23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK IABÎA3LLI ÎSTAffBUL EFEHDÎSf IH" HARÎEULİDE MACERALAEI KISIM BÎRDEN W~ vt TAÎ?TI5MA MEYDAM ,17 Aralık'a dek art arda yapılan reformlar Avrupa için de büyük bir sürpriz oldu Ayrupa'da Türktsunamisi GIANPAOLOPAPA* T ürkiye'ye müzakere tarihi verileceğini iki yıl önce kimse hesap edemedi. Türkiye'de böylesine lıızlı ve geniş çaplı bir "reform mevsimi" yaşanacağını hiç kimse düşünme- di. AB başkentlerinde, Türkiye'nin iki yıl ön- ceki inandıncılığı sıfıra yakındı. Siyasetçiler, parlamenterler ve aydınlarla yaptığım konuş- malan hatırlıyorum. Sol cenah- tan "klişe" itirazlar yükseliyor- du. Kiirt sorunu, otoritarizm, mi- litarizm, işkence... Sağ; İslam korkusu, üyeliğin getireceği eko- nomik külfetler, göçmen akını, sınırların Irak, Iran, Suriye gibi ülkelere dayanması gibi konula- ra odaklanıyordu. En iyimser Avrupalı liderler bile, on üyeli son genişlemeyi "hazmedebilmek" adına, Ankara'nın AB sürecini nıümkün olan en uzak geleceğe erlelemeyi yeğliyordu. Kopen- hag kriterleri temelinde vaat edi- len reformlann her halükârda "alla Turca" yöntemlerle yapı- lacağına hükmedildiğinden, kı- sa-orta vadede Türkiye ile mü- zakerelerin açılmasına kimse ih- timal vermiyordu. • Kürtlerin kültürel haklan, ordunun rolü ve daha genel biçimde insan hakları alanındaki "tarihi tabular" birer birer düşerken reform dalgası ceza hukuku ve medeni haklara uzanıyor, anayasal reformlara dek genişliyordu. İşte bu dalga, bu gelişmelere son derecede hazırlıksız olan Avrupa kamuoyuyla siyasi partilerini gelip vurdu ve "Türk istilasına" karşı büyük ölçüde gelecek korkusu, bilgisizlik, kötü niyet temeli üzerine inşa edilmiş olan Avrupa'daki tüm "bariyerleri" yıktı. 'TARİHİ TABULAR' Türkiye Avrupa'ya büyük bir sürpnz hazırladı. Avrupa basını Türkiye ile üstünkörü bir biçim- de ilgilendiğinden, kamuoyu bu sürprize hazırlıksız yakalandı. Kürtlerin kültürel hakları, or- dunun rolü ve daha genel biçim- de insan hakları alanındaki ''tari- hitabular" birer birer düşerken re- form dalgası ceza hukuku ve medeni haklara uzanıyor, anayasal reformlara dek genişliyor- du. Işte bu dalga, bu gelişmelere son derecede hazırlıksız olan Avrupa kamuoyuyla siyasi par- tilerini gelip vurdu ve "Türk istilasına" karşı büyük ölçüde gelecek korkusu, bilgisizlik, kö- tü niyet temeli üzerine inşa edilmiş olan Avru- pa'daki tüm "bariyerleri" yıktı. "CtJCE ÜYELİK' F0RMÜLÜ NEDİR? 2004 başında Türkiye'yi ziyaret eden ko- misyon üyeleriyle Avrupa lidcrlerinin kaydet- miş olduklan ilk "uyanlara"rağmenTürkiye'nin üyeliğine direncin yüksek olduğu ülkelerde bu tsunami geniş çaplı bir etki yaptı. Türkiye'nin "reformistatağı" karşısında birden "koruma- sız" kalmışlardı. Müzakerelerin çok daha uzun bir zaman ertelenemeyeceği gerçeği karşısın- da direnç gösteren ülkeler, bu sefer her imkâ- na başvurarak Türkiye için bir "cüce iiyelik" formülii arayışına giriştiler. Bunu bir ölçüde ba- şardılar da. tlk teşebbüsleri, komisyonun 6 Ekım rapo- runu sınırlayıcı yönde etkilemek şeklinde ol- du. Raporu hazırlayan Prodi komisyonunda yer alan Avusturyalı üye Fischler, Hollandah Komiser Bolkenstein ve Fransız Lamy'nin çı- kışlan belleklerdedir. Sonuçta Kıbns'la birlik- te, bu ülkelcrin girişimleriyle 16-17 Aralık zir- vesinden şartlı bir karar çıktı. "Türkdalgası" buna karşın Avrupa Parlamen- tosu'nda olumlu karşılandı. İki yıl öncesine kadar Türkiye konusunda olumsuz tavır sergi- leyen Avrupa Parlamentosu'nda, müzakerele- rin açılması lehine 2/3 çoğunlukla alınan ka- rar, küçümsenmeyecek bir dönemeçti. Sosyalistler, yeşiller ve liberallerin sıralarından 'Evet' yazılı pankartlarını çıkarmasını izle- mek televizyon ekranındaki pek çok yurttaşı duygulandıran bir andı. (Fotoğraf: REUTERS) Uzun yıllar AB temsilciliği yapmış benım gi- bi "demokratbiryurttaş" için sosyalistler, ye- şiller ve liberallerin sıralanndan "Evet" pan- kartlarının çıkanlmasını izlemek çok duygu- landırıcı bir andı. KURAN NE DE İNCİL... 16 Arahk'ı 17'ye bağlayan o uzun gece bo- yunca yıllar öncesinden tanıdığım Avrupalı ga- zeteci dostlarla konuştum. Ortak kanı, "Bu iş zor ama Türkiye reformları hızlı bir şekilde uy- gulamayakoyarsa nıümkün olabilir!" şeklindey- di. Brüksel'de Avrupa Gazeteciler Birliği'nin Başkan Yardımcısı Marc Paoloni örncğın bu gö- rüşü dile getırenlerin başında geliyordu. Avrupa'nın önemli think-tank kuruluşların- dan "European Policy Center" (Avrupa Polı- tikası Merkezi) başkam John Palmer örneğın, ısrarla "uygulamanın" altını çizenlerdendi. Çok uzun yıllar "Guardian" gazetesinin mu- habirliğini yapan ve 40 yıldır Brüksel'de bulu- nan Palmer, "Siyasi ve ekonomik reformlarda ısrarlı davranırsa Türkiye bunun altuıdan kal- kabilir" diyor ve şu göriişü savunuyordu: "Avrupa aldığı kararlara genelde saygüıdır. Başlanan süreci sonuçlandırmak konusunda; zanıanm yaratacağı ivnıe de Türkiye'nin yara- ıına olacaktır..." Sonuç bildirgesindeki sert şartların değişti- rilip değiştirilemeyeceğini tartışırken genişle- me müzakerelerinde görev almış eski dostlar- dan biri de şunları söyledi: "Zirvcnin sonuç deklarasyonu ne Kuran ne de İncil'dir. Zcki bir diplonıasi zamanla, olum- lu bazı değişikliklerin yapılmasına olanaktanı- yabilir!" 'KoMPOZISYON USTALIĞI' Brüksel'de sık kullanılan bir deyimle şimdi bir -"nıettre en musique"- "kompozisyon us- talığı" gerekecek. Toz dumanbiraz yatıştıktan sonra, üye ülkelerin siyasi iradeleri, Brüksel bürokrasisi ve diplomasinin; oy kaygıları, si- yasi baskılar ve Avrupa kamuoyundan gelen olumsuz elektriğin üstüne çıkması için bir gay- ret sarf edilmesi gerekecek. Tereddüde kapı- lan bir bölüm Türk kamuoyu ve Türk tarafı için de geçerli bu. 3 EKİM ASLINDA ÇOK YAKIN Tanı üyelık hedefine doğru, uzun yolculu- ğun başarıyla sonuçlanması için Türkiye'nin Avrupa üzerindekı baskısını sürdürmesi, önden hamle yaparak sorunları çözümlemesi ve Brük- sel ile üye ülkeler başkentlenndeki varlığıru güç- lü bir şekilde hissettırmesi şart. Üyeliknıüzakerelerinin başlayacağı 3 Ekım 2005 aslında çok yakın bir tarıh. Başarının anahtarı, gerek bu tarihe dek gerekse de bu ta- rihten sonraki muhtemel gelişmeleri "öngöre- bilmek" ve müzakerelerin zamanlamasına ve içerığine ilişkin olarak atılacak ilk adımlar ko- nusunda Brüksel'ın cmpoze edeceği katı ku- ralların baskısı altına girmemektır. Vizyon sahibi bir siyasi lıderliğin gözeti- minde diplomatık inceliklere ve yüksek dere- cede mesleki ehliyete sahip bir müzakere he- yetini oluşturmak da son derece Önemli. * Büvükelçi, Avrupa Komisyonu 'nun ilk Türkiye temsücisi. AÇIKLAMA Gazetenizin 22 Aralık 2004 tarihli nüshasın- da yayımlanan, "Bilim Hırsızlığuıa 100 Milyar Lira Ceza" başlıklı haberde, müvckkıllerimiz Ru- şen Keleş ve Birol Ertan'ın "Çevre Hukukuna Giriş" isimli kitaplarında, Nüklıet Turgut'un "ÇevreHukuku" adlı kitabından intihal yaptık- lan ve açılan davada müvekkillerimizin 5O'şer milyar lira ağır para cezasına çarptırıldıklan be- lirtilmiştir. Müvekkillerimizce, Nükhet Turgut'un kitabın- dan hiçbir şekilde "intihal" yapılmamıştır ve haberde yer alan iddıalar gerçeklere aykırıdır. Müvekkillerinıiz "Çevre Hukukuna Giriş" ısim- li escrlerinde, ne Nükhet Turgut'un, ne de bir başka yazarın kitabından hiçbir biçimde akade- mik atıf kurallarına aykırı olabilecek tek bir alıntı dahi yapmamışlardır. Türkiye'nin saygın bilım adamlarından biri olan Ruşen Keleş ile Birol Ertan hakkında ya- yımlanan bu karalayıcı haberin, hiçbir araştır- ma yapılmadan, sadece Nükhet Turgut'un tek yanlı ve yanıltıcı beyanlarına itibarla hazırlan- dığı anlaşılmaktadır. Bu habernedeniyle ilgili- lerine karşı her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, işbu tekzip yazısının 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 19. maddesi uya- rınca gazetenizde yayınlanmasının istenmesi zorunlu olmuştur. Saygılanmızla. Ruşen KELEŞ ve Birol ERTAN adına vekâleten Av. Dr. Yahya K. ZABUNOĞLU Av. Metin KAYAÇAĞLAYAN ZAMAN YİTİRILMEMEÜ Anahtar: İnisiyatif üstünlüğü Öncelik taşıyan konular şunlar: TARAMA SÜRECI Türk mevzuatının ve uygulamalarının müzakerelerin çerçevesini oluşturacak 31 başlık altında toplanan AB müktesebatıyla ne ölçüde uyumlu olduğunun tespiti. Türkiye'nin öncelikle ele alınmasını tercih ettiği başlıkları (sektörleri) ekime dek ivedi bir şekilde saptamak; üye ülkeler ve komisyonla (tercihen işbirliği yapmaya daha açık olan üye devletler ve Türkiye'ye daha yakın olan komisyon üyeleriyle) "off the record" yani gayriresmi ve yapıcı bir ortamda önden bunlan istişare etmek. ÖNC 2 3 ELIKLER Yürürlükteki reformlann uygulamaya geçirilmesi, komisyon tarafından önerilecek ve konsey tarafından nisan ayında onaylanacak "Gözden Geçirilmiş Katılma Ortaküğı" çerçevesinde yeni reformlann gerçekleştirilmesi. Türkiye'nin reformlar alanında tercihlerini, komisyonun önerilerini beklemeden saptaması ve hükümetin, kendi öncelikleriyle AB'nin öncelikleri arasında makul bir dengeyi sağlayacak şekilde, ABTi partnerleriyle Katılım Ortaklığı'nın nihai şeklini almasından evvel ön istişarelerde bulunması şart. Ülkenin ihtiyaçlan konusunda inisiyatif üstünlüğünü korumak ve bazı sürprizleri ve kavram karmaşasını önlemek ancak bu yolla mümkün. Bu yöntemle ayrıca bazı üye ülkelere süreci uzatmak ve müzakereleri ertelemek için de imkân verilmemiş olacaktır. « IsTİKRAR Türkiye'nin içinde bulunduğu dönemde ekonomik ve mali alanda giriştiği reformları sürdürerek AB normlarına uyum sağlaması da çok önemli. Çünkü AB kurumları ve üye ülkeler istikrardan uzaklaşan bir ekonomiyle müzakereleri sürdürmek istemezler. AB'nin geçen mayıs ayında yeni on ülkeye genişlemesinı takiben birkaç yıl sürecek derin bir değişim sürecine girmiş olduğu unutulmamalı. Birliğin çok önemli politikaları değişirken Türkiye'nin dikkatli olması ve değişen kuralların kendisinin gelecekteki menfaatlarına zarar vermemesi için ikna ve yaptınm gücünü her gerektiğinde kullanması gerekecektir. Türkiye'nin AB platformlarında aktif varlığını her alanda sürdürmesi vc problemleri beklemeden öne alması şarttır. GüMRÜK BİRLİĞI SORUNU Müzakere ööncesi dört sıkıntıANKARA(CumhuriyetBürosu)-AB ile Tür- kiye arasında müzakereler öncesinde "Gümrük Birliği (GB) yükümlülükleri" anlaşmazlığı ya- şanıyor. Türkiye'nin GB kapsamında çeşitli alanlarda hâlâ yükümlülüklerini yerine getirme- diğini savunan AB, bunlarkarşılanmadan 31 mü- zakere başlığından biri olan GB'de görüşmele- rin açılmayacağını Ankara'ya iletti. AB ile Tür- kiye arasında sorun oluşturan dört temel konu- nun, "ilaçta veri imtiya/ı, etithalaü, ikinci e) nıa- kine ithalatı ve serbest bölgeleıin Günırük Bir- liği kapsamına alınması" olduğu öğrenildi. Türkiye'nin 1996 yılında büyük umutlarla girdiği Gümrük Birliği (GB), müzakereler ön- cesinde sıkıntı kaynağı oldu. AB'ye üye olma- dan GB'ye giren tek aday ülke olan Türkiye, GB'den kaynaklanan çeşitli yükümlülüklerin ilgili sektörlerde yaratacağı olumsuzluklar ne- deniyle kaygı taşıyor. GB yükümlülükleri ko- nusunda bugüne kadar daha esnek davranan AB Komisyonu ise müzakerelerin başlaması ön- cesinde baskısını arttınyor. Müzakere sürecinde iierleme, AB'nin bu müzakere başlıklarını açma ve kapanıa karar- lanna bağlı bulunuyor. GB yükümlülükleri ko- nusunda Ankara ile Brüksel arasında sıkıntıya neden olan 4 temel konu şöyle: • İLACTA VERİ İMTİYAZI AB, birlik içindeki ilaç şirketlerini korumak için GB kapsamındakı ülkelerden "veriimtiya- zuıı" korumalannı talep ediyor. Türkiye ise yer- li ilaç sektörüne vereceği zarar nedeniyle bunu geciktirdi. • ET İTHALATI GB çerçevesinde AB ile 1998'de imzalanan protokol uyannca, Türkiye'nin AB'den her yıl 19 bin ton kırmızı et, 3 bin 500 ton besilik bü- yükbaş ithal etme yükümlülüğü var. Ancak Ta- nm Bakanlığı, deli dana gibi hastalıklar bulun- duğunu belirterek ilgili AB ülkeleri devlet ga- rantisi vemıeden ithalatın gerçekleştirilmeye- ceğinı vurguluyor. • İKİNCİ EL MAKINE İTHALAÎİ tkinci el motoıiu araçların GB kapsamında Türkiye'ye sokulmasını sınırlayan bir düzenle- me konusunda AB 'yi ikna eden Ankara, bu ko- nuda Brüksel'den "istisna" aldı. Halen ikinci el makineler için de benzer bir sınırlama uygula- nıyor, ancak AB buna ilişkin üzerinde mutaba- kata varılmış bir düzenleme bulunmadığını be- lirterek Türkiye'yi eleştiriyor. • SERBEST BÖLGELERİN CB KAPSAMINA ALINMASI Türkiye'deki serbest bölgeler, GB'nin kapsa- mı dışında. AB, bu serbest bölgeler ve burada- ki vergi gibi düzenlemelerde GB kurallarının uygulanmasını talep ediyor. Türkiye ise bunun ancak müzakereler başladıktan sonra ele alına- bileceği mesajını veriyor. SHP LİDERİ KARAYALÇIN: Çevreye «hıvarhhkşai't ANKARA (CumhuriyetBüro)- SHP Genel Başkanı Murat Karayalçm, uy- gar bir yönetimin çevreyi bozmadan enerji üretmenin yollannı bulması ge- rektiğini belirterek, Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerde en önemli konunun çevre sorunları olacağını vurguladı. Karayalçın, yaptığı yazılı açıklama- da Başbakan RecepTayyipErdoğan'ın Islanbul'da Rize Vakfı'nda yaptığı ko- nuşmada lıidroelektrik santrallara ihtiyaç duyul- duğunu anlatırken çevrecilerin iş yaptırmama- ya çalıştığı iddiasında bulunduğunu belirtti. Enerji ihtiyacının doğayı yıkıp dökmenin ge- rekçesi olamayacağını ifade eden Karayalçın şun- ları kaydetti: "Uygar bir yönetim çevreyi boz- madan enerji üretmenin yollannı bulur. Çevre- ye duyarsız kalan bir hükümetin AB miizake- relerini yürütmesi olanakh değildir." TÜRKİYE TALEBİNİ İLETECEK Tarama süreci başlatdsııı ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Türkiye, Av- rupa Birliği'nden (AB) müzakerelerin ön aşa- masını oluşturan "tarama sürecini" bir an öne başlatmasını istiyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü NamıkTan, haf- talık basın toplantısında AB ile bu hafta yapı- lan temaslar konusunda bilgi verdi. AB konu- larından sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyü- kelçi Volkan Bozkıı başkanlığında bir heyetin Brüksel'e gittiğini belirten Tan, heyetin muha- taplarıyla görüşmelerinde 3 Ekim'de başlaya- cak üyelik müzakerelerinin çerçevesini belirle- yecek hazırlıklan ele almakta olduğunu kaydet- ti. Tan, Türk heyetinin Avrupa Komisyonu'na aynca tarama süreci ve diğer konulara ilişkin beklentileri dile getireceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear