Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 4 KASIM 2005 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MOITAZ SOYSAL
Pısırıklık
rçkjplaOLANLAR onurçkjplan halkın devlete güve-
nini sarsmaktadır. y
Yarlış tutumlan ve kararianyfa onurun kırılma-
sına yol açan hükümetler bunun bedelini elbet
eninöe sonunda kendileri ödeıier. Gözden dü-
şiişle. cy kaybıyla, bazen de cezayla. Ama hal-
kın devtete olan güvenini sarsma hakkı olamaz
hiçbır iktidann. O zaman, devletteki bütün ku-
rumlar için, devreye girme Ödevi doğar. Çünkü
devlet herkesindir.
Devlete olan güven sarsıldı mı, işler öyle bir
noktaya varır ki şaşarsınız.
Avrupa Birliği'yle ilişkilerde tarih, süreç ve
sonuç uğruna verilen ödünler, katlanılan
durumlar ve hakaretler çoktan, yalnız hüküme-
te olan güveni sarsmakla kalmamış, halk yığın-
lanndaki AB heyecanını da öldürmüştür. Artık bu
maceraya büyük beklentilerle, umutla, heye-
canla bakan çok az kimse kaldı.
Iktidarın Irak politıkasındaki iflaslar, birkaç yıl
önce savaşa bulaşmamış olmaya sevinen halk
yığınlannı yeniden endişelendirmiştir. Başkala-
rının petrol savaşına evlat kurban etmemiş ol-
manın bedeli, gözbebeği bir ordunun çuval ha-
karetıne uğratılması ya da "kırmızı çizgiler"\n si-
linip gitmesi mi olmalıydı? Amerika'nın gölge-
sinde "cumhurbaşkanı" ve "eyalet hükümeti
başkanı" olmuş aşiret reislerinin tafrasına seyir-
ci kalan bir iktidar, halkın gözündeki ağıriığının
ve saygınlığının ötesinde, koca bir ulusun onu-
runu da zedelemış olmuyor mu?
Kıbrıs, bir zamanlar, hem haklı hem de güçlü
olmanın gururuyla, toplumun sağdan sola bü-
tün kesimlenni bırieştiren bir dava değil miydi?
Şimdi, ümmetçiliğı ulusalcılığın önüne koyan ve
ıç emelleri uğruna dışa ödün veren bir iktidar "sa-
yesinde", ne o güven verici gururdan eser kal-
mıştır ne de birlikten.
Ama, bayrak örtülü şehit cenazelerinin sık-
ça gelmeye başladığı ve matem gözyaşla-
rının bayram sevinçlerini ıslattığı şu günlerde
başka bir sorun var ki, o konudaki pısırıkliğa
mutlaka çare bulunmalıdır.
PKK'yi ve sızmayı önlemesi için işgalci Ame-
rika'ya ricada bulunmanın beyhudeliği iyice an-
laşılmıştır. Oyalayıcı sözler hiç inandıncı değil.
Belli ki "bağımsız" Kürtdevletini kurdurmak için
her şeyi yapmakta kararlıdıriar; eyalet ve fede-
rasyon gibi aldatmacalara kanılamaz. Bu gidiş-
te PKK'nin de rol aldığını, kullanılan silahlann ve
patlatılan mayınlann terör örgütüyle yeni devlet
ordusu arasındaki yakınlaşmanın ilk belirtileri
olduğunu düşünmek hiç yanlış olmaz.
Çarenin, etkili ve sesgetirici olması gerekiyor.
Kimse, Amerikan işgali altındaki topraklara
sefer düzenlenmesini istemez. Ama Ankara'nın
elinde VVashington'ı dize getirecek başka kozyok
mudur?
örneğin Inciriik. Türkiye, sözünü geçirebildi-
ği tek kuruluş olan NATO'da "Terör örgûtüne kar-
şı gerekeni yapmayan bir devletin lojistik amaç-
lar için de o/sa bu üssü kultanmasına izin ver-
mek istemiyoruz" dese, Amerika'nın Irak saldır-
ganlığına zaten karşı olan ülkeler arasında ken-
disine yandaş bulamaz mı?
Bu devletin diplomasisi ve ordusu her şeye kat-
Ipnmak için mi vardır?
