filmlerinde kullanılan
çantanın bir benzerine konulup taşınıyordu. (...)
Hakem bir bedel takdir ediyor, o bedeli iki kulüp
kabul ettikten sonra, her iki kulübün yetkililerinin
huzurunda paralan alıyor."
Uzatmadan sonuca geleyim: "...Hakempara aldı,
belki de kırmızı kart çıkarmaz diye umutlanmak üze-
reydik ki kart hakemin cebinden çıktı. Sonraki daki-
kalarda oyuncularımız atıla atıla takımı yedi kişi bı-
raktılar, 7-1 yenildik. Tek golümüz Aykut Koca-
man'dan. Bizimle aynı uçakta gelen bir avuç yan-
daş kafalarımıza doğru pet şişe yağmuru başlattı ve
alışıldığınca 'yönetim istifa' diye tempo tuttu."
llginç olduğu kadar da spor adına acıklı değil mi?
(e-posta: dkavukcuoglu(» superonline.com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ "Çanıur-
cun, çakirka-
nat, cüre" gi-
bi adlar da
verilen ve
yurdumuzun
sulak alanla-
nnda da ya- 6
şayanyabanıl -,
ördek cinsi.
2/ Bir göz 8
rengi... Hare- 9
ret. 3/ Habeş
soylusu... Kalkerli
arazilerde oluşan,
derin kuyu biçimin-
2
deki çukurların or- 3
tak adı. 4/Ekonomi.
5/ Fransa'da bir
kent... Şiirde, iki ya 6
da daha çok dizeden 7
oluşan birim. 6/Çağ- 8
n, ilan... Duvar için- 9 ___^_
deki kapaksız küçük dolap. II Seyrek dokunmuş
birtürkumaş... Eski Mısır'da güneş tanrısı. 8/Yu-
nanlı tarihçi Ksenophon'un, "On Binler"in geri
dönüşünü konu alan ünlü yapıtı. 9/ Ses... Japon
mafyasma verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ "Büvelek" de denilen ve hayvanların kanını e-
men bir cins sinek. 2/ Çukurova Deltası'nda, bir-
çok kuş türünü barındıran küçük bir göl. 3/Lokan-
ta. 4/Vilayet... Küçük mağara... Konya ilinde bir
baraj. 5/Evrenin düzene ginneden önceki biçim-
den yoksun, uyumsuz ve kanşık durumu... Armut
biçiminde ve ipek telli Vietnam lavtası. 6/ Geviş-
getiren hayvanların ayaklannın arkasrndaki körel-
miş tırnaklar. 7/Şımank, hoppa, züppe... Kenar sü-
sü. 8/ Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiir kitabı... îğ-
neleyici söz. 9/Padişahın birine toprak bağışlama-
sı... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa.