Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2005 ÇARŞAMft
SÖZ OKURUN
Fikret Dağhoğlu
pO8ta@cumhuriyet.com.tr
Faks:O 212 343 72 64
AVRUPA'DAN
SHÇEKveyenidenyaprianma
S
on zamanlann sarsıcı olaylan özelde
SHÇEK'in genelde sosyal hizmetler ol-
gusunun yeniden tartışılmasını gerekli
kıhyor.
Mevcut durum: Küreselleşme ve pazarla-
nn birleştirilmesi sürecinde tüm dünyada sos-
yaJ harcamalar devlet bütçeleri içinde gide-
rek küçülmektedir; ûlkemize de yansıyan bu
olgulann, çocuk yuvalannın küçülmesi, ye-
terii kadın sığınma evi açılamaması gibi so-
mut sonuçlan vardır.
Öte yandan ülkemize ait aksaklıklar, öme-
ğin yoğun bürokrasi ve hıyerarşi SHÇEK'e
bağlı birimleri kendi yerellikleri içinde çözüm
üretmekten aJıkoymaktadır. ÖzeUikle çocuk
yuvası ve yurtlarda yetersiz ve hatalı istihdam
politikalan uygulanmaktadır. 15.000 norm
kadro ihtiyacına rağmen hizmet 7.800 kişi
ile yürütülmektedir (SES, 16 Ekim Basın
Açıklaması).
Aynca hûkümetjere sıkı sıkıya bağlı bu ku-
rumun iktidar değişikliklerinden fevkalade
olumsuz etkilendiği açıktır:
ömeğüı "SHÇEK'e bağfa yurt ve merkez-
lerde din eğitimi uygııhmaa, 9Haziran 2005te
Izmir'de başlatridL Izmir Müfrülüğü, peda-
gojik formasyonu buhuunayan 15 vaiz ve va-
czCTİ,sekiz\çnlegöre%iendirdi(Radikal,12Ha-
aran2005T.
Dahası, bakıcı annelık gibi kimi ara görev-
lerin taşeronluk sistemiyle yüriitülmesi, ka-
lifiye olmayan eiemanJann çalıştınlması, yu-
va ve yurtlarda psikolojik ve fiziksel şidde-
tin artmasına yol açmaktadır.
Yeniden yapılanmayı düşünürken: Yeniden
yapılanmayı tasarlarken her şeyden önce top-
İum odaklı bir ihtiyaç analizi gerekiyor. îkin-
ci olarak, sosyal hizmerin çağdaş ülkelerde de
sıvılleşme yolunda olduğunu tespit etnıek ge-
rekiyor.
Bu süreçte unutulmaması gereken nokta, sos-
yal hizmerin bir yurttaşlık hakkı olduğudur.
Korunmaya muhtaç çocuklar bağlamında,
devlet, bu çocuklann bu ülke vatandaşı olmak-
tan dolayı hakkı olan Uluslararası Çocuk Hak-
lan Sözleşmesi 'nde belirtilen standartlara uy-
gun bir biçimde büyüme hakkını sağlamak-
la yükümlüdür.
Hükümetlerin başansız olduğu alanlarda
işleri hemen sivil toplum kuruluşlanna ihale
etme çabalan hem sivil toplumu bir ucuz ta-
şeronluk ağına indirgeyici hem de bu tartış-
ma bağlamında sosyal hizmetleri geriletici
bir olgudur. Denetimin gerektirdiği bilgi do-
nanımı ve sürekliliğin gönüllülük bazında üc-
retsiz emekle karşılanamayacağı açıktır.
Sosyal hizmet veren kuruluşlar mutlaka
resmi denetime tabi olmalıdır, ancak bunun-
la beraber, sosyal hizmet eğitimi veren kurum-
lann araştırmalanna, konuyla ilgili sivil top-
lum kuruluşlannın denetimine de açık olma-
lıdır. Sivil toplumun denetime katılımı şeffaf-
lık ve iyi hİ2met sunumu sağlamak için gerek-
li ama yeterli değildir.
Reyhan Atasü-TOPÇUOĞLU
Emekli ölsün mü?
# Yeni Şafak gazetesi döktürmüş: "Benmizi büken
rakam: 475 ka(rirvwQ_'" *Ne dış borç, ne cari açıkL
Sosyal güvenlik kuruluşlannın son 10 yılda 475 kat-
riryon tiraya ulaşan açığı, Türkiye ekenomisi için en
biiyük tehditL Bu kurumlar 2006'da 23J katrflyon
daha yutacak." Sabah gazetesı ondan aşağıda ka-
lacak değil ya; ulus olarak ne büyük bir tehlike kar-
şısında bulunduğumuzu manşetine çıkarmış: "Sos-
yal feiaket", "Sabah, sosyal güvenlik dosyasmı açt-
yor_ lşte sistemi Uka>an tabk>.'~ 71 milyonun yükü
13 milyon çahşanda—'
1
"Felaket" nereden geliyor? Sosyal güvenlikten. Peki,
nedir bu sosyal güvenlik? Emekli Sandığı, SSK,
Bağ-Kur ve yeşılkart düzenlemeleri içınde,
B
sosyal"
devlet insanlara maaş ödüyor, sağlık giderlerini kar-
şıhyor. Çünkü devlet kendı yurttaşıyla önceden söz-
leşme yapmış, demiş ki "şu kadargün,şukadarprim
ödeyeni emekli vapacağun." Yurttaş, devletine inan-
mış, devletin koyduğu süre kadar ya da daha fazla
çalışmış, devletin belirledıği kadar ya da daha faz-
la prim ödemiş; devlet de "Tamam, ben seni emek-
li ettim, işini bırak ve dinkn. Dünyanın bürün ülke-
leri emeklisini nasıl besliyorsa ben de seni öyJe bes-
kyecegun" demiş.
Peki devlet şimdi ne söylüyor? Devlet söylemini de-
ğiştirdi, ancak biçemini de değişnnügi için, arük "As-
mayahm da besleyeiim mi?
r
demıyor. Devlet şimdi
sevımsiz bir iş yapacağı zaman bunu kendisi söy-
lerruyor, başkalanna söyletıyor. Hem tepkileri ahyor,
hem de konuyu olgunlaşrınyor. Günü gelince de
kararını açıklıyor.Bize gelince, ne gam? Açlık ya da
yoksulluk sınırlan içinde yaşayan emekli düşünsün,
nasıl olsa biz emekli değıliz.
Kaya ÇETÎN
Deprem gerçeği
# 1999 Marmara depreminden sonra günlükhayanmıza
giren deprem uzmanlannın birleştiğı en önemli konu
önümüzdeki 30 yıl ıçerisinde Istanbul açıklannda
büyük şıddetli btr depremın olacağıydı. Peki aradan
geçen 6 yılda alınması gereken yolun yüzde kaçı
geçıldı derseniz, bize göre çok küçük bir oranı.
Malatya'daki çocuk yuvasında yaşananlar, AB
gündemi, Tahldm Kurulu'nda yaşananlar, Anelka golü
ellemi atü, bella de kendı ıçensinde çokönemli olaylar
ama Türkıye"nın en önemli gündemi deprem olmah
diyorum. Türkiye ekonomisinın yüzde 45'inı
oluşturan Istanbul 'da önlem aluımazsa Türkiye 'nin
kaç yıl geriye gideceğini düşünebiliyor musunuz.
Bakırköy Belediyesi'nin Bakırköy'deki toplam 10 bin
600 bina üzerinde yaptığı çahşmaya göre 3 bin 500'e
yakın bina olası bir depremde yüksek ve çok yüksek
risk teşkıl ediyor. Ve bu binalann güçlendirilmesi
ya da yeniden yapılması için yaklaşık sadece
Bakırköy'de 1.5 milyar dolara yakın para gerekh. Bu
parayı ilçe belediyesüıuı yaratamayacağına göre
hükümet bu işe acil el atmalı. Zeytüıburnu'nda da
Bakırköy'ebenzersonuçlarçıktı. Öyleyse Istanbul'un
yapı stoku büyük bir depremi kaldıramayacak
görûnfüde. Ilükümetiıııi/üeıı unar planlan, kaı
mülkiyet yasasını, kentsel dönüşüm projelerini
deprem gerçeğini göz önüne alarak ivedi bir şekilde
değiştirmesi çözüme biraz olsun yaklaşüracaktır.
Yoksasmı söylemek bile insanm içini acıtıyor.
Yalçın ÇETÎN
Küreselleşme, terör...
# Terör, özüyle zulümdür. Dünyannı hiçbır yerinde ge-
çerli olmaz, aferin almaz. Kımseye, herhangi bir
toplum ve kuruluşa da, "tabii afet"ler gibi, "oh oJ-
du" dedirtmez, "yardım''ı gerektirir... Son on yıl
içinde Amenka'da, Rusya'da, Ispanya'da, Filistin'de,
Ken>r
a'da, Irak'ta, Türkiye'de; şimdi de (7 Temmuz)
Ingiltere'de... Ister bireysel, ister "aik"sel, ister ör-
gütsel; isterse "derin de\1et"e, "süperdevlet''e iliş-
kin olsun, terör, ınsan'a, insanlığa aykındır, onayla-
namaz... Hakdağıtımlan da, hak aümlan da insan'a
uygun ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemeleri,
yöntemleri ile elde edilir. Haklı savunmalann, kar-
şı durmalann, yanhş uygulamalara yapılacak ıtiraz-
lann, bireysel ve toplumsal başkaldınlann, onlar le-
hinegerçekleşurümek ıstenen devrimlenn, teröre ben-
zetilme yanılgılanna kapılanlar çıkabilir. Ne ki, ay-
nı anlama geldiği kabul edilemez terörün. Çünkü te-
rör, salt öç almaya, öldürmeye yöneliktir ve eylemi,
kurunun yanında vaşı, "zalinı''den önce "maziunı
n
u
yakar. Ve "madum''un "ah!"ı, acaba onu alandan
"aheste aheste" çıkar mı ki?..
,5 Hatice CEMAL
Marmara Goldile oltalardenize 7. Geleneksel Marmara Gold Ofta Balrkçılığı
Yanşması, 13 Kasım 2005 pazar günü geçen yıl
olduğu gibi bu yıl da Aşiyan sahilinde yapılacak. Toplam 250 kişinin katılacağı yanşma, sahilde ve teknede
olmak üzere 2 kategoride gerçekleştirilecek ve yanşmacı kayıtlan aynı gün saatOÖ.OO'de başlayacak. 09.00-
12.00 saatleri arasında yapılacak olan 7. Geleneksel Marmara Gold Olta Balıkçılığı Yanşması'na 5 kapakla
katlacak olan 150 kişinin teknede, 2 adet kapakla katılacak olan diğer 100 kişinin ise sahilde yartşacağı
organizasyonu Ipek Tannyar sunacak. Birincinin Samsung TV, ikincinin Samsung Müzik Seti, üçüncünün
ise Samsung DVD Player kazanacağı yanşmada, dereceye girenlere birer adet de olta seti hediye edilecek.
Yansmaya katilmak isteyenler213 09 52 ve 21154 67 numaralı telefonlardan konuyla ilgili aynntilı bilgi alabilirler.
B
ankalar Birliği'nin son açıkla-
( masına göre, 70.000.000'luk Tür-
kiye'mizde; 29 milyon adet kre-
di kartı buhmuyor. Bu karüann yüzde2'si-
ne sahip olan kişılerle bankalan arasında sorun yaşanıyor. Aynca ük-
lemizde bir kişinin 2-10 adet kartı olduğu, bilınen bu- gerçek... Bu yüz-
de 2 oranını, kart ortalaması olan 6 ile çaparsak, sorunlu vatandaş ora-
nı, yüzde 12'ye ulaşır... Bu da azınsanmayacak bir rakamdır. Bunun
sonucunda, her 100 kişiden yaklaşık 12 kişuıin bankalar ile sorunlu
olduğu ortaya çıkar. Bu oran milleU'ekillerinde yüzde 30'u buluyor.
550 milletvekilinin 180'ınin bankalanyla sorunlan var..
Yine Bankalar Birliği'nin verilenne göre 14.10.2005 tanhınde, kul-
lanılan krediler toplamı, 16 milyar YTL ve bunun 1.2 milyar YTL'sı
batık durumda... Bu da yüzde 7.3 oranına denk geliyor... Dünya veri-
leri yüzde 4 dolayında olduğuna göre, bu oran da tehlike işaretleri ve-
riyor.. Gelir dağıhmının çok bozuk ve eğıtim düzeyının çok düşük ol-
Kredi kartı batağı...
duğu bir toplumda; tüketim sa-
nayıuıin ve oıketim fetışizminin
yaramğı, görsel ve yazmsal med-
yanın da bunu körüklediği. aün,
değiştırin, tüketin itelemesı sonucu, "işsizim, param yok,işsizfiksigor-
tam yok. hiçbir gelirim yok, ama kredi karüm var!" deyışine getirdi ve
evini terk eden, kaçan, eşinden aynlan insanlar toplumun kanayan ya-
rası durumuna geldi.. Kartlann, kayıt dışıru önleme ve denetleme, bir
güvence aracı olarak kullanıldığında ve ödeme kolaylığı yannıda ve
de nakit taşıma emniyetı yönünden yararlan yadsınamaz...
Hazırlanan yeni yasa tasansuıda yüksek olan, aylık yaklaşık yüz-
de 6.5 faız oranının daha bir güvenli veriye bağlanması, örneğin mev-
duat faizlennin 2 katı gibi olabılır ve gelir ve varlık beyanına göre
uygun kredi lımıti tanınabilir. Maaşın 2 katı gibi kart almada da sı-
mrlama yapılabilir.
Saim CANATAN
MehroetFaraç'ın gazetemizde yayımla-
nan Güneydoğu haberlerini ilgiyle izliyo-
rum. Sanınm birçok okur da benim gibi
bu yazılan ilgiyle okuyordur.
Keşke bu yazı ve haberleri, Insan Haklan
Derneği yöneticileri, AB'nın genişjeme-
den sorumlu komiseri, Kürt sorununu
gündeme getirip açıklama yapan "ay-
dın"lar ve Nobel 'e aday yazanmız da
dikkatle okuyabilseler. Örneğin Alman-
ya'da banş ödülü alırken bu konudan da
söz etseydi! Bu konuda çözüm isteyebil-
seydi! Mehmet Faraç'ın 5 Kasım 2005
tarihli "Çocuk gefinkr, damarJar" başlıkü
haberi, bölgede akraba evlıliğinin yûzde
47'lere vardıguıı, berdel ve kuma gelene-
ğinin sürdüğünü ve kız çocuklannın ço-
cuk denecek yaşta evlendirildiğini rakam-
lanyla veriyordu. Ne yazık ki bölgede
kadın olmak çok zordur ve töreler ağır
yaphnmıyla sürmektedir. Sık sık bu uğur-
da cinayetler işlenmektedir. Bu ortaçağ
kahnrısı oyun herkesin gözü önünde oy-
nanmaktadır... Bu konulara Mehmet Fa-
raç'ın dışında pek yazı yazan, program
yapan, açıklama yapan da yok. Hani di-
yorum, Kürt aydınlan. Demokratik Top-
lum Hareketi, Insan Haklan Derneği,
AB'nin genişleme komiserleri, bizim ay-
dın girişimcilerimiz neredeler? Yoksa 12
yaşında kız çocuklannın evlendirümesi
onlan ilgilendirmiyor mu? Yoksa oyun
çağında zorla evlendirilen çocuklann in-
san hakkı ihlal edilmiyor mu?
ErdalATICI
AB Sinnen, 22 Ekim günkü
"Şimdi de İğneyi Kendimize
Baaratam" başlıklı yazısında.
töre suçlan ba^ta ohiıak üzere
toplumumuzun Avrupa ile çe-
lişen değer yargılanru, davra-
mş biçimlerini, bizim AB üye-
lığunız için avantaj olarak gös-
terdiğimiz genç nüfusun so-
runlarla yüklü durumunu çok
net ortaya koymuş.
Bu bağlamda ilave etmek is-
tediğimiz bir husus var.
Hiç düşünüp araştırdık mı?
Halkin içinde "AB'ye girnıek
isteyenleriıı'' sayısı ile "AB'ye
tam üye olarak kabul edilece-
ğimize inananlann" sayıları
ayrumı?
Birinci gruptakilerinikinci-
lere karşı sayısal üstünlüğü yok
mu? Siyasi realiteler bu yana,
aradaki fark Ali Sirmen'in ya-
zısında belirttikleri ve benze-
ri gerçeklerden kaynaklanmı-
yor mu?
Türklerin yoğun olarak ya-
şadıklan herhangi bir Avrupa
kentinin caddelerinde, erkek-
lerin beş adım gerismden yü-
rüyen, kocalaruun kullandığı
otomobillerin arka koltukla-
nnda oturtulan ve sayılan gi-
derek artan çarşaflı, fürbanlı
kadınlarla yaşadıklan ülkeler-
deki akranlanndan farklı tarz-
da yetiştirilen. giydirilen tür-
banlı, cüppeh çocuklann yarat-
tıklan uyumsuzluk, görüntü
kirliliği yaratan manzaralar da
Saym Sirmen'in görüşlerine
eklenebilecek hususlar.
Aysel-Sıtkı ERGÜNEY
29 Ekım 2005 tarihli ya-
zısında Saym Toktamış
Ateş. Latince res-publi-
ca"nın dilimize Arapça-
dan gelen cumhuriyet söz-
cüğünün tam tercümesi ol-
duğunu söylemekte ki bu
doğru:
Batı dillerinde, örneğin
Ingilizcede repubüc, Fran-
sızcada r'epublique, hatta
Azericede (Rusça aracılı-
ğıyla gehniş olmalı) res-
publıka biçimlerinde kul-
lanılmakta. Bu sözcükJer-
deki publicus halka, dev-
lete ait anlamına gelen bir
sıfat.
Bu da doğru. Ancak res
kuvvetlendirici bir ta-
kı(ymış) diyor Sayın Ateş,
yazdığırun doğruluğundan
pek emin olmadığını da
belli etmeye çalışarak. Sa-
ym Hocamız, Dr. SinaKa-
baağaçve Erdal AJova nın
Latince-Türkçe Sözlü-
ğü'ne bakmış olsaydı bu
yanlışı yapmazdı; çünkü
res bir takı değil addır; şey,
nesne, hal, koşul, durum,
olgu, olay, sorun, iş, poli-
tika, iktidar. devlet anlam-
lanna geünektedır.
Aynca sözlük şu örnek-
leri de vermekte. res
militaris: savaş (askeri olan
şey, iş), res rusrica: tanm
(kırsala, köysele ait iş,
olay), res publica ise kamu
işleri, siyaset, devlet, cum-
huriyet.
EkremAKSOY
GURAY OZ
Kiistah Efendinin i
Yeni Stratejiteri
Bush yönetimi dökülüyoıi Birinci dönemin bürokrat-
lan sırtan bir bir ifşa edryorlar. Nerede, nasıl, niçin yalan
söylendi; BM Güvenlik Konseyi'nde, dünyanın gözünün
içine baka baka krtır atan PoweH'in danışmanı nasıl azap
çek/yor; Dick Cheney ne dolaplar çevirdi; işbirlikçi B«r-
lusconi nasıl yan çızmeye çabalıyor, hepsini, tekmili bir-
den gazete sayfalannda okuyor, TV programlarında sey-
rediyoruz.
Ne oldu ki? Nedendir bu dökülüş, bu kırrtış? Paçayı
kurtarma çabası mı, günahlann ağııiığı altında ezilen vic-
danlann işe yaramaz muhasebesi mi?
Belki de hiçbiri değildir.
Belki de stratejilerin küstah efendisinin zamanı gelmiş
bir manevrasıdır. Irak'ta amaçlanan hedefiere ulaşılmış-
tır. Ülke istenildiği gibi üçe bölünmüş, kuzeyde Israil'e ve
Türkiye'ye komşu bölgede sağlam, sağlıklı ve sadık bir
doğum gerçekleştirilmiş, gerisi iç savaşın "sağaltıa" et-
kisine terk edilmiştir. Yalanlann en yalanı olan "demok-
rasi için savaş" palavrasına gerek kalmamıştır. Strateji-
terin kara efendisı Rumsfeld, bu gerçeği neşe içinde rtri—
raf etmekten kaçınmamaktadır. Der Spieoel'in sorulan-
na verdiği yanıtlarda bakın neter diyor "fsyanalar bize
karşı savaşmıyorfar, tam tersine Irak güvenlik güçlerine,
Irak hükümetine karşı savaşıyohar." Bu sözterdeki sinsi
kahkahayı herhaldeduyuyorsunuzdur. Muhabırin, "Kök-
tenci bir Irak'ın ortaya çıkmasından korkmuyor musu-
nuz" sorusuna verdiği cevap, yine sırrtan bir sırtlanın diş-
leri ortada resmidir: "Herşey mümkündür. Onlann ülke-
si, ne isterterse onu yapartar."
•••
Ne isterse onu yapan b/risı var, ama bu Irak halkı de-
ğil. Bu bölgede her ıstediğını yapabılen tek güç, şimdi-
likABD'dır. Sıra, direnenieri hizaya sokmaya gelmiştir. "Ge-
nişletilmiş Büyük Ortadoğu" projesinin "icra kurulu" sık
sık toplanıyor. Gereken manevralar birbin peşi sıra yü-
rürlüğe konuyor. Askerler kışlalanna ve sakın bölgelere,
örneğin Irak Kürdistanı'na çekiliyorlar. Orayı geçen gün-
lerde tanzim-tesviye operasyonlan ile yaşanabilir haie ge-
tirdiler. Siyasal ve ekonomik destek, bölgenın aşiretleri-
ne ve aşiretlerin reislerine en geniş bir şekilde sunuldu.
Tanzim ve tesviyeye tabi tutulan ülkelerden birisi de
bizim ülkemizdir. Bundan sonra "kaza" olmasın diye iş-
ler sık) tutuluyor. Bu nedente Türkiye projenin "icra ku-
njlu üyeliği'ne atanmıştır. Bundan böyle yoğun siyaset
ve tebdrt diptomasisi kullanılacaktır. Şimdi yapılması ge-
reken, bölgede yola gelmeyenleri yola, yeme gelmeyen-
leri yeme getirmektir. Israil-Arap sermayesi, kule sütun-
lanna benzeyen bacaklan, çekici dekoltesi ile sınırlanmız-
dan içeri girmış bulunuyor. Şuh hali ile medyamızın anlı
şanlı kaiemlennin ağızlannın suyunu akıtmaktadır.
• • •
Peki bu tabloda Avrupa'ya nasıl bir yer düşüyor? An-
ladığım kadanyla, savaş rüzgârlannın pek hızlı estiği gün-
lerde, gücü yetmediği için "savaş karşıtlığı"na soyunan
Avrupa, yeni dönemden pek memnundur. Şimdi artık
devreye girebilecek ve paylaşmanın hazzıyla kendinden
geçebilecektir.
Bu sofrada ortak olduklannı zannedenlerin, sofranın
ya kendisi ya hizmetkân olacaklan da pek yakında anla-
şılacaktır. Çünkü, her şeyin ortaya çıkacağı zamanlann
yaklaştığına dair alametler belirmeye başlamıştır.
Abartılmış, aşın bir güvenle ortalıkta gezinenlerin, esip
üfürenlerin, tıpkı stratejilerin kara efenditeri gibi böbür-
lenmeye, yani itiraflara başlamalanna pek fazla bir zaman
kalmamıştır. Peki, onlann kendilerini kurtaracak yeni stra-
tejileri var mı?
Sakın, yalnızca kara efendilerin yenilmezliğine bel bağ-
lamış olmasınlar?
e-posta: guray.oz(Ş cumhuriyetcom.tr
AYDINLANMA
Mişi ^
CUMOK'lar
Atatürk'ü anıyor
• Istanbul Cumhuriyet okurlan (CUMOK), yann
saat 09.05'te Dolmabahçe Sarayı'ndaAtatürk'ün
hayata gözlerini yumduğu bölümde, manevi hu-
zurunda saygı duruşunda bulunacak. Yapılan
açıklamada, katılmak isteyenlerin saat O8.3O'da
Dohnabahçe Sarayı girişinde toplanmalan ıs-
tendi.
• Izmır CUMOK, Konak Belediyesi ve ADD Iz-
mir Şubesi'nin düzenledıkleri 10 Kasım etkin-
liği, yann saat 14.00'te Eşrerpaşa'daki Dr. Sela-
hatrin Akçiçek Kültür Merkezi'nde yapılacak.
Açılış konuşmasmı ADD Genel Yönetim Ku-
rulu Üyesi ve Ege Bölge Sorumlusu Reşat Er-
—gnvan, Izmır c UMUJC temsılcısı Şadi Aşıroğ-
lu ve KonakBelediye Başkanı Ali Muzaffer Tun-
çağ'ın yapacağı etkinlıkte "Rasattepe'den 10
Kasun'a Anıtkabir belgeseli" izlenecek. Yurt-
taşlann Tunç Boran'ın yönetmenliğini yaptığı
belgeseli izlemeye davetlı olduğu bildirildi.
• CUMOK Türkiye Koordinasyonu'nun Şeker
Bayramı'nda 2500 kilometre yol yaparak, 9.
CUMOK çalışma toplantısı yaptığı açıklandı.
Toplantılarda yıl sonuna kadar yapılacak çaiış-
malaıın takvimi ile 2006'da 18 Mart Deniz
Zaferi ve Gelibolu Kara Savaşlan'nın yıldönüm-
lerinde >r
apılacak etkinliklerhakkmda ilke karar-
lan alındı.
K O Ş Ü L L A R
Cumhuriyet, sayfohırım CUMOK'lara açtu "Söz
Okunın " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun
tüm haberlere, duyurulara, görûşlere ve eleştirite-
reyer veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek
sahibidirler; ülkeyayın yaşamınayepyeni katkı-
larda bulunup ufuklar açacaklarma, ülkenin ye-
rel ve genel sorunlarını yansrtmakta önemli işlev-
ler üstleneceklerine inantyoruz, ADD ve
ÇYDD 'nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim
ağtnın "Söz Okurun " sayfasında gerçekleşmesi
de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak
görüş ve eieştirilerinizi bekiiyomz-
pos/a(a cumhurivet.com.tr Mektup Adresi: Prof.
Nurettin Mazhar Ûktel Sk, No: 2. 34381
Şişli/htanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat)
Faks: (0/212) 343 72 64