DERSANELERİN DİKKATİNE!
KPSSHazırlık kursunu birlikte verelim!
Yayın desteği bızden! .
un Uzman Yayuı Ekibi'nin
hazırlanuş olduğu Yardımcı Kıtap - Sonı Bankası
- Konu Tarama
testlennden yararlanarak,
tüm öğrencilerinizi yüzde yüz başanya
ulaştırabilirsiniz.
BUgi için: (0 216 418 92 40)
www.ilkumutcom.tr
"Stnin adresin"tlkumut 24\aşında
S*zin K
Arkadan Vurma Hazırlıkları...
Vural SAVAŞ Onursal Yargıtay C. Başsavcısı
w w
o
nce anayasamızın 38'inci mad-
desine, 07.05.2004 gün ve 5170
sayılı yasa ile: "Uluslararası Ce-
za Divam'na taraf olmanın ge-
rektinüği yükümlülükler hariç
olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı
bir ülkeye verikmez'' hükmünü koydüırdular.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ekim
2004 tanhınde, Avrupa Konseyı Parlamen-
terler Asamblesi'nde yaptığı konuşmada:
"Gerçekleştirdiğiıniz reformlar arasuıda
Uhıslararası Ceza DKanı'na ûlkemizin taraf
olmasını sağlayacak yasaldeğişildflder de bu-
lunnıaktadır. Hazırlddannıtaınamlamışola-
rakbugün bukûrsüdenTüıidye'nin\akm bir
getecekteRomastatüsünüonaylayarak Ulus-
lararasıCezaDivanı'na taraf olacağını da flan
edhorum" dedi.
Ve ardından, 09.12.1948 tanhli Birleşmiş
Milletler Jenosit (soykınm) Sözleşmesi met-
ninden aynlarak ve yeryüzündeki hiçbir ce-
za yasasında benzeri olmayan bir "Soykı-
nm" tarifınin me\
f
zuatımıza sokulması sağ-
lannuşür.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren,
5237 sayılı Yeni Tüık Ceza Kanunu'nda *Soy-
kmm" şöyle tarif ediliyor.
"Madde76-Bir planmkrası suretiyte, mO-
B, etnik, nid veya dinî bir grubun tamamen
veyalasmenyokedflmesi maksadnia, bugrup-
torm üyefcrine karşı asağıdakı fvıllerden bı-
rinin ışlenmesı, soykırım suçunu oluşturur.
a) Kasten öldûrme,
b) Kişfleriıı bedenselveya ruhsal bütünlûk-
lerine ağır zarar «11116,
c)Grubun, tamamen veya kısnıen yok edü-
mesisonucunudoğuracakkoşuDardavaşama-
ya zorlanmasu."
AKP'li TBMM Adalet Komısyonu Başka-
nı, "AB ûlkekrinden gelen istekkre uyularak
bu maddenin yeni Tûrk CezaKanunu'na ko-
mıktuğunu" itiraf etmiştir.
14Ekim2005 günüde, Avrupa Birliği'nin
dönem başkanlığını yürüten tngiltere, An-
kara nezdınde gınşimde bulunarak, Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Ekim 2004
tarihli konuşmasını hatırlattı ve Türkiye'nin
sözünü tutması gerektiğine işaret etti.
temel direği oian ada-
let dağrtnnmda bir yabana parmağı btılun-
durmayacağrz", "En büyük düşman, düş-
manlarm düşmanı, ne falan ne de füan nül-
letter; bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve
bir saltanat haünde bütün dünyaya hâkim
oian 'kapitalizm" âfeti ve onun çocuğu olan
emperyaüzmdir", "EmperyaHst devletlerle
(Amerika, tngiltereveAvrupa devieüeri)olan
siyasetimizi çokdikkatn"tesbit etmelive ilişki-
lerimizi mesafeti yürütmeye özen göstermen-
yiz", "Baü De uyuşma Türkhe'nin kaçınıhnaz
olarak köleleştirilnıesi anlanuna gelecektir"
dıyen; 29 Ekim 1930 tarihinde Amerikan As-
socıated Press muhabiri \liss Ring'in yüzü-
ne karşı "Türkhe ne Amerikaniaşacak ne de
Baaiuaşacaknr.Türkheyabıızca özkşecektir"
dı\ e haykıran; Batı ile entegrasyona girmek-
ten kesinlıkle kaçınan, bölge merkezh poh-
tikalar uygulayıp bu amaçla Sadabat ve Bal-
kan paktlannı hayata geçiıen büyük Ata-
türk'ün söyledikleri ve uygulamalan ortaday-
ken; ABD ve AB ülkelerinın Türk Ordusu'na
karşı hasmane tutumu ve Türkiye'yi bölme
çabalan gözle görülürbirbiçimde ortayaçık-
mışken; ülkemızın tüm Kemalıstleri "AB'ye
giriş macerası Türkiye Cumhuriyetf nin so-
nunu getirecektir
w
uyansını hemen her gün
yapmayaçahşnken, GeneUcurmay Başkanı Or-
generalHilmiÖritök,30AğustosZaferBay-
ramı dolayısıylayayımladığı mesajda (2005):
"Bugünkü AB'ye ü>¥ük hedefîmiz, Çağ-
daş Medeniyetler Sevi>«si'ne ulaşma vizjonu-
nun bir aşamasKÜr. ÂB üyeliğini, l lu önder
Atatürk'ünbizfcrevenniş olduğu 'Türkıyeyi
çağdaş uygarhğın ilensine taşıma' hedefiiçin
önenıübir araç olarak görmekteviz" dıyebil-
mışnr. AKP ıktıdanrun \e TBMM'de grubu
bulunan sıyasi partılenn görüşleri de bu dog-
rultuda olduğundan. Uluslararası Ceza Mah-
kemesı Anlaşmasfnın kolaylıkla onaylana-
cağı anlaşıhnaktadır.
1998'de Roma Statüsü ile temelleri atılan
bu mahkeme, 1 Temmuz 2002'de kuruldu. Gö-
rev alanına 4 suç türü giriyor: Savaş suçu, in-
sanlık suçu, soykınm suçu ve saldın suçu.
Mahkemenin özelliği devletleri değil, ki-
şileri yargılaması. Örneğin bir savaş suçun-
da emri verenden uygulayanlara kadar zin-
cirintüm halkalanndanhesap soruyor Oyüz-
den Uluslararası Ceza Mahkemesı savcısı
"dünyanın en güçlü k^isi" diye nitelendirili-
yor. Benzetmede hiç de abartı yok; zira sav-
cının karşısında hıçbir dokunulmazlık zırhı-
nın geçerliliği yok (Erdal Şafak, Sabah gaze-
tesi/15.10J005).
Karşı karşıya gelebilecekleri dunımlan ön-
ceden gördükleri için ABD. Rusya, Çin ve ts-
raıl, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin te-
melıolan 1998 Roma Anlaşması'na taraf ol-
mayı reddetti ve hatta ABD Senatosu, Bash'a
"Lluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargüa-
nacak Amerikan \atandaşlarnu kurtarmak
için, Lahey'in ABD askerlerince işgali de da-
hfl tüm olası seçeneklerin kuDanüması >t'tki-
si"nı veren bir karar aldı. (Recep Tavip Er-
doğan'm damşmanlanndanÖmerÇetik.Star
Gazetesi/03.07^002).
Ocalanhakkında verilen Avrupa Insan Hak-
lan Mahkemesi karan, ABD için bile bir uya-
n niteliği taşımışnr.
18.05.2005 tarihli WaD Street Journalda,
Öcalan karan şöyle yorumlanıyor.
"Ocalan karan, ABD için de Uhıslararası
Ceza Mahkemesi'ne taraf olunmamast ko-
nusundabiruyan nitefiğini taşmıaktaduu. Bu
karar siyasidir. Küstahhğı, kahahgı, ikhüzlü-
lügü için de utanç \ericidir~ AB üyeligine gi-
den yolda kunseyi kırmak istemeyen Türki-
ye'nin tavnna, AİHM'nin karan bir ödül-
dür(!)._ Karann gerekçeleri, Öcalan'm wni-
denyargdanmasmısaglâmakiçin ırvdurulmuş
nedenkrdnu. Ocalan hakkındaverilen karar,
AİHM'nin sık sık fazia Oeri gittiğinin yamız-
ca en sonuncu örneğidir-.''
15 Ekim 2005 tarihli Yeniçağ gazetesinde
haklı olarak şu uyan yapılıyor:
"AKP Hükümeti, ABD'nin büe reddettiği
bu mahkemeyi tannan karara imza atarsa,
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Türldye'den
isim isim istedigi Türk GeneraUerini, \-argda-
\arak cezalandıracak!"
Içıne düşürübnek istendiğimiz tuzak bel-
lıdir: ABD ve AB yetkihleri, ülkemizi böl-
me amaçlan doğrultusunda, PKK eylemle-
rinın daha da yaygınlaşması için destekleri-
ni arttıracaklar; gereğıni yapan Türk Silahlı
Ku\
r
vetlen mensuplan ise Uluslararası Ceza
Mahkemesi'nde sanık sandahyesine oturtula-
cak...
Komutanlanmızın, ülkemizi Uluslararası
Ceza Mahkemesi'ne taraf yapacak bu anlaş-
manın onaylanmasına ciddiyetle ve demok-
ratik haklannı kuUanarak karşı çıkmamala-
nnın; AB uğruna, Iç Hizmet Kanunu'nun
kendilerine verdiğı, iç ve dış düşmanlanmı-
za karşı "Cumhuriyetimizi koruma ve koua-
ma" göre%ini askıya aldıklan kanaatıni, tüm
\atansever insanlanmızda uyandıracağı ka-
nısındayun.
Aylık ve Ucretler Adil ve Dengeli Olmalıdır
Prof. Dr. Nuri TORTOP Başkent Üni. tletişim Fak. Öğr. Üyesi
ir ülkede, çahşan- yen yönetım kurallanna ve yetenekli, benzer du-
Blar arasında adalet-
li ve dengeli aylık
ve ücret sisteminin ger-
çekleştirilmesi büyük
önem taşımaktadır. Çalı-
şanlar, aylık ve ucretler
adil ve dengeli olursa, üc-
ret azlıgınrlan yakinmaz-
lar. Herkes, benzermahru-
miyet ve fedakârlıklara
katlanır. Ayhk ve ücretler-
de temel ilke. bunlann den-
geli ve adaleth olmalan ve
eşit işe, eşit ayhk veya üc-
ret ilkesinin gerçekleşti-
En yüksek ücret ile en
düşükücret arasındaki me-
safe açık olmamahdır. En
yüksek ücret, en az ücre-
tin ülke koşullanna göre
saptanacak katlannı aşma-
mahdır. Kamu hizmetleri-
nin sağlıklı ve temiz işle-
göre yürütühnesi için, bu
ükelere uyuhnası gerekli-
dir. Eğer ücret ve aylıklar
dengeli ve adil olursa, 0
mevkilere gelememekten
dolayı, çahşanlar büyük
kayıplara uğramaz iseler,
aynı makamlara aday olan
kışiler, yüksek mevkiler
sınırh ve az sayıda olduğu
için, morallerini bozma-
dan, büyük bir özveri ve
bizmete bağlı olarak ça-
lışmalanna devam eder-
ler.
Sayılan sınırh olan, üst
makamlara gelmeye aday
çok sayıda kişi vardır. Ör-
neğin valilik, genel mü-
dürlük, yargıtay üyeliği ve
benzeri makamlar sınırh-
dır. Bu alanlarda alt kade-
melerde çahşan ve 0 ma-
kamlara gelmeye yeterli
rumlarda bulunan insanlar
\'ardır. Eğer ücretler ve ay-
hklar arasında büyük fark-
lıhklar bulunuyor ve bu
farklılık. onlan ömür bo-
yu, emekhüklennde de et-
kiliyor ıse üst makamlara
gelebilmek için çok deği-
şik yöntemlere başvura-
caklardır. Bulunduklan alt
kademelerde, içtenlikle ça-
üşmayacaklardır. Amirle-
rine, üst kademede bulu-
nanlara içlerinden gelerek
özveri ile yardımcı ohna-
yacaklardır.
Türkıye'de 1985 yılla-
nna kadar, şimdiki büyük
farkhhklar, astronomik dü-
zeyde ayhk alanlar yoktu.
Asli maaş sisteminin uy-
gulandığı, Devlet Memur-
lan Kanunu'nundan ön-
cekı dönemde, bütün
Muhte^em İlriii Turk Sanat Möıi^i'nin
iki dev ismini Selahattin Alpay*t ve
Belkıs AkkaleVi konuk ediyor
BAYRAM ÖZEL
23:00
Cumhuriyet tanhi boyun-
ca en yüksek aslı maaş
göstergesi 150 idi. Başba-
kanlık müsteşan, müste-
şarlar, genel müdürler, mil-
letvekili, Yargıtay üyesi ve
benzeri üst görevlerde bu-
lunanlar aylık olarak aynı
aylıklan alırlardı. Yargı-
tay başkanı ile üyelerinnı
emekh ayhklan arasında
hiçbir ayncahk yoktu.
Devlet Memurlan Kanu-
nu'nun ilk uygulamalann-
da da şimdiki gibi çok faık-
lı ve mıktarlan yüksekyan
ödemeler yoktu. Ancak
belirli makamlarda bulu-
nanlara, 0 makamlarda 61-'
duklan sürece, temsil öde-
neği veya makam tazmi-
natı ödenirdi. MilleU'ekil-
len de aylık olarak, yuka-
nda sıraladığımız üst gö-
revlerde bulunanlarla ay-
nı maaşlan alırlardı. An-
cak sadece mılletvekili ol-
duklan sürece ayhklannın
yansı kadar ek tazminat
alırlardı. Emeklı oldukla-
nnda müsteşar, genel mü-
dür, Yargıtay üyesi ne ka-
dar emekli aylığı ahrlar ise
milleUekılleri de aynı ay-
hklan alırlardı. Başbakan-
teşannın ayhğı dı-
ğer müsteşarlar ile aynıy-
dı. Milletvekillen şimdiki
gibi sadece Başbakanlık
müsteşanna endekslı de-
ğıldı.
Yukanda belirttiğimiz
sistemin çok yararlı yön-
leri vardı. Müsteşar, genel
müdür, vah, Yargıtay üye-
lığı vb. görevlere atanma
olanağı bulamayan, vali
yardnncısı, müsteşar yar-
dımcısı, hâkim, genel mü-
dür yardımcısı gibi, alt ka-
demelerdeki görevhler, üst
görevlere gelememenin
stresini, üzüntüsünü çek-
mezlerdı.
Cünkü bulunduklan
kadrolarda iki üst derece
alarak üstkademelerdekı-
lerin aylık düzeylennden
emekli olma olanakları
vardı. Bu uygulama ile ka-
mu hizmeuerinin daha sağ-
lıklı ve tasarruf kurallan-
na uygun biçimde yürü-
tülmesi olanaklan sağlanı-
yordu. Böylece, büyük bir
hırs ve moral bozukluğu
içinde ohnaksızın. alt de-
recedeki görevlerini seve
seve ve içtenlikle yerine
getirirlerdi. Devletin araç-
lan, resmi görevlilerin eş-
lerini, çocuklannı taşımaz-
lardı. 1970 yıllannın ba-
kanlannın eşleri, resmi ara-
baya binerek çarşı pazar
dolaşmazlardı.. Ankara'da
Kurtuluş Lisesi'nde öğret-
men olan bir bakanın ha-
nımı, Ataç Sokağı'nı yü-
rüyerek Ziya Gökalp Cad-
desi'ne gider, oradan dol-
muşabinerek Kurtuluş Li-
sesfne derse gjderdi. Ba-
kan kendi olmadan, bakan
arabası ile eşini gönder-
mezdi.
Taşradan gelen seçmen-
Tere, milletveküleri yemek
vermez, genel olaraktnad-
di durumu iyi olan seç-
menler, milletvekiline ye-
mek verirdi. Bızlerle ay-
nı apartmanlarda oturur-
lar, halk ile iç içe olurlar-
dı. Bu görevlere seçilen-
ler, halk tarafından davet
edilir, adaylıklan destek-
lenn-di. Maddı olanaklar
için değil, bu görevlere.
ülkeye ve vatandaşlara hiz-
met etmek için seçihnek
istenirdi.
Sonuç
liği, toplumsal kalkınma-
yı engelleyen, kişilerin
üretkenliğe katılımlannı
azaltan, yavaşlatan en
önemü nedendir. Bu den-
gesizlikten sadece alt ka-
demeler değil, dengesiz
ücret, aylık alan üst kade-
meler de rahatsız ohnalı-
dırlar.
Aym masalarda çahşan
ve benzer işleri yapanlar
arasında bir a>Tim otaıa-
malıdır. Benzer işleri ya-
panlar, kıdem ve yetenek-
lerine göre. benzer ücret
veya aylıklan almalıdır-
lar. Eşit işe eşit ücret ve-
ya ayhk ilkesi, bütün işyer-
lerinde gerçekleştirikneli-
dir. Kamu bizmetlerinin
tarafsız, nesnel kurallara
göre yerine getirilmesi
için, kayırmacılık ohna-
malıdır. Kamu görevlıle-
ri şu veya bu siyasal par-
tinin yandaşı olmamah-
dır. Atamalar yapılırken
bütün iktidarlar dönetnin-
de görevlerini tarafsız ola-
rak yerine getirecek kişi-
lerin seçilmesi, atanması
sağlanmalıdu:.
PENCERE
GökyüzündeBir Nokta...
Eskiden köşe yazılannda bayram günleri bay-
rama değinilmesi görenekti.
Aşağıdaokuyacağınızyazı, geçmişbirbayram-
da bu köşede yayımlandı...
Bilmem ki yeniden okumaya değer mi?..
•
Bayramlar zaman içinde mevsimlerde gezinir-
ler, yaz bayramlan, kış bayramlan, güz bayramla-
n, ilkbahar bayramlan yaşanır. Güneş kümelerinin,
uzay dönencelerinin, gezegen yörüngelerinin, yıl-
dız bulutlannın dört işleminde mevsimler değışir.
Bayramlar mevsimlerde salına salına dolaşır.
Insan, ömrünün dört mevsiminde bayramlann
dört mevsimini görür.
Sonra uçar giderler bayramlar...
Bayram balonlan gibi.
Renklidır bayram balonlan, limon sansı, narçi-
çeği, zümrüt yeşili, deniz mavisi, yosun yeşilı, ko-
balt mavisi, zehiryeşıli, fes rengi, cırlak kırmızı, bej,
portakal sansı, alev kırmızısı, kan kırmızısı, küf sa-
nsı, azur mavisi, kızil kırmızı, çini mavisi, türbe ye-
şili, aşı boyası, siklamen, çingene pembesi, gül ku-
rusu, şeker pembesi ve toz pembeden bir büyük
demettir. Ya da bayram balonlannda bunca renk
yoktur da doganın ışınlannda çeşitlenir, anılarda
zenginleşir.
Bayram anılan birer balondur, çocuğun eline tu-
tuşturulan...
•
Çocuk küçüktür,
Annesi satıcıdan aldığı balonun ipini çocuğun eli-
ne verir, çocuk mutludur, çocuk tedirgindir, yüre-
ği ürpermeye başlar.
- Ya balonun ipinı elımden kaçınrsam?
Çocuk bir balona bakar, bir de sonsuz gökyü-
züne. Gökyüzü mavidir, masmavidir, baktıkçade-
nnteşir, çeker insanı sonsuzluguna. Tanımsız br duy-
gudur çocuğun gönlünde titreşen.
Annesi duyarlıdır:
- Ne oldu sana?
- Gökçokmavi...
Kırmızı balon, çocukla mavi gök arasında gizli
bir uzlaşmadır. Çocukla gökyüzü, paylaşırlar ba-
lonu. Bir beyaz bulut uçuşur, atlıkannca döner,
salıncak gider gelir, ipin ucundadır balon. Sakın ipi
elinden kaçırma çocuk, sıkı tut emi!..
Çocuk koşmaya başlar. Balon da çocukla bir-
likte koşar. Vurulmuştur çocuk balonuna; balonu-
nun kızıl rengine, güzelliğine, süzülüşüne, uçuşu-
na...
Balonuna bakarak koşarken çocuğun ayağı ta-
kılırbirtaşa...
Düşer çocuk...
Balon kurtulur elinden.
Yüreği kalkar çocuğun, aynlıktır söz konusu ve
balonun geriye dönüşü yoktur.
önce bir duraksar balon, başını sallar, sağa so-
la kıvranır, çocuğa son bir kez bakar, sonra yük-
selmeye başlar göğe, gökyüzüne, maviliklere,
masmaviliklere, bilinmezliklere, yalnıztıklara...
Çocuk dişlerini sıkar, tıkanır. Bir damla gözyaşı-
nın merceğınden izler uçup giden balonu...
Yükseldikçe yükselir balon, uzaklaştıkça uzak-
laşır, küçüldükçe küçülür...
Güzel balon nerede?
Gökyüzünde bir nokta.
•
Nerede çocukluk bayramlan?
Güz bayramlan, kış bayramlan, ilkyaz bayram-
lan? Nerede renk renk akide şekeri? Nerede ar-
mağan mendil, mürekkepli dolmakalem, yeni kun-
dura, lavanta çiçeği kokan mendil, komşunun sa-
n kızı nerede? Tahta salıncak, atlıkannca, mavi
gök, koşan bulut evin önündeki ağaç, ağaçtaki
kuş, tp tıp atan yürek, penceredeki çocuk nerede?..
Hepsı gökyüzünde bırer nokta
siberex.comGÜVENEBİLİRSİNİZ... ALIŞVERİŞ GÜVENLİĞİNDE
BANKALARLA AYNI SİSTEMİ KULLANIYORUZ! ISSU
Türk müziği zîyafeti!
(elmadag)
V meyhanesi ^ " * /
Cuma - Cumartesi
Ayse Sacjyaşar ve Ehl-i Keyf grubu
benzersiz bir program sunuyor.
Kaçırmayın!
Rezervasyon (021 2) 241 03 20 - 23
Cumhurıyet Cad Pak Apt 6/C, Elmadağ (Divan Oteli yanı)
KAMAN ASLtYE HUKUK
HÂKtMIİĞt'NDEN
Sayı: 20O5'239-M)l
Davacı Tuncay Baş tarafuıdan davalı Se\ıl Baş aleyhuıe
açılan boşanma davasmın mahkememızde yapılan açık yar-
gılaması sonunda; Kaman Çağırkan kasabası 21 cılt, 57 ha-
ne numarasında nüfusa kayıtlı Anf oğlu 1966 doğumlu
Tuncay Baş ile aynı hanede nuftısa kayıtlı Muammer kızı
1967 doğumlu Sevıl Baş'ın boşanmalanna mahkememmn
18 10 2005 tanh \e 2005 '239-101 sa>ılı ilamı ile karar ve-
nlmıştır Davalı Muammer kızı Sevıl Baş'ın adresı meçhul
olduğundan \e adına karann ılanen teblığıne karar venle-
rek ışbu ılarun tebhğmden ıtıbaren 15 gün ıçensınde temyız
edılmedığı takdırde kesınleşmış sayılacağı. karar tebliğı ye-
nne geçerli olmak üzere ılan olunur Basın: 52082
BEYOĞLU1. ASLtYE TİCARET
MAHKEMESt'NDEN
DosvaNo. 2005/240
Davacı Feza Gazetecılık AŞ vekılı Av. Fıkn Yazıcı ta-
rafından davalı Ses Yayıncılık lletışım \e Ticaret AŞ
aleyhme mahkememızde açılan ıflas davasında verilen
tensıp karan gereğınce;
Davalı hakkındakı iflas takıbınuı kesuüeştığı ve hak-
kında iflas davası açıldığı anlaşıldığından iflası talep edı-
len davalı Ses Yayıncılık lletışım ve Ticaret AŞ'den ala-
caklı olanlann ılan tanhınden ıtıbaren (15) gün içınde
mahkememızın 2005 '240 sayılı dosyasına müdahale veya
ıtıraz ederek iflası gerektn-en bu- hal bulunmadığını ılen
sürerek ıflas talebının reddinı ıstemek haklan bulunduğu
ılan olunur. 18 10 2005 Basın: 51505